SAĞLIK - 03 Şubat 2023 Cuma 09:07

'Akdeniz usulü beslenme ile meme kanseri riskini azaltmak mümkün'

A
A
A
'Akdeniz usulü beslenme ile meme kanseri riskini azaltmak mümkün'

Beslenme şeklinin kanseri önlemede çok önemli olduğuna dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Selin Kapan, “Yanlış beslenme tarzından ve kanser gelişimini kolaylaştıran, obezite için de risk faktörü olan şekerli yiyeceklerden uzak durulmalıdır'' dedi.

İAÜ VM Medical Park Florya Hastanesi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Selin Kapan, 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla meme kanserine karşı uyarılarda bulundu. Meme kanserinin nasıl ortaya çıktığından bahseden Prof. Dr. Kapan, “Meme kanseri memede genellikle ağrısız, düzensiz sınırlı kitle oluşturur. Erken tanınmayıp tedavi edilmediğinde, ilk önce koltuk altı lenf düğümlerine yayılır. Sonrasında ise tüm vücuda yayılıp ölüme neden olabilir. Meme kanseri, halen dünyada ve ülkemizde kadınlar arasında en sık görülen kanser türü ve kadın kanserlerinde de ölümün birinci nedenidir. Bu gerçeği dünyada 6 milyondan fazla can alan Covid-19 salgını bile değiştirememiştir” şeklinde konuştu.

"Meme kanseri her yıl artıyor"

Meme kanserinin özellikle 40 yaş sonrası kadınlarda görülme sıklığının her 10 yılda belirgin şekilde arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Kapan, “Bu duruma rağmen değişen beslenme şekilleri, hormon ve katkı maddeli yiyecekler, obezite, stres gibi faktörler nedeniyle ülkemizde de daha genç yaşlarda da görülmeye başlamıştır. Dünyadaki her 8 kadından birinin ömrü boyunca meme kanseri olma riski vardır” ifadelerini kullandı.

"Risk faktörleri göz ardı edilmemeli"

Kadın olmanın meme kanserinde başlı başına bir risk faktörü olduğunu belirten Prof. Dr. Kapan, “Uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmak en önemli risk faktörlerinden biridir. Bunun dışında erken yaşta regl başlaması, geç menopoz, hiç gebelik olmaması, obezite, menopozda aşırı hormon ilacı kullanılması hormonlar açısından etkili risk faktörleridir. Obezite; yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalığı gibi bozukluklara neden olmasının yanında diğer kanserlere yatkınlık gibi meme kanseri için de önemli bir risk faktörüdür. Özellikle menopoz sonrası göbek çevresinde artmış yağ dokusu birikiminde de yağ hücrelerinde östrojen hormonuna dönüşüm görüldüğünden risk artmaktadır” dedi.

"Erken teşhis hayat kurtarabilir"

Oluşabilecek belirtileri anlatan Prof. Dr. Kapan, “Meme başında çekinti, memeden kanlı akıntı, memede portakal kabuğu görüntüsü gibi belirtiler aslında meme kanserinin ileri evrelerinde görülen belirtilerdir. Meme kanserinin erken evresindeki tek belirtisi genellikle ağrısız, düzensiz sınırlı, sert kitledir. Çoğunlukla büyük hacimli memelerde ve derin yerleşimli olduğunda ele gelmeyebilir. Bu yüzden meme kontrollerinin aksatılmadan yapılması, erken tanı için önemlidir. 20 yaşından itibaren her kadının ayda bir kez regl dönemini takip eden hafta kendi kendini muayene etmesi, yılda bir kez meme cerrahına muayene olması ve gerekiyorsa, meme ultrasonografisini yaptırması ihmal edilmemelidir. Bunların yanı sıra, 40 yaş sonrası yıllık mamografi tetkiklerinin yapılmasının meme kanserine bağlı ölümleri yüzde 30 azalttığı yapılan bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır” açıklamasında bulundu.

Tedavi yolları

Prof. Dr. Kapan, tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanserinde de amacın hastayı kanserli dokudan kurtarmak ve nüks gelişmeden sağlıklı uzun bir yaşam sağlamak olduğunu söyledi. Meme kanseri tedavisinde mümkünse ameliyat ile kanserli dokuyu çıkarmanın büyük önem taşıdığının altını çizen Prof. Dr. Kapan, “Evre 1’de sadece memede kitle ile yakalanan koltukaltına bile atlamamış olan kanserden bahsedilirken, evre 4’te uzak organlarda yayılım görülür. Erken evrede tedavi ile hastalık sonrası uzun yıllar sağlıklı yaşam mümkünken, uzak organlara sıçrama olduğunda bu organların fonksiyonlarının bozulması sonucu ölüm riski artmaktadır” dedi.

"Erken evrede kemoterapi gerekmeyebilir"

Erken evrede tanı konulduğunda hastaya ve memeye yapılacak girişimlerin de daha küçük ve daha az travmatik olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kapan, şu bilgileri paylaştı: “Erken evrelerde öncelikle ameliyat, sonrasında gereğinde kemoterapi dediğimiz ilaç tedavisi ve radyoterapi (ışın tedavisi) hastaya göre uygulanmaktayken, ileri evrelerde önce mutlaka kemoterapi yapılıp, sonrasında kar-zarar hesaplandıktan sonra cerrahi seçenek değerlendirilmektedir. Günümüzde çok erken evrede yakalanan meme kanserinde çoğu zaman hastanın memesi korunmakta, sadece kanserli bölge çıkarılmakta, koltuk altındaki lenf bezlerinin çıkarılması ve bunu takip edebilecek ileri dönemde ortaya çıkan kol şişmeleri ve fonksiyon kayıpları en aza indirilmekte, çoğu zaman kemoterapi gereği bile duyulmamakta ve 5 senelik yakın takip döneminde herhangi bir nüks olmadığında meme kanseri geçiren kadın ile geçirmeyen kadın arasında fark kalmamaktadır. İleri evrelerde yakalandığında ise meme kanseri koltuk altı lenf yollarını aşıp, kan yolu ile de kemik, karaciğer, akciğer ve beyin gibi hayati organlara metastaz yapıp ölümlere neden olmaktadır.”

"Akıllı ilaçlar kullanılabiliyor"

Meme kanserinde akıllı ilaçların kullanımı ile ilgili gelişmelerden de bahseden Prof. Dr. Kapan, şunları söyledi: “Hastalığın tanısını koyduğumuz değerlendirme, gidişat ve hasta özelinde nüksü önleyecek halk arasında akıllı ilaç diye adlandırılan ek ilaç tedavilerini kullanıp kullanmayacağımız konusunda bilgi verir. Bunun yanında, meme kanserlerinin sadece yüzde 10’unu oluşturan genetik geçişli bir kanserden şüphelendiğimizde yapılacak ek tetkikler ve alınacak önlemler, eklenecek hormon tedavileri konusunda da bu testlere başvururuz. Meme kanseri tedavisi genelde 6 ay ile bir yıl arasında tamamlanmaktadır. Bu süre sonrasında hastalar belli aralıklarla kontrole çağrılır, 5 sene sonunda bu kontroller senede 1’e düşer, yani bir kadın meme kanseri sonrası 5 yılını hastalıksız tamamladığında toplumdaki senede bir kontrol önerdiğimiz sağlıklı kadınlarla aynı düzeye gelir.”

Beslenmenin önemi

Beslenme şeklinin, kanseri önleme noktasında çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kapan, “Hücre bazlı kanser gelişmesi nedenlerin yanında yanlış beslenme ile kanser gelişimini kolaylaştıran yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Bu yiyeceklerin başında obezite için de risk faktörü olan şekerli yiyecekler vardır. Bu nedenle genel sağlıklı yaşam prensiplerine uyarak yani düzenli yaşa uygun spor, yürüyüş, Akdeniz usulü az yağlı ve şekersiz beslenme, düzenli uyku, stres faktörlerini en aza indirme, sigara kullanmama gibi yöntemler tüm diğer kanserlerde olduğu gibi meme kanserinde de önleyicidir” diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Muhtarın zor anları: "Benim hiçbir şeyden haberim yok" Bolu’nun Mudurnu ilçesinde Avdullar Köyü Muhtarı Ahmet Temel, köyündeki su kaynaklarının ihaleye çıkarılmasını basından öğrendiğini belirterek duruma tepki gösterdi. Köylünün kendisine "Sattığın suları git durdur" diyerek tepki gösterdiğini söyleyen muhtar, "Benim hiçbir şeyden haberim yok. Ben bu konuyu dün medyadan öğrendim. Köylüm bana ’Köyümüzün sularını sattın’ diyor" ifadelerini kullandı. Mudurnu Belediyesi Düğün Salonu’nda, Mudurnu Muhtarlar Derneği Başkanlığı Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi. Tek liste ile gidilen seçimde mevcut başkan Birol Taşkın güven tazeleyerek yeniden başkan seçildi. Toplantı sırasında eline mikrofonu alan Avdullar Köyü Muhtarı Ahmet Temel, köyündeki doğal mineralli ve jeotermal su kaynaklarının ihaleye çıkarılması sürecini değerlendirdi. İhaleye ilişkin kararı yerel medyadan öğrendiğini dile getiren Temel, bu durumun köy halkı arasında huzursuzluğa neden olduğunu ifade etti. "Böyle mi muhtarlık yapacağız?" Vatandaşların kendisini sorumlu tuttuğunu belirten Temel, kendisine söylenen ’Sattığın suları git durdur’ sözüne tepki göstererek, "Biz muhtarlar olarak neden her şeyden sorumluyuz? Maden ocağı konusunda mücadele verdik, 1,5 yıldır. Onun için Allah’a şükür bir şeyler yaptık ama şimdi de su olayı çıktı başımıza. Bunun için köylüyle akşam toplandık, karar aldık. Kararımızda itirazımızı beyan ettik. Biz sesimizi kime duyuracağız? Benim hiçbir şeyden haberim yok. Biz muhtarlar masada alınan kararları neden medyadan öğreniyoruz? Ben bu konuyu dün medyadan öğrendim. Köylüm bana ’Köyümüzün sularını sattın’ diyor. Böyle mi öğreneceğiz, böyle mi muhtarlık yapacağız?" dedi. Öte yandan, Resmi Gazete’de yayımlanan ilana göre, İl Encümeninin Mudurnu ve Mengen ilçelerindeki 4 farklı noktada jeotermal ve doğal mineralli su arama ruhsatı için ihaleye çıkacağı öğrenildi.
Trabzon Trabzon Film Festivalinde Altın Taka ödülleri sahiplerini buldu Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Trabzon Film Festivali’nin ödül töreni, sinema dünyasının önemli isimlerini bir araya getirdi. Farklı kategorilerde dereceye giren yapımlar ve sanatçılar, Altın Taka Ödülleri ile onurlandırıldı. Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, uzun metrajlı filmleri de dahil ederek festivali geleneksel hale getireceklerini açıkladı. Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Trabzon Valiliği ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle bu yıl ilki düzenlenen Trabzon Film Festivali’nin ödül töreni yoğun katılımla gerçekleşti. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in ev sahipliği yaptığı törene, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, sanatçılar ile sanatseverler katıldı. "Trabzon sinemayla yeni tanışmış bir şehir değildir" Konuşmasında "Trabzon sinemayla yeni tanışmış bir şehir değildir" diyen Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç "1900’lü yılların başından itibaren sinema salonları, seyircisi ve sanatçılarıyla güçlü bir sinema kültürüne sahiptir. Belediyemizin arşivlerinde yer alan 1930’lu yıllara ait sinema ve tiyatro düzenlemeleri, bu kültürel birikimin somut göstergesidir. Merhum Erol Günaydın’dan Tanju Gürsu’ya, Ertem Eğilmez’den bugün aramızda bulunan çok kıymetli sanatçılarımıza kadar Trabzon, Türk sinemasına iz bırakan pek çok değer kazandırmıştır. Bu kadim mirası sinema yoluyla geleceğe taşımayı bir vefa ve miras sorumluluğu olarak görüyoruz. Altın Taka ödülümüz, 101 yıl önce Karadeniz’den cepheye cephane taşıyan isimsiz kahramanların hatırasına adanmıştır. Bu yıl İlkini gerçekleştirdiğimiz Trabzon Film Festivali’ni her yıl daha da büyüterek sürdürme sorumluluğunu taşıdığımızı huzurlarınızda bir kez daha ifade ediyorum" dedi. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu ise "Bu festivalin Karadeniz’e ve özellikle Trabzon’a çok yakıştığını açıkça ifade etmek isterim. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonu doğrultusunda sanatı ve sanatçıyı merkeze alıyor, Trabzon’un doğası ve kültürüyle sinema için çok güçlü bir plato olduğunu görüyoruz. Bu kıymetli festivali hayata geçiren tüm ekibe, sanatçılarımıza ve emeği geçen herkese bakanlığımız adına teşekkür ediyor, bu tür projeleri desteklemeye devam edeceğimizi özellikle vurguluyorum" şeklinde konuştu. Hülya Koçyiğit ve Hüseyin Avni Danyal’a onur ödülü Onur Ödülü’ne layık görülen Hüseyin Avni Danyal da duygularını şu sözlerle dile getirdi: "Doğup büyüdüğüm topraklarda bir film festivalinin düzenleniyor olması beni inanın hepinizden daha çok heyecanlandırıyor. Geç kalınmış ama çok değerli bir adım olduğunu düşünüyorum. Bundan büyük bir onur ve gurur duyuyorum. Trabzonlu bir sanatçı olarak bu festivalin büyümesi ve uluslararası bir nitelik kazanması için üzerime düşen her türlü katkıyı vermeye hazırım." Onur Ödülü’ne layık görülen Türk sinemasının duayen isimlerinden Hülya Koçyiğit ise konuşmasında şunları söyledi: "Trabzon Film Festivali’nin ilk kez düzenlenmiş olmasına rağmen, bundan sonra geleneksel hale gelerek güçleneceğine ve yalnızca Trabzon’un değil tüm Karadeniz’in kültür ve sanat hayatında söz sahibi olacağına yürekten inanıyorum. Biraz geç kalınmış olsa da atılan bu cesur adımın arkasında durulacağına ve tüm Trabzon’un bu festivali sahipleneceğine inanıyor, emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, başarılar diliyorum." Ödüller sahiplerini buldu Konuşmaların ardından, Trabzon Film Festivali’nde başarılı bulunan yapıtların sahiplerine ödülleri takdim edildi. Öğrenci Kısa Film Yarışması Jüri Ödülü, ’Çalınan Yük’ filmine verilirken, Öğrenci Kısa Film Yarışması En İyi Film Ödülü’nün sahibi ’Gülümse’ oldu. Ulusal Kısa Film Yarışması’nda belgesel kategorisinde Erol Günaydın Jüri Özel Ödülü, ’İyi Ölüm’ filmine layık görüldü. Altın Taka Deneysel En İyi Film Ödülü’nü ’Kim’ filmi kazandı. Belgesel dalında verilen ödül ’Pirlerin Düğünü’ filmine giderken, Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü ’Muzaffer’ filmine, En İyi Film Ödülü de ’Berona’ filmine verildi.
Kütahya Kütahya’da "Dilek Arabası" ilgi odağı oldu Kütahya’da bir işletmenin öncülüğünde hayata geçirilen "Dilek Arabası" uygulaması, kısa sürede vatandaşların yoğun ilgisini çekti. Atatürk Bulvarı’nda faaliyet gösteren döner işletmesinin sahibi Kıymet Akgün, başlangıçta reklam amacıyla başlatılan çalışmanın beklenenden çok daha büyük bir etki oluşturduğunu söyledi. Uygulamanın ortaya çıkış sürecini anlatan Akgün, "Asıl amacımız reklamdı. Oğlumun hibrit arabası vardı, bir değişiklik olsun istedik. ‘Bu arabaya dileklerinizi yazın’ dedik. İlk başta bu kadar ilgi göreceğini düşünmemiştik ama çok güzel geri dönüşler aldık" dedi. Vatandaşların sadece dışarıdaki kağıtları kullanmakla kalmadığını belirten Akgün, "Kağıt kalmayınca içeriden kağıt isteyip dilek yazmak isteyenler oluyor. Her gün yüzlerce kağıt gidiyor, bazen rüzgarda uçanlar bile oluyor" ifadelerini kullandı. Uygulamanın sosyal medyada da etkili olduğunu vurgulayan Akgün, Instagram’da Levent Önerişleri hesabından yapılan paylaşımların büyük katkı sağladığını belirterek, "Bir akım başlattık. Dileklerini yazıp paylaşanlara yüzde 10 indirim yaptık. İlgi çok güzel oldu, memnun kaldık" diye konuştu. Dilek kağıtlarında her yaştan insanın hayallerinin yer aldığını söyleyen Akgün, "Öğrenciler sınavlarında başarılı olmak istiyor, KPSS yazanlar var. Kimi araba, kimi motor, kimi ev dilemiş. Asgari ücretle ilgili beklentiler var. Çocuklar aileleriyle gelip birlikte yazıyor. Çok samimi ve komik notlar da çıkıyor" dedi. Araca "Dilek Arabası" adını verdiklerini belirten Akgün, uygulamanın hem işletmeye hem de insanlara moral kaynağı olduğunu sözlerine ekledi.