GÜNDEM - 24 Mart 2011 Perşembe 13:54

"Avrupalılar gibi sömürgeci olmadık"

A
A
A
"Avrupalılar gibi sömürgeci olmadık"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye ile Gana arasında güçlenen ikili ilişkilerden övgüyle bahsederek, Türkler'in Avrupa devletlerinden farklı olarak Afrika'da hiçbir zaman sömürgeci bir zihniyete sahip olmadığını kaydetti.

Gana Parlamentosu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Gül, "Doğu ve Kuzey Afrika'da bulunan birçok ülkede Osmanlı Devleti'nden miras kalan sayısız eser, ortak gelenek ve görenekler hala yerlerini korumakta ve aramızda güçlü bağlar oluşturmaktadır" dedi.

Gül, "Türkiye, Avrupa devletlerinden farklı olarak, çok kuvvetli oldukları dönemlerde bile, asla sömürgeci bir zihniyete sahip olmadılar. Afrika halklarını her zaman samimi ve sıcak hislerle karşılamışlardır. Türkiye, Birinci Dünya Savaşı'nı takip eden yıllarda, savaşın galiplerine karşı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde verdiği kurtuluş mücadelesini zaferle sonuçlandırmıştı. Bu zafer ve sonrasında gerçekleştirilen reformların Afrika'da derin izler bıraktığını ve sömürge devletlerine karşı mücadelede bir örnek olduğunu gördük" ifadelerini kullandı.

Gana'nın bugün gelişmiş demokrasisiyle kıtada model bir ülke olduğunu, bölgesinde bir istikrar adası olarak dikkat çektiğini söyleyen Gül, "Gana'nın gerek çocğulcu demokrasinin hayata geçirilmesi, gerek yönetimde kaydettiği ilerlemeyi takdirle izliyoruz. Bundan dolayı hepinizi tebrik ediyorum" dedi.

Gül, "Dün olduğu gibi bugün de Arfika ile ilişkilerimizi dostluk, eşitlik ve işbirliği temelinde geliştirmeye kararlıyız. Bu maksatla, 1998'den bu yana siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel alanlarda işbirliğimizi çeşitlendirmeye ve derinleştirmeye yönelik kapsamlı bir açılım politikası uygulamaktayız" şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE'NİN AFRİKA POLİTİKASI UZUN VADELİ, VİZYONER BİR ANLAYIŞA DAYANIYOR"

 Geçtiğimiz yıllarda "Afrika Birliği Stratejik Ortağı" ilan edilen Türkiye'nin, açılım politikasının kısa vadeli çıkar ve beklentilerden uzak, uzun soluklu ve vizyoner bir anlayışa dayandığını vurgulayan Gül, "Bu anlayış, münhasıran Türk ve ve Afrika halkları arasındaki dostluk hislerinin tezahürü ve tabi bir neticesidir" dedi.

Gül konuşmasının devamında şunları söyledi:

"Özellikle altını çizmke istediğim husus, Türkiye'nin; Afrika'nın kalkınmasını hedefleyen entegre bir politikasının olduğudur. Bu politika sağlık, tarım, enerji, sağlık ve üretim alanlarını kapsamaktadır. En samimi arzu ve temennimiz, Afrika'nın, her şeyden evvel Afrika halklarının mutluluğu, huzuru ve refahı için bir fırsatlar kıtasına dönüşmesidir. Halihazırda dünyanın 16., Avrupa'nın 6. büyük ekonomik gücü olan Türkiye ile Afrika arasında değerlendirilmesi gereken çok geniş alanlar var."

Türkiye'nin 47 Afrika ülkesinde projeler gerçekleştiren TİKA'nı nyanı sıra sivil toplum kuruluşlarının insani ve kalkınma faaliyetleri sonucunda Afrika ülkeleri ile bağlarını güçlendirdiğini kaydeden Gül, "Türkiye, Afrika'nın sorunlarının sadece Afrikalılara bırakılmayacağı inancındadır. Afrika'nın bütün sorunlarına dünyanın bütün ülkeleri, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere, bu sorunların çözümü için katkı vermesi gerektiğine inanmakta ve Türkiye de kendi kapasitesi çerçevesinde bu hizmelere samimi bir arzu içinde devam etmektedir" dedi.

"TÜRKİYE-AFRİKA İŞBİRLİĞİ ZİRVESİ İLİŞKİLERDE YENİ BİR SAYFA AÇTI"

 18-21 Ağustos 2008 tarihinde İstanbul'da kendi ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi'nin taraflar arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açtığını dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, "Ayrıca Türkiye'nin kıtada büyükelçilik sayısı 22'ye ulaşmıştır. Önümüzdeki yıl bu rakamı 32 ye çıkacaktır. Birçok Batılı ülke Afrika'daki büyükelçiliklerini kapatırken, Türkiye'nin yeni temsilcilikler açması, sizlere duyduğumuz güveni ve Afrika ile ilişkilere atfettiğimiz önemi göstermektedir" dedi.

Gül konuşmasının devamında şunları kaydetti:

"Gana bu çerçevede ilk grup ülkeler arasında yer almıştır. Akra büyükelçiliğimizin geçen sene faaliyete geçişi, Afrika'da önemli bir ortak olarak gördüğümüz işbirliğini geliştirme arzu ve irademizin bir yansımasıdır. Aslında biz Gana'da büyükelçilikğimizi yeniden açtık. Siz 1957'de bağımsız olduğunuzda, sizi ilk tanıyan ülkelerden biri Türkiye oldu. Ve hemen daimi büyükelçiliğimizi de 1957'de açtık. 1981 yılında, o dönem yaşadığımız ekonomik buhran ve krizler neticesinde, dünyanın birçok yerindeki büyükelçiliklerimizi geçici olarak kapatmak zorunda kalmıştık. Ama  biz daimi büyükelçilğimizi yeniden geçen sene açtık ve büyükelçimiz iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesi için yoğun bir çalışma içine girdi."

"TİCARET HACMİ 27 MİLYONDAN 300 MİLYON DOLARA YÜKSELDİ"

Türkiye ile Gana arasındaki ticaret hacminin 1998'de 27 milyon dolar olduğunu hatırlatan Gül, "Bu rakamın 2010 yılında 300 milyon dolara yaklaşmış olmasından ve Gana'nın Sahra Altı Afrika'da 3. büyük ticari ortağımız olmasından mutluluk duyuyoruz" dedi.

Türkiye'nin ticari ilişkilerinde karşılıklı kazan-kazan ilişkisine büyük önem verdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, "Bu noktada sizleri de tebrik etmek isterim. 300 milyon dolarlık ticaret hacminin 190 milyon dolarını Gana'ınn ihracatı oluşturuyor. Bizim ihracatımız ise 100 milyon civarındadır. Biz ticaretimizde ve ekonomik ilişkilerimizde kazan-kazan prensibine çok önem veriyoruz. Tek taraflı kazancın samimi ve sürdürülebilir olmadığna inanıyoruz" diye konuştu.

Türkiye'nin ekonomik ilişkilerde sadece ticarete değil, yatırımlara da önem verdiğini belirten Gül, "Türkiye halkla bütünleşen bir polita izlemekterdir. Gana ile ilişkilerimizin bu yönüne de önem veriyoruz. Gana'da, çalışan bir demkorasi, hukukun üstünlüğünün önde tutulması ve işleyen piyasa ekonomisine önem verilmesi Gana'yı Afrika'da ayrıcalıklı bire oturtmuştur. Böyle bir ülke, yabancı yatırımcılara daima güven vermektedir" dedi.

Gül konuşmasının sonunda, "Devletlerimiz arasındaki bu dostane geçmiş ve karşılıklı siyasi irademiz, iki ülkenin her alanda daha çok işbirliği yapacağına olan inancımızı pekiştirmekterdir. Gana'da, uçaktan indiğimiz andan itibaren bize gösterilen misafirperverlik ve ilgi için teşekkür ediyorum. Türk halkının selam ve muhabbetini, sizler vasıtasıyla Gana halkına iletmekten mutluluk duyuyorum. Parlamentonuzda konuşma ayrıcalığını kazandığım için duyduğum onuru da her zaman hatırlayacağım" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasının ardından kürsüden inerken Ganalı milletvekilleri tarafından ayakta alkışlandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Feride 3. yılında da geldi Trabzon’un Köprübaşı ilçesinde ’Feride’ isimli tilki Taşlı Yaylasında esnaflık yapan Faik Hancı’yı 3 yıldır yalnız bırakmıyor. Esnaf ve Tilki’nin dostluk görüntüleri cep telefonu kamerasına yansırken, esnafın tilkiyle olan dostluğu görenleri gülümsetiyor.Trabzon’un Köprübaşı ilçesinde 2 bin 300 rakımlı Taşlı Yaylası’nda esnaf Faik Hancı ile tilki ’Feride’nin 3 yıldır süren dostluğu dikkat çekiyor. Kış aylarında hayvancılık yapan yaz aylarında ise Taşlı Yaylası’da işletmecilik yapan Faik Hancı 3 yıl önce dükkanının önüne gelen tilki ile tanıştı. Her yıl yaz aylarında Hancı’nın yanına beslenmek için gelen ’Feride’ isimli tilki bu yıl da geleneği bozmadı. Yaylacılık sezonunun açılmasından kısa bir süre sonra Hancıoğlu Konağı işletmecisi Faik Hancı’nın yanına gelen Feride isimli tilki, dostluğunu bir kez daha kanıtlamış oldu. Yaylanın maskotu haline gelen Feride isimli tilki ile Faik Hancı’nın 3. yılındaki ilk buluşması cep telefonu kamerasına yansırken, tilkinin zayıfladığı gören Hancı’nın diyalogu izleyenleri gülümsetti. Tilkiye yemek veren Faik Hancı, “Nihayet sonunda Feride geldi. Feride sen neredeydin gel bakalım. Ben 15 gün oldu burayı açalı sen neredeydin. Sen ne kadar zayıflamışsın böyle. Sen burada hiç kendine bakmamışsın ki. Feride sonunda meydana çıktı. Anca anladı benim geldiğimi. Feride gelmiş hoş gelmiş” ifadelerini kullandı.Yavrularının olduğu öğrenilen tilki her gün gelerek et ve köftesini alırken, kimi zaman ise bakkaldan bisküvisini almaya ihmal etmiyor. Faik Hancı’nın sosyal medya hesabından paylaştığı görüntüleri gören vatandaşlar da Feride isimli tilkiyi görmek için Taşlı Yaylası’na gelirken, insanlara yakınlığı ile tanınan tilkiyi çocuklar da besliyor.“Feride artık buranın maskotu oldu”30 yıldır Taşlı Yaylası’nda bulunduğu belirten Hancıoğlu Konağı işletmecisi Faik Hancı, 3 yıl önce Feride ile tanıştığını dile getirdi. Feride’nin artık kendisi ile hayat sürdüğünü kaydeden Hancı, “30 yıldır bu yayladayım. 3 yıl önce güz mevsiminde bir tilki geldi. Bize yaklaşmıyordu. Artık sezonun bitmesini bekliyorduk. O bize yaklaşmıyordu ama biz ona sevgi göstermeye çalıştık. 2-3 gün boyunca yanımıza gelmesi için uğraştık. Tesisin önüne geldi. Kimse olmayınca yanımıza geldi. Uzaktan köfte ve et attık. Sonrasında daha da yaklaştı. Elimizden yemek yemeye başladı. Böylece bize daha da yaklaşmaya başladı. Bakkaldan bizden habersiz yemek almaya başladı. O anları sosyal medyadan paylaşınca herkes merak etmeye başladı. Tilkiyi görmeye gelenler bile oldu. Tilkinin çocuklarla arası da çok güzel. Artık bizimle beraber bir hayat sürüyor. 3 yıl oldu. Her gün gelip etini, köftesi alır. Bazen ise bakkaldan bisküvisini alır. İsmini ’Feride’ koydum. 2 tane oldular. Diğeri de geliyor ama o biraz daha kurnaz. Kışın kayalıklarda barınıyor. Bu sene yavrulamış. 3 yıl oldu yuvasını bulamadık. Artık yavrularınla beraber gelmesini istiyoruz. Bu tilkileri bazı insanların vurmamasını istiyorum. Taşlı Yaylası’nda 2 tane tilki var bunlar insanlardan kaçmıyor. Bu hayvanların bu dağlarda olması gerekiyor. Çocuklar bile burada tilkiyi yediriyor. Feride artık buranın maskotu oldu. Bu hayvan 3 yıl oldu hiçbir zarar vermedi” dedi.
Niğde Niğde’nin doğa harikası alanı çöplüğe dönüyor Niğde’nin Ulukışla ilçe sınırları içerisindeki Bolkar Dağları bölgesinde bulunan Meydan Yaylası, Karagöl ve Çinigöl’ü ziyaret edenlerin bilinçsiz davranışları ile bölgenin doğal güzellikleri tehlike altında. Onlarca endemik bitki türüne, ’sessiz kurbağa’ olarak da bilinen Toros kurbağasına (Rana Holtzi), yılkı atlarına ev sahipliği yapan bölgede tur şirketleri aracılığı ile gelenlerin çöp konteyneri olmasına rağmen gelişigüzel attığı çöpler, göl kenarına gelen kampçıların dünyanın tek sessiz kurbağa türünün doğal yaşamını etkilemeyecek mesafeye çadırlarını kurmamalarına doğaseverler isyan etti. Doğaseverler tarafından yapılan açıklamada, "Bern Sözleşmesi ile koruma altında bulunan Toros kurbağasının doğal yaşam alanı olan Karagöl’e sıfır mesafede kampçıların çadır kurması onların hayatlarını tehlikeye atıyor. Gelen kulüp üyelerinin neredeyse gölün içerisine girecek derecede kurbağaların yaşam alanına, endemik bitki türlerinin üzerine çadır kurmaları hiç doğru değil. Gerekli uyarıları yapmamıza rağmen bunu dikkate almadılar. Kamp yapan, bölgede doğa yürüyüşü yapanların bu doğa güzellikleri koruması gerekir" ifadelerine yer verdiler. Öte yandan bölgeye tur şirketleri aracılığı ile gelen ziyaretçilerin Meydan Yaylası’nda Niğde İl Özel İdaresi tarafından konulan çöp konteynerlerine rağmen gelişigüzel atılan çöpleri toplayan doğa severler ziyaretçileri eleştirdi. Bölgede yerli ve yabancı ziyaretçilere rehberlik eden, Dağcı Hikmet İçel şunları söyledi; "6 - 7 otobüs bölgeye gelip kontrol edilemeyecek sayıda bir insan topluluğuyla yürüyüş yapmak doğa yürüyüşleri içerisinde yer alan bir tanım değil ve hiç bir zaman olmayacak. 150 kişinin bağırarak iletişim kurduğu, avazı çıktığı kadar bağırıp türkü söylediği bir yerde doğayı dinleme imkanımız maalesef olmuyor. Göle sıfır çadır kurmak, burada vakit geçirmek bölgenin endemik türüne maalesef zarar vermektedir. Bölgede bulunan çöplerin dışarıya dağıldığını gören ve bunu göre göre çöp atan bir zihniyet kendine doğa severim demesin. Ekip liderlerinin bunları uyarmıyor oluşu ayrı bir durum belirtmek isterim.” Bölgede yılın belli dönemlerinde çıkan endemik bitki türü ters lalenin birkaç gün içinde bilinçsiz ziyaretler nedeniyle yok olduğunu ifade eden İçel, "Önceki geldiğimizde her yerde olan ters laleler birkaç gün sonra geldiğimizde hem koparılmış hem de üstüne basılarak ezilmiş durumda çok çok az kalmıştı. Yakın illerden gelen ellerinde poşet ve bıçakla göl etrafında ot toplayan yürüyüş gruplarını da gördük. Uyarmamıza rağmen devam ettiler. Aynı ekipte ekip lideri gözümün içine baka baka sigara izmaritini yere attı ve devam etti. Bu kontrolsüzlük böyle devam ettiği sürece korkarız ki yakında ne kurbağa kalır ne ters lale ne de çayır çimen” şeklinde konuştu.