SAĞLIK - 07 Şubat 2020 Cuma 11:40

Bilgehan Aydın: 'Burun spreyi reçeteli bağımlılıktır'

A
A
A
Bilgehan Aydın: 'Burun spreyi reçeteli bağımlılıktır'

Burun yapısını bozan ve nefes almayı güçleştirecek çeşitli solunum yolları problemlerine sebep olan grip, sinüzit, alerjik rinit, nazal polipler gibi hastalıklar nedeniyle oldukça sık kullanılan burun spreylerine karşı uyarılarda bulunan Op. Dr. Bilgehan Aydın, bu spreylerin aşırı ve ihtiyaç dışı kullanımlarda bağımlılık yapabileceğini kaydetti.

Dünyada sigaradan sonra en büyük bağımlılığın burun spreylerine olduğunu ifade eden Op. Dr. Bilgehan Aydın, bağımlılığın en büyük sebebini bu spreylere çok kolay ve reçetesiz dahi ulaşılabilmesi olarak tanımladı. Ayrıca belli başlı markaların burun tıkanıklığını çözmekten ziyade belli bir kullanımdan sonra kronik bir tıkanıklığa neden olabileceğini ifade eden Aydın, “Bu spreyler kimi vakalarda koku alma duyusunun büyük ölçüde, kimi zaman tamamen kaybedilmesine bile neden olabilir” dedi.

Bilgehan Aydın: 'Burun spreyi reçeteli bağımlılıktır'

Burun spreylerinin uzun dönemdeki zararları nelerdir?

Burun spreylerinin uzun dönemde meydana getireceği zararlara değinen Aydın, “Bu ilaçlar damar büzüştürücü etkileriyle konkaları, yani burun içindeki etleri küçültürler. Burnumuzun içindeki etlerin içerisinde yoğun bir kan akışı mevcuttur. Bunun amacı da burundan içeri giren havanın sıcaklığını ayarlamak veya solunan havanın kirli partiküllerle dolu olması durumunda şişerek burun deliğinden içeri giren hava miktarını azaltmaktır. Burun spreyleri de damar büzüştürücüdür. Dolayısıyla kan dolaşımını kısıtlayan bir etkiye sahiptir. Kan dolaşımının kısıtlanması da burun içinde mevcut dokuların beslenmesini bozarak burun orta bölmesinde delikler açılmasına, uzun dönemde koku alamamaya kadar varan zararlara neden olabilmekte” diye konuştu.

"Nasıl bağımlılık oluşturuyor"

Sık ve ihtiyaç dışı kullanımların bağımlılığı da beraberinde getirdiğini belirten Aydın, “Burunlarından rahat nefes alamayan hastalar soluğu doktorda almakta, doktor da hastalarına adeta bir refleks gibi burun spreyi reçete etmekte. Ancak hastalar bu spreyin kullanımı ile nefes almakta ulaştıkları tatmin düzeyi sonucu her nefes alamadıkları durumunda spreylere başvuruyor. Bu spreyler, ilk aşamada konkaları küçülterek nefes alma sorununu gideriyor. Fakat aynı zamanda uzun süreli kullanımın bir yan etkisi olarak da burun etinin tekrar büyümesine neden oluyor. Yani, bu ilaçların prospektüsünde bahsi geçen ‘geçici burun tıkanıklığı hissi’ aslında bu küçülen damarların yeniden genişlemesi sonucunda ortaya çıkıyor. Dolayısıyla hasta bir kısır döngüye girerek burnu her tıkandığında ya da nefes almakta her zorlanışında çareyi bu burun spreylerine başvurmakta buluyor ve bu spreylerin bağımlısı oluyor” seklinde konuştu.

Bilgehan Aydın: 'Burun spreyi reçeteli bağımlılıktır'

“Bu bağımlılıkla mücadele etmeliyiz”

Burun spreyi bağımlılığının uyarıcı madde kullanımının çok ötesinde bir bağımlılık olduğunun altını çizen Aydın, “Bu sorunla mücadeleye de kliniğim bünyesindeki hekim arkadaşlarımla birlikte oluşturduğumuz bilimsel araştırma grubu olarak kendi üreteceğimiz doğal spreyler vasıtasıyla başlamaya niyetliyiz. Türkiye’de 5 binden fazla endemik bitki var. Ama biz bu bitkilerden farmakolojik olarak faydalanamıyoruz. Türkiye’de ne yazık ki parasetamolden başka bir şey üretilmiyor. Biz başta karanfil ve sumak gibi coğrafyamıza özgü endemik bitkilerden faydalanarak burun içindeki mikropları öldüren bir sprey oluşturmayı amaçlıyoruz. Özellikle bizim ojenol dediğimiz, karanfilden elde edilen yağ müthiş antiseptik etkisi olan bir madde. Yine Adıyaman, Hatay, Mardin ve Malatya’da bolca yetişen kenger sakızı ve acı kavun gibi organik bitkilerle yapılan spreyleri üretmeye, bu işi organik olarak yapmaya çalışıyoruz. Bu konuda inşallah başarılı olursak kimyasal içerikli burun spreylerine olan bağımlılığı da en aza indirmeyi ümit ediyoruz” dedi.

Sema Fison
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Muhtarın zor anları: "Benim hiçbir şeyden haberim yok" Bolu’nun Mudurnu ilçesinde Avdullar Köyü Muhtarı Ahmet Temel, köyündeki su kaynaklarının ihaleye çıkarılmasını basından öğrendiğini belirterek duruma tepki gösterdi. Köylünün kendisine "Sattığın suları git durdur" diyerek tepki gösterdiğini söyleyen muhtar, "Benim hiçbir şeyden haberim yok. Ben bu konuyu dün medyadan öğrendim. Köylüm bana ’Köyümüzün sularını sattın’ diyor" ifadelerini kullandı. Mudurnu Belediyesi Düğün Salonu’nda, Mudurnu Muhtarlar Derneği Başkanlığı Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi. Tek liste ile gidilen seçimde mevcut başkan Birol Taşkın güven tazeleyerek yeniden başkan seçildi. Toplantı sırasında eline mikrofonu alan Avdullar Köyü Muhtarı Ahmet Temel, köyündeki doğal mineralli ve jeotermal su kaynaklarının ihaleye çıkarılması sürecini değerlendirdi. İhaleye ilişkin kararı yerel medyadan öğrendiğini dile getiren Temel, bu durumun köy halkı arasında huzursuzluğa neden olduğunu ifade etti. "Böyle mi muhtarlık yapacağız?" Vatandaşların kendisini sorumlu tuttuğunu belirten Temel, kendisine söylenen ’Sattığın suları git durdur’ sözüne tepki göstererek, "Biz muhtarlar olarak neden her şeyden sorumluyuz? Maden ocağı konusunda mücadele verdik, 1,5 yıldır. Onun için Allah’a şükür bir şeyler yaptık ama şimdi de su olayı çıktı başımıza. Bunun için köylüyle akşam toplandık, karar aldık. Kararımızda itirazımızı beyan ettik. Biz sesimizi kime duyuracağız? Benim hiçbir şeyden haberim yok. Biz muhtarlar masada alınan kararları neden medyadan öğreniyoruz? Ben bu konuyu dün medyadan öğrendim. Köylüm bana ’Köyümüzün sularını sattın’ diyor. Böyle mi öğreneceğiz, böyle mi muhtarlık yapacağız?" dedi. Öte yandan, Resmi Gazete’de yayımlanan ilana göre, İl Encümeninin Mudurnu ve Mengen ilçelerindeki 4 farklı noktada jeotermal ve doğal mineralli su arama ruhsatı için ihaleye çıkacağı öğrenildi.
Trabzon Trabzon Film Festivalinde Altın Taka ödülleri sahiplerini buldu Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Trabzon Film Festivali’nin ödül töreni, sinema dünyasının önemli isimlerini bir araya getirdi. Farklı kategorilerde dereceye giren yapımlar ve sanatçılar, Altın Taka Ödülleri ile onurlandırıldı. Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, uzun metrajlı filmleri de dahil ederek festivali geleneksel hale getireceklerini açıkladı. Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Trabzon Valiliği ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle bu yıl ilki düzenlenen Trabzon Film Festivali’nin ödül töreni yoğun katılımla gerçekleşti. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in ev sahipliği yaptığı törene, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, sanatçılar ile sanatseverler katıldı. "Trabzon sinemayla yeni tanışmış bir şehir değildir" Konuşmasında "Trabzon sinemayla yeni tanışmış bir şehir değildir" diyen Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç "1900’lü yılların başından itibaren sinema salonları, seyircisi ve sanatçılarıyla güçlü bir sinema kültürüne sahiptir. Belediyemizin arşivlerinde yer alan 1930’lu yıllara ait sinema ve tiyatro düzenlemeleri, bu kültürel birikimin somut göstergesidir. Merhum Erol Günaydın’dan Tanju Gürsu’ya, Ertem Eğilmez’den bugün aramızda bulunan çok kıymetli sanatçılarımıza kadar Trabzon, Türk sinemasına iz bırakan pek çok değer kazandırmıştır. Bu kadim mirası sinema yoluyla geleceğe taşımayı bir vefa ve miras sorumluluğu olarak görüyoruz. Altın Taka ödülümüz, 101 yıl önce Karadeniz’den cepheye cephane taşıyan isimsiz kahramanların hatırasına adanmıştır. Bu yıl İlkini gerçekleştirdiğimiz Trabzon Film Festivali’ni her yıl daha da büyüterek sürdürme sorumluluğunu taşıdığımızı huzurlarınızda bir kez daha ifade ediyorum" dedi. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu ise "Bu festivalin Karadeniz’e ve özellikle Trabzon’a çok yakıştığını açıkça ifade etmek isterim. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonu doğrultusunda sanatı ve sanatçıyı merkeze alıyor, Trabzon’un doğası ve kültürüyle sinema için çok güçlü bir plato olduğunu görüyoruz. Bu kıymetli festivali hayata geçiren tüm ekibe, sanatçılarımıza ve emeği geçen herkese bakanlığımız adına teşekkür ediyor, bu tür projeleri desteklemeye devam edeceğimizi özellikle vurguluyorum" şeklinde konuştu. Hülya Koçyiğit ve Hüseyin Avni Danyal’a onur ödülü Onur Ödülü’ne layık görülen Hüseyin Avni Danyal da duygularını şu sözlerle dile getirdi: "Doğup büyüdüğüm topraklarda bir film festivalinin düzenleniyor olması beni inanın hepinizden daha çok heyecanlandırıyor. Geç kalınmış ama çok değerli bir adım olduğunu düşünüyorum. Bundan büyük bir onur ve gurur duyuyorum. Trabzonlu bir sanatçı olarak bu festivalin büyümesi ve uluslararası bir nitelik kazanması için üzerime düşen her türlü katkıyı vermeye hazırım." Onur Ödülü’ne layık görülen Türk sinemasının duayen isimlerinden Hülya Koçyiğit ise konuşmasında şunları söyledi: "Trabzon Film Festivali’nin ilk kez düzenlenmiş olmasına rağmen, bundan sonra geleneksel hale gelerek güçleneceğine ve yalnızca Trabzon’un değil tüm Karadeniz’in kültür ve sanat hayatında söz sahibi olacağına yürekten inanıyorum. Biraz geç kalınmış olsa da atılan bu cesur adımın arkasında durulacağına ve tüm Trabzon’un bu festivali sahipleneceğine inanıyor, emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, başarılar diliyorum." Ödüller sahiplerini buldu Konuşmaların ardından, Trabzon Film Festivali’nde başarılı bulunan yapıtların sahiplerine ödülleri takdim edildi. Öğrenci Kısa Film Yarışması Jüri Ödülü, ’Çalınan Yük’ filmine verilirken, Öğrenci Kısa Film Yarışması En İyi Film Ödülü’nün sahibi ’Gülümse’ oldu. Ulusal Kısa Film Yarışması’nda belgesel kategorisinde Erol Günaydın Jüri Özel Ödülü, ’İyi Ölüm’ filmine layık görüldü. Altın Taka Deneysel En İyi Film Ödülü’nü ’Kim’ filmi kazandı. Belgesel dalında verilen ödül ’Pirlerin Düğünü’ filmine giderken, Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü ’Muzaffer’ filmine, En İyi Film Ödülü de ’Berona’ filmine verildi.
Kütahya Kütahya’da "Dilek Arabası" ilgi odağı oldu Kütahya’da bir işletmenin öncülüğünde hayata geçirilen "Dilek Arabası" uygulaması, kısa sürede vatandaşların yoğun ilgisini çekti. Atatürk Bulvarı’nda faaliyet gösteren döner işletmesinin sahibi Kıymet Akgün, başlangıçta reklam amacıyla başlatılan çalışmanın beklenenden çok daha büyük bir etki oluşturduğunu söyledi. Uygulamanın ortaya çıkış sürecini anlatan Akgün, "Asıl amacımız reklamdı. Oğlumun hibrit arabası vardı, bir değişiklik olsun istedik. ‘Bu arabaya dileklerinizi yazın’ dedik. İlk başta bu kadar ilgi göreceğini düşünmemiştik ama çok güzel geri dönüşler aldık" dedi. Vatandaşların sadece dışarıdaki kağıtları kullanmakla kalmadığını belirten Akgün, "Kağıt kalmayınca içeriden kağıt isteyip dilek yazmak isteyenler oluyor. Her gün yüzlerce kağıt gidiyor, bazen rüzgarda uçanlar bile oluyor" ifadelerini kullandı. Uygulamanın sosyal medyada da etkili olduğunu vurgulayan Akgün, Instagram’da Levent Önerişleri hesabından yapılan paylaşımların büyük katkı sağladığını belirterek, "Bir akım başlattık. Dileklerini yazıp paylaşanlara yüzde 10 indirim yaptık. İlgi çok güzel oldu, memnun kaldık" diye konuştu. Dilek kağıtlarında her yaştan insanın hayallerinin yer aldığını söyleyen Akgün, "Öğrenciler sınavlarında başarılı olmak istiyor, KPSS yazanlar var. Kimi araba, kimi motor, kimi ev dilemiş. Asgari ücretle ilgili beklentiler var. Çocuklar aileleriyle gelip birlikte yazıyor. Çok samimi ve komik notlar da çıkıyor" dedi. Araca "Dilek Arabası" adını verdiklerini belirten Akgün, uygulamanın hem işletmeye hem de insanlara moral kaynağı olduğunu sözlerine ekledi.