GENEL - 17 Eylül 2011 Cumartesi 17:21

Bakanlık, cezaevi nakil araçları hakkında bilgi verdi

A
A
A
Bakanlık, cezaevi nakil araçları hakkında bilgi verdi

Adalet Bakanlığından, Kayseri'de çıkan yangında hayatlarını kaybeden mahkumları taşıyan cezaevi nakil araçlarının teknik özelliklerine ilişkin açıklama yapıldı.

SİNAN USLU/ANKARA 

Adalet Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, mahkumları taşıyan cezaevi araçlarında günlük hükümlü ve tutuklulardan başka illere nakil, duruşma ve hastaneye götürülmesi gereken mahkum sayısının 5 bin 500 kişinin üzerinde olduğu belirtilerek, "Kurumlarımızda 333 adet 8 kişilik, 234 adet 12 kişilik, 10 adet 18 kişilik ve 30 adet de 30-37 kişi arası kapasitede değişen büyüklükte toplam 607 adet hükümlü ve tutuklu nakil aracı mevcuttur. 2011 yılında ise 100 adet hükümlü ve tutuklu ring aracı alım ihalesi Devlet Malzeme Ofisi tarafından yapılmış olup, bu araçlar 2011 yılı sonuna kadar Genel Müdürlüğümüze teslim edilecektir. Son dört yılda, 2011 yılında alınacaklarla birlikte 256 adet hükümlü ve tutuklu nakil aracı alınmış olacaktır" denildi.

Açıklamada ayrıca şu bilgilere yer verildi:

"Araç alımları Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü aracılığı ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 3/e maddesi gereğince yapılmaktadır. Sadece üst yapı ile ilgili şartname Devlet Malzeme Ofisine verilmektedir. Motor, elektrik ve diğer aksamlar ( aracın alt yapısı) firmanın piyasaya sunduğu araç ile aynı teknik özelliğe sahiptir. Araçta Deutz Euro 3, su soğutmalı, 4 silindirli, dizel ara soğutmalı 190 BG/2300 d/d güç  alınırken en kaliteli ve fiyat olarak en uygun olanı tercih edilmeye çalışılmıştır. Farklı firmalardan araç alımlarımız da bulunmaktadır. Yazıda belirtilen firmadan 1992 yılından beri araç alınmaktadır."

Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğüne, Otokar Doruk 190 H hükümlü ve tutuklu nakil aracından 2010 model olarak Devlet Malzeme Ofisi aracılığıyla 10 adet alındığı bildirilen açıklamada, araçların teknik özelliklerine ilişkin olarak, "Bu araçların uzun yol sevklerinde kullanılması düşünülmüştür. Bu araç Genel Müdürlüğümüz envanterinde kayıtlı en üst teknik özelliklere sahip araçtır. Bu araçta her biri 6'şar kişilik 3 bölme bulunmaktadır. Hükümlü ve tutuklu bölmeleri dahil olmak üzere aracın her bölümünde klimalı ısıtma ve soğutma sistemi bulunmaktadır. Araçta hükümlü ve tutuklu için 18, güvenlik görevlileri için 18 ve şoför için 1 adet koltuk bulunmaktadır. Aracın motor, elektrik sistemi ve diğer aksamlarının bakımları düzenli olarak yapılmaktadır. Aracın iç bölmeleri kamera sistemi ile kontrol edilmektedir. Aracın sol yan duvarın arka tarafında, acil hallerde araç içinden tahliyeyi sağlayacak 1 adet acil çıkış kapısı ve araçta yangın söndürme tüpü bulunmaktadır. Bu araçlar fabrikada kurum ihtiyacı için
özel olarak üretilmektedir" ifadelerine yer verildi.

MAHKUM VE TUTUKLU SEVKLERİNE İLİŞKİN BİLGİ NOTU


Mahkum ve tutuklu sevklerine ilişkin verilen bilgi notunda ise; hükümlü ve tutukluların nakillerindeki esaslar ile nakillerde alınacak tedbirlerin 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirleri Hakkında Kanunun 53/2, 58, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün 164, 169'uncu maddelerinde belirtildiği vurgulandı. Bu hükümlere göre hükümlü ve tutuklular nakilden önce sağlık kuruluşuna muayene ettirildiği, muayene sonucu yola çıkarılabileceği hekim raporuyla uygun bulunanlar hükümlünün firarını önleyici tedbirler alınarak yola çıkartıldığı belirtilen bilgi notunda, şunlar kaydedildi:

"Hükümlü ve tutukluların nakil işlemleri 2803 sayılı Jandarma Teşkilat ve Yetkileri Kanunu'nun 7/a maddesi ile verilen yetkiye istinaden Jandarma tarafından gerçekleştirilmektedir. Nakil işlemlerinin ne şekilde yerine getirileceğine dair usul ve esaslar Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinin 65 ve müteakip maddelerinde belirtilmiş olup sevk ve nakil hizmetleri Jandarma Genel Komutanlığının 2007 tarihli yönergesi ile yürütülmektedir. Ceza İnfaz ve Tutukevlerinin Dış Koruması ile Sevk ve Nakil
Hizmetleri Yönergesi'nin 5'inci bölüm ikinci kısmında kullanılacak vasıtalara göre sevk ve nakillerde dikkat edilecek hususlar belirtilmiş, kara, deniz, hava ve demir yolu ile sevk veya naklin yapılabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu hükümlere göre hükümlü ve tutukluların nakilleri sırasındaki personel ve taşıt seçimi Jandarmaya ait olup uçuş ve nakil güvenliğinin sağlanması halinde uçak dahil her türlü ulaşım vasıtasıyla nakilleri mümkün olabilmektedir."

VİDEO KONFERANSLA İFADE

Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğüne yıllık 10 civarında bu yönde talep yazıları geldiği, cevabi yazılarda uçuş ve nakil güvenliklerinin sağlanması halinde uçakla naklin uygun olabileceği yönünde olumlu görüş bildirildiği belirtilen bilgi notunda, "Bugüne kadar uçak ile nakil taleplerinde olumsuz cevap verilmemiştir" denildi.

"İsteğe bağlı nakillerde hava, kara, deniz ve demir yolu ile sevkin sağlanmasında hükümlü ve tutuklunun talepte bulunması, nakil masraflarını karşılaması ve güvenlik açısından uygun olması şartları aranmaktadır" denilen bilgi notunda, "Hasta hükümlü ve tutuklular doktor raporuyla uygun görülmesi halinde Genel Müdürlükçe re'sen hastaneye tedavi sevkleri uçak ile de yapılmaktadır. Ayrıca duruşma nedeniyle sevk ve nakillerin en aza indirilmesi için Ceza Muhakemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmelik Taslağı 5 Eylül 2011 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanması için Başbakanlığa gönderilmiştir. Bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile hükümlü ve tutukluların bulundukları yer dışındaki mahkemelere gönderilmeden video konferans sistemi ile ifade ve beyanlarının alınması mümkün hale gelebilecektir" ifadeleri kaydedildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Kesmek için aldığı koyunlara şimdi antrenörlük yapıyor Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Araplı kasabasında yaşayan Erol Önal, kesmek amacıyla aldığı iki koyunla kurduğu bağ sayesinde kasabanın ilgi odağı oldu. Kendisine alışan koyunları kesmekten vazgeçen Önal, şimdi her sabah onlarla birlikte kilometrelerce yol yürüyerek spor yapıyor. İstanbul’daki çalışma hayatının ardından 45 yaşında emekli olan ve memleketi Araplı kasabasına yerleşen Erol Önal, vakit geçirmek amacıyla iki adet koyun satın aldı. İlk etapta kesmek ve beslemek için alınan koyunlar, kısa sürede sahiplerine bağlılık gösterdi. Koyunların kendisini bir gölge gibi takip ettiğini gören Önal, bu duruma kayıtsız kalamayarak onları kesmekten vazgeçti. Erol Önal ve koyunları arasındaki bu bağ, her sabah sıra dışı bir görüntüye sahne oluyor. Önal sabahın erken saatlerinde yürüyüşe çıktığında, iki koyunu da bir an olsun yanından ayrılmıyor. Kasaba yollarında Erol Önal önde, koyunlar arkada yapılan bu yürüyüşler hem hayvanların hem de sahibinin günlük spor aktivitesi haline geldi. Koyunların sadakati karşısında oldukça şaşıran Erol Önal, "Emekli olduktan sonra köyüme döndüm. İki tane koyun aldım kesmek için. Spora çok meraklıyım. En büyük hobim spor yapmak. Günlük burada yarım saat spor yapıyorum. Bu hayvanlar da benimle yarım saat koşuyorlar. Günümüzü böyle geçiriyoruz. Doğaya çıkıp mantar topluyorum, bana eşlik ediyorlar. Beni adım adım takip ediyorlar. Bana alıştılar, ben de kesmekten vazgeçtim. Onlara antrenörlük yapıyorum. 3 aydır böyle devam ediyoruz" dedi.
İzmir Aort damarı yırtılan Libyalı hasta, İzmir’de kapalı yöntemle tedavi edildi Libya’nın Mısrata şehrinde yaşayan, emekli ve 5 çocuk babası Alhussein Ahmed Mohamed Abdulkafi, hayati risk taşıyan aort damarı yırtılması nedeniyle yatırıldığı Acıbadem Kent Hastanesi’nde kapalı yöntemle gerçekleştirilen "stentli yapay damar" uygulamasıyla şifa buldu. Doç. Dr. Cüneyt Narin, hastada hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu (yırtılması) olduğunu belirterek, "Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Girişimsel yöntemle yırtığı kontrol altına aldık ve hastanın şikâyetlerinde belirgin düzelme sağladık. Sağlıkla ülkesine uğurladık" dedi. Uzun süredir yüksek tansiyon hastası olan ve daha önce kalp damarlarındaki darlıklar nedeniyle stent takılan Libyalı hastada, ani gelişen karın, sırt ve bel ağrıları üzerine yapılan tetkiklerde hayati risk taşıyan Tip 3 aort diseksiyonu tespit edildi. Yapılan tetkiklerde, aort damarının sol kol damarının çıktığı bölgeden başlayarak sol bacak damarına kadar uzanan ciddi bir yırtık olduğu belirlendi. "Tip III aort diseksiyonu" olarak adlandırılan bu hayati tablo, böbrek damarlarına giden kan akımını da azaltarak böbrek yetmezliğine yol açtı. Hasta bu süreçte diyalize alınmak zorunda kaldı. Tedavi amacıyla bir dönem Tunus’ta da izlenen hasta, daha sonra Türkiye’ye getirilerek farklı merkezlerde takip edildi. Şikâyetlerinin medikal tedaviyle gerilememesi üzerine 21 Ekim 2025 tarihinde Acıbadem Kent Hastanesi’ne sevk edilen Abdulkafi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cüneyt Narin ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Parıldar tarafından multidisipliner olarak değerlendirildi. Stentli yapay damar uygulandı Hastaya, yırtılan damarın stabilize edilmesi ve yırtığın beyin damarları gibi hayati bölgelere ilerlemesinin önlenmesi amacıyla kapalı (anjiyografik) yöntemle operasyon planladıklarını belirten Doç. Dr. Narin, şu bilgileri verdi: "Hastamızda hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu mevcuttu. Çok şanslıymış. Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Geçtiğimiz 23 Ekim’de Prof. Dr. Parıldar ile birlikte girişimsel yöntemle hem yırtığın başladığı bölgeye hem de yırtık nedeniyle kapanan sol böbrek atar damarına stentli yapay damar yerleştirdik. Uygulanan tedaviyle, aort damarındaki anormal kan akışı engellenerek kanın olması gereken damar boşluğundan akması sağlandı. Operasyon öncesinde sırt üstü yatmakta zorlanan, şiddetli karın ve bel ağrıları nedeniyle sürekli eğilmek zorunda kalan hastanın, işlem sonrası ağrıları geçerken, rahatça yürüyebilir ve günlük aktivitelerini sorunsuz şekilde yapabilir hale geldi. Tedavi sürecinde diyetisyen eşliğinde beslenmesi düzenlenen hastamız, haftada üç gün diyaliz programına alındı ve kalp ritim bozukluğu nedeniyle pıhtı önleyici tedavisi planlandı. Genel durumunun düzelmesi üzerine taburcu ettik ve ülkesine uğurladık." 2022 yılında sağlığının bozulduğunu, kalp damarlarından birine stent takıldığını, kalp kasında zayıflık, kol ve bacaklarında ödem olduğunu belirten Abdulkafi ise ülkesine yeniden doğmuş olarak döneceğini belirterek, "Ne oturabiliyor, ne yürüyebiliyordum. Sadece sağ tarafıma sabit yatıyordum. Aorttaki yırtık yaşamımı tehdit ediyordu. Yani her an ölümle burun burunaydım. Öldürmeyen Allah öldürmüyor, çok şanslıymışım. Libya’da bu tedaviler yapılmıyor, keza Tunus’ta da öyle. Ben de tedavi olmak için İzmir’e geldim. Çok çektim ama Acıbadem Kent Hastanesi’nde gördüğüm başarılı tedaviyle şikayetlerimden kurtuldum. Emeği geçen tüm doktorlarıma çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.