EKONOMİ - 10 Mart 2021 Çarşamba 14:51

Bakan Pakdemirli: 'Tarımsal hasılamız 333,3 milyar TL’ye yükseldi'

A
A
A
Bakan Pakdemirli: 'Tarımsal hasılamız 333,3 milyar TL’ye yükseldi'

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Tarımsal hasılamız bir önceki yıla göre yüzde 20 artışla 333,3 milyar liraya yükseldi” dedi.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle Bakanlık bünyesindeki kadın çalışanlarla bir araya geldi.

Orman Genel Müdürlüğü’ndeki programda konuşan Pakemirli, Türkiye’deki toplam istihdamın yüzde 30’unu ve tarımsal istihdamın da yüzde 41’ini kadınların oluşturduğunu belirtti. Tarım sektörünün iktisadi ve stratejik bir sektör olduğunu ve bu sektörün de temel taşının kadınlar oluğunu ifade eden Pakemirli, “Medeniyetimizde kadınlarımız, tarih boyunca devlet işlerinde, çalışma hayatında ve aile içinde etkin bir yer tutarak kadim kültürümüzün şekillenmesine büyük katkı sağladı. Tarım ve ormanda kadınların varlığı, emeğin alın terine nasıl dönüştüğünün en güzel hikâyesidir. Tarımın tarih sahnesine çıktığı en az 10 bin yıldır kadınlarımız bakış açıları, fikirleri ve emekleriyle üretimde önemli rol üstlenmişlerdir. Her ülkenin kendi hikâyesi farklı olsa da tarımda kadının hikâyesi hep aynı olmuştur. Tarım stratejik ve iktisadi bir sektör, kadınlarımız da bu stratejik sektörün ana aktörü, temel taşıdır. Aynı zamanda üretimin can damarı, sosyal ve ekonomik hayatın anahtarıdır. Bugün, Dünyadaki hasılanın yüzde 37’si kadınların gayretinden geliyor. Dünyada tarımsal işgücünün yüzde 43’ünü kadınlar oluşturuyor. Gıda üretiminin yarıdan fazlasında kadınların emeği var. Ülkemizde toplam istihdamın yaklaşık yüzde 30’u, tarımsal istihdamın ise yüzde 41’i kadınlardan oluşuyor. Kadınlar, tarımsal üretimin ve gıda güvencesinin adeta teminatı noktasında. Tarladan sofraya kadar üretimin bütün süreçlerinde kadınlarımızın hakkı, ödenmez emeği var. Kadınlarımız tarlada, serada, bahçede çalışıyor, ev işlerini yapıyor, çocuklarına bakıyor, emek verdiği her şeyi değere dönüştürüyor. Kadınlarımız, projelerimizin uygulanmasında, sahada üreticinin desteklenmesinde ön safta yer alıyor. Biliyoruz ki kadın eli değen her şeyin ayrı bir güzelliği, kadın tarafından yapılan her üretimin ayrı bir değeri vardır. Bu yüzden tarımın gizli mimarları olan kadınlarımızı gündemin ilk sıralarına almalı, onları tarım ve hayatın birçok alanında daha belirgin kılmalıyız” diye konuştu.

Bakanlık bünyesinde 1 genel müdür, 14 daire başkanı, 115 şube müdürü ve 321 kadın yöneticinin olduğunu, dolayısıyla kadın çalışanların Bakanlıkta aktif bir şekilde rol aldığının altını çizen Pakdemirli, “Kadınlarımız sadece tarımsal üretimde değil, tarımın yönetiminde, politikaların belirlenmesinde ve uygulanmasında da ön planda. Tarım ve orman sektörünün kadınların enerjisine ve bakış açısına ihtiyacı var. Kadınların fikri ve duygusal katkısı, tarım ve orman sektörünün karar mekanizmalarında ne kadar çok olursa, Bakanlığımız daha üretken, daha etkili ve daha başarılı bir konuma ulaşacaktır. O nedenle Bakanlığımızın tarımsal üretimi doğrudan ilgilendiren en önemli birimlerini kadınlarımıza emanet ediyoruz. Hepinizin bildiği gibi Bakan Yardımcımız Ayşe Ayşin Işıkgece, Bakanlığımızdaki ilk kadın bakan yardımcısıdır. Bakanlığımız merkez teşkilatında çok sayıda kadın yöneticimiz var. 1 genel müdür, 14 daire başkanı, 115 şube müdürü ve koordinatör kadınımız da görev yapmaktadır. Son 3 yılda merkez ve taşra teşkilatımızdaki kadın yönetici sayımızı yüzde 41 arttırarak 321’e çıkardık. Taşra teşkilatında ise kadınlarımıza güveniyor ve onlardan daha fazla faydalanmak istiyoruz. Bakanlığımız, bağlı ve ilgili kuruluşlarımızın taşra teşkilatlarında görev yapan personellerimizin 30 bine yakını kadınlardan oluşmaktadır. İnşallah daha çok kadınımızı bu makamlarda görmek, görevlendirmek, onların teknik bilgisinden, titiz yaklaşımından daha fazla faydalanmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Yapılan bütün projelerde kadınların fikrinden, öngörüsünden ve deneyiminden faydalanıldığına değinen Pakdemirli, sözlerine şöyle devam etti:

“Bakanlık olarak tarım, hayvancılık, orman, su, hava gibi önemli ve hayati alanlardan sorumluyuz. Türkiye topraklarının yaklaşık yüzde 80’i bizim Bakanlığımızın görev alanında. Ancak görev alanımızın aslında bunun çok daha ötesinde gıdayı, nefesi ve yaşamı, kısacası hayatın tamamını içerdiğini asla unutmamak gerek. Kısacası işimiz çok, sorumluluğumuz büyük. O nedenle bu alanların tamamında başarılı olmak ve yaklaşık 84 milyona ulaşan vatandaşımıza en iyi hizmeti sunmak için en başta sizlere, yani kadın personelimize güveniyorum. Yaptığımız bütün çalışmalarda, projelerde, planlamalarda sizlerin fikri, öngörüsü ve deneyimi bizler için çok önemli. Bildiğiniz gibi 2019 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde 15 yıl aradan sonra ‘3. Tarım Orman Şurası’nı düzenledik. Üreticilerin ve tüm paydaşların önerilerini değerlendirerek 5 yıllık planlarımızı oluşturduk ve 25 yıla ışık tutacak bir yol haritası hazırladık. Ardından vakit geçirmeden eylem planımızı hazırladık ve uygulamaya geçtik. Son 1 yıldır pandemiye rağmen her biri marka olan onlarca projeyi hayata geçirdik. Dijital Tarım Pazarı’ndan Tarım Orman Akademisi’ne, Gıdan Koru ve Geleceğe Nefes kampanyasından tarımda dijital dönüşüm hamlesine kadar bu projelerin her birinde kadınlarımızın fikri, emeği ve katkısı var. Çalışmalarımızın ve projelerimizin sahada en iyi şekilde anlatılması ve uygulanmasında yine kadınlarımızın özverili gayretleri var. İnşallah sizlerle birlikte durmadan yorulmadan yeni projelerimizi çiftçimize, yetiştiricimize ve sektörümüze sunmaya devam edeceğiz.”

“HİBE DESTEKLERİYLE KADINLARIMIZIN KIRSALDA 4 MİLYAR TL YATIRIM YAPMASININ ÖNÜNÜ AÇTIK”

Bakanlık tarafından verilen hibe destekleriyle birlikte daha çok kadına tarımsal faaliyetlerde imkan tanındığını ifade eden Pakdemirli, “Tarımda kadının daha çok ve daha etkin olarak yer alması, üretiminin güçlenmesi ve sürdürülebilirliği için çok önemli. Bildiğiniz gibi kırsaldaki kadınımızın kendini geliştirmesi, iş kurması ve istihdama katkı sağlaması için çok sayıda eğitim, destek ve hibe programlarımız var. Sağladığımız bu desteklerde ve uyguladığımız projelerde kadın çiftçimize, kadın girişimcimize pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Kırsal kalkınma destekleri kapsamında, IPARD programlarında kadın girişimcilerin projelerine ilave puan vererek öne çıkmasını sağlıyoruz. IPARD hibeleri kapsamında 3 bin 119 kadın yatırımcımızın projesine 2 milyar lira hibe desteği sağladık. Bu hibeler ile kadınlarımızın kırsalda 4 milyar lira yatırım yapmasının önünü açtık. Aynı şekilde Ekonomik Yatırımlar ve Uzman Eller Projesi’nde de kadınlarımıza pozitif ayrımcılık yapmaya devam ediyoruz. Tabi bu bakanlık çalışmalarımızı sizler de benim kadar iyi biliyorsunuz. Benim sizlerden ricam, bu desteklerimizin ve projelerimizin daha çok kadına ulaşmasını sağlamanız ve böylece daha çok kadınımızın üretime ve istihdama katılmasını teşvik etmenizdir” şeklinde konuştu.

“81 ilde 5 bin 292 kadın çiftçiyi sertifika sahibi yaptık ve bir iş fikri ile proje hazırlamalarını sağladık”

Son 19 yılda yaklaşık 250 bin faaliyet sonucu 3 milyondan fazla kadın çiftçiye eğitim verildiğini belirten Pakdemirli, “Kadın çiftçilerin eğitimi ve kendilerini geliştirmesi için çok sayıda projemiz ve faaliyetimiz devam ediyor. Bir kadın çiftçiyi eğitmek, gelecek nesilleri eğitmektir. Bir kadın çiftçiyi eğitmek, gıda güvenliğimizi garanti altına almak demektir. O nedenle bu eğitim çalışmalarında sizlere büyük görev düşüyor. Sizlerin yoğun gayretiyle son 19 yılda yaklaşık 250 bin faaliyetle 3 milyondan fazla kadın çiftçimiz eğitim gördü. Son 3 yılda ise yaklaşık 50 bin faaliyette 850 bin kadın çiftçimize eğitimler verdik. 2015 yılında başlattığımız Kadın Çiftçiler Tarımsal Yayım Projesi kapsamında ’Tarımda Kadın Girişimciliğinin Güçlendirilmesi Programı’nı yürüttük. Bu kapsamda 81 ilde 5 bin 292 kadın çiftçiyi sertifika sahibi yaptık ve bir iş fikri ile proje hazırlamalarını sağladık. Ayrıca 2015 yılından itibaren gerçekleştirilen Girişimci Kadın Çiftçiler Ödül Töreni ile dereceye giren başarılı projeler her yıl hayata geçiyor. Dün, Tarımda 21 Özgün Kadın Programı kapsamında, kendi işlerini kuran kadınlarımızla bir aradaydık. Bu kadınlarımız, sizlerden aldıkları eğitimlerle fikirlerini hayata geçirerek kendi hikâyelerini yazmış, her biri şimdi kendi patronu olmuş kadınlardır. İnanın bana daha böyle binlerce kadınımız kırsalda bizleri bekliyor. Ama benim içim çok rahat. Çünkü, sizler gibi değerli mesai arkadaşlarım varken, ne bu kadınlarımızın emeği heba olur, ne bu güzel fikirler kırsalda ziyan olur, ne de Bakanlığımızın sırtı yere gelir. Pandemi döneminde hayata geçirdiğimiz Tarım Orman Akademisi ve Uzaktan eğitim faaliyetleri ile başta kadın çiftçilerimiz olmak üzere tüm sektörün ihtiyaç duyduğu bilgiye anında ulaşma imkânı sağladık. Tabi, Tarım ve Orman Akademisi’ni bulunduğunuz illerde başta kadın çiftçilerimiz olmak üzere tüm üreticilere iyi bir şekilde tanıtmanız oldukça önemli. Yine 2020 yılında faaliyete geçirdiğimiz, Geleceğin Tarımı-Tarımın Geleceği Platformu ile tarım-orman sektörüne yatırım yapmak isteyenleri davet ettik. Bu kapsamda ürün bazında yatırımcı rehberleri hazırladık. Sizlerden bu rehberleri çalıştığınız illerdeki, ilçelerdeki tarım-orman sektörüne yatırım yapmak isteyen ve bu potansiyelde olan kadınlarla paylaşmanızı istiyorum. Böylece girişimci kadınlarımızın, yapmak istediklerini yatırımları için en azından bir yol haritasına ulaşmasını sağlayabiliriz” açıklamasında bulundu.

“TARIMSAL HASILAMIZ 333,3 MİLYAR TL’YE YÜKSELDİ”

2020 yılında yüzde 4,8 oranında büyüyen tarımın son 3 yılda en yüksek büyüme rakamlarına ulaştığını belirten Pakdemirli, “Tarımda hem üretime hem de yönetime kadının eli değince berekette beraberinde geliyor. Geçen yıl yaşadığımız pandemiye ve meteorolojik kuraklığa rağmen tarım sektörü büyümeye ve gelişmeye devam etti. 2020 yılında yüzde 4,8 büyüyen tarım, son 3 yılın en yüksek büyüme rakamına ulaştı. Tarımsal hasılamız bir önceki yıla göre yüzde 20 artışla 333,3 milyar liraya yükseldi. Tarım ve gıda ürünleri ihracatımız 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 5 artışla 20,7 milyar dolara, tarımda dış ticaret fazlamız ise yüzde 9 artışla 5,5 milyar dolara yükseldi. Sulama alanında yaptığımız büyük yatırımlar sayesinde meteorolojik kuraklığa rağmen toplam bitkisel üretimiz 9 milyon ton ilave artışla 126 milyon tona ulaşarak Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. İşte tüm bu güzel gelişmelerin arkasında üreticimizin alın teri ve sizlerin büyük gayreti var. İnşallah sizlerle beraber Türkiye tarımda Avrupa’da lider, dünyada ilk on içindeki yerini sağlamlaştırarak yoluna devam edecektir” dedi.

“BÜTÜN ÖZVERİLİ ÇALIŞMALARIMIZI ‘HALKA HİZMETİ, HAKK’A HİZMET’ OLARAK GÖRÜYORUZ”

Her mevkiinin, her makamın ve her unvanın geçici olduğu hatırlatan Pakdemirli, “Kıymetli kadın çalışanlarımız, biliyoruz ki tarımsal üretimde kadınların işgücüne katılımı sürdürülebilir tarımsal üretim için en önemli unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Evet, gördüğünüz gibi işimiz çok, yükümüz ağır, sorumluluğumuz fazla. 2020 yılında pandemi ve bu görevimizin ne kadar ağır olduğu çok iyi bir şekilde hatırlattı. Bu nedenle 2021’de, 2020’den daha çok çalışmamız gerekiyor. Zira milletimiz ve memleketimiz namına, tarım ve ormanın geleceği adına ortaya koyduğumuz bütün iyi niyetli çabalar, bütün özverili çalışmalar ’halka hizmeti, Hakk’a hizmet’ görmemizden ileri gelmekte. Muhakkak ki her mevki, her makam, her unvan geçici. Biliyoruz ki insanın adını iyilikleri, hizmetleri, insanlığa faydalı çalışmaları yaşatır. Hepimizin en temel ihtiyacı da budur; hayırla ve duayla anılmak. Bizim de tek gayemiz gelecekteki muhtemel küresel imtihanlar karşısında tarım ve orman sektörümüzü ülkemizin kalkınma hamlesinin lokomotifi yapmak. Bunun için de sizlere ihtiyacımız var. Ürünü sermayeye dönüştürecek, kadını ve yöreyi kalkındıracak her türlü girişimi teşvik edin, sonra da muhakkak ama muhakkak takip edin. Yörenizde, bölgenizde katma değer üretin. İnanıyorum ki Cenab-ı Allah, mutlaka bölgenize özgü birçok nimet lütfetmiştir. Bölgenizin bütün ürünlerinin yöre halkına gelir kapısı olmasını sağlamak için kafa kafaya verip çalışın, markalaşın, coğrafi işaret alın, aldırın. İşlerin doğru ve hızlı ilerlemesi için gerektiğinde inisiyatif alın. Bu işlerin de kadın eli değdiğinde daha da değerli olduğunu unutmayalım. Bakanlığımızın her türlü hibe ve desteğini bölgenizde yaşayan kadınlara anlatmak ve onları teşvik etmek, ülkemizin tarımsal kalkınmasına bir tuğlada sizin koymanız demek. Bu düşüncelerle daha çok çalışacağınıza olan inancım tamdır” diye konuştu.

Engin Yağcı 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sinan Güler tecrübesini gençlere aktarıyor Aktif basketbol kariyerini sonlandıran Sinan Güler, tecrübesini genç sporculara aktararak onları profesyonel hayata hazırlıyor. Basketbol Süper Ligi’nde Beşiktaş, A. Efes, Galatasaray, Fenerbahçe ve Darüşşafaka formaları giymiş olan eski milli basketbolcu Sinan Güler, aktif basketbol hayatını sonlandırmasının ardından gençlerin spora ulaşması noktasında da önemli rol oynuyor. Güler ailesi olarak basketbol birikimlerini ve basketbolun içinde bulunan değerleri insanlarla paylaşacak ortamlar oluşturmak istediklerini aktaran Sinan Güler, “Çeşitli alanlarda sosyal etkisi olan ve normal basketbol yeteneklerini ön plana çıkarmaya çalıştığımız etkinlikler yapıyoruz. Aslında belli bir noktada bu basketbol kariyerim devam ederken başladığımız bir proje oldu. Ağabeyimle beraber çocukken gittiğimiz yaz kamplarından örnek alarak, ülkemizdeki sporcuların hem spora erişimini sağlayabilecek hem de sporun içerisinden alabilecekleri derslerle kendi hayatlarında kullanabilecekleri öğeleri paylaşabileceğimiz ortamlar oluşturuyoruz. Bu da basketbol sayesinde biriktirdiğimiz tecrübeyi ve imkanları ulaşabildiğimiz herkesle paylaşacak etkinlikler düzenlemekle bağlanabiliyor” ifadelerini kullandı. “Esas misyonumuz sporun güzelliklerini insanlarla paylaşmak” Güler Legacy oluşumundan ve bu oluşumun amacından da bahseden eski milli basketbolcu, “Esas misyonumuz sporun güzelliklerini, takım oyunu içerisinde bulunan değerleri, teknolojik imkanları da en üst seviyede kullanarak insanlarla paylaşmak. Aslında bir sosyal girişim. Burada ilk senemizden itibaren ülkemizin spor imkanlarının kısıtlı olduğu bölgelerden sporcuları davet ettiğimiz ve onları, imkanları olan çocuklarla bir araya getirdiğimizde basketbolun evrensel dilini, birleştirici gücünü ortaya koymalarını ve bunu keşfetmelerini sağladığımız etkinlikler düzenliyoruz. Basketbol kamplarımızda da temel basketbol eğitimiyle alakalı bilgileri 5 günlük bir paket program içerisinde verip, bu programla kendi kariyerlerini devam ettirebilecek ortamlara girebilsinler istiyoruz. Hedeflerimizin en önemli noktalarından bir tanesi de genç sporcuların, profesyonel kariyer hırslarına girmeden kendi hayatlarında fayda sağlayabilecek, bunu basketbolun içerisinde yapabileceklerse bundan tabii ki de beslenecek” şeklinde konuştu. “Kamplarımızda ailecek bilgi ve birikimlerimizi paylaşacağımız ortamlar oluşturuyoruz” Sinan Güler, Güler Legacy olarak bu sene 12. kamplarını düzenlediklerine dikkat çekerek, “Bu sene 1-6 Temmuz ve 7-12 Temmuz tarihlerinde iki ayrı seansımız olacak. Bizim kamplarımız için en özel olan taraf, spor imkanı olmayan yerlerden sporcuları davet etmek. Bu sene de iki kampa toplam 30 sporcuyu İstanbul’a davet ediyoruz, ücretsiz şekilde. Ama aynı zamanda İngiltere’den de sporcunun katıldığı, muhtemelen Fransa’dan da bir sporcunun katılacağı ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinden sporcuların katıldığı bir basketbol kampı yapıyoruz. Kamplarımızın birinci önemli özelliği ailecek bilgi ve birikimlerimizi paylaşacağımız ortamlar oluşturuyoruz. Aynı zamanda kendi ağımızdaki antrenörlerin ve sporcuların dahil olup kendi tecrübelerini paylaştığı imkanlar oluyor. Diğer bir özelliğimiz, hem velilerle hem sporcularla bir araya gelerek onların kariyer tasarlama sürecinde karşılaşabileceği zorluklarla alakalı sohbetler düzenliyoruz. Bu sohbetleri düzenlerken hem basketbol endüstrisinde tecrübeli bireyleri kullanmaya çalışıyoruz hem de bizim ekibimizden yetişmiş, kampımıza burslu bir sporcu olarak gelip, daha sonra spor psikolojisi alanında uzmanlaşmış arkadaşlarımızı kullanıyoruz. Yine sporculara beslenme, farkındalık gibi sporun içerisinde faydalanabilecek alanları kullanabilecek eğitimler veriyoruz. Son olarak da ABD’li bir performans antrenörünü kampımızda belli bir süre bulunduruyoruz. Orada da çocukların en çok yorulduğu ama aynı zamanda en sevdiği anları yaşatıyoruz. Önümüzdeki 1-2 hafta içinde burs başvurularını kapatıyoruz. Şu anda 30 burs başvurusuna, 80’i aşan burs başvurusu gelmiş. Toplamda kampımıza 100 sporcu katılıyor. Kayıtlarımız da hızlı şekilde devam ediyor. Temmuz ayının başında biz zaten ailecek Özyeğin Üniversitesi’ndeyiz” ifadelerini kullandı. “Basketbolu ve gelişen 3x3 basketbolu düşünerek hareket ediyoruz” Boly uygulamasıyla ilgili de konuşan Güler, “Boly aslında oyunlaştırma derneği GamFed’in bir etkinliğinde ortaya çıkmış ve genç üniversiteli arkadaşlarla bir araya gelip bir fikir üzerinden, sporun erişimini destekleyebilecek, aynı zamanda da profesyonel olmayan sporları, bir çatı altında, kitlelerin bir araya gelebileceği bir ortamda buluşturmak amacıyla yola çıktı. Burada basketbolu ve büyüyüp gelişen 3x3 basketbolu düşünerek hareket ediyoruz. Dijital bir ortamda sahadaki maçı, etkileşimi bira daha kayda alabilecekleri ortamlar oluşturmak istiyoruz kitlemiz için” cümlelerine yer verdi. “Profesyonel kariyerde yol alabilmek, ciddi bir özveri ve adanmışlık gerektiriyor” Sinan Güler, profesyonel bir spor hayatı hedefleyen gençlere ise şu mesajla seslendi: “Herhangi bir profesyonel kariyerde yol alabilmek, ciddi bir özveri ve adanmışlık gerektiriyor. Ardından o özverinin peşinde koşmak, meraklı olmak.. Bunu basketbol odaklı düşündüğümüzde de benim kariyerim adına en çok faydalandığım şeylerden bir tanesi, beğendiğim oyuncuların bana yarayabilecek özelliklerini çalışarak belli yeteneklere ulaşabildim. Rekabete girmekten kaçınmamak gerekiyor. Rekabet ortamlarında kazanmak kadar kaybetmek de olduğu için ve kaybetmek de en büyük öğreticilerimizden biri.. Hem kaybetmek hem de hatalardan öğrenmeye başlamak bireyin konfor alanından çıkması için faydalı bir ortam.”
Niğde Kentsel dönüşümlerde yaşanan sorunlara yazılımla çözüm geliştirildi Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Bozdağ’ın ’Kentsel Dönüşümde Katılımcı Yaklaşımla CBS Tabanlı Sezgisel Bir Karar Destek Sisteminin Geliştirilmesi’ projesi ile bugüne kadar kentsel dönüşümlerde yaşanan problemlerin ortadan kaldırılması hedefleniyor. ’TÜBİTAK 1001 Cumhuriyetimizin 100. Yılı Özel Çağrısı’ çerçevesinde 450 proje içerisinden seçilerek desteklemeye değer görülen yazılım sayesinde kentsel dönüşümlerde süreç hem daha hızlı ilerleyecek hem de yerel yönetimler ve vatandaş arasında yaşanan sorunların da önüne geçilebilecek. ’Kentsel Dönüşümde Katılımcı Yaklaşımla CBS Tabanlı Sezgisel Bir Karar Destek Sisteminin Geliştirilmesi’ başlıklı proje TÜBİTAK ARDEB 1001 ’Cumhuriyetimizin 100. Yılı Özel Çağrısı’ çerçevesinde destek almaya hak kazandı. Kentsel dönüşümün doğası gereği pek çok aktörün yer aldığı dönüşüm süreçlerinde halk, yerel yönetim ve yatırımcının istek ve beklentilerinin bir arada ele alınması sağlanarak dönüşüm süreçlerinin sürdürülebilir nitelikte yürütülmesinin hedeflendiği projede; Türkiye’deki kentsel dönüşüme yönelik artan taleplerin hızlı bir şekilde ele alınabilmesi, müzakere süreçlerinin kısaltılması ve afet risklerine karşı halkın katılımcı planlamaya teşvik edilmesinde önemli katkılar sağlaması bekleniyor. Proje hakkında bilgi veren Doç. Dr. Aslı Bozdağ; halkın kentsel dönüşüm süreçlerine yönelik önyargılarının değiştirilmesi, ikna sürecinin daha şeffaf hale getirilmesi, mülkiyete yönelik endişelerin önlenmesi, dezavantajlı grupların sürece dahil edilmesi ve fikirlerinin açık bir platformda paylaşılması ve haklarının korunması açısından yazılımın önemli olduğuna değindi. Bozdağ; "Üretilecek yazılım, yerel yönetimler için yüksek maliyetle katılım tekniklerinin aksine düşük maliyetle ve teknolojik bir hizmet sağlayarak ihtiyaçları karşılamalarına katkı sağlayacak. Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planına uygun olarak kamu kurumlarıyla vatandaşlar arasındaki mesafenin azaltılmasına yönelik önemli bir hizmet oluşturacak. Ayrıca planlama süreçlerinin toplum odaklı bir yönetişim anlayışına dönüşmesi sağlanacak. Dönüşüm uzun ve meşakkatli bir süreç. Bu sürecin kısaltılmasında toplumun doğrudan sürece dahil olarak endişelerinin azaltılmasında oluşturulacak sistem önemli katkı sağlayacak" ifadelerine yer verdi. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Aslı Bozdağ’ın yürütücü olduğu projede; Dr. Öğr. Üyesi Kadir Şahbaz ile Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Emin Karkınlı, Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Ünal ve İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünden Doç. Dr. Fatih Eren’in araştırmacı ve İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Geomatik Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Tahsin Yomralıoğlu danışman olarak görev alıyor.
Kayseri Özel çocuklara "QR kodlu" koruma Kayseri’de bir özel eğitim uygulama okulundaki engelli öğrenciler için okutulduğunda öğrenci ve velilerinin bilgilerinin bulunduğu QR kodlu bileklik tasarlandı. Kayseri’de 1. kademe ağır derece otizmli ve zihinsel engelli öğrencilerin eğitim aldığı Özkar Özel Eğitim Uygulama Okulu’nda geliştirilen proje, velileri sevindirdi. Okutulduğunda öğrenci ve okul bilgileri ile veli numarasının öğrenildiği QR kod bulunan bileklik tasarlayan okul, her öğrencisine bu bilekliklerden verdi. Özkar Özel Eğitim Uygulama Okulu Müdürü Bülent Köseoğlu, “Okulumuzda, özel öğrencilerimizin sosyal ortamlarda kaybolma riskine karşı ailelerin o panik halini önleme adına QR kodlu akıllı bileklik tasarladık. Bu bizim TÜBİTAK 4006 bilim projesinde geliştirdiğimiz projelerden bir tanesi. Gerçekten çok işlevsel bir proje olduğunu düşünüyoruz. Bunun kanıtı da TÜBİTAK tarafından onaylanması. Gelen misafirlerimiz de projeyi çok beğendiler. Kayseri’deki bir STK’mız da bunu bedelsiz olarak çoğaltacağını ve bunu çocuklara bedelsiz olarak vereceğini söylemişti. Bunu yaptık ve bütün çocuklarımız için bu bileklikler hazırlandı. Öğrencilerimizin bileklerine takacağız ve evlerine göndereceğiz. Kullanımını da velilerimize anlatacağız. Normal bir saat şeklinde tasarlandı. Çocuğumuz herhangi bir yerde kaybolduğu zaman, vatandaşımız bulduğunda akıllı telefonları ile QR kod kısmını okuttukları zaman okulumuzun ismi, adresi, velinin ve çocuğun ismi ve velinin cep telefonu numarasına varana kadar bütün bilgiler çıkmaktadır. Sosyal sorumluluk ve insanlık namı adına bu telefonu çevirdiğinde bu çocuğumuzu bulduğunu söyleyecek" ifadelerini kullandı. Köseoğlu, bu projenin diğer okullara da örnek olacağını söyleyerek, "Bunun ülkemizde yaygınlaştırılmasını bekliyoruz. Özel çocuklarımızın hayatını kolaylaştıracak bir adım olarak düşünüyoruz" dedi.
İstanbul Plastik geri dönüşüm ödülleri sahiplerini buldu Plastik atıkların geri kazanımı ve yeniden değerlendirilmesine yönelik çözümlerin ele alındığı plastik geri dönüşüm yarışmasnda 7 farklı kategoride ödüller sahiplerini buldu. Her ürün ve projenin, Türkiye plastik geri dönüşüm endüstrisinin son on yıldır sektöre yaptığı yatırımların açık bir sonucu olduğunu vurgulayan Yeşil Dönüşüm ve Teknoloji Derneği Başkanı Yavuz Eroğlu, “Finalistlerimizin çeşitliliği, plastiklerin döngüsel ve sürdürülebilir kullanımı konusunda Türkiye plastik endüstrisi olarak kaydettiğimiz kayda değer ilerlemenin bir kanıtıdır. Yeni mevzuatlar oluştururken bunu unutmamalıyız” dedi. Finale kalan tüm yarışmacıları kutlayan Eroğlu, ’’Ödüller, plastiklerin döngüsel kullanımında yenilikçiliğin ödüllendirilmesi bakımından ulusal bir standart haline gelecek, sektör oyuncularını geri dönüştürülmüş plastiklerin kullanımını daha da arttırmaya ve geri dönüşüm hedeflerine ulaşılmasını motive edecek. Ödüle aday gösterilenlerin karşılaması gereken bir dizi kriter arasında; ürünlerin ve yeniliklerin Türkiye’de tasarlanmış, geliştirilmiş veya üretilmiş olması, ürünlerin en yüksek oranda geri dönüştürülmüş içeriğe sahip olması ve tüm başvuruların sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi ile sıfır atık politikasını teşvik etmesi yer aldı’’ dedi. Jüri sözcüsü Ömer Benli ise “Kıymetli jüri üyesi arkadaşlarımla her biri birbirinden kıymetli projeleri değerlendirirken zorlandık ama temel maksadımız Türkiye’de plastik atıklardan geri dönüştürülmüş ham maddelerin, ürünlerde daha fazla kullanılmasını özendirmek ve başarılı uygulamaları ödüllendirmekti. Tüm başvuran katılımcılara döngüsel ekonomiye katkıları için teşekkür ediyorum. Ödül alan firmalarımızı da öncü oldukları için ayrıca teşekkür ediyorum” dedi. Plastik geri dönüşümü alanında ham madde ve teknoloji üretenlerin yanında, geri dönüştürülmüş ham maddeden yapılan ürünlerin de ödüllendirildiği bir platform olan plastik geri dönüşüm ödülleri, geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı, ürün tasarımı ve üretim alanında güncel gelişmelere dair de fikir verirken, geniş kitlelere de ilham kaynağı oldu.