POLİTİKA - 09 Aralık 2017 Cumartesi 12:38

Bahçeli’den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'Lozan' desteği

A
A
A
Bahçeli’den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'Lozan' desteği

MHP Lideri Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan’da yaptığı açıklamalara da tam destek vererek, “Bilhassa Lozan tartışmaları Yunanistan ziyaretine mühür vurmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı; ‘Lozan, sadece Ege’yi mi kapsıyor? Ege’nin dışında Lozan’la ilgili hiçbir şey yok mu? Batı Trakya’daki azınlıkların hukuku yok mu? Şimdi buradaki azınlıkların hukukunu bu anlaşmayla nasıl teminat altına alacağız?’ sorusunu sormuştur" dedi.

Antalya’da partisince düzenlenen belediye başkanları toplantısında konuşan Bahçeli, “Kudüs İslam’dır ve aynı zamanda Türklüğün derin izlerini taşımaktadır. Kudüs mukaddesatımızın namusudur. Gitti demekle gitmez, düştü demekle düşmez, İsrail’in demekle bu tartı bu sıkleti çekmez. ABD’nin marazi ve maceracı yönetimi Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımıştır. Trump sorumsuz ve skandal bir karara imza atmıştır. ABD Başkanı bu hakkı nereden almaktadır? ABD Başkanı Ortadoğu ve hatta dünyanın dengeleriyle oynamaya nasıl kalkışabilmektedir? Tüm dünya, ABD’nin Kudüs kararına odaklanmıştır. Bölge barut fıçısıdır. Ortadoğu’daki istikrarsızlık daha da kemikleşip, daha da şiddetlenecektir. ABD Başkanı, barış diyor, Filistin’in haklarından bahsediyor. Yalan, dolan, riya ABD yönetimine egemen olmuştur. Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınmasından sonra, bölgede barış ve işbirliğinden akıl sağlığı yerinde olan hiç kimse bahsedemeyecektir. Siyonizm’in lobi çalışması, Trump’a nüfuz faaliyetleri zehirli meyvesini vermiştir. Kudüs bizzat kriz havarisi, kaos imalatçısı Trump tarafından dinamitlenmiştir. Kıyamet günü senaryolarına derinlik katılmıştır. Evanjelist ve Kabala tezgahı Trump’ın iradesine zincir vurmuştur. ABD Senato ve Temsilciler Meclisi’nde 1995 yılında kabul edilen Kudüs’ün başkent olarak tanınmasıyla ilgili yasa bugüne kadar altı aylık periyotlarla ertelenmiş, buna gerekçe olarak güvenlik mülahazaları gösterilmişti. İç siyasette sıkışan, devamlı mevzi kaybeden, hakkındaki şayia ve şaibelerden dolayı zor günler geçiren Trump, 22 yıllık ertelemeyi bitirmiş, kampanya döneminde bedeli karşılığı verdiği çirkin sözü tutmuş, Kudüs’e adeta füze fırlatmıştır. Hakkındaki Rusya temalı iddiaların ensesinden tuttuğu da ortadadır. Bu iddiadan yakayı kurtarmak için Trump’un her çılgınlığı yapacağı, her şuursuzluğa hizmet edeceği muhtemeldir. Rusya’nın Orta ve Kısa Menzilli Füzeler Anlaşmasını ihlal ettiğini öne süren ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Moskova’nın buna son vermemesi halinde askeri ve ekonomik önlemler alacağını dün itibariyle duyurması yeni bir bunalımın ayak sesleridir. Yoğun istikrarsızlık kapıdadır. İslam âlemi infial halindedir. Üçüncü intifada çağrısı yapılmıştır.

Dün medyaya yansıyan şiddet sahneleri, Cuma Namazı çıkışı protesto gösterileri, İsrail güvenlik güçlerinin acımasızca saldırıları önümüzdeki günlerin çok şeye gebe olduğunun habercisidir. Kudüs, ilk kıblemizdir; Miraç mucizesinin muazzez hatırasıdır. Üç dinin kesişme noktası olan Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması din savaşlarını tetikleyecek, husumet ve dehşet verici eylemler yer kürenin her yerine yayılabilecektir. Tehlike anormal boyuttadır. Felaket yanı başımızdadır. ABD, 1947 ve 1980 yıllarında alınanlar başta olmak üzere, Birleşmiş Milletler kararlarını hiçe saymış, uluslararası anlaşmaları inkâr etmiştir. Barış ve istikrar için, 1967 sınırları dâhilinde, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasının önüne sürekli engeller çıkarılmaktadır. İsrail yangına körükle giderken, ABD bölgeyi ateşe vermek için harekete geçmiştir. Elbette, Kudüs’ün başkent olarak tanınması manen, vicdanen ve tarihen imkânsızdır. ABD’nin bu ısrar ve inadını çok kararlı bir şekilde kınadığımız herkesçe bilinmelidir. Türkiye’nin öncülüğünde, Sayın Cumhurbaşkanı’nın zirve başkanı sıfatıyla 13 Aralık 2017’de İstanbul’da gerçekleşecek İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısı tarihi önemdedir. Bu toplantı mutlaka desteklenmelidir. 57 İslam ülkesi arasındaki ilişkiler güçlenmeli, bunlar gereken tavrını ABD’ye ve İsrail’e karşı mutlaka göstermelidir. Önemle diyorum ki, Filistin, başkenti Doğu Kudüs, bağımsız ve egemen bir devlet yapısıyla kabullenilmeli, tanınmalı, ilanı yapılmalıdır. Ayrıca Türkiye, Kudüs kararı geri çekilesiye kadar, İsraille diplomatik temsilcilik seviyesini en düşük noktaya indirmeli, hatta geçici olarak kapatmalıdır. İslam ülkeleri, İsrail’le kurulmuş siyasi, ekonomik ve diplomatik ilişkileri gözden geçirmeli, zorunluluk halleri dışında irtibat ve diyaloglar askıya alınmalıdır. Birleşmiş Milletler toplanmakla kalmamalı, kalıcı, etkili karar ve yaptırımları süratle alacak iradeyi sergilemelidir. Kudüs kutsalımız, kıvancımız, inancımızın emanetidir. Kudüs Müslümandır, mihverdir, müşrik ve batıl heveslere rehin ve teslim edilemeyecektir” diye konuştu.

“2019 SEÇİMLERİ ÇOK ÇETİN GEÇECEK”

Türkiye’nin yönetimde ilk durak yeri, ilk imtihan sahasının yerel yönetimler olduğuna değinen Bahçeli, “Önümüzde ilk hedef Mart 2019’da yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri’dir. Bu seçimlere çok sıkı, çok yoğun, çok etkili bir şekilde hazırlık yapacağız. Sempatiyle birlikte empati kuracağız. Ve Allah’ın izniyle mutlaka başaracağız, seçimlerden alnımızın akıyla çıkacağız. Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimleri, aynı zamanda 2019’un Kasım ayında yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri için de bir işaret fişeği, bir deneyim olacak; milli iradenin istikamet ve tercihi hakkında bizlere bir fikir verecektir. Mahalli İdareler Seçimleri’nde gücümüzü gösterir, milletimizin takdir ve teveccühüne layık olursak, inanıyorum ki, diğer iki seçime güçlü bir şekilde mührümüzü vurmak kaçınılmaz bir siyaset ve demokrasi gerçeği olacaktır. Şimdiden hazırlıklarımızı buna göre yapmalıyız. Şimdiden çalışmalarımızı derinleştirmek, vatandaşlarımızın elinden tutmak, kapısını çalmak, gönüllerine girmek durumundayız. Boşa geçecek zaman kalmamıştır. Zira 2019 hem zorlu hem de çetin geçecektir. Buna dikkat etmek, sanki yarın seçim varmış gibi, sanki yarın kader seçimine giriliyormuş gibi dakik, atik ve hazırlıklı olmak ertelenemez bir ihtiyaçtır. 2019 Mart’ında kapıdan bakmak, kazma kürek yakmak istemiyoruz. Yolu yok, başaracağız. Çaresi yok, kazanacağız. Seçeneği yok, üç hilali mahalli idarelerin burcuna dikeceğiz” dedi.

“TASFİYE VE TAHLİYEMİZ HEDEFLENDİ”

1 Kasım Milletvekili Seçimi’nden sonra MHP’nin boyunduruk altına alınmak istediğini ifade eden Bahçeli, “Teslimiyetimiz, tökezlememiz, hatta paradigma değişimi adı altında siyasi tasfiye ve tahliyemiz hedeflendi. Otel salonlarından tarla kongrelerine kadar yaşanmadık rezalet bırakılmadı. Kaynağı belli, kumanda yeri bilinen, figüranları malum karanlık bir operasyonun, kirli bir oyunun tüm sonuçları üç aşağı beş yukarı yaşandı, yaşatıldı. Bu sürede aklı çelinmiş kardeşlerimiz oldu. Yorulup ayrılanların, yılıp kaçanların, kara propagandalara, hain kampanyalara aldananların varlığı da hepinizin bildiği hususlar arasında yerini aldı. Tertemiz duyguları istismar edilenlere diyeceğim bir şey yoktur. Hatasını görüp nedamet duyanlara, hıyaneti fark edip zamanında tepki gösterenlere de söyleyeceğim herhangi bir şey doğaldır ki olmayacaktır. Biz kim olursa olsun, temel ilke ve ülkülerimizle çelişmeyen, ahlaki, vicdani ve insani vasıflarını kaybetmemiş her kardeşimizi kaybetmek şöyle dursun, kazanmaktan, birlikte başarmaktan başka bir kaygımız olmadı. İtmek, itham etmek, ihmal ve inkâra bel bağlamak bizim harcımız değildir” şeklinde konuştu.

“KENDİSİNİ DAVADAN ÜSTÜN GÖRENLERE TAHAMMÜLÜMÜZ OLMADI”

Bahçeli şöyle devam etti:

“Ancak kendisini davadan büyük görenlere, üstte gösterenlere elbette tahammülümüz hiç olmadı, hiç de olmayacaktır. Vefa bunlar için sadece bir semtin adıdır. Her sallantıda veda ise meslekleridir. Diğer yandan gidene niye gidiyorsun, gelene de neden geliyorsun demek, bizim vakar ve vicdani çizgimizde olmayan bir şeydir. Bugüne kadar partimizden seçilip de değişik nedenlerle nefislerine yenilmiş, sözlerini yutmuş, emanetleri çiğnemiş belediye başkanları olmuştur. Nefesleri yetmemiş olabilir, nefisleri yükselmiş olabilir, yürekleri yememiş olabilir, yiğitlikleri de yavan ve sanal olabilir. Kısaca sebep ne olursa olsun, kalanlar, yani burayı şereflendiren siz değerli arkadaşlarım; davamızın onurunu, gidenler ise ömür boyu yaşanacak pişmanlığın onmaz yarasını ta derinlere kadar hissedeceklerdir. Biz bir insanın kaftanına değil, kafasının içine, kalbinin nasıl attığına bakarız. Biz rütbeye, unvana, şöhrete değil; adam mı değil mi ona dikkat ederiz. Yanlış ve yalan davaları parlatmaya çalışanlar beyhude yere çırpınmaktadır. Asıl parlayan, asıl pirüpak olan, gerçekte pırıl pırıl bir bayrak gibi Türk-İslam’ın ufkunu şereflendiren hak davasıdır, Hakk’ın davasıdır, millet davasıdır, ülkü davasıdır. Ve davamız asla karanlıkta kalmayacak; aldatanları, satanları, kaçakları, korkanları, kalpsizleri de ezip geçecektir.”

“İHANET ODAKLARI MİLLİ ŞAHLANIŞI DURDURAMAYACAK”

“Düşmemizi, yenilgimizi, eriyip gitmemizi bekleyen iç ve dış mihrakları birlikte şaşkına çevirip hayal kırıklığına uğratacağız” diyen Bahçeli, “CHP, HDP, İP, PKK, TKP, EMEP, FETÖ ve diğer ihanet taşeronları ne yaparsa yapsınlar, milli coşkuyu, milli uyanışı, milliyetçi şahlanışı durdurmayacaklardır. Sizlere talimat ve tavsiyem odur ki, mümtaz ve fazıl bir şehremini olarak her insanımızın ayağına gidiniz, her insanımızı anlayınız. Bunu aldıktan, bunu bildikten sonra ne bir korkuluk, ne bir korkak, ne de eğreti bir kahramanlık karşımıza çıkma cesareti bulamayacaktır. Moralinizi yüksek tutu, çünkü moral, olaylara, güçlüklere karşı koymamızı sağlayan ruhsal bir durumdur. Şunu da bilin ki, Milliyetçi Hareket Partisi azar azar değil, dalga dalga geliyor. Anketler şunu söylemiş, medya bunu yazmış; bunların alayını boş verin, vatandaşlarımıza koşun, onlarla kavuşun, sabırla ikna edin, sebatla ihtiram gösterin, samimiyetle iradelerini paylaşın” diye konuştu.

“AMAÇLARI TÜRKLERİ YURDUNDAN KOVMAKTIR”

Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle yüksek olduğunu dile getiren Devlet Bahçeli, “Terör örgütleri kimi zaman nöbetleşe, kimi zaman da kolektif nefretle saldırıya geçmektedir. Çünkü aldıkları emir budur. Gün geçmiyor ki, bir cani örgütün boşalttığı alanı diğeri doldurmasın, birisinin bıraktığı yerden diğeri başlamasın. Amaç Türk milletini kendi kutsal topraklarında boğmak, Türklüğü yurdundan kovmaktır. Amaç Türk devletini takatsiz düşürmek, içten çökertmek, dıştan çürütmektir. 15 Temmuz FETÖ işgal teşebbüsü bu çerçevede kurgulanmış, alçakça sahaya indirilmiştir. Türk milletinin muhteşem direnciyle ipleri okyanus ötesinden tutulan teröristler hak ettikleri cezayı bulmuşlar, bulmaya da devam edeceklerdir. Bu uğurda taviz ve tavsama düşünülemeyecektir. Türk milletinin tarihi hak ve mirasının pazarlık konusu yapılması, güç ve çıkar lobilerine peşkeş çekilmesi hem imkansız, hem de ihanet olacaktır. İstiklalimize gölge düşürenlere karşı safımız elbette bellidir. İstikbalimizi perdelemeye, irademizi engellemeye kalkışanlara yerimiz de bellidir ve Türk milletinin yanıdır” ifadelerini kullandı.

“RÜŞVETÇİ CASUSLA TÜRKİYE’YE HÜKÜM VERMEYE ÇALIŞIYORLAR”

Türkiye’yi siyasi, diplomatik, hukuki ve ekonomik ayak oyunlarıyla köşeye sıkıştırmaya, kapana kıstırmaya azmeden çevrelerin emellerini çok iyi bildiklerinin altını çizen Bahçeli, “İranlı bir şarlatan üzerinden günlerdir Türkiye’ye parmak sallayan, ayar vermeye çalışan, adeta sanık yerine koyan ABD utanmazlığını ibretle, esefle, nefretle takip ediyoruz. Bu rüşvetçi casusun itiraflarıyla Türkiye’ye hüküm vermek, Türkiye’nin kaybedeceğini sanmak mümkün olmadığı gibi gayri meşru, gayri ahlaki, gayri hukuki bir alçalma halidir. Ortada bir rüşvet çarkı varsa, ortada bir suç varsa, ortada milletin ve devletin kaynakları ona buna ticaret kılıfıyla dağıtılmışsa, bunun hesabının sorulacağı, yargılamasının yapılacağı yer ABD değil Türkiye Cumhuriyeti’dir. İran’la ticaret yapmanın ayıp veya sakıncalı bir yanı yoktur. Bu ülkeye koyulan ambargonun delinip delinmeyeceğini hiçbir ülke ve muhasım odağa sormaya, onlardan izin ve icazet almaya gerek de yoktur. Türkiye bağımsız bir ülke değil midir? Kimden ne alacağımızı, kime ne satacağımızı, kimlerle hangi iş ve ticaret ilişkisine gireceğimizi egemen bir devlet olarak kendimiz belirler, kendimiz tayin ederiz. ABD’nin keyfine bakarak, siyasi ve ekonomik çıkarlarımızdan vazgeçemeyiz, vazgeçmemeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti dış güçlerin müsamahasıyla kurulmadı. Yabancı çevrelerin müsaadesiyle vücut bulmadı. Bundan sonra da hiç kimsenin onay, taltif ve iznine değer verecek, dikkate alacak hali kesinlikle olmayacaktır” dedi.

“ŞEREFSİZ AJANIN KOKMUŞ İFADELERİ”

“ABD, terör örgütleriyle koyun koyuna girerken Türkiye’ye mi sordu?” diyen Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti:

“FETÖ elebaşını Pensilvanya’da korumaya alırken, hainlere kollarını açarken Türkiye’ye mi danıştı? Türkiye’yle mi anlaştı? Şarlatan şeytanın Türkiye’ye iadesi halinde mahkeme önüne çıkarılarak, üzerine atılı suçlardan dolayı verilecek cezaya, kesilecek hükme razı gelmesi başlıca istek ve temennimizdir. İşlenmiş suçların yargı sahası Türkiye’dir. Rüşvet trafiği Türkiye’de gerçekleşmiştir. O halde ABD’de kurulan mahkeme neyin nesidir? Nereye varılmak, hangi sonuca ulaşılmak istenmektedir? ABD’de kurulan mahkemenin hukukiliğinden, meşruluğundan kim, nasıl ve hangi hakla bahsedebilecektir? Türkiye müstemleke bir devlet değildir. Türkiye iradesiz hiç değildir. Bir hakimin ağzından çıkacak kararla, şerefsiz bir ajanın kokmuş ifadeleriyle 80 milyon zan ve töhmet altında bırakılamayacak, bırakmaya tevessül edenlere de fırsat verilmeyecektir. ABD, teröristleri himaye etmiş, vatanımızın bölünmesini, milletimizin parçalanmasını projelendirmiştir. Hangi taşı kaldırsak altından ABD çıkmış, hangi kumpası dürtsek, hangi komplonun maskesini indirsek ABD belirmiştir. Artık bu kadarı da fazladır. Türkiye kendi hayat ve varlık haklarına sahip çıkacak güçtedir. Türkiye vahşi batı hukukuna göre sorgusu yapılamayacak 94 yıllık Cumhuriyet mazisi, binlerce yıllık devlet geleneği olan cüssesiyle, cüretiyle, cesaretiyle bir devdir. Pespaye bir rezilin, şerefini kaybetmiş bir mahlukun, rutubetli bir mahkeme salonunda yapmış olduğu önceden planlı itiraflarının bizim nazarımızda hükmü yoktur, bağlayıcılığı yoktur, neyi var neyi yoksa ayaklarımızın altında çiğnenmesi de hakkımız, haysiyetimizin icabıdır.”

“TRUMP SORUMSUZ, SKANDAL KARARA İMZA ATTI”

Kudüs’ün 100 yıl önce 9 Aralık 1917’de İngilizler tarafından işgal edildikten sonra sürekli ağladığını belirten Devlet Bahçeli, “O günden beri mabetlerimizin kanı çekiliyor, ahı yükseliyor. Mescid-i Aksa bu yüzden hüzünlü, Kubbetü’s Sahra bu nedenle mahzun, Filistinli kardeşlerimiz bu sebeple mazlumdur. Kudüs İslam’dır ve aynı zamanda Türklüğün derin izlerini taşımaktadır. Kudüs mukaddesatımızın namusudur. Gitti demekle gitmez, düştü demekle düşmez, İsrail’in demekle bu tartı bu sıkleti çekmez. ABD’nin marazi ve maceracı yönetimi Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımıştır. Trump sorumsuz ve skandal bir karara imza atmıştır. ABD Başkanı bu hakkı nereden almaktadır? ABD Başkanı Ortadoğu ve hatta dünyanın dengeleriyle oynamaya nasıl kalkışabilmektedir? Tüm dünya, ABD’nin Kudüs kararına odaklanmıştır. Bölge barut fıçısıdır. Ortadoğu’daki istikrarsızlık daha da kemikleşip, daha da şiddetlenecektir” diye konuştu.

“KUDÜS TRUMP TARAFINDAN DİNAMİTLENDİ”

ABD Başkanı’nın barış ve Filistin’in haklarından bahsettiğini anımsatan Bahçeli, “Yalan, dolan, riya ABD yönetimine egemen olmuştur. Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınmasından sonra, bölgede barış ve işbirliğinden akıl sağlığı yerinde olan hiç kimse bahsedemeyecektir. Siyonizm’in lobi çalışması, Trump’a nüfuz faaliyetleri zehirli meyvesini vermiştir. Kudüs bizzat kriz havarisi, kaos imalatçısı Trump tarafından dinamitlenmiştir. Kıyamet günü senaryolarına derinlik katılmıştır. Evanjelist ve Kabala tezgahı Trump’ın iradesine zincir vurmuştur. ABD Senato ve Temsilciler Meclisinde 1995 yılında kabul edilen Kudüs’ün başkent olarak tanınmasıyla ilgili yasa bugüne kadar altı aylık periyotlarla ertelenmiş, buna gerekçe olarak güvenlik mülahazaları gösterilmişti. İç siyasette sıkışan, devamlı mevzi kaybeden, hakkındaki şayia ve şaibelerden dolayı zor günler geçiren Trump, 22 yıllık ertelemeyi bitirmiş, kampanya döneminde bedeli karşılığı verdiği çirkin sözü tutmuş, Kudüs’e adeta füze fırlatmıştır. Hakkındaki Rusya temalı iddiaların ensesinden tuttuğu da ortadadır. Bu iddiadan yakayı kurtarmak için Trump’un her çılgınlığı yapacağı, her şuursuzluğa hizmet edeceği muhtemeldir” dedi.

“KUDÜS’ÜN BAŞKENT OLARAK TANINMASI TARİHEN İMKANSIZ”

“Üç dinin kesişme noktası olan Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması din savaşlarını tetikleyecek, husumet ve dehşet verici eylemler yer kürenin her yerine yayılabilecektir” diyen Bahçeli, “Tehlike anormal boyuttadır. Felaket yanı başımızdadır. ABD, 1947 ve 1980 yıllarında alınanlar başta olmak üzere, Birleşmiş Milletler kararlarını hiçe saymış, uluslararası anlaşmaları inkar etmiştir. Barış ve istikrar için, 1967 sınırları dahilinde, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasının önüne sürekli engeller çıkarılmaktadır. İsrail yangına körükle giderken, ABD bölgeyi ateşe vermek için harekete geçmiştir. Elbette, Kudüs’ün başkent olarak tanınması manen, vicdanen ve tarihen imkansızdır. ABD’nin bu ısrar ve inadını çok kararlı bir şekilde kınadığımız herkesçe bilinmelidir” dedi.

“57 İSLAM ÜLKESİ GEREKEN TAVRI GÖSTERMELİDİR”

Türkiye’nin öncülüğünde Cumhurbaşkanı’nın zirve başkanı sıfatıyla 13 Aralık 2017’de İstanbul’da gerçekleşecek İslam İşbirliği Teşkilatı Toplantısı’nın tarihi önemde olduğuna dikkati çeken Bahçeli, “Bu toplantı mutlaka desteklenmelidir. 57 İslam ülkesi arasındaki ilişkiler güçlenmeli, bunlar gereken tavrını ABD’ye ve İsrail’e karşı mutlaka göstermelidir. Önemle diyorum ki, Filistin, başkenti Doğu Kudüs, bağımsız ve egemen bir devlet yapısıyla kabullenilmeli, tanınmalı, ilanı yapılmalıdır. Ayrıca Türkiye, Kudüs kararı geri çekilesiye kadar, İsrail’le diplomatik temsilcilik seviyesini en düşük noktaya indirmeli, hatta geçici olarak kapatmalıdır. İslam ülkeleri, İsrail’le kurulmuş siyasi, ekonomik ve diplomatik ilişkileri gözden geçirmeli, zorunluluk halleri dışında irtibat ve diyaloglar askıya alınmalıdır. Birleşmiş Milletler toplanmakla kalmamalı, kalıcı, etkili karar ve yaptırımları süratle alacak iradeyi sergilemelidir. Kudüs kutsalımız, kıvancımız, inancımızın emanetidir. Kudüs Müslümandır, mihverdir, müşrik ve batıl heveslere rehin ve teslim edilemeyecektir“ şeklinde konuştu.

ERDOĞAN’IN YUNANİSTAN ZİYARETİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cumhurbaşkanı düzeyinde 65 yıllık bir aradan sonra Yunanistan’a ziyaret düzenlenmesini anlamlı bulduklarını kaydeden Devlet Bahçeli, “Erdoğan’ın muhataplarıyla yaptığı yüzyüze görüşmeler, gündeme düşen değerlendirme ve karşılıklı sözler siyasetin akış ve seyrini etkilemiştir. Bilhassa Lozan tartışmaları Yunanistan ziyaretine mühür vurmuştur. Cumhurbaşkanı, ’Lozan, sadece Ege’yi mi kapsıyor? Ege’nin dışında Lozan’la ilgili hiçbir şey yok mu? Batı Trakya’daki azınlıkların hukuku yok mu? Şimdi buradaki azınlıkların hukukunu bu anlaşmayla nasıl teminat altına alacağız?’ sorusunu sormuştur. 150 bin nüfuslu Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının on yıllardır kanayan yaraları, verilmeyen hakları vardır. Müslüman Türk’üm diyenlere her zorluk reva görülmektedir. Sosyal ve ekonomik hak ve imkanlar çok görülmektedir. Nihayetinde Türklüğe karşı hazımsızlık Yunanistan’da kökleşmiştir. Ayrıca ve hakikaten Batı Trakya’da soydaşlarımızın başmüftülerini seçememesi, bu göreve atamayla gelinmesi bir başka talihsiz ve temelsiz açmazdır. Lozan Antlaşması’na bakışımız bellidir. Ve bu değişmemiştir. Erdoğan’ın çıkışı da dikkatle incelenmeli, özen ve özgüvenle yorumlanmalıdır” dedi. Bahçeli şöyle konuştu:

“Biz, sonuna kadar Lozan Antlaşması’nı Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve hukuki senedi olduğunu kabul eder, fes takan takmayan ucubelerin haksız, hayasız ithamlarını reddederiz. Ancak Lozan’ı hak ettiği şekilde, muhtevasına sadık kalarak yeniden anlamlandırıp, kenara koyulan hükümlerinin uygulamaya geçilmesine de sıcak bakar, buna tamam deriz. Türkiye’deki gayri Müslüm azınlıklara gösterilen muamele ve müşfik tavrın aynısını Batı Trakya’daki soydaşlarımıza da gösterilmesini ısrarla talep ederiz. Lozan’ı kötülemek, örtülü ve kapalı ifadelerle Sevr’e methiyeler yağdıranları neşelendirecek, tekrardan umutlandıracaktır. Bunu da biliriz. Türkiye’nin varlığını tescil, yedi düvele de kabul ettiren 8 aylık Lozan mücadelesini bırakalım tarihçiler konuşsun, onlar değerlendirsin, fazlası eksiğiyle onlar ele alsın, bizlerin yolunu aydınlatsın. Geçen yüzyılın sosyal, ekonomik, siyasal sonuçlarıyla, şu zamandaki ihtiyaç ve arayışlarımızın zaman zaman farklılaştığı, kimi hallerde çeliştiği aşikardır. Bunun dengeye kavuşması, Lozan üzerindeki sis perdesinin kaldırılması acilen sağlanmalıdır. Biz parti olarak, Lozan’a milli müktesebat ve şuurla bakıyor, haricimizdeki muhatap ülkelere karşı aynı görüşü seslendirmenin sorumlu ve yerli siyasetin gereği olduğunu düşünüyoruz. Lozan’ı sulandıranlara, Lozan’a sırt dönenlere, Lozan hükümlerine duyarsız ve bigane kalanlara karşı Türk milletinin iradesi ve ifadesi birdir, değişmeyecektir. Bizim de kanaatimiz şimdilik bu şekildedir.”

İsa Akar-Suat Metin-Harun Erdoğdu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce 7’den 70’e spor yapma imkanı sunuldu Düzce Belediyesi, ‘Spor Şehri Düzce’ hedefi doğrultusunda spora ve sporcuya desteğini sürdürdü. Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü tarafından amatör spor kulüplerine sağlanan desteğin yanında, üniversite öğrencileri ve vatandaşlar için de çeşitli organizasyonlar düzenlendi. Düzce Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü, gerek düzenlediği organizasyonlar, gerekse sağladığı destekler ile 7’den 70’e her kesime spor yapma imkanı sunuyor. 2024 yılında da spora ve sporcuya desteğini sürdüren müdürlük, 1 Ocak-30 Nisan arasını kapsayan 4 aylık döneme ilişkin faaliyet raporunu yayınladı. Spor salonlarından 797 kişi yararlandı Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde aktif çalışan spor salonlarına halkın ilgisi artarak devam ediyor. Aziziye Mahallesi ve Bahçeşehir bölgesinde bulunan salonlarda fitness ve aletli plates olarak bilinen reformer dallarında uzman eğitmenler eşliğinde spor yapma imkânı sunuluyor. Aziziye Spor Salonu’ndan fitness alanında toplam 295 kadın, reformer alanında ise toplam 146 kadın yararlanırken, Bahçeşehir Spor Salonu’nda 122 erkek ve 130 kadın fitness, 104 kadın da reformer derslerine katılım sağladı. Amatör spor kulüplerine ve STK’lara ulaşım desteği Belediye Kanunu’nun ilgili maddesi çerçevesinde amatör spor kulüplerine ayni yardımlarını sürdüren müdürlük, 4 aylık sürede amatör spor kulüplerine il dışında yapmış oldukları müsabakalara katılabilmeleri için ulaşım desteği sağladı. Bunun yanında ulaşım desteği için başvuran sivil toplum örgütlerine de ulaşım desteği verildi. Ocak ayında 10 bin 920, Şubat ayında 12 bin 200, Mart ayında 2 bin 550, Nisan ayında da 6 bin 60 kilometre olmak üzere toplam 31 bin 730 kilometre ulaşım desteği verildi. Üniversite öğrencileri Düzce’yi tanıdı Müdürlük tarafından, tanıtım faaliyetleriyle il dışından gelen ve Düzce Üniversitesi’nde öğrenim gören 120 öğrencinin katılım sağladığı il içi gezi turları düzenlendi. Bu gezilerde ilimizin turistlik değeri olan yerlerinden Aydınpınar Şelalesi, Güzeldere Şelalesi, Efteni Gölü, Konuralp Antik Tiyatrosu ve Konuralp Müzesi gezdirilerek ilimizin tanıtımı sağlandı. Düzce Üniversitesi’nde faaliyet yürüten üniversite topluluklarına yönelik 100 kişinin katılımıyla gerçekleşen doğa yürüyüş etkinliği de düzenlendi. 23 Nisan ve rafting etkinlikleri 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na özel etkinliklere de imza atan Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü, 27 Nisan Cumartesi günü Gençlik ve Spor Bakanlığı Yüzme Havuzunda yarışma düzenledi. Yaşları 10-12 arası 100 çocuğun katıldığı yarışmada, tüm katılımcılara bone ve altın madalya, dereceye giren 15 çocuk sporcuya ise 1.000 TL değerinde hediye çeki verildi. Müdürlük, 1 Mayıs İşçi Bayramı münasebetiyle belediyenin çeşitli birimlerinde çalışan 100 personele, geçtiğimiz hafta sonu ise Amatör Spor Kulüpleri ile Düzce ili hakemlerinden oluşan 75 kişilik gruba Melen suyu üzerinde Cumayeri’nde bulunan rafting parkurunda etkinlik düzenledi. Özkan Olcay Spor salonu faaliyette Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde Aziziye Mahallesi’nde bulunan güreş salonunda sürekli yapılan antrenmanların yanı sıra çeşitli etkinlikler de düzenleniyor. Aziziye İlkokulu’na ait bir spor salonu bulunmadığından, Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri 10.00-12.00 saatleri arasında salon Aziziye İlkokulu’na tahsis edilerek eğitime destek veriliyor. Perşembe ve Cuma günleri ise bireysel çalışmalar için kullanılıyor. Kış spor okullarında 2 bin 582 genç eğitim aldı Yine müdürlük bünyesinde faaliyet gösteren Spor Akademisi de, Düzce Belediyesi ile Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü arasında imzalanan protokol kapsamında yürütülen kış spor okullarında 41 branşta bin 373’ü erkek, bin 209’u kadın olmak üzere 2 bin 582 gence spor eğitimi verdi. Ayrıca halter branşında 2, judo branşında 3, rafting branşında 5 sporcuya katıldıkları müsabakalarda ulaşım ve beslenme desteği, boks branşında 3 sporcuya ulaşım desteği, voleybol branşında 14 sporcu ve 3 teknik heyet personeline ulaşım, beslenme ve konaklama desteği sağlandı.
Gaziantep Otokoç 2. el ’in Gaziantep bayisi açıldı İkinci el araç pazarının lideri Otokoç 2. el’in bayisi Gaziantep’te hizmete girdi. İkinci elde kurumsallaşmanın yaygınlaşmasına öncülük eden Otokoç 2. El, 2026 sonuna kadar 35 bayiye ulaşmayı hedefliyor. İkinci el araç satışında Türkiye’nin lideri konumunda bulunan Otokoç 2. El, giderek büyüyen ikinci el pazarındaki ihtiyaçlara cevap verme ve tedarik kanallarını geliştirme stratejisi yönünde satış kanallarını çeşitlendirerek bayilik ağı oluşturmaya yeni şubelerle devam ediyor. Otokoç 2. el’in Gaziantep bayi açılışı, 7 Mayıs 2024 Salı günü Gaziantep’te gerçekleşti. Bayi açılışı vesilesiyle düzenlenen tören, Otokoç Otomotiv Lideri İnan Ekici, 2. El ve Filo Operasyonları İş Birimi Lideri Birkan Çalışkan, Pazarlama ve Dijital Platformlar Lideri Esra Arslanbaş Kaynak, 2. El Perakende ve Network Lideri Taylan Filiz, Bayi Sahibi İsmail Kurtul’un yanı sıra, davetlilerin ve basın mensuplarının katılımıyla gerçekleşti. “2024 sonu hedefi 20 bayi” İkinci el otomotiv sektörünün uzun süredir tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tutarlı bir şekilde büyümeye devam ettiğini, öncülük ve güven vizyonu doğrultusunda attığı adımlarla 96 yıldır sektörde standartları belirleyen Otokoç Otomotiv çatısı altında çözüm sağlayan Otokoç 2. elin de sektöründe ilk akla gelen marka olarak konumlandığını belirten Otokoç Otomotiv Lideri İnan Ekici, “Sektöre kurumsal bir yaklaşım getirerek araç satışı, aynı gün nakit ile araç alımı, profesyonel ekspertiz hizmetleri, yaygın hizmet ağı, temassız teslimat ve online satın alma gibi yenilikçi seçenekleriyle ikinci el araç konusunda güven noktası olarak faaliyet gösteren Otokoç 2. El markamızla, bugün itibarıyla Türkiye çapında 30 lokasyonda hizmet veriyoruz. Otokoç 2. El olarak araç satın alırken veya satarken tüm süreçlerin en kolay, hızlı ve şeffaf şekilde gerçekleşmesini sağlıyor, katma değerli hizmetlerimizle müşterilerimize her zaman yanlarında olduğumuzu hissettiriyoruz. Bunun yanı sıra Türkiye’de 2023 yılında toplam 8,8 milyon adet satışın gerçekleştiği kurumsal ikinci el araç pazarında 2024 yılında 50 bini aşan satış adediyle liderlik konumumuzu da sürdüreceğiz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başlamanın heyecanı ve enerjisi ile Otokoç Otomotivliler olarak biz de tıpkı Cumhuriyet gibi tüm faaliyetlerimizin merkezine insanı koyuyor; yalnızca şirketimizin değil, sektörümüzün, ülkemizin ve dünyamızın daha iyi özellikler kazanarak gelişmesi ve ilerlemesi için bir asra yakın süredir hiç durmadan çalışıyoruz. Bu çerçevede, Otokoç Otomotiv’in sektöründeki liderlik ve önderlik konumunu daha da pekiştirecek hamlelerimiz ve giderek büyüyen ikinci el sektöründeki ihtiyaçlara cevap verme ve tedarik kanallarını geliştirme stratejimiz yönünde, bayilik ağımızı büyütmeye devam ediyoruz. Bugün itibarıyla kıymetli şehrimiz Gaziantep’te attığımız bu adım, Otokoç 2. El çalışanları için olduğu kadar Gaziantep kentine ve halkına da katkı sağlayacak bir sürecin başlangıcı olma özelliği taşıyor. Tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan ve her döneminde kültür ve ticaret merkezi olma özelliğini koruyan Gazi şehrimiz Antep’te bulunmaktan gurur duyuyoruz. Otokoç 2. El Gaziantep bayimiz, ortaya koyacağı hizmet kalitesi, müşteri memnuniyeti ve yüksek performans ile yurt genelinde açılacak yeni bayilerimiz için de son derece ilham ve cesaret verici bir örnek teşkil edecek. Bu çerçevede, Otokoç 2. El satış kanallarını 2024 sonuna kadar 20, 2026 yıl sonuna kadar 35, 2028 yılı sonuna kadar ise kademeli olarak toplamda 40’a yakın bayiye ulaştırarak her geçen gün daha da büyümeyi hedefliyoruz” dedi. Otokoç Otomotiv 2. El ve Filo Operasyonları Lideri Birkan Çalışkan, “Sektöre iş modelleriyle de liderlik eden ve ilham veren bir şirket olarak, Otokoç 2. El markası altında 2022 yılında oluşturmaya başladığımız bayilik ağımız büyümeye devam ediyor. Otokoç 2. el’in emin ellerde gelişmeye devam ettiğini görmek bizi bir hayli mutlu ediyor. Bu çerçevede bugün itibarıyla tarihi, kültürel değerleri, gastronomisiyle turizm açısından olduğu kadar, beş organize sanayi bölgesi, şehirler arası ve uluslararası bağlantı yolları ile bölgenin en önemli ticaret kentlerinden biri olarak konumlanan Gaziantep’te yer almaktan memnuniyet duyuyoruz. Açılışını gerçekleştirdiğimiz Gaziantep’in yanı sıra Denizli, Mardin, Hatay, Malatya, Kayseri, Sivas, Erzurum ve Şanlıurfa illerinde de Otokoç 2. El bayilerimizle hizmet veriyoruz. Yakın bir süre içinde Kocaeli, Tekirdağ, Çorum ve Diyarbakır bayilerimiz de faaliyete geçecek. Potansiyel gördüğümüz tüm Türkiye coğrafyasında yayılımımızın devam edeceğine gönülden inanıyoruz. Otokoç 2. El olarak bu yıl yüzde 60’ın üzerinde büyüme sağlamayı hedefliyoruz.” İfadelerini kullandı. Bayi Sahibi İsmail Kurtul, “Otokoç 2. El Gaziantep bayilik açılışımızı gerçekleştirmekten ötürü son derece heyecanlı ve gururluyuz. Otokoç 2. el’in yıllardır geliştirip mükemmel hale getirdiği, tüketicilere güven ve avantaj sağlayan imkanlar, açılışını gerçekleştirdiğimiz bayiliğimiz sayesinde artık Gaziantep ve çevresinde yaşayan vatandaşlarımız için de ulaşılabilir duruma geldi. Ülkemizin en büyük ve itibarlı markalarından Otokoç Otomotiv çatısı altında faaliyet gösteren Otokoç 2. El güvencesinin Gaziantep’e çok önemli kazanımlar sağlayacağına ve sektöre değer katacağına inanıyoruz. Hizmet sağlayıcısından müşterisine, bayisinden tüm paydaşlarına kadar geniş bir ekosistemi içine alan, nihayetinde tüm Türkiye’ye avantaj ve katma değer sağlayan bir iş modelini temsil eden Otokoç 2. El bayiliğimizin, hem Gazianteplilere hem de Türkiye’mize hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu. İkinci el pazarında yakaladığı yüksek satış hacmi ile bugüne kadar sayısız ikinci el aracı sahipleri ile buluşturan Otokoç 2. El, özenle seçilmiş bayileriyle birlikte satış hacmini ve müşterileri için değer oluşturan hizmet kalitesini daha da ileri seviyeye taşımaya devam edecek.