MAGAZİN - 04 Kasım 2021 Perşembe 09:32

Bülent Ersoy’un Kıbrıs'ta 1 ay tutuklu kalan müzisyeni Coşkun Kıvılcım yaşadıklarını anlattı

A
A
A
Bülent Ersoy’un Kıbrıs'ta 1 ay tutuklu kalan müzisyeni Coşkun Kıvılcım yaşadıklarını anlattı

Sahte PCR testi nedeniyle Bülent Ersoy’un Kıbrıs konseri öncesi tutuklanan ve Kıbrıs’ta bir ay cezaevinde kalan müzisyenlerden Coşkun Kıvılcım yaşananları İHA’ya anlattı. Bülent Ersoy’a dava açmaya hazırlanan Kıvılcım,” Ben cezamı çektiysem herkes cezasını çekecek” dedi.

Geçtiğimiz aylarda “Diva” lakaplı ünlü sanatçı Bülent Ersoy’un Kıbrıs’ta bulunan bir otelde vereceği konser sebebiyle Kıbrıs’a giden ve temin edilen PCR testlerinin sahte olduğunun ortaya çıkmasıyla birlikte Ercan Havalimanı'nda bekletilen müzisyenler, polis nezaretinde konsere çıkıp ardından nöbetçi mahkemeye sevk edilerek tutuklanmıştı. 3 gün önce serbest bırakılan Kıvılcım, İstanbul'a geri döndü.

Sahte PCR testleri sebebiyle tutuklanan ve 1 ayı cezaevinde olmak üzere 62 gündür KKTC’de mahsur kalan Bülent Ersoy’un orkestra ekibinden müzisyen ve aranjör Coşkun Kıvılcım yaşananların perde arkasını İHA’ya anlattı.

Yaşadıkları mağduriyeti anlatan müzisyen Coşkun Kıvılcım, “Coşkun Kıvılcım ben, müzikle uğraşıyorum. 5 sene Bülent Ersoy’ a emek verdim. Kendisinin söylediği gibi herkese çalan müzisyenlerden değilim. Kendisiyle 5 seneden beri çalışıyorum. Malum başımıza gelen Kıbrıs işinde oluşan sahte PCR durumundan dolayı. 21 arkadaşımla beraber mağdur olduk. Çok zor durumlar yaşadık, Allah kimseye vermesin bu durumları. Zor bir süreçti” dedi.

Bülent Ersoy’un Kıbrıs'ta 1 ay tutuklu kalan müzisyeni Coşkun Kıvılcım yaşadıklarını anlattı

“Müzisyen insanın parasını değil sevdiği şarkıları çalar”

Sahte PCR testlerinin kendilerine nasıl verildiğini anlatan Kıvılcım,” Bizim orkestra şefimiz var. Telefonda grubumuz var. Her zamanki gibi mesaj geldi ayın 28’inde iş var diye. Biz de tabii ki PCR testinin nasıl yapıldığını bilen insanlarız, cahil insanlar değiliz. Biz düşündük ki bir ambulans gelecek, bizim buluşacağımız bir yerde bizim testlerimizi yapacaklar diye düşündüm. Ben böyle düşünürken tekrarda bir mesaj geldi ve iki aşı yeterli oluyormuş dendi bize. Bizim bütün arkadaşlarımız da tabii okey verdi. Ondan sonra biz günü gelince havalimanına gittik. 10 arkadaşımız geçti. Onlar geçtikten sonra bir arkadaşımızla orada çalışanlar arasında ufak bir sürtüşme oldu. Onlar da bizim evraklarımızla bilgisayara gidip baktılar. Bu PCR’ ların sahte olduğunu söylediler bize. Biz de orada anladık bu durumu. Sonrasında o geçen on arkadaşımızı geri çağırdılar. Bizi havalimanında sorguya tuttular. 12 saat orada kaldık. Ne olduğunu bilemiyoruz tabii. İlk defa böyle bir şey yaşadık. Müzisyen insanın parasını değil sevdiği şarkıları çalar. Bu sözü herkes bilir bunu. Biz bilmeyiz yani bu konuda cahil insanlarız sonuçta. Tabii herkes bir telaşta malum. Bizi 12 saat orada tuttular dediğim gibi. Ondan sonra sorgular, bize diyorlar sorun yok, keyfinize bakın. Tabii bir enteresanlık var orada, bir kaos var. İnsanlar bir telaşta , polisler bir telaşta. Bizim telefonlarımızı ve kimliklerimiz aldılar. Her şeyimizi aldılar” diye konuştu.

“Bülent Ersoy yakalandığımızı biliyordu”

Polis eşliğinde konsere çıktıklarını söyleyen Kıvılcım, ”Biz bunları yaşarken Bülent Ersoy hanım otele bir gün öncesinden gittiği için oteldeydi. İletişim sıfır. Yakalandığımızı da biliyordu. Sonrasında bizi otobüsle konsere götürdüler. Konsere biraz geç çıkıldı. Biz çıktığımızda sahneye Bülent Hanım biraz geç çıktı. İnsanlar biraz öfkelendi, laflar söylemeye başladılar. Bizler de çalarak insanları yatıştırmaya çalıştık. Biz konu kapandı sanıyoruz, sahneye geldik sonuçta. Çalıyoruz o sırada. Sonrasında Bülent Hanım sahneye çıktı. Ondan sonra farklı detaylar var. Bülent Hanım’ın aldığı bir yevmiye var. Aldığı paradan hariç artı bir para daha istiyor. Ben diyor bu şartlar altında çıkmam diyor falan. O kendisi yaşamış gibi, geç kalmış gibi o ortama, o stresi biz yaşamamışız gibi davrandı. Bizi mağdur gösterse zaten o parayı biz alırdık. O gün o parayı bize zaten kendisi dağıtırdı. Konuşuyor, o parayı da alıyor kendisi ve sahnede kahkahalar atarak işte bu insanlar da içerideydi o yüzden geç geldik diyor ve bizi orada aşağılıyor. Konseri bitirdik. Biz böyle detaylar olduğunu bilmiyoruz ya. Bize dediler siz nöbetçi mahkemeye çıkacaksınız. Ondan sonra biz nöbetçi mahkemeye çıktık. Kıbrıs’ta teminat diye bir durum varmış. Bunları biz bilmiyoruz. Bizi teminata bağladılar, haftada iki gün imza şartıyla. Sonrasında 210 bin TL karşılığında bizi serbest bıraktılar. Böyle bir durum oluştu. O süreçte oteldeydik. Orada da bir ay kaldık. Telefonumuz yok, ailelerimize ulaşamıyoruz, göremiyoruz. Oradaki odadaki telefonlardan ulaşmaya çalıştık. Tabii ki telefon ediyoruz ama otel de telefonları kesiyor biz aramayalım diye” dedi.

“Bülent Ersoy’a ulaşmamızın imkanı yoktu”

Kıbrıs’ta mahsur kaldıkları dönemde Bülent Ersoy’a ulaşamadıklarını iddia eden Kıvılcım,” Bülent Ersoy’a bizim ulaşmamızın imkanı yok. Kendisi biliyorsunuz çok büyük bir Diva yani gerçekten büyük bir Diva. O yüzden biz ona ulaşamadık. Biz de kendi imkanlarımızla orada bir şeyler yapmaya çalıştık. Psikolojimiz bozuldu. İnsan gerçekten başka bir duruma geliyor. Orada küçük kardeşlerim vardı, çocuğu oldu oradayken. Çocuğu doğdu iki ay oldu göremedi. Herkes ağlıyor, herkes bir kaosta. Herkes bize bir şeyler söylüyor umut veriyor, umutlanıyoruz. Tüylerim diken diken oluyor. Bir ay otel sonrası karar anı diye bir durum oluştu. İlk mahkemeye çıktık ve ağır cezada yargılanıyoruz. Bülent Hanım’la hiç alakası yok. Onu ilgilendirmiyor bu konu. Biz ona çalmaya gitmemişiz zaten, başkasına çalmaya gitmişiz ya. Orada çıktığımız mahkemede bizi bir 4 gün boyunca kelepçelenmiş şekilde götürdüler. Bundan sonra karar verilmek için 4 gün sonra gelin dediler. Karar anı açıklanacak ve çıkacaksınız dediler. Tamam o zaman dört gün de dayanırız dedik. Gelmiş başa çekilir dedik" ifadelerini kullandı.

“Romanlar olmasa müzik zaten olmazdı”

Panik atağının olduğunu söyleyen Kıvılcım, "Dört gün için girdik hapishaneye, kelepleçerle beraber. Perişan olduk. Dört gün bekledik sonucu ve karar anı geldi. Karar 10 seneden açıklandı davamız. Yargıç her şeyi anlatırken,ben ölecek gibi oldum. Panik atak hastalığım var. Bu durumlara alışık insanlar değiliz. Orada devlet memurları var, orada çok seviyesi büyük olan insanlar, arkadaşlarım var. Hepsi üniversiteli, liseyi bitirmişler. Dediler ya hani onlar romandı falan, romanlar olmasa müzik zaten olmazdı. Bunu dünya biliyor” ifadelerini kullandı.

“Biz cezamızı çektiysek herkes çekecek”

Diğer müzisyen arkadaşlarıyla birlikte Bülent Ersoy’a dava açmaya hazırlandıklarını belirten Kıvılcım,” Bir ay ceza almamızın ardından , cezaevi süreci başladı. Olmayacak zulümleri gördük, yaşayan bilir. Ne desek kimse inanmaz bize çok kötü davrandılar. Bizi TC uyruklu yabancı vatandaş olarak yargılamaları çok zorumuza gitti. Biz zaten TC vatandaşıyız. Orada biz çok kötü olduk. Şu an bile tüylerim diken diken. Ben TC vatandaşıyım. Başka bir şey değilim. Bu ülkenin vatandaşıyım. Üç gün oluyor geri geleli. Hala kendime gelmeye çalışıyorum. Yaşadığımız süreç çok zordu. Bundan sonra ise Bülent Hanım diye bir şey hayatımızda kalmadı. İstemiyorum da olmasını. Sahip çıkmasını da istemiyoruz, bize yardım etmesini de istemiyoruz. Onun mücevherlerini de istemiyoruz. Onun parası kendisinin olsun. Hukuki süreci arkadaşlarımızla birlikte başlatacağız. Bu arada bunu geçmeden yapamayacağım, hani kendisine çaldı ya sanatçı Ceylan sanki ona çalmışım gibi bana sahip çıktı. Bülent Ersoy bana sahip çıkacağına Ceylan bana sahip çıktı. Biraz evvel dekontunu da gösterebilirim, bana destek çıktı. Bunu Ceylan Hanım’ın mı yapması gerekiyordu, Bülent Ersoy Hanım’ın mı? Soruyorum bunu kendisine. Maddi ve manevi olarak çöktüm. Biz güzel paralar kazanan insanlarız. Böyle 5 bin liralar falan yanlış anlaşılmasın ama bizim için para değil bunlar yani. Benim kiram zaten 5 bin lira sayın Divam. Buradan da müzisyen arkadaşlarıma sesleniyorum rica ediyorum size emek verene bakın Ceylan Hanım gibi işte hiçbir alakası olmayan bir insan ben mağdurum diye bana sahip çıktı mesela beni tanıdığı için. Böyle solistlerle çalışın lütfen rica ediyorum müzisyen arkadaşlarımdan” dedi.

“Adalet yerini bulsun”

Bu süreçte mağdur olmalarına sebep olan herkese karşı hukuki mücadele vereceklerini ifade eden Kıvılcım,” Onlar, herkes kendisini biliyor onların isimleri vermek istemiyorum süreç başlayacak çünkü çok yakın bir zamanda tabii ki beraber evet biz cezamızı çektiysek herkes cezasını çekecek. Suçlular için adalet yerini bulsun diyorum başka bir şey demiyorum. Onlar serbest çünkü onlar bizim gibi güçsüz değil ve gariban değil onlar güçlü oldukları için serbestler. Biz insanları eğlendirdik. Telefonlarımızı geri vermediler. 21 arkadaşımızın telefonu alındı malum biz iyi telefonlar kullanıyoruz. Hala telefonsuzum borç olarak yeni telefon aldım. Çünkü mağdur oldum ya mağduriyetimi de sevgili Bülent Ersoy karşılamış ya o yüzden. Onun sayesinde şimdi yeni bir telefon alacağım" diye konuştu.

“Bülent Ersoy arkamızda durabilirdi”

Bülent Ersoy'a seslenen Kıvılcım, "Ben Bülent Ersoy’a şöyle seslenmek istiyorum. Biz Bülent Ersoy’dan para istemiyoruz. Biz onunla bu işe gittik. Bizim arkamızda olabilirdi ama olmadı. Kim hangi arkadaşım ondan para istemiş ki ?Böyle bir durum oluşmadı yani. Sahip çıkmak başka bir şey yani bunu yapmadı. Biz ona çaldığımız için bizim arkamızda durması lazımdı ama durmadı bizi böyle bir durum yaşadık yani” diye konuştu.

Murat Horoz - Gülşah Kahveci
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçısı yakalandı, 112’si tutuklandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 14 ilde son 2 haftada jandarma tarafından göçmen kaçakçılığına yönelik düzenlenen operasyonlar ile 156 şüpheli göçmen kaçakçısının yakalandığını ve 112’sinin tutuklandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, Jandarma Genel Komutanlığı Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti ile Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Edirne, Muğla, Aydın, Balıkesir, İzmir, Çanakkale, Tekirdağ, Antalya, Mersin, Van, Şanlıurfa, Erzurum, Hatay ve Gaziantep olmak üzere 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlar düzenlendi. Son 2 haftada Jandarma İnsansız Hava Araçları (JİHA) ile havadan, İl Jandarma Komutanlıklarınca karadan yapılan çalışmalar sonucu düzenlenen operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandı. Şüphelilerden 112’si tutuklanırken 44’ü hakkında ise adli kontrol hükümleri uygulandı. Ayrıca yapılan operasyonlar sonucu 120 adet araç ile 13 adet bot ele geçirildi. Bakan Yerlikaya yaptığı paylaşımda göç yönetimine dikkati çekerek, "Göç yönetiminin güvenlik boyutunu; insan ticareti, düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı ile mücadele alanlarında hukuk devleti ilkeleri ve insan haklarına riayet temelinde yürütülen etkin çalışmalar oluşturmaktadır. Bu kapsamda sınır güvenliği, üstün teknolojilerden ve gelişmiş izleme-denetim sistemlerinden yararlanılarak güçlendirilmekte; yasa dışı göç yollarını teşvik eden ve organize eden yapılara karşı hem sahada hem de hukuki zeminde güçlü ve caydırıcı mekanizmalar işletilmektedir" ifadelerine yer verdi.
Karabük Kar yağışını duyan soluğu burada aldı Kar yağışını fırsat bilen vatandaşlar, Karabük’ün yüksek kesimlerine akın ederek ateş yakıp fotoğraf çektirirken karın keyfini doyasıya çıkardı. Karabük’ün yüksek kesimlerinde kar yağışı gecenin ilerleyen saatlerinde de etkisini sürdürdü. Meteoroloji Genel Müdürlüğünün uyarısının ardından özellikle yüksek rakımlı bölgelerde başlayan kar yağışı, Safranbolu-Bartın kara yolunu beyaza bürüdü. Karayolları ekipleri, daha önce yaptıkları hazırlıklar kapsamında bölgede kar küreme ve tuzlama çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Kar yağışını fırsat bilen vatandaşlar, bin 30 rakımlı Ahmetusta Geçidi’ne akın etti. Bölgeye gelenler ateş yakarak ısınırken, bol bol fotoğraf çektirip karın keyfini çıkardı. İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube ekipleri de bölgede denetim yaptı. Ekipler, kış lastiği bulunmayan sürücüleri olası olumsuzluklara karşı uyararak, bölgeyi terk etmeleri gerektiğini bildirdi. Sürücülere kar yağışı ve buzlanmaya karşı uyarılarda bulunuldu. Ahmetusta mevkiinde kar yağışının fazla olduğunu öğrendikten sonra eşi ve arkadaşları ile bölgeye geldiklerini ifade eden Selver Yıldırım, araçta kış lastiği bulunmasına rağmen gelmekte zorlandıklarını belirtti. Yıldırım, kar yağışı sonradan bölgedeki atmosferi güzel bulduğunu aktararak çok eğlendiklerini söyledi. Zonguldak’ın Çaycuma ilçesine bağlı Perşembe beldesinden kar için Safranbolu’ya Doğan marka otomobille gelen Alperen Demirkul, "Çok mutluyuz. Aracımızla gelirken biraz zorlandık ama burası beklentimizi karşıladı. Bütün gençler burada. Ekipler de çalışmalarını sürdürüyor" diye konuştu.