POLİTİKA - 26 Temmuz 2014 Cumartesi 08:42

Ali Babacan: ‘Mazlumun yanında olmak insanlığın gereğidir’

A
A
A
Ali Babacan: ‘Mazlumun yanında olmak insanlığın gereğidir’

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan: “Dini, milleti, ırkı ne olursa olsun mazlumun yanında olmak insanlığın gereğidir diye düşünüyorum” dedi.

Eskişehir Sanayi Odası (ESO), Eskişehir Ticaret Odası (ETO) ve Eskişehir Ticaret Borsası (ESKTB) işbirliği ile düzenlenen iftar yemeğine katılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Gazze, Suriye ve Irak’ta yaşanan olaylara karşı İslam dünyasının sessiz kaldığını söyledi.

“Dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın, eğer bir haksızlık varsa bir zulüm varsa, bir acı varsa ve kadınla ile çocuklar hayatlarını kaybediyorsa, dini, milleti, ırkı ne olursa olsun mazlumun yanında olmak insanlığın gereğidir diye düşünüyorum” diyen Babacan konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu sene Ramazan ayında Gazze, Irak ve Suriye olmak üzere İslam dünyasının farklı köşelerinde hepimizi derinden üzen, içimizi burkan çok büyük acılar yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Şuanda burada bizler bu iftar sofrasını hep birlikte paylaşabiliyorken, ne yazık ki hemen yanıbaşımızda ki Suriye’de bir iç savaş olanca şiddeti ile devam ediyor. Irakta ki karışıklık ve siyasi iktidarsızlık, Irak’ında neredeyse iç savaş denilebilecek bir ortamın içine hızla sürüklemektedir. Özellikle son haftalarda İsrail, kadın çocuk dinlemeden uluslararası hukuku da tanımadan yapmış olduğu saldırılarda yüzlerce Filistinli kardeşimiz hayatını kaybetti. Biraz daha uzaklıklara baktığımızda Libya’da, Mısır’da, Tunus’da sıkıntılı süreçler yaşanıyor. Kuzeyimize baktığımızda Rusya ile Ukrayna arasında ki gerginlik ve Ukrayna’da ki sorunlar Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Tüm bunlar yaşanırken, maalesef ne Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM), ne İnsan Hakları Örgütleri ne de Uluslararası Basın yaşanan bu zulümler karşısında net bir tavır sergileyebilmiş değil. Bugün şöyle bir bakıyorsunuz, özellikle İslam dünyasında sesi en yüksek çıkan, dertlilerin derdine ortak olan ve sıkıntıları açık açık dile getiren hemen hemen bir tek Türkiye var. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan var. Tüm bu hadiseler aslında, bizim kendi aramızdaki birliğin, beraberliğin ve dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu bizlere tekrar tekrar hatırlatıyor. Türkiye’nin kendi içindeki birlik ve beraberliği, kendi iç huzuru ve kardeşliğin kıymetini bilmemiz gerek bir konu. Mutlaka dayanışma ve birlik, beraberlik içerisinde istikrarlı duruşumuzu sürdürmek zorundayız.”

“HEDEFLEDİĞİMİZ İLERİ DEMOKRASİ İÇİN DAHA ATMAMIZ GEREKEN ADIMLAR VAR”

Türkiye’nin önümüzdeki dönemde önemli dönemeçlerden geçeceğini dile getiren Babacan, “Geçtiğimiz sene Mayıs ayından Gezi Parkı olayları, arkasından 17 Aralık süreci, 30 Mart Yerel Seçimler, 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimleri, gelecek sene genel seçimler derken siyasi takvimimizin son derece hızlı olduğu 2 yılın hemen hemen ortasındayız. Bu dönem Türkiye’de önemli sınavlar verdiğimiz bir dönem. Demokrasimiz sürekli olarak testten geçiyor. Hukuk sistemimiz sürekli olarak testten geçiyor. Ekonomimiz sürekli olarak testten geçiyor. Böylesine kritik bir dönemde Türkiye’nin demokrasisi ve ekonomisiyle 12 yıllık bir yükselme dönemini yaşayıp bundan sonra 2023 hedeflerine doğru nasıl büyüyeceği önemli olacak. Hem demokraside hem ekonomide beraber yükselmek zorundayız. Birinden biri geri kalsa, diğerini aşağıya çekiyor ve geride bırakıyor. Bunun için Türkiye’de biz ileri standartlarda bir demokratik sisteme ulaşmak için büyük bir çaba verdik veriyoruz. Hala maalesef ileri bir demokrasi olduk diyecek bir konumda da değiliz. Çok önemli adımlar attık. Sayısız miktarda demokratikleşme paketleri hazırladık. Anayasamızda 2003-2004 yıllarını düşünün defalarca değişikliğe gittik. 2002 yılı ile bugünü mukayese ettiğimizde demokratikleşme konusunda gerçekten iyi bir noktaya geldik. Ama arzu ettiğimiz, hedeflediğimiz ileri demokrasi için daha atmamız gereken adımlar var. Bunlarında ne olduğu konusunda gayet güzel çalışmalarımız var. Siyasi takvimin el verdiği noktalarda bunlarında hepsi zamanı gelince yapılacak. Böylesine önemli bir süreçte 2010 yılında Anayasamızı değiştirdik. Bu değişikliklerden önemli maddelerden birisi ise Cumhurbaşkanını halkın doğrudan seçmesiydi” diye konuştu.

“HALKIN GÖNLÜNDE TAHT KURAN BİR CUMHURBAŞKANI SEÇİLECEK”

10 Ağustos’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın Cumhurbaşkanını seçeceğini vurgulayan Babacan, konuyla ilgili konuşmasına şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanı aslında Devlet Başkanıdır. Bizim Anayasamızda böyle der. Genellikle ülkelere bakıldığında hükümet başkanı denildiği zaman, Başbakan, Devlet Başkanı denildiğinde Cumhurbaşkanı olarak anlaşılır. Bu anayasa değişikliği devlet ile vatandaşın kucaklaştığı çok önemli bir anlayışı yapısal olarak sistemimize koymuş olduk. Halkın gerçekten gönlünde taht kuran, halkı ikna edebilen, milleti doğrudan temsil edebilen, bir Cumhurbaşkanımız olacak. Be öncelikle bu sistem değişikliğinin ve önümüzde ki 10 Ağustos’da yapılacak olan seçimlerin ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye olarak, millet olarak bu yeni sistemin kalıcı olarak devlet millet buluşmasının yerleşeceği bir döneminin de başlangıcı olacağına inanıyorum. 12 yıldır Türkiye’ye büyük hizmetler veren Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı adayımızdır.”  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kuraklığa karşı yeni tedbir, barajlarda tasarruf dönemi: 35 milyon metreküp su tutuldu Türkiye’de son aylardaki yağışların azlığı sebebiyle kuraklık riskine karşı alınan yeni tedbirler arasında barajlarda su tasarrufu dönemine girildiği belirtildi. Kırıkkale İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda Vali Mehmet Makas’a bilgiler aktaran DSİ 5. Bölge Müdürü İbrahim Yaroğlu, barajdaki suyu tribün yerine dipsavaktan bıraktıklarını belirterek, bu sayede 35 milyon metreküp su tasarrufu ettiklerini söyledi. Kırıkkale İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı, Vali Mehmet Makas başkanlığında gerçekleştirildi. 2024 yılı için planlanan projelerle ilgili kurum müdürlerinden bilgi alan Vali Makas, Kırıkkale’ye hizmet için var olduklarını söyledi. Vali Makas, "Oturduğumuz koltuklar aziz milletimize ait koltuklar. Dolayısıyla işimizi takip edeceğiz. Bunun siyasi kimliği olsun, atanmış bürokrat arkadaşımız olsun, lütfen sadece norm hukuk kapsamında kalmayın, takibini yapın. Kurumlarınızın işini ’ben yazıştım’ şeklinde bakmayın, takip edin" dedi. Koordinasyon toplantısına katılan DSİ 5. Bölge Müdürü İbrahim Yaroğlu da içme ve tarım arazilerinde kullanılan su hakkında Vali Makas’a bilgiler aktardı. Yaroğlu, yaptığı açıklamada, barajlardan 35 milyon metreküp su tasarrufu yaptıklarını belirtti. İçme suyu noktasında sıkıntının olmadığını ifade eden Yaroğlu, tarım arazilerinde yapılan sulamada ise disiplinli gittiklerini kaydetti. "Disiplini elden bırakırsak suyumuz yetmeyecek" 15 Mayıs’tan önce Hirfanlı Barajı’ndan suyu bırakmayacaklarını anlatan Yaroğlu, "Sulamada şöyle sıkıntımız olmayacak; Biz biraz disiplinli gidiyoruz. Her gelen talebe hemen olumlu cevap vermiyoruz. Burada bazı yerlerde kısıtlı sulama yapacağız. 15 Mayıs’tan önce Hirfanlı Barajı’ndan suyu bırakmayacağız. Bu tarihi, yağış durumuna göre ne kadar öteleyebilirsek de öteleyeceğiz. Dolayısıyla burada disiplini elden bırakırsak suyumuz yetmeyecek" diye konuştu. "35 milyon metreküp suyu tasarruf ettik" Bölge Müdürü Yaroğlu, "Buradaki barajlarımız sadece Kırıkkale topraklarını sulamıyor. Çorum ve Sinop’a kadar bu vadiyi, Kızılırmak havzasını suluyor. Daha önceden tribünlerden enerji üretip bırakılan su saniyede 50 metreküptü bu sene ilk defa dipsavaktan 15 metreküp su bıraktık ve 35 milyon metreküp suyu tasarruf ettik" şeklinde konuştu. "Disiplini de bozmazsak sulamada sıkıntı yaşamayacağız" Su tasarrufu konusunda disiplinli olunması gerektiğini savunan Yaroğlu, "Dolayısıyla burada da disiplinli gitmemiz lazım sulama noktasında. Bu sene yağış durumuna göre bu disiplini de bozmazsak sulamada da sıkıntı yaşamayacağız. Türkiye olarak su zengini de değiliz, su fakiri de değiliz. Türkiye’nin kategorisi su stresi çeken ülkeyiz. Bakanlığımızın da öncülüğünde ’suda tasarruf’ diye. Böyle gidersek nüfus ve sanayimizde artıyor. 2030’dan sonra gerekli önlemler alınmazsa su fakiri olabiliriz" değerlendirmesini yaptı.