ASAYİŞ - 01 Kasım 2013 Cuma 17:53

Canan Karatay, 'Manşet olduğumu duyunca oturup ağladım'

A
A
A
Canan Karatay, 'Manşet olduğumu duyunca oturup ağladım'

Kontör çetesi tarafından dolandırılan ünlü diyetisten Canan Karatay, “Akıllı insandı, nasıl böyle hataya düştü” haberlerini duyunca oturup ağladığını söyledi.

Ünlü diyetisyen Canan Karatay, kontör çetesi tarafından dolandırılmıştı. Emniyet yaptığı çalışmayla dolandırılan, Karatay’ın 110 bin TL’sini buldu. Parasını almak için Asayiş Şube Müdürlüğü’ne gelen Karatay, çıkışta basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

“Hiçbir terör mücadelesinde devlet vatandaşını kullanmaz” diyen ünlü diyetisyen Karatay, “Para mı aldım. Hastane dönüp hasta bakacağım. Şöyle bir mesaj vermek istiyorum. Devletten telefon ediyoruz diye. Telefon edildiği zaman şuna inansın ki bütün halkımız, devlet vatandaşından para istemez. Devlet vatandaşına ben asayişten arıyorum demez. Hiçbir terör mücadelesinde devlet vatandaşını kullanmaz. Ben bu yaşta bunu öğrendim” dedi.

"AKIL TAMAMEN YOK OLUYOR"

Manşet olduğunu görünce ağladığını vurgulayan kardiyolog Canan Karatay, “Şimdi bana diyorlar ki bütün manşet olmuşuz. ’İşte akıllıydı, bu akıllı bunu yaparsa’… Bakın, resmen şok geçirtiliyor size. Melekeler tamamen kapanıyor. Akıl tamamen yok oluyor. Ve hiçbir şey işlemiyor. Bu psikoloji ile sizi çökertiyorlar. Korkunç bir şey ben oturdum ve ağlamaya başladım bana gelen bu haberleri duyunca. Niye bu benim başıma geldi diye. Benim Doktor Canan Karatay olduğumu bile farkında değiller” şeklinde konuştu.

Canan Karatay,” Çünkü mesele psikolojik olarak yıkmak, sonrada sizi izole etmek sonra da sizi iki dakikada bir şuraya git buraya git diyerek düşünmenize mani oluyorlar. Sağınızda bir bakkal var o bakkala girin, bir poşet alın bende bakkala girdim, elim ayağım titriyor. Baktı ne alacağım. Baktım orada sarımsak gördüm. Dedim ki bana 5 tane sarımsak verin. Bide poşet rica edim dedim” ifadelerini kullandı.

Akıl ve mantığın işlemediğini belirten Karatay, “Halkın bu tuzağına da ben yardım ettiğim için devlete mutluyum. İşte bu kadar akıllı kadın nasıl bu tuzağa düştü de. Burada akıl ve mantık işlemiyor. Çünkü karşınızda büyük bir organizasyon var. Çünkü bunlar çok ceza almıyorlar. Bunlar ne az 16-20 yıl ceza görsünler bu olay biter” dedi.

Canan Karatay, 'Manşet olduğumu duyunca oturup ağladım'

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Antalya’da 50 yıl önce hayatını kaybeden iki tarım işçisinin mezarları sahiplerini bekliyor Antalya’nın Aksu ilçesine bağlı Topallı Mahallesi’nde 1974 yılında sobadan sızan karbonmonoksit gazı nedeniyle yaşamını yitirdiği belirtilen iki tarım işçisinin mezarları, aradan geçen yarım asra rağmen sahiplerine ulaşılmayı bekliyor. Edinilen bilgiye göre, tarım işçisi olarak köye gelen Sivas nüfusuna kayıtlı Şükrü Demir ile Bolu’nun Düzce ilçesi nüfusuna kayıtlı Enver Tok, çadırda kaldıkları ilk gecede sobadan çıkan karbonmonoksit gazından zehirlenerek hayatını kaybetti. O dönem iddiaya göre ailelerine ulaşılamadığı için iki işçi Topallı Mahallesi’ndeki Topallı Mezarlığına defnedildi. "İlk gün, ilk gece hayatlarını kaybettiler" 72 yaşındaki köy sakini Hüseyin Alkan, olayın yaşandığı dönemde askerlik görevinde olduğunu belirterek yaşananları şöyle anlattı: "Ben askerdeyken bu işçiler köyümüze gelmiş. Amcam onlara iş vermiş, yedirmiş içirmiş, çadırlarını kurdurmuş. Daha ilk gece sobayı çadırlarının içine almışlar. Odun tam yanmayınca gaz çıkmış ve sabah ölü bulunmuşlar. Jandarma ve savcı gelmiş, işlemler yapılmış. Ailelerine ulaşılamadığı için köylüler olarak defnetmişiz." "O dönem ailelerine ulaşılamadı" Resmî işlemlerin ardından cenazelerin, dönemin yetkililerinin bilgisi dahilinde köyde defnedildiğini aktaran Alkan, vicdanen rahatsızlık duyduklarını ifade etti. Oğlu Mustafa Alkan ile birlikte mezarların sahiplerine ulaşması için çaba gösterdiklerini söyleyen Alkan, "Bu mezarları ve olayı anlatırsak belki sahiplerine ulaşırız diye düşündük. O dönem kimseye ulaşılamadı" dedi. "Mezarlarını temizliyor, dualarını okuyoruz" Mezarların sahipsiz kalmadığını vurgulayan Alkan, "Biz cuma günleri gelir, mezarlarını temizler, Fatiha okuruz. Ama insan ister ki çoluğu çocuğu bilsin. Belki eşleri, evlatları hâlâ bu adamların yaşadığını sanıyordur. Bu bilinmeli" ifadelerini kullandı. Hüseyin Alkan ve oğlu Mustafa Alkan, ilgili kurumlara çağrıda bulunarak kayıtlar üzerinden ailelere ulaşılmasını istedi. Alkan, "Bir vatandaşlık görevi yapabilirsek ne mutlu bize. Aileleri bilsin, gelsinler, mezarlarını görsünler" diye konuştu.