GÜNDEM - 20 Ocak 2016 Çarşamba 12:55

Aç kalan dağ keçileri kente indi

A
A
A
Aç kalan dağ keçileri kente indi

Hakkâri’de, kar yağışı sonrası yem bulamayan dağ keçileri kente indi.

Kar yağışı ve fırtına nedeniyle onlarca köy ve mezra yolunun ulaşıma kapalı bulunduğu Hakkâri’de aç kalan dağ keçileri yiyecek bulabilmek için şehre indi. Öğle saatlerinde Zap suyu yakınlarında görülen 15 dağ keçisi, yolda geçen vatandaşları görünce Sümbül dağına doğru kaçtı.

Şehirden 3 kilometre mesafede bulunan Hakkâri-Van karayolu üzerinde araçlarından inen yolcular bir süre dağ keçilerinin dağa tırmanışını izleyerek fotoğraf çekti. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Hakkari Milli Parklar Müdürü Necmettin Yılmaz ve beraberindeki ekip, dağ keçilerine zarar verilmemesi için bölgeye hareket etti. Yılmaz ve beraberindeki ekibi, vatandaşlarla birlikte dağ keçilerinin geçişini izledi.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Hakkâri Milli Parklar Müdürü Necmettin Yılmaz, yiyecek bulamayan dağ keçilerinin şehre 3 kilometre yaklaştığını belirterek "Sümbül dağında dağ keçileri her zaman var. Sümbül dağında 20’ye yakın dağ keçisini gözlemledik. Tabi ağır geçen kış şartlarından dolayı burada zorlanıyorlar. Dolayısıyla yem bulabilecekleri alana yöneliyorlar. Dağ keçilerinin zarar görmemesi için kolluk kuvvetleri ve köy muhtarları ile görüştük köylülere bu konuda gerekli eğitimi verdik. Herkesin sahip çıkması gerekiyor, bu bir sevgi işidir. Bu dağ keçilerini hep birlikte korumalıyız. Siz kamuoyunu bizlerde elimizdeki imkanları kullanarak halkı bilgilendireceğiz” dedi. 

FEYZULLAH TAŞ
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Dede Korkut hikayeleri Türklerde kadının konumunu ortaya koyuyor Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Türk Kültüründe Dede Korkut Kitabı” adlı konferansında Dede Korkut hikayelerindeki kadının konum ve önemine değindi. Prof. Dr. Şenesen, Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi’nde (ÇÜTAM) verdiği konferansta, Dede Korkut Hikayelerinde genel olarak Oğuzların birtakım mücadelelerinin yer aldığını ifade ederek, “Bu mücadelelerin ikisi Oğuzların kendi aralarında yaptıkları mücadelelerdir. Bunlardan birinde Dirse Han ve oğlu Boğaç Han arasında geçer. Bir başka mücadele ise İç Oğuz ve Taş Oğuz karşılaşır” dedi. Prof. Dr. Şenesen, şunları kaydetti: “Dede Korkut Hikayelerinde sağlam temellere oturtulmuş bir sosyal yapıyla karşılaşırız. Eski kültür hayatımızı ile ilgili zengin bilgiye bu hikayelerde rastlıyoruz. Hikayelerde toplumun başında hanlar hanı diye gösterilen Begil oğlu Emren Hikayesinde padişah olarak ifade edilen Bayındır Han vardır. Bayındır Han’ın hikayelerindeki rolü beylere akın izin vermek, divanı toplamak, yılda bir defa büyük bir ziyafet vermektir. Hikayelerde kahraman olarak görünmez.” Dede Korkut Hikayelerinde hemen hemen tüm hikayelerde kadının önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Ç.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Kadın bir güzellik sembolü olmanın yanında sosyal hayat içinde erkeğin yanında onun eşi ve ortağı olarak yer alır. Kadın sosyal hayat içinde düşüncesi alınan, eş seçiminde özgür, vefa duygusu gelişmiş, anne, iffet sahibi, saygı duyulan biridir. Bu özelliklerinin yanı sıra ata biner, kılıç kullanır, ok atar ve erkeklerle yarışır” şeklinde konuştu. Konferans sonunda Prof. Dr. Refiye Şenesen’e teşekkür belgesi verilirken hatıra fotoğrafı çekimi de gerçekleştirildi.