GÜNDEM - 16 Aralık 2019 Pazartesi 16:00

BM Genel Sekreter Yardımcısı Nikhil Seth, “Türkiye’de göç çalışmaları olumlu bir şekilde ilerliyor”

A
A
A
BM Genel Sekreter Yardımcısı Nikhil Seth, “Türkiye’de göç çalışmaları olumlu bir şekilde ilerliyor”

Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Göç’ konulu toplantıya katılan Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı Nikhil Seth, mülteciler konusunda sağlanacak fonun BM’nin görevi olduğu belirterek, “Türkiye’nin bu konudaki eforlarını önemli buluyorum” dedi.

Göç hareketlerinin önemi, küresel göç algısının oluşturduğu problemler ve olası çözüm önerileri; Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı ve Birleşmiş Milletler Eğitim ve Araştırma Enstitüsü (UNITAR) Başkanı Nikhil Seth’in de katılımı ile Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenen toplantıda ele alındı. Uzmanları ve akademisyenleri biraraya getiren toplantıda; düzensiz göç, Suriye göçü ve Türkiye’nin göç konusunda karşılaştığı sorunlar tartışıldı.

“Türkiye’nin çalışmaları çok olumlu”
Türkiye’deki göç durumunu değerlendiren BM Genel Sekreter Yardımcısı Nikhil Seth, “Türkiye’de göç meselesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bugün güncel sayılarla yeniden karşılaştık. Türkiye’nin bu konudaki eforlarını önemli buluyorum. Elbette ki ümidim mültecilerin geldikleri bölgelerdeki durumunun iyileşmesi ve mültecilerin evlerine geri dönmesidir. Türkiye’nin bu konudaki çalışmalarının çok düzgün ve olumlu bir şekilde ilerlediğini düşünüyorum” dedi.

“BM’nin görevi fonu sağlayabilecek ortakları bulmak”
Türkiye’nin göç ve sığınma konusunda en önemli sorunlarından fon konusuna da değinen Seth, BM olarak dünyadaki göç sorununa yeterinde çözüm bulamadıklarını söyledi. Seth, “BM’nin görevi bu fonu direkt sağlamaktan ziyade, bu fonu sağlayabilecek ortakları bulmaktır. Aslında dünyada bu paylaşımın olması için politik ve sosyolojik ortamı sağlamaktır. BM’nin hem Avrupa Birliği (AB) ile hem de diğer ülkelerle ve dünya bankalarıyla bu konunun üzerine eğilmeli ve bu konuda ülkelerin birbirlerine destek olmasını sağlamalıdır” şeklinde konuştu.

“Göçün yüzde 75’i fakir ülkelerden fakir ülkelere gerçekleşiyor”
Göçün medyada yansıtıldığı gibi fakir ülkelerden gelişmiş ülkelere değil, daha çok fakir ülkelerden fakir ülkelere gerçekleştiğini belirten Seth, “Göçle ilgili duruma baktığımızda, durumun medyada gösterilenden biraz daha farklı olduğunu görüyoruz. Dünyadaki tüm göçün yüzde 75’i fakir ülkelerden fakir ülkelere gerçekleşiyor. Basında bu daha çok tam tersi gibi gösteriliyor. Göçle ilgili asıl sorun da budur. Aslında baktığımızda mültecileri sadece ekonomik sorun olarak görmemek lazım. Çünkü kendi ülkelerindeki savaştan, politik rahatsızlıktan ya da sosyal sorunlardan kaçan kişiler de başka ülkelere göç edebiliyor” diye konuştu.

“Göçmenlerin en büyük sorunu ötekileştirilmek”
Kimsenin ülkesinden isteyerek ayrılmayacağının altını çizen Seth, göçmenlerin yaşadığı en büyük sorunun gittikleri ülkelerde ötekileştirilmek olduğunu söyledi. Seth, yaşanılan sorunlara karşı ortak bir çözüm yolu bulunması gerektiğini kaydederek, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü;
“Göç etmek her zaman zor bir karardır. Bu yüzden de bizim göç eden kişileri mutlaka anlamaya çalışmamız lazım. Türkiye özellikle bu konuda çok ciddi adımlar attı. Göçmenleri biz ve onlar diye sınıflandırmak yerine hepsine ‘biz’ diye bakıyor ve eğitim anlamında toplumla bütünleştiriyor. Umudum bütün ülkelerin bu şekilde davranması. Göç konusunda yerel yönetimlere göçmenlerin eğitilmesi noktasında çok özel bir görev düşüyor. Göç eden kişileri ülkelere birer külfet olarak görmek yerine istihdama katılacak, eğiteme katılacak ve ekonomiye katkı sağlayacak bireyler olarak görülmesi gerekiyor. Göçmenlere karşı olan önyargının bitmesi için yerel yönetimlerin eğitilmesi, potansiyellerinin geliştirilmesi gerekiyor.”

Kilis’in yüzde 60’ı Suriyeli
Göç ve düzensiz göç, konusunda şehir merkezlerinin önemli bir hedef olduğunu kaydeden BAU Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı, sınır boylarındaki iller ve ilçelerde önemli sayıda Suriye göçü olduğunu belirtti. Narlı, Kilis’in yüzde 60’ı Suriyelilerden oluşuyor. Fakat büyük şehirlere odaklanmamız gerekiyor. Göçmenler için yapılacak çalışmalara öncelik verilmeli. İlk olarak onların ihtiyaçlarını gidermek gerekiyor. Bu ihtiyaçlar arasında çocukların eğitim ihtiyacı çok önemli. Ayrıca bu çocukların savaş ve göç travmasını düşünürsek, onların sosyal uyumlarını güçlendirecek çalışmalara da ihtiyaç var. Şu anda Türkiye’deki Suriyeli çocukların yüzde 62’si Türk eğitim sistemine entegre edildi. Bu önemli bir başarı. Fakat sadece formel eğitim sistemine entegre edilmeleri yeterli değil. Onların sosyal uyumlarını güçlendirmek için Türk ve Suriyeli çocuklar bir araya getirilerek, aralarında kaliteli bir temas oluşturulmalı. Bu da sanat çalışmaları, spor çalışmalar gibi aktivitelerle mümkün. Bunun için üniversitemizde de önemli projeler geliştiriyoruz” dedi.

“Türkiye’de göçmelere olan önyargıda artış var”
Türkiye’deki göçmen önyargısına da değinen Prof. Dr. Ayşe Nilüfer Narlı, “Göçmenler her dönemde istenmeyen insan olabiliyor. Türkiye’de özellikle son üç yılda göçmenlere karşı ön yargılarda bir artış var. Birçok insan Suriyelileri kendilerine rakip olarak görüyor. Bu da birçok sorunu Suriyelilere yükleme gibi bir tutum geliştiriyor. Öncesinde Suriyeliler misafirdi şimdi ise büyük bir rakip. Türkiye’de sosyal düzeni bozan insanlar gibi algılanıyorlar. Bunların aşılması için yapılması gereken en önemli şey eğitim çalışmalarıdır. Bu konuda düzenli politikalar oluşturulmalı ve halkın bu politikalardan düzenli olarak bilgilendirilmesi gerekir. Bu sayede önyargılar aşılabilir” ifadelerinde bulundu.

Öte yandan toplantıda, BAU Global Başkanı Enver Yücel'in Birleşmiş Milletler Eğitim ve Araştırma Enstitüsü (UNITAR) Uluslararası Eğitim Merkezi Türkiye Başkanlığını da yaptığı merkez öncülüğünde, Mayıs 2019'da faaliyete geçen ve Birleşmiş Milletler ile uluslararası üniversiteler tarafından kurulan University Global Coalition (Küresel Üniversite Koalisyonu) platformuna üyeliği için bir imza töreni düzenlendi. Anlaşma ile koalisyonun Türkiye’den ilk ve tek üyesi Bahçeşehir Üniversitesi oldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te "2. Uluslararası Aile Sempozyumu" başladı Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Gaziantep Aile Akademisi ev sahipliği ve iş birliğinde, bu yıl 2’ncisi düzenlenen Uluslararası Aile Sempozyumu yapılan açılış etkinliğiyle başladı. Aile değerlerini koruma ve geliştirme, aile bireylerini bilgilendirici çalışmalar, sorunlara çözüm odaklı yaklaşılması, sevgi ve huzur dilinin hâkim olduğu aile yapılarının oluşması amacıyla Gaziantep Aile Akademisi ve İstanbul Aile Vakfı iş birliğinde Gaziantep Üniversitesi Mavera Kongre ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen sempozyum 3 gün sürecek. 15 farklı ülkeden gelen 100’e yakın seçkin akademisyenin katılımıyla yapılacak oturumların bu yıl ki teması “Küresel Tehditler Karşısında Aile” olarak belirlendi. Birleşmiş Milletler (BM) “Uluslararası Aile Haftası” etkinlikleri kapsamında, 2024 yılının "Aile Yılı" olarak ilan edildiği Gaziantep’te düzenlenen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran’ın katıldığı sempozyumun açılış töreni ile başlayan, aile kavramının her açıdan ele alınacağı sempozyumda toplam 21 oturum düzenlenecek. “Gaziantep’ten yeni ufuk ve vizyonların aranıyor olması asla tesadüf değildir” Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran açılış programda aile kavramının ele alındığı sempozyumdan duydukları mutluluğu aktararak, “Bugünün dünyasında tartıştığımız meselelerin farklı boyutlarıyla Gaziantep’te ele alınıyor, değişen dünya düzeni üzerindeki yaklaşımlara Gaziantep’ten yeni ufuk ve vizyonların aranıyor olması asla tesadüf değildir. Neden tesadüf olmadığını her şeyden önce Gaziantep’in ev sahipliği olmadığını görüyoruz. Buradaki vizyon gerçekten yeni bir heyecan kattı. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanımızın öncülüğünde şehir sadece yerel kalkınma modelleriyle değil küresel kalkınma modellerini de yerelde uzanan zincirlerin her halkasını güçlendirme konusunda Türkiye’de önemli bir yer teşkil ediyor. Bu şehirde Fatma Şahin vizyonunun bütün Türkiye ve insanlık için ne kadar önemli hizmetlere vesile olduğunu da bizlere göstermiştir. Bu bakımdan ev sahipliği ve sempozyumu Gaziantep’e taşıdığı için bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi. “Medeniyetimizin temel direklerinden birisi kuşkusuz aile kurumudur” Konuşmasının devamında akademisyenlere katılımlarından dolayı teşekkür eden Bakan Yardımcısı Kıran, “Hem Türkiye’den hem de yurtdışından birçok saygın akademisyenin burada sunacağı fikirler, düşünceler bizlere önemli ufuklar açacaktır. Başkanımız Fatma Şahin’in bakanlığımıza bıraktığı fikri mirası korumanın en güzel yolu teorik tartışmaları takip eden değil, takip edilen ülke olmaktır. Biz büyük bir medeniyetin mirasçılarıyız. Medeniyetimizin temel direklerinden birisi kuşkusuz aile kurumudur. Anayasamızda devletimiz hukuki çerçeveyi ‘Aile toplumun temeli’ tanımıyla ortaya koymuştur. Aileyi korumak için atılan her adımı yerine getiriyoruz. Aile kurumu çok kapsamlı ve bu kapsam bakımından adımların atılması gereken bir kurum” ifadelerini kullandı. “Aileyi koruyarak geleceğe taşımak istiyorsak önce kendimizden başlamalıyız” Sempozyumun açılış programında konuşan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, küreselleşen dünya ile beraber aile kurumu üzerinde büyük tehditlerin oluştuğuna vurgu yaparak, “Küreselleşme dediğimiz şey, sosyal adalet ve barışın sağlanmadığı, çevresel kalkınmanın hayata geçirilmediği, bir damla petrolün bir damla kandan çok daha değerli olduğu bir dünyaya dur demek için buradayız. Buna dur demenin en önemli kısmı aile. Aile bizim inancımızın, kültürümüzün en mukaddes hazinesi, nimeti, güvenli limanı. Bu yüzden İstanbul Aile Vakfı bu konuda önemli. Aile kurumuna karşı gelen tehditleri engellemede bu vakıf önemli bir duruş. Aileyi koruyarak geleceğe taşımak istiyorsak önce kendimizden başlamalıyız. Kalbimizdeki bütün kötü duyguları yok etmemiz gerekiyor. Onun yerine sevgiyi, vicdanı, rahmeti bu kalbin içine taşımak gerekiyor. Ailede kadın ve erkeğin birbirine iyi davranması, emanetçi olması gerekiyor. Peygamberimizin hayatı bizim için en büyük örnek. Nasıl bir baba, eş olduğuna bakmamız gerekiyor” şeklinde konuştu. “Bu şehri güçlü huzurlu kılmanın yolu aile merkezli çalışmaktır” Konuşmasının devamında aile huzurunun sağlanması için gençlerin değerlerini bilip, sahip çıkarak eğitilmesi gerektiğine vurgu yapan Başkan Şahin, “Şehrin imarı için sadece altyapı yeterli değil. Bugün aileler neden mutsuz denilince bize sevgi, rahmet şebekeleri gerekiyor. Bunları bizim medeniyet kodlarımıza göre kurmazsak bugün yaşadığımız sorunlarla kalıyoruz. Şehri imar ederken nesli ihmal etmemiz için Gaziantep Büyükşehir Belediyesi olarak doğan her çocuğun eğitimde değerler eğitimini güçlü bir şekilde almasını, Aile Akademisi’ni kurduğumuzda ergenliğe bu değerlerle gençlerimizi hazırlamamız gerekiyor. Bunların hepsini yaptığımızda ailenin korunmasını sağlarız. Bu şehri güçlü huzurlu kılmanın yolu aile merkezli çalışmaktır. Biz bu emanete sahip çıkıyoruz” dedi. “Burada atılacak adımların temelinde aile ve nesilleri korumak vardır” İstanbul Aile Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ali Rıza Arslan ise konuşmasında vakfın verdiği hizmetler hakkında bilgi vererek, “Vakıf olarak 2020 yılından itibaren ‘Medeniyetin Temeli Aile’ diyerek insani, milli, manevi değerli korumak amacıyla faaliyet yürütmekteyiz. Aile yapısını korumak ve güçlendirmek amacıyla bu yıl ikincisini düzenlediğimiz sempozyum için Türkiye ve dünyanın dört bir yanından akademisyenler, politika yapıcıların ve STK’ları bir araya getirdik. 3 günlük sempozyumda yapılacak konuşma ve tartışmaların aile kavramını güçlendirmek adına önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Dünyadaki gelişmeler toplumumuzdaki ve bütün dünyadaki aile yapılarını temelden tahrip etmektedir. Kadim aile değerlerinin erozyona uğraması toplumun yapısını zayıflatmakta, kimlik bunalımlarına yol açmaktadır. Bu tehditler artık uluslararası platformlarda da daha sık gündeme gelerek tartışılmaktadır. Burada atılacak adımların temelinde aile ve nesilleri korumak vardır” diye konuştu. Gaziantep Üniversitesi Rektörü Arif Özaydın da konuşmasında ailenin önemine vurgu yaparak çalıştaya katılım sağlayan herkese teşekkür etti. Açılış programı sonrası ilk oturum Doç. Dr. Turgay Şirin, Prof. Dr. Ruhi Ersoy, Dr. Sarah Amjad Hussain’ın katılımıyla yapıldı.
Artvin Cami imamı yolda bulduğu 8 bin lirayı sahibine teslim etti Artvin’de camide imamlık yapan Memet Zeytin, yolda bulduğu 8 bin lirayı sahibine ulaştırdı. Artvin merkeze bağlı Sümbüllü Köyü Altınbağ Mahalle Camisi’nde imamlık yapan Memet Zeytin, Artvin-Borçka karayolu kenarında çevreye saçılmış paralar olduğunu fark etti. Yerden paraları toplayan Zeytin, paranın sahibine ulaştırılması için sosyal medya hesaplarında paylaşım yaptı. Paylaşımın ardından Zeytin, muhafaza altına aldığı paraları jandarmaya götürdü. Zeytin’in paylaşımlarını gören paranın sahibi Tuncay Önçeken, paranın kendisine ait olduğunu kanıtlarıyla ifade etti. Cami İmamı Memet Zeytin ile Artvin Belediyesi Zabıta Müdürlüğü’ne gelen Önçeken, tutulan tutanak sonrasında parayı teslim aldı. Parayı bulduktan sonra paylaşımlar sayesinde sahibine ulaştıklarını ifade eden Memet Zeytin, “Sabah eşimi kursa bıraktıktan sonra eve dönerken yol üzerinde saçılmış paraları gördüm. Oradaki arkadaşların da yardımıyla paraları topladım. Sahibini bulmak ümidiyle bütün paralara sahip çıktım. Daha sonrasında sosyal medya mecralarından ve devletimizin yetkili kurullarına haber vererek paranın sahibine ulaşmasını bekledim. Haram lokma balık kılçığı gibidir. Muhakkak o kılçık boğazımıza takılır. O niyetle kulluk görevimi hem de kardeşime karşı insanlık görevimi yerine getirdim” ifadelerini kullandı. Hocanın paylaşımı görüp parayı teslim aldıklarını söyleyen Tuncay Önçeken, “Sabah erken saatlerde motorla giderken cebimden paraları düşürdüm. Geri döndüm ama bulamadım. Hemen zabıta ekiplerini aradım. İş yerine tekrar gittiğimde hocamızın paylaşımına denk geldim. Hemen hocamıza ulaştım. Zabıta ekiplerinin yanında parayı teslim aldık” şeklinde konuştu.