POLİTİKA - 16 Mart 2017 Perşembe 15:11

Başbakan Binali Yıldırım: 'Türkiye, Hollanda seçimlerine de ayar verdi'

A
A
A
Başbakan Binali Yıldırım: 'Türkiye, Hollanda seçimlerine de ayar verdi'

Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin büyük bir devlet olduğunu belirterek, "Artık Avrupa bile siyasetini Türkiye'ye göre yapıyor. Bakın sonuçlara, Türkiye, Hollanda seçimlerine de ayar verdi. Bir müddet daha ırkçılığı Avrupa'da frenledi ama aklınızı başınıza alın, bu düşmanca politikalar, İslam düşmanlığı, Türk düşmanlığı, İslam korkusu sizi doğru bir sonuca götürmez" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, Milli İrade Meydanı'nda Çankırılı vatandaşlarla buluştu. Yıldırım'ın, "Yarenler diyarı Çankırı 16 Nisan'a hazır mı?" sorusuna vatandaşlar 'evet' cevabını verdi. Türkiye'nin tadının tuzunun Çankırı'dan sorulduğunu belirten Yıldırım, "Çankırı'nın insanı feraset sahibidir, asildir, çalışkandır, yarendir yaren. Bütün Türkiye'nin sofrasında Çankırı'nın tuzu vardır, tuzu. Sizler Türkiye'yi daha büyük hedeflere taşımak için her zaman yanımızda oldunuz. Milletin adamı, AK Parti Genel Kurucu Genel Başkanı, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın hep yanında oldunuz, size Cumhurbaşkanımızın selamını getirdim. 2007 halk oylamasında Çankırı, bir destan yazdı. Cumhurbaşkanını halk seçsin dedi, yüzde 81,5 destek verdiniz. Allah sizden razı olsun. Şimdi, Çankırı hanımefendiler, beyefendiler AK gençlik, ülkücüler, milliyetçi kardeşlerim sizden bir söz almak istiyorum. Çankırı Türkiye rekoruna talip mi, yüzde 95'e ne dersiniz, tamam mı? Yüzde 5'te onlara kalsın canım. Hepsine gerek yok değil mi? Onlara kalsın kalsın. Allah sizden razı olsun" ifadelerini kullandı.

Yıldırım, "15 Temmuz gecesi bu meydanı bir saat içinde 25 bin kişiyle doldurdunuz, Türkiye'ye sahip çıktınız, demokrasiye, milli iradeye sahip çıktınız. Recep Tayyip Erdoğan'a, Başbakana, hükümete sahip çıktınız. Türkiye'nin geleceğine sahip çıktınız ve bu güzel ülkeyi alçak FETÖ hainlerine teslim etmediniz. Size yakışanı yaptınız. bu topraklarda yetişen 9 yiğit evladımızı, Çankırılı 9 yiğidimizi o gece şehit verdik. Onların hepsi Çankırı'nın baştacıdır, medarı iftiharıdır. 15 Temmuz şehitlerimize ve ülkemizin bağımsızlığı için, milletimizin birliği için hayatını kaybeden şehit olan bütün kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Kahramanlığınız, yiğitliğiniz için teşekkür ediyorum. Çankırı bizim 15 Temmuz karargahımızdır. Bir de siz bu meydandaydınız, ben de hemen yukarıda Ilgazdaydım. Ilgaz'dan bu alçak darbe girişimini önlemek için gerekli talimatları, çalışmaları oradan yaptım. Dolayısıyla, Çankırı'nın benim için özel bir anlamı var. Çankırı, ikinci kurtuluş savaşının verildiği yerdir, Türkiye'nin tapusunun sahibidir" diye konuştu.

"Terörle mücadelede kararımız tamdır"

Terörle mücadele vurgusu yapan Yıldırım, "FETÖ, PKK, PYD, DEAŞ, terör örgütlerine karşı sizden aldığımız güçle amansız bir mücadele veriyoruz. FETÖ'nün inine gireceğiz dedik, şimdi kaçacak yer arıyorlar. Nereye kaçarlarsa kaçsınlar, hiç farketmez önünde sonunda adaletin önüne çıkacak, gerekli hesabı verecekler. PKK, bölücü terör örgütü de mağaralarını da inlerini de başlarına geçirdik. Kazdıkları çukurdan çıkamadılar. Artık terörle mücadelede de kararımız tamdır. Terör neredeyse, ister yurtdışında ister yurtiçinde oralara gideceğiz, inlerini başlarına geçireceğiz. Suriye'de, FIrat Kalkanı ile başarılı bir operasyon yapıp DEAŞ terör örgütünü nasıl yok ettiysek diğerlerini de aynı şekilde halledeceğiz. Birileri teröristlerle iş tutabilir ama Türkiye Cumhuriyeti terörle asla iş tutmayacak kadar büyük bir devlettir. Bizim terörle mücadelemizin ülke güvenliği olduğu kadar bölge güvenliği ve dünya barışı için önemlidir" açıklamasında bulundu.

"Demokratik Avrupa değerleri diyor, özgürlük diyor, insan hakları diyor, diyor da diyor ama onların gerçek yüzünü şu bir haftada gördük" diyen Yıldırım, "Almanyası, İsviçresi, Hollandası mesele Türkiye olunca nasıl birden birde diktatörleştiklerini, nasıl yasakçı bir uygulamaya geçtiklerini hep beraber gördük. Oralarda hayır demek serbest, evet demek yasak. Bunların fikir özgürlüğünden, hürriyetlerden, insan haklarından anladığı bu kadar. Ne diyor gönüller sultanı Mevlana Celaleddin Rumi, ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol. Ey Hollanda, ey Almanya özgürlükçü görünüp yasak uygulamak size yakışıyor mu? Türkiye'ye düşman olanları, teröristleri koruyup kollayacaksınız, cirit atacaklar, bakanlarımız geldiğinde de yolunu keseceksiniz, konuşturmayacaksınız. Orada olanları görüp bakanlarımıza destek olmaya gelen soydaşlarımızın gurbetçilerimizin üzerinde atlarınızla itlerinizle yürüyeceksiniz. Bu zorbalık, bu yasakçı zihniyet Avrupa için kara bir lekedir. Hiç merak etmeyin, Türkiye büyük bir devlet. Artık Avrupa bile siyasetini Türkiye'ye göre yapıyor. Bakın sonuçlara, Türkiye Hollanda seçimlerine de ayar verdi, ayar verdi. Bir müddet daha ırkçılığı Avrupa'da frenledi ama aklınızı başınıza alın, bu düşmanca politikalar, İslam düşmanlığı, Türk düşmanlığı, İslam korkusu sizi doğru bir sonuca götürmez. Onun için bölgesel barış, küresel kardeşlik için din, mezhep, görüş farklılıklarını bir tarafa bırakacağız. Çünkü, biz aynı yaradanın kullarıyız. Yaradandan ötürü birbirimizi seveceğiz" şeklinde konuştu.

Gurbetteki vatandaşları kışkırtmalara aldırış etmemeye davet etti

Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Şunu Avrupa'nın bazı ülkeleri hiç unutmasın bu yapılanları bir kenara yazdık, gerektiği zaman gerekli karşılıklar da verildi, verilmeye devam edecek. Bu baskıcı tutuma en güzel cevabı siz Çankırı, 16 Nisan'da vermeye hazır mısınız? Eminim ki Avrupa'da yaşayan 5 milyon kardeşimiz de bunları takip ediyor. Onları sakin olmaya, kışkırtmalara aldırış etmemeye davet ediyorum. Değerli gurbetçi kardeşlerim, vereceğiniz cevap seçiminiz olsun. 16 Nisan'da vereceğiniz cevap Avrupa için en iyi ibret olsun. Ey Hollanda Rotterdam ordaysa, Çankırı burada, yarenler diyarı burada. 16 Nisan'da büyük Türkiye'nin önünü açmaya hazır mıyız? Yeni bir diriliş, yeni bir yükselişe var mıyız?" diye sordu.
"Bazıları bu değişimi istemiyor" diyen Yıldırım, "Niye istemiyor? Onlar değişimden korktular, değişim demek gelişme demek, kalkınma, daha fazla büyüme, daha fazla fabrika, gençlere daha fazla iş demek. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, şahısların meselesi değil, memleket meselesidir. Sen ben meselesi değil. Diyorlar ki bu sistem Recep Tayyip Erdoğan için. Buradan söylüyorum, bu sistem değişikliği Erdoğan için değil, her doğan içindir. Peki, bu değişiklikle ne olacak? Ortalıkta yalan yanlış bilgi kirliliği dolaşıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu sazı almış eline, aklına geleni söylüyor ama söylediklerinin hiçbiri bir işe yaramaz. Ancak bir tane doğru şey söyledi, onun için teşekkür ediyorum. Bugüne kadar tek birşeyi söyledi, bir radyo programında ne dedi biliyor musunuz? Bir radyoda soruyorlar, diyorlar ki bu sistemi niye istemiyorsunuz? Diyor ki Kılıçdaroğlu efendim diyor, bu sistem değişirse yeni sisteme göre Cumhurbaşkanı bir partiden seçilir, Başbakan da başka partiden olursa anlaşamazlarsa ne olacak. Uyan da balığa gidelim, uyan. Ya zaten bunun için bu değişiklik yapılıyor. Yardımcısı da diyor ki, Kılıçdaroğlu bu anayasa değişikliğini okumadı diyorsunuz, o tersinden bile okur diyor. Tersinden okumuş, o da doğru. Bizim anlatmaya çalışıp da anlatamadığımızı Kemal Bey en iyi şekilde anlattı. Bir eksiği kaldı, bu şartlar altında artık hayır kampanyasını bırakıp bizim kampanyaya dahil olsun. Ona da yer var" açıklamasında bulundu.

Vatandaşların tamamının Türkiye'nin daha fazla büyümesinden rahatsızlığı olmadığını belirten Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yapılması planlanan değişiklere ilişkin bilgi verdi. 

Enise Vural

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Amasya Amasyalı öğrenciler okulda ata tohumu ekip fide yetiştirdi Amasya’nın Taşova ilçesinde Emine Bursalı İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri ve öğretmenleri okulda ektikleri ata tohumlarından fide yetiştirdi. Çileklerin ve diğer sebzelerin hasadı yapılırken ata tohumu domates fideleri de okul bahçesinde oluşturulan seraya dikildi. "Ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz" Fen ve teknoloji laboratuvarında yetiştirilen ata tohumları, ‘Eğitimde Rehberlik ve Destekleme Modeli (ERDEM) Destek 2022 Programı’ çerçevesinde sağlanan 25 bin liralık destekle okul bahçesinde oluşturulan 25 metrekarelik seraya taşınarak öğrencilerin elinde toprakla buluştu. Çok heyecanlandıklarını belirten 7. sınıf öğrencisi Abdullah Ensar Sarıbaş, “Getirdiğimiz ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz. Burada çilek, marul, maydanoz gibi bir sürü çeşit bitki bulunuyor” dedi. Arkadaşı Tuğçe Naz Aşık da, “Köyümüz uzak olduğu için git, gel yapamıyoruz. Okulumuzda bunun gibi sera olduğu için tarımdan da yararlanabiliyoruz. Laboratuvarda üretiyoruz. Sonra gelip buraya dikiyoruz” diye konuştu. "Amacımız akademik başarının yanı sıra evlatlarımızı hayata da hazırlamak" Çalışmanın öğrencilerinin gelişimi için fırsat olduğuna işaret eden Fen Bilimleri Öğretmeni Bayram Atalay, “3 sene önce kurulan serada çilek, domates, salatalık, karnabahar, roka yetiştiriyoruz. Çocuklara eğitim, öğretim faaliyetinin haricinde yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi de öğretiyoruz” şeklinde konuştu. Amaçlarının akademik başarının yanı sıra evlatlarını hayata da hazırlamak olduğunu vurgulayan Okul Müdürü Ali Buğalı ise, “Son yıllarda küresel ısınmayla beraber gıdaya erişim konusundaki sıkıntıları göz önüne aldığımızda toplumumuzun üreten, kendi kendine yeten bir toplum olması açısından tarım faaliyetlerine yönelip her türlü sebze ve meyveyi yetiştirmeye çalışıyoruz. Onlara da örnek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin sadece yasal bir zorunluluk değil insanın en temel haklarından biri olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli adımlar atılmakla birlikte hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor. İş kazaları üzerine veriler toplayan ve paylaşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre 2023 yılında en az bin 929 işçi hayatını kaybetti. Bir ülkede meydana gelen iş kazalarının sayısının azalması, o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönetiminin uygulanabilirliği ile iş kazalarının önceden engellenmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki her iş kazası önlenebilir nitelikte bir risktir ve bu konuda alınacak önlemler hayati önem taşır. Herkesin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olması, daha verimli ve mutlu bir işgücü oluşturmaya yardımcı olur” ifadelerini kullandı. İş sağlığı ve güvenliği konusunun seçenek değil zorunluluk olduğunu belirten Palandöken, “Çalışanların daha güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, hem işverenlerin hem de çalışanların ortak sorumluluğudur. İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlenmeleri, uygun ekipmanların kullanımı, risklerin değerlendirilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması önemlidir. Sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak, çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli olmalarını sağlamak hem işletmelerin hem de toplumun yararınadır. Esnaf ve sanatkarlar için iş sağlığı ve güvenliği konularına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmak ve işletmelerini güvende tutmak açısından hayati öneme sahiptir. İşletmelerin itibarını korumak için düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı ve çalışanlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bu vesile ile 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda tüm işletmelere kazasız bir çalışma hayatı dilerken, bu konuda daha bilinçli, duyarlı ve sorumlu olmamız gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.
Isparta Isparta’yı bu yıl gül kokusu erken sardı Türkiye’nin gül bahçesi Isparta’da yağışların az olması ve havaların sıcak gitmesiyle gül hasadı erken başladı. 12 bin ton rekoltenin beklendiği şehirde gül turizmi açısından da beklenti oldukça yüksek. Dünya gül yağı ihtiyacının yüzde 65’ini karşılayan Isparta’da bu yıl havaların sıcak gitmesiyle gül hasadı 15-20 gün erken başladı. Gül çiçeklerinin açmasıyla şehri gül kokusu sararken, sabahın erken saatlerinde gül bahçelerinde hummalı çalışmalar başlıyor. Özenle toplanan güller bölgedeki tesislere ulaştırılarak dev imbiklerde damıtılarak gül yağına ve gül suyuna dönüştürülüyor. Yaklaşık 4 ton gül çiçeğinden 1 kilogram gül yağı elde ediliyor. Gül yağının büyük bir kısmı ise ihraç ediliyor. Isparta’da bu yıl 12 bin ton gül çiçeği rekoltesi bekleniyor. Ülke ve bölge ekonomisine önemli katkılar sunan gül hasat döneminde ağırladığı ziyaretçilerle de bölge halkı için önemli bir turizm getirisi sağlanıyor. Bu yıl gül hasadının 45 gün sürmesi bekleniyor. Şehirde güllerin açtığı yerlerden birisi de Keçiborlu ilçesine bağlı Ardıçlı köyü. Ardıçlı köyünde sabahın erken saatlerinde toplanan güller çuvallara konularak, fabrikalara ulaştırılıyor. İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulunan Ardıçlı köyü eski muhtarı ve üretici Yakup Yolcu, mevsim dolayısıyla hasadın erken başladığını belirterek, “Yağışlar olmaması sebebiyle gülün yoğunluğu tarla tarla değişiklik gösterdi iklim şartlarından dolayı. Bazı tarlalarda 3 metrede gül çiçeği varken 5 metrede yok. Şu günlerde yağış gösteriyor, eğer yağış olursa hasat uzun sürecek; sürmezse bu sene gülün erken bitme ihtimali çok yüksek. İnşallah iyi ve bereketli bir sezon olur. Çiftçimizin yüzü güler” dedi. Gül hasadının erken başlamasının turizmi de etkilediğini belirten Yolcu, “Turizmciler programlarını gül hasadının normal tarihine aldılar ama bizim mevsim dolayısıyla hasat erken başladı bu sebeple turizm biraz durgun. İnşallah ilerleyen zamanlarda yoğun geçer. Bütün üreticilere bereketli ve hayırlı kazançlar dilerim” şeklinde konuştu. Ardıçlı köyünde 100 dekar alanda 20 yıldır üreticilik yapan Tolgahan Sarıkaya ise babasından kalan mesleği devam ettirdiğini belirterek, gül çiçeği hasat yoğunluğunun erken başladığını söyledi. Sarıkaya konuşmasının devamında, “Gülcülük iyi bir meslek, sadece son dönemlerde işçilerle alakalı sıkıntılarımız oluyor. Gül tarlası önceden bu kadar çok yoktu. Piyasamızda modern tarımsal aletler eksik olduğu için herkes bu kadar çok gül işi yapmıyordu. Herkes az bir dekar alanda iş yapıyordu. Teknolojinin gelişmesiyle insanlar 50-100 dekar alanda üretim yapıyor artık, bu sebeple işçi bulma sıkıntısı yaşıyorduk. Onun haricinde bir problemimiz yok” açıklamalarında bulundu. Bir başka üretici Yusuf Yıldırım ise sezonun iyi başladığını söyleyerek, “Bu sene 20-25 güne yakın erken başladı. Verim gayet iyi şükürler olsun” dedi. Yıldırım konuşmasının devamında üreticilerin masraflarının fazla olduğunu söyleyerek, “Mazot olsun, ilaçlar olsun, işçilik olsun ağır olduğu için üreticiler çok da bir şey kazanmıyor. Çok kazanıyor diye bir şey yok yani anca işte ucu ucuna emeğini koruyor” açıklamalarında bulundu.
Kocaeli İstinat duvarındaki 241 yıllık tarih Kocaeli’nin İzmit ilçesinde bir binanın istinat duvarına gömülü şekilde bulunan tarihi çeşme, 241 yıldır ayakta duruyor. Tarihi Kapanca Sokak’ta yer alan Zeliha Hanım Çeşmesi, 1783 yılında hayırsever Zeliha Hanım tarafından yaptırıldı. Bir binanın istinat duvarına gömülü halde bulunan çeşme, uzun yıllar bölgedeki vatandaşların su ihtiyacını karşıladı. Susayan herkesin durak noktası olma özelliğini taşıyan 241 yıllık Zeliha Hanım Çeşmesi, 3 Temmuz 1987’de İstanbul 2 nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun kararıyla tescillendi. Tarihi çeşmenin kitabesinde ise, "Maşallah. Bu çeşme haznesi tecdidin eyleyen merhum İnce El-Hac Mehmed Ağa zevcesi Zeliha’dır. Deyince besmele her derde ider derman. Hayat-ı cümle-i eşya kamu mine’ l-ma’ dır. Sene Hicri 1198 Miladi 1783" ifadeleri yer alıyor. "Evler restore edildikten sonra mahalle turist alan bölge haline geldi" Uzun yıllardır Kapanca Sokak’ta ikamet eden Zerrin Sakçı, "Burası eski, köklü bir yer. Hatta mübadelede İzmit’e yerleşenlerin oturduğu ilk yer olarak bilinir. Mahallemiz birçok tarihi yapıya ev sahipliği yapıyor. Terk edilmiş evler restore edildikten sonra turist alan bölge haline geldi" dedi. "Çeşmenin 241 yıllık tarihi var" Zeliha Hanım Çeşmesi’nin yıllar boyunca kullanıldığına dikkat çeken Sakçı, "Çocukluğumuzda çeşmenin suyundan içerdik. Bir dönem çeşme kullanılmaz duruma geldi. Sonradan İzmit Belediyesi tarafından onarıldı. Yolu kullanan insanlar çeşmedeki suyla elini yüzünü yıkıyor, suyundan içiyor. Tarihi sokak ve çeşme düğünlerde ve nişanlarda gelin ile damadın fotoğraf çekim mekanı olarak kullanılıyor. Çeşmenin 241 yıllık tarihi var. Kendimi bildim bileli bu çeşme kullanılıyor. Tarihimizin bilinmesini, bizden sonraki nesle geçmesini arzu ediyoruz" şeklinde konuştu.