MAGAZİN - 03 Temmuz 2011 Pazar 15:35

Aramızdan ayrılalı 11 yıl oldu

A
A
A
Aramızdan ayrılalı 11 yıl oldu

'Hababam Sınıfı', 'Kapıcılar Kralı', 'Kibar Feyzo', 'Tosun Paşa'nın unutulmaz yıldızı Kemal Sunal aramızdan ayrılalı tam 11 yıl oldu

Bazı insanlar var ki ne kadar paye verirsen ver, az kalır. Geldikleri gibi tertemiz giderler, arkalarında tek bir kötü hatıra bırakmadan. Kemal Sunal da öyle nadir bulunan kişilerdendi işte. Hiçbir zaman “jön” olmayan ama Şaban ya da Çöpçüler Kralı olan, her rolün hakkını veren, 50’sini geçtiğinde üniversite diploması alacak kadar alçakgönüllü ve idealist Kemal Sunal’ın ölüm yıldönümü bugün. Bizi o kadar çok güldürebilen, aynı saflıkta biri var mı artık ekranlarda ya da beyazperdede? Maalesef yok. O yüzden de her sene yokluğu daha çok hissediliyor.

 

KAÇ KİŞİ KALDI GERİYE?

 

Gerçi; “Onun adını altın harflerle yazdırdığı, Yeşilçam döneminden kaç kişi kaldı ki?” diyebilirsiniz... Tamam, ne en sevdiğimiz filmlerin ardında imzası olan Ertem Eğilmez hayatta artık ne de pos bıyıklarıyla dünyanın en iyi babası Hulusi Kentmen... Her an düşebilirmiş gibi yürüyen, gülüşüyle en mutsuz insanı bile güldürebilecek Adile Naşit de yok. Acaba bir Cennetçam falan mı var? Sinemaya orada mı devam ediyorlar? Varsa çok iyi olur çünkü her yakışıklının, her güzelin yeri doluyor da onların yerini doldurmak mümkün olmuyor. Aynı nedenle ne zaman Münir Özkul ya da Erol Günaydın hastaneye kaldırılsa yüreğimiz ağzımıza geliyor...

 

Bugünü en sevdiğiniz Kemal Sunal filmlerine ayırın, gerçek hayattan biraz uzaklaşıp bolca gülün. O hayatta olsaydı emin olun hâlâ sizi güldürmek ve görmek istemediklerimizi göstermek için çalışırdı.


KEMAL SUNAL'I NE KADAR TANIYORSUNUZ?

 

Üniversiteye başladığında hangi bölümde okuyordu?

 

Vefa Lisesi mezunu Sunal, Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde okuyordu. 12 Eylül döneminde yarım bırakmak zorunda kaldığı okulunu 1995 yılında tamamladı. Ancak Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nden mezun oldu. Sonra yüksek lisans da yaptı ve tezi kitap olarak yayınlandı.

 

İlk oynadığı film hangisiydi?

 

1973 yılında Ertem Eğilmez’in yönettiği, Emel Sayın ve Tarık Akan’ın başrollerde oynadığı “Tatlı Dillim” filminde Tarık Akan’ın basketbol takımında top koşturan oyunculardan birini canlandırdı. Fenomen haline gelen İnek Şaban’a giden ilk adım da bu rol oldu. Zeki Alasya ve Metin Akpınar da filmin oyuncuları arasındaydı.

 

Son oynadığı film hangisiydi?

 

Balalayka filminde oynuyordu ama filmin çekimleri için Trabzon’a giderken uçakta kalp krizi geçirdi ve hayatını kaybetti.

 

Kaç filmde oynadı?

 

Tam 82 film.

 

Filmlerden çok para kazandı mı?

 

O dönemde Yeşilçam’da kimse çok büyük paralar kazanmıyordu.

 

Evli miydi?

 

1974 yılında evlendi Gül Sunal’la evlendi. Çiftin Ali ve Ezo adında iki çocukları oldu.

 

UNUTULMAZ FİLM KARELERİ

 

- Onun tanınmasını sağlayan tabii ki Hababam Sınıfı’ndaki İnek Şaban rolü oldu. “Avet” deyişi, gülüşü, “oynak beyi” Şener Şen’le diyalogları, Halit Akçatepe’nin şakalarına verdiği karşılıklarla İnek Şaban herkes tarafından sevildi.

 

- Düttürü Dünya filminde hepimizin yerine dünyaya, hayata karşı zurna çaldı.

 

- Gülen Adam filmi, konusuyla da, Sunal’ın oyunculuğuyla da Jim Carrey filmlerinden farksızdı.

 

- Hanzo filminde şimdiki iddialı filmlerden çok daha iyi bir taşlamayla karşımızdaydı.

 

- İbo ile Güllüşah’ta zamanın çocuk yıldızı Gülşah Soydan’la başrolü paylaştı. Kemal Sunal filmde yine iyi yürekli ama “saf” bir karakter olarak karşımızdaydı.

 

- Japon İşi adlı filmde Fatma Girik’le şahane bir ikili olmuşlardı. Hatta Japon İşi’nin Fatma Girik’in en iyi filmlerinden biri olduğu bile söylenebilir. Âşık olduğu kızın aynısının robotunu Japonya’dan getirten genci konu alan ve oldukça komik sahneleri olan film, bugünkü birçok aşk filminden daha güzeldi.

 

- Köyden İndim Şehre, Metin Akpınar, Zeki Alasya ve Halit Akçatepe ile birlikte rol aldığı filmlerden biriydi. Film Kayserili kardeşlerin büyük şehirdeki maceralarını anlatıyordu. Define bulmak için köyden İstanbul’a gelen uyanık kardeşler arasında yine en safı Kemal Sunal’dı.

 

- Mavi Boncuk, muhteşem kadrolu, muhteşem müzikleri olan bir Ertem Eğilmez filmiydi. Kemal Sunal filmde, Emel Sayın, Halit Akçatepe, Münir Özkul, Tarık Akan, Adile Naşit, Metin Akpınar ve Zeki Alasya ile karşımızdaydı. Sunal, ünlü assolist Emel Sayın’ı kaçıran arkadaşların hikâyesini anlatan filmde Bir Gece Ansızın Gelebilirim şarkısında geçen “Kapında sevinçten ölebilirim” sözlerini “Kapında soğuktan ölebilirim” diye söyleyerek hepimizi güldürmüştü.

 

- Şaban Oğlu Şaban’da Şevket Altuğ, Halit Akçatepe, Ayşen Gruda, Şener Şen ile oynamış, kah çarşaflı bir kadın, kah sünnet çocuğu olmuştu.

 

- Adile Naşit’in ve Ayşen Gruda’nın da rol aldığı unutulmaz kadınlar hamamında kavga sahnesiyle hatırlayacağınız Tosun Paşa filminde, Şener Şen de Şaban da Hale Soygazi’ye âşıktı. Film Tellioğulları ile Seferoğulları’nın bitmeyen düşmanlığını anlatıyordu.

 

- Deli Deli Küpeli filmindeyse akıl hastanesinden kaçan ve kendini kaymakam zanneden bir deli rolündeydi. Ancak gelmiş geçmiş tüm kaymakamlardan da daha iyi hizmet etmişti halka.

 

- Gol Kralı, Kapıcılar Kralı, Bekçiler Kralı, Çöpçüler Kralı oldu ve bu sayede gönüllerin kralı olarak ayrıldı aramızdan.

 

- Gurbetçi Şaban, Gerzek Şaban, İnek Şaban, Orta Direk Şaban, Sosyete Şaban, Umudumuz Şaban, Atla Gel Şaban ve Şabaniye; Hababam Sınıfı’ndaki hiç ama hiç sıkılmadığımız Şaban karakterinin devamıydı.

 

ÖDÜLLERİ

 

1977: 14. Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, Kapıcılar Kralı
1998: 35. Antalya Altın Portakal Film Festivali, Yaşam Boyu Onur Ödülü, Kapıcılar Kralı
1989: 2. Ankara Film Şenliği, En İyi Erkek Oyuncu, Düttürü Dünya
haberturk

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Uluslararası dil sınavları Erzurum’da başarıyla uygulanıyor Atatürk Üniversitesi; Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörlüğü (ATAİLE) aracılığıyla Erzurum’u, Doğu Anadolu Bölgesnin uluslararası dil sınavları merkezi hâline getirerek bölgeye yönelik stratejik bir hizmeti başarıyla sürdürüyor. Dünya genelinde geçerliliği bulunan prestijli dil sınavlarının üniversite bünyesinde düzenli ve tam kapasiteyle uygulanması, akademik ve profesyonel hedefleri olan adaylar için önemli bir fırsat sunuyor. Uzun yıllar boyunca YÖK ve ÖSYM denkliği bulunan uluslararası dil sınavlarına katılmak isteyen adaylar, sınavlara girebilmek için büyükşehirlere seyahat etmek zorunda kalıyor; bu durum hem maddi hem de psikolojik açıdan ciddi bir yük oluşturuyordu. Atatürk Üniversitesi tarafından hayata geçirilen bu uygulama sayesinde adaylar, sınav stresine eklenen yolculuk, konaklama ve zaman kaybı gibi zorluklardan tamamen kurtularak kendi şehirlerinde, güvenli ve konforlu bir ortamda sınava girme imkânına kavuşuyor. Fırsat eşitliğini güçlendiren stratejik hamle Atatürk Üniversitesinin bu hizmeti, yalnızca sınav uygulaması olmanın ötesinde, bölgesel kalkınma ve eğitimde fırsat eşitliği vizyonunun güçlü bir yansıması olarak öne çıkıyor. Erzurum’un eğitim üssü kimliğini daha da pekiştiren bu adım, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki akademisyenler, öğrenciler ve profesyoneller için erişilebilirliği artırarak uluslararasılaşma hedeflerine doğrudan katkı sağlıyor. YÖK ve ÖSYM denkliği ile resmi güvence Atatürk Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilen tüm uluslararası dil sınavlarının Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından tanınan resmi eşdeğerliğe sahip olması, bu hizmetin en kritik yönünü oluşturuyor. Bu sayede adaylar; yüksek lisans ve doktora başvurularında, doçentlik süreçlerinde ve dil puanı şartı aranan kamu personeli alımlarında elde ettikleri sonuçları güvenle kullanabiliyor. Rektör Hacımüftüoğlu: "Bölgenin akademik gücüne yatırım yapıyoruz" Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, üniversitenin yalnızca eğitim veren değil, bölgenin geleceğini şekillendiren bir vizyonla hareket ettiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Atatürk Üniversitesi olarak temel önceliklerimizden biri, bulunduğumuz coğrafyanın akademik ve entelektüel potansiyelini en üst düzeye çıkarmaktır. Uluslararası geçerliliğe sahip dil sınavlarını Erzurum’da uygulamaya başlamamız, bu anlayışın somut bir göstergesidir. Akademisyenlerimizin, öğrencilerimizin ve tüm adaylarımızın büyükşehirlere gitmek zorunda kalmadan, kendi şehirlerinde bu sınavlara girebilmeleri; hem fırsat eşitliği hem de bölgesel kalkınma açısından son derece kıymetlidir. YÖK ve ÖSYM denkliği bulunan bu sınavlarla, bölgemizin akademik rekabet gücünü artırmaya ve uluslararasılaşma hedeflerimize kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz." Tüm süreç, alanında uzman personel tarafından yürütülüyor Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörü Öğr. Gör. Cengizhan Akdağ, ATAİLE bünyesinde yürütülen sınav uygulamalarında aday memnuniyetini ve sınav kalitesini merkeze alan bir anlayış benimsediklerini belirtti. Akdağ, sınav merkezlerinin modern teknolojik altyapıya sahip, sessiz ve konforlu alanlar olarak tasarlandığını vurgulayarak, "Sınav süreçlerimizi alanında uzman personelimiz eşliğinde, uluslararası standartlara uygun şekilde yürütüyoruz. Adaylarımızın kendilerini rahat hissedebilecekleri bir ortam oluşturmak, sınav stresini en aza indirerek gerçek performanslarını ortaya koymalarına doğrudan katkı sağlıyor," ifadelerini kullandı. Yüksek standartlarda sınav ortamı Erzurum’da düzenli olarak uygulanan uluslararası dil sınavlarına da değinen Akdağ, Atatürk Üniversitesi Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörlüğü bünyesinde TOEFL iBT, IELTS, LanguageCert, PTE Academic, Oxford Test of English ve Cambridge Linguaskill gibi dünya genelinde geçerliliği bulunan sınavların başarıyla gerçekleştirildiğini belirtti. Bu sınavların YÖK ve ÖSYM tarafından tanınan resmi eşdeğerliğe sahip olmasının adaylar için büyük bir güvence sunduğunu dile getirdi. Bölge halkına çağrıda bulunan Akdağ, "Erzurum ve çevre illerde yaşayan tüm adayları, uluslararası geçerliliğe sahip dil yeterlilik puanlarını kendi şehirlerinde, yüksek standartlarda bir sınav ortamında elde etmeye davet ediyoruz. Atatürk Üniversitesi olarak akademik ve profesyonel gelişimin önündeki engelleri kaldırmaya yönelik çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.
Siirt 6 yaşında başladığı bakırcılığı neredeyse yarım asırdır sürdürüyor Siirt’te 6 yaşlarında babasının yanında bakırcılık mesleği öğrenen 50 yaşındaki Fatih Bakırcı, yaklaşık 44 yıldır bakır dövüyor. Fatih Bakırcı, çekirdekten yetişerek baba mesleğini devam ettiriyor. Yaklaşık 5 yıl önce babasını kaybeden Bakırcı, babasının da işi dedesinden öğrendiğini söyledi. Yaklaşık 100 yıldır bu işin aile içinde yapıldığını kaydeden Bakırcı, "Hatta daha fazla. 6-7 yaşından beri babamın yanına dükkana gidip geliyordum, bu zamana kadar. Şu anda bakırın bir sürü farklı modeli var. Çünkü çok yayıldı, kullanılıyor. Birde sağlıklı bir ürün. İçinde pişen yemek çok lezzetli olduğu için yoğun bir talep var bakıra’’ dedi. İşinin baba mesleği olduğunu ve bu zanaatı ayakta tutmaya çalıştığını kaydeden Bakırcı, "4 tane çocuğum var. Buradaki kazancımla aşımı sağlamaya çakıyorum. Bu iş zaten terkedilmeye yüz tutmuş, zanaatlar kategorisinde fakat baba, dede mesleği olduğu için bunu ayakta tutmaya çalışıyoruz. Burada kalabalığı olmadığı için bakır üzerine rağbet oluşturamıyoruz" diye konuştu. Yaklaşık 30 sene önce her evde sadece bakır kullanıldığını aktaran Bakırcı, "Şu an çelik veya farklı çeşitler kullanılıyor. Ticaret Meslek Lisesi mezunuyum. Burada yıllardır zanaatla iç içeyiz. Bu zanaat üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığından bana verilmiş bir belge var. Devlet zanaatkarıyım kendi alanım üzerinde. Büyükşehirlerde Türkiye genelinde bakıra çok fazla rağbet var. Fakat bir iki handikapı var. Bakırda kalay problemi var. Gelen müşteriler bayanlar, ‘Rengi kararıyor, kalaycı nerede bulurum?’ diyor. O olmazsa bakırın önünü kimse tutamaz. Bayanların ona kesinlikle takılmaması lazım. Bakır ürünleri makinaya atamayacaklar, tellemeyecekler. Süngerle yıkacaklar bu şekilde yıkayacaklar. Bakırın en büyük özelliği iletken olması ve aynı ölçüde stresi çekiyor olmasıdır. Avrupa’da son birkaç yıldır bayanlar ev falan döşedikleri zaman bir çıtadan bakır çekiyorlar hastalığı stresi çeksin diye. Ağabeyimle yaklaşık 50 seneden beri bu işin içindeyiz" şeklinde konuştu.
İstanbul Petrol Ofisi Grubu’nun İstanbul Havalimanı güzergâhındaki istasyonu hizmete açıldı Petrol Ofisi Grubu, istasyon ağına stratejik bir hizmet noktası daha ekledi. Yıllık 90 milyon yolcu kapasitesiyle dünyanın en yoğun havalimanlarından biri olan İstanbul Havalimanı güzergâhında bulunan Gündoğdu akaryakıt tesisi hizmete açıldı. Petrol Ofisi Grubu, İstanbul’un trafiği en yoğun bölgelerinden biri olan İstanbul Havalimanı güzergâhında, Gündoğdu akaryakıt tesisini hizmete açtı. Boğaziçi Grup bünyesinde faaliyet gösterecek istasyonun açılış töreni; Eyüpsultan Kaymakamı Dr. Arslan Yurt, Petrol Ofisi Grubu Perakende Direktörü Ömür Gebeş ve Boğaziçi Grup Genel Müdürü Ozan Özdoğan’ın katılımıyla gerçekleşti. Törende konuşan Eyüpsultan Kaymakamı Dr. Arslan Yurt, "İstanbul Havalimanı çevresinde yapılan yatırımlar hem bölge halkı hem de kamu adına büyük önem taşıyor. Bu tür projeler sadece fiziki bir yapıdan ibaret olmaktan öte bölgenin gelişimine, istihdama ve hizmet kalitesine de doğrudan katkı sunan çalışmalar. ‘İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, ilmiyle ağırlanır, ahlakıyla uğurlanır’ düsturuyla hizmete alınan bu tesisin de sadece modern dış görünümü ile değil aynı zamanda kaliteli hizmet anlayışı ile fark oluşturacağına inanıyorum. Projenin gerçekleştirilmesinde, başta Petrol Ofisi Grubu ile Boğaziçi Grubu olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. Yeni tesisi değerlendiren Petrol Ofisi Grubu Perakende Direktörü Ömür Gebeş, "Küresel havacılık endüstrisinin önemli referans noktalarından biri olan İGA İstanbul Havalimanı’nın oluşturduğu yolcu ve araç trafiği, bu güzergâhı İstanbul’un en yoğun ana arterlerinden biri haline getirdi. Bu yoğunluğun getirdiği artan akaryakıt ve alışveriş talebini karşılamak amacıyla yaptığımız bu stratejik yatırımdan mutluluk duyuyoruz. Yılda yaklaşık 11 milyon aracın geçiş yaptığı bir bölgede yer alan istasyonumuzda biz de yılda yarım milyondan fazla araca hizmet vermeyi planlıyoruz. Bu vesileyle açılışımıza teşrif eden Kaymakamımıza ve güçlü bir iş birliğinin başlangıcı olarak gördüğümüz bu projedeki katkıları için Boğaziçi Grup’a teşekkürlerimizi sunuyorum" şeklinde konuştu. Boğaziçi Grup Genel Müdürü Ozan Özdoğan ise konuşmasında şunları söyledi: "Burası sadece bir akaryakıt istasyonu değil; Boğaziçi Grubu’nun enerjisini, vizyonunu ve geleceğe olan inancını yepyeni bir seviyeye de taşıdığımız bir nokta. Sektörün köklü ve güvenilir markası Petrol Ofisi’nin güncel ve modern konseptiyle hizmete aldığımız bu istasyon, müşterilerimizin kaliteli hizmet ve güler yüzü bir arada bulacağı yeni bir buluşma noktası olacak. Boğaziçi Grup olarak bölgeye değer katan yatırımlar yapmayı ve hizmet standartlarını sürekli yukarı taşımayı ilke edindik. Bu ilke doğrultusunda istasyonumuz; güvenli ve hızlı hizmet için yenilenmiş altyapısı, zengin market ve dinlenme alanları, geniş ürün yelpazesi, kalite ve güvenlik standartlarına bağlı operasyon yapısıyla bölge halkına, kullanıcılara en yüksek hizmet kalitesini sunmak üzere tasarlandı. Petrol Ofisi Grubu’na, iş ortaklarımıza ve açılışımıza teşrif ederek bizleri onurlandıran Sayın Kaymakamımıza teşekkür ediyorum." Yapılan açıklamaya göre, 5 akaryakıt ve 1 LPG ünitesi bulunan Gündoğdu akaryakıt istasyonunda; sürücülere hızlı ve güvenilir yakıt ikmali sağlanıyor. Ayrıca istasyonda, Petrol Ofisi Grubu’nun ürettiği madeni yağların satışlarıyla araçların ihtiyaçlarına eksiksiz yanıt veriliyor. Geniş ürün skalası, ferah iç mekân tasarımı ve kaliteli ikram seçenekleriyle donatılan Market Plus misafirlere konforlu bir alışveriş deneyimi yaşatırken tesisin sahip olduğu kış bahçesi de sürücüler için keyifli bir dinlenme ve yenilenme merkezi olarak öne çıkıyor.