SAĞLIK - 22 Ekim 2017 Pazar 10:33

Bebek ve çocuk beslenmesinde bunlara dikkat!

A
A
A
Bebek ve çocuk beslenmesinde bunlara dikkat!

Eskişehir Özel Ümit Vişnelik Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Naim Ay, çocuklarda iştahsızlık konusunda açıklamalarda bulundu.

İştahı, yiyeceğe karşı olan istek olarak nitelendiren Ay, bunun eksikliğinin ‘iştahsızlık’ olarak tanımlandığını belirtti. Ailelerin çocuklarının iştahsız olmasından yakındığını söyleyen Ay, “Anneler çocuklarının hep iştahsız olduğunu söyler. Çocuk, ailenin istediği kadar yemiyorsa buna iştahsız denebiliyor. Biz çocuğun boyuna, kilosuna, baş çapına, büyüme eğrilerine bakıyoruz. Onlarda ciddi bir sorun yoksa iştahsızlığı bir nebze önemsemeyebiliriz. Ama ölçümlerde bir sorun varsa iştahsızlık önemsenmeli, araştırılmalı. Çocuk kilo almıyorsa sorun vardır ama boy da etkilendiyse iş daha ciddidir. Aileler çocuğun gelişimi iyi olduğu halde, iştahsız olduğunu ifade ederek sorun olmasa da bizden iştah açıcı ilaç istiyorlar. Anneyi ikna etmemiz gerekiyor. Çocuğun gelişimi iyidir, bir hastalık bulgusu yoktur diyoruz. Çocuğun yaşına uygun beslenmesine yardımcı olmamız gerekiyor. Hastanın öyküsünü, doğum geçmişini, yeme listesini öğrenip, kan tahlili, idrar tahlili, ultrason gibi tetkiklerle araştırıp bir sebep varsa ona göre tedavi ediyoruz” dedi.

“İştahsızlık 4 ay ile 2 yaş arasında fazla”

Yenidoğan dönemindeki iştahsızlıkları ve kilo alamamayı daha çok önemsediklerini söyleyen Ay, konuşmasının devamında şunları söyledi; “İştahsızlığın altında organik bir hastalık olmayabiliyor. İlk 6 ayda özellikle iştahsızlık varsa çocukta idrar yolu enfeksiyonu, kansızlık, doğumdan gelen sorunlar, karaciğer veya kalple ilgili sorunlar, enfeksiyon hastalıklarına neden olabiliyor. Bunu araştırmak çocuk doktorunun görevi. Özellikle demir eksikliği anemisi her yaşta iştahsızlığın en önemli nedenlerinden birisidir. İştahsız çocuklarla ilgili en çok şikayeti 4 ay ile 2 yaş arasında görüyoruz. 1-2 yaş arasındaki iştahsızlığın sebebi anne ile çatışma, aileyi kullanma gibi psikolojik nedenlere de bağlı olabiliyor. Anne sütü çok iyiyse ek gıda için 6. ay beklenmeli. Ama anne sütü yeterli değilse 5’inci aylara doğru ek gıdaya başlanmalı. 4’üncü aydan önce kesinlikle ek gıda verilmemeli. Anne sütü yetmiyorsa formül mamalar verilmeli. Ek gıdaya başlamak için 6’ncı ay geçirilmemeli. Anne sütü çok iyi de olsa en geç 6’ncı ayda ek gıdaya başlanmalı.Çünkü sonrasında çiğneme sorunları yaşanıyor. Ek gıdaya geçince yiyecekler önce bulamaç, sıvı kıvamda verilmeli, 6 aydan itibaren sofraya oturmalı. 9-12 ayda pütürlü yemeye başlamalı, 1 yaşından sonra düşe kalka ortalığı batırarak kendi yemeye başlamalı.”

6’ncı aydan sonra bebeğin nasıl ek gıdaya alıştırılması gerektiği hakkında önerilerde bulunan Naim Ay, “6’ncı aydan sonra evde mayalanmış yoğurt, meyve suyu, meyve püresi, pekmez, sütlü muhallebi, yumurta sarısı, pastörize tuzsuz peynir, çorba verilmeli. 1 yaşına kadar bal ve tuz önermiyoruz. Çocuğa haftada bir kere yeni bir yiyecek verilecek. Bu hafta yoğurda alıştırıp, bir dahaki hafta yumurta sarısına, haftaya çorbaya alıştırılmalı. Ağız tadı iyice oturtulmalı. Çorbalara 2-3 kere çekilmiş kırmızı et konulması lazım. Kemik suyu kıymanın yerini tutmaz. Kıymada protein, demir yüksek düzeyde vardır. Onbeş günden sonra D vitamini, dördüncü aydan sonra demir desteği gerekiyor” diye konuştu.

“6 aya kadar bebeklere su verilmemelidir”

6 aya kadar bebeklere su verilmemesi gerektiğine ise dikkat çeken Ay, konuyla ilgili şunları söyledi; “Havalar çok sıcak, aşırı terliyor, sıvı kaybı oluyor ise o dönemde kaynatılmış soğutulmuş su verilebilir. Hijyene uyulmalı. Süt konusu da sıkıntılı. Çoğu ülke bir yaşından önce sütü yasaklıyor. 6. aydan sonra çorbalarda, muhallebilerde süt kullanılabileceği söyleniyor” dedi. Bu arada inek sütü ile keçi sütü arasında fark yok. Süt allerji yapıyor, kansızlık yapıyor. Allerjisi yoksa kullanılabilir.

BLW beslenme yönteminden de söz eden Ay, “BLW yönteminde bir sebze haşlanıyor ya da buharda pişiriliyor, çocuğun önüne konuyor 2-3 gün sadece onu yiyor. 2-3 gün bir tadım ve kendi kendine yemeği öğrenme dönemi. Meraklı annelere yapabilirsiniz diyorum. Ama uygulaması çok zor. Blender bebek dediğimiz bir grup var. ‘Çocuğum yesin de nasıl yerse yesin’ diyen bir anne grubu bu. Her şeyi blenderden geçirip çocuğu pütürlü gıdalara, kaşığa- bardağa alıştırmayıp 3 yaşına kadar mama bulamaç gibi şeyler verilen çocuklar var. Kaşığa bardağa alıştırılmıyor. Altıncı aydan sonra çocuk ağız büyüklüğüne uygun kaşıkla beslenmeli. Annenin 9-10 aydan itibaren pütürlü gıdalara başlatması lazım. Çocuk kendi eliyle kaşığı bardağı tutmalı. Bulamaç türü yiyecekleri 9’uncu ayda bırakmamız lazım. Taneli çiğneyebileceği şeyler verilmeli. Solunum yoluna kaçabilecek parçalı sert gıdalara dikkat edilmeli.”

“Seçici çocuklar var”

Seçici çocukların da olduğunu dile getiren Uzman Dr. Naim Ay, “Bunlar yemek seçen çocuklar. 6 aylık çocuklarda yüzde 20 oranında seçicilik varken, 2 yaşına gelince bu oran yüzde 50 oluyor. Seçimlerine saygı duyulması gerekiyor. Baskı uygulamamak gerek. Ailede seçici varsa çocuğa belli etmemeli. Özellikle sebzeler ara ara açken tekrar sabırla denenmeli. Bir diğer grupta yavaş çiğneyenler var. Bunlarda da sabır göstermek gerekiyor. Ama saatlerce tabakla çocuğun peşinde koşulmaması lazım. Yemek saati 20 dakikayı geçmemeli. Bir de hızlı doyanlar var. Birkaç lokmada doyan çocuklar. Onların da öğün sayısını arttırmak gerekiyor” şeklinde konuştu.

“Beslenmelerde hatalara dikkat etmeliyiz”

Çocukların beslenmesinde yapılan hatalardan söz eden Ay, şunları söyledi: “Çocuğa gece süt veriyorsanız, gündüz meyve suyu içiyorsa, eline bisküvi, çikolata veriyorsanız o çocuk acıkmaz. Kesinlikle çocuk açlık dönemi geçirmeli. Yemek saati belli olmalı. Çocuklarınızın acıkmasına fırsat verilmeli. Günde 10 öğün değil artık 4 öğün yemeli. Kesinlikle sofraya beraber oturulacak. TV, tablet oynarken yemeyecek. İlgisini çekecek bir şey olmayacak. Çocuk sebzeye, meyveye alıştırılmalı. Çocuğun tabağı büyük olmamalı. Tepeleme doldurulmamalı. Tabağı süslenmeli. Ödül ve ceza yok. Yersen şunu yaparım’ demeyeceksiniz. Yemezse de ceza verilmemeli, yemeği zevk haline getirmek gerekiyor. Acıkmadan yemesi için ısrar etmek, ara öğünler verip açlığını bastırmak, peşinde tabakla dolaşmak iştahsızlık sebepleri. Aileler yeme konusunu abartıyorlar. Biraz sakin ve sabırlı olmaları gerekiyor. Boyu kilosu iyi, gelişimi iyi çok sık hasta olmuyorsa çocuğu zorlamamak gerekiyor.”

3N+1N kuralından söz eden Ay, “3N yani nerede, ne zaman, ne yeneceğine aile karar versin. 1N yani ne kadar yiyeceğine çocuk kendi karar versin. Çocuğa saygılı olmak gerekiyor” dedi. Toplumda ve dünyada obezite yaygınlığı olduğuna da dikkat çeken Ay, “Yemeği de abartmamak gerekiyor. Yeterli- dengeli olmalı.” ifadelerini kullandı. 

Mustafa Yıldırım
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Fatma Şahin’den CHP’li Başarır’a yalanlama Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın TBMM’de yaptığı konuşmada Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’ndaki "Gabi" isimli filin öldüğü ve durumun kamuoyundan gizlendiği yönündeki iddialarını yalanladı. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın Gaziantep Doğal Yaşam Parkı ve parktaki "Gabi" isimli filin öldüğü yönündeki iddialarına tepki gösterdi. Başkan Şahin, Başarır’ı Gaziantep’e davet etti. TBMM’de fil Gabi’nin öldüğüne yönelik iddialar sonrası Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’ndaki duruma ilişkin açıklama yapan Şahin, fil Gabi’nin videosunu paylaşarak ölmediğini ispatladı. Söz konusu açıklamaların ardından Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, X hesabı üzerinden kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik bir paylaşım yaptı. TBMM’de fil Gabi’nin öldüğüne yönelik iddialar sonrası Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’ndaki duruma ilişkin sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Şahin, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nda bulunan fil Gabi ile gündeme getirdiği iddiaları yalanladı. Şahin paylaşımında, fil Gabi’nin Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nda bulunduğunu belirterek, "Ali Mahir Başarır’ın Meclis’te dile getirdiği tümüyle yanlış açıklamalar sonrası bu bilgiyi paylaşma ihtiyacı doğdu. Sayın Başarır, kendinizden çok emin biçimde fil ölmüş diyorsunuz. Gabi ölmüş gizliyormuşuz. Gabi, Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nda çok iyi durumda, sağlığı ve keyfi yerinde. Bu görüntüleri de bugün çekildi, ziyarete de açık durumda. Avrupa’da ve dünyada, şartlarıyla örnek gösterilen merkezimizde, her gün düzenli beslenmesi ve bakımı özenle yapılıyor. Bu konuda son dönemde organize biçimde yapılan haber ve paylaşımlar tümüyle yanlış. Gabi, dünyanın ilk tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelen fili. Gaziantep’te, güvenli ve sağlıklı bir ortamda yaşamını sürdürüyor. Buyurun gelin, kapımız her zaman açık. Sayın Vekilim, madem bu konu bütçe görüşmelerinde dile getirilecek kadar merak ediliyor, bir telefon kadar yakınız, bize sorup doğrusunu öğrenebilirsiniz. Zira Gazi Meclis kürsüsünden yapılan her açıklamanın doğru olması hepimiz için çok önemli" dedi. Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nın maskotu olan ve geçtiğimiz ay ileri yaşa bağlı çoklu organ yetmezliği nedeniyle 32 yaşında hayatını kaybeden "Şakir" isimli zürafanın ölümüyle ilgili de bilgi veren Şahin, "Öte yandan geçtiğimiz ay, uzun yıllardır bizimle olan Zürafa Şakir’i kaybettik. Zürafalar doğal yaşamlarında 15-20 yıl yaşıyorlar ama Şakir’in iyi ve doğru bakılması sayesinde 32 yıllık uzun bir ömrü oldu. Son 1 yıldır yaşlılıktan sebep rahatsızlıkları nedeniyle artık ayağa dahi kalkamayan ve çoklu organ yetmezliği nedeniyle kaybettiğimiz Şakir’i kaybetmenin üzüntüsünü kamuoyu ile de paylaşmıştık. Biz her konuda bu derece şeffaf, açık bir iletişim yürütürken, şu anda sağlıkla yaşayan Gabi üzerinden tümüyle yanlış bilgilerle meclisi meşgul etmeniz gerçekten üzücü. Gaziantep Doğal Yaşam Parkı, Türkiye’nin en büyük ve en çok ziyaret edilen doğal yaşam parkıdır. Herkesi tüm gerçeği ve güzellikleri yerinde görmeye davet ediyor, Gaziantep’e bekliyoruz" diye konuştu.
İstanbul Esenyurt’ta halk sağlığını tehdit eden işletme mühürlendi: Kaçak ve sağlıksız 1 ton tavuk eti imha edildi Esenyurt Belediyesi zabıta ekipleri, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleriyle birlikte yaptıkları denetimlerde, hijyen ve satış kurallarına aykırı şekilde, kaçak olarak kanatlı et satışı yapan bir işletme tespit edildi. Halk sağlığını tehdit ettiği belirlenen yaklaşık 1 ton kanatlı et ise ekiplerce imha edildi. Esenyurt Belediyesi zabıta ekipleri, halk sağlığını korumaya yönelik denetimlerini aralıksız sürdürüyor. Bu kapsamda İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleriyle birlikte Yunus Emre Mahallesi Mandıra Caddesi’nde gerçekleştirilen denetimlerde, hijyen ve satış kurallarına aykırı şekilde, kaçak olarak kanatlı et satışı yapan bir işletme tespit edildi. Yapılan incelemelerde mevzuata aykırı faaliyet gösterdiği belirlenen işletme, zabıta ekipleri tarafından mühürlendi. Halk sağlığını tehdit ettiği belirlenen yaklaşık 1 ton kanatlı et ise ekiplerce imha edildi. Denetim ve imha anları zabıta ekiplerinin yaka kameralarına yansıdı. "Esenyurt’un sağlığı, temizliği ve güvenliği için çalışıyoruz." Konuya ilişkin açıklama yapan zabıta memuru İsmet Celal Dalkılıç, "Yunus Emre Mahallesi’nde kaçak olarak faaliyet gösteren kanatlı et parçalama tesisini ekiplerimizle birlikte mühürledik. Hijyenik şartlara uymayan etlere el koyarak imhasını gerçekleştirdik. Denetimlerimiz devam ediyor. Esenyurt’un sağlığı, temizliği ve güvenliği için çalışıyoruz. Esenyurt Belediyesi olarak halkımızın sağlığını önemsiyoruz" dedi.
Gaziantep Eşinden öğrendi, dökümü sanat eserine dönüştürüyor Gaziantep’te yaşayan Senem Sevdim, bir yıl önce eşine yardım etmek amacıyla başladığı bronz döküm mesleğinde usta oldu. Bronz dökümü el işçiliği ile sanat eserlerine dönüştüren Sevdim, Türkiye’nin birçok ilinden gelen siparişleri yetiştirmeye çalışıyor. 5 çocuk annesi 47 yaşındaki Senem Sevdim, 54 yaşındaki eşi Abdullah Sevdim’den bronz döküm işlemini öğrenerek kısa süre içerisinde kendini kısa sürede geliştirdi. Zamanla dökümden hayvan ve araç figürleri ile çeşitli figürler üreten Sevdim, kentte bu işi yapan sayılı ustalardan biri haline geldi. Siparişleri yetiştirmekte zorlandığını gördüğü eşine yardımcı olmak için gelmeye başladığı dükkanda eşiyle çalışmaya devam ettiği sırada kendisini geliştiren Sevdim, azim ve kararlığıyla kadınların istediği her işte başarılı olabileceğini ispatlıyor. Eşinin çalıştıracak eleman bulamadığı için başladığı döküm aksesuar işinde usta olan Sevdim, kalıplara dönüştürülen dökümden süs eşyası ve ev aksesuarları yapıyor. İşinde adeta usta olan, bin bir emek ve zahmetle yaptığı ürünleri göz kamaştıran Sevdim, bir yandan eşinin eleman sıkıntısını gidermenin bir yandan da evine birlikte ekmek götürmenin mutluluğunu yaşıyor. Eşiyle birlikte bronz dökümü sanat eserlerine dönüştüren ve yaptığı motiflerle adeta sanatını konuşturan Sevdim, kocasının sağ kolu oldu. Sevdim çiftinin yoğun emek vererek titizlikle işledikleri aksesuarlar, Türkiye’nin birçok ilinden talep görüyor. Çiftin elinden çıkan sanat eseri niteliğindeki aksesuarlar, koleksiyonerlerin ve sanatseverlerin de ilgisiyle karşılaşıyor. Bir yıldır eşiyle çalıştığını, eşine öncelikle basit işlerde yardımcı olmaya başladığını ve daha sonra işi iyice öğrenerek eşinin yükünü hafiflettiğini söyleyen Senem Sevdim, çalışmaktan keyif aldığını ifade etti. Kadın elinin sanata yatkın olduğunu belirten Senem Sevdim, "Eşim 5 yıldır bakır ve alüminyum döküm işi üzerine çalışıyordu. Daha sonra dükkan açtık. Eşim bu işi yapmaya başladı. Elemana ihtiyacı vardı. Ben de eşimle beraber bu işi yapmak istedim. Dikkatimi çektim, merak ettim. Geldim eşimle beraber çalışmaya başladım. Güzel, zevkli bir iş ve çok severek yapıyorum. Eşime yardımcı oluyorum. Birlikte çalışıyoruz. Telleme, taşlama ve zımparalamaları yapıyorum. Telleme, taşlama ve zımparalama gibi farklı aşamalardan sonra ürünlerimizi hazırlıyoruz ve satışa sunuyoruz. Eşimle birlikte çalışmak çok güzel. Ben dükkana öğleye doğru geliyorum. Eşim kaynak işine başlamış oluyor. Daha sonra o kaynak ettiği ürünleri ben alıyorum. Taşlama işinden geçiriyorum. Daha sonra telleme işini yapıyorum. Ondan sonra beraber çalışıyoruz" dedi. Eşine yardım ederken mesleğe ilgi duymaya başladığını belirten Sevdim, "İşi öğrendiğin zaman kolay oldu. Tabi her işin bir zorluğu var. Eşimin işi biraz daha zor oluyor. Çünkü kaynak işini daha çok eşim yapıyor. Kaynak yaparken eli yanıyor, zorluk çekiyor. Zımparalama ve taşlama işini ben yaptığımda ve eldiven kullanmadığım zaman elimde kesikler olabiliyor, yanıklar olabiliyor. Çok dikkatli olmak lazım. Eşimle birlikte çalışmaktan zevk alıyorum. Beraber mutlu bir şekilde çalışıyoruz. Kendi işimiz ve çok zevkli oluyor. Her kadına da eşiyle birlikte çalışmasını tavsiye ediyorum. Bir dükkan açtıkları zaman ve eğer yetenekleri varsa birlikte çalışmaları çok güzel olur. Ben işimi çok zevkle ve severek yapıyorum" şeklinde konuştu. Meslekte ilerlemesinde kocasının yardımının etkili olduğunu vurgulayan Sevdim, "Ben önceleri çok gelmek istemedim. Daha sonra kendim karar verdim ve geldim. İşimiz çok güzel, zevkli ve severek yapıyorum. Kaynak işini daha iyi öğrendiğim zaman inşallah daha da güzel olacak diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Eşiyle birlikte çalışmanın güzel bir duygu olduğunu belirten Abdullah Sevdim de, "Eşimden Allah razı olsun, yıllardır beraber çalışıyoruz. Ekmeğimizi beraber bölüşüyoruz. Eleman ihtiyacımız vardı. Eleman bulamadığımız için eşimle beraber çalışmaya karar verdik. Bu yolda bayağı yol kat ettik. İnşallah bundan sonra daha da iyi çalışarak ve hayvan figürleri, at arabası, Rus arabası ve bütün hayvan figürlerini üretmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
Şanlıurfa Gülpınar: "Bazıları konuşur bazıları yapar" Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar, bina ömrünü tamamlamış depreme dayanaksız 250 bağımsız birimi kamulaştırarak yıkım işlemlerini başlattı. Yıkım alanını gezen Gülpınar, "Bazıları konuşur, bazıları yapar. Bizim konuşmaya da vaktimiz yok, konuşanların da ne yaptığını geçmişte çok iyi biliyoruz. Yine aynı şeyi söylüyorum bu kadar konuşulana kadar bir şeyler yapılmış olsaydı zaten ben bu koltukta olmazdım" dedi. Haliliye ilçesi Hızmalı ve Atatürk mahallelerini kapsayan 2. Etap Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında hayata geçirilecek büyük dönüşüm alanının ilk uygulama çalışmaları başladı. Kepçeyi kullanarak yıkım çalışmalarını başlatan Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar, "Biz artık günü kurtaran değil, şehri geleceğe hazırlayan adımlar atıyoruz" dedi. Gülpınar’ın öncülüğünde, Haliliye ilçesinin çehresini değiştirecek önemli bir dönüşüm projesine start verdi. Şehir merkezinde can ve mal güvenliğini tehdit eden, fiziksel açıdan yıpranmış ve sosyo-ekonomik olarak dönüşüme ihtiyaç duyan bölgelerde hayata geçirilen "2. Etap Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı" kapsamında Hızmalı ve Atatürk mahallelerini kapsayan büyük bir dönüşüm projesi başlatıldı. 85 yapı ve 250 bağımsız birimin kamulaştırıldığı projenin 350 milyon TL’lik bedeli tamamen Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanacak. Hızmalı ve Atatürk mahallelerini kapsayan projenin ilk uygulama çalışmalarına, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar, Eyyübiye Belediye Başkan Vekili Necmettin Sağlam, Şanlıurfa İl Afet ve Acil Durum Müdürü Şelal Ufuk Ergeldi, Tarım İl Müdür Vekili İsmail Şeyhanlı meclis üyeleri, muhtarlar ve STK temsilcileri katıldı. Düzenlenen programda konuşan Gülpınar, projenin yalnızca bir park çalışması olmadığını vurgulayarak, "Bu proje, Şanlıurfa’nın geleceğini güven altına alan bir şehirleşme vizyonunun parçasıdır" dedi. Şanlıurfa’ya gönülden bağlı olduklarını belirten Gülpınar, "Şimdi şunu söylemek istiyorum. Burada tamamen belediyenin kendi imkanlarıyla ciddi bir kamulaştırma maliyeti ile de Urfa’ya yeni bir çehre katacak bir proje başlatıyoruz. Mevcut üzerinde bir şeyler yapmak kadar zor bir şey yok. Bakın yıllardır bu binalar bu şekilde bu mahalle bu şekilde şimdi bunu dönüştürmek ona yeni bir şehre kazandırmak mevcutta gerçekten çok zor. Geldiğimiz günden beri hep mevcut giden aksaklıkları bir değişip dönüştürmek adına hem proje üretiyoruz hem buna kafa yoruyoruz hem de yeri zamanı geldiğinde de icraata geçiyoruz. Yani başka türlü bir tedbirata falan başka bir şeye gerek yok. Sadece ben burada icraatı konuşalım istiyorum. Bazıları konuşur, bazıları yapar. Bizim konuşmaya da vaktimiz yok, konuşanların da ne yaptığını da geçmişte çok iyi biliyoruz. Yine aynı şeyi söylüyorum bu kadar konuşulana kadar bir şeyler yapılmış olsaydı zaten ben bu koltukta olmazdım. Bunu hep söyleyeceğim, hep de sonuna kadar da söyleyeceğim bir şeyler üretmek zorundayız. Yaptığınız her en ufak bir şey de bile illaki bir itiraz eden çıkıyor, illaki ama yine söylüyorum mevcut üzerinde bir şey yapmanın başka çaresi yok ya hiçbir şey yapmayacaksınız oturacaksınız eğer istenen arzu edilen buysa bunda da sıkıntı yok. Yani bir şeyler yapmaya kalktığınızda en ufak bir şey de ilk günden beri ben bunu hissediyorum. Hemen bir itiraz hemen bir muhalefet hemen bir eleştiri hemen bir şeyler altında arama en basında Haşimiye Meydanı’nda oradan başladık, bakın Haşimiye Meydanı’nda o yapıdan, o meydan aşağıdaki işte o tuvaletler ilk günden beri inanılmaz bir direnç oldu. Ne oldu bakın şimdi var mı ortada bir şey, şu anda hiçbir sıkıntı yok. Şimdi geldik, divan yoluna aynı şeyler, bittiğinde zaten göreceğiz Allah’ın izniyle, bakalım şimdi onu bekliyoruz. Buraya ne acaba uyduracaklar, buraya ne yapacaklar. Ray döşendi, döşenmedi hikayesi gibi aynı, zaten tarihe geçtik yani aslında bir tarihe geçtik de farkında değiliz ama olumsuz manada tarihe geçtik. İnşallah hayırlı olur, bir an evvel bu proje biter ama çok güzel bir şey çıkacağına Allah’ın izniyle eminim. Burası bittiğinde gerçekten Urfa’ya büyük bir renk getirecek Urfalılar bu projede çok memnun olacak diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Açıklama ve incelemelerinin ardından kepçe operatörünün koltuğuna geçen Gülpınar, bina yıkımları için ilk kepçeyi vurarak çalışmaları başlattı.