DÜNYA - 13 Kasım 2025 Perşembe 10:29 | Son Güncelleme : 13 Kasım 2025 Perşembe 10:48

ABD’de hükümet kapanması 43 günün ardından sona erdi

A
A
A

ABD’de bütçe anlaşmazlığı nedeniyle yaşanan hükümet kapanması, ABD Başkanı Donald Trump’ın son olarak Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen geçici bütçe tasarısını imzalamasıyla 43 günün ardından sona erdi. Trump, hükümetin kapanmasından Demokratları sorumlu tutarak, "Demokratlar ülkemizi şantajla köşeye sıkıştırmaya çalıştı. Bu küçük macera ülkeye 1,5 trilyon dolara mal oldu" açıklamasında bulundu.

ABD hükümetinin Kongre’deki Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin devlet kurumlarına finansman sağlayacak geçici bir bütçe konusunda anlaşmaya varamaması nedeniyle yaşanan ülke kapanmasının üzerinden 43 gün geçti. ABD Senatosu’nun ardından ABD Temsilciler Meclisi de 1 Ekim'de kapanan hükümetin yeniden açılmasına imkan sağlayan geçici bütçe tasarısını onayladı. ABD'deki federal kurumların çoğuna 30 Ocak'a, bazılarına ise mali yıl sonuna kadar finansman sağlanmasını öngören bütçe tasarısı, Temsilciler Meclisi'nde yapılan oylamada 209'a karşı 222 oyla kabul edildi. Temsilciler Meclisi’nin Cumhuriyetçi üyelerinden 2'sinin karşı çıktığı tasarıya, Demokrat üyeler tarafından ise 6 "kabul" oyu verildi.

Trump, Demokratları suçladı

ABD Başkanı Donald Trump, kabul edilen son bütçe tasarısını Beyaz Saray’da düzenlenen törenle imzalarken ABD Kongresi’ndeki Demokratların Amerikan vergi mükelleflerinin yüz milyarlarca dolarını, ülkeye yasadışı yollarla giren kişiler için kullanmak amacıyla hükümeti kasıtlı olarak kapattığını savundu. Demokratların, çetelerden, cezaevlerinden, akıl sağlığı kurumlarından gelen bu yasadışı göçmenler için 1,5 trilyon dolar harcamak istediğini iddia eden Trump, "Bu da sağlık hizmetleri sağlayıcılarımızı ve bu hizmetlerden yararlananları daha önce hiç görülmemiş düzeyde olumsuz etkileyecekti" değerlendirmesinde bulundu.

"Şantaja asla boyun eğmeyeceğiz"

Herkese açık bir mesaj verdiklerini vurgulayan Trump, hükümetin kapanmasından önce yapılan bütçe pazarlıklarına atıfla, "Şantaja asla boyun eğmeyeceğiz. Çünkü yaşanan tam olarak buydu. Demokratlar ülkemizi şantajla köşeye sıkıştırmaya çalıştı. Bu küçük macera ülkeye 1,5 trilyon dolara mal oldu" şeklinde konuştu. Cumhuriyetçiler hiçbir zaman hükümetin kapanmasını istemediğini ve devlet kurumlarına yönelik fonlamanın sorunsuz bir şekilde sürdürülmesi için 15 kez oy kullandığını hatırlatan Trump, "Daha önce hiçbir zaman iki partiden birinin bir devam tasarısını imzalamayı reddettiği görülmedi. Bu sadece bir devam kararıdır; büyük bir mesele değildir. Buna rağmen, karşı partideki aşırılık yanlıları, tamamen siyasi nedenlerle Amerikan tarihinin en uzun hükümet kapanmasına sebep olmakta ısrar etti" diye konuştu.

"Demokratların kapatma kararı büyük zararlara yol açtı"

Hükümetin yeniden açılması için çaba gösteren tüm senato üyelerine ve bu süreçte yapılan maddi kesintilere rağmen çalışmayı sürdüren kamu görevlilerine teşekkür eden Trump, "Son 7 hafta boyunca Demokratların kapatma kararı büyük zararlara yol açtı. 20 bini aşkın uçuşun iptal edilmesine veya gecikmesine neden oldular. Uçaklar defalarca geç kalktı. İnsanlar çok ciddi şekilde mağdur oldu. Hiç kimse böyle bir şeyi daha önce görmedi. Oysa bu karar tamamen basitti; kolayca uzatılabilecek bir bütçe devam kararıydı. Ama kolay yolu tercih etmediler, zoru seçtiler. Ve yol açtıkları bu durum Demokratları çok kötü gösterdi" ifadelerini kullandı.

"Seçimler geldiğinde, ülkemize yaptıklarını hatırlayın"

Demokratları sert sözlerle eleştiren Trump, "1 milyondan fazla federal çalışanı maaşsız bıraktılar, milyonlarca ihtiyaç sahibi Amerikalının gıda yardımını kestiler. On binlerce federal taşeron ve küçük işletme ödeme alamadı. Bu yaptıklarının toplam etkisinin tam olarak hesaplanması haftalar, muhtemelen aylar sürecek. Ekonomimize, insanlara ve ailelere verdikleri ciddi zarar da dahil" dedi. Demokratların yol açtığı zararı hatırlatarak ABD halkına seslenen Trump, "Bunu unutmayın. Ara seçimler ve diğer seçimler geldiğinde, ülkemize yaptıklarını hatırlayın" şeklinde konuştu. Demokratların kendilerine siyasi olarak fayda sağlayacağını düşündükleri için hükümetin daha erken açılmasına izin vermediğini savunan Trump, "Şimdi bu olağanüstü tasarıyı imzalamak ve ülkemizi yeniden işlevsel hale getirmek bir onurdur" dedi. Trump’ın tasarıyı imzalamasının ardından, ABD hükümeti 43 günlük aranın ardından yeniden açılmış oldu.

Hükümet bütçe anlaşmazlığı sonucunda kapanmıştı

ABD Temsilciler Meclisi’nin hükümete 21 Kasım'a kadar finansman sağlanmasını öngören geçici bütçe tasarısını 19 Eylül'de onaylamasına rağmen, Senato’daki Demokratlar ve Cumhuriyetçiler bu konuda anlaşmaya varamamıştı. Senato’nun mali yılın sonu olan 30 Eylül’e dek geçici bütçeyi onaylamaması nedeniyle, hükümet yeni mali yılın başlangıcı olan 1 Ekim itibariyle harcama yetkisini kaybetmişti. Böylece ABD hükümeti 2018’den bu yana ilk kez kapanmıştı.

Geçici bütçe tasarıları kritik önem taşıyor

ABD’de 1 Ekim'de başlayıp 30 Eylül'de sona eren mali yıla ait bütçenin Kongre tarafından zamanında onaylanmadığı durumlarda, hükümetin geçici bütçeleri kullanması gerekiyor. Geçici bütçenin de onaylanmadığı dönemlerde harcama yetkisini kaybeden hükümet, hayati hizmetler dışındaki tüm faaliyetlerini askıya almak zorunda kalıyor. Bu süreçte, hayati olmayan hizmetlerde görevli kamu personeli zorunlu izne çıkarılırken, ordu, istihbarat ve kamu hastaneleri gibi kritik kurumlarda çalışanlar ise maaşlarını yeni bütçe kabul edilene dek alamıyor.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yalova Güllü’nün oğlu savcıya müşteki olarak ifade verdi: "Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan kelimelerini ablam Tuğyan söylüyor" Yalova’daki evinin terasının penceresinden düşen Güllü’nün ölümüyle ilgili soruşturmada "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek" suçlamasıyla ablası Tuğyan Ülkem Gülter’in (27) kardeşi Tuğberk Yağız Gülter, olay günü ses kayıtarıyla ilgili, "’Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan’ kelimelerini ablam Tuğyan söylüyor" dedi. 26 Eylül’de Yalova’nın Çınarcık ilçesi Harmanlar Mahallesi Vali Akı Caddesi üzerindeki apartmanın 5’inci katındaki kapalı terasta ünlü şarkıcı Güllü (52), kızı ve arkadaşıyla eğlendiği sırada pencereden düşerek hayatını kaybetmişti. Güllü’nün ölümüyle ilgili Yalova Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde gözaltına alınan Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek" suçundan tutuklanırken, Sultan Nur Ulu’ya ise ev hapsi verilmişti. Olayla ilgili Güllü’nün oğlu Tuğberk Yağız Gülter, Yalova Adliyesi’ne müşteki sıfatıyla ifade verdi. Gülter, Yalova’daki olayın yaşandığı gün kendisinin İstanbul’da olduğunu söyledi. Annesi ve ablası arasında sık sık tartışma çıktığını söyleyen Gülter, bunun hiç bir zaman fiziki şiddete dönmediğini söyledi. Ablası ile küçüklüğünden beri anlaşamadıklarını kaydeden Gülter, sık sık tartıştıklarını kaydetti. Olayın yaşandığı evi taziye evi olarak kullanmak istediklerini belirten Gülter, "Çınarcık’taki eve girmemiz lazımdı ama evin anahtarı bende yoktu. Ablam da hiçbir şey almadan evden çıkmış. O haliyle hastaneydi. Polisler de olay yeri incelemeden sonra kapıyı çekip gitmişler. Onlarda da anahtar yoktu. Hatta bu şifreli kapıyı yapan firmayı aradım ancak ulaşamayınca instagramdan mesaj attım. Sonuç itibariyle adamlara ulaşamadığım için ben de eve girebilmek adına komşumuz Seval teyzenin terasından girebileceğimi düşündüm. Çilingire de haber veremedim çünkü bu kapı normal bir kapı değildi, şifreli bir kapıydı, kapıyı komple çıkarmaları gerekiyordu sanırım" dedi. Camı kırarak eve girdiğini daha sonra dışarda bekleyenlere kapıyı açtığını kaydeden Gülter, annesinin kasasında para veya altın gibi şeylerin saklanmadığını söyledi. Gülter, kasadan yeşil sırt çantasına ananesinin kesilmiş saçı, annesinin banka hesap cüzdanları, annesinin yazdığı şarkı sözleri ve telif haklarına ilişkin evrakların olduğunu kaydetti. Olayın yaşandığı ana ilişkin ses kayıtlarına da değinen Gülter, şöyle konuştu: "Tuğyan’ın odasına girdikten sonraki ses kayıtlarını ben internet üzerinden dinledim. Orada ’Hadi görüşürüz’ sözcüğünü söyleyen kişinin annem olduğunu düşünüyorum ama çok da emin değilim. Çünkü ben bunu uzun süre önce bir kere dinlemiştim. Olayın olduğu ilk zamanlardı. Annem deyip geçtim. Son zamanlarda tekrar dinlemedim, uzun uzun muhakeme yapmadım. Herkes tamam mı? O ne lan? Valla şahane bak. Bak, manyaklara bak. Gel, gel. Kız gelsene buraya. Kız gel. Orospu’ şeklindeki sözler anneme aittir. Bazı sesleri tam olarak duyamasam da annemin söylediği kelimeler var ama müzik ve oynama sesinden net olarak duyamıyorum. Sizin ’Bırak beni’ olarak duyduğunuz ses de anneme ait. Sultan’ın ’Ben oynamayı bilmiyorum ki.’ sesi Sultan’a ait. Videoda dinlediğim ’Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan’ kelimelerini de ablam Tuğyan söylüyor. Yine dinlediğim ses kaydında ’Gerek var mı?’ ya da ’Kelebek var mı?’ şeklinde duyduğum sözleri ablam söylüyor. ’Gel bakalım’ diye anladığım sözü de ablam söylüyor. Videonun sonundaki ’Hadi görüşürüz’ kelimelerini bir annemin sesine, bir Tuğyan sesine benzetiyorum. O konuda net bir şey söyleyemiyorum. Ben annemin bu ses kaydında dinleyip kesin olarak anneme ait olduğunu düşündüğüm sesleri söyledim. Ama en sondaki ’hadi görüşürüz’ cümlesinin net olarak kime ait olduğunu belirtemiyorum." "Hiçbir sebep yokken o dar açık camın olduğu yere geçmez" Gülter annesinin camlardan korktuğunu ve zorunlu olmadıkça uzak durduğunu anlattı. Annesinin o gün cam açık olmasına rağmen camın orada bulunmasının ancak 3 sebebi olabileceğini kaydeden Gülter, "Bunlardan birincisi açık olan camı kapatmak için olabilir. Çünkü dediğim gibi açık camdan korkardı, camı kapatmak istemiş olabilir. 2. sebep belki gerçekten söylediği gibi kelebek gibi bir küçük böcek tarzı bir şey vardı, onu öldürmemek için camdan alıp atmak istemiş olabilir. 3. sebep onu birinin cama bir şekilde götürmüş olmasıdır. Çünkü annem kesinlikle kendisi hiçbir sebep yokken o dar açık camın olduğu yere geçmez, oynamak isterse geniş alana geçmek ister. Benim ablam odada sürekli sigara içer. O yüzden cam sürekli açıktır. Annem sigara kokusunu sevmediği için genelde de ablama ’Yine sigara kokutmuşsun odayı, camı aç’ gibi şeyler söylerdi. Tuğyan’ın odasındaki Tuğyan’ın yatağı bir hafta önce aslında cama paralelmiş. Sonra yatağı cama dikey olarak koymuşlar. O olay anında olduğu gibi. Benim tahminim ablam deli yatar diye annem düşünüp yatağın o şekilde değiştirilmesini istemiştir. Annem yatağın o şekilde olmasına izin vermez" ifadesini kullandı. Anneni öldürebilir mi sorusuna yanıt: "Kervan için her şeyi yapabilir" Gülter, annesinin ablasının sevgilsi Kervan’dan nefret ettiğini belirterek, "Bir kaç sebebi vardır. İlk sebebi Tuğyan’dır. Tuğyan hayatındaki erkek için etrafını siler. Herkesi karşısına alır. Ben daha öncesinde tarihini tam hatırlamadığım dönem ablamın Kervan’dan ikiz çocuğa hamile olduğunu annemden duymuştum. Ablam çocukları düşürdü mü yoksa hastanede aldırdı mı bilmiyorum ama hamilelik sürecini annemden bu şekilde duymuştum. Ablam Kervan’ı seviyordu. Ablamın intihar etme olayında ablam cama çıkıp anneme ’Sen beni öldürdün, sen beni rezil ettin’ dedi. Ablam hayatındaki erkek için etrafını siler" dedi. Gülter, "Kervan için Ablan Tuğyan anneni öldürebilir mi?" sorusuna ise, "Vebal almak istemiyorum ama Kervan için öldürebilir. Çünkü ablam ilişki konusunda zayıf karakterli biridir. Kervan için her şeyi yapabilir. Daha önceki ilişkilerinde de böyleydi" diye konuştu. Ablasının olay günü yaşananlarla ilgili kendisine anlattıkları hakkında bilgi veren Gülter, şunları kaydetti: "Ben Tuğyan’a bu olaydan sonra kendisine annemi düşerken görüp görmediğini sorduğumda, bana annemin camdan düşerken ayağını ya da elbisesinin bir kısmını gördüğünü söylemişti. Bunu bana olayın olmasından sonra ilk haftalarda söylemişti. Ben annemi düşerken görüp görmediğini sordum. O da bana ’Yağız hatırlamıyorum. Ya elbisesini ya ayağını gördüm’ demişti. Ben Tuğyan’a olayın detaylarını sormadım. Annem camın oraya nasıl geçti, Sultan neredeydi, ya da Tuğyan nerede duruyordu, olay günü neler oldu gibi detaylar sormadım. Sadece annemi düşerken görüp görmediğini sormuştum. Bir de en son çalan şarkı ’Annemin sahneden iniş şarkısı değil mi?’ diye sordum. O da ’Evet, malkata’ dedi. Malkata’yı nasıl çaldıklarını, kimin istediğini Tuğyan’a sormamıştım. Ancak 2-3 gün önce ben Çiğdem ablaya ’Ablam bu malkatayı başka günlerde dinler miydi, olay anında niye Malkata’yı açmışlar’" gibi kuşkumu giderecek sorular sormuştur. Çiğdem de bana ablamın da bu şarkıyı ara ara dinlediğini söyledi." "Ablam çok yalan söyleyen biridir, 10 lafından 9’u yalandır" Gülter, Sultan Nur Ulu’nun ise uyuşturucu içtiği için saç örneği vermekten korktuğunu kaydetti. Gülter, ablasının uyuşturucu içip içmediği sorusuna ise, "Şunu da söyleyeyim annemden de net olarak biliyorum Tuğyan geçmişinde uyuşturucu kullanmıştır. Annemin de uyuşturucuyu bıraktırmak için çok uğraştığını biliyorum. Tuğyan kendi beyanına göre bu uyuşturucuyu 5-7 sene önce bırakmış, ondan sonra içmediğini söylüyor. Ancak ben şunu da söylemek durumundayım. Ablam çok yalan söyleyen biridir, 10 lafından 9’u yalandır. Çok yalan söyleyen biridir" dedi. "İlişkisi için yapamayacağı şey yoktur" Olayın cinayet olabileceğiyle ilgili şüphelerinin oluştuğunu da anlatan Gülter, "Benim şüphelerim oluşup kayboluyordu. Ablamın ya da Sultan’ın böyle bir şey yapacağını düşünmedim. Çünkü videoları izlediğimde ablam çok bağırıyordu, ablam olaydan sonra çok üzgündü, sürekli çığlık atıyordu, onun o üzüntüsünü görünce aklıma böyle bir şey yapabileceği gelmedi. Ancak ablamın kişiliği yukarıda belirttiğim gibi yalancılık vardır, menfaati çok sever, ilişkisi için yapamayacağı şey yoktur." Ablasını annesiyle ara ara Kervan sebebiyle kavga ettiğini dile getirerek şöyle konuştu: "Sinirli, agresif ve kavgacı bir yapısı vardır. Şimdi tüm olayları, Sultan’ın verdiği itiraf ifadesini düşününce aklım almıyor, ablamın böyle bir şey yapacağına inanmak istiyorum. Bunların gerçek olmadığına inanmak istiyorum. Yapmışsa da şikayetçiyim. Eğer annem bir cinayet sebebiyle vefat etmişse, yapan, düşünen, olaya karışan herkesten şikayetçiyim. Böyle bir şey yoksa kendini inşallah kanıtlar. Böyle bir şey varsa ömürlerinin sonuna kadar yatsınlar. Her şeyden önce çıkarlarsa benimle karşılaşacaklar. Gerçeğin açığa çıkmasını istiyorum." "Böyle bir şey yapmamıştır diye ümit ediyorum" Tuğyan’ın daha önce kendisine annesini öldürmek istediği ile ilgili bir şey söylemediğini anlatan Gülter, olayın gerçeğiyle ilgili bir bilgisi olmadığının belirterek, "Tuğyan olaydan sonra bana annemi ittim diye bir şey söylemedi. Zaten böyle bir şey de konuşmadık. Hatta onu cezaevine perşembe günü gidersem böyle bir soruyu sorup sormayacağımı da bilmiyorum. Vereceğim cevaptan korkuyorum inşallah böyle bir şey yapmamıştır diye ümit ediyorum. Benim onların kaçma planları ile ilgili bir bilgim yoktur. Hatta kaçmayla ilgili ses kaydı medyaya düşünce ben de Whatsapp’tan Tuğyan’a ’Biraz önce öğrendim, bu Gürcistan, Fransa muhabbetleri ne, hayırdır, nereye kaçmayı planlıyorsun, niye?’ diye yazdım, o da bana bir şey yazmadı, sonra ben onu aradım, kızdım, o da bana böyle bir kaçma planının olmadığını, ses kayıtlarının kesilip biçildiğini öyle servis edildiğini söyledi, ben de aslı varsa sen ver dedim. Yine bu konuşmamızda Bircan’a attığı annemle ilgili mesajların hesabını bana vereceksin demiştim. O bana herhangi bir cevap vermedim" dedi. Gülter, telefonunun kendi rızasıyla incelemesi için savcılığa verdi.