EĞİTİM - 05 Eylül 2019 Perşembe 12:30

Ara tatil, 1. sınıflar için sıkıntılı olabilir

A
A
A
Ara tatil, 1. sınıflar için sıkıntılı olabilir

Okulların açılmasıyla birlikte milyonlarca öğrenci 9 Eylül’de ders başı yapacak. Yaklaşık 2,5 aydır yaz tatili içerisinde olan öğrenciler yeni dönemle birlikte ara tatil uygulamasına da geçecekler. Doç. Dr. Berna Güloğlu’ya göre; “Ara tatil uygulaması 1. sınıflar için sıkıntı olabilir. Yeni okumaya geçtikleri bir dönemde bir haftalık kopma gerilemeye yol açabilir. Bu noktada velilerin çocukları üstündeki denetimleri çok önemli.”

Ebeveynlerin, çocuklarını en iyi tanıyan ve onların özelliklerini en iyi bilen kişiler olduğunu söyleyen Doç. Dr. Güloğlu; “Çocuklarının bu tatilde derslerden kopacağını düşünüyorlarsa, günlük çalışmalarını devam ettirmeleri konusunda onları desteklemeleri önemli olacaktır. Eğer ebeveyn çocuğunun böyle bir tatile ihtiyacı olduğunu ve akademik başarısına iyi geleceğini düşünüyorsa, daha sosyal etkinliklerin olduğu (müze gezme, kitap okuma, tiyatro-sinema gitme vb) bir program hazırlayabilirler” açıklamasında bulundu.

En önemli etken: Ara tatillerin nasıl geçirildiği

Yeni eğitim-öğretim yılında uygulanacak olan iki ara tatil dönemi ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan BAU Eğitim Bilimleri Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Berna Güloğlu, “Bireysel farklılıkları dikkate aldığımızda tüm düzenlemelerde olduğu gibi bu düzenlemenin de olumlu olarak etkilediği öğrenciler olduğu gibi olumsuz olarak etkilediği öğrencilerde olacak. Kimi için bir nefes alma, tazelenme ve yeniden enerji depolama imkanı olurken, kimi içinse konsantrasyonunda kesilme ve motivasyonunda düşme; dolayısıyla da derslerde kopma yaşanacak. Burada önemli olan öğrencilerin yeni düzenlemeye hazırlanmaları ve ara tatilleri nasıl geçirdikleri olacak” ifadelerini kullandı.
Yeni bir düzenleme ile üç ara tatilin olması fikrinin öğrencileri etkileyebileceğini belirten Doç. Dr. Berna Güloğlu; “Yıllardır alıştıkları bir düzen var, o düzeni tamamen değiştirdiğinizde, özellikle değişikliklerden hoşlanmayan öğrenciler için sıkıntı oluşturabilir. Değişikliklere açık olan ve kolay uyum sağlayanlar için daha az sıkıntı oluşturacak. Onlar çabuk adapte olacaklar. Bu sistemin okula yeni başlayacak öğrencilere uygulanması daha etkili olabilirdi. Onlar için okul demek üç ara tatil demek olurdu” dedi.

Uygulama birçok ülkede var

Bu uygulamanın olduğu birçok ülkenin olduğunu söyleyen BAU Eğitim Bilimleri Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Güloğlu, kitap okuyarak, farklı kültürleri öğrenerek, sosyal sorumluluk projelerinde görev alarak da dinlenebileceğini söyleyen Doç. Dr. Berna Güloğlu; “İnternette takılarak, bilgisayar oyunu oynayarakta dinlenebilirsiniz. Bu noktada dinlenmeden ne anladığınız önemli olacak. Öz-denetim becerileri çok gelişmemiş öğrencilerimiz içinde veliler denetleme mekanizmalarında önemli olacak. Hem dinlenecekleri hem de öğrenecekleri etkinlikler planlamaları ve çocuklarının bu plana uymalarını sağlamaları gerekecek. Eskiden bunu senede bir kere yapıyordu veli, şimdi üç kere yapmak durumunda kalacak” şeklinde konuştu.

Tekrar yapmaya daha çok önem verilmeli

Yeni ara tatil sisteminin özellikle 1. sınıflar için sıkıntı olabileceğini de belirten Doç. Dr. Güloğlu; “Yeni okumaya geçtikleri dönem olacak ve bir haftalık kopma gerilemeye yol açabilir. Velilerin evde öğrenilenleri tekrar etmesi gerekecek. Sınava hazırlananlar içinse zaten tatillerde de çalışmaya devam ediyorlar. Özellikler hedefleri olan öğrenciler tüm tatillerde hız kesmeden çalışmaya devam ediyorlar. Okul ödevleri olmadan sadece sınava yönelik çalışma yapma imkanlarının olması duygusal olarak rahatlatabilir. Bir hafta boyunca hiçbir tekrar yapmayan öğrenci için bilgi kaybı olacaktır, ama ara sınıflar için bu bilgi kaybının uzun süreli olacağını sanmıyorum. Okul açıldıktan sonra bir hafta içinde giderilebilir, eğer öğrenci isterse” diyerek sözlerini tamamladı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Yeşim Grup ‘Biz Bize Söyleşiler’in konuğu Agah Uğur oldu Yeşim Grup Yönetim Kurulu Üyesi Agah Uğur, iş hayatındaki deneyimlerini ve Yeşim Grup’a ilişkin görüşlerini ‘Biz Bize Söyleşiler’ etkinliği çerçevesinde Yeşim Almaxtex çalışanları ile paylaştı. Yeşim Grup’un “Biz Bize Söyleşiler” etkinliğinin konuğu, Yönetim Kurulu Üyesi Agah Uğur oldu. Etkinliğe, Yeşim Grup CEO’su Şenol Şankaya, Co-CEO’su Selim Şankaya, üst düzey yöneticiler ve çok sayıda Yeşimli katıldı. Yeşim Grup Kurumsal İletişim Direktörü Dilek Cesur moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide iş hayatındaki tecrübelerini paylaşan Agah Uğur, eğitiminin ardından 1985 yılında Türkiye’ye döndüğünü ve önce bankacılık sektöründe yer aldığını söyledi. 2018 yılında emekli olmasının ardından hayatında “İkinci Perde” olarak adlandırdığı yeni bir döneme başladığını dile getiren Uğur, Yeşim Grup gibi birçok itibarlı şirkette icracı olmayan rollerde görevler aldığını ve bunun yanı sıra melek yatırımcılık yaptığını da söyledi. Köklü geçmişten gelen sağlam yapı Yeşim Grup’ta Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev alan Agah Uğur, şirketteki gözlemlerini şu şekilde aktardı: "Yeşim’de köklü bir geçmişten gelen sağlam bir yapı ve değerlerini öne çıkaran kurumsal bir kültür var, bu çok net hissediliyor. Ayrıca kararlı, hızlı ve cesaretli karar alabilen bir liderlik ekibi var". Uğur, Yeşim’in kurumsallaşmasını ve sistemsel başarısının sürdürülebilmesi için güçlü yönlerini kaybetmeden, insan odaklı yaklaşımını ve hızlı hareket etme yeteneğini koruyarak sistematik bir çalışma şekli oluşturması gerektiğini sözlerine ekledi. Yeşim’in önümüzdeki yıllarda daha da büyüyerek daha büyük başarılara imza atacağına inandığını vurgulayan Uğur, “Şirketin güçlü yönlerini koruması ve geliştirmeye devam etmesi halinde, Yeşim’in geleceği çok parlak” dedi. “İş hayatında en önemli unsur insan” Uğur, Yeşim’in "Önce İnsan" felsefesinin çalışan mutluluğu ve şirket başarısı için çok önemli olduğuna inandığını söyledi. İş hayatındaki en önemli unsurun insan olduğunun altını çizen Agah Uğur, “Çalışanların kendilerini değerli hissetmesi, görev alması, sorumluluk üstlenmesi, başarılı olması ve takdir görmesi gerekiyor. Bu sayede çalışanlar mutlu olurken şirketin de performansı artıyor. Bu nedenle merhum Şükrü Şankaya’nın ‘Önce İnsan’ felsefesi benim için çok kritik. Yeşim’in kuruluşundan bu yana gelen kurumsal bir kültürün parçası olarak farkını da ortaya koyuyor” diye konuştu. Değerlerin şirket kültürü ve davranış kodları için çok önemli olduğunu belirten Uğur, Yeşim’in performans odaklı olmak, sürdürülebilir olmak, müşteriyle beraber yürümek, "Önce İnsan" diyebilmek ve beraber çalışabilmek gibi değerlerinin yaşatılması gerektiğini vurguladı. Uğur, bu değerlerin tüm çalışanlar tarafından benimsenmesi ve örnek alınması gerektiğine de sözlerine ekledi. Söyleşinin ardından konuşma yapan Yeşim Grup CEO’su Şenol Şankaya, Agah Uğur’u uzun yıllardır takdirle takip ettiğini belirtti. Yeşim’in değişim ve dönüşümünde, global bir şirket olma hedefi doğrultusunda Uğur’un önemli desteklerinin olacağını dile getiren Şenol Şankaya, bağımsız yönetim kurulu üyeleriyle bu dönüşümü destekleyeceklerini sözlerine ekledi. Konuşmaların ardından Yeşim Grup’ta 1. yılını dolduran Agah Uğur’a Şenol Şankaya ve Selim Şankaya tarafından plaket takdim edildi.
Malatya Başkan Sadıkoğlu: “Rezerv Alan uygulaması belirsizliği artırıyor” Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, son günlerde mülk sahibi vatandaşı ve işyeri sahibi esnafı rahatsız eden Rezerv Alan uygulamasına tepki gösterdi. MTSO Nisan Ayı Olağan Meclis Toplantısında konuşan Başkan Sadıkoğlu, Rezerv Alanlar belirlenirken istişareden uzak hareket edilmesini eleştirdi. Başkan Sadıkoğlu, “Deprem sonrasında ilan edilen rezerv alanlar, sürecin yönetimi ve vatandaşlarla olan kopuk iletişim nedeniyle geniş çaplı sorunlar doğuruyor. Mülkiyet haklarının yok edildiği düşüncesi, sağlam ve az hasarlı yapıların yıkımı, evini, iş yerini kaybeden veya kaybedecek vatandaşların sorularının yanıtsız kalması büyük kaosa neden olmaktadır. Sürecin öncesi ve sonrasının nasıl işleyeceğine dair açık ve anlaşılır bilgilerin eksikliği kaygıları artırmaktadır” dedi. Yeniden yapılanmanın sadece fiziksel bir inşa süreciyle değil, adil, planlı ve depremzede vatandaşı önceleyen çalışmalarla olması gerektiğinin altını çizen Başkan Sadıkoğlu, “İçinde bulunduğumuz zorlu dönemde, şeffaf bir iletişim kurulması ve mağduriyetlerin önüne geçilmesi için gerekli sorumluluğun alınmasını bekliyoruz. Özellikle Yeni Sanayi Sitesi’nde, az ve orta hasarlı işyerine yıkım kararı çıkan esnafımız nereye gideceği, ürünlerini, teçhizatını nereye koyacağı ve nerede işini sürdüreceği konusunda çaresiz bırakılmış durumda. Yetkililer biran evvel vatandaşın ve esnafın kafasındaki sorulara cevap vermelidir” diye konuştu. Mülkiyet hakları yok edilmek istenen sağlam ya da hafif hasarlı bina sahiplerinin sorularına yanıt bulamadıkları gibi kendilerini doğru bilgilendirecek bir yetkiliye de ulaşamadığının altını çizen Başkan Sadıkoğlu, "Sağlam binam yıkılacak mı? Dükkanım veya evim aynı yerde mi verilecek? Bağımsız yerimi yeniden yaparken, metrekaresi düşük gerekçesi ile bizi başkaları ile ortak mı yapacaklar? Yeni bina yapılınca bana herhangi bir borç çıkarılacak mı? gibi sorulara ivedi bir şekilde cevap verilmeli” dedi.
Van Kar suları eridi ovanın büyük bölümü sular altına kaldı Van’da Çaldıran ilçesinde karın erimesiyle Çaldıran Ovası’ndaki arazilerin büyük bir bölümü su altında kaldı. Meteoroloji genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Bahçesaray ilçesinden sonra bu kış en çok kar yağışı alan Çaldıran ilçesinde ilkbaharın gelişiyle karlar erimeye başladı. İlçede havanın ısınmasıyla eriyen kar ve etkili olan sağanak, dere ve kanalların taşmasına yol açtı. Kanal ve derelerin Yukarı Kuyucak ve Hanköy mahallesinin arazilerinin birçoğu sular altına kaldı. Konuyla ilgili bilgi veren Van YYÜ Su Ürünleri Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre bu yıl Bahçesaray ilçesinden sonra bu kış en çok kar yağışı alan bölge Bendimahi Çayı’nın stoklama havzası olan yukarı kesimlerde yer alan Çaldıran ilçesi bulunuyor. Çaldıran ilçesinin kar yağışı alması özellikle çok çok büyük öneme sahip. Çünkü Bendimahi Çayı Çaldıran ilçesi ve Tendürek Dağı’na doğru yağan karla besleniyor. Yaz mevsiminde buradaki yavaşça eriyen kar, Bendimahi Çayı’nı besliyor. Üremek için Van Gölü’nden Bendimahi Çayı’na giren inci kefalleri için adeta bir hayat kaynağı oluyor. Ekolojide temel bir kural vardır. Su bir kendine ait olanı mutlaka geri alır. Eğer bizler bir bölgeye baktığımızda uzun yıllar kurak olmasına karşı göl tabanı ise, orası sulak alan ise bunu çok iyi bilmemiz lazım bir gün kendisine ait olan yerleri geri alacak. Dolayısıyla sulak alanlara ev yapmayalım” dedi.
İstanbul Esenyurt’ta bir garip "kapan" hikayesi Esenyurt’ta ters yöne girişi engellemek için sokağa konulan kapan, sürücüleri durduramadı. Kapan engelini aşmak için dakikalarca uğraşan ve paspas yardımıyla geçen gençler kameraya yansıdı. Bölgede çalışan Ali Gürsoy, "Sürücülerin ısrarını anlamıyoruz. Bu sokağın sonunda ne var biz de merak ediyoruz" diyerek duruma tepki gösterdi. Akçaburgaz Mahallesi’nde sürekli kazaların yaşandığı 1566 Sokak’ta ters yön ihlalini engellemek için belediye ekiplerince kapan konuldu. Ancak kapanlı önlem, kural tanımaz sürücüleri durduramadı. Sokakta kapan olduğunu bilen birçok sürücü, çeşitli yöntemlerle engelleri aşarak yolunda devam etmeye çalıştı. 100 metre ilerideki dönüşü kullanmak yerine dakikalarca uğraşarak paspas yöntemi ile kapanı aşan gençler kameraya yansıdı. Kazaların devam ettiği sokakta bazı sürücülerin ise dikkatsizce kapana girerek lastiklerini patlattığı görüldü. Kapana giren bir sürücü ise, şans eseri lastiği patlamadan yoluna devam etti. "Bu sokağın sonunda ne var biz de merak ediyoruz" Bölgede çalışan Ali Gürsoy, "Burası meşhur sokağımız. Sürekli kaza oluyordu. Belediye ekiplerince kapan konuldu. Bu kez de kaldırımdan geçmeye çalışan, paspas koyanlar oluyor. Sokağın sonunda ne var biz de merak ediyoruz. Kaldırımdan geçmeye çalışan, paspas koyanlar var. Kapan da çözüm olmadı. Bilinçli olarak ihlal ediliyor. Kapanı gördükleri halde geçmeye çalışıyorlar. Yüz metre ileride dönüş yok. Yüz metre dolanmaktansa dakikalarca uğraşıp kapanı geçmeye çalışıyorlar" dedi. Sokakta birçok trafik kazasının yaşandığını anlatan Gürsoy, bazı sürücülerin ise dikkatsizce kapandan geçerek lastiklerini patlattığını söyledi.