SAĞLIK - 09 Eylül 2019 Pazartesi 12:12

Akran zorbalığı intihara sürükleyebilir

A
A
A
Akran zorbalığı intihara sürükleyebilir

Dr. Can Tumba, akran zorbalığına karşı öğrencileri ve aileleri uyardı. Dr. Can Tumba, “Mağdur çocuklarda özgüven azalması, kişilik bozuklukları ve depresyon görülüyor. Oldukça yüksek bir intihar oranı da var, özellikle zorbalık devam ederken. İleriki yıllarda alkol, uyuşturucu bağımlılıkları görülebiliyor” dedi.

Çamlıca Medipol Üniversite Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Can Tumba, çocuklar arasındaki zorbalığın her iki taraf için de psikolojik etkilerine karşı ailelere uyarıda bulundu. Tumba, yaptığı açıklamada, okullarda zorbalık yapan çocukların psikolojisinin görece olarak mağdurlardan daha az incelendiğine dikkati çekti. Genellikle agresif ve ceza yanlısı anne babaların büyüttüğü çocuklarda zorbalığın görüldüğüne işaret eden Tumba, "Bu çocuklarda yetişirken belli bir mağduriyet söz konusu. Ayrıca çok küçük yaşlardan itibaren şiddet ve geçimsizlik yoluyla istediklerini elde ettiklerini fark ediyorlar ve bu bir alışkanlık haline geliyor. Zorbaların bir diğer özelliği çocukluklarındaki şiddet ve güvensizlik ortamı nedeniyle çevrelerini ve çevrelerindeki kişileri kontrol etme ihtiyacı. Bu okullarda kendilerinden zayıf çocuklar üzerinde kontrol olarak beliriyor" dedi.

Uyuşturucuya meyilli olabilirler
Tumba, zorba çocukların yetişkinlik yıllarının oldukça sorunlu olduğunu vurgulayarak, "Boşanma, aile içi şiddet, sıkça işten uzaklaştırılma, alkolizm ve sabıka konularında yüksek oranlar söz konusu. Bir kısım uzmanlar zorba çocukların ailelerine bu faktörlerin anlatılmasını ve ailelerin, çocuklarının geleceği için onları eğitmelerini öneriyorlar” ifadelerini kullandı.

Zorbalığa uğrayan çocuklarda da intihar eğilimine dikkati çeken Tumba, şu değerlendirmede bulundu: "Zorbalığa uğrayan çocuklarda özgüven azalması, kişilik bozuklukları, Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve depresyon görülüyor. Oldukça yüksek bir intihar oranı da var, özellikle zorbalık devam ederken. Çoğu mağdur çocuk anne babalarına veya öğretmenlerine gitmeyi reddediyor. Bunun bir kaç nedeni var. Bir defalık müdahaleden sonra zorbanın daha fazla şiddet göstermesi ihtimali yüksek. Zorba ve diğer arkadaşları tarafından ‘ispiyoncu’ olarak adlandırılmaktan da korkuyorlar. Bir de, mağdurlara kültürel olarak sempati duyulmamasından kaynaklanan anlamsız öğütler; ‘Madem orada toplandıklarını biliyorsun niye başka yerden geçmedin?’ ‘Sen de vursaydın ona’ gibi gerçekçi olmayan ve dolaylı olarak mağduru suçlayan söylemler oldukça yaygın. Yetişkinlik yıllarında mağdurlarda depresyon, nedensiz öfke nöbetleri ve alkol, uyuşturucu bağımlılıkları görülebiliyor".

Alaycı ve dışlayıcı zorbalık
Tumba, zorbalık konusunda en yaygın yöntemin 1970’li yıllarda Norveçli psikolog Prof. Dan Olweus’un başlattığı Olweus Zorbalık Önleme Programı olduğunu belirterek şöyle devam etti: "Program, öğretmen ve okul personelini eğitmek, çocukları sürekli gözlemleyerek iletişimlerine müdahale etmek, öğrencilere konuşmalar düzenleyerek belli bir caydırıcılık oluşturmak gibi unsurlar içeriyor. Ancak, bazı uzmanlar bu yöntemin çok olumlu sonuçlar vermediğini belirtip bazı okullarda bu yöntemden sonra zorbalığın çok az miktarda azalmasına karşılık şiddet olaylarında artış olduğunu kaydediyorlar. Bu bakış açısına göre şiddet içeren zorbalık ile sözlü, alaycı ve dışlayıcı zorbalık arasında bir ayrım yapılmalı".

Beklenen tepkiden kaçının
Mağdurların, zorbaların beklediği tepkiyi vermemesi gerektiğine işaret eden Tumba, şu bilgileri paylaştı: "Şiddete okul personeli müdahale ederken, şiddet içermeyen tacizlerde öğrencilere mağdur kimliğini kabul etmemek için öfkelenme duygusunu kontrol altına almalarının öğretilmesi öneriliyor. Bir zorba birisine ‘şişko’ derse kızmak ve olumsuz yönde etkilenmek yerine “Ben senin zayıf olmanı takdir ediyorum" gibi bir cevap zorbanın istediği tepki olmadığı için çok daha etkili oluyor. Ayrıca yanıtın tırmandırıcı bir yanı olmadığı için zorbanın hevesi kursağında kalıyor. Bu yönteme Psiko-eğitim paradigması deniliyor. Bunun, mağdur kimliğini kaldırmak için üç temel önerisi var: Sakin kalmak, öfkelenerek sadece kendi kendimizi öfkelendirdiğimizi anlamak, sakin şekilde cevap vererek kontrolü ele almak".

Öğretmenler her iki tarafla ilgilenmeli
Tumba, öğretmenlere ve ailelere görev düştüğünü belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Öncelikle okulda şiddete izin vermemek çok önemli. Ancak sözlü tacizi öğretmenlerin engellemesi pek mümkün değil. Bunu yapabilmek için ya öğrencilerin sürekli gözaltında tutulması ya da iletişimlerinin asgariye indirilmesi gerekir. Bu da normal sosyal ilişkilerini ve psikolojik gelişmelerini engeller. Bu nedenle, bir yandan zorbalığın gelecekteki psikolojik ve sosyal sorunlarını hem zorbaya hem de ailesine anlatmak, diğer yandan da sözlü taciz ve zorbalıkla mağdur kimliğine düşmeden, öfkelenmeden ve yapılan tacizi tırmandırmadan bununla savaşmanın yollarını öğretmek doğru olur".

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş: “Türkiye’ye güç veren kadınlara sosyal ekonomik ve siyasal alanda destek olmayı sürdürüyoruz” Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “Türkiye’ye güç veren kadınlara sosyal ekonomik ve siyasal alanda destek olmayı sürdürüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürüttüğümüz kadınların hak ve özgürlüklerini genişleten başarılı çalışmalara her geçen gün bir yenisini daha ekliyoruz” dedi. Aile Ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde gerçekleştirilen ‘Toprağın Motifleri Çini ve Soğuk Porselen Çiçek Sergisi’ne katıldı. Burada sergiyi ziyaret edenlere yönelik bir konuşma gerçekleştiren Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, ardından Türkiye’nin farklı bölgelerinde yetişen ve ekolojik şartlara özgü endemik bitkileri geleneksel el sanatları aracılığıyla vurgulayarak, bu bitkilerin korunmasına dikkat çeken sergiyi gezdi. “Üreten her bir kadın yarınımızın umududur” Konuşmasında üreten kadınların yarınlar için umut olduğunu belirten Bakan Göktaş, “Bugün burada çalışan, üreten ve başaran, sanatın güçlü kadınlarıyla bir aradayız. Toprağın Motifleri Sergisi’nde sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Bu vesileyle serginin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Kıymetli misafirler, kadın, ailenin temeli, toplumun bereketidir. Emek ve fedakarlıkla hayatı bir sanat inceliğinde işleyen, çalışan, üreten her bir kadın yarınımızın umududur. Hikayesiyle herkese ilham olan, ülkemizin gelişmesi ve büyümesi için emek veren ter döken kadınlarla, her birinizle gurur duyuyoruz Şunu vurgulamak isterim ki bu ülkenin kadınlarının yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Kadının her alanda aktif rol alması, ülkemizin geleceği açısından son derece önemlidir. Bugün bir araya gelmemize vesile olan bu sergi kadının sanatta varlık göstermesinin güzel bir örneğidir. Bu anlamda Çınar Kültür ve Sanat Derneği’nin kadınlarla yürüttüğü çalışmaları çok değerli bulduğumu özellikle vurgulamak isterim. Bu çalışmalardan birisi de ince işçiliğin, sabır ve emeğin en güzel hali çini sanatıdır. Bizleri bu eserlerle buluşturdukları için, sanatçılarımıza ve değerli hocalarımıza, derneğimize çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. “Önceliğimiz hep kadın girişimciliğinin desteklenmesi” Önceliklerinin kadın girişimciliği ve kadın istihdamı olduğunu söyleyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “Kıymetli misafirler Türkiye’ye güç veren kadınlara sosyal ekonomik ve siyasal alanda destek olmayı sürdürüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürüttüğümüz kadınların hak ve özgürlüklerini genişleten başarılı çalışmalara her geçen gün bir yenisini daha ekliyoruz. Her zaman güçlü kadın güçlü Türkiye vizyonu doğrultusunda kadın haklarını koruyan bir anlayışla hareket ettik. Önceliğimiz hep kadın girişimciliğinin desteklenmesi ve kadın istihdamının artırılması oldu. Bu anlamda kadınların kooperatif yoluyla güçlendirilmesi projesi ile, ekonomik ve sosyal hayata etkin katılımlarını sağlıyoruz. ‘Geleceğini Kuran Genç Kadınlar’ projesiyle genç kadınların staj ve eğitime ulaşmalarına destek oluyoruz. Mühendis kız öğrencilerimiz için ‘Türkiye’nin Mühendis Kızları’ projesini hayata geçirdik. Sıfır tolerans ilkemiz doğrultusunda Kadına şiddetle mücadelemizi büyük bir kararlılıkla sürdürüyoruz. 2024 - 2028 dönemini kapsayan kadının güçlenmesi strateji belgesi ve eylem planı ile Türkiye yüz yılında kadınları her alanda desteklemeyi devam edeceğiz” dedi.
Diyarbakır Diyarbakır’da 15. Mezopotamya Tarım ve Hayvancılık Fuarı başladı Diyarbakır’da düzenlenen "15. Mezopotamya Tarım ve Hayvancılık Fuarı" kapılarını açtı. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) ile Mezopotamya Fuarcılık tarafından organize edilen 15. Mezopotamya Tarım, Hayvancılık, Tavukçuluk ve Süt Endüstrisi Fuarı kapılarını açtı. Fuarın açılış konuşmasını yapan DTSO Başkanı Mehmet Kaya, bitkilerin ilk evcilleştirildiği, buğdayın kendi başına tohumlanmasından evcil kültürünün yapıldığı, hayvanların kültürünün yapıldığı ve yerleşik düzene geçildiği bir bölgeden bahsettiklerini belirterek, "Tarım, bu bölgede o kadar önemli. Bize düşen görevde bu tarımı, tarımın coğrafyasını, gastronomisini, turizmini geliştirmek. O günden bize kalan bu değeri gelecek kuşaklara aktarmak en önemli görevlerimizden biri olmalı. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası olarak biz, 15 yıldır fuarlarımızı düzenliyoruz ve tarımı pandemi dışında kesintisiz devam ettirdik. Geçen yıl 300 katılımcı, yaklaşık 100 yönetici ve 116 bin ziyaretçiye ev sahipliği yaptı tarım fuarımız. Bu yıl, Türkiye’nin tarım fuarında en iyi 5 fuarından biri oldu Diyarbakır Tarım Fuarı. Bu seneki katılımcı firma sayısı 322, yaklaşık 120 firma temsilcisi var. Ve hedefimiz 200 bin ziyaretçiye ulaşmak” dedi. TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Diyarbakır Ticaret Borsası Başkanı Engin Yeşil ise, tarımın merkezi olan kadim Diyarbakır’da, tarım sektöründeki yenilikleri, gelişmeleri ve modernizasyonu, çiftçilere, üreticilere ve de tüm ilgililere tanıtılmasında Mezopotamya Tarım ve Hayvancılık Fuarının rolü oldukça önemli olduğunu dile getirdi. Dünyanın çeşitli yerlerinde düzenlenen, Uluslararası ticarette önemli bir yeri olan fuarlar, binlerce satıcı ve alıcıyı bir araya getirerek büyük bir alış veriş potansiyeli oluşturduğunu aktaran Yeşil, "Mezopotamya Tarım Hayvancılık Fuarı da sadece Diyarbakır’ın değil bölgenin tarım, hayvancılık ve ticaretine önemli katkı sunmaktadır" şeklinde konuştu. Fuarda, jandarma personeli tanıtımlar yaparak cihazlar hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Fuara; Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Doğan Hatun, Mardin Büyükşehir Belediyesi Başkanları Ahmet Türk ve Devrim Demir, Van Büyükşehir Başkanı Abdullah Zeydan, Erbil Valisi Omed Xoşnav, Erbil TSO Başkanı Gaılan Saeed Azeez, sivil toplum örgütü temsilcileri ve çok sayıda davetli ile çiftçi katıldı.