POLİTİKA - 11 Haziran 2018 Pazartesi 23:58

Başbakan Yardımcısı Bozdağ: 'Türkiye’nin eskiye dönmesi mümkün değil'

A
A
A
Başbakan Yardımcısı Bozdağ: 'Türkiye’nin eskiye dönmesi mümkün değil'

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, muhalefetin Türkiye’yi eskiye götürmek istediğini ve koalisyonlu dönemleri, krizli dönemleri, sıkıntılı dönemleri vaat ettiklerini söyledi.

Kırıkkale’de Kırşehirliler Derneği tarafından organize edilen iftar programında konuşan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Ramazan ayının bir yandan Ramazan’ın maneviyatıyla geçerken öte yandan da yaklaşan 24 Haziran seçimleri nedeniyle bir seçim atmosferi içinde geçtiğini ifade etti. Bozdağ, “Bu seneki Ramazan, diğer Ramazanlara göre farklı bir Ramazan. Bir yandan Ramazan’ın manevi ikliminde Müslümanlar olarak nasiplenirken, öte yandan önümüzdeki 5 yıl Türkiye’yi yönetecek cumhurbaşkanı, yasama ve denetim faaliyetlerinde olacak milletvekillerini seçmenin arifesindeyiz” dedi.

24 Haziran’ın Türk tarihi ve siyasi tarihi bakımından yeni bir dönüm noktası olduğunu belirten Bozdağ, şunları kaydetti: 

“24 Haziran'da sadece cumhurbaşkanı veya parlamenter üyelerini seçmeyeceğiz. Aynı zamanda Cumhuriyetin ilanından bu yana geçen yaklaşık 100 yıllık süre içerisinde hükümet sistemini değiştirip, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini bütün kurallarıyla beraber yürürlüğe koyacağız. Yeni bir dönemi birlikte başlatacağız. Yeni bir sayfayı birlikte açacağız inşallah cumhurbaşkanlığı hükümet sistemimizde, şimdiden hayırlı uğurlu olsun."

“Eski Türkiye’yi vaat ediyorlar, krizli ve sıkıntılı dönemleri vaat ediyorlar” 

Bozdağ, “Biz geçmiş 16 yılda Kırıkkale için Türkiye için yaptıklarımızı anlattık, yaptıklarımızı teminat gösterdik ve gelecek 5 yıl için bu teminatla sizlerin duası ve desteğine yeniden talibiz. Ama diğer partilerin seçim beyannameleri ve adayların açıklamalarına baktığımız zaman onlar Türkiye için yeni şeyler söylemiyorlar, gelecekten bahsetmiyorlar, onlar geriye dönük bakıyorlar. Türkiye’yi geriye götürmekten bahsediyorlar. Eski Türkiye’yi vaat ediyorlar. Yeni bir şey söylemiyorlar, parlamenter sisteme geri dönmek istiyorlar. Bizde parlamenter sistem döneminin kapandığını, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle Türkiye’nin siyasi istikrar, güçlü iktidarı kalıcı kılan sistemiyle daha kalıcı olarak devam edeceğine yürekten inanıyoruz. Biz geleceğe bakıyor, geleceğe inanıyor, geleceği ve gelecek günleri vaat ediyoruz onlar ise geriye bakıyorlar, eskiyi, eski Türkiye’yi vaat ediyorlar. Koalisyonlu dönemleri, krizli dönemleri, sıkıntılı dönemleri vaat ediyorlar. Buradan bir kez daha söylüyorum Türkiye’nin eskiye dönmesi mümkün değildir. Eski hal muhaldir. Artık biz önümüze bakacağız. Geleceğimizi beraber inşa edeceğiz. Geleceğimiz hayırlı uğurlu olsun inşallah” diye konuştu.
İftar programına AK Parti Kırıkkale İl Başkanı Nuh Dağdelen, AK Parti Kırıkkale Milletvekili adaylarından Ramazan Can, Salim Bozdemir, Mustafa Arslan, partililer ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Hasan Ay
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Eşi boşanmak isteyince evi ateşe verdi Bursa’da boşanma aşamasındaki eşinin evini ateşe veren koca, eşini arayarak ’evin yanıyor git kurtar’ dedi. Yangın sonrası 5 katlı bina tahliye edildi. Olay, merkez Nilüfer ilçesi Kızılcıklı Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, uzun süredir şiddetli geçimsizlik yaşayan M.A. (30) ile N.Ö.A. (26) ayrı yaşamaya başladı. Boşanmak istediğini kocası M.A.’ya ileten N.Ö.A., eşi tarafından büyük bir tepkiye maruz kaldı. Evden ayrılan M.A., eşyalarını da alarak annesinin yanına yerleşti. Geçen süre zarfında eşini ikna edemeyen öfkeli koca M.A., gece saat 02.00 sıralarında birlikte yaşadıkları evin önüne geldi. Çarşafları yakarak evi ateşe verdi Evde kimsenin bulunmadığı gören M.A., evdeki çarşafları ateşe verdi. Kısa sürede tutuşan çarşaflar tüm evi sardı. Gece yarısı neye uğradığını bilmeyen tüm apartman sakinleri tahliye edildi. Tüm binayı dumanlar sararken bölgeye itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kendisinden ayrılmak isteyen karısını arayarak evin yandığını haber etti Evin içerisini alevler kaplarken, kendini dışarı atan M.A., telefon ile kendisinden boşanmak isteyen eşini arayarak ’Evin yanıyor. Git kurtar’ dedi. Olay yerine gelen Nilüfer Suç Önleme ve Soruşturma (SÖS) Büro Amirliği ekipleri şüpheli M.A.’yı olaydan kısa bir süre sonra kaçarken, kıskıvrak yakaladı. Emniyete götüren M.A., işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Eşiyle kendisinin kalp pili olduğunu ve canlarını zor kurtardığını söyleyen üst komşu Süleyman Hancıoğlu, "Gece 2-3 sıralarında gürültüye uyandık. Ayrılmak istemiş eşi, kocası ayrılmak istememiş. Evi yakmış ve kaçıyor. Dumanlar çıkınca çıkamadık bizde. Hanımında benim kalp pili var. Bir türlü dışarı çıkamadık. Herkes uyku sersemi olduğu için kimse ne yapacağını bilmiyor. Bütün bina duman içerisinde kaldı. Bina oturulacak gibi değil. Zehirleniyorduk. En çok zararı da ben gördüm" dedi.
İzmir ‘Deprem kara kutu sistemi’ afet esnasındaki 4 risk faktörünü engelleyecek İzmir’de Türk Mühendislerden oluşan bir ekip, ‘Deprem Kara Kutu Sistemi’ projesini geliştirdi. Geliştirilen proje ile deprem öncesi, sırası ve sonrasında risk oluşturacak 4 faktör engellenerek; muhtemel tehlikelerin önüne geçilmesi amaçlanıyor. İzmir’de Türk Mühendislerin yer aldığı 10 kişilik bir ekip, uçaklarda bulunan ve uçağın düşmesini engelleyen ‘kara kutulardan’ esinlenerek ‘Deprem Kara Kutu Sistemi’ni geliştirdi. Geliştirilen sistem ile deprem öncesi, sırası ve sonrasında oluşacak 4 risk faktör tespit edilerek, muhtemel tehlikelerin engellenmesi amaçlanıyor. Sistem sayesinde, binada bulunan kişilerin yerleri de daha önceden kayıt altına alınıp, bu veriler Afet Koordinasyon Merkezi’ne iletilecek. Bu sayede enkaz altında bulunan kişilerin hayatta kalması hedefleniyor. Veriler araştırmacılarla ücretsiz paylaşılacak Projenin çıkış aşamasını anlatan 9 Eylül Üniversitesi Deprem Merkezi Kurucusu Prof. Dr. Zafer Akçığ, “Ülkemizin yüzde 90’ı deprem bölgesi. Kentsel dönüşümü de tamamlamak için çok uzun bir süreye ihtiyaç var. Depremden kaçamıyoruz, şimdilik yıkımlardan da kurtulamıyoruz. O zaman tespit ettiğimiz önemli bir aksaklık 6 Şubat depremlerinde çıktı. İnsanlar enkaz altında canlı olarak kalıp, maalesef ilk 72 saat ulaşılamadığı için ‘onları nasıl kurtarırız?’ ‘nasıl canlı çıkarabiliriz? fikrini düşündük. Projede hem deprem öncesi hem sırası hem de sonrası var. Öncesinde, daha iyi yapılacak mikro bölgeleme ve çalışmaları, bilimsel verilere ışık tutacak bilgileri elde ediyoruz. Bu bilgileri araştırmacılar yararlanabilsinler diye kamuoyuyla ücretsiz paylaşıyoruz. Deprem anında ise eğer bina yıkılmadıysa, deprem büyüklüğüne göre bir ölçek belirliyoruz” dedi. 4 risk faktörüne müdahale ediyor İki tane kara kutunun bulunduğunu aktaran Akçığ, “Bu kara kutulardan bir tanesi zeminde, bir tanesi çatıda. Aşağıdaki kara kutunun; depremi algıladığı zaman yaptığı dört tane işlem var. Önce alarm veriyor. Sonra suyu kesiyor. Daha sonra doğalgazı kesiyor. İlk planda asansörleri stabil hale getirip insanların orayı kullanarak sıkışmamaları için onları park haline getiriyor. En sonunda ise ana vanadan apartmana kalan mesafedeki doğalgazı kesiyor. Dolayısıyla yangın ve su basması gibi tehlikelerinde önüne geçmiş oluyoruz” ifadelerine yer verdi. Canlıların yerini tespit ediyor Sistem beklediğini ve binada bir yıkım yoksa 10 dakika sonra tekrar çalışır hale geldiğini söyleyen Prof. Dr. Akçığ, şunları kaydetti: “Cihaz bir yıkım algıladığı zaman, her ihtimale karşı bir tane de çatıda aynı özellikleri taşıyan bir aparatımız daha var. Ne olur ne olmaz düşüncesiyle aşağıdaki kara kutu kendini kapatıyor ve görevini yukarıdaki kara kutuya devrediyor. Her dairede sensörlerimiz var. Yukarıdaki kara kutu o sensörlerle devreye giriyor. Kara kutular insan nefesine ve nem basınç değişimlerine, karbondioksit tüketimine duyarlı. O nedenle canlı olma ihtimali olan yerleri ve paralelde GPS’leri de içinde olduğu için yaklaşık 25-50 santim hata payı ile canlıların yerini bulup aşağıya gelen kurtarma ekiplerine bilgi veriyor. Baygınlar da olabiliyor. Onların da yerleri tespit edilebiliyor.” Prof. Dr. Akçığ, sistemin enerjisini kendi kendine sağladığını belirterek, 72 saate kadar da dayandığını ifade etti. Sözlerini sürdüren Akçığ, sistemin dayanıklılığını 98 saate kadar çıkarma çalışmalarının devam ettiğinin altını çizdi. Binaya giren ve çıkan kişi sayısı kayıt ediliyor “Sistem dahilinde daha önceden yapılan çalışmalarla, yapıdaki kişi sayıları da baştan belli” diyen Akçığ, “Giriş-çıkışlardan dolayı gelen ve çıkanların sayısından apartmanda kimlerin olduğunu biliyoruz. Örneğin deprem bir tatil zamanı olduysa, bir iş hanı önceliğini yitiriyor. Bu da çok sayıda insanın binada olmamasından kaynaklanıyor. Öncelikle nerede yoğunluk var onları bulmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu. “Öncelik canlılar ve baygınlar” Deprem sırasında önceliğin canlılar ve baygınlar olduğunu ifade eden Zafer Akçığ, sözlerine şunları da ekledi: “Dolayısıyla 72 saat veya 96 saatten sonra canlı kavramı ortadan kalktığı andan itibaren de amacımız naaşları bütün çıkarabilmek. Enkazdan kol bacak parçalarının çıkmasını asgariye indirmek için çabalıyoruz. Bu çalışmaların temelinde yatan ana fikir de budur.”