SAĞLIK - 29 Mart 2017 Çarşamba 11:49

Bu bakteriye dikkat: 350 hastalığı taklit edebiliyor

A
A
A
Bu bakteriye dikkat: 350 hastalığı taklit edebiliyor

Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin, Türkiye’de yaklaşık 10 milyon kişinin ‘içimizdeki sessiz katil’ olarak nitelendirilen lyme bakterisi taşıdığını, bakterinin 350 hastalığı taklit ettiğini ve teşhis konulamayan birçok hastalığın altından lyme bakterisinin çıktığını belirtti.

Kene, sivrisinek, atsineği, bit gibi kan emen canlıların yanı sıra kedi ve köpeklerden de bulaşan “Lyme Hastalığı” dünyayı ve insanlığı tehdit ediyor. Son yapılan açıklamalara göre, halen 25 milyon lyme hastası olduğu tahmin ediliyor. Bay Area Lyme Foundation (Bay Area Lyme Vakfı) tarafından geçtiğimiz günlerde açıklanan verilere göre, bu sayının önümüzdeki birkaç yıl içinde 80 milyona çıkacağı öngörülüyor. “İçimizdeki sessiz katil” olarak nitelendirilen hastalık, kalp krizi, şizofreni, bipolar bozukluk, beyin tümörü, bazı kanser türleri, otizm, huzursuz bacak sendromu, ürtiker, haşimato tiroidi, alzheimer, parkinson, MS, ALS gibi kas hastalıkları, çölyak gibi pek çok hastalığı taklit ediyor.

Dünyada George Bush, Ashley Olsen, Richard Gere, Rebecca Welles, New York Valisi George E. Pataki gibi ünlülerde de görülen hastalık, Türkiye’de de yaygınlaşmaya başladı.

Lyme hastalığına karşı önlem alınması gerektiğini belirten Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin, “Lyme hastalığı “Borrelia Burgdorferi (Spiroket Bakteri)” adlı bakterinin neden olduğu bir hastalık. Bugüne kadar biz biliyoruz ki bakteriler bir veya iki hastalığa sebep olur. Ama bilim tarihinin bugüne kadar rastlamış olduğu ultra süper spiroket bir bakteri bu. Biyolojik anlamda doğru dürüst ne bakterilere ne de virüslere benziyor, inanılmaz bir canlı. Son 30 yılda yapılan yoğun çalışmalar sonucunda bu bakterinin 350’den fazla hastalığı taklit ettiği ortaya konmuştur. Başta MS, ALS, rometolit artvit, lupus, behçet, haşimato tiroidi, kalp hastalıkları gibi birçok hastalığın altından lyme bakterisinin çıktığı bilimsel olarak ispatlandı. Son 10 yılda yapılan çalışmaların sonucunda örneğin Amerika’da 25 milyondan fazla lyme hastasının olduğu ortaya çıktı. Geçtiğimiz günlerde Amerika Birleşik Devletleri Lyme Derneğinin yaptığı açıklamaya göre birkaç yıl içerisinde en az 80 milyon lyme hastasının ortaya çıkacağını öngörüyor. Çin’de son 20 yılda yapılan çalışmalarda tespit edilmiş lyme hasta sayısı 75 milyon. Alman hükümetinin geçen yıl açıklamış olduğu resmi rakamlara göre Almanya’da her yıl yaklaşık 1 milyon kişi lyme hastası oluyor” diye konuştu.

“DÜNYADA LYME KLİNİKLERİ VAR, BİZDE YOK"

Dünyada lyme doktorları ve klinikleri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çetin, “Bugün dünyada Amerika başta olmak üzere Avrupa’nın bazı ülkelerinde 30 yıldır lyme klinikleri var. Yüzlerce lyme doktorları var. Ama bizim ülkemizde 50 yıl geçmişi olan lyme hastalığı ile ilgili ne gerçek anlamda lyme doktoru ne de gerçek anlamda lyme kliniği var. Türkiye’de de 7-10 milyon civarında lyme hastası var. Bu çok korkunç bir rakam, ben bunları defalarca söylüyorum ve bugüne kadar birçok insana yardımcı oldum. Değişik hastalıklarla bana gelip müracaat eden insanları yönlendirdim ve bunların birçoğu lyme çıktı. Bizim neyimiz eksik, hiçbir şeyimiz eksik değil. Birçok alanda çok iyi doktorlarımız var ama biz lyme hastalığını ihmal etmiş durumdayız” şeklinde konuştu.

LYME BAKTERİSİNİ AÇIKLADI, MAAŞ KESME CEZASI ALDI

Dokuz Eylül Üniversitesindeki öğretim üyelerinin odalarının bulunduğu bina ve çevresinde, bulaşıcı ’lyme bakterisi’ taşıyan kırmızı renkli ’Ixodes ricinus’ türü kenelerin olduğunu açıklaması ve halkı bilinçlendirmesi üzerine yönetim tarafından, ’İnfial oluşturup, üniversiteyi toplum önünde küçük düşürdüğü’ gerekçesiyle maaş kesme cezası verilen Prof. Dr. Barbaros Çetin, “Bu ceza beni çok üzdü. Suçlama üniversiteyi kamuoyu önünde küçük düşürmek. Oysa ben 35 yıl boyunca hiçbir zaman çalıştığım kurumu küçük düşürmedim. Tam tersine hem ulusal hem uluslararası ödüller aldım, uluslararası alanda birçok yayınlar yaptım. Bu olaydan birkaç ay sonra bana mektuplar gelmeye başladı. Bizim bu kampüsümüzde öğrenci olup da kene yapışıp da lyme olan hastalardan bana mektuplar gelmeye başladı. Bunu delilleri bende, hatta bu hastalara yardımcı oldum” ifadelerini kullandı.

“SAĞLIK BAKANLIĞI EYLEM PLANI HAZIRLAMALI"

Bakterinin geçiş yollarının çok olduğu için bugün dünyada salgın hale geldiğini dile getiren Çetin, “Birincisi bir an önce özellikle büyükşehirlerdeki tıp fakültelerinde lyme araştırma merkezlerinin kurulması gerekiyor. Onlarca, yüzlerce asistanın, genç doktorun lyme hastalığına yönelmesi gerekiyor. Çünkü bu dünya çapında artık bir salgın ve 350 hastalığı taklit ediyor. İkincisi de devletin, Sağlık Bakanlığının bir an önce ’Lyme Eylem Programını’ hazırlaması gerekiyor” dedi.

“KEDİ, KÖPEK VE SİVRİSİNEKLER BAKTERİYİ TAŞIYABİLİYOR"

Lyme bakterisinin kenelerin dışında pire, sivrisinek gibi kan emen bütün canlılardan bulaştığını dile getiren Prof. Dr. Çetin, doğada da en çok yabani hayvanlarda, memeli hayvanlarda, kuşlarda olduğunu; şehirlerde ise kedi ve köpeklerin lyme bakterisi taşıdığını söyledi.

Lyme tedavisinin kişiye göre değiştiğini ifade eden Prof. Dr. Barbaros Çetin, “Doktorun çok tecrübeli olması gerekiyor. Bu tedavi gecikilmişse kronikleşmişse 1-10 yıla kadar sürebilir, bazen nadiren ömür boyu da sürebilir. Eğer birkaç haftalıkken yakalamış olursanız 3 haftalık bir antibiyotik tedavisi ile lymedan kurtulabiliyorsunuz” diye konuştu.

YILLARCA DOKTOR DOKTOR GEZDİ, TEŞHİS KONULAMADI

Yıllarca gitmediği doktor kalmayan, ancak hastalığına hiçbir teşhis konulamayan 37 yaşındaki Meryem Körhasan da Prof. Dr. Barbaros Çetin’in vesilesi ile hastalığından kurtuldu. Bir gün bir gazetede Prof. Dr. Çetin’in yazısını okuyan genç kadın, ilk defa duyduğu lyme hastalığını belirtilerinin kendisinde olduğunu gördü ve hemen ailesi ile birlikte test yaptırdı. Test sonuçlarına göre eşi, oğlu ve kendisi yüzde 75 lyme çıkan Meryem Körhasan, şunları söyledi:

“Yıllardır doktor doktor dolaştım. Her gittiğim doktor ‘şu olabilir’ dedi ve hiçbir zaman doğru bir teşhis konmamıştı. Ben hocamın gazetedeki yazısını okuduktan sonra doğru teşhisin lyme olduğunu gördüm ve kendi kendime bu teşhisi koyarak laboratuvar testi yaptırma gereği duydum. Hocama ceza verildiğini öğrendim. Gerçekten çok üzgünüm. 2015’teki o demeci olmamış olsaydı benim ailemde 3 kişi belki ilerleyen dönemlerde daha fazlası çünkü biz daha dikkatli yaşamaya başladık. Hepimiz lyme hastası olduk ve onun sayesinde tedavi ile karşılaştık ve biz bir sürü rahatsızlıktan kurtulmuş olduk.”

Mihrap Düzöz - Sinan Yeniçeri

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da düzenlenen “Mahzen-34” operasyonunda elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütü çökertildi İstanbul’da düzenlenen “Mahzen-34” operasyonunda elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütü çökertildi. Operasyonda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 9 şüpheli yakalandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İstanbul’da düzenlenen “Mahzen-34” operasyonunda elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütünün çökertildiğini belirterek operasyonda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 9 şüphelinin yakalandığını kaydetti. "Aziz milletimizin bilmesini isterim ki; hangi büyüklükte olursa olsun organize suç örgütlerini çökertip, adalete teslim edeceğiz. Şafak sökerken de gün batarken de operasyonlarımız devam edecek" diyen Bakan Yerlikaya şunları kaydetti: "Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kasten adam öldürmeye teşebbüs, iş yerlerine yönelik çok sayıda molotofkokteyli ve silahlı saldırı, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, 6136 sayılı kanuna muhalefet, tehdit ve mala zarar verme suçlarını işledikleri tespit edildi. Operasyon sonucu 3 adet ruhsatsız tabanca, çok sayıda şarjör ve fişeğe el konuldu. Operasyonları gerçekleştiren kahraman polislerimizi tebrik ediyorum. Allah ayağınıza taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle."
Adana Dede Korkut hikayeleri Türklerde kadının konumunu ortaya koyuyor Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Türk Kültüründe Dede Korkut Kitabı” adlı konferansında Dede Korkut hikayelerindeki kadının konum ve önemine değindi. Prof. Dr. Şenesen, Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi’nde (ÇÜTAM) verdiği konferansta, Dede Korkut Hikayelerinde genel olarak Oğuzların birtakım mücadelelerinin yer aldığını ifade ederek, “Bu mücadelelerin ikisi Oğuzların kendi aralarında yaptıkları mücadelelerdir. Bunlardan birinde Dirse Han ve oğlu Boğaç Han arasında geçer. Bir başka mücadele ise İç Oğuz ve Taş Oğuz karşılaşır” dedi. Prof. Dr. Şenesen, şunları kaydetti: “Dede Korkut Hikayelerinde sağlam temellere oturtulmuş bir sosyal yapıyla karşılaşırız. Eski kültür hayatımızı ile ilgili zengin bilgiye bu hikayelerde rastlıyoruz. Hikayelerde toplumun başında hanlar hanı diye gösterilen Begil oğlu Emren Hikayesinde padişah olarak ifade edilen Bayındır Han vardır. Bayındır Han’ın hikayelerindeki rolü beylere akın izin vermek, divanı toplamak, yılda bir defa büyük bir ziyafet vermektir. Hikayelerde kahraman olarak görünmez.” Dede Korkut Hikayelerinde hemen hemen tüm hikayelerde kadının önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Ç.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Kadın bir güzellik sembolü olmanın yanında sosyal hayat içinde erkeğin yanında onun eşi ve ortağı olarak yer alır. Kadın sosyal hayat içinde düşüncesi alınan, eş seçiminde özgür, vefa duygusu gelişmiş, anne, iffet sahibi, saygı duyulan biridir. Bu özelliklerinin yanı sıra ata biner, kılıç kullanır, ok atar ve erkeklerle yarışır” şeklinde konuştu. Konferans sonunda Prof. Dr. Refiye Şenesen’e teşekkür belgesi verilirken hatıra fotoğrafı çekimi de gerçekleştirildi.