SAĞLIK - 12 Eylül 2020 Cumartesi 14:32

Aileler dikkat! Çocuklar da geçmeyen ağrıların altında o neden olabilir

A
A
A
Aileler dikkat! Çocuklar da geçmeyen ağrıların altında o neden olabilir

Çocuklarda sıklıkla rastlanan kemik tümörü konusunda uzmanlar uyarıyor. Çocukluk çağlarında sıklıkla görülen bu tümörlerin iyi huylu olduğunu belirten Prof. Dr. Volkan Gürkan, "Aileler çok uyanık olmalı eğer çocukta burkmaya düşmeye bağlı olmayan ve geçmeyen bir ağrı varsa mutlaka bir uzmana başvurulmalı" dedi.

Son dönemlerde ailelerin tarafından en çok merak edilen konuların başında çocuklarda meydana gelen kemik tümörü geliyor. Aileler genelde çocuklarında bulunan bu tümörlerin farkına bile varmıyor. Ancak bir düşme veya yaralanma sonucu doktora gittiklerinde yapılan testlerde bu tümörlerden haberdar olabiliyor. Orada kendilerine doktorlar tarafından çocuğunuzda tümör var dendiğin de aileler büyük panik yaşıyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Bezmialem Vakıf Gureba Tıp Fakültesi Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Prof. Dr. Volkan Gürkan bu tümörlerin büyük kısmının iyi huylu olduğunu belirtiyor. Gürkan hasta yakınlarının kendilerine büyük panik içerisinde geldiğini belirterek "Çocuk tümörlerinin çoğu iyi huylu olduğu için aileler bunun farkına bile varmıyorlar. Bu tümörler genellikle ağrılı lezyonlar değildir. Çocuk düşer, ayağını çarpar aile çocuğu acil servise götürür. Acil servisteki doktor çocuğa röntgen çeker ve röntgende bu lezyonu görür. Doktor o zaman şöyle bir yönlendirmede bulunur. ‘Çocuğun kemiğinde bir leke var, ya da bir lezyon var, veya bir tümör var. Siz bunu bu işle uğraşan bir merkeze götürün. Bu çok doğru bir yaklaşım. Bazı arkadaşlar da şöyle söylüyor. Çocuğun kemiğinde bir tümör var. Bu kanser olabilir. Çocuğun kolunu veya bacağını kesmek gerekebilir. Aileler inanılmaz bir endişeyle karşımıza geliyor. Bu bizi çoğu zaman zor duruma sokuyor. Aileyi ikna etmek gerçekten çok zor oluyor, çocukta hiçbir şey olmadığına dair”

“Kitlelerin büyük kısmı iyi huylu”

Kemik tümörlerinin genelde iyi huylu olduğunu belirten Prof.Dr. Volkan Gürkan, "Aslında tümör, kitle, ur, lezyon bunların hepsi aynı şey. Bunların bazıları iyi huylu bazıları ise kötü huylu. Ama aslında şunu söylemek gerekir ki, bu kitlelerin büyük bir kısmı iyi huylu. İnsana çoğu zaman zarar vermiyor. Daha az kısmı kötü huylu, onlarla uğraşmamız daha önemli oluyor. Çoğu zaman olaya omurga, leğen kemiği dediğimiz pelvis eşlik edebilir. Hasta bize gelip, ‘Kolumda ya da bacağımda bir şişlik var. Doktora gittim bunu tümör olduğunu, kitle olduğunu söyledi’ diyerek karşımıza çıkıyor” diye konuştu.

Çocuklarda bulunan kemik tümörlerinde doktor yaklaşımının çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Gürkan, "Doktorun olaya yaklaşımı da çok önemli. Standart olarak röntgen çekiyoruz. Fakat çoğu zaman röntgenler yetmiyor. Olaya MR, tomografi de dahil olabiliyor. Bunların yönlendirmeleriyle biz tanıya yaklaşıyoruz. Bazen biyopsi alıyoruz. Bazen de çocuğu direk ameliyat ediyoruz. Bazen de hiç ellemiyoruz. Çocuklar da öyle kemik tümörleri vardır ki, çocuk büyüdükçe kendiliğinden iyileşebilen lezyonlar. Ama bazı kistik olan lezyonlar ameliyat etmeden, sadece dışarıdan yaptığımız basit enjeksiyonlar ile tedavi ediyoruz. Yine bazı iyi huylu olan çocuk tümörlerini, bizim radyofrekans dediğimiz, ama hastaların lazer dediği yöntemle ameliyat etmeksizin düzeltebiliyoruz” dedi.

İnatçı vakalar ameliyat ediliyor

Bazı vakaların inatçı vakalar olduğunu belirten Prof. Dr. Gürkan "Bazen inatçı vakalar oluyor veya büyük vakalar oluyor. Biz bunları ameliyat ediyoruz. Ama eğer lezyon kötü huyluysa tabi o zaman tek başına ortopedi yetmiyor. Bunun yanı sıra konu zaten multidisipliner boyutunda. Hem radyasyon onkolojisi, hem medikal onkoloji, çoğu zaman patoloji, damar cerrahisi ve plastik cerrahiden de destek almak zorundayız” diye konuştu.

"Aileler son derece uyanık olmalı"

Çocuklarda kemik tümörünün genelde ağrısız olduğunu ve bunu anlamanın zor olduğunu belirterek aileleri uyaran Prof.Dr. Gürkan “Aileler son derece uyanık olmalı. Eğer çocukta standart bir ağrı yoksa, yani çocuk düşmedi, çarpmadı, ayağını burkmadı ve tuhaf bir ağrı başlamışsa ve bu ağrılar geçmeyip gittikçe artıyorsa aile bu noktada uzman bir hekime ya da bu konuda deneyimli iyi bir merkeze gitmeli. Bir süre sonra sıkıntılı bir durum söz konusuysa bu tablo ilerleyecektir. Ağrılar artacak, sıklaşacak 3-4 ay içerisinde çocuğun kolunda ya da bacağında şişme meydana gelecektir. Kötü huylu kemik tümörü genellikle çocuklarda diz çevresinde yerleşir. Ama iyi olanlar daha çok kol, omuz ve daha sonra bacakta görüyoruz. Eğer çocuğun bacağında ağrı ve gittikçe artan şişlik ve bir süre sonra üzerine basamama durumu meydana gelirse bu artık gerçekten ileri bir nokta. Ailenin bu konuyla uğraşan çok deneyimli bir merkeze gitmesi gerekiyor. Erken teşhis önemli olduğu gibi yanlış bir müdahalede bulunmamak da çok önemli. Hasta herhangi bir yerde tanı konulmaksızın ameliyat edilmiş ama daha beter hale gelmiş. İnanın bunu düzeltmek daha da zor. En başta deneyimli bir merkeze gitmiş olsa deneyimli ortopedik onkoloğun olduğun bir hastaneye, biz bu durumda en başından beri çocuğu alıyoruz. Çok daha sağlıklı bir şekilde değerlendirip, çok daha sağlıklı bir tedavi uygulama şansına sahibiz" diye konuştu.

Volkan Kayalar - Ensar Kıranlıoğlu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasının görülmesine devam edildi İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmal sonucu ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın 7’nci duruşması görüldü. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’ne yönelik düzenlenen 2. dalga operasyona ilişkin geçtiğimiz günlerde iddianame hazırlanmıştı. Çete lideri olduğu ileri sürülen Fırat Sarı ile birlikte hareket ettikleri belirlenen şahıslara yönelik hazırlanan iddianame ana dava ile birleştirilmişti. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nce adliyenin konferans salonunda görülen duruşmaya, 6’sı tutuklu bir kısım tutuksuz sanık ile tarafların avukatları hazır bulundu. Bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ise duruşmaya, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Duruşma, yoklamaların alınmasının ardından sanıkların savunmaları ile başladı. Davada sanık sayısı 61 oldu Duruşmada, dava dosyasına eklenen evraklar okunduğu sırada, dosyadan ayrılan iki davanın ana dava ile birleştirildiği ve sanık sayısının böylece 61’e yükseldiği öğrenildi. Savunma yapan tutuklu sanık Şeyhmus Çelik, "Opara bebek, Fırat Sarı tarafından Birinci Hastanesi’ne gönderildi ve Hakan Doğukan Taşçı tarafından teslim alındı. Fırat Sarı tutuklanmadan önce saçsız bir insanken, soruşturma sonrası peruk takmıştır. Opara bebek Beylikdüzü Medilife Hastanesi’ne sevk edildi. Ben hastanede olmadığım gün Opara bebek ex oldu. Bunu diğer sanıklarda belirtmiştir. Hakan Doğukan Taşçı ve diğer sanıklar arasında geçen konuşmamada bebeğin ben hastanede yokken öldüğü bellidir. Ben bebekleri öldürmedim bu bellidir. Tahliyemi talep ediyorum" dedi. Tutuklu sanık Rıza Keykubad’ın eşi tutuksuz sanık Hilda Keykubad da savunmasında, "Ben mesleğimin gerekliliğini en iyi şekilde yaptım. Evimi, eşimi, çocuğumu ihmal ettim ama hastalarımı ihmal etmedim. Hayatım boyunca, polis, adliye görmedim. Onurumla yaptığım mesleğimi ihmalden yargılanıyorum. Burada olmaktan utanıyorum, hicap duyuyorum, utanıyorum. Ben imzaladığım her evrakı ölen bebeklerin defin işlemleri tamamlansın diye, tedaviye gelen bebekler de iyileşsin diye imzaladım. Kaya bebek geldiğinde ben hastanede çalışmıyordum. Bebek Kaya hayatını kaybettikten sonra çalışmaya başladım. Bebek Kaya’nın ölüm belgesini doktorlar imzalamadı. Ben de bebek ortada kalmasın, evrakları eksik olmasın diye defin işlemleri için kendim imzaladım evrakları ve aileye teslim ettim. Bu aile şehir dışından gelmişti’’ diye konuştu. Mahkeme, duruşmayı yarın saat 10.00’a erteledi.
İstanbul Sergen Yalçın’dan 5 değişiklik Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, Fenerbahçe’ye konuk oldukları Türkiye Kupası C Grubu maçına Süper Lig’de son oynadıkları Çaykur Rizespor mücadelesinin 11’inden 5 değişiklik yaparak çıktı. Ziraat Türkiye Kupası C Grubu ilk maçında Beşiktaş, Fenerbahçe’ye konuk oldu. Siyah-beyazlıların teknik direktörü Sergen Yalçın, Süper Lig’in 17. haftasında Dolmabahçe’de 1-0 kazandıkları Çaykur Rizespor karşılaşmasının 11’inden 5 değişiklik yaparak Kadıköy’de sahaya çıktı. Tecrübeli teknik adam, savunmada Taylan Bulut, Gabriel Paulista ve Rıdvan Yılmaz’ın yerine Gökhan Sazdağı, Emirhan Topçu ve David Jurasek’e şans verirken, Kartal Kayra Yılmaz ve Demir Ege Tıknaz’ın yerine ise Salih Uçan ile Devrim Şahin forma giydi. Beşiktaş’ın, Fenerbahçe maçı 11’i şu şekilde: "Ersin Destanoğlu - Gökhan Sazdağı, Tiago Djalo, Emirhan Topçu, David Jurasek - Salih Uçan, Orkun Kökçü, Milot Rashica, Vaclav Cerny, Devrim Şahin - Tammy Abraham." 3 oyuncunun ilk Fenerbahçe derbisi Siyah-beyazlı takımda 3 futbolcu ise ilk kez Fenerbahçe derbisi heyecanı yaşadı. Kartal’da; Tiago Djalo, David Jurasek ve Devrim Şahin ilk defa sarı-lacivertlilere karşı top koşturdu. Yedek kulübesinde bulunan Demir Ege Tıknaz, Kartal Kayra Yılmaz ve Taylan Bulut da ilerleyen dakikalarda görev alması durumunda sarı-lacivertli takıma karşı siftah yapacak. Rafa Silva kadroda yok Beşiktaş’ta Rafa Silva, Fenerbahçe karşılaşmasının geniş kadrosunda yer almadı. Rafa, tam 5 hafta aranın ardından ligdeki Çaykur Rizespor mücadelesinde kadroya girmesine rağmen formayı sırtına geçirememişti. Teknik Direktör Sergen Yalçın, fiziksel olarak hazır durumda bulunmadığını belirttiği Portekizli oyuncuya Fenerbahçe mücadelesinde şans tanımadı.
Trabzon Şenol Güneş: "Yurt dışından iki teklif vardı, kabul etmedim" Trabzonspor’un eski futbolcusu ve teknik direktörlerinden Şenol Güneş, Trabzon’da bir lisede düzenlenen söyleşiye katıldı. Söyleşi öncesinde horon ekibinin gösterisiyle karşılanan Güneş, daha sonra hayatına dair anılarını paylaşırken, öğretmen kimliği ve spor adamı tecrübesiyle katılımcılara önemli mesajlar verdi. Türk futboluna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şenol Güneş, Türk teknik direktörler arasında 1056 maçla en fazla karşılaşmaya çıkan isim olmasına da değinerek, rakamların çok üzerinde durmadığını söyledi. Yaklaşık 38 yıldır antrenörlük yaptığını hatırlatan Güneş, futbolculuk dönemiyle birlikte bu sürenin daha da arttığını ifade etti. Çocukluk döneminde futbola bakışın ve imkanların çok sınırlı olduğunu dile getiren Güneş, "Eğitimde, tesiste, malzemede ciddi eksiklikler vardı. Futbola bakış da olumsuzdu. Bu ortamda hem eğitimimi alarak hem de işimi iyi yapmaya çalıştım. Bunun karşılığını bugün Türkiye’nin her yerinde, hatta dünyada görüyorum. En büyük sermayem itibarım" dedi. Futbolun zamanla magazinleştiğine dikkat çeken Güneş, "Zaman zaman verdiğimiz mesajların yerini magazin aldı. Gündem futbolun dışına kaydı. Futbolun ekonomik tarafı kullanılırken, buna bağlı olarak kirlenme tarafına fazla kaçıldı. Üretmeden kolay kazanmak isteyenlerin arttığı bir dönem yaşıyoruz. Antrenörler, oyuncular ve hakemler olarak futbola sahip çıkamadık. Yeniden bir yapılanmaya ihtiyaç var. Türk futbolu ortak değerimizdir, erozyona uğrarsa herkes zarar görür" diye konuştu. "Trabzonspor’un önü açık" Trabzonspor’un mevcut durumunu da değerlendiren Şenol Güneş, bordo-mavili kulübün bir marka olduğunu vurguladı. Geçmişten ders alınması gerektiğini belirten Güneş, mazeretlerle yol alınamayacağını söyledi. ’Biraz iyi gidince çok iyiyiz, kötü gidince de bizden bir şey olmaz diyoruz’ sözlerinin doğru olmadığını ifade eden Güneş, Trabzonspor’un ekonomik, idari, sosyal ve teknik gerçeklerinin olduğunu dile getirdi. Uluslararası düzeyde rekabet edebilecek oyuncuların kazanılması gerektiğini ifade eden Güneş, "Kişiler üzerinden değil, doğru planlama üzerinden gitmeliyiz. Geçmişi kötülemeden, ders alarak geleceği planlamak gerekiyor. Hiçbir oyuncuyu büyütmeden ya da küçültmeden takım için değerlendirmeliyiz. Fatih Hoca’nın bunu iyi yapacağına inanıyorum. Trabzonspor’un önünün açık olduğunu düşünüyorum" dedi. "İki teklif vardı, kabul etmedim" Kendisine gelen transfer teklifleriyle ilgili soruyu da yanıtlayan Güneş, yurtdışından iki takımdan teklif aldığını ancak kabul etmediğini açıkladı. Bu tür konuların magazinleştirildiğini belirten Güneş, "Çalışmayacağım desem yarın çalışırsan derler, çalışacağım desem kulüp bulamadı derler. Dedikodu çok olduğu için susmayı tercih ediyorum" ifadelerini kullandı.
İzmir Başkan Pehlivan: "Menemen, Şehit Kubilay ve silah arkadaşlarını bağrına bastı" Şehit Asteğmen Kubilay ile şehit bekçiler Şevki ve Hasan, şehadetlerinin 95. yıl dönümünde Menemen’de törenle anıldı. Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, "Asteğmen Kubilay’ın, kent dışından gelen karanlık odaklar tarafından şehit edilişinin hiçbir izahı yoktur. Ancak Menemen, o günden bu yana Şehit Kubilay’ı ve silah arkadaşlarını bağrına basmış, aziz hatıralarını her zaman saygı, minnet ve sevgiyle yaşatmıştır. Her 23 Aralık’ta aynı inanç ve kararlılıkla burada olmaya devam edeceğiz" dedi. Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı, Menemen dışından gelen bir grubun ilçede başlattığı ayaklanma girişiminde şehit düşen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki, Yıldıztepe’de bulunan Kubilay Anıtı’nda anıldı. Düzenlenen törende Şehit Kubilay ve silah arkadaşları anılırken, Kubilay Anıtı’na çelenk sunuldu ve şehitlikte yatan vatan evlatlarının kabirlerine karanfil bırakılarak dualar okundu. "Şehit Kubilay’ı rahmet ve minnetle anıyoruz" Törene katılan ve 95 yıl önce bayraklaşan şehadetiyle İnkılap Şehidi olarak hafızalara kazınan Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın aziz hatırasını her daim yaşattıklarını ifade eden Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, "Her 23 Aralık’ta burada, bu şehitlikte aynı inanç ve aynı kararlılıkla olmaya devam edeceğiz" dedi. "Dinmeyecek acı" Başkan Pehlivan, "İnkılap şehitlerimiz Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki; bu ülke için hiçbir zaman dinmeyecek bir acıdır. İlçemiz Menemen içinse tam anlamıyla derin bir yaradır. Asteğmen Kubilay’ın, kent dışından gelen karanlık odaklar tarafından şehit edilişinin hiçbir izahı yoktur. Ancak Menemen, o günden bu yana, Şehit Kubilay’ı ve silah arkadaşlarını bağrına basmış, aziz hatıralarını saygı, minnet ve sevgiyle yaşatmayı görev bilmiştir. Bu topraklarda doğan her Menemenli bilir ki; Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay sadece bir asker değildir. O, bir fikrin, bir inancın, bir Cumhuriyet idealinin temsilcisidir. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük eserim dediği Cumhuriyetimiz, uğruna şehit ve gazi olanların bizlere mukaddes bir emanetidir. Bu nedenle Şehit Kubilay’ı anmak, bu toprakların bağımsızlık ve özgürlük ruhuna olan bağlılığımızı tazelemektir. Onları hatırlamak, bu toprakların bağımsızlık ve özgürlük ruhuna olan sarsılmaz bağlılığımızı yeniden ifade etmektir. Şehit Asteğmen Kubilay’ın aziz hatırası bize, karanlığa karşı uyanık olmayı, ayrışmaya karşı birlik olmayı, umutsuzluğa karşı inancı korumayı öğretir. 23 Aralık tarihi, Menemen İnkılap Şehitleri’nin yası, saygıyla anıldığı günün adıdır. Bu ve bunun gibi anmalar, siyasete malzeme yapılamayacak kadar kıymetli ve ağır konulardır. Tıpkı dinimiz, kutsal kitabımız, bayrağımız, vatanımız ve elbette Atamız gibi, siyaset üstüdür. Bu nedenlerle bizler, tıpkı 10 Kasım’da Atatürk’ü andığımız gibi, her 23 Aralık’ta da Şehit Kubilay’ın yasını tutuyor, saygı ve minnetle anıyoruz. Ülkesi ve milleti için karanlığa karşı bedenini siper eden tüm şehitlerimizi bir kez daha saygı, minnet ve hürmetle anıyorum. Böylesine karakterli, cesur ve vatanına adanmış evlatlar yetiştiren kıymetli ailelerine de şükranlarımı sunuyorum" dedi.