DÜNYA - 28 Kasım 2025 Cuma 07:34 | Son Güncelleme : 28 Kasım 2025 Cuma 07:35

ABD Başkanı Trump: "Dün saldırıya uğrayan 2 Ulusal Muhafızdan biri hayatını kaybetti"

A
A
A
ABD Başkanı Trump: "Dün saldırıya uğrayan 2 Ulusal Muhafızdan biri hayatını kaybetti"

ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray yakınlarında silahlı saldırıya uğrayan 2 Ulusal Muhafız askerinden birinin hayatını kaybettiğini, diğerinin ise yaşam mücadelesi verdiğini açıkladı. Trump, Afgan uyruklu saldırganın ülkeye girişinden neden önceki ABD Başkanı Joe Biden’ı sorumlu tuttuğunu soran gazeteciye "Sen aptal mısın?" sözleriyle tepki gösterdi.

ABD Başkanı Donald Trump, Şükran Günü vesilesiyle ABD askeri personeli ile bir araya geldi. Burada yaptığı konuşmada, dün Beyaz Saray yakınlarında 2 Ulusal Muhafız askerine yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırıya değinen Trump, "O görev gücü bugüne kadar olağanüstü bir iş çıkarmıştı; düne kadar, aylarca hiçbir olay yaşanmamıştı. Orası hayal edilebilecek en güvenli yerdi. Ancak bu bambaşka bir suçtu; gerçekten çok ağır bir suç" ifadelerini kullandı.

"Saldırıya uğrayan muhafızlardan biri olan Sarah Beckstrom artık aramızda değil"

Dünkü saldırıda ağır yaralanan 2 Ulusal Muhafız askerinin sağlık durumuna dair son bilgileri paylaşan Trump, "Batı Virginia’dan, çok saygı duyulan, genç, müthiş bir insan olan, Haziran 2023’te göreve başlayan ve her açıdan örnek gösterilen muhafız Sarah Beckstrom’un hayatını kaybettiğini duydum. Artık aramızda değil. Şu an bize yukarıdan baktığını biliyorum; ailesi de onunla birlikte. Bu biraz önce yaşandı. Vahşice saldırıya uğradı ve artık aramızda yok. Olağanüstü bir insandı; her yönüyle mükemmeldi. Korkunç bir durum" açıklamasında bulundu. Tedavisi devam eden diğer Ulusal Muhafız askerinin ise yaşam mücadelesi verdiğini ifade eden Trump, "Durumu çok ağır. Umarım onunla ilgili daha iyi haberler alırız. Bu saldırıyı yapan cani de ağır durumda, fakat onun hakkında konuşmaya bile değmez" ifadelerini kullandı.

Trump, saldırganın ülkeye getirilmesinden Biden yönetimini sorumlu tuttu

Saldırganın uyruğuna dair bilgilere de değinen Trump, "İç Güvenlik Bakanlığı’nın doğruladığına göre şüpheli, önceki yönetim tarafından ülkeye getirilen bir Afgan uyruklu" dedi. O dönemde Afgan uyrukluların ülkeye nasıl getirildiğine dair bir fotoğrafı kameralara gösteren Trump, "Tam bir kaostu. O süreçte uçaklara en güçlü, en sert, fiziken en avantajlı kişiler binebildi. Getirilmesi arzu edilen insanlar değildi. Fotoğrafa bakın; insanlar üst üste, ayakta duruyor, oturuyor. Biden yönetimi altında yaşanan tablo buydu. Böyle bir şey asla olmamalıydı. Ayrılmaları gereken üs Bagram’dı; oradan ayrılsalardı hikâye çok farklı olurdu. Ancak yapmadılar ve süreç tam bir bozgun şeklinde ilerledi" şeklinde konuştu.

"Bu kişilerin çoğunu istemiyoruz"

Yaşanan korkunç saldırının sınır ve göçmen kontrollerinin ABD için önemini ortaya koyduğunu vurgulayan Trump, "Bu kişilerin çoğunu istemiyoruz. Çoğu yasadışı şekilde giriyor, ciddi sorunları oluyor ve ülkeleri bu insanları bize gönderiyor. Çünkü akıllılar: Onları istemiyorlar. ‘Amerikalılar uğraşsın’ diye düşünüyorlar. Bir kısmı hapishanelerden çıkmış, bir kısmı akıl sağlığı kurumlarından, bir kısmı çete üyesi ya da uyuşturucu satıcısı. Biz bunları istemiyoruz" ifadelerini kullandı. Şükran Günü vesilesiyle bir araya geldiği askerlerin tam da bu nedenle kritik bir görev üstlendiğine dikkat çeken Trump, "Her birinize minnettarım. Çok az kişinin anlayabildiği türden bir fedakârlık yapıyorsunuz ve Amerika’yı güvenli ve özgür kılıyorsunuz" dedi.

Trump: "Saldırgan çıldırmış"

Trump, Ulusal Muhafızlara saldırı düzenleyen şüphelinin Afganistan’da yıllar boyunca CIA ile çok yakın çalıştığı ve hakkındaki güvenlik taramasında olumsuz bir duruma rastlanmadığının hatırlatılması üzerine, "Adam tamamen aklını yitirmiş. Yani çıldırmış. Bu tarz kişilerde bunun sık yaşandığını bilirsiniz. Ama ülkeye nasıl geldiği ortada. Uçağın içinde birbirlerinin tepesine çıkmış durumdaydılar. Herhangi bir güvenlik taraması yoktu. Tarama yapılmadan getirildiler ve ülkede buna benzer çok kişi var. Bunları çıkartacağız. Bazen akıl sağlıkları bozuluyor, bir şeyler oluyor" değerlendirmesinde bulundu.

Trump’tan soru soran gazeteciye: "Aptalca sorular soruyorsun"

Trump, bir gazetecinin "Adalet Bakanlığı Başmüfettişliği, bu yıl yayınladığı raporda ABD’ye getirilen bu Afganların Ulusal Güvenlik Bakanlığı ve FBI tarafından kapsamlı bir taramadan geçtiğini açıkladı. O hâlde neden Biden yönetimini suçluyorsunuz?" sorusu üzerine sinirlendi. Soruyu soran gazeteciye yönelik, "Sen aptal mısın? ifadelerini kullanan Trump, "Çünkü onu içeri aldılar. Çünkü bu kişiler, burada olmaması gereken binlerce kişiyle birlikte uçakla ülkeye girdiler. Sen ise aptalca sorular soruyorsun. Bir yasa çıkarıldı ve bu yasa bu insanları ülkeden çıkarmayı neredeyse imkânsız hâle getiriyor. Bir kez girdiklerinde onları geri göndermek mümkün olmuyor. Üstelik geldiklerinde hiçbir güvenlik taramasından geçmemişlerdi. Kontrol edilmemişlerdi. Çok sayıda kişi vardı. Büyük uçaklarla getirildiler ve bu utanç vericiydi" şeklinde konuştu. Afganistan’dan çekilme sürecinin baştan sona bir "felaket" olduğunu söyleyen Trump, "Böyle bir şey asla yaşanmamalıydı" dedi.

"Birçoğunun burada olmaması gerekiyordu"

Trump, bir gazetecinin saldırının ardından Afgan uyruklulara yönelik vize işlemlerinin askıya alınmasını hatırlatarak "Bir Afgan saldırgan yüzünden tüm Afgan uyrukluları mı suçluyorsunuz?" sorusunu sorması üzerine, "Hayır, ancak Afganlarla ilgili çok sorun yaşadık, çünkü bu uçaklarla ülkeye çok sayıda kişi getirildi" dedi. Bir kez daha Afgan uyrukluların ülkeye nasıl getirildiğine dair fotoğrafı gösteren Trump, "Bu uçaklara doluşup geldiler. Hiçbir kontrol yoktu. Uçağa akın eder gibi bindiler ve bu kişilerin birçoğu sabıkalıydı. Birçoğunun burada olmaması gerekiyordu. Ve bunların önemli bir bölümünü ülkeden çıkardık. Yani, biliyorsunuz, çok sayıda kişiyi buradan aldık, gönderdik. Epey kişi. Ama geldiler. Çoğu (Afgan uyruklu) insan tabii ki iyi" diye konuştu.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.
Erzincan Erzincan’da 111 bin tuz çalısı toprakla buluşturuldu Erzincan’da 3 köyde 1000 dekarlık mera alanına dikilen tuz çalısı, erozyonla mücadele ve hayvancılıkta kaba yem ihtiyacına katkı sunacak. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, kent genelinde mera kalitesini artırmak ve hayvancılıkta kaba yem açığını azaltmak amacıyla bir çalışma hayata geçirildi. Bu kapsamda Erzincan’da 3 köyde toplam 1000 dekarlık mera alanına 111 bin adet Atriplex Halimus (Tuz Çalısı) fidanı dikildi. Son yıllarda hem hayvan beslenmesinde hem de erozyonun önlenmesinde etkin şekilde kullanılan tuz çalısı bitkisi, özellikle kurak ve tuzlu topraklara uyum sağlamasıyla dikkat çekiyor. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de bu özelliklerinden dolayı tuz çalısını meraların ıslahında yaygınlaştırarak, hayvancılığın sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında Mollaköy Mahmutlu Mahallesi’nde 300 dekarlık alana 33 bin 300 adet, Pınarönü köyünde 450 dekarlık alana 49 bin 950 adet ve Aydoğdu köyünde ise 250 dekarlık alana 27 bin 750 adet tuz çalısı fidanı toprakla buluşturuldu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından finanse edilen projenin toplam maliyeti ise 2 milyon TL olarak açıklandı. Proje sahasında incelemelerde bulunan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Alper Koçaker, Erzincan’ın yüzölçümünün yaklaşık üçte birinin meralardan oluştuğunu belirterek, bu alanların verimliliğinin artırılmasının hayvancılık açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Hayvancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu kaba yemin önemli bir bölümünün meralardan karşılandığını vurgulayan Koçaker, özellikle küçükbaş hayvancılığın meralara bağımlı olduğuna dikkat çekti. Erzincan’da her yıl ortalama 3 meranın ıslah ve amenajman projelerine dahil edildiğini belirten İl Müdürü Koçaker, tuz çalısı projelerinin de bu çalışmaların önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tuz çalısının derin ve kazık kök yapısı sayesinde toprağı tutma kapasitesinin yüksek olduğunu ifade eden Koçaker, bu özelliğiyle erozyonla mücadelede etkili bir bitki olduğunu kaydetti. Koçaker açıklamasında, "Tuz çalısı kuraklığa dayanıklı, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı dirençli, sorunlu ve tuzlu topraklarda bile yetişebilen çok önemli bir bitkidir. Kış mevsiminde yaprağını dökmemesi ve yoncaya eş değer besin değerine sahip olması hayvancılık açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Hayvanlar tarafından sevilerek tüketilen tuz çalısı, tuzlu yapısı sayesinde hayvanların tuz ihtiyacını da doğal yoldan karşılamaktadır. Mahmutlu, Pınarönü ve Aydoğdu köylerimizde 111 bin adet tuz çalısı fidanını toprakla buluşturduk" ifadelerini kullandı. Hayata geçirilen proje ile birlikte Erzincan’da meraların verimliliğinin artırılması, erozyonun azaltılması ve hayvancılıkta sürdürülebilir yem kaynaklarının güçlendirilmesi hedefleniyor.