ASAYİŞ - 31 Ocak 2022 Pazartesi 14:47

Çakıroğlu davası, eski rektör ‘kendini rahat hissetmediği’ için ertelendi

A
A
A
Çakıroğlu davası, eski rektör ‘kendini rahat hissetmediği’ için ertelendi

Ege Üniversitesinde, 2015 yılında terör örgütü PKK yandaşı Nurullah Semo tarafından Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. sınıf öğrencisi ülkücü genç Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun bıçaklanarak öldürülmesiyle ilgili kusuru bulunduğu gerekçesiyle haklarında dava açılan eski Ege Üniversitesi Rektörü Candeğer Yılmaz’ın duruşmada savunma yaptığı sırada, Çakıroğlu’nun babasının ‘Siz bu göreve layık değilsiniz’ demesi üzerine, ‘Kendimi rahat hissetmiyorum’ diyerek savunmasını yarıda kesti.

İzmir’de, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. sınıf öğrencisi ülkücü genç Fırat Yılmaz Çakıroğlu, 20 Şubat 2015’te PKK yandaşı Nurullah Semo tarafından üniversitenin kampüsü içerisinde bıçaklanarak öldürüldü.

İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan Nurullah Semo, ‘kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alırken, ‘terör örgütü üyeliği’ suçundan da 15 yıl hapis cezası verilmiş, bu karar İzmir Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozularak ‘Devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozmak’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrilmişti.

Çakıroğlu’nun öldürülmesiyle ilgili yargılama tamamlanırken, olayda kusuru bulunduğu iddiasıyla eski Ege Üniversitesi Rektörü Candeğer Yılmaz, eski rektör yardımcısı Atilla Silkü, eski genel sekreter Mehmet Bülent Özkan, eski Edebiyat Fakültesi Dekanı Sanık Ersin Doğer hakkında da İzmir 41. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı. Duruşma savcısının esasa ilişkin mütalaasında sanıkların ‘görevi kötüye kullanma’ suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar ayrı ayrı cezalandırılmalarını istedi.

İzmir 41. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davanın son duruşmasına Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun annesi Özlem Erdem, babası Fuat Mahir Çakıroğlu ile tutuksuz sanıklardan Candeğer Yılmaz ve taraf avukatları katıldı.

“Hocalar odalarında silah saklıyormuş”

Duruşmada konuşan anne Özlem Erdem, oğlunu Atatürk sevgisiyle ve bağımsızlığın önemini bilerek yetiştirdiğini söyleyerek, oğlunun 2011 yılında üniversiteye geldiğinde üniversite içerisinde terör örgütü PKK’nın bayraklarının olduğu stantlarını görüp stantları devirdiğini söyledi.

Oğlunun bu olayı daha sonraları kendisine anlattığını ifade eden Erdem, “Orada bebek katilinin fotoğrafları varmış. Fırat tahammül edemiyor ve yumrukla yıkıyor. O şekilde başlıyor mücadelesi. Ülkücü gençler de Fırat’ın mücadelesini gördüler. Fırat birçok yere PKK’nın bayraklarının asıldığını, teröristlerin reklamlarının yapıldığını söylüyor ve ‘Alışırsın biz azınlıkta kaldığımız için bir şey yapamıyoruz’ diyorlar. Fırat bunu kabul etmiyor ve üniversitede tek başına mücadele ederken, öğrenci kılıklı PKK’lılar tarafından hedef gösteriliyor. Yine Fırat’ım festival şeklinde şenlik adı altında çadırlar kurulduğunu çadırların içerisinde silahların olduğunu söyledi. PKK sloganları atılıyor ve hocalar odalarında saklıyormuş bu silahları. Fırat, başarılı bir öğrenciydi ancak sınavlara bile arkadaşlarının eşliğinde girebildi. Tek başına PKK’lılarla mücadele etti ama bir sürü yere de başvuru yaptı. Ege Üniversitesi gibi bir yerde böyle bir şeyin olacağı aklımın ucundan bile geçmedi. Fırat, bu mücadeleye devam ederken fotoğrafları üniversitenin birçok yerine asılıyor ve üzerine çarpı konuyor. Kimse nasıl görmüyor” dedi.

“Bir evlada nasıl kıyıldı?”

Anne Erdem, rektörün ilk başta erkek olduğunu düşündüğünü ifade ederek, “Bir anne, kadın nasıl dayanıyor bu duruma. Fırat, hedef gösterilince ‘Atatürk ve Bayrağa Saygı Yürüyüşü’ düzenledi. Burada iyice hedef oluyor. Çünkü birçok kişiyi bir araya getirip mücadele ediyor. 1-2 senelik bir şey değil. Fırat’ım mücadele ederken oranın idarecileri oğlumu koruyamıyor. Sırf kendini korumak için 6 ay uzaklaştırma aldı. Bir evlada nasıl kıyıldı? Rektörün annelik duygusu ve hissiyatı farklı olmalıydı. Ben adalete güveniyorum. Suçluların en ağır cezayı alacağına inanıyorum” diye konuştu.

Baba Fuat Mahir Çakıroğlu da davaya oğlunun kabrinden geldiğini belirterek, “Suçlulara en büyük cezaların verilmesini istiyorum. Savunulacak hiçbir yerleri yok. En azından sicillerinin bozulmasını istiyorum” dedi.
Duruşma savcısı, geçen celsede verdiği esasa ilişkin mütalaa doğrultusunda karar verilmesini talep ederken, hakim ise sanıklardan son savunmalarını istedi.

Savunmayı yarıda bıraktı

Savunmasını yapan Ege Üniversitesi eski rektörü Candeğer Yılmaz, hakkındaki tüm suçlamaları reddettiğini belirterek, “Kusurumun veya ihmalin olduğunun düşünülmesi beni çok üzdü. Üniversitede gerçekleşen olaylarla ilgili soruşturma açıldı veya açılmasıyla ilgili fakültelere gerekli yazıları gönderdik. Disiplin soruşturmasını kimin yapacağı net bellidir. Üst yönetici olarak disiplin soruşturmalarını takip etmek benim görevim değil” dedi.

Savunma esnasında baba Çakıroğlu’nun “Siz bu göreve layık değilsiniz” demesi üzerine Yılmaz, kendisini rahat hissetmediğini belirterek savunmayı yarıda bıraktı.

Sanık avukatları da müvekkillerinin kendini kötü hissetmesi nedeniyle savunma yapamayacağını belirtip, savunma için ek süre talep etti.

Hakim, ek süre talepleri nedeniyle davayı 14 Şubat’a erteledi

Davada Çakıroğlu ailesinin avukatlığını yapan İzmir Ülkü Ocakları Başkanı Bekir Sıtkı Hastürk duruşmanın ardından yaptığı açıklamada, davanın sonuna kadar takipçisi olduklarını ifade ederek, “Dava sürecini uzatma çabalarının boşa çıkacağını tüm kamuoyu önünde önümüzdeki günlerde göreceğiz” dedi.

Ali Gözeten
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da kurtlar ahıra girdi: 10 koyun telef oldu, 10 koyun yaralandı Erzincan’ın Otlukbeli ilçesinde kurtların ahıra girmesi sonucu 10 koyun telef oldu, 10 koyun yaralandı. Hayvan sahibi, kurtların yerleşim yerleri için tehdit oluşturduğunu söyledi. Otlukbeli ilçesinde yaşanan kurt saldırısı, hayvan yetiştiricilerini tedirgin etti. İlçede Yasin Yıldırım’a ait ahıra giren kurtlar, 10 koyunu telef ederken 10 koyunu da yaraladı. Edinilen bilgilere göre, kurtlar ahıra girerek kısa sürede büyük zarara yol açtı. Sabah saatlerinde hayvanlarının telef olduğunu gören Yıldırım, yaşanan durum karşısında büyük üzüntü yaşadı. Hayvan sahibi Yasin Yıldırım, kurtların artık insanlardan kaçmadığını belirterek, "Kurtlar köpeklerimizi bile kaçırıp öldürüyor. İnsanlara ve yerleşim yerlerine çok yakınlar. Doğaya salınan ve insanlara alışmış bu hayvanlar yıl boyunca bizim için ciddi bir tehdit oluşturuyor" dedi. Sürü sahibi Yasin Yıldırım açıklamasında şunları söyledi; "Erzincan Otlukbeli Küçük Otlukbeli’nde küçükbaş hayvancılık yapıyorum. 6 yıldır burada hayvancılık yapıyorum. İki senedir, bu son iki senedir bu yırtıcı hayvanlar yani kurtlara karşı mücadele veriyoruz ama mücadelemiz hep yarım kalıyor. Geçen sene iki defa çadırlarıma girdi. Biz bir şekilde uyandık çıkardık, yani üç beş tane telefat verdik. Köpeklerimizi alıp götürüyorlar, geçen sene iki tane köpeğimi götürdü. Şu an gördüğünüz gibi gece girip içeriye girmiş. 10’a yakın hayvanım telef oldu. 10’a yakın hayvanım da içeride, onlar da yaralı yani onların kurtulma şansları da yok. Biz bir türlü bunlara önlem alamıyoruz. Önlem alamamamızın sebebi sopayla kovalıyoruz çünkü bunların avlanması, vurulması yasak. Ama yani biz baş edemiyoruz çünkü meraya gittiği zaman hayvanımız, haftada 3-4 tane hayvanımızı çalıp götürüyorlar. Köpekler baş edemiyor, çok akıllı hayvanlar oldukları için bir tanesi köpekleri alıp götürüyor, bir tanesi çobanı oyalıyor, diğeri de hayvanı alıp götürüyorlar. Yani yaklaşık ben diyeyim, iki yılda benim 200-300 hayvan varlığım yani üç beş üç beş şeklinde katledildi ve öldürüldü. Şu anda gördüğünüz gibi içeride de 15-20 tane hayvanım telef oldu. Yani 10 tane telef oldu, 10 tane de yaralı, onlar da telef olacaklar. Biz buna karşı bir önlem alamıyoruz. Aldığımız önlem şurada, bu sene 3 tane çadır Ankara’dan sipariş ettik. İşte bunlarda sıkıntı yok ama o diğerlerinde maliyetin altında olduğumuz için yani maliyeti çok yüksek olduğu için biz bir türlü yani bunu da seneye artık evvelki seneye bir şekilde toparlamaya çalışacağız ama yetkililerden bir önlem istiyoruz. Yoksa durumumuz kötü çünkü bugün bunu yaptı, yarın bir daha gelecek, öbür gün bir daha gelecek. Şimdi biz de sabahtan akşama kadar hayvanla uğraşıyoruz, akşam da işte yorgun düşüp yatıyoruz. Gece de nöbet tutuyoruz ama bu her gün böyle gidemez." Bölgede benzer olayların sıkça yaşandığını ifade eden Yıldırım, yetkililerden önlem alınmasını talep ederek, hem hayvanların hem de vatandaşların can güvenliğinden endişe duyduklarını sözlerine ekledi.
Trabzon Türk sinemasının usta ismi Hülya Koçyiğit Trabzon’da Türk sinemasının usta ismi Hülya Koçyiğit, "Trabzon Film Festivali" dolayısıyla geldiği Trabzon’da Kadın Yaşam ve İstihdam Merkezi’ni ziyaret etti. Burada atölyeleri gezen Koçyiğit’e Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in eşi Arzu Genç eşlik ederken, Koçyiğit, kadınların sergilediği ürünleri hayranlıkla inceledi. Koçyiğit, Karadeniz yöresinin geleneksel ve yöresel dokumaları arasında yerini alan yaklaşık bir asırdan beri kullanılan coğrafi işaretli keşanı dokumaya çalışması dikkat çekti. Koçyiğit, Trabzon’a ilk kez 5 yaşında geldiğini belirterek, "Trabzon’a ilk kez 5 yaşındayken gelmiştim ve ömür boyu birçok kez geldim. O nedenle bu gelişim ilk değil ama Trabzon’da ilk kez bir Film Festivali düzenleniyor. ’İlk’ demek biraz cesaret demek. Dilerim başladığı gibi bol bereketiyle inşallah hem şehrimize hem de sinemamıza çok büyük katkılarda bulunur bu festival. O nedenle bugün buradayım, çok da mutluyum. İyi ki bu seferki gelişimde böylesine faydalı bir mekânı ziyaret etmişim. Her biri birbirinden değerli geleneksel el sanatlarımız burada tekrardan hayat buluyor. Genç kadınlar burada bu mesleği, bu sanatı öğreniyor ve yaşatmaya devam ediyorlar. Bu beni çok gururlandırdı. Hepsinin ellerine, emeklerine sağlık. Burası bir yaşam merkezi. Buradan istifade eden bütün kadınları sevgiyle selamlıyorum. Daha nice nice kadınımızın bu imkânlardan yararlanmasını diliyorum" dedi.