GÜNDEM - 12 Kasım 2016 Cumartesi 12:10

Bu tabloların içerisinde kırmızıbiber bile var

A
A
A
Bu tabloların içerisinde kırmızıbiber bile var

Edirneli genç ressam Şule Küçükoğlu’nun boya ve fırça kullanmadan sadece doğanın kendisine verdiği malzemelerle yaptığı tablolar, sanatseverleri şaşırtıyor. Küçükoğlu, resim yapabilmek için doğanın kendisine her şeyi sunduğunu söyledi.

Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi olan Şule Küçükoğlu, Soyut Dışa Vurumculuk olarak adlandırdığı tekniğin Türkiye’de ressamlar tarafından nadir kullanıldığını belirterek, tablolarında boya veya fırça kullanmadan doğadan topladığı çiçek, baharat, kahve, kırmızıbiber, çakıl taşları, kağıt, peçete, son bahar yaprakları, kül, üzüm ve cam gibi bir çok materyali kullanarak, adeta doğayı tuvaliyle buluşturuyor.

“Sınavlarda sorulara resim çizerek cevap veriyordum”
Edirneli sanatçı Şule Küçükoğlu, ilkokul çağlarında yaşıtlarının aksine yazı yazmak yerine sürekli bir şeyler çizdiğini ve resim yeteneğinin ailesi tarafından keşfedildiğini anlatarak, “12 Ekim 1995 yılında Edirne’nin Keşan ilçesinde doğdum. Küçük yaşlarda resimle ilgilenmeye başladım. İlkokulda okuma yazmayı biraz zor öğrenen bir öğrenci olarak, sınavlarda yazı yazmak yerine resim çiziyordum. Resme çok küçük yaşta başladım. Bu yeteneğim ailem tarafından keşfedildi. Bu da beni Güzel Sanatlar Fakültesi’ne yöneltti” dedi.

“Tekniğin üslubu ise soyut dışa vurumcu”
Avrupa’da ve dünyada kullanılan resimle ilgili birçok tekniği araştırdığına ve soyut dışa vurumculuk tekniğini kullanmaya başladığına değinen genç ressam Küçükoğlu, “Resimle ilgili farklı teknikler araştırdım, bunlar hocalarım sayesinde de oldu. Yurt içinden ve yurt dışından bazı profesör ve uzmanlarla konuştum ve onların sonucunda bu şekilde bir teknik ortaya çıktı. Kullandığım tekniğin üslubu ise Soyut Dışa Vurumcu” ifadelerini kullandı.

“Kırmızıbiber, çakıl taşı, kül, üzüm, yaprak, cam, kahve, baharat ve çiçekler”
Küçükoğlu, tablolarında doğada bulunan ve kimi zaman atıl durumda olan renk ve doku katabilecek birçok malzemeyi kullanabildiğini dile getirerek, “Soyut Dışa Vurumcu, üslubunu kullanıyorum. Boya çok nadiren kullandığım bir malzeme, o da alt zemini atmak için. Tekniğimde doğa bulunan bütün malzemeler var. Kurutulmuş çiçekler, baharatlar, kahve, kırmızıbiber, çakıl taşları, kağıtlar, peçeteler, son bahar yaprakları, küller, üzümler, camlar bütün hepsini kullanıyorum. Renk katabilecek ya da doku verebilecek bütün malzemeleri rahatlıkla kullanabiliyorum” diye konuştu.

“Doğa bize her şeyi sunuyor”
Genç ressam Şule Küçükoğlu kullandığı soyut dışa vurumculuk tekniğinde boya ve fırça yerine kullanılan malzemeleri anlatırken, ‘Çöp değil ama tabloya yakışabilecek, tabloda güzel durabilecek, güzel durduğuna inandığım şeyleri alıyorum’ diyerek, şöyle devam etti:
“Aslında doğa bize her şeyi sunuyor. Bende doğada etrafıma dikkatlice baktığımda çok farklı şeyler görüyorum. Boyaya ya da fırçaya ihtiyaç duymuyorum. Yolda yürürken zaten bu teknik dolayısıyla sürekli çevreme bakarım. Uygun gördüğüm malzemeleri toplarım. Arkadaşlarım da zaten bu konuda her zaman bana destekçidir. Getirirler, sorarlar ‘Şule ben bunları senin tablonda görmek istiyorum, bana bunlarla yapıp hediye eder misin?’ diyerek bende onlar için hazırlarım. Çöp değil ama tabloya yakışabilecek, tabloda güzel durabilecek, güzel durduğuna inandığım şeyleri alıyorum. Bu da tabloya daha derin bir etki katıyor.”

Bu tabloların içerisinde kırmızıbiber bile var

“Aslında baktıklarında anlamıyorlar”
Tablolarını gören insanların boya yerine ne kullandığını anlayamadıklarını ve kendilerine söylediğinde de çok şaşırdıklarını belirten Küçükoğlu, “Ben tabloların üç boyutlu olmasına çok önem veriyorum. İnsana daha gerçekçi ve yakın geliyor. O yüzden dekoratif olarak da güzel durduğunu düşünüyorum. Aslında baktıklarında anlamıyorlar. Ne olduğunu çözemiyorlar ama söylediğimde çok şaşırıyorlar. İnsanlara beğenilmekten çok belki de farklı geliyor ve bu da benim hoşuma gidiyor. Zaten amacım tablolarımın insanlara farklı gelmesi” şeklinde konuştu.

“Trakya Bölgesi’nde bu tekniği kullanan tek ressamım”
Küçükoğlu, Türkiye’de bu tekniği kullanan nadir ressamlardan birisi olduğunu ifade ederek, “Trakya Bölgesi’nde de sadece ben bu tekniği kullanıyorum. Bu tekniği kullanmaya başlayalı tam bir yıl oldu. Şuan da 70 adet tablo var. Ve bu tablolar kısa sürede çıkmıyor. Bir tanesinin tamamlanması yaklaşık bir ay sürüyor” dedi.

“Ülkemi uluslar arası sanat arenasında temsil etmek istiyorum”
Gelecek yıllarla ilgili hedeflerini de anlatan genç ressam Şule Küçükoğlu, şunları kaydetti:
“Bu yıl okulum bitiyor ve okulum bittikten sonra akademisyen olmak istiyorum. Aynı zamanda sergiler açıp kendime ait bir atölyemin olmasını istiyorum. Bu tekniğinde Türkiye çapında yayılmasını istiyorum. Soyut Dışa Vurumcu tekniğinde belirli bir seviyeye geldiğimde Avrupa’da sergiler açmak istiyorum ve bu şekilde Türkiye’yi temsil etmek istiyorum.”

“Çok kitap okuyun ve hayal etmekten korkmayın”
Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi son sınıf öğrencisi olan Şule Küçükoğlu, resmi ve sanatı seven genç meslektaşlarına da bazı tavsiyelerde bulunarak, “Genç ressamlara şunu tavsiye ediyorum; çok kitap okumak, hayal etmek bunlar resmin temelidir aslında. Kesinlikle kısa ve dar düşünmemeliyiz. Resim farklı şekilde de ifade edilebilir. Kendimizi farklı şekillerde de ifade edebiliriz. Kesinlikle resmi sadece kalıplaşmış olarak yağlı boya, guaj boya, sulu boya olarak nitelendirilmemeli, çok kitap okunsun ve çok hayal edilsin. Hayal gücümüzü sadece yağlı boya ya da renklerle değil doğada kullanılan farklı malzemelerle de bunları birleştirebilirler” ifadelerini kullandı.

Koray Ustabaşı 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Nakipoğlu Mahallesi’ndeki evlerin restorasyonu tamamlanıyor Konya’nın merkez Karatay ilçesinin geçmişini yansıtan ve ilçenin çeşitli noktalarında bulunan 100 yılı aşkın tarihe sahip yapılar, Karatay Belediyesi’nin çalışmalarıyla bir bir yeniden ayağa kaldırılıyor. Söz konusu yapıların korunup geleceğe taşınması amacıyla Nakipoğlu Mahallesi’nde devam eden restore çalışmalarını yerinde inceleyen Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca; “Tarihimizi korumaya ve yaşatmaya devam ediyoruz” dedi. Konya’ya özgü mimari özellikleri yansıtan; kerpiç, ahşap ve taş kullanılarak inşa edilen tarihi yapılar, Karatay Belediyesi’nin yürüttüğü restorasyon çalışmalarıyla eski günlerine yeniden döndürülüyor. Bu çerçevede Nakipoğlu Mahallesi’nde 125 yıllık geçmişe sahip iki tarihi ev, Karatay Belediyesi ekipleri tarafından restore ediliyor. Söz konusu yapıların restorasyon çalışmalarında artık sona gelinirken; Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, çalışmaları yerinde inceledi. “Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz” Konya ve Karatay’ın yüzlerce yıllık geçmişini yansıtan tarihi evleri gelecek kuşaklara aktarmak için yürüttükleri restorasyon çalışmalarının başarılı bir şekilde sürdüğünü söyleyen Başkan Kılca, “Konya’mızın tarihi mimari özelliklerini taşıyan ve zaman içinde tahribata uğrayan evlerimizi tek tek tespit ederek önce korumaya alıyoruz. Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz. Şu anda tarihi bir Konya evindeyiz. Bu tür evlerimizi kamulaştırarak, restore ediyoruz. Nakipoğlu Mahallemizde tarihi bir evimizin restoresini tamamlamak üzereyiz. Burada eski yüklüklerimiz, aynalıklarımız ve sahanlıklarımız var. Ahşaptan ve hepsi el emeği ürünler. Bunları gelecek nesillerimize taşımış oluyoruz. Eski evlerimizde kerpiç ve ahşap malzemeler ve hasır tavanlardan oluşan bu yapıyı gelecek kuşaklara aktarmamız önemli. Bu tür yapılara sahip çıkacağız. Evde detaylar çok etkileyici. 125 yıl öncesine ait bir aynalığımız var ve bunu koruma kurulunun da görüşünü alarak eski haline uygun restore ediyoruz. Karatay Belediyesi olarak bu tür projelerimize sahip çıkarak Konya’mızın ve Karatay’ımızın kadim geçmişini yüzyıllar ötesine aktarmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Diyarbakır Uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle göz sağlığını tehdit eden güneş gözlüğüne dikkat çekti Diyarbakır’da uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle gözlük tercihi ve kullanımında dikkat edilmediğinde göz sağlığını tehdit eden sağlık sorunlarına dikkat çekti. Güneş gözlüğü, genellikle havaların ısınmasıyla birlikte yaz aylarında ağırlıklı olarak kullanımı tercih ediliyor. Uzmanlar ise, güneş gözlüğünün her mevsim göz sağlığı için önemli olduğuna dikkat çekerken, gözlük tercihinde standartlara uyulmadığı taktirde göz sağlığında ciddi sağlık sorunları ile karşılaşacağını vurguluyor. Diyarbakır’da Memorial Hastanesi’nde Op. Dr. Belgin Ekmekçiler, güneş gözlüklerinin çoğunlukla aksesuar amaçlı düşünüldüğünü ve bunun tam tam tersi bir şey olduğunu söyledi. Güneş gözlüklerini koruyucu bir tedavi olarak uyguladıklarını belirten Dr. Ekmekçiler, çünkü güneş ışınlarında göze zarar ultraviyole dedikleri gözle görülmeyen ışıkların olduğunu kaydetti. Bu ışıkların gözün birçok yapısına hasar verdiğinin altını çizen Dr. Ekmekçiler, şöyle konuştu: "Ciltten başlayıp retinaya kadar. Örneğin cildimizde kırışıklıkları artırıyor, et büyümesi yaparak görmemizi etkiliyor. Yine lensimiz dediğimiz gözümüzün merceğinde proteinleri de denature ederek katarak oluşmasını hızlandırıyor. Ve en önemlisi de gözümüzün arkasındaki fotoğraf filmi dediğimiz retinada sarı nokta oluşmasına sebep olarak da geri dönüşümü olmayan ciddi görme kayıplarına sebep oluyor. Biz de bu sebepten dolayı hastalarımızı ışıklardan korumak için güneş gözlükleri öneriyoruz." Güneş gözlüklerinin birçok yerde aksesuar olarak alınabildiğine dikkat çeken Dr. Ekmekçiler, “Ama güneş gözlüğünün asıl özelliği ultraviyole blokajının olması gerekiyor. Bu blokaj olmadan sadece renkli olmasında hiçbir anlamı olmuyor. Hatta siyah camlar göz bebeğimizi büyüterek gözümüze ultraviyole ışınlarının daha çok girmesine sebep olarak hasarı daha da katlayarak artırabiliyor. Bu sebepten güneş gözlüğü alacağımızda bunun aksesuardan çok koruyucu bir tedavi olduğunu bilmemiz gerekiyor. Ve aldığımızın camları hangi özellikte olduğunu, daha iyi bilmemizi gerektiriyor dedi. "Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları" “Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları” diyen Dr. Ekmekçiler, “Bunu da ancak nasıl anlayabiliriz? Gözle anlayabileceğimiz bir özellik değil. Ancak aldığımız gözlüklerin garanti belgelerinde ultraviyole yüzde 100 koruma şeklinde yazar. Ya da güneş gözlüklerinin CE belgesi dediğimiz denetlenmiş, kurumlar tarafından verilen özellikleri vardır. Bunun mutlaka olması gerektiğini kontrol etmemiz gerekiyor ki gözümüzü bu yüksek doz ultraviyoleden koruyabilelim” şeklinde konuştu. 21. Bölge Güneydoğu Optisyenler Gözlükçüler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Erdoğan ise, güneş gözlüğü mevsimsel olarak kullanılabilecek bir gözlük olmadığını, ultraviyole denilen olayın her ne kadar yaz aylarında özelikle bölge itibariyle güneş ışınlarının dik geldiği dönemlerde daha çok gözde ve ciltte hasara sebebiyet verse de, yılın geri kalan periyodlarında da ultraviyole yoğunluğu olduğu dönemler olduğunu söyledi. Güneş ışınların en dik geldiği baharın sonları ve yaz aylarının başlangıcına denk gelen mevsimde ultraviyole özellikli güneş gözlüğü takılması göz ve görme sağlığı adına ciddi bir önem arz ettiğini kaydeden Erdoğan, “Tüketicilerimizin dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan biri her koyu renkli gözlük korucuyu bir güneş gözlüğü değildir. Bunu kesinlikle bilmemiz lazım. Hatta güneş gözlüğü camları ultraviyoleden değil de, boyadan elde edildiği takdirde daha koyu bir hal alır. Bu koyu cam rengi gözbebeğinin olağandan daha çok büyümesi, dolayısı ile ultraviyole dediğimiz sarı nokta görme alanlarına daha çok gelmesi, daha çok zarar vermesine sebebiyet verir. Bir güneş gözlüğü muhakkak suretle Sağlık Bakanlığının denetimi altında olan optisyenlik müesseselerinden temin edilmesi gerekir. Çünkü rutin olarak bakanlık ve sağlık müdürlüğü denetimi altında. Buna bağlı olarak ultraviyoleden elde edilen Avrupa standartlarına uyumlu güneş gözlükleri satışı mevcut” ifadelerine yer verdi. Müşterilerden Çağrı Eren, yaz aylarında genelde Diyarbakır çok sıcak olduğu için maalesef takmak zorunda olduklarını söyleyerek, “Gözlerimizi de güneş ışınlarından korumamız gerekiyor. O yüzden gözlüğümü tamire getirmiştim ve yenisini de almayı düşünüyorum” dedi.
Konya Konyaspor, ligin son 4 haftasında küme düşmemeye oynayacak Trendyol Süper Lig’de sezonun 4. haftasını 4. sırada tamamlayan, sezon başından bugüne 4 hoca değiştiren, son 4 haftaya da küme düşecek 4 takımın bir sıra üstünde giren Konyaspor, oynayacağı son 4 maçta küme düşmeme mücadelesi verecek. Trendyol Süper Lig ekiplerinden Konyaspor, 2023-2024 sezonunda Sırp Teknik Direktör Aleksandar Stanojevic yönetiminde ilk 4 hafta çıktığı maçlarda 2 galibiyet, 2 beraberlik alarak 8 puan topladı. Konyaspor, bu maçların sonunda ligde 4. sıraya yükseldi. Yeşil-beyazlılar, Sırp teknik direktör ile çıktığı diğer 5 maçta ise 1 beraberlik, 4 yenilgi alarak 1 puan topladı. Ligin ilk 9 haftasını 9 puanla 15. sırada tamamlayan Konyaspor’da, Aleksandar Stanojevic görevinden istifa ederken, teknik direktörlük görevine Hakan Keleş getirildi. Hakan Keleş ile 10 maça çıkan Konya ekibi, 2 galibiyet, 5 mağlubiyet ve 3 beraberlik alarak 9 puan topladı. Kötü gidişata engel olmayan Hakan Keleş ile deplasmanda Fenerbahçe’ye 7-1 mağlup olan Konyaspor, bu maçın ardından düşme hattında 18. sırada yer alırken, Keleş’le yollarını ayırdı. Yeşil-beyazlı ekip Hakan Keleş ile yolların ayrılmasından sonra 62 yaşındaki Bosna-Hersekli çalıştırıcı Fahrudin Omerovic ile mukavele imzaladı. Fahrudin Omerovic, yeşil-beyazlı takımın başında çıktığı 14 lig maçında 4 galibiyet, 5 mağlubiyet ve 5 beraberlik alarak 17 puan elde etti. Bu maçlarda 16 gol atan yeşil-beyazlılar, kalesinde 15 gol gördü. Ligin 34. haftasında deplasmanda oynanan Sivasspor maçında alınan 1-0’lik mağlubiyetin ardından Fahrudin Omerovic ile yollarını ayıran Konya ekibi, teknik direktörlük görevine Sportif Direktör Ali Çamdalı’yı getirdi. Ali Çamdalı yönetiminde Fenerbahçe karşısında zorlu bir mücadeleye çıkacak olan Konyaspor, küme düşme hattının bir sıra üzerinde yer alıyor. Trendyol Süper Lig’de sezona iyi bir başlangıç yaparak 4. haftada 4. sıraya yükselen Konyaspor, daha sonra o başarılı günleri bir daha bulamadı. Yeşil-beyazlılar ligin son 4 haftasına girilirken küme düşme potasının 1 sıra üstünde 16. sırada yer alıyor. Konyaspor, yarın ligin 35. haftasında kendi evinde Fenerbahçe ile karşılaşacak. Fenerbahçe ile Süper Lig tarihinde bugüne kadar 45 kez karşı karşıya gelen Konyaspor, söz konusu maçlarda sarı-lacivertli ekibe 34 defa mağlup olurken, 8 maçı kazandı, 3 karşılaşma ise beraberlikle sonuçlandı.