DÜNYA - 28 Temmuz 2023 Cuma 18:24 | Son Güncelleme : 11 Ağustos 2023 Cuma 15:50

Bakan Fidan: “Avrupa'da her şey kitap yakmayla başladı”

A
A
A
Bakan Fidan: “Avrupa'da her şey kitap yakmayla başladı”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Avrupa'da her şey kitap yakmayla başladı. Bu kitaplar da bugün olduğu gibi devlet gözetiminde yakıldı” dedi. Bakan Fidan, İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin soruyu yanıtlayarak, “Ekim’deki meclisin açılmasıyla beraber hep beraber sürecin nasıl evirildiğini göreceğiz” ifadesini kullandı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanı Peter Szijjarto'nun daveti üzerine geldiği Macaristan'da temaslarını sürdürüyor. Bakan Fidan Szijjarto ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Görüşmede işbirliğinin her alanda geliştirilmesine yönelik adımların ele alındığını kaydeden Bakan Fidan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin geçtiğimiz yıl 3,5 milyar dolara ulaştığını hedefin ise 6 milyar dolar olduğunu söyledi. Ekonomik ilişkilerin kapsamlı bir şekilde ele alındığını aktaran Bakan Fidan, Ekonomi ve Ticaret Ortak Komitesi’nin ilk toplantısının Türkiye’de gerçekleştirileceğini sözlerine ekledi. Enerji, ulaştırma, eğitim turizm alanındaki gelişmelerin ele alma fırsatı olduğunu kaydeden Fidan, Ukrayna’daki savaşın yanı sıra bölgesel konuların gündemde olduğunu sözlerine ekledi. Bakan Fidan’ın Macaristan’ın Türkiye’nin AB üyeliği konusunda da desteğinin devam edeceğine inandığını kaydettiği konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Bu salgını mümkün olan en şiddetli şekilde kınıyoruz"

Bakan Fidan, “Kur'an-ı Kerim yakma hadiseleriyle alakalı olarak bu konuda daha önce vermiş olduğumuz cevaplar var. Bu salgını mümkün olan en şiddetli şekilde kınıyoruz. Bu konuda uluslararası aktörlerle İslam ülkeleriyle ve ev sahibi olan bazı ülkelerle ciddi görüşmeler içerisindeyiz. Bu arada girişimlerimiz neticesinde daha önce olmayan gelişme de bu meyanda vuku buldu. Bunları hatırlatmak gerekirse, özellikle 12 Temmuz'da Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, Kur'an-ı Kerim'e saldırıları dini nefret olarak tanımladı. Bu ilk defa olan bir konu. Daha sonra 25 Temmuz'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kutsal kitaplara yönelik her türlü şiddet eyleminin uluslararası hukukun ihlali gören karar kabul edildi. Türkiye olarak biz de bu karara ortak sunucu olduk” ifadelerini kullandı.

“Salgın haline dönüşen Kur'an-ı Kerim'i hakaret içeren eylemlerini protesto edici birtakım kararlar alacağına inanıyorum”

31 Temmuz'da İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanlarının Toplantısı olduğunu hatırlatan Bakan Fidan, “Bu toplantıya yönelik İslam ülkeleriyle aramızda yaptığımız toplantılarda, görüşmelerde neler, ne türden kararlar alınacağına ilişkin görüş alışveriş devam etmekte. Ama 31 Temmuz'da İslam dünyasının özellikle salgın haline dönüşen Kur'an-ı Kerim'i hakaret içeren eylemlerini protesto edici birtakım kararlar alacağına inanıyorum. Bu İslam dünyası için de bir ilk olacak. Aksi takdirde yani Avrupalı müttefiklerimizin belli konulardaki hassasiyetlerinin yeterince artacağına inanmıyoruz. Çok yakın tarihe baktığımız zaman alınacak çok dersler var. Avrupa'da her şey kitap yakmayla başladı. Bu kitaplar da bugün olduğu gibi devlet gözetiminde yakıldı. Kitapların yakınının sonrası toplama kampları, toplama kamplarının sonrasının ne olduğunu da biliyoruz. Şimdi de devlet gözetiminde kutsal kitaplara hakaret edilmesinin ve bunu fikir özgürlüğü etrafında tanımlanmasını doğru olmadığını düşünüyoruz. Bunun ortaya çıkaracağı stratejik sosyal ve diğer gelişmelerin de yeterince anlaşılmadığını düşünüyoruz. Bu konuda Avrupalı siyasetçilerin ve devlet adamlarının da yeni yeni bir farkındalık geliştirmeye başlaması gerektiğini de inanıyoruz ve bu konuda farkındalıkların olduğunu da görüyoruz ama bunu kendi pratiklerine ve politika yapımına nasıl yansıtırlar onu göreceğiz. Fakat bundan bağımsız olarak bizim kutsal değerlerin aşağılanmasına tahammül etmemiz mümkün değil. Buna olan tepkimizi en güçlü şekilde uluslararası platformlarda göstermeye devam edeceğiz. Bu konuda uluslararası dayanışmayı ve iş birliğini arttırmaya yönelik çalışmalarımıza da devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.

Bakan Fidan, İsveç’in NATO’ya katılmasına ilişkin soruyu şu şekilde yanıtladı:

“Bu konuda tabii Macaristan'la bir koordinasyon içerisinde hareket etmekteyiz. Kendilerine de bu konudan dolayı çok teşekkür ediyorum. Yoğun bir temas trafiğimiz var. Madrid Zirvesi’nde bu konu gündeme gelmişti. Türkiye olarak biz Finlandiya ve İsveç arasında ilkeli yaklaşımımızdan dolayı bir tabii ki fark gözettik. Bizim için özellikle NATO'ya üye olacak ülkelerin terörle mücadelede ve NATO'nun güvenlik paradigmasını kendi sistemlerine uyarlayabilecek ölçüde olmaları önemliydi. Terörle mücadele konusunda Finlandiya'nın ortaya koyduğu tavır bizim için tatmin edici olduğundan Nisan 2022’de üyelikleri konusunda bir sıkıntı kalmadı. İsveç'le çalışmalarımız devam etti. Biliyorsunuz bir ortak komite kuruldu. Bu komite İsveç'te Türkiye'nin endişelerini gidermeye ilişkin çalışmaları yaptı. Bunun neticesinde 5 toplantı oldu. Bu toplantı neticesinde bir takım kararlar alındı. İsveç en son Haziran ayı başında kendi anayasasında ve yasalarında tadilata giderek terörizmin tanımını ve terörizmle ilişkini adli mücadele kurallarını yeniden bir gözden geçirdi ki Türkiye'nin isteklerine daha ciddi tepki reaksiyon gösterebilsin diye. Fakat bu değişiklikler çok yeni yapıldığı için yani belli adımların pratikte atılması biraz zaman alacak gibi duruyor. Hali hazırda atılmış bazı adımlar var. Diğer adımların atılmasını da bekliyoruz.”

Vilnius Zirvesi’ne de değinen Bakan Fidan, “Vilnius Zirvesi’nden önce hem NATO üyesi ülkeler hem Avrupa Birliği'ne mensup ülkeler Türkiye'yle yoğun bir temas trafiği içerisine girdiler. Vilnius Zirvesi’nde İsveç'in NATO üyeliğinin Türkiye tarafından kabul edilmesi yönünde ciddi bir lobi faaliyetinde bulundular. Bunun ittifak için ne kadar önemli olduğu vurgusuna çok ciddi değindiler. Sayın Cumhurbaşkanımız şöyle bir stratejik politika girişiminde bulundu. İsveç'le Türkiye arasında seyreden görüşmelerin seyrini sadece İsveç ve Türkiye arasında olmaktan çıkartıp yeni bir stratejik seviyeye evirdi. Orada da özellikle NATO'nun NATO müttefiklerinin ve Avrupa Birliği'nin madem Avrupa güvenliğine bu kadar önem veriyorlar, burada Türkiye'nin haklı endişelerini ve taleplerini de aynı perspektifte, aynı şekilde gündeme almaları gerektiği konusunda güçlü bir vurgu yapıldı. Burada şöyle bir tespitimiz var. Avrupa Birliği güvenlik mimarisiyle NATO güvenlik mimarisi artan bir şekilde örtüşmekte. Özellikle Avrupa Birliği üyesi ülkelerin NATO ile bu iş birliğinin artması, Avrupa Birliği üyesi olmayan ama NATO üyesi olan ülkelerin ileride ne türden bir güvenlik yapısıyla baş başa kalacağına ilişkin soru işaretleri ortaya çıkartmakta. Sayın Cumhurbaşkanımız bu soru işaretini çok açık bir şekilde ortaya koydu ve beraberinde esas itibariyle NATO ittifakı için diğer önemli bir konu olan madem NATO üyesi ülkeler güçlü olarak topyekun bir NATO gücü ortaya koyuyoruz, önemli bir NATO üyesi olan Türkiye'nin yaptırımlarla maruz kalmamasının altını çizdi. Bizce İsveç NATO Genel Sekreteri ve Türkiye arasındaki toplantıda liderler arasında toplantıda ortaya çıkan önemli konulardan biri de buydu. Aynı şekilde Cumhurbaşkanımız Avrupa Birliği konusunda da Türkiye'nin görüşlerini dile getirdi. Yine İsveç'in NATO üyeliği çerçevesinde Avrupa Birliği NATO üyelikleri ve Avrupa Birliği güvenlik mimarisi NATO Güvenlik Mimarisi bütün bunların hepsinin topluca tartışılması gerektiği ve Türkiye'nin de buradaki görüşlerinin, endişelerinin ve ihtiyaçlarının dikkate alınması gerektiği ve giderilmesi gerektiği konusundaki vurgularımız yapıldı. Taleplerimiz iletildi. bunlar çok kapsamlı ve ciddi bir şekilde Vilnius Zirvesi’nde tartışıldı. Neticesinde bir bildiri çıktı. Burada Türkiye'nin talepleri kayda geçmiş oldu. Özellikle terörle mücadelede YPG'nin ve FETÖ'nün hiçbir şekilde desteklememesi gerektiği konusu tekrar gündeme alındı. PKK'yla savaşın devam etmesi konusundaki vurgu yapıldı. Türkiye'ye yönelik yaptırımların kaldırılmasına yönelik vurgu. Özellikle Avrupa Birliği konusunda bunun detayları var. Gümrük Birliği, vize konuları gibi. O konularda da gerekli konular kayıt altına alındı. Çok geniş çerçeveli bir müzakere ortaya kondu. Bu görüşme neticesinde ortaya bir yol haritası çıktı. Ekim’de meclis açılacak. Cumhurbaşkanımız da defaatle ifade etti. Nihai hükmü meclisimiz verecek. Ekim’deki meclisin açılmasıyla beraber hep beraber sürecin nasıl evirildiğini göreceğiz” açıklamasını yaptı.

Kenan Kayrak - Mehmet Masum Er

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Faslı yolcunun ölümüne neden olan taksiciye 9 yıla kadar hapis talebi Beyoğlu’nda taksiye binmek için el kaldıran Fas uyruklu Jamal Doumane’yi taksiye almadığı, bunun üzerine aracın bagaj kısmına vuran Doumane’yi inip darp sırasında yere düşürerek ölümüne neden olduğu iddia edilen taksicinin yargılandığı davada mütalaa açıklandı. Savcılık, sanığın haksız tahrik indirimi ile 9 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Ölen Doumane’nin ailesi ise sanığın tahliye edildiğini düşünerek mahkeme başkanına saldırmak istedi. Beyoğlu’nda taksiye binmek için el kaldıran Fas uyruklu Jamal Doumane’yi taksiye almadığı ve bunun üzerine aracın bagaj kısmına eliyle vuran Doumane’yi inip darp sırasında yere düşürerek ölümüne neden olduğu iddia edilen taksici Doğan Güç’ün yargılanmasına devam edildi. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Doğan Güç ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmaya ölen Jamal Doumane’nin eşi ile kızı da ‘müşteki’ sıfatıyla katıldı. “Yerlerde sürünecek haldeyiz” Duruşmada beyanda bulunan ölen Doumane’nin eşi Fatima Krib, mahkemeye güveninin sonsuz olduğunu söyleyerek, “Eşim öldükten sonra evimin geçimini nasıl sağlayacağım bilemiyorum. Yerlerde sürünecek haldeyiz. Çocuklarım intihara kalkıştılar. Sanığın 10 veya 20 yıl değil müebbet almasını istiyoruz” dedi. Mütalaa açıklandı Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, olay günü Jamal Doumane’nin taksi sürücüsü olan sanık Doğan Güç’e araçla yanından geçtiği sırada binmek amacıyla el salladığı, sanığın durmadan devam ettiği sırada Doumane’nin aracın bagaj kısmına vurduğu ve kısa süre sonra sanığın aracı sağa çekerek araçtan indiği anlatıldı. Sert bir şekilde ittirerek yere düşürdüğü ve ölümüne neden olduğu belirtildi Açıklanan mütalaada, sanığın araçtan inerek direkt olarak Doumane’ye saldırdığı, Doumane’nin boğazını sıktığı ve tekme attığı sırada sert bir şekilde ittirmesiyle Doumane’nin yere düştüğü, bu şekilde hayatını kaybetmesine neden olduğu kaydedildi. Mütalaada, sanığın kastının ölüme yönelik olmadığı, yaralama kastıyla hareket ettiği, taraflar arasındaki kavganın başlamasına maktul Doumane’nin seyir halinde olan ve sanığın kullanımında bulunan taksiye vurması üzerine başladığı belirtildi. Haksız tahrik indirimi ile 9 yıla kadar hapsi talep edildi Mütalaada, sanık Doğan Güç’ün haksız tahrik altında ‘kasten yaralama sonucu ölüme neden olma’ suçundan 6 yıldan 9 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. “Çok pişmanım” Açıklanan mütalaaya karşı savunma yapan sanık Güç pişman olduğunu söyleyerek, “Karşı taraftan özür diliyorum. Böyle olsun istemedim. Çok pişmanım. Tahliyemi talep ediyorum” ifadelerini kullandı. Sanığın tahliye edildiğini sanan aile, mahkeme başkanına saldırmak istedi Mahkeme Başkanı, sanığın savunmasını tutanağa geçirdiği sırada ölen Doumane’nin müşteki eşi ve kızı, sanığın tahliye edildiğini düşünerek duruma tepki gösterdi. Bulunduğu yerden Başkanın olduğu alana geçmek isteyen Doumane’nin kızı Chaimae Doumane’yi salonda bulunan güvenlik görevlileri engelledi. Daha sonra müşteki aile duruşma düzenini bozdukları gerekçesiyle duruşma salonundan dışarı çıkarıldı. Tutukluluk halinin devamına hükmedildi Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık Doğan Güç’ün tutukluluk halinin devamına ve taraf avukatlarına açıklanan mütalaaya karşı savunma hazırlayabilmeleri için süre verilmesine hükmederek duruşmayı erteledi. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, şüpheli Doğan Güç’ün ‘kasten yaralama sonucu ölüme neden olma’ suçundan 8 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Hatay Depremde ayakta kalmayı başaran altından yol geçen cami, görünümüyle dikkat çekiyor Hatay’da altından araç ve yaya geçebilen yol bulunan cami, depremde yıkılmayarak ayakta kalmayı başardı. Yıllara meydan okuyan cami, görünümüyle de görenlerin dikkatini çekiyor. Asrın felaketinde Hatay’da binlerce binanın yanında camilerde yıkılmıştı. Sayılı sağlam caminin kaldığı Antakya ilçesinde ayakta kalmayı başaran camilerden biri de Narlıca Mahallesi’nde bulunan Merkez Camii oldu. Depremde minaresi zarar gören caminin dikkat çeken özelliğiyse altından yol geçiyor olması. Yıllara meydan okuyan ve altından yaklaşık 2 metre yüksekliğinde, 1 metre 80 santim genişliğinde yol geçen cami, görünümüyle dikkat çekiyor. Bölge halkı evlerine gitmek için araçlarıyla ve yaya olarak caminin altından geçen yolu kullanabiliyor. "Yıllardan beri altından yol geçiyor" Narlıca Mahallesi’nde yaşayan Cuma Bulut, depremde zarar gören minarenin tadilatının devam ettiğini belirterek, "Ben doğma, büyüme buralıyım. Burası Narlıca Merkez Camii. Yıllardan beri altından yol geçiyor. Deprem dolayısıyla minaresi zarar gördü, kendi yıkılmadı. Minarenin tadilatı var. Altından araçta geçiyor" dedi. "Bu tür yapıları sadece Karadeniz’de görüyorduk" Hataylı gezgin Kemal Korkmaz, yürüyüş yaptığı esnada görünümüyle dikkat çeken camiyi fark ettiğini belirterek, "Dün buraya gezi yaptım, böyle ilginç bir yapı gördüm. Ardından da ilginç yapının fotoğrafını çektim. Çok güzel, ilginç duruyor. Bu tür yapıları sadece Karadeniz’de görüyorduk. Burayı da görmüş olduk ilginç duruyor, beğendim. Depremde zarar görmedi, sadece minaresi hafif zarar gördü" ifadelerini kullandı.
Hatay 60 yaşından sonra fırçayı eline alan vatandaşlar ortaya sanat eserleri çıkardı Hatay’ın İskenderun ilçesinde 60 yaş üstü vatandaşlar tarafından ortaya çıkarılan sanat eserleri vatandaşların beğenisine sunuldu. Hatay Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü bünyesinde Antakya ilçesinde hizmet veren Gündüzlü Bakım ve Aktif Yaşam Merkezi, depremi yaşayan 60 yaş üstü vatandaşları hayata tutundurdu. Depremin ardından zor günler geçiren 60 yaş üstü vatandaşlar, ilerleyen yaşlarına rağmen sanattan geri kalmadı ve hayatlarında ilk kez ellerine aldıkları fırça ile ortaya eşsiz eserler çıkardı. Ortaya çıkarılan eserler, İskenderun ilçesinde bulunan bir alışveriş merkezinde düzenlenen sergide vatandaşların beğenisine sunuldu. Hatay Gündüzlü Bakım evi Aktif Yaşam Merkezi Sorumlusu Ali Dalioğlu, "Aktif Yaşam Merkezimiz, huzurevine bağlı bir merkez, Türkiye’de 6 ilde pilot bölge olarak açılmış bir merkez. Depremden önce Ocak ayında fiili olarak çalışmalarımıza başladık, aktif yaşam merkezinde. Deprem sebebiyle de maalesef 3 ay ara verip tekrardan Haziran ayında tekrardan merkezimizi faaliyete geçirdik. Buradaki amacımız aktif yaşam merkezinde 60 yaş üstü kendine bakabilen herhangi bir ruhsal rahatsızlığı olmayan yaşlıları, tükenmişlikten çıkarıp üreterek hayata bağlayabilmek. Şu an Aktif Yaşam Merkezimize 72 tane aktif yaşlımız geliyor. Merkezimizde; resim, ahşap boyama ve takı tasarım kurslarına katılıyorlar. Bugün İskenderun’dayız şu an yaşlılarımızın yaptığı çok güzel eserleri gördünüz. Amacımız bu eserleri başkalarına da beğendirmek, yaşlılarında bir şeyler yapabildiğini herkese gösterebilmek. Merkezimizdeki yaşlılar hayatları boyunca belki ellerine fırça almamış, fırça darbesi vurmamış, herhangi bir el becerisi olmamış kişilerdi ama çok şükür bize o yeteneklerini belki 70 yaşından sonra ortaya çıkarttık. Sonra da ortaya böyle güzel eserler çıkarttılar ve şu an bunları burada sergiliyorlar” ifadelerini kullandı. 6 Şubat depremlerinde 8 kaybı olan ve Aktif Yaşam Merkezinde yeniden hayata tutunan 80 yaşındaki Kamuran Koyuncuoğlu, "Çok ağır şeyler yaşadım bana hiç onu sorma, benim aileden 8 tane kaybım var. Buraya evden çıkıp gelişimiz bizim için bir ilaç kadar önemli orada arkadaşlarla muhabbetimiz oluyor sohbetlerimiz oluyor, boya yapıyoruz, örgü ve boncuk işi yapıyoruz teselli oluyoruz" şeklinde konuştu. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla gerçekleştirilen sergi açılışının ardından vatandaşlara konser verildi.
Balıkesir Cihat Yaycı Balıkesir Üniversitesinde "Mavi Vatan"ı anlattı Mavi Vatan doktrinini geliştiren ilk kişilerden birisi olan Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, Balıkesir Üniversitesinde gerçekleştirilen konferansta; “Mavi Vatan” doktrini çerçevesinde Türkiye için denizlerdeki mücadelenin önemini anlattı. Balıkesir Üniversitesinde Gençlik Haftası Bilim, Kültür, Sanat ve Spor Etkinlikleri kapsamında Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın konuşmacı olduğu Mavi Vatan ve Coğrafya başlıklı bir konferans düzenlendi. Konferans BAÜN Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Şehit Polis Fethi Sekin Konferans Salonu’nda düzenlendi. “Denizlerdeki mücadele, gelecek mücadelesidir” Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan konferansta konuşan Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, Mavi Vatan doktrini çerçevesinde denizlerdeki mücadelenin Türkiye için önemine dikkat çekti. Türklerin köklü tarihi boyunca denizci bir toplum olduğunu belirten Doç. Dr. Cihat Yaycı, denizlerin sahip olduğu kaynaklar ile bitmek tükenmek bilmeyen bir zenginlik olduğunu dile getirdi. Yaycı, Türkiye için denizlerdeki mücadelenin sadece bir su mücadelesi olarak görülmemesi gerektiğini, ortaya konulan mücadelenin gelecek mücadelesi olduğunu vurguladı. Türkiye’nin denizlerdeki egemenlik alanı ve münhasır ekonomik bölge kavramlarının da altını çizen Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı, konferansta Mavi Vatan ve Gök Vatan kavramları ile Coğrafya konularında da paylaşımlarda bulundu. Konferans, soru-cevap bölümünün ardından Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu ve Balıkesir Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Yücel Oğurlu tarafından Doç. Dr. Cihat Yaycı’ya çiçek ve hediye takdimi ile sona erdi. Düzenlenen konferansa; Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Nurettin Alkan, Balıkesir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu, İl Emniyet Müdürü Hasan Yiğit, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Cevdet Avcıkurt ve Prof. Dr. Murat Doğdubay, senato üyeleri, Altıeylül Belediye Başkan Yardımcısı Serdar Karakaş, sivil toplum kuruluşları yöneticileri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.