GÜNDEM - 11 Ağustos 2009 Salı 16:24

Baykal: Hükümet neyin peşinde?

A
A
A
Baykal: Hükümet neyin peşinde?

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin 'Kürt açılımı'nın ne olduğu ve neyi içerdiğine ilişkin ortada somut hiçbir şeyin bulunmadığını belirterek, "Bununla ilgili bir işaret aradık ama bu saate kadar herhangi bir ışık ve işaret alamadık. Zihinlerinde bir öneri var da bunu mu telaffuz edemiyorlar?" diye konuştu.

MUAMMER TAN/ANKARA

CHP Grup Toplantısı'nda konuşan Baykal, hükümetin 'Kürt açılımına' cevap verdi. Çankaya Köşkü'nden başlayan bu sürece ilişkin 'iddialı ve köklü değişimler öngörüldüğünün' ifade edildiğini belirten Baykal, "Bu söylem aylardır söyleniyor. Bunun içinde ve altında ne var? Bununla ilgili bir işaret aradık ama bu saate kadar herhangi bir ışık ve işaret alamadık. Hükümet neyin peşindedir anlamadık" dedi.

"Böyle bir söylemle harekete geçiyorlar, bir de herkesin bunun içinde olmasını istiyorlar" diyen Baykal, "Onları heyecanlandıran bir durum varsa, bunu paylaşsınlar. Yuvarlak laflarla ve temennilerle bu politikayı yürütmek mümkün değildir" diye konuştu.

Hükümetin bu konu hakkında daha açık bir söylem geliştirmesi gerektiğini vurgulayan Baykal, "Somut bir öneri yok mu, yoksa zihinlerinde bir öneri var da bunu mu telaffuz edemiyorlar" diye konuştu. Konuya ilişkin hükümetin ne yaptığını bilmeden, nasıl destek vereceklerini ifade eden Baykal, şunları kaydetti: "Bu kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Başbakan, süreçten bahsediyor. Süreç bizzatihi kendisi. Dostlar alışverişte görsün. Süreçten bahsediyormuş, çözümden bahsetmiyormuş.

Nereye bağlayacaksın bu işi? Bu konu savsaklanabilir olmaktan çıkmıştır. Ciddi, sorumlu ve dürüst olmak gerekmektedir. Niçin ve neden yapacaksın? Çıkıp söyleyeceksin. Çaresizlik, çözümsüzlük ve süreç lafının arkasına saklanma bu olayın ciddiyetiyle bağdaşmıyor."

MİLLİ VE ETNİK KİMLİK


Türkiye'nin anayasal yapısı itibariyle ırk ve kafatası devleti olmadığını dile getiren Baykal, "Hepimiz bu topraklarda, bu milletin bir parçası olma bilinciyle yaşıyoruz. Hepimizin farklı kimliklerinin olmasından da mutluluk duyuyoruz" şeklinde konuştu. Başbakan'ın milli kimlik ile etnik kimliği birbirine karıştırdığını belirten Baykal, şöyle devam etti: "Hepimiz Türk milletinin parçasıyız. Türk milleti bizim milli kimliğimizdir. Milli kimliğimiz; Arap, Arnavut, Gürcü, Çerkez, Kürt olmamıza engel değildir.

Bu kimliğin altında etnik kimlikler var. Başbakan, milli kimliği atlayarak, hatta Türk milli kimliğini de atlayarak, bunu etnik kimlik olarak görmektedir. Türkiye'de Türk milli kimliği, etnik kimlik değildir. Bunu Sayın Başbakan'ın öğrenmesi lazım. Türk kimliğini etnik kimlik sayarsam bu sorunlar çözülür mü? Etnik kimliğe saygı esas. Başım gözüm üstüne. Hiçbir mesele yok.

Ama iş burada bitmiyor. Ama hepimiz Türk milletinin bir ferdi olacağız. Milli kimlik ile etnik kimlik hasım ve düşman değildir. Ama birileri etnik kimliği, milli kimliğin önüne geçirmeye kalkarsa bu yanlış."

Parti olarak etnik kimlik konusunda 30 yıl önce bir açılım yaptıklarını hatırlatan Baykal, "Biz bunu Türkiye'yi bölmek ve parçalamak için değil, insan ve hak özgrülüklerinin bir gereği olarak yapmıştık. Devlet etnisiteye bulaşmasın demişiz" şeklinde konuştu.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Kürt vatandaşların çok büyük sorunlar içinde bulunduğunu bildiğini ifade eden Baykal, "Oradaki gençlerin hırslarını ve isteklerini terör örgütü için değil, dini örgütler için değil, Türkiye'nin kalkınması için kullanmak zorundayız" dedi. Bu kapsamda, Türkiye'nin en iddialı okullarının bölgedeki her ile açılması gerektiğini belirten Baykal, "Yapılacak iş oraya iddialı bir eğitim politikasıyla girmektir" ifadesini kullandı.

"BİZİMLE KONUŞMAK İSTİYORLARMIŞ. SÖYLÜYORUM İŞTE, DİNLE"


Baykal, devletin de bölgede istihdam sağlamak için zarar etse bile fabrika kurması gerektiğini de savunarak, "Orada üç kuruşun hesabını yapmayacaksın. Fabrika kuracaksın, zararı da göze alacaksın. Canın gitmesin, paran gitsin. Bir büyük hamle yap, her ile fabrika kur" şeklinde konuştu.

"Biz kaynaştırıcı önerilerin yanındayız, ayrıştırıcı önerilere karşıyız" diyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu milletin yeni bir kimliğe ihtiyacı yoktur. Türkiye Milleti lafını anayasadan çıkarınca kaynaşacakmışız. Hadi canım sen de. Anayasamızdan bunu değiştirmeye kimsenin hakkı yoktur. Bizimle görüşmek istiyorlarmış, bizi dinlemek istiyorlarmış. Burada söylüyoruz işte. Dinle ve ona göre davran."

CHP Genel Başkanı Baykal, milli eğitime de etnisiteyi sokmak istediklerini savunarak, "Mili eğitime, dini sokarak en büyük zararı verdiler. Şimdi de etnisiteyi sokmak istiyorlar. Etnik anlayışa göre ayrıştırma yapmak istiyorlar" diye konuştu.

FINDIK POLİTİKASI

Baykal, hükümetin yeni fındık politikasını da eleştirdi. Açıklanan 'Fındık Stratejisi' ile fındık ekilecek alanların azaltılmasının amaçlandığını söyleyen Baykal, "Bu hiçbir şekilde tutarlı bir politika değildir. Geçmişte aynı politika denenmiş ve tutmamıştır" dedi. Fındık politikasının, ekim alanlarını daraltarak değil yeni alanlara izin vermeyerek, yeni bir politikayla ortaya konması gerektiğini ifade eden Baykal, "Bu politikanın uygulanabilirliği yoktur. Fındık üreticisi tekrar perişan edilmektedir.

Fındığa ihanet eden bir iktidarın aldatmacalarına ve yalanlarına artık kimse inanmamalıdır" diye konuştu.

Baykal, Suriye seelirten Baykal, şöyle devam etınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesini öngören yasa tasarına ilişkin Anayasa Mahkemesi'ne yaptıkları başvurunun Yüksek Mahkeme tarafından hızlı bir şekilde değerlendirildiğini söyledi. Mahkeme'nin iptal istemi istedikleri tasarının 3. maddesini iptal ettiğini belirten Baykal, "Bu CHP'nin başarısının ötesinde, hukukun bir başarısıdır. Anayasa Mahkemesi yüreğimizi serinletmiştir. Ancak AKP yöneticileri bunu anlamış değildir" dedi.

ENERJİ VE RUSYA İLE YAPILAN ANLAŞMALAR

Baykal, son dönemde enerji alanında önemli imzalar atıldığını ve kararlar alındığını söyledi. Türkiye'nin önemli bir bağlantı konumunda bulunduğunu ve bunun en iyi şekilde değerlendirmesi gerektiğine işaret eden Baykal, enerji alanındaki gelişmeleri 'çok dikkatlice izlediklerini ve değerlendirdiklerini' söyledi.

İmzalanmasından mutlu oldukları Nabucco Projesi'nin ardından Rusya ile Güney Akım Projesi'nde anlaşma yapılmasını eleştiren Baykal, her iki projenin birbirinin karşıtı olduğunu söyledi. Bölgedeki doğalgaz kaynaklarının her iki projeyi besleyebilir nitelikte olmadığını belirten Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ya onu yapacaksın, ya bunu yapacaksın. Nabucco Projesi ile çok mutlu olmuştuk.

Nabucco'yu öldürecek, Rusya'nın hakimiyetini pekiştirecek ve Türkiye'nin devre dışında olacağı bir projeye imza atıldı. Bunun karşılığında biz ne aldık bilmiyoruz ama Çalık Grubu istediği petrolü aldı."

Baykal, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, askere sivil yargı yolunu açan düzenlemeye ilişkin CHP'nin tavrının bir telefonla değiştiğine yönelik açıklamalarına da sert tepki gösterdi. "O sözler, onun boyuna posuna, siyasi geçmişine yakışmıyor" diyen Baykal, şunları söyledi: "Sayın Arınç, söylediği sözlere inanıyorsa, kim telefon etmiştir, bunu açıkça ortaya koysun. Bunu yapmazsa, RTÜK konusunda büyük darbe yiyen saygınlığı daha da darbe yiyecektir. Derhal ne biliyorsa söylemelidir.

Birşey bilmiyorsa özür dilemelidir. CHP'ye telefon edip, politika değişikliği yaptıracak hiçbir güç yoktur. Buna kimsenin gücü yetmez. Hiçbir CHP milletvekili o kanuna oy vermemiştir.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde 300 binden fazla konut inşaatı devam ediyor" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.