DÜNYA - 11 Ağustos 2025 Pazartesi 19:34 | Son Güncelleme : 11 Ağustos 2025 Pazartesi 19:40

Azerbaycan ve Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşması metni yayınlandı

A
A
A
Azerbaycan ve Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşması metni yayınlandı

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD’nin başkenti Washington DC’de yaptığı zirvede paraflanan 17 maddelik Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşması metni yayınlandı.

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın 8 Ağustos’ta ABD’nin başkenti Washington DC'de düzenlediği zirvede Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan tarafından paraflanan "Azerbaycan ile Ermenistan Arasında Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Tesisi Hakkında Anlaşma" metnini yayınladı. Anlaşma metni şöyle:

"Madde 1- Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) arasındaki sınırların ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırlarına dönüştüğünü ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığını teyit ederek, birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanır ve saygı göstermelidirler.

Madde 2- Taraflar, 1’inci Madde’ye tam uyacak şekilde birbirlerine karşı herhangi bir toprak talebinin bulunmadığını ve gelecekte böyle bir talepte bulunulmayacağını teyit ederler. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen parçalamaya yönelik herhangi bir eyleme, bu tür eylemlerin planlanmasına, hazırlanmasına, teşvik edilmesine ve desteklenmesine izin vermeyeceklerdir.

Madde 3- Taraflar, birbirleriyle karşılıklı ilişkilerde toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığa karşı ya da Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’na aykırı herhangi başka bir şekilde, güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan kaçınacaklardır. Kendi topraklarının, herhangi üçüncü bir tarafın diğer Tarafa karşı BM Şartı’na aykırı olarak güç kullanması amacıyla kullanılmasına izin vermeyeceklerdir.
Madde 4- Taraflar, birbirlerinin iç işlerine müdahaleden kaçınacaklardır.

Madde 5- Taraflar, bu anlaşmanın onay belgelerinin her iki tarafça karşılıklı iletilmesinden sonra ____ gün içinde, kendi aralarında 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6- Taraflar, bu anlaşmanın 1’inci Maddesi’nden kaynaklanan yükümlülüklerine tam uygun şekilde, aralarında devlet sınırının sınırlandırılması (delimitasyon) ve devlet sınırlarının belirlenmesi (demarkasyon) hakkında bir anlaşma imzalanması amacıyla, ilgili sınır komisyonları arasında mutabık kalınan tüzüklere dayanarak iyi niyetli görüşmeler yürüteceklerdir.

Madde 7- Taraflar, karşılıklı sınıra herhangi bir üçüncü tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaklardır. Aynı zamanda, karşılıklı delimitasyon ve sonrasında demarkasyon işlemlerinin tamamlanmasına kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarın sağlanması amacıyla, askeri alan dahil olmak üzere, karşılıklı mutabakata dayalı güvenlik ve güven artırıcı tedbirler alacaklardır.

Madde 8- Taraflar, hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılıkçılık ve terörizmin tüm tezahürlerini kınarlar ve kendi yetki alanları çerçevesinde bu durumlarla mücadele edeceklerdir ve bu konuda ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaklardır.

Madde 9- Taraflar, her ikisinin de taraf olduğu askeri bir çatışmada meydana gelmiş kayıp ve zorla kayıp edilmiş kişilerin vakalarının çözümü için, doğrudan veya uygun olduğu takdirde ilgili uluslararası kuruluşlarla iş birliği yoluyla, söz konusu kişiler hakkındaki tüm mevcut bilgilerin değişimi dahil olmak üzere, tedbirler alacaklardır. Taraflar, bu çerçevede, söz konusu kişilerin akıbetine açıklık getirilmesinin, uygun olduğunda kalıntılarının aranması ve iadesinin, gerekli soruşturma tedbirleriyle bu kişilerle ilgili adaletin sağlanmasının barış ve güven inşasında bir araç olduğunu kabul ederler. Bununla ilgili usuller tartışılacak ve ayrı bir anlaşmada ayrıntılı şekilde karara bağlanacaktır.

Madde 10- Taraflar, ekonomi, transit ve ulaşım, çevre, insani ve kültürel alanlar dâhil olmak üzere, çeşitli alanlarda iş birliği tesis etmek için karşılıklı ilgi alanına giren konularda ayrı anlaşmalar yapabilirler.

Madde 11- Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuktan ve her birinin diğer BM üyesi devletlerle imzaladığı sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülüklerini etkilemez. Taraflardan her biri, herhangi bir üçüncü taraf ile arasında yürürlükte bulunan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşmadan doğan yükümlülüklerine engel teşkil etmemesini sağlayacaktır.

Madde 12- Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuku ve bu anlaşmayı esas alacaklardır. Taraflardan hiçbiri, kendi iç hukukunun hükümlerini bu anlaşmayı uygulamamak için gerekçe olarak göstermeyecektir. Taraflar, Antlaşmalar Hukuku Hakkında Viyana Sözleşmesi’ne (1969) uygun olarak, bu anlaşma yürürlüğe girmeden önce, anlaşmanın konusu ve amacına zarar verecek faaliyetlerden kaçınacaklardır.

Madde 13- Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti ederler ve bu anlaşmanın uygulanmasını denetlemek amacıyla ikili bir komisyon kuracaklardır. Kurulacak bu komisyon, taraflar arasında mutabık kalınacak usuller çerçevesinde faaliyet gösterecektir.

Madde 14- Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendileri için bağlayıcı nitelik taşıyan sözleşmelere engel getirmeden, bu anlaşmanın yorumu ve uygulanması ile ilgili herhangi bir anlaşmazlığı, 13. Maddede belirtilen Komisyon dahil olmak üzere, doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler, 6 ay içinde tarafların her ikisi için kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar anlaşmazlıkların barışçıl yolla çözümünün diğer yöntemlerine başvuracaklardır.

Madde 15- Madde 14’ü engellemeden taraflar kendi aralarında bu anlaşmanın imzalanmasından önce mevcut olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, davaları ve anlaşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sona erdirecek veya herhangi bir şekilde çözeceklerdir ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve davaları başlatmayacaklardır. Ayrıca, taraflardan herhangi birine karşı üçüncü bir tarafça başlatılan bu tür iddia, şikayet, itiraz, talep ve davalara herhangi bir şekilde dahil olmayacaklardır. Bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, bilgi ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bu adımları teşvik etmeyecek veya herhangi bir şekilde bu faaliyetlere dahil olmayacaklardır ve bu amaçla düzenli olarak istişarelerde bulunacaklardır.

Madde 16- Anlaşma, tarafların kendi ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürleri tamamladıklarına dair bildirimleri karşılıklı olarak iletmelerinin ardından yürürlüğe girecek. Anlaşma ayrıca BM Şartı’nın 102. maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17- Bu anlaşma Azerbaycan, Ermenice ve İngilizce dillerinde hazırlanmıştır. Tüm üç metin eşit derecede geçerlidir. Metindeki hükümlerinin yorumunda herhangi bir görüş ayrılığı olması durumunda İngilizce metin esas alınacaktır.

AGİT Minsk Süreci’nin sona erdirilmesi ile ilgili ortak başvuruda bulunuldu

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri Bakanları’nın Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Süreci ve ilgili yapıların kapatılması için AGİT Dönem Başkanı Elina Valtonen’a ortak bir başvuruda bulundukları duyuruldu. Açıklamada, bugün AGİT Bakanlar Konseyi’nin gönderilen karar taslağını katılımcı devletlere ilettiği ve kabulü için gerekli prosedürlerin desteklenmesi çağrısında bulunduğu ifade edildi.

Rafıg Macidov

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul AKM’de engelleri aşan ‘Erişilebilir Tiyatro’ yeni sezonda da devam ediyor Herkes için erişilebilir bir yaşam amacıyla kurumsal sosyal sorumluluk projelerini hayata geçiren Türk Telekom; Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu ve Atatürk Kültür Merkezi (AKM) iş birliğiyle yürüttüğü "Erişilebilir Tiyatro" projesine yeni sezonda da devam ediyor. Görme ve işitme engelli bireylerin kültür ve sanat etkinliklerine katılımını artırmayı amaçlayan proje, yeni sezon açılışını Ekim ayında "Rumuz Goncagül" oyunu ile yaptı. Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını "Türkiye’ye Değer" anlayışıyla sürdüren Türk Telekom, engelli sanatseverlerin kültürel etkinliklere eşit katılımını desteklemeye devam ediyor. AKM ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu iş birliğiyle yürütülen "Erişilebilir Tiyatro" projesi, 3’üncü sezonunda da sanatseverlerle buluşmayı sürdürüyor. Proje kapsamında yeni sezonun ilk erişilebilir oyunu ekim ayında sahnelenen "Rumuz Goncagül" oldu. Proje; kasım ayında engelli sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği "Kapıların Dışında", "Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı" ve "Gergedanlar" oyunları ile devam etti. Sahne turu, sesli betimleme ve üst yazı uygulamalarına ek olarak proje kapsamında ilk defa "Gergedanlar" oyununda kullanılan "işaret dili" ile oyun daha kapsayıcı bir hale getirildi. 27 Aralık’ta ise "Vanya Dayı" isimli devlet tiyatrosu oyunu seyircilerle buluşacak. Proje ile devlet tiyatrosu oyunları görme ve işitme engelli sanatseverlere görsel, işitsel ve fiziksel engelleri aşan bir sanat deneyimi yaşatmaya devam edecek. Türk Telekom Kurumsal İletişim Direktörü Arif Sancaktaroğlu, "Şirket olarak, teknolojiyi toplum yararına sunma vizyonumuzla kültür sanatta erişilebilirliği desteklemeyi sürdürüyoruz. Sunduğumuz teknolojilerle AKM’nin engelleri aşan, herkes için erişilebilir bir kültür merkezi haline gelmesinden memnuniyet duyuyoruz. Büyük ilgi gören ve hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap eden gösterimlerle öne çıkan "Erişilebilir Tiyatro" projemiz, ana destekçisi olduğumuz AKM’de bu sezon da devam ediyor. Herkes için erişilebilir bir yaşam hedefi doğrultusunda sosyal sorumluluk projelerimizi kararlılıkla sürdürüyoruz" dedi. "Erişilebilir Tiyatro" projesi kapsamında sahnelenen oyunlarda, görme engelli sanatseverler mekân, zaman, karakterler ve sessizce gelişen olaylar gibi sesli olmayan görsel öğeleri, diyalog aralarında aktarılan sesli betimleme uygulamasıyla detayları kaçırmadan takip edebiliyor. Ayrıca oyun öncesinde gerçekleştirilen özel sahne turları sayesinde görme engelli sanatseverler, obje, dekor ve kostümlere dokunarak sahneyle önceden tanışma fırsatı buluyor. Oyunda kullanılan üst yazı uygulamasıyla ise diyaloglar anlık olarak yazılı şekilde aktarılıyor; böylece işitme engelli sanatseverler için de tiyatro deneyimi erişilebilir hale getiriliyor.
İstanbul Uzmanlardan ‘sahte alkol’ uyarısı: "Bir defadan bir şey olmaz denmemeli, öldürücü" Yılbaşı öncesi sahte alkol kullanımına karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için insanlar normal alkol zehirlenmesiyle çok ayırt edemiyor, körlükle başlayan böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. Bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. En önemli şey; hastadan aldığımız öykü, yılbaşı yaklaşıyor, dikkatli olmakta fayda var" dedi. Yılbaşına günler kala Türkiye’nin birçok noktasında yapılan operasyonlarda yüksek oranlarda sahte alkol ele geçirilirken uzmanlar, sahte alkol tüketimine karşı uyarılarını yineledi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Afşin İpekci ve Biruni Üniversite Hastanesi Acil Tıp Bölümü’nden Uzm. Dr. İlhami Demirel, alkol kullanımının sağlık için başlıca zararlardan olduğunu belirtirken sahte alkolün oluşturduğu etkilere yönelik açıklamalarda bulundu. Uzmanlar sahte alkolün görünüş, renk ve kokusundan ayırt edilemeyebileceğini belirtti. "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle ayırt edilemiyor" "Sahte alkol dediğimiz şey metil alkol ya da metanol olarak bilinir" diyen Doç. Dr. Afşin İpekci, "Odunun damıtılmasıyla elde edilen hatta odun ruhu olarak bilinen alkoldür. Sahte alkolün aslında vücutta 2 tane zehirlenme şekli var. Birincisi; diğer alkollerde de olan baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, sarhoşluk hissi veren alkolün kendisine özgü beynimizi etkilemesine bağlı gördüğümüz semptomları olur. Daha sonra esas ölümcül olan zehirlenme, metanolün zehirli ürünlerine dönüşmesiyle olur. Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle insanlar çok ayırt edemiyor, daha çok sonraki aşamada körlükle başlayan daha sonra şuur değişikliği hipotansiyon, böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. Zararlı maddelere dönüşmesi genelde 6-8’inci saatten sonra ortaya çıkıyor çünkü bir dönüşme hızı var. Sonra önce görme kaybı, bulanık görme, kar yağıyor gibi ya da körlük gibi semptomlar ortaya çıkıyor. O aşamada da gelmezlerse şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. 6-8 saatlik bir ara dönem var, o dönem önemli" ifadelerini kullandı. "Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var" Sahte alkol zehirlenmesi sonrası tedavi ve geçmişte karşılaştıkları vakalara ilişkin konuşan Doç. Dr. İpekci, "Tedavimiz; önce destek tedavisi, genel muayene ile başlıyoruz. Şanslıyız ki 2 tane önemli antidotu var. Yurt dışından gelen ilaç bir diğeri de etanol dediğimiz normal alkol. Geç dönemde gelirlerse metabolitleri oluşmuş oluyor, o zaman da kullanacağımız tedavi yöntemimiz; diyaliz. Metil alkol zehirlenmesi tüm dünyada bir sorun. Bandrolün bile artık sahtesinin çıktığı bilgisi geliyor. Semptomlarda hastaneye erken başvurmaları en önemli tedbir. Etil alkol kadar pahalı değil ayrıca metil alkol kullanımı sadece kaçak alkol olarak bilinse de ülkemizde dezenfektanlarda, ucuz parfümlerde yaygın kullanılan bir ürün. Görme bozukluğuyla gelip diyalize aldığımız ki bize zaten insanlar sarhoşluk döneminde kendileri zaten gelemiyor. Yakınları da ‘Alkol aldı, onun sarhoşluğu’ diye getirmiyor. Genelde görme bozukluğu olunca ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Daha çok erkekler ve orta yaş insanlarda meydana geliyor. Masum bir şey değil, bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. Normal alkol vücudu yavaş yavaş etkiliyor" diye konuştu. "Ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor" Alkolün başlı başına sağlık için zararlı olduğunu söyleyen Uzm. Dr. İlhami Demirel, "Normal alkole bağlı zehirlenmeler de görüyoruz, metil alkol dediğimiz alkolle olan zehirlenmeler gerçekten ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor. Son dönemde çok denk gelmedi açıkçası, en önemli şey; hastadan aldığımız öykü. Eğer şüpheli, kaynağı bilinmeyen bir alkol alım öyküsü varsa yol gösterici oluyor, laboratuvar tetkiklerinde de şüphemizi güçlendiren bulgular bulabiliyoruz. Genelde görme bozuklukları olabiliyor; çift görme, görme kaybı, bulanık görme gibi bunlar biraz daha ilerleyen süreçte oluyor, ne yazık ki tanıda biraz daha geç kalınmış olabiliyor. Sahte alkol alım ihtimalini sorup bu ihtimal üzerinde ciddi şekilde durmalıyız. Genel olarak alkol tüketiminin zararlı olduğunu belirtmemiz lazım. Kusma, baş ağrısı gibi şikayetleri hasta başta çok önemsemeyebiliyor, zaten alkol alımı sonra ‘Bunlar normal şeyler’ diye hastaneye gelmekte gecikebiliyor. Bu süre ne kadar uzarsa hastaya faydamız da o derece düşük oluyor" dedi. "Hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı olarak erkek hastalar" "Bilmediği kaynaktan aldığı bir alkol sonrası bu şikayetleri olan hastalar bir an önce acil servise başvurmalı, mutlaka doktorlarına bilgi vermeli" diyen Uzm. Dr. Demirel, "Yılbaşı dönemlerinde biraz daha sık akla gelebiliyor. Belirtiler ne yazık ki direkt bu hasta sahte alkol kullanmıştır dedirtecek bulgular değil. Ek hastalıkları olması hastanın her zaman genel durumunu daha da kötüleştireceği için önemli, genelde gördüğümüz hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı erkek hastalar diyebiliriz. Sonuçta ciddi bir zehirlenme, genç olması kurtarıcı bir faktör değil. Normalde de zaten alkol kullanımı vücudumuza birçok zarar vermekte, hele hele sahte alkol daha hayati tehlike oluşturan durumlara sebebiyet veriyor. Tedavide öncelikle hastanın hayatî fonksiyonlarını takip edip ona göre değerlendiriyoruz. Çok geç aşamada geldiyse hastada ciddi solunum yetmezliği de gelişmiş olabilir, eğer öyle bir durumdaysa bilinci kötüyse hastayı zaten solunum cihazına bağlıyoruz. Antidotlarımız var, hastaya veriyoruz. Metil alkolün tedavisinde etil alkol kullanılıyor, tabii ki hastane ortamında kontrollü bir şekilde yapılması gereken tedaviler. Yılbaşı yaklaşıyor bu konuda dikkatli olmakta fayda var" şeklinde konuştu.
Diyarbakır Hastayken kana ihtiyaç duydu, 3 ayda bir kan vermeye başladı Diyarbakır’da yaşayan 51 yaşındaki kamu işçisi Mutlu Demirci, geçirdiği bir rahatsızlık nedeni ile kana ihtiyaç duydu. Kan bağışının önemini hastalığı ile anlayan Demirci, 3 ayda bir kan bağışında bulunmaya başladı. Diyarbakırlı Demirci, düzenli olarak kan bağışında bulunuyor. Yıllar önce ilk kanını bağışlayan Demirci, 45’inci kez kan verdi. Demirci, ’’Bundan 13 yıl önce hastalandım. Hastalığımın tedavisi için ameliyat olmam gerekti. Hastane yetkilileri ameliyat tedavisinde kana ihtiyaç olabileceğini bundan dolayı yakınlarımdan kan bağışımda bulunmamı istediler. Ben de yakınlarıma durumu izah ettim, onlarda hastaneye gelerek kan bağışında bulundular. Tedavi aşamamda kanın ne kadar önemli olduğunu anladım. Bende, inşallah iyileşirsem bundan sonra bende kan bağışında bulunacağıma söz verdim. Allah’a çok şükür iyileştim ve o günden sonra her üç ayda bir Kızılay’a kan bağışında bulunmaya başladım. Kan bağışını kendime bir insanlık görevi olarak görmeye başladım. Çünkü kan sürekli olan bir ihtiyaçtır. Hastanelerde tedavi gören, trafik kazalarında yaralanıp kana ihtiyaç duyan yüz binlerce insan var. Bir, iki, üç, beş diye sayarken bugün 44. kan bağışında bulundum. Allah kısmet ederse, ömrüm yettiği kadar, kan bağışında bulunup, sosyal sorumluluğumu yerine getireceğim. Buradan sizler aracılığıyla herkese sesleniyorum, lütfen sizler de kan bağışında bulunun. Her geçen dakika, saat ve gün her an kana ihtiyaç var. Kendiniz için , aileniz için ve tüm sevdikleriniz için kan bağışında bulunun’’ dedi . Kızılay kan bağışçılarını 10. bağışta bronz madalya, 25. kan bağışında gümüş madalya, 35. bağışta altın madalya, 45. bağışta plaketle ödüllendiriyor.