GÜNDEM - 27 Nisan 2024 Cumartesi 15:26

Hekimlerden Filistin için ’Sessiz yürüyüş’

A
A
A
Hekimlerden Filistin için ’Sessiz yürüyüş’

Kayseri’de görev yapan hekimler; İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırılara tepki göstermek için ’Sessiz yürüyüş’ düzenledi.


Kayseri Büyükşehir Belediyesi önünde toplanan hekimler; İsrail’e Filistin’e düzenlediği saldırılar nedeniyle tepki gösterdi. Grup adına konuşma yapan Muhammed Taşköprü; 7 aydır devam eden saldırılara rağmen canları pahasına hastalar için çalışan Gazzeli doktorlara selam gönderdi. Taşköprü; "7 aydır devam eden soykırım ve zulme sabreden onurlu Gazze halkına ve bütün zorluklar içerisinde açlığa, ilaçsızlığa rağmen kendi canı pahasına hastaları için var gücüyle çalışan Gazze’nin şerefli doktorlarına selam olsun. Türkiye’deki hekimler ve sağlık çalışanları olarak ’Sessiz Yürüyüş’ümüzün’ 24. haftasında yeniden Gazze’yi hatırlamak ve hatırlatmak için toplandık.


Yaklaşık bir asırdır Filistin’i işgal eden Siyonist rejim, o topraklarda sistematik bir şekilde katliamlar yapmakta, insanları yurtlarından zorla sürgün ederek vatanlarına ve mal varlıklarına el koymaktadır. İşgalci İsrail’in 7 Ekim’den itibaren süren saldırıları neticesinde şehit sayısı 35 bin, yaralılar ise 100 bin kişiyi geçmiş durumda. 20 bine yakın çocuk ise yetim kaldı. İsrail’in Gazze’de bulunan hastanelere yönelik saldırıları katliamlara dönüşmüş, ancak söz konusu saldırılar uluslararası alanda henüz bir yaptırıma maruz bırakılmamıştır. Saldırılardan önce Gazze’de yaklaşık 35 hastane bulunmakta iken bugünlerde ayakta kalan ve hala çalışmaya devam eden yalnızca 3-4 hastane mevcut. Bunların da sadece 2’sinde aktif olarak ameliyat yapılabiliyor. Hastanelerin bazıları bombalanarak tahrip edilmiş, bazılarının içindeki cihaz ve malzemeler parçalanarak kullanılamaz hale getirilmiş durumda. Büyük bir fedakarlıkla 7 aydır maaş almadan mesleklerinde çalışmaya devam eden hekim ve sağlık çalışanlarının şehit edilmesi, tutuklanması ve göçe zorlanması nedeniyle meslektaşlarımız sağlık hizmeti veremez hale gelmiştir. Gazze’nin kuzeyindeki en büyük hastane olan Şifa Hastanesi bombalandı ve hizmet dışı kaldı. Gazze’nin güneyindeki en büyük hastanesi olan El-Nasır Hastanesi bombalandı ve hizmet dışı kaldı. Ülkemiz tarafından 2011-2017 yılları arasında Gazze Şeridi’nde inşa edilen Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesinin İşgalci İsrail’in 7 Ekim saldırıları sonrasında askeri amaçlarla kullanıldığı öğrenilmiş oldu. Ayrıca son günlerde Nasır ve Şifa Hastaneleri’ndeki yıkım ve bölgede bulunan toplu mezarlar ve işkence edilerek şehit edilen insanların cesetleri İşgalci İsrail’in vahşetini gözler önüne serdi. Gazze halkı abluka altında açlığa mahkum ediliyor. Bombaların, kitle imha silahlarının dehşetinden kurtulabilen insanlar, yetersiz beslenmenin, susuzluğun, salgın hastalıkların pençesinde ölüme mahkum ediliyor. Çok sayıda artan menenjit ve Hepatit C vakası var olan durumu daha da zorlaştırıyor. Gazze’deki durum kelimenin tam anlamıyla bir soykırım. İsrail, Gazze’nin tamamını bir toplama kampına çevirmiş durumda ve hiçbir hukuk ve ahlak kuralı tanımadan, hiçbir insani değerle açıklanmayacak şekilde adeta bir soykırım yapıyor. İnsanların gidebilecekleri hiçbir yer yok ve en son sığındıkları hastaneler dahi bombalanıyor. Gittikçe zalimliği ve zulmü artan işgalci İsrail’e diyoruz ki; zalimin sonu yaklaştıkça zulmü artar ve daha da azgınlaşır, senin de sonun yaklaştı, geçmişteki tüm zalimler gibi senin de tarihin kara sayfalarında adın geçecek ve lanetle anılacaksın, bugün senin zulmüne susanlar, senin yanında olup yardımcın olanlar da ilerde utancından kaçacak delik arayacak ve yargılanmaktan kurtulamayacak. 2 milyon mazlumun göğü inleten çığlıklarına sessiz kalan sağırlarla hesaplaşacağız. Çocuk ve kadınlar öldürülünce susan dilsizlerle hesaplaşacağız. 35 bin kişinin katledilmesini görmeyen, kör taklidi yapanlarla hesaplaşacağız. Öyle bir hesap ki; bugün silahlarıyla güçlü gözükenler o gün zalimlerin yaşayacağı korkunç akıbeti yaşamaktan kurtulamayacak. Elbet bugünler de tarih olacak, bugünler de gelecekte anılacak. Bugünlere dönüp baktığında elinden geleni yapanların gönlü ferah olacak. Diğerlerinin ise ömrü vicdan hapishanelerinde geçecek. Biz Gazze’yi unutmadığımız, unutturmadığımızda, imkan olursa; gemilerle kardeşlerimizin yardımına koştuğumuzda, imkan ve şartlar müsait olmadığında, zulmedenlerin hangi akıbete uğrayacaklarını haykırdığımızda, dua ile Allah’tan yardım, sabır ve metanet dilediğimizde, boykotu gevşetmediğimizde, alışkanlık haline getirdiğimizde sevinenler mazlumlar olacak" dedi.


Gazze’nin yanında olduklarını da sözlerine ekleyen Muhammed Taşköprü; "Bebeklerin çığlıklarının dünya devletleri tarafından duyulmadığı, 7-8 yaşlarında çocukların yetim kaldığı, annelerin bebeklerine süt bulamadığı, yardım gönüllüleri, sağlık çalışanlarının ve hastanelerin birincil hedef olduğu Gazze kazandı, kazanıyor, kazanacak. Biz vicdanımızla, şuurumuzla, duamızla, eylemimizle Gazze’deki kardeşlerimizin yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.



Hekimlerden Filistin için ’Sessiz yürüyüş’

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Tekin: "(Öğretmenlere şiddet) Bu tür fiillere karşı cezaların yüzde 50 oranında artırımlı olarak verilmesini teklif ettik" Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Hazırladığımız Öğretmenlik Meslek Kanunu içerisinde öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddet içeren fiillerle ilgili taslakta, bu türden fiillere karşılık ceza kanunlarında öngörülen cezaların yüzde 50 oranında artırımlı olarak verilmesini teklif ettik" dedi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Eğitim İş Sendikası, Eğitim-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim Bir-Sen genel başkanları ile Bakanlıkta istişare toplantısı gerçekleştirdi. Toplantının ardından açıklamalarda bulunan Bakan Tekin, öğretmenlere ve eğitimcilere yönelik her türlü şiddeti Türkiye’nin geleceğine ve varlığına yapılan bir saldırı olarak nitelendirdiklerini ifade ederek, "Şiddetle kınıyoruz. Meslektaşlarımıza yapılan bu tür çirkin saldırıların son bulması için tüm gücümüzle mücadele etmeye kararlıyız. Bu konuda bizzat Cumhurbaşkanımız sürecin sonuna kadar takipçisi olmamız konusunda bizleri talimatlandırdı. Bakanlık olarak bizler de bu tür olaylarla ilgili yargı süreçlerine bizzat müdahil olup, takip etmek üzere alabileceğimiz bütün tedbirleri alıp, her türlü adım atmaya kararlıyız. Bu süreçte bize destek olan emniyet mensuplarımıza ve yargı mensuplarımıza huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Bir eğitimci, bir baba ve bir vatandaş olarak öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin güven içinde eğitim görebilmeleri, öğretebilmeleri için gereken her şeyi yapma konusunda kararlıyız. Öğretmenlerimize yönelecek hiçbir baskı ve şiddeti asla kabul etmeyeceğimizi, öğretmenlerimizi asla kimseye ezdirmeyeceğimizi buradan bir kez daha tüm Türkiye ile paylaşmak istiyoruz" diye konuştu. "Meslektaşlarımızın hukukuna bir aile havasında hep beraber sahip çıkalım" "Bu acı olay, eğitim camiası olarak üzerinde sürekli düşündüğümüz ve derinlemesine mücadele ettiğimiz bir konu olan eğitimde şiddetin kökünü kazıma çabamızın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdi" ifadesini kullanan Bakan Tekin, şunları aktardı: "Bu sorun ve bu soruna çözüm üretmek topyekûn ve kararlı bir mücadele ile mümkündür. Öncelikle şunun altını çizmek istiyorum. Bizler bu konuda alınması gereken bütün tedbirleri bugüne kadar almaya çalıştık, bugün alıyoruz, bugünden sonra da almaya devam edeceğiz. Ancak bu konuda velilerimizden, sivil toplum örgütlerinden, kamu kurumlarından ve kısacası tüm paydaşlarımızdan bize destek olmalarını, kendi sorumluluklarını daha özenli bir biçimde yerine getirmelerini özellikle istirham ediyoruz. Bu kapsamda bize öğretmen başta olmak üzere ailesine, topluma ve milletine saygıyı emreden geleneğimizi ve değerlerimizi eğitim öğretim süreçlerinin içinde daha belirgin bir biçimde yer vermeyi önemsiyoruz. Öğretmen arkadaşlarımızdan da bir beklentim var. Aramızdaki her türlü fikir ayrılıklarını, düşünce ayrılıklarını, yaşam tarzı farklılıklarını bir tarafa bırakarak mesleğimizin onuruna ve meslektaşlarımızın hukukuna 1 milyondan fazla mensubu bulunan bir aile havasında hep beraber sahip çıkalım." Bakan Tekin, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin de, "Hepinizin bildiği gibi Öğretmenlik Meslek Kanunu Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildikten sonra Bakanlığımız kanun süreciyle ilgili yeni bir hazırlık aşaması başlattı. Bu süreç devam ediyor. Hazırladığımız Öğretmenlik Meslek Kanunu içerisinde öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddet içeren fiillerle ilgili olarak şu hükümlere de taslakta yer verdik. Bu türden fiillere karşılık ceza kanunlarında öngörülen cezaların yüzde 50 oranında artırımlı olarak verilmesini teklif ettik. Bu fiilleri işleyenlerin hapis cezalarının ertelenmesinin engellenmesini talep ettik. Bu fiillerin doğrudan tutuklanma sebebi sayılarak, bu fiilleri işleyenlerin tutuksuz yargılanmasının yolunun kapatılmasını talep ettik. Bir de kanun metninde özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmen ve diğer eğitim çalışanlarının da görevleri sebebiyle kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılmalarını teklif ettik. Hazırladığımız taslak metin önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayına gelecek. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekillerimizin de siyasi parti ayırt etmeksizin hepsinin bu sürece sahip çıkacağından eminim" dedi. Bu süreçte öğretmenlerin yanlarında olacaklarını vurgulayan Tekin, "Onların sorunlarına kulak vermek, onların sesi olmak bizim en önemli görevimiz olacak. Onlara yönelik şiddeti asla ve asla kabul etmediğimizi, etmeyeceğimizi her ortamda dile getireceğiz. Bu minvalde çalışmalarımızı devam ettireceğiz" dedi. "Başka tür şiddet olayları açısından hedef gösterilme riski bulunduğundan hassasiyetle yaklaşılmalı" Basın mensuplarına bu konuda duyarlılığı arttırma çabalarından dolayı teşekkür eden Bakan Tekin, "Şiddete uğrayan arkadaşlarımızla ilgili olarak bu konuda farkındalığı arttırmak, duyarlılığı arttırmak yönündeki çabalarınızdan dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Ancak bu süreçte bazı öğretmen arkadaşlarımızın yayınlanan görüntülerden kişisel hak ve hukuklarının ihlal edildiğinden veyahut başka tür şiddet olayları açısından hedef gösterilme riski bulunduğundan dolayı bu konudaki görüntülerde ve haberlerde biraz daha bu konuya hassasiyetle yaklaşılmasını özellikle istirham ediyorum. Bu konuda sizin yapacağınız yayınların, oluşturacağınız medya havasının bizim açımızdan çok önemli olduğunu ve bu anlamdaki desteklerinizi her daim beklediğimizi bir kez daha ifade ediyorum. Destekleriniz için teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu. Bakan Tekin’e basın açıklaması sırasında Türk Eğitim-Sen ve Eğitim Bir-Sen genel başkanları da eşlik ederken, Eğitim İş Sendikası ve Eğitim-Sen genel başkanları ise basın açıklamasına katılmadı. "Ayrım yapmaksızın meseleyi ortak meselemiz olarak görürüz" Bakan Tekin’in açıklamalarının ardından konuşan Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, yapılan daveti önemli ve kıymetli bulduklarını belirterek, "Söz konusu eğitimcinin, eğitim çalışanlarının canı, kamu görevlilerinin canı burada hiçbir ayrılık konusu gözetmez ve bu konuda ortak hareketi son derece önemli buluruz. Meslek kanunu tartışması geçen dönem yapıldığında biz meslek kanununda şiddete ilişkin düzenlemeyi ısrarla istemiş, bunun da fikri takibini yapmış, Genel Kurul aşamasında da elimizden gelen tüm gayreti göstermiştik ama bunda muvaffak olamadık. O günden bugüne cereyan eden hadiselerin de hepsinde tepkimizi, tavrımızı ortaya koyduğumuz gibi bu anlamda acıda ailelerin, yaralı arkadaşlarımızın yanında olmayı bir görev addettik. Biz eğitim çalışanlarının örgütlendiği bir yapıyız. Bu konuda hiçbir eğitim çalışanı ayrım yapmaksızın meseleyi ortak meselemiz olarak görürüz" dedi. "Bir daha böyle elim hadiselerin yaşanmasına engel olacak tedbirler hayata geçirilir diye düşünüyorum" Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan ise, eğitimcilere yönelik şiddetin son olmasını arzu ettiklerini söyleyerek, "Öğretmenlik Meslek Kanunu içerisinde eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti önleyici tedbirlerin bir an önce yapılacağı haberini memnuniyetle karşıladık. Meclis aşamasında süreç inşallah inkıtaaya uğramaz. Bir daha böyle elim hadiselerin yaşanmasına engel olacak tedbirler hayata geçirilir diye düşüyorum" ifadesini kullandı.
Ankara Keçiören’de huzurevi sakinleri model uçak yapımı eğitimi aldı Ankara’nın Keçiören Belediyesi, huzurevinde kalan vatandaşlar için model uçak yapımına yönelik eğitimler başlattı. Keçiören Belediyesi bünyesinde hizmet veren Gönül Köşkü Huzurevi’nde yaş almış büyükler için model uçak yapımına yönelik eğitimler başladı. Model uçak yapımını en ince ayrıntısına kadar öğrenen huzurevi sakinleri, yaptıkları uçakları gökyüzünde uçurmak için gün sayıyor. Huzurevinde misafir edilen yaş almış büyüklerin keyifli ve huzurlu vakit geçirmesi için tüm imkanları seferber ettiklerini belirten Keçiören Belediye Başkanı Mesut Özarslan, “Belediyemiz ile Türk Hava Kurumu Genel Başkanlığı iş birliğinde her yaşta öğrenmenin önemini vurgulamak için model uçak yapımına yönelik projemizi hayata geçirdik. Öğrenmenin de eğlenmenin de yaşı yoktur” dedi. Havacılığa ve uçak yapımına ilgi duyan büyüklerin katılımıyla gerçekleştirilen tanıtıcı, bilgilendirici ve uygulamalı eğitimlerin sonunda ortaya çıkacak model uçağın uçurulması hedefleniyor. Model uçak eğitimlerinin ilk aşamasının 4 hafta sürmesi planlanıyor. Gelişim aşaması olan ikinci 4 haftalık süreçte ise projenin olgunlaştırılması amaçlanıyor. 6 haftalık son aşamada ise uçağa motor takma ve uçağın uçurulması süreci gerçekleştirilecek. 14 hafta sürecek kursun sonunda uçmaya hazır olan model uçak tanıtılarak törenle gökyüzünde uçması hedefleniyor.