POLİTİKA - 17 Eylül 2022 Cumartesi 18:54

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: 'Kılıçdaroğlu köstebek bürokratlarıyla kapkaç siyaseti yapıyor'

A
A
A
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: 'Kılıçdaroğlu köstebek bürokratlarıyla kapkaç siyaseti yapıyor'

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sert tepki göstererek, muhalefet liderinin hükümetteki ‘köstebek bürokratlar’ vasıtasıyla projeleri önceden öğrenerek kendi projesi gibi paylaştığını ve ‘kapkaç’ siyaseti' yaptığını söyledi. Bakan Bozdağ, iktidar umudunu Türkiye’nin felaketine bağlayan hastalıklı zihniyetlerin olduğunu da söylerken, İsveç ve Finlandiya’nın sözlerini tutmaması halinde NATO’ya giremeyeceğini açıkladı.

Bir dizi ziyaret ve programlar için Gaziantep’te bulunan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AK Parti Gaziantep İl Danışma Meclisi Toplantısı’na katıldı. Toplantıda açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, muhalefete yönelik sert açıklamalarda bulundu. Bakan Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘köstebek bürokratlar’ vasıtasıyla projeleri önceden öğrenerek ‘kapkaç’ siyaseti yaptığını iddia ederken, 6’lı masasının da onlarca toplantıya rağmen bir aday belirleyemediğini ve ismi geçenleri de masa etrafında paspas ettiğini söyledi. Bozdağ, ülkede iktidar umudunu Türkiye’nin felaketine bağlayan hastalıklı zihniyetlerin olduğunu da vurguladı.

“İktidar umudunu milletin ve Türkiye’nin felaketine bağlayan hastalıklı zihniyetler var”

Programda açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bazı kesimlerin bir musibet, bir felaket çıksa da millet hükumetten soğusa anlayışıyla hareket ettiğini belirterek, “Ülkemizin hayrına olan hiçbir şeye sevinmeyenler, sevinemeyenler iktidar umudunu Türkiye çökse de büyük büyük yangınlar çıksa da büyük krizler olsa da hatta savaş çıksa da Türkiye yenilse de biz bir iktidar olsak diye kötü niyetli düşünen, iktidar umudunu bu aziz milletin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin felaketine bağlayan hastalıklı zihniyetler var. Ekonomik kriz büyüsün, sıkıntılar artsın, falan olsun, filan olsun da vatandaş iktidardan soğusun, bize doğru koşsun diye düşünenler var. Ülkemizde doğal afetler meydana geliyor ve bu zihniyetler bu felaketlerde acaba daha fazla zarar, ziyan, can kaybı olmaz mı diye içinden geçiriyor. İktidarlarını bu ülkenin, bu milletin felaketine, devletin zarar ve zora düşmesine bağlayanların bu ülkeye kazandıracakları verecekleri tek bir şey dahi yoktur, olamaz” dedi.

“Kılıçdaroğlu köstebek bürokratlarıyla kapkaç siyaseti yapıyor”

Konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sert tepki gösteren Bakan Bekir Bozdağ, muhalefet liderinin hükümetteki ‘köstebek bürokratlar’ vasıtasıyla projeleri önceden öğrenerek kendi projesi gibi paylaştığını ve ‘kapkaç’ siyaseti yaptığını iddia etti. Bakan Bozdağ, “Şimdi de ortaya koydukları bir proje, bir eser yok. Oturmuşlar, konuşuyorlar ‘biz söylüyoruz iktidar yapıyor’ diyorlar. Biz öğrencilerin kredi borçları silinmesi kararını aldık açıklamayı yapmadan bir baktık ki Kılıçdaroğlu böyle bir açıklama yapmış ve ‘ben öğrencilerin borçlarını sileceğim’ diyor. Biz zaten hükümet olarak karar almıştık ama açıklamamıştık. Dar gelirli vatandaşların 2 bin lira altındaki borçlarını tasfiyesine yönelik karar aldık ve bu kararımızı açıklamadan bir baktık ki Kılıçdaroğlu yine video çekiyor, açıklama yapıyor. Biz bu adam bu bilgileri nereden alıyor diye merak ederken kendisi açıkladı köstebeklerim var diye. ‘Hükümet içinde kimi bürokratlar bize bilgi aktarıyor’ dedi. Hükümetin alın teriyle ürettiği projeleri, ürettiği eserleri, aldığı kararları bürokrasi içerisindeki ahlak yoksunu kişiler alıp bunu hırsızlık malı olarak çalarak Kılıçdaroğlu'na götürüyorlar. O da hırsızlık ürününü satın alarak oradan siyaset yapıyor. Bunları siyasi kazanç hesabı ile Türkiye'ye servis ediyor. Bu siyaseten bile olsa hırsızlık malıdır. Bu ahlaki midir? Bunun adı kapkaç siyasetidir. Kılıçdaroğlu Türkiye'ye kapkaç siyaseti anlayışını da böylelikle kazandırmış oldu. Bürokrasideki taraftarları projeleri kapıp kaçıyorlar. O da kapıp kaçırılan projeyi öz malıymış gibi Türk milletinin önüne çıkarıyor ve satıyor. Yıllardır AK Parti hükümeti olarak binlerce proje yaptık. Bunları Kılıçdaroğlu söyledi de mi yaptık” ifadelerini kullandı.

“Toplanıp dağılıyorlar, ortada bir aday yok ama ismi geçenleri de paspas ettiler”

Bozdağ, "Biz ülkemizin her anlamda her alanda gelişmesi için somut adımlar atarken bunlar toplanıp toplanıp dağılıyorlar. Birbirlerini ziyaret ederek yemek ikram edip dağılıyorlar. Çare toplanmak mıdır? Çare yemek ikram etmek midir? Çare birbirini ziyaret etmek midir? Biz nelerle meşgulüz bunlar nelerle meşgul. Bu aziz millet toplanıp toplanıp boş boş konuşan birbirine yemek ikram eden birbirini ziyaretle vakit geçirenlere mi destek verecek yoksa her kabineden sonra büyük bir projeyi açıklayan milletin sorunlarını çözen beklentilerine cevap veren vatandaşların imkanlarını arttırıcı projeleri hayata geçiren Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı'na mı destek verir. Bunlar, belediyeleri alırken de vaatlerde bulundular ama bunların hiçbirini yapmadılar. Bunların kendine bile hayrı yok. Kendine bile hayrı olmayanın ailesine komşusuna milletine hayrı olur mu? Toplanıyorlar dağılıyorlar ortada bir aday yok. Cumhurbaşkanı adayı kim belli değil. Sürekli yıpranır diyorlar ama kendileri yıpratıyorlar farkında değiller. Aday olarak konuştuğunuz ne kadar adam varsa hepsini paspas ettiniz. Adı geçenlerin hepsi 6'lı masanın etrafında paspas oldu” şeklinde konuştu.

“İsveç ve Finlandiya sözünü tutmazsa NATO’ya giremez”

Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girişine şartlı onay verdiğini ve bu şartların hala yerine getirilmediğini belirten Bakan Bozdağ, bu nedenle Türkiye’nin de NATO üyeliğine onay vermeyeceğini açıkladı. Bakan Bozdağ, bu söyleminin de muhalefet tarafından siyaset malzemesi haline getirilerek ‘Türkiye aldatıldı, kandırıldı’ söylemlerine de sert tepki göstererek, “Madrid'de Finlandiya ve İsveç'e karşı büyük bir başarı elde etmişiz ve onların terör örgütlerine destek vermemesi kaydıyla NATO'ya girmelerine vize vereceğimizi söylemişiz. Sonrasında da bir komisyon kurmuşuz ve mutabakat metni hazırlamışız. Sonunda da sözünü tutarsanız biz de sözümüzü tutarak sizin NATO'ya girişinize onay veririz demişiz. NATO'ya giriş süreçleri tamamlanmış değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi onaylarsa bu süreç tamamlanacak. Geçen günlerde bir televizyon programında bunu söyledim ve şu ana kadar İsveç ve Finlandiya'nın herhangi bir iade kararı almadığını söyledim. Arkasından da şunu söyledim, ‘eğer onlar sözlerini tutmazsa Türkiye sözünü tutar ve NATO'ya giriş vizesi parlamentodan çıkmaz’. Beyefendiler benim bu söylediğimden ‘aldandık, kandırıldık’ diye anlam çıkarıyor. Benim cümlelerimde öyle bir şey yok ama çıkıyorlar, algı operasyonu yapıyorlar. Bizi kutlayacaklarına algı operasyonu yapıyorlar. Biraz ahlak. Milletin gözü önünde benim ağzımdan söylenmemiş sözleri ağzımdan çıkmış gibi haberleştirmek bunu dile getirmek ahlaki bir davranış değildir” diye konuştu.

Said Vakkas Yağcı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul AKM’de engelleri aşan ‘Erişilebilir Tiyatro’ yeni sezonda da devam ediyor Herkes için erişilebilir bir yaşam amacıyla kurumsal sosyal sorumluluk projelerini hayata geçiren Türk Telekom; Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu ve Atatürk Kültür Merkezi (AKM) iş birliğiyle yürüttüğü "Erişilebilir Tiyatro" projesine yeni sezonda da devam ediyor. Görme ve işitme engelli bireylerin kültür ve sanat etkinliklerine katılımını artırmayı amaçlayan proje, yeni sezon açılışını Ekim ayında "Rumuz Goncagül" oyunu ile yaptı. Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını "Türkiye’ye Değer" anlayışıyla sürdüren Türk Telekom, engelli sanatseverlerin kültürel etkinliklere eşit katılımını desteklemeye devam ediyor. AKM ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu iş birliğiyle yürütülen "Erişilebilir Tiyatro" projesi, 3’üncü sezonunda da sanatseverlerle buluşmayı sürdürüyor. Proje kapsamında yeni sezonun ilk erişilebilir oyunu ekim ayında sahnelenen "Rumuz Goncagül" oldu. Proje; kasım ayında engelli sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği "Kapıların Dışında", "Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı" ve "Gergedanlar" oyunları ile devam etti. Sahne turu, sesli betimleme ve üst yazı uygulamalarına ek olarak proje kapsamında ilk defa "Gergedanlar" oyununda kullanılan "işaret dili" ile oyun daha kapsayıcı bir hale getirildi. 27 Aralık’ta ise "Vanya Dayı" isimli devlet tiyatrosu oyunu seyircilerle buluşacak. Proje ile devlet tiyatrosu oyunları görme ve işitme engelli sanatseverlere görsel, işitsel ve fiziksel engelleri aşan bir sanat deneyimi yaşatmaya devam edecek. Türk Telekom Kurumsal İletişim Direktörü Arif Sancaktaroğlu, "Şirket olarak, teknolojiyi toplum yararına sunma vizyonumuzla kültür sanatta erişilebilirliği desteklemeyi sürdürüyoruz. Sunduğumuz teknolojilerle AKM’nin engelleri aşan, herkes için erişilebilir bir kültür merkezi haline gelmesinden memnuniyet duyuyoruz. Büyük ilgi gören ve hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap eden gösterimlerle öne çıkan "Erişilebilir Tiyatro" projemiz, ana destekçisi olduğumuz AKM’de bu sezon da devam ediyor. Herkes için erişilebilir bir yaşam hedefi doğrultusunda sosyal sorumluluk projelerimizi kararlılıkla sürdürüyoruz" dedi. "Erişilebilir Tiyatro" projesi kapsamında sahnelenen oyunlarda, görme engelli sanatseverler mekân, zaman, karakterler ve sessizce gelişen olaylar gibi sesli olmayan görsel öğeleri, diyalog aralarında aktarılan sesli betimleme uygulamasıyla detayları kaçırmadan takip edebiliyor. Ayrıca oyun öncesinde gerçekleştirilen özel sahne turları sayesinde görme engelli sanatseverler, obje, dekor ve kostümlere dokunarak sahneyle önceden tanışma fırsatı buluyor. Oyunda kullanılan üst yazı uygulamasıyla ise diyaloglar anlık olarak yazılı şekilde aktarılıyor; böylece işitme engelli sanatseverler için de tiyatro deneyimi erişilebilir hale getiriliyor.
İstanbul Uzmanlardan ‘sahte alkol’ uyarısı: "Bir defadan bir şey olmaz denmemeli, öldürücü" Yılbaşı öncesi sahte alkol kullanımına karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için insanlar normal alkol zehirlenmesiyle çok ayırt edemiyor, körlükle başlayan böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. Bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. En önemli şey; hastadan aldığımız öykü, yılbaşı yaklaşıyor, dikkatli olmakta fayda var" dedi. Yılbaşına günler kala Türkiye’nin birçok noktasında yapılan operasyonlarda yüksek oranlarda sahte alkol ele geçirilirken uzmanlar, sahte alkol tüketimine karşı uyarılarını yineledi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Afşin İpekci ve Biruni Üniversite Hastanesi Acil Tıp Bölümü’nden Uzm. Dr. İlhami Demirel, alkol kullanımının sağlık için başlıca zararlardan olduğunu belirtirken sahte alkolün oluşturduğu etkilere yönelik açıklamalarda bulundu. Uzmanlar sahte alkolün görünüş, renk ve kokusundan ayırt edilemeyebileceğini belirtti. "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle ayırt edilemiyor" "Sahte alkol dediğimiz şey metil alkol ya da metanol olarak bilinir" diyen Doç. Dr. Afşin İpekci, "Odunun damıtılmasıyla elde edilen hatta odun ruhu olarak bilinen alkoldür. Sahte alkolün aslında vücutta 2 tane zehirlenme şekli var. Birincisi; diğer alkollerde de olan baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, sarhoşluk hissi veren alkolün kendisine özgü beynimizi etkilemesine bağlı gördüğümüz semptomları olur. Daha sonra esas ölümcül olan zehirlenme, metanolün zehirli ürünlerine dönüşmesiyle olur. Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle insanlar çok ayırt edemiyor, daha çok sonraki aşamada körlükle başlayan daha sonra şuur değişikliği hipotansiyon, böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. Zararlı maddelere dönüşmesi genelde 6-8’inci saatten sonra ortaya çıkıyor çünkü bir dönüşme hızı var. Sonra önce görme kaybı, bulanık görme, kar yağıyor gibi ya da körlük gibi semptomlar ortaya çıkıyor. O aşamada da gelmezlerse şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. 6-8 saatlik bir ara dönem var, o dönem önemli" ifadelerini kullandı. "Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var" Sahte alkol zehirlenmesi sonrası tedavi ve geçmişte karşılaştıkları vakalara ilişkin konuşan Doç. Dr. İpekci, "Tedavimiz; önce destek tedavisi, genel muayene ile başlıyoruz. Şanslıyız ki 2 tane önemli antidotu var. Yurt dışından gelen ilaç bir diğeri de etanol dediğimiz normal alkol. Geç dönemde gelirlerse metabolitleri oluşmuş oluyor, o zaman da kullanacağımız tedavi yöntemimiz; diyaliz. Metil alkol zehirlenmesi tüm dünyada bir sorun. Bandrolün bile artık sahtesinin çıktığı bilgisi geliyor. Semptomlarda hastaneye erken başvurmaları en önemli tedbir. Etil alkol kadar pahalı değil ayrıca metil alkol kullanımı sadece kaçak alkol olarak bilinse de ülkemizde dezenfektanlarda, ucuz parfümlerde yaygın kullanılan bir ürün. Görme bozukluğuyla gelip diyalize aldığımız ki bize zaten insanlar sarhoşluk döneminde kendileri zaten gelemiyor. Yakınları da ‘Alkol aldı, onun sarhoşluğu’ diye getirmiyor. Genelde görme bozukluğu olunca ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Daha çok erkekler ve orta yaş insanlarda meydana geliyor. Masum bir şey değil, bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. Normal alkol vücudu yavaş yavaş etkiliyor" diye konuştu. "Ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor" Alkolün başlı başına sağlık için zararlı olduğunu söyleyen Uzm. Dr. İlhami Demirel, "Normal alkole bağlı zehirlenmeler de görüyoruz, metil alkol dediğimiz alkolle olan zehirlenmeler gerçekten ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor. Son dönemde çok denk gelmedi açıkçası, en önemli şey; hastadan aldığımız öykü. Eğer şüpheli, kaynağı bilinmeyen bir alkol alım öyküsü varsa yol gösterici oluyor, laboratuvar tetkiklerinde de şüphemizi güçlendiren bulgular bulabiliyoruz. Genelde görme bozuklukları olabiliyor; çift görme, görme kaybı, bulanık görme gibi bunlar biraz daha ilerleyen süreçte oluyor, ne yazık ki tanıda biraz daha geç kalınmış olabiliyor. Sahte alkol alım ihtimalini sorup bu ihtimal üzerinde ciddi şekilde durmalıyız. Genel olarak alkol tüketiminin zararlı olduğunu belirtmemiz lazım. Kusma, baş ağrısı gibi şikayetleri hasta başta çok önemsemeyebiliyor, zaten alkol alımı sonra ‘Bunlar normal şeyler’ diye hastaneye gelmekte gecikebiliyor. Bu süre ne kadar uzarsa hastaya faydamız da o derece düşük oluyor" dedi. "Hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı olarak erkek hastalar" "Bilmediği kaynaktan aldığı bir alkol sonrası bu şikayetleri olan hastalar bir an önce acil servise başvurmalı, mutlaka doktorlarına bilgi vermeli" diyen Uzm. Dr. Demirel, "Yılbaşı dönemlerinde biraz daha sık akla gelebiliyor. Belirtiler ne yazık ki direkt bu hasta sahte alkol kullanmıştır dedirtecek bulgular değil. Ek hastalıkları olması hastanın her zaman genel durumunu daha da kötüleştireceği için önemli, genelde gördüğümüz hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı erkek hastalar diyebiliriz. Sonuçta ciddi bir zehirlenme, genç olması kurtarıcı bir faktör değil. Normalde de zaten alkol kullanımı vücudumuza birçok zarar vermekte, hele hele sahte alkol daha hayati tehlike oluşturan durumlara sebebiyet veriyor. Tedavide öncelikle hastanın hayatî fonksiyonlarını takip edip ona göre değerlendiriyoruz. Çok geç aşamada geldiyse hastada ciddi solunum yetmezliği de gelişmiş olabilir, eğer öyle bir durumdaysa bilinci kötüyse hastayı zaten solunum cihazına bağlıyoruz. Antidotlarımız var, hastaya veriyoruz. Metil alkolün tedavisinde etil alkol kullanılıyor, tabii ki hastane ortamında kontrollü bir şekilde yapılması gereken tedaviler. Yılbaşı yaklaşıyor bu konuda dikkatli olmakta fayda var" şeklinde konuştu.
Diyarbakır Hastayken kana ihtiyaç duydu, 3 ayda bir kan vermeye başladı Diyarbakır’da yaşayan 51 yaşındaki kamu işçisi Mutlu Demirci, geçirdiği bir rahatsızlık nedeni ile kana ihtiyaç duydu. Kan bağışının önemini hastalığı ile anlayan Demirci, 3 ayda bir kan bağışında bulunmaya başladı. Diyarbakırlı Demirci, düzenli olarak kan bağışında bulunuyor. Yıllar önce ilk kanını bağışlayan Demirci, 45’inci kez kan verdi. Demirci, ’’Bundan 13 yıl önce hastalandım. Hastalığımın tedavisi için ameliyat olmam gerekti. Hastane yetkilileri ameliyat tedavisinde kana ihtiyaç olabileceğini bundan dolayı yakınlarımdan kan bağışımda bulunmamı istediler. Ben de yakınlarıma durumu izah ettim, onlarda hastaneye gelerek kan bağışında bulundular. Tedavi aşamamda kanın ne kadar önemli olduğunu anladım. Bende, inşallah iyileşirsem bundan sonra bende kan bağışında bulunacağıma söz verdim. Allah’a çok şükür iyileştim ve o günden sonra her üç ayda bir Kızılay’a kan bağışında bulunmaya başladım. Kan bağışını kendime bir insanlık görevi olarak görmeye başladım. Çünkü kan sürekli olan bir ihtiyaçtır. Hastanelerde tedavi gören, trafik kazalarında yaralanıp kana ihtiyaç duyan yüz binlerce insan var. Bir, iki, üç, beş diye sayarken bugün 44. kan bağışında bulundum. Allah kısmet ederse, ömrüm yettiği kadar, kan bağışında bulunup, sosyal sorumluluğumu yerine getireceğim. Buradan sizler aracılığıyla herkese sesleniyorum, lütfen sizler de kan bağışında bulunun. Her geçen dakika, saat ve gün her an kana ihtiyaç var. Kendiniz için , aileniz için ve tüm sevdikleriniz için kan bağışında bulunun’’ dedi . Kızılay kan bağışçılarını 10. bağışta bronz madalya, 25. kan bağışında gümüş madalya, 35. bağışta altın madalya, 45. bağışta plaketle ödüllendiriyor.