POLİTİKA - 25 Temmuz 2016 Pazartesi 23:07

Başbakan Yıldırım açıkladı: Boğaziçi Köprüsü’nün adı değişiyor

A
A
A
Başbakan Yıldırım açıkladı: Boğaziçi Köprüsü’nün adı değişiyor

Başbakan Binali Yıldırım, Bakanlar Kurulu toplantısında Jandarma ve Sahil Güvenlik Genel komutanlığının tamamen İçişleri Bakanlığına bağlanmasına karar verildiğini, Boğaziçi Köprüsünün adının ise 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak değiştirileceğini söyledi.

Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yapılan liderler toplantısında ise yeni anayasa çalışmalarına yeniden başlanması konusunda anlayış birliği olduğunu açıkladı.

15 Temmuz darbe kalkışmasının ardından ikinci defa Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde toplanan ve 3 saat 20 dakika süren Bakanlar Kurulu sonrasında gazetecilere açıklama yapan Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın parti genel başkanları ile yaptığı toplantıda yeni anayasa yapım sürecinin devam etmesi ve öncesinde küçük ölçekli bir anayasa değişikliği konusunda mutabakat yapılabileceğini kaydetti. Başbakan Yıldırım, Bakanlar Kurulu toplantısında yeni kanun hükmünde kararnamelerin karara bağlandığını, bu anlamda Jandarma ve Sahil Güvenlik Genel Komutanlıklarının tamamen İçişleri Bakanlığına bağlandığını, Boğaziçi Köprüsünün adını 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak değiştirilmesine karar verildiğini belirtti.

“Yeni anayasa için birlikte çalışma yapma hususunda genel başkanlar olarak anlayış birliği olduğunu gördük”
Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında üç siyasi parti genel başkanları ile yapılan toplantıyı tarihi toplantı olarak değerlendiren ve toplantının çok verimli geçtiğini kaydeden Başbakan Binali Yıldırım “Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde yapılan toplantıda siyasi parti genel başkanları olarak 15 Temmuz silahlı darbe girişimi konusunda tam bir anlayış birliği içinde olduğumuzu ifade etmek isterim. Sayın genel başkanlarla ülkemizde sistemin tıkanması, darbe tehditleri üretmesine yol açan konularla ilgili değerlendirmelerimizi Cumhurbaşkanımızla tartıştık. Yeni anayasa için birlikte çalışma yapma hususunda genel başkanlar olarak anlayış birliği olduğunu gördük. Kısa vadede sistemin tıkanmasının doğurduğu olumsuz sonuçları ortadan kaldırmak için küçük ölçekli bir anayasa değişikliği mutabakatla yapılabilir, bunun altyapısını hazırlamak üzere birlikte çalışma yapacağız. Yeni anayasanın bütün partilerin katılımı ile hazırlanması ile ilgili görüş birliği olduğunu gördük, yarıda kalan süreci de devam ettirme kararı almış bulunuyoruz” dedi.

“OHAL’i devlet millete değil, kendisine ilan etti”
Toplantıda 20 Temmuz’da alınan OHAL ile ilgili uygulamaları ve yapılan hazırlıkları gözden geçirdiklerinin altını çizen ve milletin OHAL’in neden ilan edildiğini çok iyi bildiğini söyleyen Yıldırım, “Uygulamada şuana kadar bir sorun çıkmadı. OHAL’i devlet millete değil, kendisine ilan etti. Sebebi 15 Temmuz’da silahlı FETÖ örgütünün darbe girişimidir. Bunun girişimin sonuçlarını ortadan kaldıracak düzenlemeleri yapmak ve darbeye teşebbüs edenlerden kanun önünde hesap sormak OHAL’in en önemli nedenidir. Bunun dışındaki konularda ülkede olağanüstü bir hal mevcut değildir, ticaret, toplumsal ve seyahat hayatı eskiden olduğu gibi devam etmektedir. Buna bir ilave var, vatandaşlarımız gündüz işinde koşarken, akşamları da bir eğlence havasında demokrasi nöbetlerini tutmaya devam ediyorlar. Meydanlardaki bu demokrasi nöbetlerinde siyasi parti garkı gözetmeksizin, toplumumuzu oluşturan bütün vatandaşlarımız aynı hedef uğrunda, cumhuriyetimizin ve değerlerinin, demokrasinin ve milli iradenin korunması adına bu nöbetleri sürdürmektedir. Anayasamızın 120. Maddesi gereğince ilan edilen OHAL yetkisine dayanarak ilk kanun hükmündeki kararnameyi 23 Temmuz’da yayınladık, bu kararnamenin gereği olan iş ve işlemler yerine getirilmiştir, getirilmeye devam ediyor” diye konuştu.

“Jandarma Genel komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tam anlamı ile İçişleri Bakanlığına bağlanacaktır”
Bugünkü toplantıda yeni kanun hükmünde kararnameleri görüştüklerini ve karara bağladıklarını belirten Başbakan Yıldırım, “Buna göre Jandarma Genel komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tam anlamı ile İçişleri Bakanlığına bağlanacaktır. Bakanlar Kurulu toplantımızda ülkemizi bir daha her hangi bir terör örgütünün darbe tehdidine maruz kalmaması için yapılması gereken kurumsal yapılanma çalışmalarına devam edilmesi kararı verildi. Bu çerçevede atılacak adımların bundan sonraki kararnamelerde hayata geçirilmesi hususunda çalışmalar sürdürülecek. İstanbul ve Ankara’da birer şehitler anıtı kurulması kararlaştığımız diğer bir konu. Darbecilerin ilk hedefi olan ve vatandaşlarımızın şehit edildiği Boğaziçi Köprüsünün adını 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak değiştirilmesine karar verildi. 15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan, yaralanan vatandaşlarımıza devlet olarak sahip çıktık, şehitlik ve gazilik haklarından yararlanmasını sağlayacak düzenlemeyi yaptık. Ancak vatandaşlarımızdan yoğun talepler var, şehitlerimizin yakınlarına ve gazilerimize destek olmak istiyorlar. Bu talepleri karşılamak üzere Başbakanlık olarak bir genelge yayınladık ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının koordinasyonunda kamu katılım bankalarında birer hesap açıldı, vatandaşlarımız bağışta bulunabilecekler. Bu millet kendine yapılan ihaneti olduğu gibi kendisi için hayatını ortaya koyanları da asla unutmaz. Hükümet olarak Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimi yanında bu tür tehditlere maruz kalmaması konusunda kararlıyız. Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, hükümet olarak siyasi partiler, STK, medya ile ülkemizin istiklali ve istikbali için nasıl tek vücut olduğumuzu 15 Temmuz gecesi dünyaya gösterdik. Türkiye’nin 100. Yıl hedeflerine ulaşma konusundaki kararlılığı bugün 15 Temmuz’a göre daha fazladır. Tıpkı bölücü terör örgütünün eylemlerinde olduğu gibi darbe girişimi ile ülkemize diz çöktüreceklerini sananlar yanıldıklarını gördüler” şeklinde konuştu.

“Daha küçük bir paketin yine anlayış birliği içinde çıkartılması için ortak bir zemin olduğu görülmüştür”
Yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin sorularına cevap veren Yıldırım, yeni anayasa konusunda atılacak kısa vadeli adımlar konusunda, “Bu kısa vadedeki adımlardan kastımız, bütün partilerin, AK Parti de dahil hedefimiz yeni bir anayasa. Darbelerden kalan vesayet unsurları içiren anayasadan ülkemizi kurtarmak. Bugünün ihtiyaçlarını karşılayacak, 79 milyonu kapsayacak bir anayasa, bu bütün partilerin taahhüdü. Bu denendi, bir noktaya kadar uzlaşma sağlandı, devamı gelmedi. Prensip olarak buna devam edilmesi konusunda bir görüş birliği var, ancak bunun dışında şuanda gerek yargı ile ilgili gerek bazı hususları içiren daha küçük bir paketin yine anlayış birliği içinde çıkartılması için ortak bir zemin olduğu görülmüştür. Bunun üzerine her partiden arkadaşlarımız çalışacak ve bunu genel başkanlar seviyesinde değerlendirip adamlar atacağız” açıklamasında bulundu.

Takvimin bugünden itibaren başladığını kaydeden Başbakan Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın riyasetinde yapılan ve parti genel başkanlarının katıldığı toplantıda bu hususların benimsendiğinin altını çizdi. Yıldırım, soru üzerine, HDP’nin de bu çalışmaya katılabileceğini belirtti.

“Bunlar asker kılığında rütbeli rütbesizlerdir, rütbesiz canilerdir, terörist grupların elemanlarıdır”
Yıldırım, 15 Temmuz gecesi Ankara’yı bombalayan uçakları kullanan pilotların yabancı olduğu yönündeki iddiaya da “Fazla abartmışlar, öyle bir şey yok. Ama bunların nüfusunda TC yazması hiçbir şeyi değiştirmez, bunlar asker kılığında rütbeli rütbesizlerdir, rütbesiz canilerdir, terörist grupların elemanlarıdır. Silahlı Kuvvetlerimiz ile kurumsal itibari ile hiçbir alakaları yoktur. Eleştirilerimizde vatandaşlarımızdan beklentimiz, teröristlerle ülkesini seven askerlerimizi, subaylarımızı, polislerimizi bir tutmayalım. Bu işe kalkışanlar birer birer çorap söküğü gibi geliyor, hepsi birbirini ihbar ediyor” dedi.

“YAŞ’da emekliye ayrılacak askeri personel, terfiler ve atamalar görüşülecek”
Yüksek Askeri Şura toplantısında bu sene bir değişikliğe gidildiğini belirten ve içinde bulunulan şartlar nedeniyle toplantının 28 Temmuz tarihinde Çankaya’da yapılacağını açıklayan Yıldırım, “Malum YAŞ’ın başkanı Başbakan, bir günde bütün çalışmalarımızı tamamlayacağız. İkinci gün kararları Cumhurbaşkanımızın onayına sunmuş olacağız. YAŞ’da ne görüşeceğiz; bir, emekliye ayrılması gereken askeri personel, ikincisi, terfi yapılması söz konusu askeri personel, üçüncüsü atamalar. Silahlı Kuvvetlerden çıkartılacak personel için 667 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyi yayınladık, bu konu YAŞ’ın gündeminde olmayacak. Darbe teşebbüsünde bulunanların zaten adları belli, oldukça kalabalık bir liste, FETÖ veya başka nedenlerle meslekten çıkartılacaklar biliniyor. Onları YAŞ gündeminde değil, çıkarttığımız KHK yetkisinde yapacağız. Jandarma ve diğer kuvvet komutanları ataması zaten müşterek kararname ile yapılıyor. Jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlanması bu durumu değiştirmiyor“ diye konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Niğde Niğde Valisi Cahit Çelik DSİ yatırımlarını yerinde inceledi Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından Niğde Merkeze bağlı Elmalı Köyü ile Ulukışla İlçesi’nde bağlı İmrahor ve Hacıbekirli köylerinde yapına başlanan ve devam eden göletler, Vali Cahit Çelik tarafından yerinde incelendi. DSİ tarafından yapılan açıklamaya göre; faaliyete geçtiğinde yıllık 20 milyon lira katkı sağlaması beklenen Elmalı Göleti’nin gövde dolgu imalatlarında yüzde 75 oranında gerçekleşme sağlandı. Göletler sayesinde hayata geçecek modern sulamayla üreticilerin maliyetleri düşecek, verim artacak. Modern sulamanın yaygınlaştırılması ve tarım arazilerinden yüksek verim sağlanması amacıyla yapımına başlanan Elmalı Köyü, İmrahor ve Hacıbekirli Göletleri’nde inceleme yapan DSİ 45. Şube Niğde Müdürü Ahmet Elbasan’dan bilgi aldı. Vali Çelik burada yaptığı açıklamada; "Merkeze bağlı Elmalı köyümüzde yapımı devam eden göletimiz tamamlandığı zaman toplamda 3 bin dönüm üzerinde arazi sulanacak. Kısa süre içerisinde göletimiz tamamlanacak daha sonra sulama kanalları da bitecek ve gelecek sene Elmalı köyümüze göletten su vermeye başlayacağız. Ulukışla ilçemize bağlı İmrahor köyünde ise 2022 yılında yapımına başlanan göletin su toplama kapasitesi 1 milyon 500 bin metreküp. 4 bin dönümün üzerinde arazi bu göletten sulanabilecek. Bu iki göletimiz hizmete girdiği zaman hem Elmalı hem İmrahor’da çiftçilerimiz tarlalarını daha iyi sulayabilecekler. Yeni dönem sulama kanallarına sayaç takarak herkesin kullandığı suyun miktarına göre cüzi de olsa bedelinin ödemesini istiyoruz çünkü bölgemiz Konya Kapalı Havzası’nda olan bir bölge. Bundan dolayı su bizim için çok önemli. Herkesin suyu tasarruflu şekilde kullanması gerekiyor. Yapılacak 3 göletimizin de memleketimize, üreticilerimize hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
Kayseri Hekimlerden Filistin için ’Sessiz yürüyüş’ Kayseri’de görev yapan hekimler; İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırılara tepki göstermek için ’Sessiz yürüyüş’ düzenledi. Kayseri Büyükşehir Belediyesi önünde toplanan hekimler; İsrail’e Filistin’e düzenlediği saldırılar nedeniyle tepki gösterdi. Grup adına konuşma yapan Muhammed Taşköprü; 7 aydır devam eden saldırılara rağmen canları pahasına hastalar için çalışan Gazzeli doktorlara selam gönderdi. Taşköprü; "7 aydır devam eden soykırım ve zulme sabreden onurlu Gazze halkına ve bütün zorluklar içerisinde açlığa, ilaçsızlığa rağmen kendi canı pahasına hastaları için var gücüyle çalışan Gazze’nin şerefli doktorlarına selam olsun. Türkiye’deki hekimler ve sağlık çalışanları olarak ’Sessiz Yürüyüş’ümüzün’ 24. haftasında yeniden Gazze’yi hatırlamak ve hatırlatmak için toplandık. Yaklaşık bir asırdır Filistin’i işgal eden Siyonist rejim, o topraklarda sistematik bir şekilde katliamlar yapmakta, insanları yurtlarından zorla sürgün ederek vatanlarına ve mal varlıklarına el koymaktadır. İşgalci İsrail’in 7 Ekim’den itibaren süren saldırıları neticesinde şehit sayısı 35 bin, yaralılar ise 100 bin kişiyi geçmiş durumda. 20 bine yakın çocuk ise yetim kaldı. İsrail’in Gazze’de bulunan hastanelere yönelik saldırıları katliamlara dönüşmüş, ancak söz konusu saldırılar uluslararası alanda henüz bir yaptırıma maruz bırakılmamıştır. Saldırılardan önce Gazze’de yaklaşık 35 hastane bulunmakta iken bugünlerde ayakta kalan ve hala çalışmaya devam eden yalnızca 3-4 hastane mevcut. Bunların da sadece 2’sinde aktif olarak ameliyat yapılabiliyor. Hastanelerin bazıları bombalanarak tahrip edilmiş, bazılarının içindeki cihaz ve malzemeler parçalanarak kullanılamaz hale getirilmiş durumda. Büyük bir fedakarlıkla 7 aydır maaş almadan mesleklerinde çalışmaya devam eden hekim ve sağlık çalışanlarının şehit edilmesi, tutuklanması ve göçe zorlanması nedeniyle meslektaşlarımız sağlık hizmeti veremez hale gelmiştir. Gazze’nin kuzeyindeki en büyük hastane olan Şifa Hastanesi bombalandı ve hizmet dışı kaldı. Gazze’nin güneyindeki en büyük hastanesi olan El-Nasır Hastanesi bombalandı ve hizmet dışı kaldı. Ülkemiz tarafından 2011-2017 yılları arasında Gazze Şeridi’nde inşa edilen Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesinin İşgalci İsrail’in 7 Ekim saldırıları sonrasında askeri amaçlarla kullanıldığı öğrenilmiş oldu. Ayrıca son günlerde Nasır ve Şifa Hastaneleri’ndeki yıkım ve bölgede bulunan toplu mezarlar ve işkence edilerek şehit edilen insanların cesetleri İşgalci İsrail’in vahşetini gözler önüne serdi. Gazze halkı abluka altında açlığa mahkum ediliyor. Bombaların, kitle imha silahlarının dehşetinden kurtulabilen insanlar, yetersiz beslenmenin, susuzluğun, salgın hastalıkların pençesinde ölüme mahkum ediliyor. Çok sayıda artan menenjit ve Hepatit C vakası var olan durumu daha da zorlaştırıyor. Gazze’deki durum kelimenin tam anlamıyla bir soykırım. İsrail, Gazze’nin tamamını bir toplama kampına çevirmiş durumda ve hiçbir hukuk ve ahlak kuralı tanımadan, hiçbir insani değerle açıklanmayacak şekilde adeta bir soykırım yapıyor. İnsanların gidebilecekleri hiçbir yer yok ve en son sığındıkları hastaneler dahi bombalanıyor. Gittikçe zalimliği ve zulmü artan işgalci İsrail’e diyoruz ki; zalimin sonu yaklaştıkça zulmü artar ve daha da azgınlaşır, senin de sonun yaklaştı, geçmişteki tüm zalimler gibi senin de tarihin kara sayfalarında adın geçecek ve lanetle anılacaksın, bugün senin zulmüne susanlar, senin yanında olup yardımcın olanlar da ilerde utancından kaçacak delik arayacak ve yargılanmaktan kurtulamayacak. 2 milyon mazlumun göğü inleten çığlıklarına sessiz kalan sağırlarla hesaplaşacağız. Çocuk ve kadınlar öldürülünce susan dilsizlerle hesaplaşacağız. 35 bin kişinin katledilmesini görmeyen, kör taklidi yapanlarla hesaplaşacağız. Öyle bir hesap ki; bugün silahlarıyla güçlü gözükenler o gün zalimlerin yaşayacağı korkunç akıbeti yaşamaktan kurtulamayacak. Elbet bugünler de tarih olacak, bugünler de gelecekte anılacak. Bugünlere dönüp baktığında elinden geleni yapanların gönlü ferah olacak. Diğerlerinin ise ömrü vicdan hapishanelerinde geçecek. Biz Gazze’yi unutmadığımız, unutturmadığımızda, imkan olursa; gemilerle kardeşlerimizin yardımına koştuğumuzda, imkan ve şartlar müsait olmadığında, zulmedenlerin hangi akıbete uğrayacaklarını haykırdığımızda, dua ile Allah’tan yardım, sabır ve metanet dilediğimizde, boykotu gevşetmediğimizde, alışkanlık haline getirdiğimizde sevinenler mazlumlar olacak" dedi. Gazze’nin yanında olduklarını da sözlerine ekleyen Muhammed Taşköprü; "Bebeklerin çığlıklarının dünya devletleri tarafından duyulmadığı, 7-8 yaşlarında çocukların yetim kaldığı, annelerin bebeklerine süt bulamadığı, yardım gönüllüleri, sağlık çalışanlarının ve hastanelerin birincil hedef olduğu Gazze kazandı, kazanıyor, kazanacak. Biz vicdanımızla, şuurumuzla, duamızla, eylemimizle Gazze’deki kardeşlerimizin yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Kırıkkale Kuraklık her geçen gün etkili oluyor: Yağmur için dualar edildi, ekmekler dağıtıldı Kırıkkale’de azalan yağışlar ve aşırı sıcaklara bağlı kuraklığın sürmesi üzerine vatandaşlar yağmur duası etti. Yahşihan ilçesinde bir araya gelen kadınlar ise imece usulüyle pişirdikleri ekmekleri vatandaşlara dağıttı. İç Anadolu Bölgesinde en çok kuraklıktan etkilenen illerden biri olan Kırıkkale’de vatandaşlar yağmur duası ediyor. Kış ve bahar aylarında yağışların az olması sebebiyle kentte, son yılların en kurak mevsimi yaşanıyor. Türkiye’nin en uzun nehri Kızılırmak’ta da su seviyesi düştü. Yahşihan ilçesinden geçen bölümde de ırmak yatağında adacıklar ortaya çıktı. Bu sebeple birçok ilçede vatandaşlar, yağmur duası ediyor. Yahşihan’da 300 haneli sitenin bahçesinde toplanan kadınlar, imece usulüyle "yağmur ekmeği" yaptı. Duaların kabulü, yağmurun yağması ve yılın bereketli geçmesi için pişirilen ekmekler, vatandaşlara ikram edildi. Doğanlık Mahallesi Muhtarı Doğan Ulusoy, İHA muhabirine, toplanma amaçlarının yağmur duası edip, vatandaşlarla birlikte kaynaşmayı sağlamak olduğunu söyledi. Yağmur duası için ekmek pişirdiklerini anlatan Emine Koçdoğan da birlik ve beraberlik içerisinde olduklarını kaydetti. Hacer Sandalcı ise, "Allah’ımızdan yağmurlarımızı bekliyoruz. İnşallah hayırlı kısmetlerimizi, hayırlı nimetlerimizi verir. Dualarımız kabul olur inşallah" ifadesini kullandı.
Bitlis Akademisyen ve üniversite öğrencileri Ahlat’ın tarihi mekanlarını gezdi Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığının katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen "Tarihe Damga Vuranlar, Haluk Dursun" anma programı kapsamında öğrenci ve akademisyenler tarihi mekanları gezdi. İlk olarak Ahlat Müzesini gezen akademisyen ve öğrenciler, burada Müze Müdürü Mikail Ercek tarafından Ahlat’ın genel tarihi ve müzedeki eserler hakkında bilgi aldı. Daha sonra Ahlat Selçuklu Mezarlığını gezen katılımcılar, Emir Bayındır Kümbetini gezerek ilçedeki ziyaretlerini sonlandırdı. Burada gazetecilere açıklama yapan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkan Yardımcısı Ahmet Alp Arslanoğlu, “Dernek olarak Ahlat’ta, Haluk hocamızı anmak üzere bir ziyaret gerçekleştirdik. Aynı zamanda Bitlis’teki 300’ü aşkın genç arkadaşımızla da panel etkinliği yaparak hemhal olduk. Haluk hocamızı anlattık. Hem onları tanıdık hem de kendimizi tanıttık. Ardından da kültürel gezilerimize devam ettik. Bölgenin önemli noktalarını da gezdik. Son olarak Ahlat’ta tarihi Selçuklu Meydan Mezarlığını ziyaret ederek gezimizi neticelendirdik. Bizlere eşlik eden herkese teşekkür ediyorum” dedi. Geziye katılan Çankaya Üniversitesi Hukuk öğrencisi İlayda Uçar’da, “Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği olarak bugün Tarihe Damga Vuranlar, Haluk Dursun Ahlat programını gerçekleştirdik. Dün yaklaşık 200 kişinin katılımıyla güzel bir program yaparak Haluk hocamızı andık. Değerli hocalarımızda burada bizimle bilgiler paylaştı. Bugünde Bitlis’i, Ahlat’ı gezmeye çıktık. Buraları keşfettik. Anlatılanları can canlı gördük. Mezar taşlarını gördük ve çok güzel duygularla dönüyoruz. İnanılmaz bir hissiyatı vardı. Projemizi de bu şekilde canlı deneyimlemiş olduk” diye konuştu. Gezi programına AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, akademisyen ve öğrenciler katıldı.
Ankara TVHB’den ’Dünya Veteriner Hekimler Günü’ dolayısıyla basın açıklaması Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) tarafından, ’Dünya Veteriner Hekimler Günü’ nedeniyle basın açıklamasında bulundu. TVHB Merkez Konseyi Başkanı Murat Arslan, Dünya Veteriner Hekimler Günü dolayısıyla Ankara’nın Ulus semtinde bulunan Zafer Anıtı önünde yaptığı basın açıklamasında, veteriner hekimlerin yaşadığı hak kayıplarına ve özlük hakları ihlallerine dikkat çekti. Arslan, bu sorunlara çözüm bulunmaması halinde önümüzdeki süreçte iş bırakma dahil tüm demokratik haklarını kullanacaklarını da açıkladı. "Veteriner hekimler olarak çok uzun zamandır, yaşadığımız hak kayıplarına rağmen fedakarca görevimizi yapmaya çalışıyoruz" Arslan, veteriner hekimlerin 1800’lü yıllardan beri yaptıkları çalışmalarla dünya literatürüne girmiş ve çığır açan araştırmalar yaptığını söyledi. Veteriner hekimlerin 1980’li yıllardan itibaren hem çalışma alanlarının daraldığını hem de özlük haklarında kayıplar yaşadığını belirten Arslan, şunları kaydetti: "Veteriner hekimler olarak çok uzun zamandır, yaşadığımız hak kayıplarına, ötekileştirilmeye ve yok sayılmaya rağmen fedakarca ve sabırla görevimizi yapmaya çalışıyoruz. Çünkü üstlendiğimiz görevlerin ihmal edilmesi, koruyucu hekimlik, aşı üretimi, güvenilir ve yeterli gıdaya erişim, hayvan, insan ve çevre sağlığı gibi hayati alanlarda ciddi sorunlara sebep olabilecek niteliktedir. Ancak aldığımız risklere ve yıllardır süren sabırlı bekleyişimize rağmen, yaşanan haksızlık ve mesleki değersizleştirme artarak devam etmektedir. Gelinen noktada, insan onuruna yakışır yaşam ve görev yapma şartlarımız tamamen ortadan kalkmış, önlem alınması kaçınılmaz hale gelmiştir." TVHB’nin meslektaşlarının insan onuruna yakışır şartlarda çalışmaları ve yaşamaları için çaba harcadığını belirten Arslan, "Mesleğimizin uğradığı haksızlıklara karşı yıllardır sürdürdüğümüz diyalog yolları artık tükenmiş, sorunlarımızı kamuoyuna açık ifade etmekten başka bir yol kalmamıştır" dedi. Arslan, yaptığı açıklamada, kamu veteriner hekimleri için bir dizi çözüm önerisi de sundu. Bu öneriler arasında fiili hizmet zammının geri getirilmesi, emekli veteriner hekimlere ek ödeme yapılması, Özel Hizmet Tazminatları ve ek ödemelerin artırılması, Tarım ve Orman Bakanlığı’nda çalışan veteriner hekim ve veteriner hekim kökenli şube müdürlerinin büyük proje tazminatından yararlanması ve veteriner hekimlerin ek göstergesinin aldıkları eğitimle orantılı olarak artırılmasının yer aldığını söyledi. “Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü yeniden açılmalıdır” Veteriner hekimlerin birçok sorunun olduğunu da dile getiren Arslan, "Cenevre veteriner hekimliği sözleşmesine aykırı olarak Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü ve bağlı birimleri reorganizasyon adı altında kapatılmış, mesleğimize ve hayvancılığa önemli bir darbe vurulmuştur. Zaman geçirilmeden doğrudan Bakana bağlı Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü yeniden açılmalıdır. Plansız arttırılan fakültelerle eğitimde nitelik tartışılır hale gelmiş, her yıl mezun olan 3 binin üzerinde genç veteriner istihdam sorunu yaşamaya başlamıştır. Hiçbir uygulama dersi almadan iki yıllık uzaktan eğitim bölümlerinden mezun olanların veteriner fakültelerine geçiş yapması bilime aykırı olup, hayvan ve insan sağlığı açısından da risktir. Atanamayan binlerce genç meslektaşımızın umutları kırılmış, geleceklerini yurt dışında aramaya başlamışladır. Son iki yılda yurt dışına gitmek için başvuranların sayısı 20 kat artmıştır. İnsana yapılan yatırım boşa gitmiş, nitelikli beyinler ülkeyi terk etmeye başlamışlardır. Serbest çalışan veteriner hekimler orantısız mevzuatın getirdiği ağır ceza ve baskılarla hastalarına yeterli zaman ayıramaz, işlerini yapamaz hale getirilmişlerdir. Belediyelerde çalışan veteriner hekimler, merkezi ve yerel idarecilerin inisiyatif almamaları nedeniyle hedef haline getirilmiş, mobing, psikolojik ve fiziki şiddet altında çalışmak zorunda kalmışlardır. Veteriner hekimler sağlıkta şiddet yasası kapsamı dışında tutulduğundan çalıştıkları her alanda şiddet girişimlerine açık hale gelmişlerdir. Gıda, ilaç ve diğer alanlarda çalışan veteriner hekimler yıllardır iş ve ücret güvencesi olmadan çalıştırılmaktadırlar" ifadelerini kullandı. Arslan, tüm bu sorunların çözümü için yetkililere harekete geçme çağrısında bulunarak, veteriner hekimlerin hayvan ve insan sağlığı için kritik öneme sahip bir meslek grubu olduğunu ve bu mesleğin sorunlarının acilen çözülmesi gerektiğini kaydetti. Uzun soluklu hayvancılık politikalarının uygulanmaması ve ithalat nedeniyle yetiştiricinin zor duruma düştüğünü vurgulayan Arslan, sürdürülebilir bir hayvancılığın her geçen gün zorlaştığını belirtti. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık alanında çalışan veteriner hekimlerin çalıştıkları alanı bırakmak zorunda kaldıklarını aktaran Arslan, "Bu durum önümüzdeki yıllarda bu alanda çalışan veteriner hekim yokluğu nedeniyle hayvancılığa daha çok zarar verecektir" diye konuştu.