EKONOMİ - 02 Nisan 2022 Cumartesi 09:42

“Çalıntı kartla alışveriş, iş yerini de yakar”

A
A
A
“Çalıntı kartla alışveriş, iş yerini de yakar”

Kayseri Baro Avukatı Emir Akpınar, kayıp veya çalıntı kart başvurusunun zamanında yapılması durumunda tüketicinin sorumlu olmayacağını ve hukuka aykırı yapılan harcamaların 150 TL dışındaki ödemelerinin banka tarafından kart sahibine geri ödenmesi gerektiğini söyledi.

Kayıp veya çalıntı başvurusunun 24 saat içinde yapılmaması halinde kart sahibinin de haklarını kullanamayacağını söyleyen Emir Akpınar, “Hukuk sistemimizde, kart çıkaran kuruluşlar ile kart hamilleri arasındaki ilişkiler, Kanun ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde Kanunda belirtilen yöntemler yoluyla kurulacak sözleşmeler ile düzenleniyor. İlgili sözleşme ve kanun hükümleri söz konusu kayıp, çalıntı, kopyalanma vb durumlar halinde kullanıcı ve kuruluşun yükümlülük ve sorumluluklarını detaylı şekilde hüküm altına almaktadır. İlgili hükümler uyarınca kart hamilinin kartı ve kartın kullanılması için gerekli şifre bilgilerini güvenli bir şekilde koruması ve bu bilgilerin başkaları tarafından kullanılmasına engel olacak önlemleri alması, bunların kaybolması, çalınması halinde veya iradesi dışında gerçekleşmiş herhangi bir işlemi öğrenmesi durumunda kart çıkaran kuruluşa derhal bildirim yapması gerekmektedir.

Kayıp çalıntı bildiriminden önceki 24 saat içinde gerçekleşen hukuka aykırı kullanımlardan doğan zararlardan bu bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmesi şartıyla 150 TL ile sınırlı olmak şartıyla bankaların sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Hukuka aykırı kullanımın, hamilin ağır ihmaline veya kastına dayanması veya bildirimin 24 saat içinde yapılmaması hallerinde bu sınırın uygulanmayacağı da yine hüküm altına alınmıştır” dedi.

Akpınar, daha önce mahkemeye taşınmış bir olayda mahkemenin hesaptan çekilen paranın sahibine iade edilmesi kararı verdiğini söyleyerek, “Yargıya da taşınmış hatta Yargıtay’a intikal etmiş yakın tarihli bir olaya da değinmek istiyorum. Konuya ilişkin emsal niteliğinde bir karar. Olaya göre gasp edilerek kredi kartından nakit para çekilen vatandaş bankaya bildirimde bulunmasına bedelin iadesinin gerçekleşmemi sebebiyle tüketici mahkemesine müracaat ediyor. Davacı, kendisinden tahsil edilen bedelden sorumlu olmadığını ileri sürerek, ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etti. Mahkemede savunma yapan davalı banka avukatı ise kredi kartının ve şifrenin korunmasından davacının sorumlu olduğunu, davalı bankaya Haber verilmediğini, davalıya kusur yüklenemeyeceğini iddia ederek davanın reddini istedi. Mahkeme davacının gaspa uğradığı, haksız eylemden sonra 24 saat içinde bankaya bildirimde bulunduğuna dikkat çekti.

5464 Sayılı Kanun'un 12. maddesine göre kartın hukuka aykırı kullanımı sebebiyle davaya konu nakit çekilen bedelin 150 TL'si dışındaki kullanımdan ve nakit çekme işlemi sebebiyle davacıdan tahsil edilen bedelin kanuna aykırı olduğuna hükmetti. Davacının yaptığı ödemelerin iadesinin gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, ödemelerin faiziyle davalıdan tahsiline karar verdi. Hüküm davalı banka avukatı tarafından temyiz edildi. Dava dosyasını inceleyen Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunduğu gerekçesiyle mahkeme kararını onadı. Yüksek Mahkeme hesaptan çekilen paranın, sözleşmede aksi yazsa dahi bankaca kart sahibine iadesi gerektiğine, kart hamili aleyhine kusur indirimi yapılamayacağına hükmetti. Kararla birlikte çalınan ya da gasp edilen banka kartı ile kredi kartından çekilen paranın 150 lirası dışındaki meblağından banka sorumlu olacak” ifadelerini kullandı.

Yine çalınan bir kartla yapılan harcamadan dolayı iş yerinin de sorumlu tutulduğunu söyleyen Akpınar, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Yine benzer bir olayda da tüketicinin çalınan kredi kartıyla, kuruyemiş dükkanından imza karşılığında 4 bin liralık alışveriş yapıldı. Tüketici, çalınan kartla alışveriş yapılmasından bankanın sorumlu olduğunu belirterek mahkemeye başvurdu. Hem banka hem de kartın kullanıldığı iş yeri sahibi ve işletmecisi hakkında maddî ve manevî tazminat davası açtı. Kredi kartının çalınması ve kullanılmasında bir kusuru olmadığı halde binlerce lirayı davalı bankaya ödemek zorunda kaldığını, diğer davalının da ceza mahkemesinde yargılandığını ve bu eylem sebebiyle dolandırıcılık suçundan cezalandırıldığını, davalıların müşterek ve müteselsil sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürdü. Davalı banka, dava konusu alışverişin saat 14.39'da, davacının bildirmesinden 4 dakika önce gerçekleştiğini, sözleşmenin 19. maddesine göre, bildirimin bankaya ulaşmasından önceki harcamalar sebebiyle bir sorumluluklarının bulunmadığını savunarak davanın reddini diledi. Mahkeme, davalı banka hakkında açılan davanın reddine, diğer davalı hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile bin 645 TL'nin dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle davacıya verilmesine, fazla ve manevî tazminat talebinin reddine karar verdi. Hüküm, davacı ve davalılar tarafından temyiz edildi.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, olayda bankanın da sorumluluğunun olduğuna dikkat çekip kararı bozdu. Mahkeme ilk kararında direnince devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Kurul, çalıntı kartla alışveriş yapılmasında hem bankanın, hem de pos cihazının kullanıldığı iş yeri sahibinin sorumlu olduğuna karar verdi. Mahkeme tarafından verilen kararda ise, ”Bankacılık sektörüne özgü bu durum, bankalarla muhatap olan geniş halk kitlelerinin bankalara karşı özel bir güven duygusu beslemelerine yol açmaktadır. Hukuken korunmaya değer olduğu sürece bu güven, bankaların diğer ticarî işletmelerden ve klasik şirket türlerinden farklı hukukî sorumluluk kurallarına tâbi tutulmalarını mecburi kılar. Kamu nezdindeki bu güven sebebiyle bankalar, gerçekleştirdikleri işlemlerde sıradan bir tacirin basiretli davranma yükümlülüğünden daha nitelikli bir özen borcu altındadırlar. Banka ile kart sahibi arasında sürekli borç ilişkisi doğuran çerçeve sözleşme mahiyetindeki hukukî ilişki çerçevesinde kart sahibine, bankaya ve kredi kartının işlem gördüğü pos cihazının sahibi iş yerine birtakım yükümlülükler düşer. Sadakat, özen ve sır saklama borcu, BK'nın 390/2 maddesinde düzenlenmiş; maddede ‘vekil, müvekkile karşı vekâleti iyi bir sûrette îfâ ile mükelleftir.’ denilmiştir.

Sadakat borcu, vekilin kendisine değil başkasına ait bir işi görmesinden ve işini gördüğü kimsenin menfaat ve iradesine uygun hareket etmesinin vekâletin zorunlu bir unsuru olmasından çıkarılabilir. Başka bir deyimle, vekil sadakat borcu gereği olarak, müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak ve ona zarar verecek davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür”.

Kararda, ”Açıklanan kanunî düzenlemeler ve somut olayın oluş şekline göre, kartın muhafaza ve saklanmasında davacı tüketicinin kusurlu bir eylemi olduğuna dair dosyaya yansıyan herhangi bir delil bulunmamıştır. Davacı durumu fark eder etmez derhal bankaya bildirerek bu yönden de sorumluluğunu yerine getirmiştir. Bu durumda, gerçekleşen zararda davacıya atfedilebilecek kusur bulunmamaktadır. Yalnızca imzayla ve davacı tüketicinin kart kullanım alışkanlıklarına göre oldukça yüksek miktarda alışveriş yapıldığı anlaşılan olayda, bankanın o günün şartlarına göre yeterli olmayan, güvenlik zafiyeti taşıyan bir sistem kullanıp kullanmadığının gerekirse konusunda uzman bilirkişiler marifeti ile araştırılması ve neticesine göre karar verilmesi gerekirken davacı ağır kusurlu kabul edilip davalı bankanın sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesi ile banka yönünden maddî tazminat talebinin reddine karar verilmesi de hukuka aykırıdır. Sonuç itibariyle direnme hükmünün bu değişik gerekçe ile bozulması gerekir. Kararın bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir” ifadelerine yer verildi. Sonuç olarak, tüketici tarafından süresi içerisinde kayıp çalıntı gibi durumlarda ilgili bankaya bildirimde bulunulduğu takdirde tüketiciye sorumluluk yüklenemeyecek, oluşabilecek zararlardan da banka ve ayrıca bu işlemin yapıldığı iş yeri sorumlu olacaktır.”

Eren Kan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Uçağın düştüğü gören vatandaşlar, o anları anlattı Libya Genelkurmay Başkanı Al-Haddad’ı taşıyan uçağın düşmesin ardından vatandaşlar o anları anlattı. Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al-Haddad’ı taşıyan 9H-DFJ kuyruk numaralı Falcon 50 tipi uçağın Haymana ilçesi Kesikkavak köyü yakınlarında düşmesi sonrası köylüler gördüklerini anlattı. Evinde istirahat ettiği sırada bir patlama sesi geldiğini ifade eden vatandaş, "İkinci patlama sesi gelince herkes sokağa döküldü. Biri trafo patlamış dedi. Sonradan uçağın düştüğünü durduk. Zaten parçaları hep görünüyordu. Sonra Jandarma ekipleri gelince bizleri oradan çıkarttılar. Oradan sağ çıkma ihtimalleri yok, kötü bir patlama oldu. Herkese geçmiş olsun" dedi. Gazi Özgür’se saat 20.00-21.00 sıralarında yüksek bir patlama sesi duyduğunu ifade ederek, "Bir de yoğun bir sis ve hafif bir yağmur vardı. Patlamanın neticesini bilemediğimizden dolayı anlık haberler yayılmaya başladı. Haberler yayılmaya başlayınca arabaya bindim. Bölgede Jandarma ekipleri dronlarla arama yapıyorlardı. Deprem oluyor ve depremden önce gelen patlama sesi gibi bir ses geldi. Kalıntıları ilk gençler görünce Jandarmaya haber vermişler. Jandarma da olay yerine geldi ve herkesi uzaklaştırdı. Uçağın enkazı bulundu" diye konuştu. Olayı anlatan Gökhan Tekin ise, "Otelde teknik servis olarak çalışıyorum. Bir patlama sesi duydum. Otelde doğalgaz patlaması oldu diye bizim otelin ismini verdiler. Bizim otelde öyle bir patlama olmadı. Sonra uçak düştüğünü söylediler. Uçak parçaları vardı, ceset vardı jandarma sokmadı bizi oraya. Ses büyüktü, deprem oldu ya da bomba patladı sandık ama sonradan uçağın düştüğünü öğrendik" şeklinde konuştu.
Ankara İletişin Başkanı Duran’dan düşen uçakla ilgili açıklama İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Libya Genelkurmay Başkanını taşıyan uçağın düşmesi ile ilgili sosyal medya hesabından açıklama yaptı. İletişim Başkanı Duran, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, uçağın elektrik arızası nedeniyle acil durum bildirdiğini belirterek, "23 Aralık 2025 günü Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al Haddad ve maiyetindeki dört kişi ile üç mürettabatı taşıyan bir özel jet, 20:17’de Esenboğa havalimanından kalktıktan sonra 20:33’te hava kontrol merkezine elektrik arızasından kaynaklı acil durum bildirmiş ve acil iniş talebinde bulunmuştur. Uçak hava kontrol merkezi tarafından tekrar Esenboğa havalimanına yönlendirilmiş ve havalimanında gerekli önlemler alınmaya başlamıştır. Acil iniş için alçalmaya başlayan uçak 20:36’da radar ekranından kaybolmuş ve sonrasında irtibat kurulamamıştır" ifadelerine yer verdi. Olay yerinde gerekli çalışmaların devam ettiğini ve sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar edilmesi gerektiğini vurgulayan Duran, "İçişleri Bakanlığımıza bağlı ekiplerce başlatılan arama faaliyetleri sonucunda düştüğü anlaşılan uçağa ait enkaza ulaşılmış olup, ilgili tüm kurumlarımızca gerekli çalışmalar titizlikle sürdürülmektedir. Bu süreçte başta basın-yayın kuruluşlarımız olmak üzere kamuoyumuzun sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar etmesi; bunun haricinde sosyal medyadaki teyitsiz bilgi, spekülasyon ve komplo teorilerini dikkate almaması, dezenformasyon girişimlerine prim verilmemesi adına oldukça önemlidir" ifadelerini kullandı.
Kars Masalsı yolculuğun son durağı: Turistik Doğu Ekspresi Kars’ta coşkuyla karşılandı Türkiye’nin en prestijli demiryolu rotalarından biri olan ve Ankara’dan yola çıkan Turistik Doğu Ekspresi, kış sezonunun en yoğun seferlerinden birini tamamlayarak son durağı olan Kars’a ulaştı. Yaklaşık bin 300 kilometrelik etkileyici bir parkuru geride bırakan tren, Kars Garı’nda büyük bir coşkuyla karşılandı. Yolcuları Kars Garı’nda karşılayan Vali Ziya Polat, yolculara hoş geldin dileklerini ileterek karanfil takdim etti. Kars’a Ankara’da geldiğini ifade eden İrem Büğrü, "Ankara’da Kars’a turistik tren ile geldik. Her şey çok güzeldi. Çok güzel karşılandık. Kars halkına teşekkür ediyorum" dedi. "Sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik" Turistik Doğu Ekspresi ile Kars’a gelen TCDD Taşımacılık Genel Müdür Yardımcısı Şems Çakıroğlu, "Biz Kars’a trenimizi dün Ankara’dan 13.55’de yola çıkardık. Yüzlerce kişiyle beraber inanılmaz keyifli, neşeli bir yolculukla buraya kadar geldik. Öncesinde Erzincan’a uğradık. Erzurum’a uğradık. Kars’a geldik, inanılmaz sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik. Çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. Kars’ın marka şehir olduğunu dikkat çeken Vali Ziya Polat, "Kars’ın soğuk gecesinde sıcak bir karşılama ile Turistik Doğu Ekspresi Kars’a, Kars’ta Turistik Doğu Ekspresi’ne kavuştu. Tabi Kars’ın en önemli turizm markalarından biri olan Turistik Doğu Ekspresi buraya yolcu edenlere teşekkür ediyoruz. Gazi Kars’ımız Ani, Çıldır, Sarıkamış, Şehitler diyarı Baltık mimarisi ile bu bölgenin, ülkemizin en önemli turizm destinasyonlarından biri artık, bu turizm merkezi olma yolunda tabi ki Turistik Doğu Ekspresi başlangıç noktası, buraya çok büyük bir marka kattığını hepimiz biliyoruz. Kars’a gelen misafirlerimize hoş geldiniz diyoruz" şeklinde konuştu. Daha sonra gar binasına geçen yolcuları burada aşıklar türküleriyle karşıladı. Yolcular son olarak çıkıştı ateşle yakılan Kars yazısıyla otellerine uğurlandı. Öte yandan, Turistik Doğu Ekspresi’nin şehre gelişiyle birlikte Kars’taki otellerde doluluk oranları yüzde 100 seviyesine ulaştı. Geceyi Kars’ta geçirecek olan yolcular sabahın ışıklarıyla sırasıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki tarihi şehir Ani Ören Yerini gezecek. Donmuş Çıldır Gölü üzerinde atlı kızak keyfi yapacak. Kars Mutfağının olmazsa olmazı Kaz eti ve gibi yöresel lezzetlerin tadına bakacak.