POLİTİKA - 25 Ağustos 2016 Perşembe 16:23

AB Bakanı AB’ye rest çekti

A
A
A
AB Bakanı AB’ye rest çekti

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, “Eğer vize serbestisi konusunda net bir tarih verilmezse yeni mekanizmaları örneğin geri kabul anlaşmasını yürürlüğe koymak gibi konuları kesinlikle hayata geçirmeyeceğiz” dedi.

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Almanya’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth ile Bilkent Otel’de biraraya geldi. Görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında Bakan Çelik, Almanya hükümetine teşekkür ederek konuşmasına başladı. Bakan Çelik, "Darbe girişiminden sonra çeşitli vesilelerle açıkladık. AB ile ortak değerlerimiz olan demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü konusunda her zaman dayanışma içerisinde olmalıyız. Fakat maalesef darbe girişimi gerçekleştikten sonra AB liderleri Türkiye ile yeterli bir dayanışma göstermediler. Türkiye kendi demokrasisini koruyacak, kendi değerlerine sahip çıkacak güce ve kapasiteye sahiptir. Bu ziyaretlerin sadece sembolik anlamı olabilirdi. O da şu; dünyanın ekonomik ve siyasi krizlerin içinden geçtiği bir dönemde Türk halkı kendi demokrasisine sahip çıkmak için bu kadar güçlü bir şekilde sahip çıkmışken paylaştığımız ortak değerler açısından tüm bölgeye güçlü mesajlar verilmesi söz konusu olabilirdi. Ortadoğu’nun etnik ve mezhep temelinde ciddi krizlerin, iç savaşların içinden geçtiği bir zamanda halkının yüzde 99’u Müslüman olan bir Türkiye’de bu mesajların verilmesi son derece kıymetli olurdu. Bu darbe girişimi vesilesiyle görülmüştür ki Türkiye birinci sınıf Avrupa demokrasine sahiptir. Halkımız tankların, F-16’ların karşısına çıkarak demokrasimizi korumuştur. Zaman zaman bazı yabancı basın yayın organları biz onlara haber demiyoruz kara propaganda düzeyinde Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili diktatör ya da otokrat gibi ifadeler kullanılıyor . fakat göründüğü gibi dünyanın her tarafında diktatörler halklarına karşı tankların arkasında saklanırlar ama Türkiye Cumhuriyeti’nin halk tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı halkıyla beraber tanklara karşı direnmiştir. Parlamento bombalanmasına rağmen bombaların altında TBMM’nin kahramanca tutumuyla açık tutulmuştur. Milletvekilleri kendi parlamentolarına sahip çıkmışlardır. Bunların hepsi tarihe geçmiştir. Ama en önemlisi Türk halkı demokrasi tarihini yeniden yazmıştır” diye konuştu.

“EĞER VİZE SERBESTİSİ KONUSUNDA NET BİR TARİH VERİLMEZSE…”

“Türkiye ile AB arasında yeni bir ivmenin ortaya çıkması fevkalade önemlidir” diyen Çelik, şunları kaydetti: “Biz AB’deki pek çok siyasetçinin Türkiye’ye karşı ön yargılarla dolu olumsuz yaklaşımlarıyla, Türkiye’nin AB müzakere sürecini birbirinden ayrı tutmaya özen gösteriyoruz. Özellikle göç krizinin ortaya çıkardığı krizler ve tehditler karşısında daha çok işbirliği yapmanın önemi açıktır. Çünkü göç krizi Avrupa Birliği tarihinin de gördüğü en büyük krizlerden bir tanesidir. Suriye konusunda ciddi bir politika ortaya konulamamasının neticesinde büyük bir insani kriz ortaya çıkmıştır. Türkiye milyonlarca mülteciyi evinde barındırarak insanlık karşısında vazifesini yapmıştır ama hala pek çok AB ülkesi bırakın milyonlarcayı bırakın onbinlerceyi 200 kişi,300 kişiyi ülkesinden barındırmak için referandum yapmak için referandum yapmaktan bahsetmektedir. Bunun maliyetlerini söz konusu etmektedir kendi iç siyasetinde. Sayın Merkel’in de açıkladığı gibi göç krizi konusunda Türkiye’nin ve Avrupa Birliği’nin ortaya çıkardığı işbirliği tarihin en büyük krizlerinden birinin yönetilmesi konusunda büyük bir çözüm ortaya koymuştur. Bundan sonrada bunun devam etmesi gerekir. Fakat dediğimiz gibi verilen sözlerin tutulması gibi sebeplerle biz bundan sonraki mekanizmalar için vize serbestisi konusunda net bir tarih bekliyoruz. Eğer vize serbestisi konusunda net bir tarih verilmezse yeni mekanizmaları örneğin geri kabul anlaşmasını yürürlüğe koymak gibi konuları kesinlikle hayata geçirmeyeceğiz. Bu süreçte çok yanlış biçimde Türkiye çeşitli kişiler tarafından eleştiriye tabi tutulmuştur. Ciddi bir önyargı söz konusudur. Almanya AB içerisinde lider bir ülke. Dost ve müttefik bir ülke. Ekonomik, siyasi, dış politika açısından son derece önemli ilişkilerimiz var Almanya ile. Almanya ile ilişkilerimizin bütün bu krizlerin ortasında yeni bir ivme kazanması, bunların güçlenmesi önemli olacaktır.”

“PYD’NİN DAEŞ’E KARŞI MÜCADELE ETTİĞİ YALANI DA BU ŞEKİLDE ÇÖKMÜŞTÜR”

Brexit sonrasında AB’nin geleceğinin nasıl şekilleneceğiyle ilgili tartışmaların yoğun yapılacağı bir döneme girildiğini söyleyen Çelik, “Türkiye, bölgenin güvenliği açısından tüm dünyanın uğraştığı DAEŞ terör örgütüyle ciddi bir mücadele yürütmektedir. Bu hem ulusal güvenliğimiz için gereklidir. Ama ulusal güvenliğimiz için attığımız bu adımlar aynı zamanda AB’nin güvenliği ve küresel güvenlik içinde gereklidir. DAEŞ terör örgütü insanlığın gördüğü en karanlık örgütlerinden biridir. Bu örgütün bertaraf edilmesi Türkiye’nin öncelikleri arasındadır. Şimdiye kadar da AB çevrelerinden bu mücadeleye olumlu destek gelmiştir. Bu çerçevede Türkiye’nin meşru müdafaa hakkını kullandığını, bunun herhangi bir şekilde kimsenin içişlerine müdahale olmadığını, saldırı olmadığını söylüyoruz. Sınırımızın dışından DAEŞ terör örgütü ve diğer terör örgütleri bakımından bizim tarafımıza bomba atılmaktadır. Topraklarımıza bomba düşmektedir. Türkiye egemen bir devlettir. Egemen bir devlet olarak güvenliğini koruyacak güce sahiptir. Bunun gereğini yapıyoruz. Son 1 yıldır bütün dünyada revaçta olan çok büyük bir yalanda bu operasyonla birlikte çökmüştür. Nedir o yalan? PYD’nin DAEŞ’e karşı savaştığı şeklindeki bir yalan. Türkiye Cumhuriyeti Özgür Suriye Ordusu güçleriyle birlikte DAEŞ’e karşı mücadele verirken Suriye’de buna karşı bir tek PYD’den ses yükseliyor Türkiye’nin müdahalesine. Bu da gösteriyor ki PYD’nin DAEŞ ile mücadelesi gibi bir şey söz konusu değil. Bu bir prensip yaklaşımı değildir, taktik yaklaşımdır. Türkiye içinde de HDP’den buna itiraz yükseliyor. Türkiye’nin DAEŞ ile mücadelesinde PYD’nin ve HDP’nin bu kadar rahatsız olması bir gerçeği daha ortaya çıkarmıştır. PYD’nin DAEŞ’e karşı mücadele ettiği yalanı da bu şekilde çökmüştür” açıklamasında bulundu.

“DAEŞ İLE İLGİLİ BİR ÇADIR AÇILAMIYORSA AYNI ŞEKİLDE PKK İLE İLGİLİ DE AYNI ŞEY SÖZ KONUSU”

Bakan Çelik, konuşmasına şöyle devam etti: “AB’deki dostlarımızdan en büyük istirhamımız DAEŞ terör örgütüyle PKK arasında fark yoktur. DAEŞ terör örgütüne karşı mücadele eden ülkelerin PKK terör örgütünün sergilerini açmaları ona çadır açtırmaları gibi hususlar terörle mücadele konusunda çifte standart ortaya çıkarır. Nasıl ki Avrupa’nın herhangi bir başkentinde DAEŞ ile ilgili bir çadır açılamıyorsa aynı şekilde PKK ile ilgili de aynı şey söz konusudur. Bütün bu örgütlerden daha tehlikeli olan örgüt FETÖ terör örgütüdür. FETÖ’nun herhangi bir kurumunun, herhangi bir liderinin AB’deki hiçbir dost ülkede barınmaması gerekmektedir. Bu konuda da AB’deki dostlarımızdan dostluk ve müttefiklik ilişkisi gereği hassasiyet beklemekteyiz.”

“KEŞKE GÜVENLİ BÖLGE OLUŞSAYDI…”

Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Çelik, Suriye’de bir güvenli bölgenin oluşturulmasının gündemde olduğunun hatırlatılması üzerine, “Bizim Türkiye Cumhuriyeti olarak öteden beri bu kriz karşısında söylediğimiz şey şuydu; ‘Suriye topraklarının içerisinde bir güvenli bölge oluşsun ve uçuşa yasak bölge oluşsun’ dedik. Bizim bu önerimiz kabul edilseydi bugün ne göç krizi olacaktı ne Esed rejimi bu kadar insanı katledecekti ne de bugün o bölgede güvenli bölge oluşsaydı DAEŞ ya da PYD gibi örgütler yerleşebilecekti. Türkiye bunu demesine rağmen müttefiklerimiz bu meseleye olumlu yaklaşmadılar. Arkasından şöyle bir açıklama yapıldı, ‘Esed rejimi savaş uçaklarını kullanırsa bu bizim kırmızıçizgimizdir’ denildi. Esed rejimi halkını katletti yine kırmızıçizginin gereği yerine getirilmedi. Arkasından denildi ki eğer kimyasal silah kullanırsa bu bizim kırmızıçizgimizdir. Yine gereği yerine getirilmedi. Türkiye’nin sınırından itibaren Suriye’nin içerisine doğru 20 kilometrelik bölgede herhangi bir terör örgütünün olması demek, bizim ulusal güvenliğimize tehdit demektir. Bu aynı zamanda AB’nin birlik güvenliğine tehdit demektir. Küresel güvenliği tehdit demektir. Ortaya çıkan tablo Türkiye’nin önerisinin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Keşke güvenli bölge oluşsaydı hem bu bölge içerisinde terör örgütleri olmayacaktı bugün DAEŞ ile mücadele çok daha etkili biçimde verilecekti. PYD ve benzeri unsurlarının orada fiili durum yaratmasının önüne geçilmiş olacaktı. Ayrıca daha ileri noktada da Türkiye sınırını geçmek zorunda kalmayacaktı mülteciler. Oradan Akdeniz’e Avrupa’ya geçmek zorunda kalmayacaklardı. Göç krizi, insani kriz Esed rejiminin bu kadar katliama imza atması, PYD ve DAEŞ’in oraya yerleşmesi maalesef Türkiye’nin önerisinin kabul edilmemesi yüzünden olmuştur. Bugün bizde neden oraya müdahale etmek durumunda kalıyoruz; bu bir meşru müdafaa hakkıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını, sınırın öbür tarafında terör örgütleri kontrol edemez. Buna müsaade edemeyiz” değerlendirmesinde bulundu.

"UÇUŞA YASAK BÖLGE YA DA GÜVENLİ BÖLGE KURULMASI KONUSUNDA HERHANGİ BİR AÇIKLAMALARINI GÖRMEDİM"

Şuandan itibaren olumlu bir cevabın olup olmadığıyla ilgili Çelik, “Benim bildiğim herhangi bir açıklama yok. Şuanda orayı kontrol altına almakla ilgili bir takım müdahaleler yapılıyor. Uçuşa yasak bölge ya da güvenli bölge kurulması konusunda herhangi bir açıklamalarını görmedim. Bu olsaydı bugün karşı karşıya olduğumuz pek çok risk söz konusu olmayacaktı” dedi.

“ÖNÜMÜZDEKİ HAFTALARDA DA BU ALMANYA’NIN İNCİRLİK’TEKİ VARLIĞI DEVAM EDECEKTİR"

Almanya’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth ise Alman askerlerinin İncirlik’ten geri çekildiğiyle ilgili haberleri sorması üzerine şunları kaydetti: “Ülkelerimiz arasında işbirliği sadece İncirlik ile kısıtlı kalmamaktadır. Aynı zamanda NATO ittifakı çerçevesinde de partnerliğimiz ve işbirliğimiz sürmektedir. Öyle umuyorum ki önümüzdeki haftalarda da bu Almanya’nın İncirlik’teki varlığı devam edecektir. Bu vesileyle zaten görüşmeler halindeyiz. Konu aslında şu, Federal Meclis milletvekilinin İncirlik’te orada bulunmuş olan Alman askerlerini ziyaret etmeleri konusu aslında. Ama bu konu üzerine görüşmeler halindeyiz. Son derece olumlu düşünüyorum. Bu konuda iyi bir sonuç elde edeceğiz."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Geçit: “Çağdaş yaşam koşullarına sahip bir Yeşilyurt inşa edeceğiz” ‘Başkanım Yanımda’ projesi kapsamında Kaynarca Mahallesi’nde düzenlenen istişare toplantısında mahalle sakinleriyle bir araya gelip, talepleri yerinde dinleyen Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, ilçenin 81 mahallesinin gelişmişlik seviyesini aynı düzeye çekip, tüm vatandaşların yaşam kalitesini artıracaklarını söyledi. Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit’in ev sahipliğinde Sabri Akdağ Kültür ve Sanat Merkezinin ön kısmında düzenlenen istişare ve değerlendirme toplantısına AK Parti Yeşilyurt İlçe Başkanı Ramazan Yaylacı, Yeşilyurt Belediyesi Meclis Üyeleri ve Yeşilyurt Belediyesi Başkan Yardımcıları, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, AFAD, MASKİ, AKSA Doğalgaz ve TEDAŞ Yetkilileri, Kaynarca Mahalle Muhtarı Mehmet Güner ile çok sayıda vatandaş katıldı. Toplantının oldukça verimli geçtiğini söyleyen Kaynarca Mahalle Muhtarı Mehmet Güner, “Vatandaşlarla bire bir irtibata geçerek sorunları yerinde dinleyen ve çözüm üretmeye gayret eden Belediye Başkanımıza tüm mahalle sakinleri adına teşekkürlerimi sunuyorum. Mahallemiz İlhan Başkanı seviyor ve kendisine umut bağlamıştır. İnşallah güzel işler yapılacak, bizler buna inanıyoruz” dedi. AK Parti Yeşilyurt İlçe Başkanı Ramazan Yaylacı ise, "İlçemizin her noktasının gelişimi bizim için önemlidir. Çevre yolunun alt tarafı diye tabir edilen tüm yaşam alanlarının hak ettiği değere kavuşması içinde ne gerekiyorsa yapıyoruz” ifadelerini kullandı. Yeşilyurt’ta deprem yaralarını sarmak adına başlattıkları planlı, sistemli ve koordineli çalışmalara vatandaşların taleplerine göre şekil verdiklerini ifade eden Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit ise en büyük hedeflerinin daha güzel ve daha çağdaş yaşam koşullarına sahip bir Yeşilyurt inşa etmek olduğunu söyledi. Yeşilyurt’un her noktasına kaliteli ve kalıcı hizmetler götürmek için özveriyle çalıştıklarını ifade eden Başkan Geçit, ortak amaçlarının 81 mahallenin tamamının yaşam kalitesini aynı düzeye getirmek olduğunu söyledi. “Ayırmadan, ayrıştırmadan, var gücümüzle Yeşilyurt için çalışıyoruz” sözleriyle konuşmasını devam ettiren Başkan Geçit, Yeşilyurt’u yeniden inşa ederken her türlü yenilikçi fikre açık olduklarını hatırlatarak, “İlçemizin 81 mahallesi bizim için ayrı bir değer ve kıymet taşımaktadır. Bizim öncelikli hedefimiz ilçemizin tüm yaşam alanlarının gelişmişlik düzeyini aynı seviyeye getirmektir. 81 mahallemizin aynı kalitede hizmetlere kavuşmasıyla birlikte bütün hemşerilerimizin güzel, modern ve yaşanabilir alanlarda güvenli bir hayat sürmesidir. Belediyedeki ekiplerimizle, il ve ilçe teşkilatlarımızla ve kurum temsilcilerimizle hemşerilerimizin her daim emrindeyiz. Geçtiğimiz yıl yaşadığımız büyük depremler yüreğimizi dağladı, büyük acılar yaşadık ancak bize radikal dönüşüm fırsatı da getirdi. Deprem bölgelerini önceleyen ve çok büyük yatırımların bu bölgeye gelmesini sağlayan merkezi hükümetimizin de destekleri neticesinde ilçemizin dört bir tarafındaki deprem yaralarını el birliğiyle sararak, gelecek nesillere daha müreffeh, daha yaşanabilir bir ilçe emanet etmek için çalışıyoruz" şeklinde konuştu. Başkan Geçit, hep birlikte hareket ederek güzel işlerin altına imza atacaklarını da ifade ederek, “Kaynarca ile bu bölgemizin sorunlarını ve çözüm yollarını hep birlikte ele aldık, iletilen sorunların çözümü için hemen harekete geçeceğiz. Bu birliktelik ve ortak gayretle Kaynarca Mahallemizi ileriye taşıyarak, daha iyi bir yaşam alanı haline getirmek için kararlıyız. Vatandaşımızın memnuniyeti için ne kadar çalışsak azdır, bize duyulan güveni boşa çıkarmamak için gece gündüz demeden çalışıyoruz. ‘Başkanım Yanımda’ projemiz ile de vatandaşlarımızın ayağına kadar giderek, sorunları bire bir dinliyoruz, hep birlikte çözüm yollarını ele alıyoruz, çok verimli görüşmeler yapıyoruz. ‘Hemşerilerimizle Birlikteyiz’ demek, sadece yan yana olmak değil, birbirimize değer katmayı, zor zamanlarda birlikte mücadele etmeyi ve mutlu anları paylaşmayı içermektedir. Bu birlik, bugün ve gelecekte güç ve kararlılıkla yol almamızı sağlayacaktır, buna eminiz. Çünkü biz bu yola çıkarken Yeşilyurt’u iki yıl içerisinde yeniden ayağa kaldıracağız diye sözler verdik, bu sözü yerine getirmek içinde ne gerekiyorsa yapıyoruz, durmak asla yok haftanın yedi günü 24 saat Yeşilyurt için çaba sarf ediyoruz” diye konuştu. Kaynarca mahalle sakinlerinin taleplerini paylaştıkları ‘Başkanım Yanımda’ projesi çerçevesinde gerek Yeşilyurt genelinde gerekse de Kaynarca bölgesinde yapılacak yeni düzenlemeler, imar plan uygulamaları ve rezerv alanlarla ilgili karşılıklı fikir alış verişin de bulunuldu. Mahalle sakinlerinin tek tek söz alarak talep ve isteklerini paylaştıkları toplantıda Yeşilyurt ilçesindeki rezerv alanları, afet konutları, alt yapı çalışmaları ve imar planlamalarına ilişkin olarak mahalle sakinlerinin taleplerine detaylı yanıtlar verildi.
Bolu Yangından geriye sadece 120 lirası ve 7 köpeği kaldı Bolu’nun Göynük ilçesinde iki katlı ahşap evde çıkan yangında ev ve eşyalar kullanılamaz hale gelirken, kumbara olarak kullanılan pet şişedeki 120 TL zarar görmedi. Maddi kayıp yaşayan ev sahibinin tek tesellisi ise, "Onlar benim dünyam" dediği 7 köpeğin yangından etkilenmemesi oldu. Sünnet köyü Yapraklı Mahallesi’nde ikamet eden Mehmet Alataş’a ait iki katlı ahşap evde gece saatlerinde yangı çıktı. Dumanları fark eden Alataş yangına kendi imkanlarıyla müdahale etti, vatandaşlar ise 112 Acil Çağrı Merkezine ihbarda bulundu. Adrese gelen itfaiye ekipleri, evde soğutma çalışması yaptı. Ev ve eşyalar kullanılamaz hale gelirken, Alataş’ın kumbara olarak kullandığı ve bir miktar para biriktirdiği pet şişe zarar görmedi. Şişenin içerisinde toplamda 120 TL olduğu öğrenildi. Tüm evi ve eşyaları küle dönen Alataş’ın tek tesellisi ise beslediği 7 köpeğin yangın sebebiyle zarar görmemesi oldu. Gece saatlerinde uyuduğu sırada koku duyduğunu söyleyen Mehmet Alataş, "Dışarıya çıktım. Dışarıda bir şey olmadığını görünce yeniden içeri girdim ve tavanda hafif bir duman fark ettim. Ateşi gördüm. Kesim motoru ile çatıdaki ahşap parçasını kestim. Yangın söndürme tüpleri de vardı. İkisi de doluydu. Yangını söndürmemde tüpler çok etkili oldu" dedi. Yangında eşyalarının kullanılamaz hale geldiğini ancak kumbara olarak kullandığı pet şişesinin yanmadığını ifade eden Alataş, "Mutfak dolabının altında duruyordu. Herhalde mutfak dolabı yanmasını engellemiş. Elime geçen bozuk paraları biriktiriyordum. Paralarım yandı, hiç param kalmamıştı" diye konuştu. "Onlar benim dünyam" Mehmet Alataş bahçesinde 7 köpek beslediğini de belirterek, "Köpeklerin her gün yemeklerini, sularını veririm. Bu memlekette herkes bilir. Bunlar benim çocuklarımdır. Çok şükür köpeklere bir şey olmadı. O zaman çok üzülürdüm. Onlar benim dünyam, her şeyim" ifadelerini kullandı.
Gaziantep Şahinbey Belediyesi temizlik videosuyla gündem oldu Yıllardır çevreye duyarlılık videoları ve projeleri üreten Şahinbey Belediyesi’nin vatandaşların çevreyi temiz tutması yönünde çektiği video sosyal medyada viral oldu. Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, çevre temizliği konusunda gösterdiği hassasiyet bir kez daha ülke gündemine oturdu. Daha önce Bankam Atık, Yeşil Düdük ve evinin önünü temiz tutana temizlik seti hediyesi gibi projeler yaparak vatandaşları çevre temizliği konusunda bilinçlendiren Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, çevre temizliği konusunda sosyal medyasından yayınlattığı video büyük ses getirdi. Atma projesine Şahinbey damgası Türkiye’nin sokaklarını temiz tutmak amacıyla Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un eşi ve ATMA Derneği Başkanı Pervin Ersoy öncülüğünde başlatılan “Atma” kampanyasında Şahinbey Belediyesi’nin projeleri ilgi gördü. Özellikle sosyal medyada temizlik üzerine yapılan çekimler ATMA Derneği Başkanı Pervin Ersoy’un beğenisini ve takdirini kazandı. "Önemli bir kampanya" Atma Derneği’nin düzenlediği programda çevre temizliği konusunda yaptığı çalışmaları anlatan Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu “Belediyelerin görevi çöpleri toplamaktır. Belli başlı noktalardan bunları zaten topluyoruz. Bununla ilgili bir sıkıntı yok. Ama her kişinin arkasına, her sokağın başına bir tane temizlik görevlisi koyulursa belediyenin diğer faaliyetleri yapılamaz. Bu nedenle yıllardan beri bizim de kullandığımız bir slogan vardı ‘En güzel temizlik, kirletmemektir’ diye. Bunu hep anlatmaya çalıştık. Bu yüzden Atma projesini önemsiyoruz. Bu programı düzenleyen, destekleyen herkesi yürekten kutlarım” ifadelerini kullandı. “En güzel temizlik kirletmemektir” Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu vatandaşları çevre duyarlılığı konusunda bilgilendirici çalışmalar yaptıklarını belirterek, “Çevre temizliğini çok önemsiyoruz ve yıllardır da bunun mücadelesini veriyoruz. Çevre temizliği konusunda çocukları bilgilendirmek için tüm okulları kendim ziyaret ettim ve çocuklara ‘en güzel temizlik kirletmemektir’ dedim. Sokaklar evimiz evimizi temiz tutmamız gerekiyor. Mesela evinizin içerisinde otururken halının üzerine yediğiniz çekirdeğin kabuğunu atıyor musunuz? Madem evimizin içerisine atmıyorsak, Şahinbey de evimiz bu nedenle ilçemizin sokaklarını, caddelerini okullarını ve parklarını temiz tutmamız gerekiyor. Sosyal medyada paylaştığımız videoda çektiğimiz şeyler yaşamın içerisinde yaşadığımız birçok şeyden bir kaçıydı. Bunu canlandıralım dedik. Zaten parklara gittiğimizde bankların ve kamelyaların altlarına hep çekirdek kabuğu atıyorlar veya yerlere sigara izmariti atıyorlar. Onları taşların arasından toplamak çok zor. Temizlik anlamında farkındalığı yakalamak için okullarda yeşil yelek giyip ellerimize eldiven takarak çocuklarla sokak temizlikleri yapıyoruz. Böylelikle atılan çöplerin yerden ne kadar zor toplandığını gören çocuk bir daha yere çöp atmıyor. Çocuklara ne kadar küçük yaşta bu eğitimi verirsek o eğitim kalıcı hale geliyor. Bizim çöp diye attığımız birçok şey geri dönüşüm malzemesi olarak kullanılabilecek atıklar. Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan Hanımefendinin başlattığı geri dönüşüm projesini teşvik etmek için kalabalık noktalara Bankam Atık noktaları oluşturduk. Vatandaşlarımız kendi evlerinde ve iş yerlerinde biriktirdikleri geri dönüşüm malzemelerini Bankam Atık noktalarına getiriyorlar ve getirdikleri malzemeler için verilen puanlar karşılığında hediyeler veriyoruz. Böylelikle sokağa atılan çöp miktarı da azalıyor. Bir taraftan geri dönüşümü teşvik ederken bir taraftan da sokaklara çöp atılmamasını teşvik ediyoruz. En güzel temizlik kirletmemektir” diye konuştu.