GÜNDEM - 02 Mayıs 2017 Salı 09:51

800 yıllık “Süleyman Mührü” işlemeli kapı bu köyde

A
A
A
800 yıllık “Süleyman Mührü” işlemeli kapı bu köyde

Osmanlı ve Selçuklu mimarisinde sıklıkla kullanılan motiflerden birisi olan, Süleyman Peygamber'e ait 6 köşeli yıldız şeklindeki “Süleyman Mührü” işlemeli 800 yıllık kapının bulunduğu ambar, Samsun’un Ladik ilçesinde bulunan Ambarköy’de sergileniyor.

Samsun’un Ladik ilçesine kaymakamlık tarafından “Ambarköy Açık Hava Müzesi” yaptırıldı. İlçeye 17, 18 ve 19’uncu yüzyıla ait ahşap ambar, ev ve caminin bulunduğu tarihi bir köy kuruldu. 2010 yılında başlatılan proje kapsamında ilçe merkezine 2 kilometre uzaklıktaki 13 bin 700 metrekare alana kurulan Ambarköy’de 25 tahıl ambarı, 1 köy konağı, su değirmeni, han, kapalı müze, köy kahvesi, köy konağı ve bölgeden toplanan tarihi taş ve ürünler bulunuyor. Müzede bulunan ambarlardan bir tanesi tarihsel boyutuyla diğerlerinden ayrılıyor. 700-800 yıllık olduğu tahmin edilen Ayvalı Köyü Ambarı isimli tahıl ambarında Hazreti Süleyman Peygamber’e ait olan 6 köşeli yıldız şeklindeki “Süleyman Mührü” işlemeli 800 yıllık kapı bulunuyor.

Ambarköy hakkında bilgiler veren köy içinde bulunan Şeyhülislam Mehmet Efendi Camisi İmamı Nusret Kukuş, “Ambarköy Açık Hava Müzesi’nin açılması için dönemin kaymakamı tarafından yöremizde bulunan tahıl ambarlarının buraya getirilmesi projesi hazırlanmış. Bölgedeki ve köylerdeki ambarların bir araya toplanmasıyla bu açık hava müzesi oluşturuldu. Buranın içerisinde köy kahvesi, cami ve diğer ambarlar müştemilat olarak bulunmaktadır. Buradaki eserler tarihi özellik taşımaktadır. Her bir eserin 200-300 yıl geçmişi var. Burada 25 tahıl ambarı, 1 köy konağı, su değirmeni, köy fırını ve ambar han bulunuyor. İnsanlar birkaç yıldır burayı ziyaret ediyorlar. Ambarköy’de bulunan cami Osmanlı döneminde 1695 yılında şeyhülislamlık yapmış Ladikli Mehmet Efendi’den alıyor. Camide diğer eserler gibi buraya sonradan taşınarak monte edilmiştir. Cami 2011 yılından itibaren ibadete açıldı. Yeni evlenecek insanlar, gelinler buraya geliyorlar. Burası insanların fotoğraf çektirdiği ve hoşça vakit geçirdiği çok güzel bir yer. Burası Osmanlı ve Selçuklu döneminin kültürünü yansıtan çok önemli motiflerinin bulunduğu yaşayan bir köydür. Şu anda burada tahıl yok ama müze tamamen açıldıktan sonra görsel olarak mutlaka kullanılacaktır. Bunların haricinde burada son yüzyılın ahşap ve metal ürünlerinin sergilendiği bir de kapalı müzemiz de hizmet veriyor” dedi.

800 yıllık Süleyman Mühürlü kapının bulunduğu ambar
Hazreti Süleyman Peygamber’e ait olan 6 köşeli yıldız şeklindeki “Süleyman Mührü” işlemeli 800 yıllık kapının bulunduğu ambarın da bu açık hava müzesinde sergilendiğini ifade eden Kukuş, “Bu müzede çok eski ambarlar da bulunuyor. Bu ambarın kapısında Süleyman Mührü bulunuyor. Ayrıca kapıda Osmanlı ve Selçuklu döneminde yıllarca kullanılmış sevgi motifleri de bulunuyor. Bu ambar yaklaşık 700-800 yıllık bir ambardır. Bu ambar daha önce Ladik’te değişik köylerde bulundu. Ambarköy’e de 2001 yılında açık hava müzesi projesi kapsamında 2011 yılında monte edildi” diye konuştu.
Ambarköy'ü ziyaret eden vatandaşlar, bunun gibi tarihi kültürlerin korunarak gelecek nesillere aktarılması gerektiğini ifade ederken, gelin ve damatlar da düğün çekimleri için sıklıkla Ambarköy'ü tercih ediyorlar.

Sülyeman Mührü
Süleyman Mührü, çeşitli geleneklerde Hz. Süleyman'a atfedilen, altı köşeli bir yıldızı içeren mühürdür. Altı köşeli versiyonu, sadece İsrail'i sembolize eden bir malzeme ya da mana değildir. Anadolu Selçuklu mimarisi ile Osmanlı dönemindeki sancaklarda sıkça görülür. Yahudiler tarafından “Davud Yıldızı” (Davud Mührü, Davud Kalkanı) adıyla da anılmaktadır. Altı kenar ve altı köşeden oluşan, temelde iç içe geçmiş iki üçgenden oluşan şeklin yanında, sekiz köşe ve sekiz kenardan oluşan iç içe geçmiş iki kare de Türkiye'de Mühr-ü Süleyman (Süleyman Mührü) olarak anılabilmektedir. Müslüman ve Türk mimarisinde çok eskiden bu yana süslemelerde kullanılmış. İki karenin oluşturduğu sembol, değişik zaman ve coğrafyalarda farklı kombinasyonlarda uygulanmış. Türkistan'ın Yesi şehrindeki Ahmet Yesevi Türbesi’ndeki sekiz köşeli yıldız ile Sivas Gökmedrese'nin kapısındaki sembol aynıyken, yine Sivas Gökmedrese'nin minarelerindeki oyma süslemeler Mühr-ü Süleyman'ın çeşitleridir.

Erdi Demür 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul YÖK 2025 raporu açıklandı: İGÜ’nün çok boyutlu akademik başarısı tescillendi Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" yayımlandı. Rapor, Türkiye’deki üniversitelerin akademik üretimden uluslararasılaşmaya, erişilebilirlikten kalite güvencesine kadar pek çok başlık altında performanslarını ortaya koydu. Rapora göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurularında Türkiye genelinde 1’inci sırada yer alarak önemli bir başarıya imza attı. Raporda ayrıca İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin; akredite lisans programı sayısı, uluslararası öğretim elemanı istihdamı, uluslararası ödüller ve engelli dostu kütüphane kaynakları gibi başlıklarda da ilk 20 üniversite arasında yer aldığı görüldü. Patent başvuruları sayısında zirve İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025’te yer alan verilere göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurusu sayısı bakımından Türkiye genelinde 1’inci oldu. Bu sonuç, üniversitenin araştırma, yenilikçilik ve ticarileşebilir akademik çıktı üretme kapasitesinin yüksekliğini ortaya koydu. Vakıf üniversiteleri arasında en fazla akredite lisans programına sahip üniversite 2024 YKS kılavuzu verileri esas alınarak hazırlanan değerlendirmede, akredite lisans programı sayısı en yüksek üniversiteler sıralandı. İstanbul Gelişim Üniversitesi, sahip olduğu 44 uluslararası akredite lisans programı ile bu alanda Türkiye genelinde 3’üncü sırada konumlanırken, vakıf üniversiteleri arasında ise 1’inci sırada yer aldı. Raporda bu tablo, akreditasyonun hem devlet hem de vakıf üniversiteleri için giderek daha belirleyici hâle geldiğini gösteren önemli göstergelerden biri olarak değerlendirildi. İGÜ’den çok boyutlu performans Rapora göre 2024 yılı itibarıyla en fazla uluslararası öğretim elemanı istihdam eden üniversiteler arasında İstanbul Gelişim Üniversitesi de yer aldı. 49 uluslararası öğretim elemanı ile İGÜ, bu kategoride Türkiye genelinde 11’inci, vakıf üniversiteleri arasında ise 5’inci sırada konumlandı. Uluslararası alanda kazanılan ödüller açısından yapılan değerlendirmede ise İGÜ, 14 uluslararası ödül ile Türkiye genelinde 15’inci, vakıf üniversiteleri arasında 9’uncu sırada yer aldı. Üniversite kütüphanelerinde bulunan sesli kitap ve engelli dostu dijital kaynaklara ilişkin verilerde İstanbul Gelişim Üniversitesi, 329 bin 6 kaynak ile bu alanda Türkiye genelinde 20’nci, vakıf üniversiteleri arasında 8’inci sırada yer aldı. Raporda, özellikle milyon ve yüz binler düzeyinde kaynağa sahip üniversitelerin erişilebilirlik ve kapsayıcılık açısından stratejik birer merkez hâline geldiği vurgulandı. "Sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ediyoruz" İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, YÖK tarafından yayımlanan raporda elde edilen sonuçlara ilişkin değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: "Yükseköğretim Kurulu tarafından yayımlanan bu raporda elde edilen sonuçlar, İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin araştırma üniversitesi hedefini bütüncül bir ekosistem anlayışıyla hayata geçirme gayreti içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Patent başvurularında Türkiye genelinde birinci sırada yer almamız; üniversite-sanayi iş birliğini merkeze alan, araştırmayı ticarileşebilir çıktılara dönüştüren stratejik yaklaşımımızın somut bir sonucudur. Akreditasyon, uluslararasılaşma ve erişilebilirlik göstergelerinde ilk 3 üniversite arasında yer almamız ise kalite güvencesi, küresel akademik etkileşim ve toplumsal sorumluluk alanlarını birlikte ele alan sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ettiğimizi göstermektedir. İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak önümüzdeki dönemde de araştırma, yenilikçilik ve uluslararasılaşma ekseninde şekillenen bu ekosistemi daha da güçlendirerek ülkemizin yükseköğretim ve Ar-Ge kapasitesine katkı sunmayı sürdüreceğiz."
Erzurum Lisede teknolojik dönüşüm Oltu MTAL’de teknolojik dönüşüm başladı, atölyeler yeni nesil makinelerle donatıldı. Erzurum’un Oltu ilçesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Metal Teknolojisi ile Mobilya ve İç Mekân Tasarımı alanlarında yaptığı büyük teknolojik yatırımla dikkat çekti. Okul bünyesindeki atölyeler, yeni nesil makinelerle yenilenerek öğrencilerin sektör standartlarında eğitim almasına imkân sağladı. "Çelik gibi irade, teknolojiyle buluştu" anlayışıyla hareket eden okul yönetimi, öğrencilerin hem teorik hem de uygulamalı eğitimlerini güçlendirdi. Toplam 13 yeni nesil makinenin kazandırıldığı atölyelerde artık ahşap ve metal alanlarında her türlü üretim yapılabiliyor. Okulda gerçekleştirilen yenileme çalışmalarını yerinde incelemek amacıyla Oltu Kaymakamı Mustafa Çelik, İlçe Milli Eğitim Müdürü İlhami Şahin ve Okul Müdürü Anıl Demircan atölyeleri ziyaret etti. Ziyaret sırasında meslek öğretmenlerinden makinelerin teknik özellikleri ve eğitimdeki kullanım alanları hakkında bilgi alındı. Yetkililer, yapılan yatırımlar sayesinde öğrencilerin iş hayatına daha donanımlı şekilde hazırlandığını belirterek, okulun üretken, geliştiren ve geleceği inşa eden bireyler yetiştirmeye devam edeceğini vurguladı. Öte yandan Bilişim Teknolojileri Alanı atölyesi de yenilenerek 10 adet yeni nesil bilgisayar okul bünyesine kazandırıldı. Oltu MTAL geleceğin yükselen değeri Atölyelerin modern makinelerle donatılmasında emeği geçenlere teşekkür edilirken, Metal Teknolojisi Alanı için alınan makineler şu şekilde sıralandı: Lazer Kaynak Makinesi, Argon (TIG) Kaynak Makinesi, Plazma Kesme Makinesi, Punta Kaynak Makinesi, Mobilya ve İç Mekân Tasarımı Alanı için alınan makineler ise şöyle: Kenar Yapıştırma Makinesi, Planya Makinesi, Şerit Testere Makinesi, Yatay Delik Makinesi, Kalınlık Makinesi, Freze Makinesi, Sütunlu Dikey Matkap, Çoklu Delik Makinesi, Ahşap Lazer Kesim Makinesi, Okul Müdürü Anıl Demircan yapılan 4,5 milyona alınan ve Yapılan yatırımlarla Oltu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, bölgenin mesleki eğitimdeki önemli merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
İzmir Gazeteci Yazar Gökhan Çelik’ten yeni roman: ’Hilal Birliği’ Gazeteci ve yazar Gökhan Çelik, aynı zamanda Türkiye Atıcılık Federasyonu As Başkanı olarak görev yaparken, edebiyat alanındaki üretkenliğini de yeni romanıyla sürdürüyor. Çelik’in dokuzuncu romanı olan "Hilal Birliği" okurla buluşarak raflardaki yerini aldı. 42. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı ile birlikte satışa çıkan Hilal Birliği, tarihin gölgelerinde kurulmuş, varlığı hiçbir zaman kayıtlara geçmemiş gizli bir teşkilatın izini sürüyor. Roman, bir milletin hafızasında saklı kalmış, susarak hükmeden ve her dönemde varlığını koruyan bir aklın hikâyesini merkezine alıyor. 1990’lı yılların karanlık sokaklarında bir müzisyenin cebine bırakılan gizemli bir mektupla başlayan hikâye; geçmiş ile geleceği, birey ile devleti, hakikat ile sırrı iç içe geçirerek ilerliyor. Alparslan Türkeş’ten Turgut Özal’a, Muhsin Batur’dan Adil Erdem Bayazıt’a, Barış Manço’dan Necip Hoca’ya uzanan gerçek isimler, romanda tarih sahnesinin perde arkasındaki taşıyıcılar olarak yer alıyor. Yeni eserini okuyucularının beğenisine sunmanın heyecenını yaşadığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti: "Hilal Birliği, hayal ile gerçeğin arasındaki en ince çizgide yürürken, okuru yalnızca bir hikâyeye değil bir sorgulamanın içine davet ediyor. İlk satırdan itibaren okur, sanki kendi cebine bırakılmış bir mektubun çağrısıyla baş başa kalıyor ve şu soruyla yüzleşiyor: ’Ben gitmeli miyim?’ " Yeni romanıyla tarihsel derinliği, politik arka planı ve güçlü kurgusuyla, okuru hem düşünmeye hem de hatırlamaya çağıran Çelik, bunu "Çünkü bazı sırlar anlatılmaz; ancak hak edenin kulağına fısıldanır." şeklinde ifade ediyor. Önceki romanları Gökhan Çelik, daha önce "Türk Mülkünün Nizamı: Nizamülmülk", "Ahi Evran", "Denizlerin Tufanı: Piri Reis", "Çaka Bey - Beni Denizlere Gömün", "Fatih Zamanı: Veladet", "Şahzade - Hükümdarlık Satracı", "Kurt Gecesi: İmparatoryum" ve "Kıbrıs Baskını" adlı romanlara imza atmıştı.