GÜNDEM - 04 Ağustos 2015 Salı 09:53

8 bakan bir buçuk aydır maaş alamıyor

A
A
A
8 bakan bir buçuk aydır maaş alamıyor

Türkiye siyasetinde, örneği olmayan ilginç bir durum yaşanıyor.

AK Parti’de üç dönem kuralına takıldıkları halde hala bakanlık koltuğunda oturan isimler var. Yeni hükümet kurulmadığı için görevlerine devam eden 8 bakan bir buçuk aydır maaş alamdan görevlerine devam ediyorlar.

Hürriyet’te yer alan habere göre , Milletvekili olmadıkları halde görevlerine devam eden Bülent Arınç, Ali Babacan, Faruk Çelik, Taner Yıldız, Mevlüt Çavuşoğlu, Mehdi Eker, Nurettin Canikli ve Ömer Çelik yasada tanımları olmadığı için 1.5 aydır maaş alamıyor.

İddialara göre bakanlar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e “1.5 aydır maaş almadan çalışıyoruz. Bir el at” diye takılıyorlar.

AK Parti’nin 3 dönem kuralı son seçimlerden sonra beklenmedik bir durum meydana getirdi. Şu anda milletvekilleri olmadıkları halde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji Bakanı Taner Yıldız, Tarım Bakanı Mehdi Eker, Gümrük Bakanı Nurettin Canikli ve Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik bakanlık görevini sürdürüyor.
Bu 8 bakan yasada herhangi bir tanımları olmadıkları için maaş alamıyorlar. Aralarında emekliliğe hak kazanan bakanlar 8 bin lira emekli maaşı alırken, hak kazanmamış olan bakanlar hükümet kurulana kadar görevlerini ücretsiz olarak yapacaklar.

SADECE 350 LİRA YATTI

Henüz hükümet kurulamadığı ve önümüzdeki kısa bir sürede kurulacak gibi görülmediği için 8 isim, görevlerini ücretsiz yapacaklar. Bu bakanlara 15 Haziran’da en son milletvekili maaşları ödendi. 1.5 aydır maaş alamayan bakanlar, hesaplarında yalnızca 350 liralık ‘bakan tazminatı’ yatırıldığını gördü. 15 bin lirayı bulan maaş hesapları otomatik olarak kesildi. Bu bakanların ayrıca emeklilik hesabı bulunuyor. Hak kazananlar 8 bin lira emekli maaşı alıyor.

‘ANGARYA SUÇ DEĞİL Mİ?’ ESPRİSİ

Maaşın ne zaman kesileceğinden haberdar olmayan bazı bakanlar, hesaplarını görünce şaşkınlık yaşadılar. Bu durum bakanlar arasında da espri konusu oldu. Hesabı görünce tasarruf tedbiri uygulamaya başladıklarını söyleyen bazı bakanlar, kendi aralarında, “Angarya anayasaya göre suç değil mi? 1.5 aydır maaş almadan çalışıyoruz” diye espri yapmaya başladılar. Bazı bakanlar ise diğer 3 dönemlikler gibi maaşı kesilen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e “Asgari ücret bile almıyoruz. 350 lira maaşımız var. Bu konuya bir el at” diye takıldılar.         

Kaynak: Hürriyet
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Cedidiye Cami meydanla bütünleşiyor Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün girişimleri ile değişim ve dönüşümün başlatıldığı Cedidiye Meydanının en önemli sembolü olan Cedidiye Cami, yeni minarelerinin de tamamlanmasıyla daha da göz kamaştırıcı hale gelmiş olacak. Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün üzerinde hassasiyetle durduğu Cedidiye Cami ve meydan düzenleme çalışmaları aralıksız şekilde sürdürülüyor. Bedesten tarzı yapıların yerini aldığı ve derme çatma görüntünün ortadan kaldırıldığı meydanda inşası tamamlanan cami minarelerine yönelik alt kısım döşeme çalışmaları başlatıldı. Kısa süre önce camiinin karakteristik özelliğini yansıtan taş dokunun ön plana çıkması ve yeni minarelerle uyum sağlayacak şekilde seçilen boya uygulamasının ve kubbe iç kısımlarına yönelik izolasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından minarelerin taş döşeme çalışmaları için hazırlıklar tamamlanmıştı. Bekleme süresi içerisinde kubbe dış kısımları ile minarelerin konik üst kısımlarında bulunan kurşun kaplamaların mikro kumlama yöntemi ile temizlenmesiyle birlikte hazırlıklarını tamamlayan ekipler, minarelerin yükseldiği kaidelere uygun şekilde taş ile kaplanmaya başlandı. İnce işçilik gerçekleştirerek, en ince ayrıntısına kadar ölçülüp bir düzen içerisinde taşları yerleştiren ekipler, kısa süre içerisinde çalışmalarını tamamlayarak minareleri camiye yakışır hale getirmeyi planlıyor.
Bingöl Bingöl’de üniversite öğrencilerinden Gazze’ye destek Bingöl Üniversitesi öğrencileri, İsrail’in Gazze’ye saldırılarına tepki ve Filistinlilere destek amacıyla kampüste nöbet eylemi başlattı. Rektör Prof. Dr. İbrahim Çapak da öğrencilere destek verdi. Bingöl Üniversitesi öğrenci toplulukları tarafından organize edilen etkinlik kapsamında öğrenciler, "Özgürlük İçin Ribattayız" sloganıyla kampüs merkezi kafeterya alanında toplandı. Rektör İbrahim Çapak ve Rektör Yardımcıları da alana gelerek öğrencilere destek oldu. Programda, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve yapılan duanın ardından öğrencilerin nöbeti başladı. 2 gün sürecek eylemin yarın akşam sona ereceği öğrenildi. Rektör Çapak, insanlığın dibe vurduğu bir dönemde yaşadıklarını ve Filistin halkının tüm dünyanın gözlerinin önünde katledildiğini ifade etti. Grup adına basın metnini okuyan Özhan Gilli de, "Bingöl Üniversitesi kampüsünden vicdan sahibi tüm insanlara sesleniyoruz. Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu soykırım karşısında herkesin üzerine sorumluluklar düşüyor. Herkes yaşanan bu büyük soykırıma karşı harekete geçmeli. Uluslararası kuruluşlar, sivil toplum ve devletler, işgalci İsrail’in zulümlerinin önüne geçmek için atılması gereken adımları acil bir şekilde atmalı. Bir an önce İsrail saldırıları durdurulmalı ve acilen ateşkes sağlanmalıdır. Filistin’de on yıllardır zulmeden işgalci İsrail’e karşı gereken yaptırımlar derhal uygulanmalıdır. Bütün İslam ülkeleri ve halkları bir araya gelip tepkisini ortaya koymalıdır. İsrail, hukuksuz işgal hareketi ve katlettiği insanlar için uluslararası hukuk önünde ve tüm dünyanın vicdanında hapsedilmelidir. Kendini İslam’a ve Mescidi Aksa’ya adamış Gazze halkına buradan selamlarımızı iletiyoruz. Sizin izzetli duruşunuz tüm dünyayı hayran bırakıyor. Zalim Siyonistler yaptıklarının hesabını verecek ve cehenneme sürülecek. Sizler ise bu ödediğiniz bedel karşısında inşallah cennetin en güzel makamlarında ağırlanacaksınız" diye konuştu.
İstanbul Adliyenin Seçil Erzan’ı dolandırıcı katibin yargılanmasına başlandı Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak çalışırken, yüksek kar getirisi vaadiyle ile vatandaşları milyonlarca lira dolandıran Süleyman Demirel ve diğer 14 sanığın yargılanmasına başlandı. Sanık Demirel savunmasında “Bir adliye personeli olarak böyle bir davayla karşınızda olduğum için üzülüyorum. Sütten çıkmış ak kaşım değilim benim de hatalarım var. Benim ne işim var bu insanlarla adliye personeliyim demedim. Dövizle de ben bunları doyuramadım, mutlu edemedim. Ben o dönem onlar için altın yumurtlayan tavuktum. Tatlı dilime güler yüzüme para ödüyorlar. Ben 1 saat biriyle konuşsam para alabiliyorum. Ben de bilmiyorum neden böyle. Süleyman’ın sırtına herkes yüklendi. Hiçbir şey yapmadan güzel kazanç elde ettiler” dedi. Bakırköy Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesi’nde zabıt katibi olarak görev yaparken yüksek kar getirisi vaadiyle ile 8 vatandaşı milyonlarca lira dolandıran zabıt katibi Süleyman Demirel ve diğer 14 sanığın yargılanmasına başlandı. Bakırköy 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nce Bakırköy Adliyesi Konferans Salonu’ndan görülen duruşmada bir kısım tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. “Adliye personeli olarak böyle bir davayla karşınızda olduğum için üzülüyorum” Duruşmada savunma yapan sanık Süleyman Demirel, “Bir adliye personeli olarak böyle bir davayla karşınızda olduğum için üzülüyorum. 2011 yılından beri Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak çalışıyorum. Eşimle 2017 yılında boşandık. Ekonomik boşluğa düştüm. 10 senedir bahis sitelerinde oyun oynuyorum. Allah kimseyi düşürmesin bağımlılık gibi. Levent Sırataş ile 20 yıldır tanışıyoruz. Bir gün Sırataş beni ziyarete geldi eşiyle birlikte işlettiği kafeye davet ettiler. Bana Levent Sırataş ‘ne yapıyorsun telefonda?’ dedi. Ben de bahis oynadığımı söyledim. ‘Bize de göster ben yapamam ama sana para vereyim sen oyna bizim yerimize’ dedi. Önce 10 bin 20 bin lira olarak başladık. Sonra ‘babamın arabasını satayım’ dedi. Sattı babasının arabasını. 60 bin lira aldım her ay düzenli 6 bin lira ödüyordum. Sonra Emel Hanım ‘arabamı satayım parayı sana versem bana aylık para versen Süleyman’ dedi. Bana 250 bin lira verdi elden. Bir zabıt katibi olarak ben sizi yanıltmak istemiyorum” dedi. “Benim batma sebebim döviz olarak aldığımız borçlar” Emel Danış’tan 250 bin lira aldığını söyleyen sanık Demirel, “500 bin liralık senet imzaladım. Bana ‘çeklerim var Süleyman 100 bin lirasını verir misin?’ dedi. Bir araya geldik konuştuk. Sonra 100 bin lirayı verdim. Senetleri geri aldım. Faiziyle birlikte benden aldılar. Sonra Levent Sırataş’ın kafesine müşteri olarak gelen bir polis çift var. Levent bu polisin eşiyle ilişki yaşamış. Bu sefer ilişki yaşadığı kadından da para almaya başladı Levent. Bana çok kişi getirmek istediler. Ben de ‘getirdiğiniz her kişide yüzde 10 pay’ dedim. İşler büyüdü işte. Cemal’den de çok para aldık biz. Benim batma sebebim döviz olarak aldığımız borçlar” şeklinde konuştu. “Ben o dönem onlar için altın yumurtlayan tavuktum” Sanık savunmasının devamında “Bir gün Levent Sırataş, ‘Ben Büşra ile yeni hayat kuracağım sen de beni destekle’ dedi. Birinden döviz alacağını söyledi. ‘200 bin Euro paradan 50 bin Euro istiyorum’ dedi. Biz kardeş gibiydik. Kabul etmek zorunda kaldım. Gitgide kişi sayısı arttı. Her gün 20-30 bin ödeme yapıyordum. Bir süre sonra Euro fırladı. Sütten çıkmış ak kaşım değilim benim de hatalarım var. Benim ne işim var bu insanlarla adliye personeliyim demedim. Hatam var. UYAP’ta yaptığım sorgulamalar arkadaşım rica ettiği içindi. Dövizle de ben bunları doyuramadım mutlu edemedim. Levent abi o dönem ‘parayı koyacak yer bulamıyoruz’ diyordu. 7 aydır ben hapis yatıyorum. Ben Mali Şubede polislere olayları anlatacağım dedim ‘ya bırak Süleyman’ dediler. Ben o dönem onlar için altın yumurtlayan tavuktum. Ben paranın hepsini toplayıp tosuncuk gibi gitseydim bu dosya bu kadar olmazdı. Ben iyi niyetli davrandım. Ben adliyede memur olduğumu cümle alem biliyor. Tatlı dilime güler yüzüme para ödüyorlar. Ben 1 saat biriyle konuşsam para alabiliyorum. Ben de bilmiyorum neden böyle. Süleyman’ın sırtına herkes yüklendi. Hiçbir şey yapmadan güzel kazanç elde ettiler. Ben anlattığım zaman insanlar güveniyor demek ki öyle bir kabiliyetim var” şeklinde konuştu. Sanık Süleyman Demirel’in avukatı ise savunmasında “Bu dosyada aşk var, para var, ihanet var. Burada bulunan hiç kimse Süleyman’dan daha az dolandırıcı değildir. Süleyman’ın topladığı paranın yüzde doksanı bitmiş ortada bir para yok. Süleyman bu paraları ödemek adına çırpınmıştır” dedi. Öte yandan sanıklardan Abbas Kırmızı savunma yaptığı sırada izleyici sırasında bulunan kardeşi ayağa kalkarak ‘bu adam burs yatırıyor niye tutuklu’ diye bağırdı. Bunun üzerine duruşma salonundan polisler eşliğinde çıkarıldı. Duruşma sanıkların savunmaları ile devam ediyor. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanık Süleyman Demirel’in Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak görev yaptığı belirtildi. İddianamede Demirel’in, birkaç yıl önce tanışmış olduğu Levent Sırataş’a, adli personel olması nedeniyle zaman içinde mahkemelerde dosyası olan birçok iş adamı ile tanıştığını, bu iş adamlarına yatırımlarında kullanmaları için çevresindeki tanıdıklarından para temin ederek karşılığında komisyon aldığını söylediği aktarıldı. Sanık Demirel’in kar payı kazanmak için para vermek isteyen kişilerin üzerlerine kayıtlı mal varlıklarını UYAP sistemleri üzerinden kendi şifresi ya da hakim şifresi ile sorgulayarak tespit ettiği de iddianamede açıklandı. İddianamenin devamında “Mal varlıklarını şahıslara yine kar payı vereceğini vaat ederek teminat adı altında kurmuş olduğu suç örgütü içerisindeki Bülent Sevinç, Levent Şahin, Abbas Kırmızı, Sevgen Atilla, Cemal Karaoğlu, Evel Karısık, Semih Gündoğdu ve Sadettin Volkan Durak isimli şahısların üzerine geçirdiği, bu şahıslar arasında bahse konu mal varlıklarının sürekli el değiştirdiği, sistem içindeki herkesin bu yöntem ile para kazandığı yapılan araştırmalarda anlaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı. Müştekilerden Levent Sırataş’ın, zabıt katibi Süleyman Demirel ve onun aile üyelerine bir kaç kez para verdiği, Demirel’in her seferinde bu paraları ödemeyi taahhüt ettiği kar payı ile birlikte Levent Sırataş’a geri ödeyerek güvenini kazandığı, bu şekilde müşteki Sırataş vasıtası ile müşteki Büşra Nur Güldorum ve annesi müşteki Nurdan Canbıçak ile tanıştığı, tanıştıktan sonra onlardan da kar payı ödemesi teklifi ile paralar istediği iddianamede belirtildi. Süleyman Demirel’in müştekiler ile yaptığı görüşme ve konuşmalarda, birlikte çalıştığını söylediği aile üyelerinden Büyükçekmece Adliyesi Memur Suçları Bürosunda zabıt katibi olarak çalışan eski eşi Vildan Öz’ü, Büyükçekmece Adliyesi Soruşturma Kaleminde, katip olarak çalışan annesi Hamiyet Çoban’ı, özel bir şirkette çalışan kardeşi Dilek Demirel’i müştekilere güven vermek ve dostluk kurmak amacıyla tanıştırdığı da iddianamede kaydedildi. Örgüt lideri Süleyman Demirel’in hesaplarında bloke bulunması ve icra takiplerine konu olması nedeniyle büyük meblağlı paraları kendi hesabına almayarak örgüt üyesi olan Büyükçekmece Adliyesi zabıt katibi annesi Hamiyet Çoban ve yine Büyükçekmece Adliyesi zabit katibi olan eski eşi Vildan Öz’ün hesaplarını kullanarak işlem yaptığı, gayrimenkul yatırımları ile ilgili para devir alacağı tapuları da örgüt yöneticileri olan Abbas Kırmızı, Cemal Karaoğlu, Bülent Sevinç, Levent Şahin, Sevgen Atilla isimli şahısların üzerine almasını sağladığı da iddianamede belirtildi. İddianamede müşteki Büşranur Güldorum ve annesi Nurdan Canbıçak’ın örgüt lideri Süleyman Demirel ve diğer örgüt üyeleri tarafından toplamda 8 milyon 133 bin 480,00 TL zarara uğradıklarını beyan ettikleri açıklandı. Öte yandan ifadeleri alınan Gökhan Aytekin, Neriman Aytekin, Büşra Çatak, Ayhan Doğan, Cihan Könülşök ve Fatih Çetinkaya’nın zabıt katibi Süleyman Demirel’in kendilerinden kar payı ödemesi teklifi ile paralar aldığını ancak ödemiş oldukları paraları geri alamayarak mağdur olduklarını beyan edip şikayetçi oldukları aktarıldı. Bakırköy Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesinde çalışan zabit katibi Süleyman Demirel’in müşteki şahısları, kar payı vermek vaadiyle almış olduğu yüksek meblağlardaki para ve menkulleri, gayrimenkulleri, ziynet eşyalarını kurmuş olduğu suç örgütünde tefecilik yapan üyeleri ile birlikte dolandırarak menfaat temin ettikleri iddianamede belirtildi. Örgüt lideri zabit katibi Süleyman Demirel’in adliyede çalıştığı için çevresinin geniş olduğunu bu sayede bazı işler yaptığını bu işlerin bazılarının sosyal medya hesabı reklam geliri, memleketi olan Tokat’tan yaprak, salça getirip satması gibi işler olduğunu söyleyerek memur olmasına rağmen yaşadığı lüks hayatın bu sayede olduğuna müştekileri inandırdığı iddianamede belirtildi. Demirel’in bu sayede insanların yatırım amaçlı kendisine ve telkinleri sonucu etrafındaki tefeci olduğu bilinen kişilere para verilmesini sağladığı da iddianamede ifade edildi Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesinin zabıt katibi Süleyman Demirel’in tefecilik yapan bir örgütle ortak hareket ettiği, parasını yüksek faizle kullandırmak isteyen vatandaşların gayrimenkullerini geçici olarak devralma karşılığında kar payı vaadinde bulunduğu, gayrimenkulünü devraldığı kişilere birkaç ay göstermelik ödemeler yaptığı ancak devam eden süreçte hileli yöntemlerle gayrimenkulleri tefeci örgütle iltisaklı farklı şahıslar adına sıra sıra tescil ettirip mağdurların mal varlıklarını ele geçirdiği, akabinde çete üyelerinin gayrimenkulleri farklı kişilere satma şantajıyla mağdurlardan para talebinde bulunmayı sürdürdüğü iddianamede aktarıldı. Demirel’in birlikte çalıştığı hakimlere ait UYAP şifrelerini kullanarak eriştiği kişisel verileri dolandırıcılık suçu için kullandığı, yine UYAP sistemi üzerinden edindiği bilgilerle icra mahkemelerindeki alacaklılarla irtibat kurup maddi menfaat karşılığında uyuşmazlığın mahkeme dışında çözülmesine yönelik girişimlerde bulunduğu yönünde tespitler yapıldığı da iddianamede açıklandı. Zabıt katibi Süleyman Demirel’in ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’, ‘dolandırıcılık’, ‘tefecilik’, ‘bilişim sistemine girmek’, ‘verileri hukuka aykırı olarak vermek ya da ele geçirmek’ suçlarından toplamda 40 yıldan 154 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. İddianamede diğer 13 sanığın ise değişen oranlarda hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
İstanbul Süheyl Batum: “Seçimi kazanırsak Okan Buruk ve Erden Timur ile beraber olmayı bir borç olarak biliriz” Galatasaray Başkan Adayı Süheyl Batum, “Ben ve arkadaşlarımın bir bölümü Okan Buruk’un ayağının kırıldığı gün o statta olan, yüreğinin bir bölümünü bırakan insanlarız. Biz Okan Buruk’a karşı olabilir miyiz? Eğer seçimi kazanırsak Okan Buruk ile de, futbolcularla da, o kombinasyonu sağlayan Erden Timur ile de her zaman beraber olmayı bir borç olarak biliriz” dedi. Galatasaray Divan Kurulu Mayıs ayı Olağan Toplantısı, Galatasaray Lisesi Tevfik Fikret Salonu’nda gerçekleşti. Galatasaray Başkan Adayı Süheyl Batum, toplantıda konuşma gerçekleştirdi. Galatasaray’ın şampiyonluğunu herkes kadar istediklerini belirten Batum, “24. şampiyonluğumuzu da kazanıyor olmaktan en az sizler kadar mutluyuz, gururluyuz, sevinçliyiz. Neden ortaya çıktığımızın çok büyük 3 nedeni var. Bu sebeplerden birincisi demokrasi; Galatasaray’a yakışan demokrasidir. Biz bunu liseden, bazılarımız da camianın içerisinde bazılarımız da taraftar olarak sonuna kadar iliklerine kadar işlemiş insanlarız. Bizlerden listemize dahil olan hiçbir kişi olarak muhalif değiliz, düşman da değiliz. Kin içinde de değiliz. Fakat şunu net olarak söyleyebilirim; Okan Buruk bizim göz bebeğimiz. Erden Timur, Muslera, Icardi, Torreira, Abdülkerim, Nelsson, Barış Alper Yılmaz gibi harika bir kombinasyonun, harika bir uyumun kimilerinin gözden kaçırdığı Galatasaray’ın geleceği konusunda endişeye düşen ve bu konuda kazanırsa gereğini yapacak kazanamazsa da denetim görevini mutlaka yapmak isteyen kişileriz. Bizler bu şampiyonluğu herkes kadar istiyoruz ama bizler şampiyonluğun bazı şeyleri gözden kaçırmamızı ve telafisi olmayacak girdabın içinde olmamızı açıkça istemeyen kişileriz” diye konuştu. "Ünal Aysal Sportif A.Ş.’de görev alacak" Seçimleri kazanmaları halinde eski başkan Ünal Aysal’ın Sportif A.Ş.’de görev alacağını söyleyen Batum, “Bu yola çıkarken iki çok değerli insandan çok büyük destek gördüğümü ifade etmek isterim. Onlardan bir tanesi bizim başkanlığımızı yapmış olan bize borçsuz bir Galatasaray devreden, hatta kasada nakit para bırakan Alp Yalman’a yürekten teşekkür ediyorum. İkinci kişi de vizyonumuzu genişleten, efsanemiz Muslera’yı 15 dakikada getiren, Drogba’yı, Sneijder’ı getiren başkan Ünal Aysal’a bizi desteklediği ve yanımızda olduğu için teşekkür etmek istiyorum. Kendisi bize, ‘Eğer seçimleri kazanırsanız Sportif A.Ş.’nin başında olurum ve her türlü desteği veririm’ dedi” ifadelerini kullandı. “Seçimi kazanırsak Okan Buruk ve Erden Timur ile beraber olmayı bir borç olarak biliriz” Seçimi kazanmaları durumunda Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk ve Sportif A.Ş. Başkan Vekili Erden Timur ile çalışmayı Galatasaraylılık görevi olarak gördüklerini belirten Süheyl Batum, “Sağda solda ’Bunlar gelirse Okan Buruk’u silecekler’ diyenler oluyor böyle zırvalara kimsenin inanacağını tahmin etmiyorum. Ben ve arkadaşlarımın bir bölümü Okan Buruk’un ayağının kırıldığı gün o statta olan, yüreğinin bir bölümünü bırakan insanlarız. Biz Okan Buruk’a karşı olabilir miyiz? Eğer seçimi kazanırsak Okan Buruk ile de, futbolcularla da, o kombinasyonu sağlayan Erden Timur ile de her zaman beraber olmayı bir borç olarak biliriz. Bir Galatasaraylılık yükümlülüğü olarak biliriz” sözlerini kaydetti. “PFDK ve Tahkim Kurulu kararları uluslararası hukuka uygun değil" Galatasaray’ın hukuksal anlamda daha güçlü mücadele etmesi gerektiğini ve 200 avukatla bunu sağlayacaklarına değinen Başkan Adayı Batum, “Türkiye’de futbol da tam bir hukuksuzluk döneminde. Her sene Galatasaray taraftarları olarak korkunç bir sıkıntı içindeyiz. Çok net söylüyorum; ne TFF, ne TFF’nin oluşumu, ne TFF’nin kararları, ne PFDK, ne PFDK’nın kararları, ne Tahkim Kurulu, ne de Tahkim Kurulu’nun kararları uluslararası hukuka uygun değil. Ben Galatasaray’ın bu durumu düzeltmeye çalışacak en önemli kurumlardan bir tanesi olduğunu düşünüyorum. Hukukta Galatasaray’ın üzerine düşeni yapmak lazım. Bizim bunu içselleştirmemiz ya da görmezden gelmemiz mümkün değil. Özellikle son yılda Galatasaray’ın değerlerine, camiasına, yönetim kurulu üyelerine, başkanına, Erden Timur’a ve Galatasaray değerlerine sahip olduğunu bildiğimiz gazetecilere inanılmaz bir baskı var. Galatasaray, 200 tane avukatıyla mutlaka bu işlerin peşinde olacaktır” şeklinde konuştu. “Galatasaray’ın kazancı minimum 900 milyon dolardır” Daha önce vaat edilen projelerin yerine gelmediğini belirten söyleyen Süheyl Batum, “Biz bir baktık Riva’dan sonra, Riva’dan da net 300-350 milyon dolar gibi bir kaybımız var. Bunlar konuşulur tabii. Arka arkaya gelince artık Galatasaray’ın geleceğini, bundan 10 sene sonra da birilerinin Riva gitti, Florya da gitti, neredeydiniz siz demesine izin vermeyeceğiz, kesin izin vermeyeceğiz. Başkan kazansa da burada denetçisi olacağız. Bizler olursak kesinlikle yapmayacağız. Bize göre Galatasaray’ın kazancı inşaat maliyetlerini de çıkardığınız anda minimum 900 milyon dolardır. Görüyorum ki Galatasaray’daki bazı arkadaşlarımız 300 ile 900 arasındaki farkı çok bilmiyorlar. Riva’dan 900 milyon dolar Galatasaray’da kalacak, Galatasaray’ın geleceği kurtulacak. Şunu lütfen yapmayın, bugün hepimiz şampiyonluğa sevineceğiz, 900 milyon doları alamazsak hepimizin aleyhinde yazacaklar. Orada toplanan Galatasaray lordları, Galatasaray değerlerine itibar etmediler diyecekler. Biz söz veriyoruz, itibar edeceğiz. Daha 3 bin 680 metrekare yer almaya çalışıyoruz Florya’da, bunu da yapamıyoruz. Bizler Galatasaraylıyız. Şeffaf olmak birinci yükümlülüğümüz. Yeni arazi vaat ettiniz. Ne oldu? Gayrimenkul fonu kuruldu mu? Ne oldu?” dedi.