POLİTİKA - 29 Aralık 2021 Çarşamba 20:00

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Kılıçdaroğlu'na tepki: 'Bu tipik bir fitne siyaseti'

A
A
A
AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Kılıçdaroğlu'na tepki: 'Bu tipik bir fitne siyaseti'

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleşen MKYK toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun telefon dinleme açıklamasıyla ilgili, "Doğrudan suç teşkil eden bir yaklaşım atfetmek 2018’de gayri ciddilikti şimdi artık laubalilik anlamına geliyor. Beni dinliyorlar, MYK’yı dinliyorlar, belediye başkanlarımı dinliyorlar dediğinde bu tipik bir fitne siyaseti olur. Bu iddiasının arakasına hangi belge, hangi bilgiyi koymuş. Bu herhangi bir görev yetkisi olan birine yakışmadığı gibi herhangi bir partinin genel başkanına yakışmaz" dedi.

Toplantıda ekonomi politikalarının kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesinin yapılacağını ifade eden Çelik, “Kamuoyunun duymadığı toplamda 181 terör eylemi engellenmiştir. Tüm bu faaliyetler esasında terör örgütlerinin kendi kendine gerçekleştirdiği faaliyetlere ve bu faaliyetlere verilen cevap olarak kalmıyor. Maalesef ister demokrasiye sahip olsun ister olmasın ister demokratik sıfatıyla anılsın ister anılmasın bazı devletlerin bazı siyasi projeleri terör örgütleri vasıtasıyla hayata geçirme şeklinde bu çirkin projeyi devam ettirdiğini görüyoruz. Bu siyasi şebeke faaliyetlerine karşı tabi ki kurumlarımız gereken değerlendirme ve analizi yapıyor. Terörle mücadelenin ardında aynı zamanda çirkin, bölge halkına düşman siyasi localarla karşı verdiğimiz mücadele var. Hiç kimsenin şundan şüphesi olmasın. Kendisi belli bir etnik gruba yaslansa bile terör vasıtasıyla o etnik grubu savunduğun söyleyenlerin o etnik grubun haklarıyla hiçbir ilişkisi yok. PKK da, YPG de, DEAŞ terör örgütler de herkese düşmandır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün bunlarla mücadele edebilecek, darmadağın edebilecek planlamalara sahiptir" dedi.

"Ermenistan işgalci politikadan vazgeçmesi şartıyla bu normalleşme süreci gerçekleşebilir”

Ermenistan ile normalleşme süreciyle ilgili konuşan Çelik, “Bu konuda Cumhurbaşkanımızın iradesi AK Parti döneminde çok net şekilde ortaya çıkmıştı. Cumhurbaşkanımızın burada ortaya koyduğu birkaç prensip vardır. Bir tanesi böyle bir normalleşme sürecine Azerbaycan’ın olumlu bakması. İkincisi büyük bir özgüvenle Cumhurbaşkanımız arşivlerin açılmasını konunun siyasetçilerin ve parlamentoların gündemi olmamasını tarihçilerin bu konuda araştırma yapmasını ve neticeyi de herkesin, tarafların saygıyla yaklaşmasını teklif etmiştir. Ermenistan tarafı şimdiye kadar Türkiye’nin özgüven ortaya koyduğu arşivlerin açılması meselesine hiçbir şekilde yaklaşmadılar. Yıllar evvel karşılıklı olarak adımlar atılacağı bir protokoller imzalanmıştı. Bu Protokoller çerçevesinde Türkiye ve Ermenistan tarafı güven artırıcı önlemler diyebileceğimiz karşılıklı adımlar atacaktı. O da o zaman Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin bu protokolleri aykırı bulması nedeniyle ortadan kalkmıştı. Şimdi 2. Karabağ Savaşı ile işgalin sona ermesinden sayın Cumhurbaşkanımız hem Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın Aliyev bir vizyon ortaya koydular. Bütün Güney Kafkasya’da barışı sağlayacak, istikrarı sağlayacak, tansiyonu düşürecek bir mekanizma ortaya çıkması. Buna Rusya, Gürcistan, Azerbaycan, Türkiye dahil olduğu gibi saldırgan ve işgalci politikalardan vazgeçmesi kaydıyla Ermenistan’ın da dahil olabileceği ifade edilmişti. Bu çıkarcı anlayış aslında Ermenistan’ın kendi kendine verdiği bir zarardır. Ermenistan’ın bu kıskançtan çıkabilmesi için bu kısır döngünün dışına çıkabilmesi için bir zemin oluştu. Cumhurbaşkanımızın en büyük hassasiyeti Azerbaycan Türkü kardeşlerimizin normalleşmeye olumlu bakması. Azerbaycan bu sürece olumlu baktığı için Türkiye hem bölge barışına katkı sağlamak hem iyi niyetini göstermek için bu adımları atıyor. Bu normalleşme süreci gerçekleşirse birçok adım atılacak. Ermenistan işgalci politikadan vazgeçmesi şartıyla bu normalleşme süreci gerçekleşebilir. Türkiye bu konuda gereken özgüvene, diplomatik özgüvene, inisiyatif alacak iradeye sahiptir” dedi.

“Yunanistan’ın bu zalimane davranışları göç rotasının da değişmesine yol açtı”

“Akdeniz Avrupa demokrasilerini mezarı olmaya devam ediyor” diyen Çelik, “Demokrasi konusunda, insan hakları konusunda büyük büyük laflar edenlerin Akdeniz’de küçücük botlarda bütün demokrasilerini nasıl Akdeniz’in sularına gömdüğünü biliyoruz. O büyük lafların, teorilerin başkalarına karşı söylenenlerin küçücük göçmen botlarında Akdeniz’in sularına gömüldüğünü görüyoruz. Yunanistan aslında bir kere daha bazı ülkeler tarafından kullanılmış oluyor. Cumhurbaşkanımız defalarca bu insanlık dışı muameleleri Avrupalı muhataplarına iletti. Her seferinde haberimiz yoktu tekrar gönderin diyorlar. Maalesef aynı eylemler tüm hızıyla devam ediyor. Yunanistan’ın bu zalimane davranışları göç rotasının da değişmesine yol açtı. İnsanlar daha tehlikeli daha uzun mesafelerde, daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalarak maalesef bu şekilde ölüme doğru itilmiş oluyor. Yunanistan bu noktada ülkemize karşı yalan politikayla kendisinin zalimane davranışlarını örtmeye çalışıyor. İnsanları ölüme doğru iten gayrinizami hareketlerin hepsi Yunanistan sahasında gerçekleşmektedir. Biz Yunanistan’ın insanlık dışı zalimane davranışlarıyla ilgili yüzlerce belge ortaya koyabilecekken Yunanistan’ın sahte belge üretmekten başka yaptığı hiçbir şey yoktur” diye konuştu.

“Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne verdiğimiz önemin altını çiziyor”

Ukrayna ve Rusya arasında son günlerde yaşanan gerilimle ilgili konuşan Çelik, ”Bölgede herhangi bir şekilde istikrarsızlık ve sıcak temas anlamına gelen çatışmanın kimseye faydası olmayacaktır. Cumhurbaşkanımızın bu konuda yoğun temasları var. Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne verdiğimiz önemin altını çiziyor. Tarafların bir araya gelmesine yönelik her türlü iyi yaklaşımın Türkiye tarafından ortaya konulacağını ifade ediyor. NATO ile Rusya konseyi bir araya gelerek bu durumu değerlendirecek. Karadeniz’in barış ve istikrarı ülkemiz için son derece önemlidir” dedi.

Libya’daki seçimleri yakından takip ettiklerini söyleyen Ömer Çelik, “Başkanlık seçimleri ertelendi. Seçimlerin anayasal ve hukuki zemini hakkında yeterli mutabakat sağlanamadı. Bazı başkan adaylarına dönük nihai aday listesi açıklanmadı. Başkanlık seçimleri için 24 Ocak 2022 öneriliyor. Türkiye Cumhuriyeti öteden beri burada bağımsız adil seçimler yapılmasını destekliyoruz. Sükûnetin muhafazası önelidir. Seçimlerle ilgili konuların karar bağlanması önemlidir” dedi.

“Kılıçdaroğlu ilk olarak buna benzer cümleyi 2018 yılında da söyledi”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun telefon dinleme açıklamasına yönelik konuşan Çelik, “Kılıçdaroğlu ilk olarak buna benzer cümleyi 2018 yılında söyledi. Bu sene belediye başkanlarının telefonunun dinlendiğini söylüyor. Daha sonra kendi grup başkanvekilleri çıkmış MYK toplantımız dinleniyor. Ne ortaya bir belge koyuyor ne gidip suç duyurusunda bulunuyor. Bunu teyit edecek şu bilgilere ulaştım ya da söylediğimin doğru olmadığını gösteren şu bilgilere ulaştım gibisinden bir şey söylemiyor. Bir partinin genel başkanının iyi kötü belli bir sınır içinde konuşması lazım. Belli bir meşruiyet alanında konuşması lazım. Doğrudan suç teşkil eden bir yaklaşım atfetmek 2018’de gayri ciddilikti şimdi artık laubalilik anlamına geliyor. Bu kurumlarda çalışanlar büyük fedakarlıkla memleketin güvenliğini sağlıyorlar, hizmet etmeye çalışıyor. Beni dinliyorlar, MYK’yı dinliyorlar, belediye başkanlarımı dinliyorlar dediğinde bu tipik bir fitne siyaseti olur. Bu iddiasının arakasına hangi belge, hangi bilgiyi koymuş. Bu herhangi bir görev yetkisi olan birine yakışmadığı gibi herhangi bir partinin genel başkanına yakışmaz. Bu izlenme nasıl varmış. Kendi kendisiyle ilgili olarak gereksiz bir mağduriyet üreten yaklaşıma girmesi doğru değil. Bütün bu söylediklerinin hiçbir şekilde zemini ve temeli yok. Bir partinin genel başkanının daha dikkatli bir kullanması daha dikkatli yaklaşım üretmesi lazım. Bu bir siyaset biçimi siyasi olarak getirisi olan bir şey değil bu bir yıkım siyaseti“ açıklamasında bulundu.

"Kendisi sandıktan çıkmayınca sandıktan çıkanın üstüne bir denetleme iktidarı kurmaya çalışıyor"

Kılıçdaroğlu- HDP görüşmesini değerlendiren Çelik, “Karşımızdaki ittifakın senaryosu her gün değişiyor. Bu Millet İttifakı’nın içinde yer almayıp ayrı bir ittifak kurarız diye de ittifakın bileşeni olanlardan farklı bir yorum geliyor. Bu bileşenlerin, kim olacağını, adayların kim olacağı bizleri ilgilendirmiyor. Bir takım gariplikler var. Geçen 7 madde yayınladı Kılıçdaroğlu bir sonraki cumhurbaşkanının kendi ittifaklarından olacağını söylüyor. Şu kurumu kaldıracağım, böyle bir kurum kuracak diyor. CHP’nin seçilmiş ve meşru hükümetler üzerinde kendine atfettiği denetleme iktidarı arzusu her zaman vardır. Bir denetleme iktidarı kurma arzusunun Türkiye'yi sıkıntılı süreçlere sokan çeşitli sonuçları olmuştur. Türkiye bu konuda çok büyük acılar çekmiştir. Kendisi sandıktan çıkmayınca sandıktan çıkanın üstüne bir denetleme iktidarı kurmaya çalışıyor. Bir sonraki Cumhurbaşkanı bizim ittifakımızda olacak deyip mevcut cumhurbaşkanına talimat verme geleneğini artık hayali cumhurbaşkanına, olmayan bir cumhurbaşkanına talimat vermeye başladılar. Kılıçdaroğlu bir sonraki aday ben olacağım seçilirsem şunları yapacağım da demiyor. Henüz olmayan cumhurbaşkanına talimat verme konusunda vesayet konusunda yeni aşamaya geçtiler. Bu ittifakının kimlerden oluştuğu Kılıçdaroğlu’nun ve HDP bileşenlerine göre farklı kişilerden oluyor. CHP- HDP açısından baktığımızda ikisi bir konuda anlaşıyorlar. İkisi de tezkereye karşı çıkıyor mesela. Burada bir zeminleri olduğu gözüküyor. Sonra Kılıçdaroğlu, çıktı Kandil’i yıkacağız dedi. Biz de hem tezkereye karşı çıkıp hem Kandil’i nasıl yıkacaksınız dedik. Biri PKK terör örgütü değildir diyor. Bu ikisi bir araya gelip nasıl ittifak kuracak hepimiz merak ediyoruz. Bu şapkadan nasıl bir cin çıkacak hepimiz bakıyoruz. Bu şapkadan cin çıkmaz cin çarpması çıkar” dedi.

“MİT de herhangi bir demokratik denetimden kaçan bir teşkilat değildir”

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın kendi çalışma kuralları olduğunu kaydeden Çelik, “Kahramanca dünyanın pek çok bölgesinde Türkiye güvenliğini sağlamak için operasyon gerçekleştiriyorlar. Bu teşkilat şu anda dünyanın sayılı teşkilatları arasına girdi. Bu teşkilat Türkiye güvenliği için mücadele ederken şehit verdiğinde tören yapamayan bir teşkilat. Biz onların dünyanın her tarafından birisi MİT faaliyetlerine karşı bu faaliyetleri yapamasın diye bir önerge veriyorsa, soruşturma açılsın istiyorsa terör örgütüne destek vermek, onları muhafaza altına almak gibi bir yaklaşım olduğunu görüyoruz. Yüce meclisin milletvekilleri her konuda denetim hakkına sahiptir. MİT hakkında da faaliyetlerini tartışabilirler. Başka şeyler de talep edebilir. MİT de herhangi bir demokratik denetimden kaçan bir teşkilat değildir. Tutup da terörle mücadelesini hedef alıp, PKK terör örgütünü meşrulaştıracak, bir şey ortaya koyduğunuz zaman biz buna birçok şey söyleriz. Bunun terör örgütlerine alan açmak gibisinden bir yaklaşım olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.

“Cumhurbaşkanımızın yaklaşımı çocuklarımızın, yaşları her yaştan insanımızın zarar görmemesini temin etmeye çalışmak, ikincisi sokak hayvanlarının sahipsiz bırakmamak”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın köpek saldırısına uğrayan Asiye’nin durumunu yakından takip ettiğini kaydeden Çelik, “Cumhurbaşkanımız MKYK toplantısına başlamadan evvel kendisinin son görüntüsünü gördüğünü söyledi. O görüntüleri görünce üzüldüğünü ifade etti. Biz gerçekten hayvanların korunması onların hepimiz için can yoldaşı olduğunu, eşya olmadığını altını çizmek bakımından bu kürsüden çok şey söyledik. Bunlar havada kalmadı, Bu söylemlerimizin ardına güçlü kanunu düzenlemeler koyduk. Biz devrim niteliğinde işler yaptık. Bizim bu konudaki bakışımız bellidir. İnsan hayatını anlamlandıran, bütünleyen ekosistemin birer parçasıdır. Her cana hürmet etmek lazım. O canların hem vücut bütünlüğünü hem canlarının korunmasını hassasiyetle takip ediyoruz. Hem Cumhurbaşkanımız hem hanımefendi, hayvan severdir. İnsanlar bir tehlikeyle karşı karşıya kalıyorlar. Cumhurbaşkanımızın yaklaşımı da çocuklarımızın, yaşları her yaştan insanımızın zarar görmemesini temin etmeye çalışmak, ikincisi sokak hayvanlarının sahipsiz bırakmamak. Tag açıldığını gördük. Onların sahipsiz olmadığını göstermeye çalışıyoruz. Sokak hayvanlarına doğal ortamdan koparıp onlara zalimane bir ortam sunuluyor yaklaşımı doğru değil. Bu talimatlar yerine getirilirken hayvanlara dönük zalimane bir davranış içine giriyorsa o da suçtur onunda gereğini yapacağız. Sokak hayvanları sahipsiz değil diyorlar tamam işte sahipsiz değildir. Bu konuyu bilek güreşi konusu olmaktan çıkarmamız lazım. Rahatlıkla her görüşe açığız olumlu olumsuz belediye uygulamaları bizimle paylaşılabilir. Bu yaklaşım hem samimi değil hem Cumhurbaşkanımıza, partimize karşı haksızlık” dedi.

Ömer Çelik, belediyelerin yetersiz kaldığı durumlarda Tarım ve Orman Bakanlığının da devreye gireceğini belirterek, “Bazı belediyeler bizim bütçemiz buna yetmiyor diyebiliyorlar bununla ilgili olarak gerekirse Tarım Bakanlığımızın devreye girmesiyle ilgili çalışma da yapılıyor. Dolayısıyla tüm boyutlarıyla bakmak lazım çalışmaya. Hem asiye gibi kimsenin başına bir şey gelmesin” diye konuştu.

Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kahramanmaraş Kahramanmaraş Ezgi Apartmanı davasında sıcak gelişme Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde yıkılan ve 35 kişinin yaşamını yitirdiği Ezgi Apartmanı davasının 3. duruşması görüldü. Duruşma sonrası açıklamada bulunan Av. Ersan Şen, "Adaletin er ya da geç yerini bulacak" dedi. Kahramanmaraş Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya tutuklu sanık binanın fenni mesulü M.T ile tutuksuz sanık müteahhit Y.A. katıldı. Tutuklu sanık iç mimar E.D. ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşmada sanık ve müşteki avukatları ise hazır bulundu. İnşaat yapı ruhsat veren tanık M.D. “Biz sadece binanın enini boyunu ölçüp yola göre kot bilgileri kontrol ederdik tamamlandıktan sonra yapım izni verilirdi. Binanın inşaat aşamasında kontrol edilmiyordu 2003 yılından sonra çıkan genelge ile inceleme başlatıldı" dedi. Soru üzerine apartmanın çatı katında bulunan yerin sonradan yapıldığı ifade eden Tanık M.D, “O tarihteki yönetmeliğe göre ortak mekan olarak kullanan yerde hesaplamaya katılmıyordu ve çatıda yapılan yer ile ilgili yoğunluğa dahil olmadığı için göz yumuyorduk. Yönetmeliğe uygun ise izin veriyorduk” dedi. İnşaata kullanım izin belgesini veren tanık F.Y ise “Kahramanmaraş Belediyesi’nde 1985 ve 2005 yıllarımda görev yaptım. İmar ve harita mühendisi olarak görev de yaptım. O yıllarda inşaatların yapımı sürecinde yerinde kontrol yapılmıyor ancak şikayet edilirse denetimler yapılıyordu Ezgi apartmanında aynı prosedür uygulandı” dedi. Dönemin imar müdürü Tanık V.Ç. belediyede çalıştığı dönemde yaptığı çalışmaları anlattı. Bir inşaatta bağımsız bölümler ve duvar değiştirilebilir mi ? sorusu üzerine tanık V.Ç, “Değiştirilebilir bir mahsuru yok” dedi. Tanık beyanlarına karşı katılan vekillerin sırasıyla beyanları alındı. Daha sonra mahkeme başkanı gelen bilgi ve evrakları okudu. Sanık fenni mesul M.T. ise verdiği beyanda üzerine atılı suçları kabul etmeyerek beratını talep etti. Binanın müteahhitti tutuksuz sanık Y.A. binaya kaçak kat yapmadığını ifade ederek üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Daha sonra iç mimar tutuklu E.D. savunma yaparak suçlamaları kabul etmedi. Av. Ersan Şen ise kırmızı bülten talebine tepki göstererek, "Adalet er ya da geç yerini bulacak" dedi. Mahkeme, dosyadaki bilgi ve evrakları inceledikten sonra sanıkların beyanlarını dinledi ve kararını açıkladı. Duruşma sonrası açıklama yapan Av. Ersan Şen, "Duruşmada uzun süren tanık dinlemeleri ve münakaşaların ardından mahkeme, dosyanın tekemmül ettiğine karar verdi. Dosyada bulunan iş raporları ve bilimsel mütalaalara itirazlar oldu. Mahkeme artık delil değerlendirmesine geçti. Mahkeme, dosyayı inceleyerek dosyanın bir üniversite veya teknik uzmanlar heyetine gönderilmesine karar verdi. Bu heyet, Ezgi Apartmanı’nın depremde yıkılmasının başka etkenlerle mümkün olup olmadığını inceleyecek ve rapor hazırlayacak. Mahkemenin dosyanın eksiksiz olduğunu belirterek rapor beklenecek" dedi. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar süren duruşmada, tutuklama ve dosya ile ilgili savunmaların alındığını ve iki önemli karar verildiğini açıklayan Av. Şen, "Mahkemenin dosyayı bir üniversite veya heyete gönderme kararının ardından davanın gelecekteki seyri belirlenecek. Dava sürecinin oldukça stresli ve uzun geçti. Adaletin yerini bulması ve maddi haklara ulaşılması için ellerinden gelen gayreti gösterdik. Ezgi Apartmanında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet diliyorum. Mahkemenin adil bir karar vereceğine inanıyoruz. Davanın dördüncü duruşması için bekleyiş devam ediyor. Tarafların beyanları alınacak ve mahkeme süreci adalete ulaşmak için devam edecek. 12 Temmuz tarihinde yapılacak olan dördüncü duruşmanın sonuçlarını merakla bekliyoruz" dedi. Mahkeme, raporun yeniden bilirkişiye gönderilmesini, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını ve duruşmanın 12 Temmuz tarihine ertelenmesini açıkladı.
Konya Annesini dinledi tarihi mekanları sığdırdığı yüzüklerle dünyaya açıldı Konya’da annesi tarafından meslek öğrenmesi için kuyumcunun yanına çırak olarak verilen Servet Küçükdemirel, ustası kendisini dövünce işten ayrılmak istedi. Annesinin ‘Bu mesleği en güzel şekilde öğreneceksin, ayrılmayacaksın’ demesinin ardından tekrar ustasının yanında devam eden Servet Küçükdemirel, yıllar içerisinde usta olduğu mesleğinde tarihi mekanları ters oyma yöntemi ile yüzüklere sığdırarak, eserlerini dünyanın çeşitli ülkelerine gönderiyor. Konya’da 1981 yılında annesi Sevim Küçükdemirel tarafından bir kuyumcunun yanına meslek öğrenmesi için çırak olarak verilen Servet Küçükdemirel, kendisine meslek öğreten ustasının kendisini dövdüğü şikayetiyle annesine işten ayrılmak istediğini söyledi. Anne Sevim Küçükdemirel de oğlunun kendi isteği ile okulu bıraktığı için bu mesleği öğrenmesini istedi ve ustasının yanından ayrılmasına izin vermedi. Bunun üzerine Servet Küçükdemirel, işe devam edip çıraklığı bitirerek kalfa olduktan sonra askere gitti. Askerlik görevinin ardından kendi iş yerini açan Küçükdemirel, daha sonra burada farklı bir sanat deneyerek tarihi mekanları ters oyma yöntemi ile yüzüklere işlemeye başladı. Bir süre sonra Bursa’da açılan festivale davet edilen Servet Küçükdemirel, burada tanınarak işlediği yüzükleri ilk önce Türkiye geneline ardından ise farklı ülkelere göndermeye başladı. “Sabah konuşuruz derdi, erkenden kaldırıp beni işime tekrar yollardı” Mesleğe yönlendiren annesine teşekkür eden takı tasarımcısı Servet Küçükdemirel, "Bu meslekte beni en çok teşvik eden annem. Benim çıraklık dönemlerimde ustalar hep çıraklarını döverek eğitim verirlerdi, kızarlardı sıkı bir disiplin vardı. Tabii çocuğuz ben de eve gidip ‘bir daha gitmeyeceğim’ derdim anneme. ‘Dövüyor beni ustam’ derdim. Annem ‘o usta seni sevdiği için böyle davranıyor, o sen meslek sahibi ol diye yapıyor. Başka kurtuluşun yok oğlum, abilerin okudu ama sen okumadın. Sen bu mesleğin en iyisi olmalısın. O yüzden de sabredeceksin ve bu mesleği en güzel şekilde öğrenip kendi koluna bir altın bilezik takacaksın’ derdi. Bu şekilde annem beni hep telkinlerle sabah olsun konuşuruz der, sabah erkenden kaldırır ve güzelce işime tekrar yollardı. Çıraklığım, kalfalığım bu şekilde devam etti” dedi. “Hiçbir makine işleyemiyor, bu işi tamamen elde oya oya yapıyoruz” Kendi iş yerini açtıktan sonra oyma sanatıyla uğraştığı sırada düzenlenen festivale davet aldığını anlatan Servet Küçükdemirel, “7 yıl önce Bursa’da uluslararası büyük bir festival oldu. Sağ olsunlar o dönemin kent konseyi başkanları bizi duymuşlar davet ettiler. Oraya giderken de elimiz boş gitmeyelim diye özel bir şeyler tasarlayalım istedim. Bursa Ulu Camii yaptık taşların içerisine. Taşı oyarak yapıyoruz biz bunu. Bunlarla alakalı Bursa’nın önemli yerlerini taşların içerisine oyarak tasarımlar yapıp oraya götürdüm. Festivalde inanılmaz ilgi gördü. Görülmeyen bir takı olarak çığır açtı resmen, görülmeyen bir olaydı. Ondan dolayı da biz bunu daha böyle ileriye taşıyabilmek için mümkün olduğunca daha hassas işlemeye başladık. Hiçbir makine işleyemiyor. Bu işi tamamen elde oya oya yapıyoruz. Bunu ne lazer yapabiliyor, ne CNC yapabiliyor bu tamamen Allah’ın verdiği yetenek ve kabiliyet” ifadelerini kullandı. “Avustralya’da, Kanada’da, İspanya ve Brezilya bile müşterilerimiz var” Yaptığı oyma yüzüklere dünyanın farklı ülkelerinden talep geldiğini anlatan Küçükdemirel, “Dünyada birçok yere iş yapıyoruz. Yani bugün Avustralya’da, Kanada’da, İspanya ve Brezilya’da bile müşterilerimiz var. Bunu talep edenler, koleksiyonerler istiyor genelde ama biz sadece koleksiyonlarda kalmasın, kullanılsın diye kullanışlı hale getiriyoruz. O yüzden de bunu koleksiyonuna koyan insanlar aynı zamanda kullanabiliyor. Biz kullanışlı hale getiriyoruz. Tamamen kapalı kutular içerisinde kalmasını istemiyorum. Endonezya, Malezya, Hindistan ülkelerinden taşı kestiriyorum. Dümdüz şekilde sade bir taş ve bu taşı tersten oya oya böyle tarihi yerleri ortaya çıkarıyoruz” şeklinde konuştu. “Tarihi mekanları işliyoruz deyince hayretler içerisinde kalıyorlar” İşlediği yüzükleri ilk defa görenlerin çok şaşırdığını ifade eden Küçükdemirel, “İnsanın hedefi hiçbir zaman bitmemeli, benim hedeflerim hiç bitmedi. Konya’dan bütün dünyaya açılan bir pencere diyorum ben buraya. Çünkü gerçekten Konya’mızda bütün dünyaya tanıttık. Gerçekten dünyada üç beş kişinin yaptığı işlerden bir tanesi. Zaten bu yüzüğün anatomisini anlatınca insanlar bunun içerisinde sanki taşın içerisinde bir maket koyduğumuzu zannediyorlarmış. Gördüklerinde bunu anlatınca tersten oyarak yapıyoruz. Aslında taşın kendi bünyesinden çıkarıyoruz. Tarihi mekanları işliyoruz deyince hayretler içerisinde kalıyorlar” diye konuştu.
Konya Antika otomobili ile antik şehirler turunda Klasik otomobil tutkunu Cengiz Arsay, 1936 model arabasıyla çıktığı Antik Şehirler turunda duraklarından biri olan Konya’ya ulaştı. Antika otomobili ile Antik Şehirlerin önemine dikkat çekmek için bu tura çıktığını ifade eden Cengiz Arsay, “Bu araçların da bu tip etkinliklerde önemli bir rol alabileceklerini göstermek istiyoruz” dedi. İzmir’den 1936 model otomobili ile Antik Şehirler turu çerçevesinde oğlu ile yola çıkan Cengiz Arsay Konya’ya ulaştı. Konya Klasik Otomobilciler Derneği Başkanı Muammer Deveci ve klasik otomobil severlerin oluşturduğu konvoy ile Konya’nın Isparta kara yolu girişi Akyokuş mevkiinde karşılanan Cengiz Arsay, bir süre klasik otomobil severler ile sohbet etti. Bu turu başlamasındaki en büyük etkenin antika araçlar ile antik şehirlere farkındalık oluşturmak olduğunu ifade eden Arsay, bu turun uluslarası boyut kazanmasını son derece arzuladığını ifade etti. Daha sonra Cengiz Arsay’in 1936 model otomobilinin de içinde olduğu 12 klasik otomobilden oluşan konvoy, tarihin ilk medeniyetlerine ev sahipliği yapmış Çatalhöyük’e doğru yola çıktı. Cengiz Arsay’ın Antik Şehirler turuna çıktığı klasik otomobil 1936 model 88 yaşında 1936 Ford Deluxe. Zamanın teknolojileri yapılan bu otomobilde, günümüzdeki otomobillerde bulunan c¸ift elektrikli korna, c¸akmak, ku¨llu¨k ve arkada c¸ift stop lambası standart olup ayrıca, Deluxe serisinin bu ekipmanlara ilaveten ampermetre ve aku¨ s¸arj lambası, arkada ku¨llu¨k, saat, torpido go¨zu¨ kilidi, banjo s¸ekli direksiyonları ve maun desenli o¨n panelleri var. "Oğlumla birlikte bu turu kişisel olarak düzenledik" Tura çıkmasındaki asıl hedefleri anlatan Cengiz Arsay, “Biz İzmir’den yola çıktık ve Türkiye’nin antik ve tarih öncesine giden varlıklarını ziyaret ederek bugün Konya’ya geldik. Sonra da Çatalhöyük’e devam edeceğiz. Biz antika otomobil meraklılarıyız, bunların koruyucularıyız. Bu araçların da bu tip etkinliklerde önemli bir rol alabileceklerini göstermek istiyoruz. O yüzden de oğlum Ata ile birlikte bu turu kişisel olarak düzenledik. Fakat arzu ediyoruz ki bu ileriki yıllarda uluslarası tura dönüşsün. 2. Dünya Savaşı öncesi araçlarının Türkiye’ye gelip buradaki değerleri ziyaret etmelerini arzu ediyoruz. Konya’dan sonra Ankara üzerinden Mardin’e devam etmek istiyoruz. Umarım aracımız da bu konuda bize zorluk çıkarmaz, yardımcı olur. Çünkü 88 yaşında 1936 model. Dolasıyla onun yardımına çok ihtiyacımız var” şeklinde konuştu. "Türkiye’deki antik kentlerin tanıtımını yapmak" Konya Klasik Otomobilciler Derneği Başkanı Muammer Deveci ise “Cengiz Arsay, bizim gönül taşlarımızın ve klasik otomobil klasmanının döğenidir. Aynı zamanda da Klasik Otomobil Müzesi de var. Bizim en eskilerimizden ve bu işin çığırını açan arkadaşlarımızdan biridir. Cengiz bey, Antik Şehirler turunda. Özel bir turdur bu. Türkiye’de daha önce yapıldı mı bilmiyorum. Cengiz bey şu anda 90 yaşındaki arabasıyla antik şehirler turu düzenledi. Burada esas ana gaye, kendisinden ve aracından ziyade dünyaya ve bu işin ilgililerine Türkiye’deki antik kentlerin tanıtımını yapmak. Bu sebeple kendisine teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Van Osman Küncü, minibüsün çığ altında kaldığı günü anlattı Van-Bahçesaray karayolunda yaklaşık 4.5 ay önce çığ altında kalan minibüsün sahibi, yol açılınca yakınları ile bölgeye geldi. Van’da 133 gün önce Bahçesaray yönüne ilerleyen Osman Küncü yönetimindeki minibüs ile Temir Sabırlı yönetimindeki hafif ticari kamyonette bulunan toplam 10 kişi, 3 bin rakımlı Karabet Geçidi inişinde kar ve tipiye yakalandı. Mahsur kalanlar, ekiplerden yardım istedi. Çığ riski nedeniyle ulaşıma kapatılan bölgeye ekipler ulaşamayınca, araçları terk eden 10 kişi, 9 kilometrelik yolu yaya olarak yürüyüp, ilçeye ulaştı. Terk edilen 2 araç ise daha sonra çığ altında kaldı. Bölgeye gelen araç sahipleri, minibüs ve hafif ticareti aracı küreklerle kurtarmaya çalıştı. Temir Sabırlı, beraberindekiler ile birlikte karayolları ekiplerinin yardımı ile çığ altında kalan aracını kurtarırken, Osman Küncü ise çığ minibüsünü şarampole yuvarlandığı için bir şey yapamadı. İlerleyen günlerde hava şartlarının kötüleşmesi sonucu yol tamamen trafiğe kapandı. Yaklaşık 4.5 aydır kapalı bulunan yol, Perşembe akşamı ulaşıma açıldı, araç trafiğine Cuma günü izin verildi. İsmail Küncü ve beraberindeki yakınları yolun açılmasıyla 4.5 aydır çığ altına minibüsünün yanına geldi. İçerisinde bulunan bazı malzemeleri çıkarırken, minibüsün çıkarılması için yetkililerden yardım talebinde bulundu. Aracı çığ altında kalan İsmail Küncü, 4.5 ay önce yaşananları anlattı. Bahçesaray denildiğinde 4-5 Şubat 2020 yılında meydana gelen ve 42 kişinin hayatını kaybettiği çığ faciasının aklına geldiğini ifade eden Küncü, "Olay halen ilk günkü gibi taze. Orada şehit olanlara Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır diliyorum. 22 Aralık 2023 tarihinde saat 13.20 sularında Van’dan Bahçesaray’a hareket ettik. Karabet Geçidi’ne geldiğimde kar yağışı ve tipi başladı. Bu alana geldiğimizde iki araçtan birinin kara saplandığını gördük ve onu çıkarmaya çalıştık. Onu çıkardığımız sırada önümüze çığ düştü. Çığ düşünce burada mahsur kaldık. Bizde araçlarımızı bırakıp yaya olarak Bahçesaray’a gittik. Bizden sonra gelen çığlar aracımı aşağı sürükledi. Yaklaşık 4.5 aydır aracım kar altında bekliyor" dedi. "Aracımın burada olması uykularımı böldü" Resmi olarak yolun bu gün açıldığını ifade eden Küncü, "Kaymakam beyden izin bekliyorum. İzin veremeden aracımı çıkaramam. Burada halen çığ tehlikesi olduğundan dolayı kaymakam beyin iznini bekliyoruz. Yol açılınca aracımın durumunu merak ettim ve buraya geldim. Acaba yerinde duruyor mu, yoksa daha aşağıya kaymış mı. Aracım çığ altına kaldıktan sonra zaman zaman geldim. Belki 20 seferden fazla geldim. Aracımın burada olması uykularımı böldü, çoğu geceleri uyuyamadım . Aracımı buradan kendi imkanlarımla çıkaramam. Büyük bir masraf ister. İnşallah yetkililer yardımcı olur" diye konuştu.
Samsun Vezirköprü Geleneksel Çocuk Oyunları Şenliği Samsun’un Vezirköprü ilçesinde İlkokullarda Fiziksel Etkinlikler(İFET) ve Geleneksel Çocuk Oyunları Şenliği (GÇOŞ) kapsamında düzenlenen yarışmalarda ilçe birincileri belli oldu. 30 Nisan ve 2 Mayıs 2024 tarihlerinde Okul Sporları Faaliyet Programı’nda yer alan İlkokullarda Fiziksel Etkinlikler ve Geleneksel Çocuk Oyunları Şenliği İlçe Birinciliği Vezirköprü Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü Köprülü Mehmet Paşa Spor Salonunda gerçekleştirildi. Geleneksel oyunları unutmamak adına düzenlenen yarışmalara ilçedeki ilkokullardan yoğun bir katılım oldu. Toplamda bin 100 öğrenci ve 78 sınıfın katıldığı ilçe birinciliği yarışmaları izleyenlere keyifli anlar yaşattı. 1-2-3 ve 4. sınıfların yer aldığı İlkokullarda Fiziksel Etkinler (İFET), her sınıf düzeyi için belirlenen oyunlar ile yapıldı. 1.sınıflar El Değdirerek Bayrak Koşusu, 2.sınıflar Dairesel Bayrak Koşusu, 3.sınıflar Çift Ayak Atlama 4. sınıflar Fasulye Torbası Atma oyununda yarıştılar. 5-6-7 ve 8. Sınıfların yer aldığı Geleneksel Çocuk Oyunları şenliğinde ise 5.sınıflar Yağ Satarım Bal Satarım, 6.Sınıflar Mendil Kapmaca, 7.Sınıflar Kaleli Yakan Top, 8.Sınıflar Halat Çekme oyunlarında yarıştılar. Şenliklere katılarak yarışmaları izleyen ilçe kaymakamı Özgür Kaya ve Belediye Başkanı Av. Murat Gül, yarışmaların sonrasında çocuklarla bir araya gelerek sohbet ettiler. Ödül törenine Vezirköprü Kaymakam Özgür Kaya, Vezirköprü Belediye Başkanı Av. Murat Gül, İlçe Milli Eğitim Müdürü Resul Özata, İlçe Milli Eğitim Şube Müdürleri Burak Akça, İbrahim Sezer ve Murat Güven, Vezirköprü Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Mehmet Uyar katıldı. Toplamda 240 öğrenciye ve okullara ödülleri dağıtıldı. Vezirköprü Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü Mehmet Uyar, "Birinci olan okullar Samsun’da düzenlenecek olan İFET ve GÇOŞ yarışmalarında ilçemizi temsil edecekler. Okullarımıza başarılar diler, katılım sağlayan okullarımıza da teşekkür ederiz" dedi.