GÜNDEM - 29 Ocak 2021 Cuma 10:04

Alibeyköy Barajından sevindiren görüntü: Sular Moğlova Kemerine yaklaştı

A
A
A
Alibeyköy Barajından sevindiren görüntü: Sular Moğlova Kemerine yaklaştı

İstanbul’da Ocak ayı içerisinde etkili olan kar ve yağmurlu hava barajları ciddi anlamda besledi. 8 Ocak günü yüzde 19 seviyesine kadar düşen barajların doluluk oranı bugün itibariyle yüzde 38 seviyesine çıktı. İstanbul’un en önemli barajı Alibeyköy’de ise sular Moğlova Kemerinden yüzlerce metre çekilmişti. Son çekilen görüntüde ile suların kemere yaklaştığı görüldü.

Son aylarda yaşanan kuraklık nedeniyle son 10 yılın en düşük baraj doluluk oranlarını gören Megakent İstanbul’da yaklaşık 1 aydır etkili olan yağmurlar yüzleri güldürmeye devam ediyor. Barajların her geçen gün artan doluluk oranı İSKİ verilerine yansıdı. 8 Ocak günü yüzde 19.16 seviyesine kadar düşen barajların doluluk oranı bugün itibariyle yüzde 38.29 seviyesine çıktı. Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre İstanbul’da hafta sonun yağmurlu geçmesi bekleniyor. Düşen yağmurlar ile barajların doluluk oranın daha artması bekleniyor.

Alibeyköy Barajından sevindiren görüntü: Sular Moğlova Kemerine yaklaştı

Öte yandan İstanbul’un en önemli barajları arasında yerini alan Alibeyköy Barajında ise daha önce yapılan çekimlerde suların yüzlerce metre çekildiği görülmüştü. Son yapılan çekimlerde ise barajın tekrar dolmaya başladığı ve tarihi Moğlova Kemerinin ayaklarına suların yaklaştığı görüldü. Barajın doluluk oranı son 4 günden yüzde 43 seviyesinden yüzde 50 seviyesine çıktı. Diğer taraftan barajların genel doluluk oranın yükselmesi ile bir ezber de bozuldu. Daha önce son 10 yılın en düşük seviyesi olarak duyurulan oranlar son 7 yıl olarak güncellendi. Son on 10 yıllık doluluk oranında ise en düşük doluluk oranı 28 Ocak 2014 tarihinde yüzde 32.55 olarak gerçekleşti.

Öte yandan, yağmurlar İstanbul’un barajlarının bireysel doluluk oranlarına da yansıdı.

Alibeyköy Barajından sevindiren görüntü: Sular Moğlova Kemerine yaklaştı

İstanbul barajlarının bugün itibariyle doluluk oranları şöyle;

-Ömerli Barajı doluluk oranı yüzde 41.62
-Papuçdere barajı doluluk oranı yüzde 13.29
-Sazlıdere barajı doluluk oranı yüzde 17.55
-Büyükçekmece barajı doluluk oranı yüzde 40.42
-Alibeyköy barajı doluluk oranı yüzde 50.06
-Terkos barajı doluluk oranı yüzde 37.73
-Kazandere barajı doluluk oranı yüzde 43.11
-Elmalı barajı doluluk oranı yüzde 45.05
-Darlık barajı doluluk oranı yüzde 53.38
-Istrancalar barajı doluluk oranı yüzde 57.47

Ertuğrul Gün - Ahmet Faruk Sarıkoç
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Uzmanlardan kene uyarısı: “Kesinlikle çıplak elle dokunmayın” Van’da sağlık uzmanları, havaların ısınmasıyla birlikte ortaya çıkan kenelerden bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) virüsüne karşı vatandaşları uyardı. Havaların ısınmasıyla birlikte kenelerin aktivitesi artmaya başladı. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsü, kırsal kesimlerde kentlere oranla daha fazla görülüyor. Hastalık genellikle yanlış müdahalenin bir sonucu olarak ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi belirtilerle kendisini gösteriyor. Van’da görevli sağlık uzmanları, KKKA’den korunmak için tarla, bağ, bahçe ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken kenelerin vücuda girmesini engellemek amacıyla bireysel tedbirlerin alınması gerektiği uyarısında bulundu. “Herhangi bir aşı henüz geliştirilmemiştir” Konuya ilişkin konuşan Van İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ferdane Şeyma Toplu, hastalığın genellikle enfekte kenelerin vücuda tutunması ve kan emmeleri sırasında bulaştığını belirtti. Kenelerin enfekte ettiği hayvanlardan ve hastalığa yakalanan kişilerden de hastalığın bulaştığını ifade eden Dr. Toplu, “KKKA ile mücadelede kullanabileceğimiz herhangi bir aşı henüz geliştirilmemiştir. Bu nedenle kişisel koruyucu önlemlerin alınması hastalığın kontrolünde ön planda yer alır. Bağ, bahçe, tarım arazisi, orman ve piknik alanları gibi kene açısından riskli alanlara gidilirken mümkün olduğunca vücudu örten giysiler giyinmelidir. Pantolon paçaları çorapların içine sokulmalı ve kenenin elbiseler üzerinde rahatça saptanabilmesi amacıyla açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir. Riskli alanlardan dönüşte ise kişiler hem kendi hem de çocuklarının vücutlarını saçlı deri, kulak arkası, ense, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dahil olacak şekilde vücutlarında bir kene tutunması olup olmadığını kontrol etmelidir” dedi. “Çıplak elle öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır” Vücutta saptanan kenenin çıplak elle dokunmamak kaydıyla uygun bir araç kullanarak vücuttan uzaklaştırılması gerektiğini dile getiren Toplu, “Eğer bu mümkün değilse en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Burada önemli olan kenenin vücuttan bir an önce uzaklaştırılmasıdır. Çünkü kenenin vücuda tutulu olarak kaldığı süre uzadıkça hastalığın kişilere bulaşma ihtimali de artmaktadır. Vücuda tutunan bir kene veya hayvanların üzerinde bir kene saptanırsa bu keneler kesinlikle çıplak elle öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla üzerine sigara basmak, alkol, kolonya, gazyağı gibi kimyasal maddeler dökmek gibi yöntemlere başvurulmalı. Vücuduna kene tutunan bir kişi 10 gün süreyle kendisini ateş, halsizlik, kas ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı, kusma veya ishal yönünden kontrol etmelidir. Eğer bu semptomlardan biri veya birkaçı gelişirse kişi en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır” diye konuştu. Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Uzman Dr. Esra Gürbüz ise, KKKA hastalığının havaların ısınmasıyla birlikte kenelerin aktif hale gelmesiyle görülen bir enfeksiyon hastalığı olduğunu belirterek, “Kene aracılığıyla bulaş gerçekleşen kişilerde iştahsızlık, ateş, ani yükselen ateş, bulantı, kusma, kas ve baş eklem ağrılarıyla seyreden, ağır vakalarda ise kanamalarla seyreden ölümcül ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. Hyalomma cinsi keneler tarafından bulaştırılan bu enfeksiyon, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde görülmekle birlikte, bu kenelerin doğal yaşam alanı olan Doğu Anadolu’nun kuzeyi, İç Anadolu’nun kuzeyi ve Orta Karadeniz Bölgesi’nde endemik olarak görülmektedir. Van ilinde ise çevre illerinden özellikle Bitlis, Hakkari ve Ağrı gibi illerde de sık görülen ciddi bir hastalıktır” şeklinde konuştu.