SAĞLIK - 03 Kasım 2016 Perşembe 17:32

Belki de birilerinin yaşam umudusunuz!

A
A
A
Belki de birilerinin yaşam umudusunuz!

Ülkemizde her yıl 3-9 Kasım tarihleri 'Organ Bağışı Haftası' olarak anılıyor. Organ bağışına dikkat çekmek için düzenlenen bu hafta farkındalık oluşturmak adına da oldukça önem arz ediyor.

Ülkemizde organ nakli bekleyen birçok hasta bulunuyor. Fakat bu konuda ne kadar bilinçliyiz? Ya da organ bağışı bekleyen hastalar bu kadar fazlayken, bağış oranının bu kadar düşük olmasının sebepleri neler? En önemli sağlık sorunlarımızdan biri olan organ nakli için ülkemizde 22 bin 159 böbrek hastası, 2 bin 218 karaciğer hastası, 2 bin 935 kornea ve 623 kalp hastası bekleme sırasında bulunuyor. Fakat nakil sayısı böbrek için 2 bin 589, karaciğer için 974, kornea için 2 bin 491 ve kalp nakli içinse 72. Organ nakli beklerken hayatını kaybedenlerin sayısı ise azımsanamayacak kadar fazla.

İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Cerrahi Tıp Bölümü Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sabri Tekin 'Organ Bağışı Haftası' kapsamında farkındalık oluşturmak adına önemli açıklamalarda bulundu. "Son yıllarda bağış oranı ve bilinçlendirmenin artması adına Sağlık Bakanlığımızın çok ciddi çabaları var" diyen Yrd. Doç. Dr. Sabri Tekin, "Bu amaçla hemen hemen her şehirde görevlendirilmiş organ nakli koordinatörleri var. Bu kişiler sürekli olarak yoğun bakımlarla diyalog halindeler. Toplumsal bilinçlendirmeyi arttırmak adına reklam ve diğer aktivitelere çok önem verilmekte. Ama buna rağmen organ bağışı ve bilinçlenme arzu ettiğimiz düzeyde değil. Hastaların önemli bir kısmı organ nakli şansını bulamamakta" ifadelerini kullandı.

Binlerce hasta bağış bekliyor!
Türkiye'de kronik organ yetmezliğine bağlı olarak nakil bekleyen binlerce hasta olduğunun altını çizen Yrd. Doç. Dr. Tekin, " Organ bağışı listelerindeki bu kişiler kadavra ya da canlılardan yapılacak bağışı beklemekte. Çoğunluğunu böbrek yetmezliği olan hastalar oluşturmaktadır. Böbrek yetmezliği teşhisi konulan hastaların hayatlarını devam ettirmesi için diyaliz tedavisi gibi bir şansları var. Ama karaciğer ya da kalp yetmezliği gibi hastalıkları olan kişilerin böyle bir tedavi seçeneği yok. Bu türden hastalar maalesef gerekli organ bulunamadığı zaman adım adım ölüme yaklaşmaktadırlar. Listedeki hastalara cevap verebilmek için yeterince organ bağışı yok. Ülkemizdeki yıllık ortalama organ bağışı 500 civarında. Kalan hastaların sağlığına kavuşması için daha çok canlıdan yapılan nakil şansını değerlendirmeye çalışıyoruz. Ama Türkiye'de yapılan yıllık nakil sayısı maalesef bekleme listelerindeki her gün artan sayıyı karşılamaktan çok uzak. Hasta artmakta fakat listedekilerin çoğu nakil şansı bulamadıkları için hayatlarını kaybetmektedir" diye konuştu.

Sözlerine son olarak "Nakil şansını arttırmak için başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere bütün sağlık çalışanları çok ciddi bir çaba içerisindeyiz" diyerek devam eden Yrd. Doç. Dr. Tekin, "Bizim nakil yapabilmemiz için de organ bağışının olması gerekiyor. Organ bağışı olmadığı zaman da bizim yapabileceğimiz bir şey kalmıyor" şeklinde konuştu.
SİNEM ERYILMAZ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul EHF EURO 2026 organizasyon sözleşmeleri imzalandı Antalya’nın da ev sahipliği yapacağı 2026 EHF Kadınlar Avrupa Hentbol Şampiyonası için, EHF ve ev sahibi ülke federasyonları ile sözleşmeler imzalandı. Polonya’nın Katowice kentinde düzenlenen imza törenine; Türkiye Hentbol Federasyonu Başkanı Uğur Kılıç, Avrupa Hentbol Federasyonu (EHF) Başkanı Başkanı Michael Wiederer ve diğer ev sahibi federasyon yetkilileri katıldı. Türkiye’de Antalya’nın ev sahibi olacağı, 3-20 Aralık 2026 tarihlerinde düzenlenecek olan 2026 EHF Kadınlar Avrupa Hentbol Şampiyonası’na, Çekya, Polonya, Romanya ve Slovakya da ev sahipliği yapacak. 24 ülke takımının katılacağı şampiyonada eleme grupları; Antalya, Oradea, Cluj-Napoca, Brno, Katowice ve Bratislava’da oynanacak. Açılış maçında A Milli Takım, Macaristan ile karşılaşacak A Milli Hentbol Takımı, tarihinde ilk kez katılacağı ve 24 ülke takımının mücadele edeceği EHF Kadınlar EURO 2024’te fikstür belli oldu. Turnuvanın açılış maçını ev sahibi Macaristan ile A Milli Takım oynayacak. Macaristan’ın Debrecen kentindeki Fönix Arena’da 28 Kasım’da yapılacak karşılaşma TSİ 20.00’de başlayacak. Şampiyonada dörder takımlı altı gruptan oluşan Ön Tur maçları, Debrecen (Macaristan), Basel (İsviçre) ve Innsbruck’ta (Avusturya) oynanacak ve her şehir iki gruba ev sahipliği yapacak. Grupları ilk iki sırada tamamlayan 12 takım, Ana Tur’a yükselecek. Ön Tur ve Ana Tur’daki tüm maçlar TSİ 17.30, 20.00 veya 22.30’da başlayacak. Debrecen ve Viyana’da oynanacak Ana Tur’da 12 takım altışarlı iki gruba ayrılarak, tek devreli lig usulüyle mücadele edecek. Viyana’da 10 bin seyircili Wiener Stadthalle’de yapılacak final haftasında; grup birinci ve ikincileri yarı finalde eşleşirken, grup üçüncüleri beşincilik maçında karşılaşacak. Şampiyona 15 Aralık’ta oynanacak üçüncülük ve final maçı ile sona erecek. A Milli Takım’ın maçları A Milli Takım’ın da yer aldığı A Grubu ve B Grubu’nun maçları Macaristan’ın ikinci büyük şehri olan Debrecen’de bulunan 6 bin 500 seyirci kapasiteli Fönix Arena’da oynanacak. Ön Tur A Grubu müsabakalarında A Milli Takım, 28 Kasım’da ev sahibi Macaristan ile oynayacağı açılış maçının ardından, 30 Kasım günü saat 22.30’da Kuzey Makedonya ile ve gruptaki son maçında ise 2 Aralık günü saat 22.30’da İsveç ile karşılaşacak. EURO 2024 grupları ve maçların oynanacağı yerler şöyle: A Grubu İsveç, Macaristan, Kuzey Makedonya, Türkiye B Grubu Karadağ, Romanya, Sırbistan, Çekya C Grubu (İsviçre, Basel, St. Jakobshalle Stadion) Fransa, İspanya, Polonya ,Portekiz D Grubu (İsviçre, Basel, St. Jakobshalle Stadion) Danimarka, İsviçre, Hırvatistan, Faroe Adaları E Grubu (Avusturya, Innsbruck, Olympiaworld Innsbruck) Norveç, Avusturya, Slovenya, Slovakya F Grubu (Avusturya, Innsbruck, Olympiaworld Innsbruck) Hollanda, Almanya, İzlanda, Ukrayna
Mersin Mersin’de feci kaza yaşanan can pazarı kamerada: Otomobilin çarptığı yaya metrelerce savruldu Mersin’de otomobilin kırmızı ışıkta geçip yayalara çarparak ortalığı savaş alanına döndürdüğü ve 32 yaşındaki kadın hayatını kaybettiği kazanın güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı. 1 kişinin öldüğü 3 kişinin de yaralandığı o anlarda hızla gelen otomobilin önce yayalara çarparak metrelerce uçurması ardından da ağaca çarpıp takla atarak alev aldığı anlar yer aldı. Edinilen bilgiye göre kaza, sabah saat 07.20 sıralarında merkez Toroslar ilçesi Demirtaş Mahallesi GMK Bulvarı Demirtaş Kavşağında meydana geldi. İddiaya göre, A.D. idaresindeki 33 ARD 405 plakalı otomobil, kavşakta kırmızı ışıkta geçiş yaptığı sırada sürücüsünün kontrolünden çıktı. Yoldan çıkan otomobil yayalara ve ağaca çarptı. Kazada yayalardan 32 yaşındaki Sultan Sedef hayatını kaybetti, sürücü ile birlikte 3 kişi de yaralandı. Ağacın devrildiği, takla atan otomobilde yangının çıktığı kaza yeri ise adeta savaş alanına döndü. Çevredekilerin haber vermesi üzerine olay yerine sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekipleri ağacı keserek bir yaralıyı kurtardı. Yaralılar ambulanslarla şehirdeki hastanelere sevk edildi. Feci kaza saniye saniye kaydedildi Kazayla ilgili soruşturma sürerken güvenlik kamerası görüntüleri de ortaya çıktı. Bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıya görüntülerde, ışık ihlali yapan otomobilin, kavşaktan dönen başka araca çarpamamak için ani haraketliyle yoldan çıkarak yayalara ve ağaca çarpıp ters döndüğü anlar yer aldı. Görüntülerde hayatını kaybeden kadın ile çöp konteynerinin metrelerce savrulması da dikkat çekerken, takla atan aracın alev aldığı görüldü. (VEG-HSK-
Erzincan Erzincan’da yaylalara göç başladı Erzincan’da havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte besiciler sürülerini yaylalara götürmeye başladı. Kentte geçimini hayvancılıkla sağlayan vatandaşlar, küçük ve büyükbaş hayvanlarını sürü halinde 2500 rakımlı yaylalara götürüyor. Kentten yaylalara ulaşmak için 100- 150 kilometre yol kat eden besiciler, günde ise yaklaşık 15-20 kilometre yol alabiliyor. Kemah ilçesindeki besiciler 2800 rakımlı Munzur ve Keşiş Dağında bulunan yaylalara göç etmeye başladı. Sürü göçünün Haziran ayına kadar süreceği belirtildi. Erzincan’ın Kemah, Tercan, Çayırlı ilçelerindeki 2 bin 800 rakımlı yaylalarda kalan göçerler, koyunlarından süt ve et açısından daha iyi verim alabilmek yoğun çaba harcıyor. Erzincan’da Munzur ve Keşiş Dağı eteklerindeki yaylalar serin havası, soğuk su kaynakları ve verimli otlaklarıyla her yıl çok sayıda göçer aileyi misafir ediyor. Yaz aylarında hayvanlarını otlatmak için yaylalara çıkan göçerler, yılın yaklaşık 5 ayını 2 bin 800 rakımlı yaylalarda geçiriyor. Genellikle bitki çeşitliliğinin zengin olduğu alanları tercih eden göçerler, doğayla iç içe ancak çadırlarda zorlu bir yaşam sürerek hayvanlarının besin ihtiyaçlarını karşılıyor. Koyunlarını dağlarda otlatan göçerler, hayvanlarını günde iki kez yayla yerlerine getirerek süt sağım işlemini gerçekleştiriyor. Ürettiklerini satarak geçimlerini sağlıyorlar Koyunlarından elde ettikleri sütle tulum ve salamura peyniri üreten göçerler, sattıkları ürünlerle geçimlerini sağlıyor. Yayla yollarında da at, eşek ve katırlardan faydalanan göçerler, bozayı ve kurtların koyunlara saldırısına karşı da geceleri nöbet tutuyor. El fenerleri ve Kangal köpekleri eşliğinde hayvanlarını koruyan göçerler, havaların iyice soğumaya başladığı eylül ayında yaylalardan köylerine inmeye başlıyor. Göçerlerden Reyhan Koçan, her yıl hayvanlarıyla yaylalara çıktıklarını söyledi. Günün erken saatlerinde uyandıklarını belirten Koçan, şöyle konuştu: "İlk iş olarak önceki günden hazırladığım peyniri çocuklarım çadıra götürüyor. Burada tüccar, peynirin kilogramına bakarak satın alıyor. Sonra çocuklarım tekrar yayla yerine geliyor ve beraber kahvaltı yapıyoruz. Öğlen vakti de koyunlarımız dağlardan yayla yerine geliyor. Hayvanlarımızı sağıyoruz ve birkaç saat dinleniyoruz." Küçük yaştan itibaren hayvancılıkla uğraştıklarını kaydeden Musa Demir’de, “Göçerlik zor bir hayat. Ayılar her zaman yayla yerine geliyor ve akşamları çocuklarım nöbet tutuyor. Yayla şartları zaman zaman bizleri olumsuz etkiliyor. Bazen üzerimize kar yağıyor ve geceleri hava çok soğuk oluyor. Hayvanlarımızı gece otlatıyoruz ve bu yüzden ayı ile kurtlarla da mücadele ediyoruz. Koyunlarımızı günde iki defa sağıp sütünden peynir üretiyoruz. Peynirimiz Türkiye’nin en kaliteli ürünlerinden biri diyebilirim. Tamamen doğal yöntemlerle üretiyoruz ve satıp aile bütçemize katkı sunuyoruz." ifadelerine yer verdi.