DÜNYA - 23 Kasım 2025 Pazar 21:34 | Son Güncelleme : 23 Kasım 2025 Pazar 21:36

Avrupalılar, ABD’nin Ukrayna’da barış planına karşı teklif sundu

A
A
A
Avrupalılar, ABD’nin Ukrayna’da barış planına karşı teklif sundu

Avrupalılar, ABD’nin Ukrayna’da barış planına alternatif olarak Ukrayna’nın daha fazla asker bulundurmasına olanak sağlayan ve Ukrayna’ya NATO’nun 5. maddesi benzeri güvenlik garantileri sunan bir karşı teklif sundu.

İsviçre'nin Cenevre kentinde ABD, Ukrayna ve Avrupalı heyetler arasında ABD'nin sunduğu 28 maddelik barış planına ilişkin görüşmelerde Avrupalılar, ABD’nin Ukrayna’da barış planına alternatif olarak Ukrayna’nın daha fazla asker bulundurmasına olanak sağlayan ve Ukrayna’ya NATO’nun 5. maddesi benzeri güvenlik garantileri sunan bir karşı teklif sundu. ABD’nin 28 maddelik barış planının değiştirilmiş bir versiyonu olan teklifte, Ukrayna’nın silahlı kuvvetlerine getirilecek sınırlamaların ABD teklifinde öngörüldüğü üzere 600 bin yerine "barış döneminde 800 bin" olarak sınırlandırılması öngörülüyor. Teklifte ayrıca ABD planındaki gibi "bazı bölgelerin fiilen Rusya’ya ait" kabul edilmesi yerine "toprak kontrolüne ilişkin müzakerelerin temas hattından başlaması" yer alıyor. ABD’nin planından farklı olarak söz konusu teklif, Ukrayna’nın mali olarak tazmin edilmesi ve bu çerçevede Rusya’nın Ukrayna’ya verdiği zarar karşılanana kadar dondurulmuş Rus varlıklarının kullanılmasını da içeriyor. Teklifte, "Ukrayna tamamen yeniden inşa edilecek ve mali olarak tazmin edilecektir. Buna Rusya, Ukrayna’ya verdiği zararı karşılayana kadar dondurulmaya devam edilecek olan Rus egemen varlıkları da dahildir" denildi.

ABD planı, dondurulmuş Rus varlıklarından 100 milyar doların Ukrayna’nın yeniden inşası ve yatırımlar için ABD liderliğindeki bir girişime yönlendirilmesini ve bu girişimden elde edilen karın yüzde 50’sinin ABD’ye gitmesini öneriyordu.

Avrupa tarafının teklifi hakkında bilgi sahibi olan bir kaynak, İngiltere, Fransa ve Almanya tarafından hazırlanan teklifin ayrıca barış anlaşmasının imzalanmasının ardından Ukrayna’da mümkün olan en kısa süre içinde seçim yapılması hedefini içerdiğini aktardı.

ABD planını temel alan Avrupa teklifi, ittifakın bir üyesine yapılan saldırıyı tüm ittifaka yapılmış kabul eden NATO’nun 5. maddesine benzer bir güvenlik garantisinin de sağlanmasını ve bunun ABD’den alınmasını öneriyor.

"İlerleme kaydettik"

İsviçre’nin Cenevre kentinde ABD’nin sunduğu 28 maddelik taslak plan çerçevesinde gerçekleştirilen görüşmeler, Ukrayna ve Avrupalı heyetler arasındaki görüşmelerin ardından Ukrayna ve ABD heyetleri arasındaki görüşmelerle devam ediyor. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Ukrayna’nın başmüzakerecisi Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak, görüşmeler marjında basına kısa bir açıklamada bulundu. Görüşmelerin sürdüğünü ve şimdilik soru almayacaklarını açıklayan Rubio, "Sürecin tamamı göz önünde bulundurulduğunda muhtemelen şimdiye kadarki en yapıcı ve en anlamlı toplantıyı ve günü gerçekleştirdik" dedi.
Rubio, "Bence ilerleme kaydettik. Heyetlerimiz şu anda kendilerine ayrılan odalara geçti ve bize sunulan bazı öneriler üzerinde çalışıyoruz. Bazı değişiklikler ve düzenlemeler yapıyoruz. Amacımız farklılıkları azaltmak ve hem Ukrayna’nın hem de tabii olarak Amerika Birleşik Devletleri’nin kendini rahat hissedeceği bir şeye daha da yaklaşmak" dedi.
Nihai metnin ABD Başkanı Donald Trump tarafından onaylanması gerekeceğini vurgulayan Rubio, "Ancak kaydettiğimiz ilerlemeyi göz önünde bulundurduğumda bunun gerçekleşeceği konusunda oldukça rahatım. Tabii elbette bu işin bir de Rusya tarafı var" dedi.

"Adil ve kalıcı barışa doğru ilerliyoruz"

ABD heyetiyle çok verimli bir ilk oturum gerçekleştirdiklerini doğrulayan Yermak, "Çok iyi ilerleme kaydettik ve Ukrayna halkının hak ettiği adil ve kalıcı barışa doğru ilerliyoruz. Ukrayna halkı, barışı dünyadaki herkesten daha fazla istiyor" dedi.

ABD’ye ve özellikle Başkan Trump ile ekibine teşekkürlerini sunan Yermak, "Bugün çalışmaya devam edeceğiz ve önümüzdeki günlerde ortak öneriler üzerinde çalışmayı sürdüreceğiz. Avrupalı dostlarımızla da temas kuracağız. Elbette son söz ABD ve Ukrayna liderlerine ait olacak" ifadelerini kullandı.

"Mevcut öneriler, Ukrayna’nın birçok önceliğini içeriyor"

Ukrayna’nın müzakere heyetinde yer alan Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Sekreteri Rüstem Umerov ise, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, "Mevcut önerilerimiz, henüz son halini almamış olmakla birlikte, Ukrayna’nın birçok önceliğini ihtiva ediyor. Amerikalı partnerlerimizin bizimle yakından çalışıyor ve endişelerimizi anlıyor olmalarını takdir ediyor ve bugün daha fazla ilerleme kaydetmeyi umuyoruz" dedi.

Barış planı son şeklini Trump-Zelenskiy görüşmesiyle alacak

Adı açıklanmayan bir yetkiliye dayandırılan haberlerde, Cenevre’de ekipler üzerinde uzlaşılacak herhangi bir barış planının son halini ABD Başkanı Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy arasındaki yüz yüze görüşme ile alacağı ifade edildi. Yetkili, "İki başkan bir araya gelmeden hiçbir şey üzerinde anlaşılmış sayılmayacak" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.
Erzincan Erzincan’da 111 bin tuz çalısı toprakla buluşturuldu Erzincan’da 3 köyde 1000 dekarlık mera alanına dikilen tuz çalısı, erozyonla mücadele ve hayvancılıkta kaba yem ihtiyacına katkı sunacak. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, kent genelinde mera kalitesini artırmak ve hayvancılıkta kaba yem açığını azaltmak amacıyla bir çalışma hayata geçirildi. Bu kapsamda Erzincan’da 3 köyde toplam 1000 dekarlık mera alanına 111 bin adet Atriplex Halimus (Tuz Çalısı) fidanı dikildi. Son yıllarda hem hayvan beslenmesinde hem de erozyonun önlenmesinde etkin şekilde kullanılan tuz çalısı bitkisi, özellikle kurak ve tuzlu topraklara uyum sağlamasıyla dikkat çekiyor. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de bu özelliklerinden dolayı tuz çalısını meraların ıslahında yaygınlaştırarak, hayvancılığın sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında Mollaköy Mahmutlu Mahallesi’nde 300 dekarlık alana 33 bin 300 adet, Pınarönü köyünde 450 dekarlık alana 49 bin 950 adet ve Aydoğdu köyünde ise 250 dekarlık alana 27 bin 750 adet tuz çalısı fidanı toprakla buluşturuldu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından finanse edilen projenin toplam maliyeti ise 2 milyon TL olarak açıklandı. Proje sahasında incelemelerde bulunan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Alper Koçaker, Erzincan’ın yüzölçümünün yaklaşık üçte birinin meralardan oluştuğunu belirterek, bu alanların verimliliğinin artırılmasının hayvancılık açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Hayvancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu kaba yemin önemli bir bölümünün meralardan karşılandığını vurgulayan Koçaker, özellikle küçükbaş hayvancılığın meralara bağımlı olduğuna dikkat çekti. Erzincan’da her yıl ortalama 3 meranın ıslah ve amenajman projelerine dahil edildiğini belirten İl Müdürü Koçaker, tuz çalısı projelerinin de bu çalışmaların önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tuz çalısının derin ve kazık kök yapısı sayesinde toprağı tutma kapasitesinin yüksek olduğunu ifade eden Koçaker, bu özelliğiyle erozyonla mücadelede etkili bir bitki olduğunu kaydetti. Koçaker açıklamasında, "Tuz çalısı kuraklığa dayanıklı, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı dirençli, sorunlu ve tuzlu topraklarda bile yetişebilen çok önemli bir bitkidir. Kış mevsiminde yaprağını dökmemesi ve yoncaya eş değer besin değerine sahip olması hayvancılık açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Hayvanlar tarafından sevilerek tüketilen tuz çalısı, tuzlu yapısı sayesinde hayvanların tuz ihtiyacını da doğal yoldan karşılamaktadır. Mahmutlu, Pınarönü ve Aydoğdu köylerimizde 111 bin adet tuz çalısı fidanını toprakla buluşturduk" ifadelerini kullandı. Hayata geçirilen proje ile birlikte Erzincan’da meraların verimliliğinin artırılması, erozyonun azaltılması ve hayvancılıkta sürdürülebilir yem kaynaklarının güçlendirilmesi hedefleniyor.