ÇEVRE - 14 Haziran 2021 Pazartesi 15:26

Bakan Kurum: 'Toplam 2 bin 166,5 metreküp müsilajı bertarafa gönderdik'

A
A
A
Bakan Kurum: 'Toplam 2 bin 166,5 metreküp müsilajı bertarafa gönderdik'

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, "Marmara Denizi'mizdeki seferberliğimizde, 13 Haziran’da temizlediğimiz 469,5 metreküp müsilajla toplam 2 bin 166,5 metreküp müsilajı bertarafa gönderdik" ifadelerini kullandı.

Bakan Murat Kurum sosyal medya hesabından

çalışmalarına ilişkin bilgi verdi. Bakan Kurum yaptığı açıklamada, şu ana kadar toplam 2 bin 166, 5 metreküp müsilajın temizlendiğini belirterek, "Denizimizi uçuşlar ve uydu takip sistemiyle 7 / 24 denetliyor, günlük değişimlere anında müdahale ediyoruz. Marmara hepimizin" açıklamalarında bulundu.

6 günün sonunda İstanbul'da 452,5 metreküp, Kocaeli'de 133,5 metreküp , Bursa'da 111,5 metreküp , Tekirdağ'da 112 metreküp, Balıkesir'de 300 metreküp , Çanakkale'de 226 metreküp , Yalova'da 831 metreküp müsilajın temizlendiğini aktaran Bakan Kurum, şunları kaydetti:

"Bakanlığımıza bağlı uzman ekiplerimizle sahadaki denetimlerimizi, Marmara Havzası'nda yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Bölgemizdeki arıtma tesislerinden aldığımız atık su numunelerini incelenmek üzere çevre laboratuvarlarımıza gönderiyoruz. Sudan aldığımız örneklerle ölçümler yapıyor, müsilaj örneklerini çok kapsamlı testlerden geçirerek çevre laboratuvarlarımızda ODTÜ ve TÜBİTAK'tan bilim insanlarımızla ileri analiz çalışmalarımızı sürdürüyoruz. ODTÜ ile başlattığımız MARMOD projemizi genişletiyoruz.

Denetimlerimizi sıklaştırarak sürdürüyoruz. 1.201 denetimde 51 tesise idari para cezası verdik. Çevremizi, denizimizi kirletenlere kapatma dahil ceza işlemlerini, kararlılıkla uygulamaya devam ediyoruz. Marmara Denizi'mizi ve deniz canlılarımızı birlikte kurtaracağız. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatları ve imzasıyla oluşturulan Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulumuzdaki Bakanlıklarımız, illerimizin vali ve belediye başkanları, üniversitelerimiz, bilim insanları ve STK'larımızla hep birlikte çalışacağız" dedi.

Mevlüt İşli

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.