SAĞLIK - 31 Mayıs 2018 Perşembe 12:17

'Bembeyaz dişlerim olsun' istedi, 32 dişinden oldu

A
A
A
'Bembeyaz dişlerim olsun' istedi, 32 dişinden oldu

Antalya’da dişlerini beyaz bir görünüme kavuşturmak için kaplama kararı alan 2 çocuk annesi 41 yaşındaki Sunay Öztürk, işlem sonrası azı dişiyle başlayıp tüm dişlerini saran ağrılarını dindirmek için 1,5 ayda tüm dişlerini çektirdi. Buna rağmen ağrıları bir türlü dinmek bilmeyen Öztürk’e son olarak halk arasında ‘delirten hastalık’ diye bilinen ‘trigeminal nevralji’ teşhisi konuldu.

Varını yoğunu sağlığı için harcayan gözü yaşlı kadın eski günlerine dönmek istediğini belirterek, “Aynaya bile bakamıyorum. Eski halime geri dönemem ama acı çekmek istemiyorum. Bir simit ile birlikte çay içmek istiyorum” dedi. Öztürk'ün hastalığının teşhisini koyan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mahmut Akyüz, daha önceden diş hekimleri tarafından uygulanan yöntemler sonrası Öztürk'ün sinir dokusunda hassasiyet bozukluğu meydana geldiğini, bu sebepten dolayı da ağrılarının kronikleştiğini kaydetti. Öztürk'ün hastalığına, geçtiğimiz ay, Türk Sanat Müziği sanatçısı Umut Akyürek'in de yakalandığı açıklanmıştı.
Antalya’nın Alanya ilçesinde yaşayan 2 çocuk annesi 41 yaşındaki Sunay Öztürk, bundan 6 ay önce dişlerini beyazlatmak amacıyla zirkonyum kaplama yaptırma kararı aldı. Ailesinden kalan ilk emekli maaşıyla 10 bin lira kredi çekerek özel bir diş polikliniğine giden Öztürk’ün üst ve alttan 10’ar olmak üzere toplam 20 dişi kaplama için kesildi. Bir müddet sonra hayal ettiği beyaz dişlere kavuşmak için gün sayan Öztürk, yine aynı polikliniğe geldi. İddiaya göre ise azı dişinde ağrı olduğunu söylemesine karşın Öztürk'e burada kaplama işlemi gerçekleştirildi. İşlemin ardından bir kaç gün sonrası azı dişindeki ağrının diğer dişlere vurmasıyla doktoruna tekrar başvuran Öztürk, kendisine verilen antibiyotik ve ağrı kesici ilaçlar verildi. Bu ilaçları kullanmasına karşın ağrıları hiç dinmeyen kadın, azı dişi ile ağrı hissettiği diğer 3 dişinin çekilmesini istedi. İmza karşılığında dişleri çekilen Öztürk, ağrılardan kurtulacağını sandı ancak ağrılar yine kesilmedi.

1,5 ayda 32 dişini çektirdi 

Bunun üzerine Öztürk, Antalya Isparta ve Denizli’de doktor doktor gezmeye başladı. Ağrılarından kurtulmak için varını yoğunu satan Öztürk, iddiaya göre gittiği her diş doktorundan ‘ağrın bu sefer dinecek’ yanıtını aldı. Çeşitli kanal tedavileri ve devam eden diş çekimlerinden de sonuç alamayan Öztürk, kafasını saran ağrıdan kurtulabilmek için tüm dişlerini çektirme kararı aldı. Yaklaşık 1,5 ayda 32 dişinden olan talihsiz kadın, bu sefer ağrılardan kurtulacağını düşünmüşken yine hüsrana uğradı.

'Delirten hastalığa' yakalandığı söylendi 

Ağrı kesiciler fayda etmediği için yeşil reçete kapsamına giren uyuşturucu ilaçlarla bir nebze ağrılarını dindirebilen Öztürk, beyin ve sinir cerrahına giderek durumunu izah etti. Burada ise kendisine halk arasında ‘delirten hastalık’ diye bilinen ‘trigeminal nevralji’ teşhisi konuldu. Ardından son çare olarak beyin ameliyatına giren Öztürk’ün operasyon sonrası da ağrıları dinmedi. Öztürk'ün tüm bu yaşadığı acı dolu günler, kafasının yanı sıra kalbini ve tansiyonunu da etkiledi. Dişlerindeki sıkıntıdan dolayı Öztürk'ün, kalp kapakçığı açıldı, hipertansiyon hastası oldu.

“Aynaya bakamıyorum” 

Acısının halen devam ettiğini belirten Sunay Öztürk, 6 ay önceki haliyle şu anki hali arasında dağlar kadar fark olduğunu ve bundan dolayı aynada kendisine bakamadığını söyledi.
Artık acı çekmek istemediğini ifade eden gözü yaşlı anne, “Kızım, ‘anne eski haline ne zaman döneceksin’ diye soruyor. İyi bir tedavi edilmek istiyorum. Benim neyim var, bana ne yapıldı? Bu ağrı ne? Varım yoğum gitti, çocuğum okuldan geri kaldı. Bir annenin yanında sığıntı gibiyim. Eski halime geri dönemem ama acı çekmek istemiyorum. Uyuşturucu hap kullanmak istemiyorum. Ben para pul istemiyorum, sağlık istiyorum. Bir simit ile birlikte çay içmek istiyorum” diye konuştu.

Teşhisi koyan doktor: "Dişlerinin çekilmesi sinir dokularına hasar vermiş" 

Öztürk'ün hastalığının teşhisini koyan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mahmut Akyüz, daha önceden diş hekimleri tarafından uygulanan yöntemler sonrası Öztürk'ün sinir dokusunda hassasiyet bozukluğu meydana geldiğini, bu sebepten dolayı da ağrılarının kronikleştiğini kaydetti. Hastanın süreçten psikolojik olarak etkilendiğini de ifade eden Akyüz, "Bütün dişleri çekilmiş ve yapılan işlemlerle oradaki sinir dokusunun hassasiyeti bozulmuş, bununla ilgili şikayetleri kronik ağrı haline gelmişti. Cerrahi müdahalesi yapılmasına rağmen şikayetleri devam ediyor. Yapılması gereken tüm cerrahi müdahale başarıyla yapıldı. Ameliyat sonrası bir miktar, yüzde 60-70 rahatlamıştı" dedi.

Trigmeninal nevralji 

Halk arasında “delirten hastalık” diye bilinen “trigeminal nevralji”, yüz bölgesini tutan bir nöropatik ağrı türüdür ve “tic douloureux” diye de adlandırılır. Trigeminal nevralji, trigeminal sinirin bir ya da daha fazla dalının kapsadığı alanda gelişen, ani, genellikle tek taraflı, şiddetli, kısa süreli, şimşek gibi saplanan bir ağrıdır. Çeşitli çalışmalarda, trigeminal nevralji görülme sıklığının 100 bin ’de 5 ile 25 arasında olduğu bildirilmiştir. Kadınlarda 1.7-2.2 kat daha sık olduğu bilinmektedir. Ağrının genellikle yüzün alt ve üst çene bölümünde görüldüğü ve daha çok 50 yaş üzerinde görülen hastalığın, çocuklarda bile olabileceği belirten uzmanlar, "Hastalık yüzün duyusunu sağlamanın yanında, çiğneme kaslarının çalışmasını sağlayan trigeminal sinirde bir problem olması sonucunda oluşmaktadır. Trigeminal nevralji ağrısı sürekli, yakıcı veya sancılı bir ağrıdır, bu da hastayı sıkıntıya sokabilmektedir. Bazı hastalar bu ağrı nedeniyle yemek yiyemez, su içemez hale gelmektedir. Hastalık çok sık görülmemesi nedeniyle, genellikle diş hekimleri ve diğer hekimler tarafından atlanmakta ve teşhis genellikle nöroloji ya da beyin cerrahi uzmanlarınca konulmaktadır" diyor.

Sanatçı Umut Akyürek de yakalanmıştı 

Öte yandan geçtiğimiz Nisan ayında Türk Sanat Müziği sanatçısı Umut Akyürek’'in de nadir görülen bu hastalığa yakalandığını ses sanatçısı Onur Akay tarafından duyurulmuştu. Akay, kendi internet sitesinden Akyürek'in durumuyla ilgili, "Değerli sanatçı dostum Umut Akyürek, 5 aydır yüz bölgesinde dayanılmaz ağrılar çekiyordu, kullandığı ilaçlar ise hiç fayda etmiyordu ve bu şikâyetlerini kimselere belli etmeden 5 aydır şarkı söylüyordu. Dün Umut’la konuştum, “Maalesef dişçi hatası ve ihmali!” dedi. Meğer dişleri yapılırken beyinden gelen trigeminal sinirlerini zedelemişler. Kendisine ‘trigeminal nevralji’ teşhisi konulan Umut Akyürek, tıpta bilinen en şiddetli ağrılarla boğuşuyor. Boş yere diş ve sinüzit tedavisi gören Umut’un rahatsızlığına, Perşembe günü beyin cerrahi uzmanları bakacak" açıklamasını yapmıştı.  

Suat Metin
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye’de çocukların yüzde 30’u toksik ebeveyn ile karşı karşıya Son zamanlarda sıklıkla duyulan toksik ebeveynlik kavramı hakkında bilgilendiren İstanbul Arel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, Türkiye’de yüzde 20-30 oranda çocuğun toksik ebeveyne maruz kaldığını söyledi. Bunun sonucunda depresyonun en fazla görülen hastalık olduğuna işaret eden Kocayörük, “Depresyon hastalarının yüzde 50’sinde travmatik çocukluk yaşantıları söz konusudur. Ülkemiz için de aynı şey geçerli. Genelde depresyon görüntüsü altında olan kişilerin de toksik ebeveynlere maruz kaldıklarını biliyoruz” dedi. Son dönemlerde oldukça yaygınlaşan ‘toksik’ kavramı birçok alanda karşımıza çıkıyor. Bunlardan biri de ‘toksik ebeveynlik’ kavramıdır. Bu kavram; ebeveynlerin çocukları için en iyisini istese de bazen onları fazlaca sıkmaları ya da özgür bir birey olmalarını kısıtlamaları anlamına geliyor. Anne babaların da aslında toksik ailelerden geldiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, “Bu yüzden ilişki ve bağlanma şekilleri aslında çocuklarını da etkiliyor. Hatta çocuklarının da ilerde kuracakları ilişki yine toksik şekilde devam edebiliyor. Nesilden nesle aktarılıyor. Burada suçlu aramak yerine çözüme odaklanmalı” açıklaması yaptı. “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri toksik ebeveynliktir” Toksik ebeveyn davranışlarını sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük, “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri, sürekli çocuğu didiklemeleri, sınırları aşmaları, çocuğun birey olduğunu kabul etmekten ziyade kendilerinin bir uzantısı olduğunu görmeleri toksik ebeveynliktir. Örneğin bu ebeveynler; çocuğu sınavda 99 notu aldığında ‘neden 100 almadın’ diye eleştirirler, çünkü hiçbir şeyle yetinmezler. Sürekli çocuk üstünde baskı, otoriter kurarlar. Bunun en büyük nedenleri arasında ise ailelerin çocuklarına empati yapamaması, çocuğun ihtiyaçlarını göremeyip anlayamaması yer almaktadır. Tabii bunu bile isteye yapmıyorlar. Çünkü onların da kendi ihtiyaçları zamanında görülmeyerek onlara da bu şekilde davranıldı” dedi. “Değerlilik ihtiyacı karşılanmayan çocukların kendini geliştirmesi zordur” Tedavisinde ise terapistlere büyük iş düştüğünü belirten Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük şunları söyledi: “İnsanlar kendilerinin farkında da olmalıdır. Ama genellikle bu durumun farkında olmazlar. Sevilmeyip sayılmayan, biricilik ve değerlilik ihtiyacı karşılanmamış çocukların kendilerini geliştirmesi oldukça zordur. Bu yüzden kendilerinden beklentileri de düşüktür. Dünyaya genellikle olumsuz bakarlar. En önemlisi de öğrendikleri bağlanma biçimini, hayatlarında benzer bağlamda gösterecekler. Örneğin; sevgili, eş, arkadaşlık ilişkilerinde bu tarz bağlanma ilişkisi olacak. Mesela aşağılayıcı bir bağlanma stili gördüyse etrafındakileri aşağılayacak. Toksik ebeveynler genellikle klinik tanı almamış olsa da çoğunlukla ruhsal bozukluğu ya da kişilik bozukluğu olan kişilerdir. Narsist bir ebeveynle birlikteyseniz narsist olma ihtimaliniz çok yüksek. Kaygılı bir ebeveynle büyüyorsanız kaygılı olma ihtimaliniz çok yüksek.” “Ailelerini olduğu gibi kabul edip sınır çizerek hayatlarına devam etsinler” Ailelere ve özellikle de çocuklarına önerilerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük son olarak şunları söyledi: “Aileler açık iletişimde olmalı. Çocuğunu dinlemeyi öğrenen her aile, bu anlamda yol katedecektir. Çünkü çocukların ihtiyaçlarını öğrenebildiklerinde, hissedebildiklerinde zaten tutumlarını değiştirecekler. Anne babalar kendilerine şunu sorsunlar; ‘ben çocuğumdan ne istiyorum, o benim bir uzantım mı, ona gücümü mü göstereyim, o benim her dediğimi yapsın mı?’ Yoksa sadece o benim çocuğum ve o ayrı birey. ‘O da kendi başına bir birey olarak kendi hayatını ve kendi yolunu bulacak’ şeklinde mi düşünüyorlar? Bu tür ailelere maruz kalan çocukların tutunacak dala ihtiyacı vardır. Öğretmen ya da başka akrabadan özdeşim kuracağı birilerini bulabilirler. Bu onlara iyi gelecektir. Aileler çoğunlukla toksik olduğunu kabul etmez. Çocuklar toksik bir aileye sahipse onları olduğu gibi kabul edip kendi sınırlarını çizebilir. Ebeveyniyle kuracağı empatik ilişkide çocuk, öfkelenmeyi ve kızmayı bırakabilir. Öfke ve kızmayı bıraktığında da onları olduğu gibi kabul edebilir. Olduğu gibi kabul ettikten sonra da kendi yolunu çizebilir. Diğer türlü anne babasına tepkili hayat yaşamak onları; madde bağımlılığına, kötü arkadaşlar edinmeye, kendine zarar verici davranışlarda bulunmaya kadar götürür. Çünkü kızgınlık ve öfke buna iter. Ailelerini anlayabilirlerse ailesinin onu anlamasını beklemeden hayatlarına devam edebilirler.”
Samsun Ormanda çöp toplama etkinliği Samsun’un Vezirköprü ilçesinde “Orman Benim” sloganı ile ormanda çöp toplama etkinliği yapıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü tarafından “Orman Benim” sloganı ile 81 ilde ve bütün ilçelerde, orman yangınlarına karşı farkındalık oluşturmak için bir program düzenlendi. Vezirköprü’deki farkındalık etkinliği ise Çaputlu mevkisinde gerçekleştirildi. Amaçlarının orman yangınları çıkmadan önlem almak olduğunu belirten Vezirköprü Orman İşletme Müdürü Mecit Koçak, “Orman Benim” yangınlara karşı farkındalık programı ile ilgili yapığı açıklamada, amaçlarının yangın çıkmadan önlem almak olduğunu belirterek, “Benim Ormanım’ etkinliği kapsamında Türkiye’nin bütün illerinde ve tüm ilçelerinde bu etkinlik düzenlendi. Bizler de Kaymakamlık, İlçe Emniyet Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Jandarma Komutanlığı ve bazı sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile Çaputlu mevkisinde etkinliğimizi gerçekleştirdik. Amacımız, çevremizin daha temiz olması, özellikle küresel ısınmadan kaynaklı son yıllardaki orman yangınlarına karşı dikkat çekmek ve yangın çıkmadan tedbir almak. Çıkan yangınlarının yüzde 90’ı insan kaynaklı, yanan alanların da yüzde 99’u insan kaynaklıdır. Yangını çıkmadan önlemek için bu proje başlatıldı" dedi. Programa İlçe Kaymakamı Özgür Kaya, Cumhuriyet Başsavcısı Emre Kaya, Vezirköprü Meslek Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Necati Tomal, İlçe Jandarma Komutanı J. Binbaşı Ümit Çetinkaya, İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
İstanbul Esenyurt’ta uyuşturucu serasına çevrilen eve operasyon: 15 kilogram esrar ele geçirildi Esenyurt’ta Güven Timleri tarafından uyuşturucu serasına çevrilen eve operasyon düzenlendi. Operasyonda özel düzenekle saksılara ekilmiş 15 kilogram esrar ele geçirilirken 1 kişi yakalandı. Alınan bilgiye göre, dün Esenyurt Mehterçeşme Mahallesi Hacı Bayram Veli Caddesi’nde yayılan kokudan şüphelenen polis ekipleri bölgeyi incelemeye aldı. Yapılan incelemenin ardından polis ekipleri cadde üzerindeki binada bir daireyi gözlem altına aldı. Yapılan takibin ardından 5 katlı apartmanın 5. Katındaki daireye gelen ekipler şüphelilerin kapısını çaldı. Polislerin geldiğini fark eden S.T isimli şüpheli, dairenin terasından çatıya çıkarak karşı binaya geçti. Çatı girişinden yandaki binaya girmeye çalışan S.T aradaki kapının kilitli olması sebebiyle apartman boşluğunda kilitli kaldı. Yan binaya geçtiğini fark eden polis ekipleri, şüpheli S.T’nin kilitli kaldığı kapıyı açarak şahsı gözaltına aldı. Baskın yapılan evde uyuşturucu imalatında kullanılan kimyasallar, özel aydınlatma ve ısıtma sistemleri kurulduğu görüldü. Dairedeki 2 odanın duvarları ve camların alüminyum folyolarla kaplandığı görüldü. Daire içerisinde kokuyu önlemek için havalandırma sistemi kurulduğu belirlendi. Yapılan baskında, toplamda 15 kilogram esrar maddesi ele geçirildi. Polis olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı.
Kahramanmaraş Kahramanmaraş Ezgi Apartmanı davasında sıcak gelişme Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde yıkılan ve 35 kişinin yaşamını yitirdiği Ezgi Apartmanı davasının 3. duruşması görüldü. Duruşma sonrası açıklamada bulunan Av. Ersan Şen, "Adaletin er ya da geç yerini bulacak" dedi. Kahramanmaraş Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya tutuklu sanık binanın fenni mesulü M.T ile tutuksuz sanık müteahhit Y.A. katıldı. Tutuklu sanık iç mimar E.D. ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşmada sanık ve müşteki avukatları ise hazır bulundu. İnşaat yapı ruhsat veren tanık M.D. “Biz sadece binanın enini boyunu ölçüp yola göre kot bilgileri kontrol ederdik tamamlandıktan sonra yapım izni verilirdi. Binanın inşaat aşamasında kontrol edilmiyordu 2003 yılından sonra çıkan genelge ile inceleme başlatıldı" dedi. Soru üzerine apartmanın çatı katında bulunan yerin sonradan yapıldığı ifade eden Tanık M.D, “O tarihteki yönetmeliğe göre ortak mekan olarak kullanan yerde hesaplamaya katılmıyordu ve çatıda yapılan yer ile ilgili yoğunluğa dahil olmadığı için göz yumuyorduk. Yönetmeliğe uygun ise izin veriyorduk” dedi. İnşaata kullanım izin belgesini veren tanık F.Y ise “Kahramanmaraş Belediyesi’nde 1985 ve 2005 yıllarımda görev yaptım. İmar ve harita mühendisi olarak görev de yaptım. O yıllarda inşaatların yapımı sürecinde yerinde kontrol yapılmıyor ancak şikayet edilirse denetimler yapılıyordu Ezgi apartmanında aynı prosedür uygulandı” dedi. Dönemin imar müdürü Tanık V.Ç. belediyede çalıştığı dönemde yaptığı çalışmaları anlattı. Bir inşaatta bağımsız bölümler ve duvar değiştirilebilir mi ? sorusu üzerine tanık V.Ç, “Değiştirilebilir bir mahsuru yok” dedi. Tanık beyanlarına karşı katılan vekillerin sırasıyla beyanları alındı. Daha sonra mahkeme başkanı gelen bilgi ve evrakları okudu. Sanık fenni mesul M.T. ise verdiği beyanda üzerine atılı suçları kabul etmeyerek beratını talep etti. Binanın müteahhitti tutuksuz sanık Y.A. binaya kaçak kat yapmadığını ifade ederek üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Daha sonra iç mimar tutuklu E.D. savunma yaparak suçlamaları kabul etmedi. Av. Ersan Şen ise kırmızı bülten talebine tepki göstererek, "Adalet er ya da geç yerini bulacak" dedi. Mahkeme, dosyadaki bilgi ve evrakları inceledikten sonra sanıkların beyanlarını dinledi ve kararını açıkladı. Duruşma sonrası açıklama yapan Av. Ersan Şen, "Duruşmada uzun süren tanık dinlemeleri ve münakaşaların ardından mahkeme, dosyanın tekemmül ettiğine karar verdi. Dosyada bulunan iş raporları ve bilimsel mütalaalara itirazlar oldu. Mahkeme artık delil değerlendirmesine geçti. Mahkeme, dosyayı inceleyerek dosyanın bir üniversite veya teknik uzmanlar heyetine gönderilmesine karar verdi. Bu heyet, Ezgi Apartmanı’nın depremde yıkılmasının başka etkenlerle mümkün olup olmadığını inceleyecek ve rapor hazırlayacak. Mahkemenin dosyanın eksiksiz olduğunu belirterek rapor beklenecek" dedi. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar süren duruşmada, tutuklama ve dosya ile ilgili savunmaların alındığını ve iki önemli karar verildiğini açıklayan Av. Şen, "Mahkemenin dosyayı bir üniversite veya heyete gönderme kararının ardından davanın gelecekteki seyri belirlenecek. Dava sürecinin oldukça stresli ve uzun geçti. Adaletin yerini bulması ve maddi haklara ulaşılması için ellerinden gelen gayreti gösterdik. Ezgi Apartmanında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet diliyorum. Mahkemenin adil bir karar vereceğine inanıyoruz. Davanın dördüncü duruşması için bekleyiş devam ediyor. Tarafların beyanları alınacak ve mahkeme süreci adalete ulaşmak için devam edecek. 12 Temmuz tarihinde yapılacak olan dördüncü duruşmanın sonuçlarını merakla bekliyoruz" dedi. Mahkeme, raporun yeniden bilirkişiye gönderilmesini, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını ve duruşmanın 12 Temmuz tarihine ertelenmesini açıkladı.