GÜNDEM - 12 Şubat 2018 Pazartesi 11:48

Afrin'de yakalanan teröristlerden 'maaş' itirafı

A
A
A
Afrin'de yakalanan teröristlerden 'maaş' itirafı

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Afrin’de yürütülen “Zeytin Dalı Harekatı” kapsamında yakalanan iki terörist örgütün kendilerine ilk başlarda 5 bin Suri (yaklaşık 42 TL) operasyon başladıktan sonra 25 bin Suri (210 TL) maaş verdiğini söyledi.

Suriye’nin Afrin bölgesinde terör örgütü PYD/PKK’ya karşı yürütülen Zeytin Dalı Harekatı’nda Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) karşısında direnç gösteremeyen teröristler teslim oluyor.
Terör örgütü mensubu iki kişi Kastel Cindo köyündeki tünellerde kıskıvrak yakalandı. Militanlardan Mazlum Raco (26) örgüt tarafından 11 ay önce sözde zorunlu askerlik uygulaması kapsamında Cinderes’te örgüte dahil edildiğini itiraf etti. Raco, “Köydeki evime bir grup geldi ve örgütün eli silah tutan herkesi topladığını söyleyerek beni aldı. İlk başta 6 ay kalacağım söylenmişti. Sonradan Türkiye’nin operasyon yapabileceği bu yüzden bu sürenin 12 aya çıkarıldığını öğrendik” dedi.

“Ölmektense teslim olduk”
Örgüte alındıktan sonra Babatlı’da silahlı eğitimi gördüğünü söyleyen Raco, Zeytin Dalı operasyonu başlayıncaya kadar köylerdeki evlerde kaldıklarını, operasyonla birlikte tünellere geçtiklerini söyledi. Tünellerde her türlü erzak ve silahın önceden hazırlandığını anlatan Raco “Türkiye vurmaya başladığında 38 kişi bir tüneldeydik. Bazıları kaçarken vuruldu. Biz ölmektense teslim olduk” diye konuştu.
“Babam yok, iki kardeşim var. Onları çok özledim” diyen Raco, kendisini yakalayan ÖSO mensuplarının sorgusu sırasında zaman zaman gözyaşlarına boğuldu. Örgütün Kürt gençlerini kandırdığını kaydeden Raco, “Bizim bir suçumuz yok, kimseyi de öldürmedim. Aileme kavuşmak istiyorum. PKK ile birlikte Afrin’de daha önce birlikte yaşadığımız Arap ve Türkmenlerden koptuk. Tekrar eski günlere dönmek istiyorum” şeklinde konuştu.

Örgüte 17 yaşında katılan Muhammed Mennan (18) ise, 8 aydır PKK saflarında olduğunu söyledi. Afrin’e bağlı Yetime köyünden Türkiye’den gelen bir PKK’lı tarafından alındığını anlatan Mennan, “Nereye götürüldüğümü dahi bilmeden ailemden kopardılar. Bir kampta uzun süre atış eğitimi aldım. 4 şarjör ve bir silah verip dağa giden bir gruba dahil ettiler” dedi. Örgütte bulunduğu için çok pişman olduğunu söyleyen Mennan, “Bulunduğumuz yerde yabancı savaşçılar da vardı. Kimin nereli olduğunu bilmiyorum. Bazıları Türk’tü. Arapça ya da Kürtçe konuşmayanlar da çok fazlaydı. Arkadaşlarımızdan bazıları cesaret hapı kullanıyordu. Ama ben içmedim. Bulunduğumuz yerde doçka, bixi, lav ve RPG gibi silahlar vardı. Bizim sorumlumuz 'Baron' isimli Türkiyeli bir Kürt’tü. O ne derse onu yapıyorduk. Tünellerde bir gece baskına uğradık yakalandık. Diğerleri askerin bilmediği tünellerden kaçarak kurtuldu” diye konuştu.

“Çok pişmanım”
Örgütün kendilerine ilk başlarda 5 bin Suri (yaklaşık 42 TL) operasyon başladıktan sonra 25 bin Suri (210 TL) maaş verdiğini kaydeden Mennan, “İçinde bulunduğum durumdan dolayı çok pişmanım. Şimdi anlıyorum ki bizi öldürülmek üzere ön saflara yerleştirmişler. Teslim olduğum için pişman değilim. Ölmek istemiyorum” dedi.
Kendilerine kötü muamele yapılmadığını ancak hakkında ne gibi bir karar verileceğini bilmediğini söyleyen Mennan, “Bizi kandırdılar, diğer gençler kanmasın diyeceğim ancak, silah zoruyla aldıkları için bu zor. Umarım bir an önce Afrin’de huzur olur” diye konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber. Bu yıl 15.’si düzenlenen dünyanın ilk uluslararası Cami Yapı Ekipmanları fuarı dün kapılarını ziyaretçilerine açtı. Yerli ve yabancı çok sayıda katılımcının yer aldığı fuar da en çok ilgiyi ise depremde minare yıkılmalarının önüne geçecek olan çelik konstrüksiyon ve fiber kaplamalı minare görüyor. Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depremlerinin ardından 11 ilde birçok cami yıkıldı veya hasar aldı. Bunların birçoğunda minarelerin yıkılması ve camilere hasar vermesi sonucunda gerçekleşti. Ortalama 30 metre yüksekliğinde yapılan betonarme minarelerin ağırlığı takriben 150 ton civarında oluyor. Bu da yıkıldığı esnada hem camilere hem de yakının da bulunan ev ve insanlara zarar veriyor. Konu üzerine araştırma yapan bir firma minare yapımında artık çelik konstrüksiyon üzerine fiberglass kaplama tekniğini kullanıyor. Hem bu şekilde minarelerin muhtemel bir deprem anında yıkılmasının önüne geçiliyor hem de minare ağırlığını 150 tondan 8 tona indiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan firmanın yetkilisi Salih Karadağ, “Biz yaklaşık 20 yıldır betonarme minare yapmaktayız. Son 2 yıldır beton görünümlü fiberglas sistemine geçtik. Depreme daha dayanıklı içinde ki çelik konstrüksiyonun dışında ki görseline varıncaya kadar bu sistemde devam etmekteyiz. Bu sistemin depreme dayanıklı olduğunu belirledik. Betonarme minare ve fiber minare arasında ki en büyük fark ikisi arasında ki ağırlık farkıdır. 30 metre yüksekliğinde bir minarenin ortalama ağırlığı 150 ton civarındayken fiber minare de bu ağırlık 8 ton civarında. Deprem de betonarme minarelerin yıkılmasıyla birlikte camiler yıkıldı veya bu minarelerin üzerlerine düşmesi sonucu insanlarımız da hayatını kaybetmişti. Fiber minaremiz de ise bu olay ortadan kalkmış oluyor. Minarelerimiz çelik olduğu için depremde yıkılmaz en kötü senaryoda üzerine bir şey dahi düşse yıkılmak yerine demiri eğilir. Aynı minare betonarme olarak yıkıldığında 150 ton ile yerde şiddetinde bir deprem etkisi oluştururken bunun kendi ağırlığı 8 ton olduğu için bir sıkıntı oluşturmayacak” açıklamasında bulundu. Hat sanatını ecdadımızın bıraktığı yerden devam ediyor Fuar’da ayrıca hat sanatı noktasında da sergilenen ürünler özellikle yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Hat sanatının camilerin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu belirten Müslüm Korkutata, “Hat sanatı camilerimizin vazgeçilmez unsuru ecdadımızın bıraktığı yerden bunu geliştirmeye devam ediyoruz. Bu kulvarda çok iyi sanatkarlar yetiştirdi ülkemiz. Hem ülke için de hem de ülke dışında bu konuda çok iddialı durumdayız. Medeniyet eski dönemler de camilerin mabetlerin ekseninde gelişiyordu. Osmanlı İslam’ın uzun süre sancaklığını yaptı bayrağını taşıdı. Camilerimiz bu işin sembolü halindeydi. Günümüzde de camilerimiz aynı fonksiyonda roller üstlenmiş durumda” dedi.
Erzurum Rektör Çomaklı, araştırma üniversiteleri destek programına katıldı Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Yerleşkesi Kültür Merkezinde, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın katılımıyla düzenlenen Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) değerlendirme toplantısına katıldı. Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) 2021’de belirlediği Araştırma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programının 23 üniversiteyle başarıyla yürütüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Özvar, program kapsamındaki üniversitelerin performanslarının kurul bünyesinde oluşturulan İzleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından yıllık olarak takip edildiğini hatırlatarak sıralamaların her yıl kasım itibarıyla kamuoyu ile paylaşıldığını dile getirdi. Araştırma üniversiteleri arasında yaşanan tatlı rekabetin uluslararası üniversite derecelendirme kuruluşları tarafından her yıl yayınlanan dünya üniversite sıralamalarına, özellikle son 2 yılda olumlu biçimde yansıdığını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Özvar, bunun için emeği geçenlere teşekkür etti. 12. Kalkınma Planında yer alan yükseköğretimle ilgili hedeflerden birisinin de Dünya Akademik Başarı Sıralamalarında ilk 500’de yer alan üniversite sayısını 2028’de 10’a çıkarmak olduğunu söyleyen Özvar: "Ben inanıyorum ki araştırma üniversitelerimizin tamamı, fiziksel altyapıları ve sahip oldukları akademik insan kaynağı ile önümüzdeki 5 yılda ilk 500 içerisinde yer alma potansiyeline sahiptirler. Son yıllarda artan uluslararası öğrenci hareketliliğinde bu tür değerlendirmelerin fevkalade önemli olduğunu görüyoruz" dedi. Başkan Özvar: "Destek Programı Uygulamasına Israrla Devam Edeceğiz" ADEP kapsamında üniversitelere 2024’te 400 milyon lira ödenek tahsis edildiğini belirten Özvar, üniversitelerin kendi kaynaklarından aktaracakları rakamlarla 327 projeye, 503,9 milyon lira bütçe aktarımı yapılacağını belirtti. Yükseköğretim Kurulu olarak kalite odaklı anlayışı temel misyon edindiklerini ve bu amaçla araştırma üniversitelerine yönelik destek programlarının uygulanmasına ısrarla devam edeceklerinin vurgulayan Özvar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tüm üniversitelerimizin araştırma kapasite ve kalitesinin artırılmaya ihtiyacı var. Son 5 yıllık veriler, daha nitelikli yayın sayısında ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. Ancak dünyadaki büyük bilim çevreleriyle mukayese edildiğinde hala bilhassa Q1, Q2 yayınları konusunda ciddi mesafe kat etmemiz gerekiyor. Yıllık 45-46 bin düzeyinde olan bilimsel doküman sayısını yayın kalitesinden ödün vermeden biraz daha artırılmasına ihtiyaç vardır. Bunu yapacak kurumların başında araştırma üniversitelerimiz gelmektedir” ifadelerini kullandı. Şenel: "Üniversitelerimizin Ar-Ge Faaliyetlerini Genişletmesini İstiyoruz" ADEP ile araştırma üniversitelerine, yıllık performanslarını dikkate alarak bilimsel araştırma projeleri için kaynak tahsisi yaptıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ise bu çerçevede, araştırma üniversitelerine 2022’de 100 milyon lira olarak tahsis ettikleri ödenek tutarını 2023’te 250 milyon liraya yükselttiklerini belirterek şöyle devam etti: "Bu yıl için bu rakam 400 milyon lira olarak Bütçe Kanunu ile belirlenmiş oldu. Cumhurbaşkanımızın olurlarıyla üniversitelerimizin performansları ve uygulama sonuçlarını dikkate alarak ödenek tahsislerini yakın zamanda gerçekleştirmeyi ve ödeneği üniversitelerimize aktarmayı planlıyoruz. Ödenek artışlarıyla araştırma üniversitelerimizin Ar-Ge faaliyetleri ve nitelikli insan gücü yetiştirmesine yönelik imkanlarını genişletmesini, milli politika ve hedeflerimize hizmet edecek çalışmalarını artırarak sürdürmesini bekliyoruz." Rektör Çomaklı: “Araştırma Üniversitesi Ünvanı ile Çalışmalarımıza Kararlılıkla Devam Ediyoruz” Toplantıya ilişkin açıklamada bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı ise: “Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP), ülkemizin araştırma ve geliştirme potansiyelini artırmayı, bilimsel üretkenliği desteklemeyi ve ulusal ve uluslararası düzeyde rekabetçiliği artırmayı hedefleyen önemli bir girişimdir. Bu kapsamda düzenlenen değerlendirme toplantısı, katılımcı üniversitelerin araştırma alanındaki çalışmalarını değerlendirme ve gelecek stratejilerini belirleme fırsatı sunmaktadır. Atatürk Üniversitesi, bilim ve araştırma alanında ulusal ve uluslararası düzeyde tanınan bir kurum olarak, ADEP’in temel amaçlarına uygun şekilde hareket etmekte ve ülkemizin bilimsel gelişimine katkı sağlamaktadır. Üniversitemiz, geniş kapsamlı araştırma projeleri, uluslararası iş birlikleri ve yenilikçi çalışmalarıyla bilim dünyasında kendine sağlam bir yer edinmiştir” şeklinde konuştu. Atatürk Üniversitesinin araştırma alanındaki başarılarını vurgulayan Çomaklı: “Üniversitemizin bilimsel üretkenliğini artırmak ve ulusal düzeydeki rekabetçiliğini güçlendirmek için tüm mensuplarımız ile çalışmalarımıza kararlılıkla devam etmekteyiz. Araştırma Üniversitesi statüsünün gerek finansal açıdan gerekse akademik alanda tanımış olduğu haklar bizim daha da geniş bir yelpazede çalışma yapmamıza vesile oluyor. Bu açıdan ADEP Değerlendirme Toplantısında alınan kararlar ve belirlenen stratejiler doğrultusunda, Atatürk Üniversitesi, araştırma alanındaki başarısını daha da ileriye taşıyacak ve ülkemizin bilimsel ve teknolojik kalkınmasına önemli katkılar sunmaya devam edecektir” dedi. Toplantı; katılımcıların, araştırma politikaları ve stratejileri hakkında bilgi paylaşımında bulunmalarıyla sona erdi.