POLİTİKA - 28 Ekim 2020 Çarşamba 19:59

Bakan Koca'dan önemli açıklamalar! Testi pozitif çıkan her 10 kişiden 4'ü İstanbul'da

A
A
A
Bakan Koca'dan önemli açıklamalar! Testi pozitif çıkan her 10 kişiden 4'ü İstanbul'da

Bakan Koca Bilim Kurulu Toplantısının ardından önemli açıklamalarda bulundu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İstanbul’da durumun kontrol altına alınmadığı sürece salgının baş edilebilir olmaktan çıkacağını belirterek, “İstanbul, dünyanın en kalabalık kentleri arasında 14. sırada. Mesafe kuralına uymayı zorlaştıran bir şehir, iç içe yaşıyoruz. Virüsün yayılmasına çok elverişli hayat şartlarına sahibiz. Hareket halindeki kitle çok büyük. Salgınla savaşta disipline ve uzun süreli başarıya ihtiyacımız var.” dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca başkanlığında saat 17.00’da toplanan Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısı saat 19.00 itibariyle sona erdi. Toplantı sonrasında kameraların karşısına geçen Bakan Koca, alınan kararları açıklayarak basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bilim Kurulunun ardından açıklamalarda bulunan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Çalışmalarına, salgın Çin’de baş gösterir göstermez, 10 Ocak’ta başlayan Bilim Kurulumuz bugün İstanbul’da. O tarihten bu yana, ilk kez bir toplantımızı Ankara dışında yaptık. Bilim insanlarımızın katıldığı toplantı az önce sona erdi. Koronavirüs Bilim Kurulunun Ankara dışında toplanması sıradan bir olay değildir. Üç gün önce, İstanbul’da vaka sayılarının, Türkiye’nin yüzde 40’ına ulaştığını açıkladım. Covid-19 testi pozitif çıkan her 10 kişiden 4’ü İstanbul’dadır. Hekim ve hemşirelerden ambulans şoförlerimize kadar, bütün sağlık çalışanları, hastane yöneticileri, Bilim Kurulu üyeleri, ilgili bütün kurumlar olarak teyakkuzdayız. Durum, bize olduğu kadar size de büyük sorumluluk yüklüyor. Son 7 günde ortalama vaka artışı, geçen ayın ortalamasından yüzde 85 fazladır. Oran, 16,5 milyon nüfusla birlikte düşünüldüğünde korkutucudur” dedi.

“Artış, İstanbul’a günlük gidiş gelişlerin fazla olduğu şehirlerde de yüksektir”

Artışın İstanbul’a günlük gidiş gelişlerin fazla olduğu şehirlerde daha yüksek olduğunu belirten Bakan Koca, “Artış, İstanbul’a günlük gidiş gelişlerin fazla olduğu şehirlerde de yüksektir. İstanbul’un yakın temaslısı diyebileceğimiz Balıkesir’de ve Tekirdağ’da yüzde 96, Bilecik ve Düzce’de yüzde 99, Edirne’de yüzde 91, Bursa’da yüzde 84, Sakarya’da yüzde 76, Kırklareli’nde yüzde 71, Kocaeli’de yüzde 63’tir. Sadece sayılan iller değil, tüm Türkiye, İstanbul’un temaslısıdır. Gelişme, salgınla mücadelede 83 milyonu ilgilendirmektedir” diye konuştu.

“İstanbul’da durumu kontrol altına alamazsak, salgın baş edilebilir olmaktan çıkacaktır”

İstanbul’un dünya kalabalık kentleri arasında 14. Sırada olduğunu belirterek konuşmasını sürdüren Bakan Koca, “İstanbul’da durumu kontrol altına alamazsak, salgın baş edilebilir olmaktan çıkacaktır. Nisan ayında yaşadığımız tehlike de büyüktü. Hareket halindeki nüfusu 20 milyon civarında olan İstanbul’un, salgının merkezi olmasını güç birliği yaparak, kuralları uygulayarak önledik. Şimdi, benzer bir durumla karşı karşıyayız. Bu duruma neler yol açtı? İstanbul, dünyanın en kalabalık kentleri arasında 14. sırada. Mesafe kuralına uymayı zorlaştıran bir şehir, iç içe yaşıyoruz. Virüsün yayılmasına çok elverişli hayat şartlarına sahibiz. Hareket halindeki kitle çok büyük. Kışı burada geçirmek üzere yoğun dönüşler oldu. Tıpkı memlekete gidişlerde, Anadolu’da yaşanan vaka artışları gibi, kurallara uyumun azalmasıyla birlikte, İstanbul’da salgın hızla tırmandı. Tehlike karşısında teyakkuza geçebiliyoruz: Ama riski savar savmaz, hayatı akışına bırakıyoruz. Karşılaştığımız ve tüm ülkeyi riske atacak durumun tarifi budur. Salgınla savaşta disipline ve uzun süreli başarıya ihtiyacımız var. Düştüğümüz yerden kalkmak her zaman mümkün olmayabilir. Kişilerin göstereceği küçük ihmallerin bedelleri büyüktür.” diye konuştu.

“Bedel, hasta düşmekten fakirleşmeye kadar, çoktur”

“Bedelleri, birlikte ödemek zorunda kalabiliriz. Bedel, hasta düşmekten fakirleşmeye kadar, çoktur.” İfadesini kullanan Bakan Koca, “kurallara uyabilmek için baş etmekte en çok zorlandığınız engel, kalabalıktır. Sosyal mesafe kuralının uygulanabilir hale gelmesi, pek çok durumda şartların iyileştirilmesine bağlı. Geçtiğimiz 6 gün boyunca, bakan yardımcılarım ve ekibimle bu konuda çalıştık. İl ve ilçe mülki idare amirleri, Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin yöneticileriyle, kamu kurumlarının yetkilileriyle bir araya gelerek, sorun teşkil eden konuları ele aldık. Toplu taşıma, pazaryerleri, alışveriş ortamları ve çeşitli kent alanlarında kurallara uyulmasının kolaylaştırılması için çalışma yapılmasını, planlamaya gidilmesini istedik. Toplu taşımaya ek seferler konması, kamu kurumlarında, organize sanayi bölgeleri dahil özel sektörde iş saatlerinin, yine sosyal hareketlilik kaynaklı teması azaltacak şekilde yeniden düzenlenmesi ele alınan konular arasındadır. Kurumlardan uzaktan erişimle evde çalışma kolaylığı sağlamaları ayrıca istenmiştir.” şeklinde konuştu.

“Çözüme en çok ihtiyaç duyduğumuz konu toplu ulaşımdır”

Bakan Koca, “Çözüme en çok ihtiyaç duyduğumuz konu toplu ulaşımdır. Sosyal mesafenin korunamadığı toplu ulaşım, en büyük risk kaynaklarındandır. Yolculuk, dolayısıyla risk süresi uzundur.” ifadelerini kullanarak “Bu çözümlerin üretilmesi, salgının tırmanışının sebebi olan hareketliliği ve teması çok azaltacaktır. Saygıdeğer İstanbullular. Hareketlilik, şu an olduğu gibi devam ederse… Bu durumda, artış 1’ken 2, 2’ken 4 şeklinde olmayacak. 1’ken 3, 3’ken 9 şeklinde tam bir tırmanış olacak. Çünkü virüs, bir kişiden ortalama 3 kişiye bulaşıyor. Bugünkünün 2-3 katı ağır tablo, tahayyülü bile zor bir tablodur. Çözüm, artışın nedenini kontrol altına almaktır. Hareketliliği azaltmak, yani hayatı yavaşlatmaktır.” açıklamasında bulundu.

“Temel şart olarak maske, mesafe ve temizlik kuralına uyacağız”

Korona virüs salgınında başarılı bir yol izlemenin temel şartının maske, mesafe ve temizlik kurallarına uymak olduğunu tekrar yineleyen Bakan Koca, “Temel şart olarak maske, mesafe ve temizlik kuralına uyacağız. Korona virüsün yöntemini virüse karşı kullanacağız. Virüs, bir kişiden ortalama 3 kişiye bulaşıyorsa: Biz de, hareketi ve teması 3’te birine indireceğiz. Dışarı çıktığımızda, üç yere uğruyorsak bunu bire indireceğiz. Günde üç kişiyle görüşüyorsak bir kişiyle görüşeceğiz. Örnekler çoğaltılabilir: İstediğim, hareketi ve teması 3’te birine indirmenizdir. Bunu yaparsanız, salgınla gerçekten savaşmış olacaksınız. Eğer bunu yaparsanız: Her gün işe gidip gelmek ve çalışmak zorunda olan insanlar, tedbirleri uygulayacak koşullara sahip olur. Toplu taşıma araçlarında risk azalır. Kendimizi disipline sokalım. Sonsuza kadar değil. Salgını kontrol altına alana kadar. Dışarıya 3 kere çıkmak yerine 1 kere çıkın derken: Hayatınıza sınırlama getirmenizi talep ettiğimin farkındayım. Talebimin amacı, hürriyetlerinizden toplum yararına fedakârlıktır. Eğer maske, mesafe, temizlik kuralına uymazsanız, Hareketliği azaltmaya çalışmazsanız: Sağlık çalışanlarımız yasal hakları olan izinleri daha uzun süre kullanamayacak. Eğer hayatlarımızı kendimiz disipline kavuşturmazsak: Kurallardan çok daha ağır mecburiyetlerimiz olacak. Bu sebeple size şunu diyorum: Hareketliliği ve teması azaltın. Dışarı çıkmanız halinde, tedbirden taviz vermeyin. İşverenlere sesleniyorum: Esnek mesai sistemine geçiş için elinizden geleni yapın. Şartlarınız uygunsa vardiyalı çalışmayı tercih edin. Çalışanlar bir aradaysa, birinin hastalığa yakalanmasıyla hepsi temaslı olur. Tüm temaslılar mecburen izole edilir. Vardiya sisteminde risk azalır. Çalışanlarınızın sağlığını ve iş kaybını önlemek için doğru olan budur.” dedi.

“Salgınla savaş, tek başına kurumların gücüyle ve hastanelerle kazanılamaz”

İstanbullulara seslenen Bakan Koca, “Salgınla savaş, tek başına kurumların gücüyle ve hastanelerle kazanılamaz. Gelinen noktada, desteğinize, daha önce hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var: Mecburiyetiniz yoksa dışarı çıkmayın. Zorunlu olmayan ziyaretlerden kaçının. Hastalığa yakalanmayı göze alacağınız ziyaretleri yapın. Zorunlu olmayan seyahatleri yapmayın. Hastalığa yakalanmayı göze alacağınız seyahatleri yapın. Kalabalık ortama girecekseniz, bunun hastalığa yakalanmaya değip değmeyeceğini düşünün. Maskenizi çıkarmayın. Virüsün size bulaşmasını göze alacağınız bir durum varsa çıkarın. Sosyal mesafe kuralına uymak mümkünken, kurala uyun. Uymuyorsanız, hastalığı göz ardı edecek kadar güçlü bir sebebiniz olmalıdır. Sevgili İstanbullular, Rica ediyorum. Testi pozitif çıkanlar, temaslılarını filyasyon ekiplerimize eksiksiz bildirsin. Yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar, kendilerini korumaya alsın. Zorunlu olmadıkça akrabalarla, başka ailelerle bir araya gelmeyin. Zorunlu olmayan kutlama ve törenleri erteleyin. Salgınla savaşın bu aşaması, disiplin istiyor.” uyarısından bulundu.

“Sağlık hizmetlerinde, sistemin tıkanmasına yol açacak bir sorunumuz yok”

Kamu hastaneleriyle, özel sağlık kuruluşlarıyla, tıp fakültesi hastaneleriyle bir araya geldiklerini ifade den Bakan Koca, “112 Acil Servis ekiplerimizden filyasyon ekiplerimize kadar salgınla mücadelenin tüm birimleriyle buluştuk. Sağlık ordumuzla riske karşı organize olduk. Sizden şunu hatırlamanızı istiyorum. Her kapasitenin sonuçta bir sınırı vardır. Bu sınırı zorlamamak, tedbirleri uygulamanıza bağlıdır. Tedbirler hayattan mahrum kalmak anlamına gelmiyor. Hayatı mantıklı şekilde yönetmek anlamına geliyor. Mevcut şartlara karşı hareketliliği üçte bire indirmektir. Hareketliliği, teması azaltmaktır. Biliyoruz ki, Covid-19 sadece kişilerin maruz kaldığı bir hastalık değil. Toplumların maruz kaldığı bir hastalıktır. Türkiye’nin kalbinin attığı yerde başarmak zorundayız. İstanbul’u ve bize sunduğu her şeyi korumak zorundayız. Sağduyunuza güveniyoruz. İstanbul tüm yönetim birimleriyle harekete geçmiştir. Kararlı bir şekilde bizimle beraber olursanız. Salgını geriletmeyi başaracağız! Üzerinde görüştüğümüz tedbirlerin hayata geçirilmesinde emek sarf eden başta İçişleri Bakanlığımız ve teşkilatı olmak üzere Sayın Valimize ve bütün yerel yöneticilere teşekkür ediyorum.” İfadesini kullandı.

Sağlık Bakanı Koca, Türkiye’nin ortalama vaka sayısının yüzde 40’ının İstanbul’da olduğunu aktararak, “Her geçen gün ağır hasta sayımızın da arttığını her gün verilen bilgilerden biliyoruz. İstanbul’da sağlık altyapımız çok güçlü. Ciddi bir yatak kapasitemiz söz konusu. Son dönem 7 bine yakın yatak ilavesi söz konusu oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Çam Sakura Şehir Hastanesi ve Acil Durum Hastanesi devreye girdi. Şu dönemde bu anlamda bir sorun olmadığını söyleyebilirim. İstanbul’da toplam yatak sayımız 48 bine yakın. Yoğun bakım yatak sayısı 9 bine yakın.

İstanbul’da servis yatak doluluk oranı yüzde 55, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 66 bu erişkin yoğun bakım yatakları için söylediğim. Solunum cihazları için yüzde 33, sadece Covidli hastaların doluluk oranından bahsetmiyorum. Diğer hastaların da buradaki sayıya dahil olduğunu şu an ağır hastamızın, yüzde 29-30’lar civarında. Bu çerçeveden baktığımız zaman 500-550 ağır hastadan bahsediyoruz. Hâlbuki 9 bine yakın yoğun bakım hastamız var. Yani 3,’te 1 boş. Hem üniversitesi hastanelerimiz, özel sektörle görüşmeler yaptık. Bundan sonraki süreçte özel sektör, pandemi hastanesi şeklinde değil, Covidli hastaya ayrı bir birimde bakmak şeklinde bir yaklaşım oldu. İstanbul’da bu sorunun olmadığını, ama olmayacağı anlamına gelmez. O nedenle biz hassasiyeti özellikle anlatmaya vatandaşımızın kurallara uyumunu bu dönemde fazlasıyla istiyoruz. Salgın sadece Sağlık Bakanlığımızın sorunu değil. Başta İçişleri Bakanlığımız olmak üzere yakın bakanlıklarla yakın iş birliği içindeyiz. Birlikte toplu anlayışı içinde olursak başarılı olabiliriz. Kamu kurumları devlet olarak üzerimize düşeni yaptığımız ifade etmek istiyorum. Vatandaşımızın da bu anlamda altını çok çizerek söylüyoruz. Çok tekrar olduğunu biliyoruz. Maske, mesafe, temizlik noktasında hassasiyet göstermemiz ve mümkün mertebe misafir almadan teması azaltan bir yaklaşım içinde olmayı istiyoruz.“ açıklamasında bulundu.

“Siyaset zeminine çekilmemesi noktasında bir kararlılık içinde olacağımızı ifade etmek istiyorum”

“Öncelikle bu toplantı bir pandemi toplantısı değildi. Bu toplantı bir İl Hıfzıssıhha Kurulu toplantısı da değil. Bu toplantı sağlık teşkilatımızla ilçe sağlık müdürlerimiz ve başhekimlerimizin katıldığı İstanbul’un durumun değerlendirmek hastane kapasitesi değerlendirmek ve filyasyon durumunu değerlendirme toplantısıydı.” diyen Bakan Koca, şunları kaydetti:

“Pandemi toplantısı değildi. Bu toplantı da ayrıca 5 gün şu an 7 gün oldu. Bu bir hafta boyunca İstanbul’da olmam nedeniyle devamında yerel yöneticiler dahil olmak üzere STK olmak üzere üniversiteler ve özel sektör olmak üzere bir takım toplantıları yapmak üzere planlar yapıldı. İstanbul’da ilçe belediye başkanlarıyla görüşülüp büyükşehir belediye başkanıyla görüşmeme durumu olabilir mi? Pazartesi günü de ilçe belediyelerimizle görüşme yapıldı. Büyükşehir belediye başkanımız bildiğiniz gibi bir rahatsızlığı oldu.

Ben buradan tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu günde yer yer kendim arıyorum. Arkadaşlarımızla yakın takipteler genel durumunun iyi olduğunun ateş durumunun olmadığını bu günde ifade etmiş oldular. Pandemi döneminin siyasi zemine çekilmesin siyasilere bir şeyler kazandıracağına inanmıyorum. Siyaset zeminine çekilmemesi için burada mücadele edeceğimizden emin olun. Siyaset zeminine çekilmemesi noktasında bir kararlılık içinde olacağımızı ifade etmek istiyorum. Bu arada iletişim kanallarımızın da açık olduğunu çok rahat görüşüldüğünü söylemek istiyorum.”

“İstanbul şu an Ankara’nın 5 katı. Ankara bu tedbirlerle geriledi”

Tedbirlere uyumun artmasıyla başarılı olunacağını belirten Bakan Koca, “83 milyon bir olarak 16,5 milyon vatandaşımız bir olarak kararlılık içinde olursa biz bunun üstesinden geliriz. Bunu 1,5 ay önce Antep’te yükselmişti, Batman’da yükselmişti, benzer tedbirleri alarak biz sonuçları aldık. Ankara da İstanbul’un iki katıydı. İstanbul şu an Ankara’nın 5 katı. Ankara bu tedbirlerle geriledi. Ankara’da sokağa çıkma yasağı gibi uygulamak yapılmadan bu sonuçlar alındı. Burada 16,5 milyon vatandaşımız tedbirlere uyma noktasında hassasiyet gösterir ve üzerimize düşeni yaparsak biz bundan başarıyla çıkarız.” diye konuştu.

“İlk 4 saat değil, 20 saat boyunca HES koduna işlemiş olacağız ve riskli olacak”

Test olan kişilerin sonucu bekleme aşamasıyla ilgili konuşan Bakan Koca, “O dönem eğer ne kadar uzarsa bulaştırıcılığı söz konusu olduğu için bu bulaştırıcılığı azaltmak için ilk 4 saat değil, 20 saat boyunca HES koduna işlemiş olacağız ve riskli olacak. O kişinin HES koduyla girdiği yerlere girilmemiş olacak. O kişinin seyahat dahil olmak üzere bir çok açıdan riskli görülene kadar şüpheli olacak. 4 saatten sonra 20 saat boyunca kısıtlanmış olacak. Bizde sonucu verme çabası içinde olmuş olacak. Sonucu zaten e nabızdan çok rahatlıkla görebiliyor. O açıdan bir sorunumuz yok” şeklinde konuştu.

“Grip aşısını 3 milyonun üzerinde temin etme çabası içindeyiz”

“Grip aşısı konusu son dönem işlenen konu oldu” diyerek konuşmasını sürdüren Bakan Koca, ”Grip aşısı bildiğiniz gibi bir sonraki yılın aşısı bir yıl önceden sipariş edilir. Dünyada aşı arzı yüzde 20 oranında arttı. Yani herkesin aşı yaptırma imkanı zaten mümkün olamaz. Çünkü dünyada artış yüzde 20’yi geçmedi. Bizde 1 milyon 350 bin geçen yıldan biraz daha fazla olmak üzere sipariş etmiştik. Bazı ülkelerin daha yüksek dozda aşı temin ettiğini söylenir. Almanya 26 milyon, geçen yıl temin ettirdiği aşı 21 milyon. Yüzde 30’u geçmiyor. İngiltere 30 milyon bu yıl temin etti. Geçen yıl İngiltere’nin temin ettiği aşı 25 milyon. Dolayısıyla biz geçen yıllarda eczanelerden ücretli grip aşısı temin etme mikanı olmasına rağmen tüketilen aşımız 1 milyon üzerindeydi. 5 -10 milyon değildi. Buna rağmen biz 2.2 milyon şimdi temin ettik. Şimdi 3 milyonun üzerinde temin etme çabası içindeyiz. Geçen yılın 2-2,5 katı kadar artışı sağlama çabası içinde olduğumuzu söylemek istiyorum. Diğer ülkeler en fazla 30 oldu” diye konuştu.

"Ruhsatlı olan aşıyı herkes getirebilir, ruhsatı olmayan aşıyı halk sağlığı alır"

Aşı konusunda net ifadeler kullanan Bakan Koca, “Ortada olmayan bir aşının olduğu ifade edildi. Bunu net söylüyorum. Bu aşıyla ilgili ilgili firmalarla görüşüldü ama ortada bir aşı yoktu. O aşıyı almak için çok çaba sarf ettik. Daha detaylı söyleyeceğim var söylemek istemiyorum. Ruhsatlı olan aşıyı herkes getirebilir, ruhsatı olmayan aşıyı halk sağlığı alır. Ortada olmayan firmada var şimdi yok denilerek bir aşıyı pazarlamasınlar. Bunun altını çiziyorum. Aşıyı elde etmek ve temin etmek için yoğun bir çaba içinde olduğumuzu bütün vatandaşımız bilsin. Emin olun parasına da bakmıyoruz. Şu elimdeki kağıt, Ateş Hocanın da altında imzası olan hazırlanan kimlere öncelikli aşı yapılması gerektiğinin tespiti, buna göre işlendi. Skorla değil buna göre işlendi. Buna ilave olarak diyaliz uygulaması olan vatandaşımız dahil olmak üzere listeye ilaveler yapıldı. Önümüzdeki hafta muhtemelen kasım ayının ilk haftası için 12 bin sağlık çalışanımızı alım ilanına çıkacağımız müjdelemek istiyorum.” dedi.

"Sarıyer yüzde 120, Bakırköy yüzde 104, Beylikdüzü 104"

İstanbul’da özellikle son bir hafta içinde vaka artış oranının yüzde 62 olduğunu aktaran Bakan Koca, “Birkaç ilçeyi söyleyelim. Sarıyer yüzde 120, Bakırköy yüzde 104, Beylikdüzü 104, Tuzla, Sancaktepe, Beykoz şeklinde gidiyor. İlçelerde yüzde 29’a kadar, yüzde 123 arası özellikle son bir haftalık artış hızından bahsediyorum. İstanbul’un toplamı yüzde 62 şeklinde oldu. Türkiye’deki hasta sayısı yüzde 40’a yakını İstanbul’da olduğunu söylemek istiyorum. 2 bin 305 hasta sayısı, ağır hasta sayısı yüzde 30 civarında. İstanbul’da son bir haftada niye bu kadar artış oldu? İstanbul’un konuşmamda da belirttim dünyanın 14. nüfus yoğunluğu olan kenti. 16,5 milyon ilave gelenlerle birlikte 20 milyon kentten bahsediyoruz. Dünyada benzer yaklaşımlar var. Mutasyon bulaştırıcılığın artması şeklinde karşımıza çıkıyor. Daha önce 15 dakikada bulaşan virüs artık daha kısa sürede bulaşabilir özellik söz konusu. Bir araya oturma bir kafe restoran maskenin kısa süreli devre dışı kalması bulaştırıcılığı sağlayan bir sebep oluyor. İstanbul için söylemiyorum, burada daha fazla ama bulaştırıcılığı daha çok arttı. Bizim maskeye ve mesafeye el hijyenine dikkat etmeyi söylüyoruz ama kalabalık ortamlardan mutlaka kaçınmamız gerekiyor. Bir araya gelmelerin 6-8 kişiden fazla olmamasına dikkat ediyor olmalıyız. Kalabalıkların ciddi risk olduğunu biliyoruz. Bu bulaştırıcılık eskiye göre daha fazla oldu. HES uygulamasını yaygınlaştırmak istiyoruz. Hem yurtdışı uçuşlar dahil olmak üzere, yurtiçi seyahatlerde HES uygulaması zorunluğunu getirdik. Her geçen gün yaygın hale getirme çabası içinde olmuş olacağız. Bu dönemde bizim İstanbul’un şartları gereği, vatandaşımızın tedbirlere hassasiyetle uymasını bekliyoruz. Hareketi 3’te 1’ indirin diye ifade etmiştim, bizimde azaltmamız gerekiyor.” diye konuştu.

“Okullarla ilgili şu an ciddi bir artışın olmadığını biliyoruz.”

“Okullarla ilgili şu an ciddi bir artışın olmadığını biliyoruz.” diyen Bakan Koca, “Toplumun genelinden farklı bir artış oranın olmadığını söyleyebiliriz. Bu önümüzdeki günler saygın seyriyle birlikte diğer sınıfların geçişi olması konuşulmuştu. Kademeli geçişin olup olmayacağını salgının kaderi belirleyecek. İstanbul’da yeni dönemde kademelendirmenin bilim kurulunun önerisi olmadığını söyleyebilirim. Açılan sınıflarla ilgili ortalamadan farklı olmadığını söyleyebilirim. Önümüzdeki haftalar doğrusu bilim kurulunun kademelendirmeyi devam ettirme konusunda bir yaklaşımı yok.” dedi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Mide ağrısı deyip geçmeyin: Kalp krizi sinyali olabilir Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Oğuzhan Yücel, mide bölgesinde hissedilen bir ağrının bazen basit bir hazımsızlık değil, kalp krizi gibi ciddi bir sorunun belirtisi olabileceğini söyledi. Büyük Anadolu Samsun Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Oğuzhan Yücel, mide bölgesinde hissedilen bir ağrının bazen basit bir hazımsızlık değil, kalp krizi gibi ciddi bir sorunun belirtisi olabileceğini belirterek, mutlaka ciddiye alınıp kardiyoloji muayenesi yapılması gerektiğine dikkat çekti. Mide ağrılarının önemsenmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Oğuzhan Yücel, "Özellikle beklenmedik anda gelen şiddetli veya farklı bir mide ağrısını hafife almamak gerekir. Kalp krizi belirtileri her zaman filmlerde gördüğümüz gibi dramatik göğüs ağrıları şeklinde ortaya çıkmayabilir; bazen vücudumuzun verdiği sinyaller daha sinsi ve belirsiz olabilir" dedi. "Kalp krizi belirtileri her zaman aynı değildir" Her kalp krizinin aynı belirtili vermediğini dile getiren Doç. Dr. Yücel, "Klasik olarak kalp krizini düşündüğümüzde aklımıza şiddetli göğüs ağrısı, sol kola yayılan baskı ve nefes darlığı gelir. Oysa herkesin vücut yapısı ve tepki şekli farklıdır; kalp krizi geçiren bazı kişiler bu tipik belirtileri yaşamayabilir. Örneğin kadınlarda, ileri yaşlardaki bireylerde ve diyabet hastalarında kalp krizi daha atipik belirtilerle seyredebilir. Bu gruplarda göğüste belirgin bir ağrı olmaksızın, sadece mide bulantısı, hazımsızlık hissi, üst karın bölgesinde ağrı, soğuk terleme veya aniden bastıran yoğun yorgunluk gibi şikâyetlerle kalp krizi gelişebileceği bilinmektedir" diye konuştu. Mide ile kalp rahatsızlıklarını ayırt etmenin ayrıntılarından bahseden Doç. Dr. Oğuzhan Yücel, "Kalp ve mide bölgelerinin yakınlığı ve bu iki sistemin belirtilerinin kısmen örtüşmesi, ağrının kaynağını anlamayı zorlaştırabilir. Kalp krizi geçiren birinin yaşayabileceği bazı belirtiler (Mide bulantısı, hazımsızlık hissi veya göğüste yanma gibi şikâyetler) yüzünden kişi önce mideyle ilgili bir sorun olduğunu düşünebilir. Benzer şekilde, ciddi bir mide rahatsızlığı (Reflü veya ülser atağı) olan kişiler de göğüste hissettikleri yanma ve ağrı yüzünden panikle kalp krizi geçirdiklerini sanabilirler. Her iki durumda da belirtiler birbirine benzediği için yanlış yorumlama riski vardır. Mide kaynaklı sorunlarda ağrı çoğu zaman yanma veya ekşime şeklinde tarif edilir. Özellikle yemeklerden sonra veya yatarken ortaya çıkan, göğüs kafesinin ortasından boğaza doğru yayılan bir yanma hissi genellikle reflü belirtisidir. Bu tip ağrı antiasit ilaç alındığında veya oturur pozisyona geçildiğinde hafifleyebilir, ayrıca ağza acı-ekşi bir tat gelmesi gibi belirtiler eşlik edebilir. Buna karşılık kalp krizinde ağrı genellikle baskı veya sıkışma hissi şeklinde tarif edilir ve çoğunlukla dinlenme hâlinde veya efor esnasında aniden ortaya çıkar. Kalp krizi ağrısı antiasit ilaçlarla geçmez ve çoğunlukla boyun, çene, omuz veya sol kola doğru yayılabilir. Örneğin kalp krizi geçiren hastalar bu hissi bazen ‘Göğsümde bir fil oturuyor gibiydi’ diye tarif eder. Eğer ağrı göğüs ya da üst karın bölgesinden başlayıp vücudun başka bölgelerine yayılıyorsa ve beraberinde soğuk terleme, nefes darlığı, baş dönmesi, çarpıntı gibi bulgular da varsa, bu durum mideyle ilgili bir problemden ziyade kalp kökenli bir soruna işaret ediyor olabilir. Bir diğer fark, tetikleyici unsurlardır. Mide rahatsızlıklarına bağlı ağrılar çoğu kez ağır bir öğün sonrası veya çok yağlı/asitli yiyeceklerin tüketiminin ardından başlar. Örneğin gece yatmaya yakın çok yemek yiyen birinin reflü nedeniyle göğsünde yanma hissetmesi yaygın bir durumdur. Kalp krizine bağlı ağrılar ise sıklıkla fiziksel efor sırasında veya duygusal stres anlarında ortaya çıkar; yani yemekle doğrudan bağlantılı değildir. Ayrıca hafif tempolu yürüyüş yapmak veya merdiven çıkmak gibi aktivitelerle ağrınız tetikleniyorsa, bu durum mide sorunundan ziyade kalp ile ilgili bir sorunu düşündürür" şeklinde konuştu. "Her mide ağrısı kalp krizi değildir" Her mide ağrısının kalp krizi olmadığını da vurgulayan Yücel, ayrıca şunları söyledi: "Basit bir mide yanması genelde kısa süreli olup pozisyon değiştirince veya ilaç alınca rahatlama olur. Ancak 15 dakikadan uzun süren, dinlenmekle geçmeyen şiddetli bir ağrı ciddiye alınmalıdır. Bu tür inatçı ağrı kalp krizi belirtisi olabileceği için vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekir. Elbette her mide ağrısı yaşadığımızda paniğe kapılıp kalp krizi geçiriyoruz diye düşünmek de doğru değil. Mide ağrısının çok çeşitli ve genellikle daha yaygın görülen nedenleri vardır. Burada önemli olan, alışık olduğumuz, geçici ve nedeni belli ağrılarla, alışılmadık derecede şiddetli veya nedeni belirsiz ağrıları ayırt etmektir. Örneğin yıllardır reflü sorunu yaşayan bir kişi, neyin tetiklediğini ve nasıl bir ağrı olduğunu genellikle bilir. Ancak farklı bir karakterde, daha önce deneyimlemediği bir ağrı yaşarsa Nasıl olsa yine midem diyerek geçiştirmemelidir. Ağrının sebebinden emin olamıyorsak veya normalde mide ilacı almakla geçen bir ağrı bu kez geçmiyorsa, tedbiri elden bırakmamak gerekir. Unutmayalım ki yukarıda mide rahatsızlıklarının birçoğu ciddi olsa bile hayati tehlike genellikle oluşturmaz, oysa kalp krizi erken müdahale edilmezse hayatımıza mal olabilecek bir tablodur. Bu yüzden, şüpheli durumlarda önce kalbi ekarte etmek doktorların sıkça dile getirdiği bir yaklaşımdır. Mide ağrısının kaynağı ne olursa olsun, özellikle orta yaş ve üzerindeyseniz veya kalp riskleriniz varsa, bu tip bir ağrıyı kesin teşhis için bir hekime danışmanız en doğrusudur."
Antalya Akdeniz Üniversitesi’nden muhtarlara eğitim Akdeniz Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi tarafından Konyaaltı ilçesindeki mahallelerde görev yapan muhtarlara eğitim verildi. Akdeniz Üniversitesi ile Antalya Konyaaltı Muhtarlar Derneği arasında geçtiğimiz aylarda imzalanan iş birliği protokolü kapsamında Konyaaltı ilçesinde görev yapan mahalle muhtarlarının mesleki bilgi ve becerilerini geliştirmeye yönelik eğitimler düzenlendi. Eğitimler sonucunda katılım sağlayan muhtarlara sertifika verildi. "Hedefimiz muhtarlarımızı bilgiyle güçlendirmekti" Yaklaşık üç ay önce Antalya Konyaaltı Muhtarlar Derneği ile bir iş birliği protokolü imzaladıklarını hatırlatan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, "Bugün, o protokolün gerçek hayatta karşılığı olan çok kıymetli bir sonucunu birlikte görüyoruz. Bu iş birliğini başlatırken temel bir hedefimiz vardı. Mahallelerin nabzını tutan, vatandaşla devlet arasındaki ilk teması kuran muhtarlarımızı bilgiyle güçlendirmek. Çünkü biliyoruz ki güçlü mahalle, donanımlı muhtarla başlar. Bu kapsamda, Akdeniz Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi koordinasyonunda yürüttüğümüz çevrim içi eğitim programlarını başarıyla tamamladınız. Bu eğitimler, teoriden çok sahaya dokunan bir anlayışla hazırlandı" dedi. Yapay zeka dersi verildi Rektör Özkan, "Eğitim programında Yapay Zeka, Halkla İlişkiler, Protokol Kuralları, İletişim Becerileri, Dijital Okuryazarlık ve Liderlik gibi önemli başlıklar yer aldı. Özellikle yapay zekâ konusu, muhtarlık hizmetlerinde dijital kolaylıklar sağlaması açısından önemli bir adımdır. Bugün takdim edeceğimiz sertifikalar, yalnızca bir eğitimin tamamlandığını göstermiyor. Aynı zamanda öğrenmeye açık olmanın, kendini geliştirme iradesinin ve nitelikli kamu hizmetine verilen önemin de bir göstergesi. Akdeniz Üniversitesi olarak bizler, bilgiyi sadece üreten değil, onu toplumun her kesimiyle buluşturan bir üniversite olmayı önemsiyoruz. Muhtarlarımızla kurduğumuz bu iş birliği, tam da bu anlayışın bir sonucudur. Üniversitemizin kapıları sizlere her zaman açıktır. Bu birlikteliğin devam edeceğine yürekten inanıyorum. Bu süreçte emeği geçen Antalya Konyaaltı Muhtarlar Derneği yönetimine, eğitimleri büyük bir özveriyle yürüten AKUNSEM ekibimize ve programa aktif katılım sağlayan tüm muhtarlarımıza teşekkür ediyorum. Aldığınız sertifikaların, mahallelerinizde sunduğunuz hizmetlere güç katmasını diliyor, hepinizi gönülden tebrik ediyorum" şeklinde konuştu. "Eğitim başka şehirlere ve ilçelere örnek oldu" Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’ı ziyaret ettiklerinde projelerini sunduklarını ve hemen destek olduğunu ifade eden Konyaaltı Muhtarlar Derneği Başkanı Mihriban Sarı, "Eğitimler gerçekten büyük bir ses getirdi. Hatta Isparta’da bunu yaptı. Hemen onlar da başlatmış yaptılar çok güzel oldu. Hem eğitim sürecinde birlik beraberliğimiz oldu. Hocalarımız gerçekten çok ilgiliydi. Biz çok minnettarız. Gerçekten çok ilgilisiniz. Bizi hiç kırmadınız. Hocalarımız da derslerini muhtarlarımıza özel hazırlamışlardı bu özenlerinden dolayı onlara da teşekkür ediyoruz. Üniversitemiz gerçekten her şeyi açık, doğru olan iyi olan. Zaten buranın da öğrencisi olarak bunu yakından yaşıyorum. Çok teşekkür ediyorum" dedi. "Yapay zeka dersi çok güzeldi" Altınkum Mahalle Muhtarı Derya Bahar ise "Derslerden çok keyif aldım çok güzeldi. Yapay zeka dersi çok güzeldi. Yapay zekayı daha aktif ve verimli kullanmayı çok istiyorum. Onun içinde bu dersler ilk adımı oldu. Diğer derslerde zaten çok sürükleyici ve bize katan şeyler oldu. Evet ama yapay zeka noktasında ben biraz daha böyle hoşuma gitti" şeklinde konuştu. Toros Mahalle Muhtarı Sami Eke ise yapay zekayı kullanarak dilekçe yazdıklarını ifade ederek derslerde eksiklerini tamamladıklarını söyledi. Konuşmaların ardından Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, eğitime katılan muhtarlara katılım sertifikalarını takdim etti. Program toplu fotoğraf çekimiyle son buldu. Akdeniz Üniversitesi Senato Salonu’nda düzenlenen sertifika takdim törenine, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şükrü Özen, Akdeniz Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (AKUNSEM) Müdürü Doç. Dr. Ramazan Gök, Konyaaltı Muhtarlar Derneği Başkanı Mihriban Sarı ve eğitim alan mahalle muhtarları katıldı.
Diyarbakır Diyarbakır’da "CİMER Uygulamaları, Vatandaşla Etkili İletişim ve Süreç Yönetimi Eğitimi" paneli düzenlendi Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinde, "CİMER Uygulamaları, Vatandaşla Etkili İletişim ve Süreç Yönetimi Eğitimi" paneli düzenlendi. Panelde tüm kurumlarda görevli CİMER personeline yönelik eğitimler veriliyor. Merkez Yenişehir ilçesinde bulunan Öğretmen Evi’nde düzenlenen panel, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlarken, panelde konuşan Vali Yardımcısı Muhammed Özyüksel, CİMER temsilerine katılımlarınızdan dolayı teşekkür etti. Özyüksel, "CİMER’le ilgili olarak, daha önceki süreçte bölge başkanımız bizleri bilgilendirdi. Ancak ben başka bir hususun özellikle altını çizmek istiyorum. Birkaç ay önce arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde, özellikle Diyarbakır özelinde konuşuyorum, vatandaşlarımızın bilgiye ulaşması noktasında gerçekten çok ciddi problemler yaşandığını fark ettik. İnanın ki tüm motivasyonumuz, samimi anlamda motivasyonumuz bu bölgede yaşayan insanlarımızın yaşam standartlarını artıracak çalışmalar yapmak ve onların bilgiye ulaşmasını kolaylaştırmak adına neler yapabileceğimizi düşünmek oldu. Biliyoruz ki toplumumuzda ve kamusal süreçlerde çözülmeyi, dokunulmayı bekleyen birçok sorun ve problem var. Ancak biz, arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde, bu soruna bir nebze olsun parmak basmak, bu konuda bir adım atmak istedik. Vatandaşlarımızın refah toplumuna ulaşması, bilgiye erişiminin kolaylaşması noktasında neler yapabiliriz, bu tıkanıklığı bir nebze olsun nasıl giderebiliriz düşüncesiyle hareket ettik. Bu doğrultuda, yaklaşık birkaç ay önce böyle bir eğitimin düzenlenmesi yönünde bir irade ortaya çıktı. O günden bu yana hem bölge başkanlığımız hem Diyarbakır Valiliğimiz hem de Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nde görev yapan arkadaşlarımız gerçekten ciddi bir çaba sarf ettiler" dedi. Bu eğitimi düzenlemekteki temel amacın vatandaşların bilgiye ulaşmasını kolaylaştırmak ve onların yaşam standartlarını yükseltmek olduğunu aktaran Özyüksel, "Bu alanda bilinçli ve kararlı bir şekilde hareket ettiğimizi düşünüyorum. Mesai arkadaşlarımızın da bu süreçte büyük bir özveriyle çalıştığına inanıyorum. Bu eğitimle birlikte, sizlerin de gayretleriyle sahada bunun karşılığını alacağımızı ümit ediyorum" diye konuştu. Konuşmaların ardından eğitimciler CİMER temsilcilerine eğitimler verdi.