GÜNDEM - 11 Haziran 2021 Cuma 16:01

Asgari ücretle çalışırken kendi işlerinin patronu oldular

A
A
A
Asgari ücretle çalışırken kendi işlerinin patronu oldular

Bartın’da asgari ücretle çalıştıkları fabrikalardan istifa ederek hayallerinin peşinden giden Gökhan Demirci ve Mehmet Ali Ercan isimli iki girişimci tarım işletmesi kurdu. Kiraladıkları atıl arazilerde büyükbaş hayvanlar için yem üreterek Batı Karadeniz bölgesindeki yem ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan iki girişimcinin 2021 yılındaki ciro hedefi 2 milyon TL.

Bartın’da çeşitli fabrikalarda asgari ücretle işçi olarak çalışırken hayal ettikleri işin patronu olmak için kolları sıvayan iki girişimci kiraladıkları arazide hayvan yemi olarak kullanılan mısır slajı ve ot üretimi yapmaya başladı. Batı Karadeniz bölgesindeki yem ihtiyacının önemli bir kısmını karşılamaya başlayan iki girişimci 20 kişiye istihdam sağlamanın gururunu yaşarken 2021 yılındaki ciro hedeflerini ise 2 milyon TL olarak belirledi.
Bartın’da çeşitli alanlarda faaliyet gösteren fabrikalarda asgari ücretle çalışan Gökhan Demirci ve Mehmet Ali Ercan 4 yıl önce hayallerindeki büyükbaş hayvan çiftliğini kurmak ve kendi işlerinin patronu olmak için istifalarını vererek yeni bir hayata atıldılar.

Hayallerindeki büyükbaş hayvan çiftliğini kurup zarar etmeden işlemesi için her şeyi hesap eden iki arkadaş kuracakları çiftlikteki hayvanların yem maliyetinin minimum seviyede tutulmasını sağlamak için önceliklerini hayvan yemi üretimine verdiler.

Çiftçilere sunulan devlet desteklerinden de faydalanan Demirci ve Ercan, hayvan yemi üretimi yapacakları arazilerde kullanacakları traktör başta olmak üzere traktör ekipmanları ve makineleri de temin ederek kendi tarım işletmelerini kurdular.

İlk etapta kiraladıkları 457 dönüm arazide tek ekimle başladıkları mısır slajı ve ot üretimine 650 dönüm arazide çift ekimle devam eden Demirci ve Ercan, Bartın’ın yanı sıra çevre illere de mısır slajı ve ot sevkiyatı yapmaya başladılar. Yılda 300 ton ot ve 4 bin ton mısırlık slaj üretimi gerçekleştiren ancak artan taleplere yetişemeyen ikili talepleri karşılayabilmek ve işletmelerinin üretim hacmini de büyütmek için yeni arazi arayışlarını sürdürüyorlar.

Asgari ücretle çalışırken kendi işlerinin patronu oldular

2021 yılında 2 milyon TL’lik ticaret hacmine ulaşmayı bekleyen Demirci ve Ercan, kendi işlerinin patronu olmanın yanı sıra yaklaşık 20 kişiye istihdam sağlamanın da gururunu yaşıyorlar.

Kendi işlerini kurmak üzere 4 yıl önce çalıştıkları fabrikadan ayrıldıklarını, hayvan çiftliği kurmadan önce hayvan yemi üretmeye karar verdiklerini ve kurdukları işletme ile ticarette yakaladıkları başarıyı anlatan Gökhan Demirci, “4 yıl önce asgari ücretle fabrikada çalışıyorduk.

Kendi işimizi kuralım dedik hayvancılık yapalım dedik. 150 başlık bir ahır projesi hazırladık. Ahır projesini hazırlayınca tabi hayvanın kaba yeme ihtiyacı olduğundan mısırı, slajı, otu gibi arazi arayışlarına girdik. Yaklaşık 4 yıl önce 457 dekar bu arazi bize nasip oldu. Burayı tarıma elverişli hale getirdik. Makine, ekipman, traktör gibi ihtiyaçlarımız oldu. bunları tarım kredi kooperatifi ve ziraat bankası gibi kuruluşların desteklemesiyle traktörlerimizi makinalarımızı aldık borçlandık. Tabi borçlandığımızdan dolayı 150 başlık ahır projemizi ötelemek zorunda kaldık.

Asgari ücretle çalışırken kendi işlerinin patronu oldular

2020 yılı itibarıyla ekim alanımız yaklaşık 650 dekara ulaştı. 2021 yılı bu sezon itibarıyla çift ekimle beraber bin 400 dekar araziyi bu sene Allah’ın izniyle işleyeceğiz. Siparişlerimiz, satışımızın yüzde 80’i il dışına çevre illere. Zonguldak, Karabük, Kastamonu gibi illere sevkiyatlarımız oluyor. Arada Adapazarı ve Sakarya bölgesine. Şu andaki mevcut arazilerle müşterilerimizin taleplerini karşılayamıyoruz. Allah nasip ederse arazilerimizi genişletip müşterilerimizin taleplerini karşılayabilmeyi hedefliyoruz. 2021 yılı içerisinde toplam çift ekiple beraber bin 400 dekar araziden kazanç hedefimiz 2 milyon TL civarında.” dedi.

Azimle hedeflerinin peşinden koştuklarını söyleyen Mehmet Ali Ercan ise, “Bundan dört yıl önce bir ahır projesi hevesiyle bu işe girdik. Kendi yemimizi üretmek için başladık. Şu an yılda bin 400 dönüm arazi ekimi yapıyoruz. Asgari ücretle ayrı ayrı işyerlerinde çalışırken azim edindik kendimize hedef koyduk bu duruma geldik. Şu an yanımızda yaklaşık 15-20’ye yakın personel çalıştırıyoruz.” ifadelerinde bulundu.
Demirci ve Ercan gelecek yıllarda 150 başlık büyükbaş hayvan çiftliği kurma noktasında da çalışmalarını sürdürüyor.

Bülent Bostancı
BARTIN (İHA) - 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Kalp rahatsızlığından vefat eden çocuğu kullanarak insanları dolandırdı Ümraniye’de bir dolandırıcı, daha önce kalp rahatsızlığı nedeniyle vefat eden Yahya Karakuş’un fotoğraflarını ve hastalığını kullanarak sosyal medya üzerinden para topladı. Oğlunu kız gibi gösterip yardım toplayan dolandırıcıyı fark eden anne Figen Karakuş, “Bir anne daha ne kadar yıkılabilir bilemiyorum" dedi. İddiaya göre, Serhad T., yaklaşık 5 yıl önce Ümraniye’de kalp rahatsızlığı nedeniyle vefat etmiş Yakup Karakuş adındaki çocuğun fotoğraflarını kullanarak yüzlerce kişiyi dolandırdı. Anne Figen Karakuş, internette gezinirken durumu fark etti. Figen Karakuş, sosyal medya üzerinden Serhad T.’ye ulaşarak, yardım parası için fotoğrafları kullanılan çocuğun kendi vefat eden oğlu olduğunu söyledi. Duruma sinirlenen dolandırıcı; anne Karakuş’a tehdit, hakaret ve küfür etmeye başladı. Emniyete başvuran anne Figen Karakuş vefat eden oğlu için adalet istiyor. Erkek çocuğunu kız gibi gösterip yardım istedi Anne Figen Karakuş, "Geçen cuma bana bir mesaj geliyor, ‘Sizin oğlunuzun resmini bir dolandırıcı tarafından kullanılıp para toplanılıyor’ diye. Ben onu gördüğümde ne hissettiğimi değil de yani ne yapacağımı şaşırdım. Biz bu insana ulaştık, yüklü miktarda bir yardım yapacağız dedik. bize çocuğun resmini gösterir misin dedik. O da ‘gruplara attığım resim doğrudur, bu benim kızımdır, bir baba olarak ben kızım hakkında yalan mı söyleyeceğim’ dedi. Sonra neyse biz böyle biraz üsteleyince hani bir resim falan görelim ona göre sana yardım edelim dedik, adam hemen telefonu kapattı anladı. İster yapın ister yapmayın dedi, hani olay doğrudur dedi kapattı. Adam tutturmuş hayır o benim kızım diyor. Anladı benim annesi olduğumu, bu sefer bana tehditler savurmaya başladı. İnsanları dolandırmaya çalışıyorlar ve bu gibi insanlar yüzünden gerçekten hasta olan çocuklara yardım edilmiyor. Bir anne daha ne kadar yıkılabilir bilemiyorum" diye konuştu.
İzmir Yüzde 96 engeli bulunan MS hastası genç, yazdığı kitaplarla hayata tutunuyor Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde yaşayan Multiple Skleroz (MS) hastası Abdullah Berber (25), hastalığı sürecindeki mücadelesini ve bu süreçte anlatamadığı durumları kitap haline getirdi. Berber, “Şu anda istediğim tek şey çalışmak” dedi. Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde yaşayan 25 yaşındaki Abdullah Berber, 15 yaşında Marmaris’te bir otelde çalışırken, müşteriye servis yaptığı sırada ellerinin titrediğini fark etti. İlk başta titremelerin yorgunluktan kaynaklandığını düşündü. Daha sonra yaz tatilinin bitmesiyle memleketi Manisa’ya geri döndü. Şikayetlerinin devam etmesiyle Berber, bir süre sonra kontrol amacıyla Ege Üniversitesi Hastanesi’ne başvurdu. Orada yapılan tetkikler sonucu Berber’e, merkezi sinir sistemi rahatsızlığı olan MS hastalığı teşhisi konuldu. Yüzde 96 engeli bulunan Berber, hastalığın ataksız süreğen yüzde 5’lik kesimi arasında yer alıyor. 5 senede 5 kitap yazdı Hastalığı sebebiyle yürümekte güçlük çeken ve bastondan destek alan Berber, hastalığını öğrendikten sonra bir kitap yazmaya karar verdi. İlk olarak 2015 yılında yaşadığı süreci ve hastalığını konu alan ‘Gülümse’ kitabını çıkardı. Kitabının ilgi görmesinin ardından yazmayı bırakmayan Berber, sırasıyla ‘Hayata Dair’, ‘Aybike’, ‘Reform’ ve ‘Sol Yanım’ kitaplarını bastırdı. Her kitabında hastalığıyla ilgili ayrı bir hikayeyi ele alan Berber, 1 şiir, 2 otobiyografi ve 2 hikaye kitabı olmak üzere, 5 yılda toplam 5 kitap yazdı. Ayda bir kez gittiği İzmir Şehir Hastanesi’nde tedavisine devam edilen Berber, şimdi ise Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde bulunan pazaryerinde hem doğal ürünlerini hem de yazdığı kitapları satarak hastane masraflarını karşılamaya çalışıyor. Hastalığını öğrendiğinde yaşadığı şoku atlatmanın çok uzun zaman aldığını ifade eden Berber, “Çünkü daha önce ismini bile duymadığım bir hastalıkla hayatımı paylaşmıştım. O süreç benim için çok zordu. Çok büyük mücadelelerim oldu. Yaptığım en büyük hatanın MS hastalığını düşmanım olarak görmek olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben onunla savaştım ve MS beni yendi. Artık onu kötü bir arkadaşım olarak görüyorum. Hiçbir zaman anlaşamayacağız ama hayatımdan da hiç çıkmayacak” ifadelerine yer verdi. “En büyük sıkıntım çalışamıyor olmam” Çalışabildiği takdirde hayatını devam ettirebileceğini ve hayata biraz daha tutunabileceğini düşündüğünün altını çizen Berber, şunları kaydetti: “Titremelerim tüm bedenimi sardı, dengemi kaybediyorum. Bastonsuz ve desteksiz yürüyemiyorum. En büyük sıkıntım çalışamıyor olmam ama bunun için de pazarcılık yapıyorum. Benim için başkalarına muhtaç olmak, eşyaları taşımak zor bir süreç. Benim şu anda istediğim tek şey çalışmak. Kendimi herhangi bir yere ait hissetmek istiyorum. Ben MS hastalığının en şanssız olan yüzde 5’lik kesimindeyim.” “Hastalığımı insanlara tanıtmak istedim” Hastalığını öğrendikten bir süre sonra kitap yazmaya başladığını söyleyen Berber, anlatamadığı durumları kitapta anlatmak ve hastalığını insanlara tanıtmak istediğini aktardı. Yazdığı kitapların hikayelerinden bahseden Berber, “İlk olarak ‘Gülümse’ isminde bir kitap yazdım. Daha sonrasında sırasıyla ‘Hayata Dair’, ‘Aybike’ ve ‘Reform’ adında kitapları çıkardım. ‘Reform’ kitabımda insanların kendi hayatlarında yapabilecek oldukları değişiklikleri, bir kişiye ‘sen’ veya ‘siz’ diye hitap edilmesini anlattım. Ardından ‘Sol Yanım’ isminde de bir şiir kitabı çıkardım” diye konuştu. “Olabilecek en iyi şeyleri kitaplarda yapmaya çalışıyorum” “Kitaplarımda hastalığıma dair yaşadığım olaylar var” diyen Berber, sözlerine şunları da ekledi: “‘Hayata Dair’ kitabımda hastalıktan önceki ve sonraki süreci anlatmaya çalıştım. ‘Reform’ kitabımda da MS hastası bir kişiden bahsettim. Bu kişi benim hayatımdaydı. Ailesi hastalığımdan dolayı beni istemedi. Çok zor süreçler yaşadım. Olabilecek en iyi şeyleri kitaplarda yapmaya çalışıyorum.” Maliyetlerin artması sebebiyle kitap yazmaya devam etmeyi düşünmediğini ifade eden Berber, vatandaşların da kitaba olan ilgisinin azaldığını belirtti.