DÜNYA - 21 Mart 2025 Cuma 14:12 | Son Güncelleme : 21 Mart 2025 Cuma 15:11

ABD eyaletlerinde köpek sahiplerine yönelik yıllık vergilendirme genişletiliyor

A
A
A

ABD'de eyaletler bazında uygulanan köpek sahipliği vergileri giderek yaygınlaşırken pek çok eyalet, köpek sahiplerinden yıllık olarak alınan vergiyi artırmayı ve yeni düzenlemeler getirmeyi planlıyor. Bazı eyaletler ise köpekleri, vergi almak için mülk olarak kabul ediyor.

ABD'de eyaletler bazında uygulanan köpek sahipliği vergileri giderek yaygınlaşıyor. Pek çok eyalet, köpek sahiplerinden yıllık olarak alınan vergiyi artırmayı ve yeni düzenlemeler getirmeyi planlıyor. Yerel yönetimler, bu vergiden elde edilen gelirlerinin barınakların iyileştirilmesi, hayvan koruma hizmetlerinin artırılması ve sahipsiz hayvanlarla ilgili sorunların çözülmesi için kullanılacağını belirtiyor. Ülkede köpek sahiplerine yönelik vergi uygulamaları eyaletten eyalete de farklılık gösteriyor. Bazı eyaletlerde bu vergiler yıllık olarak lisans yenileme ücreti şeklinde tahsil edilirken, bazı yerlerde köpeğin cinsi, yaşı ve kısırlaştırılmış olup olmadığına göre değişiklik gösteriyor.

Köpek sahiplerine yönelik vergi eyaletten eyalete değişiyor

Kaliforniya eyaletinde köpek sahiplerinden alınan lisans vergisi 20 ila 100 dolar arasında değişirken, kısırlaştırılmamış köpekler için daha yüksek ücret talep ediliyor. New York'ta ise yıllık lisans için ortalama 15 ila 35 dolar arasında bir ödeme yapılması gerekiyor. Ancak, New York City gibi büyükşehirlerde vergi 50 dolara kadar çıkabiliyor. Texas ve Florida gibi eyaletlerde, köpek sahiplerinden genellikle yıllık 10 ila 50 dolar arasında vergi alınıyor. Pennsylvania, Ohio ve Michigan gibi eyaletlerde ise köpek sahipleri için ömür boyu lisans seçenekleri sunuluyor. Pensilvanya'da köpek sahipleri tek seferlik ödeme yaparak kendi bölgelerinde geçerli olacak bir lisans satın alabiliyor. Ayrıca, bazı kırsal bölgelerde köpek sahipliği vergisi uygulanmazken, büyükşehirlerde bu tür düzenlemelerin daha sıkı bir şekilde denetlendiği görülüyor.

Neden köpek vergisi uygulanıyor?

Yetkililer, köpek sahipliği vergisinin hayvan kontrol hizmetlerini iyileştirmek, sokak hayvanlarının rehabilitasyonuna katkıda bulunmak ve köpeklerin düzenli olarak aşılanmasını sağlamak amacıyla toplandığını belirtiyor. Özellikle barınaklardaki aşırı doluluk oranları ve sahipsiz hayvanlarla mücadele gibi nedenler, eyalet yönetimlerini bu tür vergilendirme sistemlerini sıkılaştırmaya yönlendiriyor. Ayrıca, bazı eyaletler ise agresif veya tehlikeli ırklar olarak sınıflandırılan köpekler için daha yüksek vergi oranları belirlemeyi değerlendiriyor. Örneğin, Kaliforniya'da Pitbull, Rottweiler veya Doberman gibi ırklar için özel izin alınmasını gerektiren ek vergiler gündemde. New York Hayvan Hakları Derneği'nde (NYASPCA) görevli Lisa Montgomery, bu gelirlerin sokak hayvanlarının tedavi edilmesi, yeni barınakların açılması ve aşılama programlarının desteklenmesi için hayati önem taşıdığını ifade ediyor.

Köpek sahipleri düzenlemeye tepkili

Köpek sahipleri ise bu yeni vergi düzenlemesine tepki gösteriyor. Birçok kişi, köpek sahiplerinden alınan yıllık vergilerin sadece gelir elde etme amaçlı olduğunu ve hayvan refahına doğrudan bir katkı sağlamadığını düşünüyor. Bazı eyaletler köpekleri, vergi almak için mülk olarak kabul ediyor. Bu durum hayvan hakları savunucuları tarafından çok eleştiriliyor. Bazı hayvan hakları savunucuları bu uygulamanın sahipsiz hayvan sayısının azaltılmasına yardımcı olacağını ve sorumlu köpek sahipliğini teşvik edeceğini savunuyor.

New York'ta yaşayan köpek sahibi Gamze Şen, "New York'ta köpeğimle beraber yaşıyorum. Son dönemlerde Amerika'nın gündeminde olan köpek sahiplerinin yıllık vergilendirilmesinin uygunsuz ve gereksiz olduğunu düşünüyoruz. Çünkü köpeğimizin bakımına, veteriner masraflarına ve beslenmesine çok paralar harcanırken getirilmiş yıllık verginin ihtiyaç sahibi köpeklerin harcamalarına yapılacağına dair güvenimiz yok" dedi.

Bir başka köpek sahibi Stephane Whitestone köpek sahiplerine yönelik vergilendirme için, "Bunun gerçekten gerekli olduğunu sanmıyorum. Yani, zaten köpeklerinize birkaç yılda bir aşı yaptırmanız gerekiyor ve bu da paraya mal oluyor. Ve devlet köpekleri bu şekilde düzenliyor. Bence vergiler sadece devlet ya da hükümetle ilgili bir masraf söz konusu olduğunda haklı görülebilir. Ve devletin köpekler nedeniyle yaptığı bariz ya da büyük bir masraf olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden buna karşıyım" ifadelerine yer verdi.

Küçük bir köpek sahibi olan Samuel Greatson ise, "Bence bu çok saçma bir vergi ve ben bunu ödemek istemiyorum, özellikle de bu büyüklükteki bir köpek için. Daha önce New York'ta evcil hayvanınızı kaydettirmek için bir ücret ödemek zorunda olduğumuzu biliyorum, ancak ek bir vergi olmasını istemiyorum. Köpeğimin de bunu istediğini sanmıyorum" dedi.

Vergi ödemeyen köpek sahiplerine ceza verilebilir

Önümüzdeki aylarda bazı eyalet yönetimlerinin köpek sahipliği vergilerinde güncellemelere gitmesi ve yeni yasaları devreye sokması bekleniyor. Bazı eyaletler vergi ödemeyen köpek sahiplerine karşı cezai yaptırımları artırmayı planlıyor. Örneğin, Virginia ve Oregon gibi eyaletlerde yıllık lisans vergisini ödemeyen köpek sahipleri için 250 dolara kadar para cezası getirilmesi öneriliyor. Ayrıca, dijital çip sistemleri ve çevrimiçi kayıt platformları sayesinde köpek sahiplerinin vergi yükümlülüklerini daha kolay yerine getirebilmeleri hedefleniyor. Ohio'da ise başlatılan pilot program kapsamında, köpek sahipleri çevrimiçi lisans yenileme sistemi ile vergilerini hızlıca ödeyebiliyor ve köpekleri için özel barkodlu bir etiket alabiliyor.
Yetkililer, vergi gelirlerinin doğrudan hayvan refahı projelerine yönlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Dilek Kaya

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Gediz’de tarhana çorbası üretim işletmesi sahibi öğrencilerle buluştu Kütahya’nın Gediz ilçesinde Kız Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde düzenlenen Kariyer Günleri kapsamında, yerel lezzetlerin başarı hikâyesine dönüştüğü tarhana çorbası üretim işletmesinin sahibi Demet Bakırdemir öğrencilerle bir araya geldi. Gediz İlçe Milli Eğitim Müdürü Recep Aydın ve Şube Müdürü Yaşar Kandemir’in katıldığı etkinlikte, mesleki eğitimin önemi ve girişimcilik ruhu vurgulandı. Söyleşiye, Demet Bakırdemir’in eşi Fatih Bakırdemir de katılım sağladı. Okulun konferans salonunda gerçekleştirilen söyleşi öğrencilerden yoğun ilgi gördü. Programın açılış konuşmasını yapan İlçe Milli Eğitim Müdürü Recep Aydın, meslek liselerinin Türkiye’nin ekonomik geleceğindeki kritik rolüne dikkat çekerek, "Sizler sadece öğrenci değil, geleceğin ustaları ve iş insanlarısınız. Bugün burada başarılı bir girişimciyi ağırlıyor olmamız, teorik eğitimin sahada nasıl büyük bir başarıya dönüşebileceğinin en somut örneğidir" dedi. Söyleşinin konuğu olan tarhana çorbası üretim işletmesi sahibi Demet Bakırdemir ise iş hayatındaki tecrübelerini ve tarhana gibi geleneksel bir lezzeti modern bir işletme modeliyle nasıl büyüttüklerini öğrencilerle samimiyetle paylaştı. Başarının anahtarının sabır ve yenilikçilik olduğunu vurgulayan Bakırdemir, öğrencilere şu tavsiyelerde bulundu; "Mesleğinize dört elle sarılın. Biz bu yola çıkarken geleneksel tadımızı koruyarak günümüz şartlarına nasıl uyum sağlayabileceğimizi düşündük. Sizler de okulda öğrendiğiniz teknik bilgileri zekâ, düşünce ve hayal gücünüzle birleştirirseniz aşamayacağınız engel yoktur. Kendi işinizin patronu olmak hayal değil, bir planlama meselesidir." Soru-cevap bölümünde öğrenciler, işletme kurma süreçleri, staj imkânları ve sektörde karşılaşılan zorluklar hakkında merak ettiklerini sorma fırsatı buldu. Etkinlik sonunda İlçe Milli Eğitim Müdürü Recep Aydın tarafından Demet Bakırdemir’e günün anısına plaket takdim edildi.
İstanbul İş Bankası’ndan ’Ödeme İste’ ve ’Dijital Tahsilat’ hizmeti Türkiye İş Bankası, tahsilat süreçlerini kolaylaştıracak yeni ürünü ’Ödeme İste’ ile ’Dijital Tahsilat’ uygulamasını müşterilerinin hizmetine sunduğunu duyurdu. İş Bankası, ’Ödeme İste’ ve ’Dijital Tahsilat’ hizmetini müşterilerine sundu. Yapılan açıklamaya göre, yeni uygulama ile işletmeler, ticari faaliyetleri sırasında tahsilatlarını kendileri talep göndererek gerçekleştirebiliyor, ödemelerinin güncel durumunu kolayca takip ederek nakit akışlarını daha etkin yönetebiliyor. Merkez Bankası’nın FAST (Fonların Anlık ve Sürekli Transferi) sistemi üzerinde çalışan - Ödeme İste ile ilk entegrasyonu Coca-Cola İçecek ve bayileri tarafından gerçekleştirilecek tahsilatlarda kullanılmak üzere; ödeme taleplerinin hızlı ve kolay şekilde iletilmesini sağlayan finansal teknoloji platformu Nakitera iş birliğiyle hayata geçirildi. Bu uygulamayla Türkiye’de yeni bir tahsilat yapısı da devreye alınmış oldu. "Teknolojiyi odağımıza alarak yenilikçi çözümler üretmeye devam edeceğiz" Konu hakkında değerlendirmede bulunan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ozan Gürsoy, "Müşterilerimize ticari faaliyetlerinde kolaylık ve hız sağlayacak dijital çözümler sunma odağımız çerçevesinde Ödeme İste ile Dijital Tahsilat çözümünü Türkiye’de kullanıma sunan öncü banka olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu uygulama ile müşterilerimizin tahsilatlarını kendilerinin talep ederek takibine olanak tanıyoruz. Böylelikle işletmeler, hızlı ve kolay bir biçimde nakit akışlarını yönetebiliyor. Teknolojiyi odağımıza alarak müşterilerimizin finansal işlemlerini kolaylaştıran yenilikçi çözümler üretmeye devam edeceğiz" diye konuştu. "Tahsilat süreçlerimizi dijitalleştirerek operasyonel verimliliğimizi artırıyoruz" Coca-Cola İçecek (CCI) Türkiye Bölge Direktörü Hasan Ellialtı ise iş birliğine ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları söyledi; "İş Bankası ve Anadolu Grubu iştiraki Nakitera ile gerçekleştirdiğimiz bu yenilikçi iş birliği sayesinde tahsilat süreçlerimizi dijitalleştirerek operasyonel verimliliğimizi artırıyoruz. Ödeme İste ile Dijital Tahsilat çözümü, hem iş ortaklarımız hem de müşterilerimiz için hızlı ve şeffaf bir ödeme deneyimi sunmamıza olanak tanıyor. CCI olarak, ‘En iyi Hızlı Tüketim Ürünleri şirketi olma’ vizyonumuz doğrultusunda müşteriyi ve teknolojiyi iş süreçlerimizin merkezine koyarak ekosistemimize değer katmaya ve sektörde dijital dönüşüme öncülük etmeye devam ediyoruz." "Operasyonel verimlilik ve tahsilat hızı artıyor" Nakitera Genel Müdürü Bulut Arukel de iş birliği hakkında, "İş Bankası’nın yenilikçi yaklaşımıyla hayata geçirilen Ödeme İste ile Dijital Tahsilat çözümünü platformumuza entegre ederek işletmelerin kullanımına sunmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Finansal akışların dijitalleşmesini hızlandıran bu iş birliği, tahsilat süreçlerinde operasyonel verimliliği ve tahsilat hızını önemli ölçüde artırıyor" dedi. Açıklamaya göre, Ödeme İste ile Dijital Tahsilat sayesinde ödeme talebi doğrudan alıcının bankasına iletilebiliyor. Tahsilat yapacak kurumlar, ödeme talebine belirli bir tarih atayarak ödemenin ne zaman yapılacağını önceden planlayabiliyor. Ödemeyi yapacak taraf ise kendi bankasının mobil uygulaması üzerinden gelen ödeme talebini görüntüleyerek hızlı bir şekilde onay verebiliyor. Uygulamaya entegre olarak kullanmaya başlamak isteyen kurumlar detaylı bilgiye İş Bankası şubeleri ve isbank.com.tr’den ulaşılabiliyor.
Samsun Sünnet, birçok hastalığın önüne geçiyor Çocuk Cerrahisi Uzmanı Dr. Ahmet Levent Üstün, sünnetin hijyenin daha kolay sağlanmasına katkı sunduğunu, idrar yolu enfeksiyonu riskini azalttığını, penis kanserini önlediğini ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar ile serviks kanseri riskini düşürdüğünü belirtti. Medicana International Samsun Hastanesi doktorlarından Çocuk Cerrahisi Uzmanı Dr. Ahmet Levent Üstün, sünnet hakkında bilgilendirmede bulundu. Hem 3-6 yaş hem de yeni doğan sünnetleriyle ilgili bilgiler veren Uzm. Dr. Üstün, "Sünnet, insanlık tarihinin en eski cerrahisi olmasının yanı sıra bugün en sık uygulanan pediatrik cerrahi işlemdir. Tıbbi nedenlerin dışında da potansiyel faydaları vardır. Hijyenin daha kolay sağlanması, idrar yolu enfeksiyonları riskini azaltması, penis kanserini önlemesi, cinsel yolla bulaşan hastalıkların ve serviks kanseri riskinin azalması bunlar arasında sayılabilir. Sünnet, çocukta beden farkındalığı ve cinsel kimliğin geliştiği fallik dönem olarak adlandırılan 3-6 yaş aralığı dışında her yaşta yapılabilir. Son yıllarda yeni doğan sünnetine ilgi artmıştır. Ancak yeni doğan dönemi hem anne hem de bebek açısından bir adaptasyon sürecidir. Bebeğin özellikle ilk 40 gün enfeksiyonlara daha açık olduğu düşünülür. Sünnet derisi ve salgısının, idrar kontrolünün olmadığı yaşamın ilk birkaç yılı boyunca idrarın yakıcı etkilerinden koruyucu olduğu kabul edildiğinde, yeni doğan döneminde sünnet yapılması konusunda soru işaretleri oluşmaktadır. Özellikle yeni doğan döneminde ve bezli çocuklarda idrar amonyağı ve dışkı, nemli bezlerle olumsuz sonuçlara yol açabilir" dedi. Sünnetin hijyenik ortamlarda yapılması gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Üstün, "Sünnet aileler tarafından basit bir işlem gibi algılansa da aslında çocuğun geleceğini etkileyen çok önemli bir cerrahi işlemdir. Rahat, telaşsız ve sağlık açısından güvenli hijyenik bir ortamda yapılmalıdır. Sünnet sonrası bakım da en az işlem kadar önemlidir. Ben pansumanı genellikle ilk gün ya da ertesi gün açmayı tercih ediyorum. Peniste ödem olması çocuğa rahatsızlık vermezken, yapışmış bir pansumanın açılması daha fazla acı verir ve çocuk psikolojik olarak etkilenebilir. Yaşa ve kullanım rahatlığına göre köpük bardak ya da sünnet külodu 3-7 gün kullanılabilir. İlk 72 saat banyo yapılmamalı, üçüncü günün sonunda 10’ar dakikalık köpüklü ılık suyla, sürtme ve tahriş olmadan banyolara başlanmalıdır. Doktorun verdiği krem ve merhemler düzenli kullanılmalı, bezli bebeklerde bez sık değiştirilmelidir. İlk günlerde dar kıyafetlerden kaçınılmalı, bez gevşek bağlanmalıdır. Sünnet sonrası çocuk acı duyacağını düşünerek idrarını tutabilir; bu durumda mesane üzerine ılık bez ve hafif masajla idrar yapması sağlanır. İlk gün ağrı olabilir, ağrı kesici şuruplar ve bebeklerde fitillerle kolayca kontrol altına alınabilir. Penise dışkı bulaşırsa, ıslak bezle temizlenemiyorsa tahriş etmeden ılık suyla temizlenmelidir. Okul çocukları bir hafta sonra okula başlayabilir. Yaz aylarında deniz ve havuz için kontaminasyon riski göz önünde bulundurularak 15-20 gün beklenmelidir" diye konuştu. Cerrahi işlemin ardından dikkat edilmesi gereken hususlara da değinen Üstün, "Hastalar genellikle sünnetten bir hafta sonra kontrol edilir. Ancak bu süre içinde durmayan kanama, artan kızarıklık, şişlik, akıntı, ateş veya idrar yapmada zorlanma olursa doktora başvurulmalıdır. Sünnet doğru zamanda, uygun koşullarda ve tıbbi standartlara uygun şekilde yapıldığında güvenli bir işlemdir. En önemli nokta çocuğun ağrı yaşamaması ve işlemin deneyimli ellerde yapılmasıdır" şeklinde konuştu.