GÜNDEM - 23 Ocak 2024 Salı 21:28 | Son Güncelleme : 23 Ocak 2024 Salı 22:07

Bakan Işıkhan: "SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaş artışlarını yüzde 49,25'e yükseltiyoruz"

A
A
A

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “SSK ve Bağ-Kur emeklilerimizin emekli aylıklarındaki artışı ocak ayı itibarıyla yüzde 49,25’e yükseltiyoruz. Böylece tüm emeklilerimizin aynı oranda artış almasını sağlamış olduk” dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, katıldığı bir televizyon programında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Deprem bölgesindeki istihdama dönüş programları, işsizlik sigortasında değişiklik düzenlemesi ve kısa çalışma ödeneği gibi konu ele alan Işıkhan, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine verilen yüzde 5’lik zammın da arttırıldığını duyurdu.
Burada konuşan Işıkhan, İŞKUR aracılığı ile yürütmüş oldukları aktif iş gücü piyasası programlarını daha etkili ve kapsamlı hale getirmeyi düşündüklerini söyledi. Kurs ve programlarda program süresinin 3 katı olarak uygulanan istihdam yükümlülüğünü 2 katına indirdiklerini dikkati çeken Bakan Işıkhan, kurs ve program sonrası istihdam taahhüt oranı yüzde 60'a indirildiğini de anımsattı.

“Kısa çalışma ödeneği bölgesel, sektörel ve afetler sonrasında çalışanlarımıza verdiğimiz bir nakti destekti”

TBMM’ye verilen İşsizlik Sigortası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Teklifi hakkında sorulan soruları yanıtlayan Işıkhan, yasa tasarısı ile aktif ve pasif iş gücü piyasasını dengelemeye çalıştıklarını ifade etti.

Pasif işgücü piyasasının etkinliğini arttırmak için çalışmalar yaptıklarını, bu çalışmaların başında ise kısa çalışma ödeneğinin olduğunu belirten Işıkhan, “Kısa çalışma ödeneği, özellikle bölgesel, sektörel ya da afetler sonrasında çalışanlarımıza verdiğimiz doğrudan bir nakdi destekti. Bu rakam 8 bin ile 12 bin arasında çalışana doğrudan verdiğimiz bir destekti. Biz bunu işsizlik sigortası fonundan karşılıyoruz. Bu yıl içerisinde nakdi yardım niteliğinde Covid-19 sürecinde 3,8 milyon çalışanımıza verdik. Yasal teklif olarak verdiğimiz bu uygulamada da vatandaşlarımızın kısa çalışma ödeneğinden daha fazla yaralanması için son 3 sende gereken asgari prim gün sayısını 600 günden 450 güne indiriyoruz. Bu şekilde daha fazla vatandaşımıza ulaşmış olacağız” ifadelerine yer verdi.

“Asgari ücretle çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme ilkemizi sürdürdük”

Bakan Işıkhan, sene başında yapılan asgari ücret zammında geçen seneye oranla yüzde 100’lük bir artış olduğunu hatırlatarak, “Yıllık enflasyon yüzde 64,77 iken asgari ücrete geçen yıla göre yüzde 100 zam yapmamız aslında ne kadar önemli bir başarı gösterdiğimizi de gösteriyor. Enflasyon oranı üzerinde de zam vererek çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme ilkemizi sürdürdük” diye konuştu.

"SSK ve Bağ-Kur emeklilerimizin emekli aylıklarındaki artışı yüzde 49,25’e yükseltiyoruz"

Bakan Işıkhan, "Emeklilerimize 2024 yılı zam oranları belli olmuştu. Memur emeklilerimiz için yüzde 49,25 oranında artış sağlanmıştı. Ayrıca SSK ve Bağ-Kur’lu emeklilerimiz içinse yüzde 37,57 orana ek olarak kabine toplantımızda yüzde 5 ek ilave zam eklenilerek yüzde 42,6’ya çıkarmıştık. Bu düzenleme TBMM Genel Kurulu’na sunulmuş durumda. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla ve Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz’ın koordinasyonunda, ben, Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek, AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler katılımıyla bir toplantı gerçekleştirdik. Yapılan çalışmalar sonrasında belli bir noktaya ulaştık. SSK ve Bağ-Kur emeklilerimizin emekli aylıklarındaki artışı ocak ayı itibarıyla yüzde 49,25’e yükseltiyoruz. Böylece tüm emeklilerimizin aynı oranda artış almasını sağlamış olduk” açıklamasında bulundu.

Kemal Diri

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Aşı her yıl 2,5 milyon çocuk ölümünü önlüyor DÜZCE(İHA) – Dr. Dilek Yekenkurul, dünya genelinde uygulanan bağışıklama programları ile her yıl 2,5 milyon çocuk ölümünün önlendiğini söyledi. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Dilek Yekenkurul, aşının toplum ve insan sağlığı için önemini anlattı. Aşıyı; “İnsan vücuduna verildiğinde bağışıklık oluşturarak o mikroorganizmayı tanımasını ve ona karşı koruyucu yanıt oluşturmasını, sonrasında da o hastalığa karşı korunmasını sağlayan bir çeşit ilaçtır. Aşılar gücü azaltılmış ya da öldürülmüş mikroorganizmaların kendisinden veya sadece bir bölümünden hazırlanan bir maddedir” şeklinde tanımlayan Dr. Dilek Yekenkurul, aşının onlarca bulaşıcı hastalığı önlemeye katkı sağladığını vurguladı. Güvenli ve etkili Aşının, 20’den fazla bulaşıcı hastalığı önlemek için çevre sağlığı hizmetlerinden sonra, en güvenli ve etkili koruyucu sağlık hizmeti olduğunu vurgulayan Öğretim Üyesi Yekenkurul, “Çiçek hastalığı gibi bazı hastalıklar etkin ve yüksek oranda aşılama ile yok edilmiştir. Ülkemizde de 1930’da çiçek aşısı, 1937’de difteri ve boğmaca aşısı, 1952’de verem aşısı, 1963’te çocuk felci aşısı, 1968’de tetanoz aşısı ve 1970’te kızamık aşısı yapılmaya başlanmıştır. İlk yıllarda yüksek oranda yapılmamasına rağmen birçok insanın hayatı kurtulmuş, bazı salgınlar aşılar sayesinde durdurulmuştur. Ülkemizde şuan çocuklarımıza verem, difteri, boğmaca, tetanoz, çocuk felci, hepatit B, hepatit A, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği, pnömokok ve hemophilus influenza tip B gibi menenjit ve zatürre aşıları olmak üzere toplam 13 hastalığa karşı aşı yapılmaktadır. Bunların dışında kuduz, zona, HPV, meningokok, influenza (grip), COVID-19, tifo, sarıhumma, japon ensefaliti (beyin enfeksiyonu) ve kolera gibi aşılar bazı risk gruplarına önerdiğimiz diğer aşılardır” dedi. Her yıl 2,5 milyon çocuk ölümünü önlüyor Dünya genelinde uygulanan bağışıklama programları ile her yıl 2,5 milyon çocuk ölümünün önlendiğinin bildirildiğini ifade eden Yekenkurul, “Aşıların genel özelliği koruyuculuğunun yüksek olmasıdır. Ancak şunu unutmamak gerekir; her aşının koruyuculuğu yüzde yüz değildir. Bu yüzden tüm toplumu aşılamak daha önemli hale gelir. Ayrıca koruyuculuğu yüzde yüze yakın birçok aşı vardır. Aşıların bir özelliği de hastalık seyrinde hafifletici etki yapmasıdır. Örneğin aşı hastalık bulaşmasına engel olmasa dahi, aşılı bir insan da söz konusu olan hastalık daha hafif, aşısız insanda daha ağır hatta bazen ölümcül seyredebilir. Bunu yaşadığımız bazı salgınlarda bizzat kendimiz gördük. Dünya genelinde de bu konuyla ilgili yapılmış birçok çalışma mevcut” ifadelerini kullandı. Aşı yaptıran kişi toplum sağlığını da korumuş olur Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte aşı çalışmalarının daha güvenilir şekilde yürütüldüğünü söyleyen Dilek Yekenkurul, “Tabi ki her ilaç gibi aşının da yan etkileri veya alerji riski vardır, ama nasıl ki bir ilacı mecbur olduğumuz için bu riskleri göze alıp kullanıyorsak aşıyı da böyle düşünmeliyiz. Hatta aşının daha geniş bir etkisi vardır. Örneğin bir insan aşı yaptırdığı zaman sadece kendisini korumaz. Aşılar bulaşıcı hastalıklara yönelik yapılır ve aşı yaptıran kişi o hastalığı geçirmeyeceği için bulaştırıcı kaynak da olmayacaktır; böylelikle etrafındaki insanları yani toplumu da korumuş olur. Hatta aşılar bazen bir salgının bile önüne geçebilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün 1974’te küresel olarak başlatmış olduğu Genişletilmiş Bağışıklama Programı çerçevesinde, aşılanma oranı yüksek olan ülkelerde aşı ile önlenebilir hastalıkların görülme oranında ve ölüm oranlarında düşme görülmesi aşının en büyük kanıtıdır” diyerek sözlerini sonlandırdı.
İzmir Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü: “Önemli olan sürdürülebilir, kesintisiz enerjiyi sağlamak” Temiz enerjinin başkenti İzmir, WENERGY-Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı’na, ikinci kez ev sahipliği yapıyor. WENERGY Expo’da, eş zamanlı olarak gerçekleşen kongrenin açılış konuşmasını Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü gerçekleştirdi. Öğütçü, İzmir’in elektrik üretiminde Türkiye’deki kurulu güçte İstanbul, Ankara, Kocaeli’yi geçtiğini ve enerjide en büyük üretici olduğunu belirterek, “Dünya tarihinde hiçbir zaman enerjisiz kalmadık, bundan sonra da kalmayacağız, ama önemli olan gezegenimizin ekolojik dengesini bozmayan, maliyeti ehven, sürdürülebilir kesintisiz enerjiyi sağlamak” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ, BİFAŞ ve EFOR Fuarcılık iş birliği ile düzenlenen WENERGY - 2. Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı, fuarizmir’de kapılarını açtı. 300’ü aşkın sektör paydaşını, uluslararası alıcı ve yatırımcılar ile buluşturan fuarda, sektörün kamu, yatırımcı, sanayici ve tedarikçileri bir araya geliyor. Fuarla birlikte düzenlenen 22 oturumun gerçekleştirileceği kongrede de sektörün önde gelen isimlerinden akademisyenler, iş insanı ve enerji dünyası temsilcilerinin konuşmacı olarak yer alıyor. Kongrenin açılış konuşması, Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü tarafından gerçekleştirildi. Hükümet, diplomasi, uluslararası kuruluşlar, bankacılık, enerji ve finansman sektöründe 35 yıllık deneyim sahibi olan Mehmet Öğütçü, “Dünya Enerjisindeki Yeni Dinamikler ve Türk İş Dünyasına Yansımaları” konulu konuşmasında ülkesel, bölgesel ve dünya genelindeki enerji politikalarıyla ilgili görüşlerini paylaştı. “ Enerjide şu an en büyük üretici İzmir” “İzmir gerçekten temiz enerjinin başkentidir” diyen Öğütçü, “İzmir, Türkiye’deki kurulu güce baktığımızda elektrik üretiminde İstanbul, Ankara ve Kocaeli’yi geçmiş bir kent. Enerjide şu an en büyük üretici İzmir ve üretiminin tüketimini karşılama oranı da yüzde 66. Dolayısıyla İzmir’in bu avantajı kullanabilmek açısından bu tür platformların çok büyük önemi var. Çünkü bu ülkenin ve bölgenin yatırıma ihtiyacı var. Türkiye’nin en fazla ihtiyaç duyduğu şey hem yenilenebilir enerji hem enerji verimliliği hem de fosil yakıtlarda yatırım, finansman, teknoloji ve ortaklar. Hem ülke içinde hem de uluslararası ortamda, bu tür toplantılar, fırsatların, risklerin ortaya konması, tartışılması, insanların bir araya geldikleri zaman iş anlaşmaları yapılmasına zemin hazırlar. Ben bu fuarın ve kongrenin bu açıdan çok önemli olduğunu düşünüyorum. Dünyanın dört bir yanında değişik ortamlarda bu konularda sürekli konuşmalar yapan biriyim, böylesine yerel yönetimin, devletin, iş dünyasının, üniversitelerin bir araya gelip ortak bir çalışma yürüttüğünü görmedim. Bana göre İzmir, sadece temiz enerjinin başkenti değil, Ege’nin, Akdeniz’in, Ortadoğu’nun, Kafkasların, Orta Asya’nın Avrasya’nın genel anlamıyla bölgesel enerji ve iklim değişikliği merkezi olabilir. Belki bu fuar ve kongreler oraya doğru gidişin de habercisi olur” diye konuştu. “Küresel ekonomide, enerjinin dinamikleri değişiyor” Dünya tarihinde hiçbir zaman enerjisiz kalmadığımızı diye getiren Mehmet Öğütçü, “Bundan sonra da kalmayacağız, ama önemli olan gezegenimizin ekolojik dengesini bozmayan, maliyeti ehven, sürdürülebilir ve kesintisiz enerjiyi sağlamak. Şu anda her şey hızla gelişiyor oyunun adı sürat, eskiden onlarca yılda gerçekleşecek olan gelişmeler, bugün birkaç yılda, birkaç ayda gelişebiliyor. Teknoloji o hale geldi ki bir yandan bir nimet ama öte yandan büyük bir felaket habercisi de olabiliyor. Bugün en fazla konuşulan konu enerjideki geçiş süreci, yani fosil yakıttan daha yeşil enerjiye geçiş süreci, sancısız, zorluk oluşturmadan nasıl gerçekleşebilir? Diğer bir husus ise iklim güvenliği, çünkü dünyamız tahmin edilenin ötesinde karbon emisyonları yüzünden hızla ısınıyor. Kuraklık ve çölleşme, dünyamızı tehdit etmeye başladı. Artık dünyada küresel ekonomide enerjinin dinamikleri değişiyor, bir yandan dünyanın güçlü ülkeleri hızlı bir şekilde yeşil enerjiye doğru akıyor. Ancak Türkiye gibi dışarıdan gelen enerjiye bağımlı ülkelerde cari açık oranı çok yüksek oluyor. Bu nedenle uluslararası ortaklar olmadan bizim gibi ülkelerde bu tür yatırımların tek başına yapılması mümkün değil. Dış kaynaklı yatırımların bizim gibi ülkelere gelebilmesi için devletin dış politikası ve enerji politikasının eş zamanlı ilerlemesi, kuralların olması ve en önemlisi ekonomide, hukuk alanında güven olması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.