SAĞLIK - 24 Mart 2022 Perşembe 09:32

Akciğer kanserinde erken tanı vurgusu

A
A
A
Akciğer kanserinde erken tanı vurgusu

Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım Derneği (ASYOD) Üyesi ve Yedikule Eğitim Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Kıyık, akciğer kanserini erken evrede yakalamanın önemine değinerek, "İmminoterapi, hedefe yönelik tedaviler, nokta atışı radyo terapi uygulamaları sayesinde akciğer kanserine tedavi edici bir hastalık haline getirme veya kronik bir hastalığa çevirme yolundayız şu anda. Hedefe yönelik tedavilerle günde alacağımız birkaç hapla hastalık bir kronik hale gelebiliyor" dedi.

Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım Derneği’nce (ASYOD) Antalya Belek’te düzenlenen Uluslararası katılımlı Ulusal Akciğer Sağlığı Kongresi (UASK 2022), Türkiye ve dünyadan çok sayıda göğüs hastalıkları ve göğüs cerrahisi uzmanlarının katılımlarıyla gerçekleştirildi. Kongrede göğüs hastalıkları tarafından takip ve tedavisi yapılan hastalıklar ile ilgili güncel bilgiler, yeni tanı ve tedavi yöntemleri, karşılaşılan ilginç olgular ve sahadaki hekimlerin karşılaştığı klinik problemler tartışıldı.

Kıyık, akciğer kanserinin dünyada ve Türkiye’de kanser türleri içinde en fazla görülen ve en fazla ölüme neden olan durumunun olduğunu kaydetti.

" Erken evre vurgusu"

“Akciğer kanseri giderek artıyor mu” sorusunun cevabına ilişkin Kıyık, “Şöyle cevaplayabiliriz. Sigara içimi acaba artıyor mu. Evet maalesef sigara içimi artıyor. 11 yaşından itibaren çocuklarda sigara içme oranlarının arttığını görüyoruz. Her şeyden önce kansere yakalanmamak lazım. Nasıl bir yola çıktığımızda hız yaptığınızda kaza riskinin artıyorsa, akciğer kanserine de sigara içersek, kansere sebep olabilecek bazı iş kollarında çalıştığımızda, koruyucu tedbirler alınmadığı zaman akciğer kanserine yakalanma riski artacaktır. Kanser olduktan sonra dileğimiz şu, akciğer kanserini erken evrede yakalayabilmek” dedi.

"Sağ kalma ve hastalıkta kurtulma oranları arttı"

Kanseri önlenemiyorsa, erken evrede yakalamanın önemini işaret eden Uzman Dr. Murat Kıyık, “Dünyada tarama çalışmaları var. Düşük doz akciğer tomografisiyle daha erken evrede yakalayıp, kanseri erken evrede halletmek, tedavisini yapmak için. Tedaviyi yapmak için bir takım girişimler var. Şu an akciğer kanseri tedavisinde olağanüstü gelişmeler var. Bundan 10 yıl önce akciğer kanserinde sağ kalma, hastalıktan kurtulma oranları yüzde 12-15 seviyesindeydi, bugün yüzde 25’ler civarına yükseldi. Tabi ki bu oranlarda az ama biz gelişmelerin devam edeceğini umut ediyoruz. Akciğer kanseri tedavisinde erken evrede zaten tümörün cerrahi olarak çıkarılması gündemde olduğu için burada çok fazla eskiden beri değişen bir şey yok” diye konuştu.

"Tedavide umut verici gelişmeler"

Hastaların kendilerine daha çok ileri evrede gediğinin altını çizen Kıyık, “İmminoterapi, hedefe yönelik tedaviler, nokta atışı denilen radyo terapi uygulamaları sayesinde akciğer kanserine tedavi edici bir hastalık haline getirme veya kronik bir hastalığa çevirme yolundayız şu anda. Hedefe yönelik tedavilerle günde alacağımız birkaç hapla hastalık bir kronik hale gelebiliyor. Bunlar çok uzun süreli tedaviler olduğu için maliyeti yüksek olmakla birlikte hastalığı önleyici tedavi edici durumda oldukları için uzun yıllar hastalanıp 10-15 yıldır tedavi ettiğimiz hastalarımızın olması bizleri sevindiriyor. İmmünoterapi vücut bağışıklığını güçlendirerek onları kansere karşı savaşan hücreler durumuna çeviren tedaviler bunlar. Bunlarda umut verici. Akciğer kanserinde olduğu gibi diğer kanserler içinde umut verici ama pahalı tedavilerdir. Bunların gelişmesi daha ileride kombinasyon tedavilerinin olması yeni yapılan çalışmaların hızlı şekilde devam etmesi de kanser tedavisinde umut veriyor” dedi.

"Yeni bir sayfa açılıyor"

Akciğer kanseri olan bir hastayla karşılaştıklarında yaşanılanları anlatan Kıyık, “Ailenin nasıl yıkıldığını, hastanın kendini sorgulamaya başladığını görüyoruz. Hasta bir defa depresyona giriyor, ondan sonraki yaşamı tamamen değişiyor. Hayatında yep yeni bir sayfa açılıyor. Önce bir bocalama, hastalığı reddetme, daha sonra kabullenme gibi durumları görüyoruz. Bu durumlara düşmeden aslında keşke sigara bırakılabilse, koruyucu tedbirlere uyabilsek” değerlendirmelerinde bulundu.
 

İsa Akar-Akif Yılmaz
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Bilim Kafe’de her yönüyle Mehmet Akif konuşuldu Düzce Üniversitesi, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın öncülüğünde başlatılan ve üniversitelerde üretilen akademik bilginin toplumun her kesimiyle buluşturmayı amaçlayan ‘Bilim Kafe’ buluşmalarına bir yenisini daha ekledi. Bilim İletişimi Ofisi ile Toplumsal Katkı Koordinatörlüğü tarafından 27 Aralık Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü’ne ithafen düzenlenen "Her Yönüyle Mehmet Akif" başlıklı bilim kafe Düzce Belediyesi Konuralp Antik Tiyatrosu Seyir Terası Çadırı’nda gerçekleştirildi. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç’in konuşmacı olarak yer aldığı bilim kafe etkinliğine; Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Duygu Ekinci, Toplumsal Katkı Koordinatörü Doç. Dr. Hande Bulut, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recai Özcan ve öğrenciler ile vatandaşlar katılım sağladı. Programın açılış konuşmasını yapan Toplumsal Katkı Koordinatörü Doç. Dr. Hande Bulut, Mehmet Akif Ersoy’un yalnızca bir şair değil; yaşadığı dönemi, toplumsal sorunları derin bir sorumluluk bilinciyle ele alan çok yönlü bir düşünce insanı olarak ele alınması gerektiğini vurgulayarak bu kapsamda düzenlenen bilim kafe etkinliğine katılımı için Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç’e teşekkürlerini sundu. "Her zaman zihnimde Mehmet Akif idealizmi vardı" Programa konuşmacı olarak katılım sağlayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, Mehmet Akif Ersoy’a duyduğu hayranlığın ilkokul yıllarında başladığını belirterek, zihninde her zaman bir "Mehmet Akif idealizmi"nin yer aldığını dile getirdi. Mehmet Akif’in 1873 yılında Osmanlı Devleti’nin siyasi, sosyal ve fikrî açıdan sarsıntılı bir döneminde dünyaya geldiğini belirten eden Prof. Dr. İlhan Genç, Balkanlar ve Türkistan kökenli bir aile yapısı içinde yetişmesinin, onun düşünce dünyasına çok yönlü bir bakış kazandırdığını ifade etti. Doğu ile batıyı birleştiren güçlü sentez Mehmet Akif’in eğitim hayatına da değinen Prof. Dr. Genç, Akif’in modern mektep eğitimi ile dinî ilimleri birlikte sürdürdüğünü, Baytar Mektebi’nde kazandığı sebep–sonuç temelli bilimsel bakış açısını hayatının her alanına yansıttığını aktardı. Akif’in yalnızca Doğu kaynaklarını değil; Batı edebiyatını da yakından takip ettiğini vurgulayan Prof. Dr. İlhan Genç, Victor Hugo, Tolstoy ve Emile Zola gibi isimleri okumasının, onun fikri derinliğini ve sentez gücünü artırdığını belirtti. "Mehmet Akif, neden–sonuç ilişkisini en güçlü kuran şairlerdendir" Konuşmasında Mehmet Akif’in şiir ve yazılarında sürekli olarak "neden geri kaldık?" sorusunun peşinden gittiğini ifade eden Prof. Dr. Genç, Akif’in olaylara duygusal olduğu kadar rasyonel ve analitik bir perspektiften yaklaştığını söyledi. Akif’in yalnızca bir şair değil aynı zamanda toplumsal sorunlara çözüm arayan bir fikir ve aksiyon insanı olduğunun altını çizen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad dergilerindeki faaliyetlerine de değindi. Bu yayınlar aracılığıyla memleketin meselelerini ele aldığını, maddi imkânları sınırlı olmasına rağmen idealizminden ve sorumluluk bilincinden asla ödün vermediğini ifade etti. Akademik bilgiyi toplumla buluşturarak toplumsal farkındalığın artırılmasına önemli katkılar sunan Bilim Kafe etkinliği, katılımcıların sorularının yanıtlanmasının ardından sona erdi.
Kırşehir Esnaf Odaları çağrı yaptı, küçük esnaf destekledi Kırşehir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği; yeni yıl öncesi şehir halkına çağrıda bulunarak hediye ve günlük alışverişlerde küçük esnafın tercih edilmesini istedi. Öztürk’ün çağrısı, kentteki esnaf tarafından da destek buldu. Birlik Başkanı Bahamettin Öztürk; yaptığı açıklamada Kırşehir’in küçük bir şehir olduğunu belirterek, internet satışları ve büyük mağazalara karşı yerel esnafın korunmasının önemine dikkat çekti. Öztürk; "Hediyeleşmelerin yoğun olduğu bu dönemlerde vatandaşlarımıza sesleniyorum. Alışverişlerinizi küçük esnaftan yapın. Bu hem esnafımıza hem de şehir ekonomimize katkı sağlayacaktır" dedi. Yapılan çağrının ardından küçük esnaf arasında da olumlu bir hava oluştu. Esnaflardan Bektaş Yıldırım, vatandaşlarda yerel esnafa yönelik bir duyarlılığın oluşmaya başladığını ifade ederek; "İnsanlar artık küçük esnafın ayakta kalması için destek olunması gerektiğinin farkına varıyor" şeklinde konuştu. Bir diğer esnaf İsa Yılmaz ise, halkın yerel esnafa karşı daha duyarlı olması gerektiğini vurgulayarak; "Büyük zincirler yerine mahalle esnafının tercih edilmesi hepimizin yararına" dedi. Kırşehir’de süs eşyaları satışı yapan esnaf Müberra Can da özel günlerde yerel esnafın tercih edilmesinin önemine dikkat çekti. Can; "Anneler Günü, yeni yıl, Sevgililer Günü gibi özel günlerde yerli esnafın tercih edilmesini çok önemsiyoruz" ifadelerini kullandı. Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Bahamettin Öztürk; küçük esnafın desteklenmesinin şehir ekonomisinin canlı kalması açısından büyük önem taşıdığını belirterek, vatandaşları alışverişlerinde yerel esnafı tercih etmeye davet etti.