ASAYİŞ - 11 Eylül 2020 Cuma 16:00

Çapraz ateşe alınan otostopçu davasında şok gelişme

A
A
A
Çapraz ateşe alınan otostopçu davasında şok gelişme

Bursa'nın Nilüfer ilçesinde otostop çektiği aracı çalıp kaçan, ardından otomobilin sahibi ve polis kuzeni tarafından çapraz ateşe alınarak öldürüldüğü iddia edilen genç olayıyla ilgili dava Bursa'da görüldü. Duruşmada tanık olarak dinlenen Bayram Ali Ünlü (18), "Arabadan inip üzerimize doğru koşarak, ateş ediyorlardı. Canımı kurtarmak için kaçtım. Mustafa koşmadı. 5 el silah sesi duydum" dedi.

Olay, şubat ayında, Nilüfer ilçesine bağlı Geçit Mahallesi'nde meydana geldi. Susurluk ilçesinde yaşayan iş adamı Ömer Er (34), 45 ER 081 plakalı otomobiline, otostop çeken 2 genci aldı. Er, Bursa'ya gideceklerini söyleyen gençlere, kendilerini kamyon garajına bırakabileceğini söyledi. Bir süre sonra aç olduklarını öğrendiği ikiliye, lokantada yemek ısmarladı. Lokantadan çıktıktan sonra gençlerden biri, otomobili kullanmak istediğini söyledi. Ömer Er de anahtarı verdi. Koşarak otomobile binen 2 genç, kaçtı. Er'in ihbarı üzerine polis ekipleri, harekete geçerek plakası tespit edilen otomobili aramaya başladı. Yaklaşık 2 saat sonra otomobil, Karacabey ilçesindeki trafik kontrol noktasında görev yapan polis ekiplerince fark edildi. Polis ekiplerinin 'dur' ihtarına uymayan sürücü, otomobili kent merkezine sürdü.

2 genç, otomobille 3 akaryakıt istasyonundan yakıt alıp, ücretini ödemeden kaçarken polis ekipleri alarma geçti. '45' plakalı tüm araçlar durdurulup, kontrol edildi. Akaryakıt istasyonlarının güvenlik kameraları ve mobese kameraları dahil 1200 görüntü incelendi. Yapılan incelemeler sonunda otomobili kullanan gencin Mustafa Alınç olduğu tespit edildi.

Otomobilin sahibi Ömer Er de Bursa'ya geldi. Ömer Er, Keles Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memuru olan kuzeni Halil İbrahim Er'i (32) telefonla arayıp, kendisine yardımcı olmasını istedi. Çalışanı Yunus Ordu da beraberinde olan Ömer Er ve kuzeni Halil İbrahim Er, kent merkezinde otomobili aramaya başladı. Bir gün sonra polis ekipleri, 45 ER 081 plakalı otomobili fark etti. Polisin 'dur' ihtarına rağmen Mustafa Alınç otomobille kaçmaya devam etti. Alınç, Geçit Mahallesi'ndeki zeytinlik alana girerek, bir kez daha izini kaybettirdi. Ancak durumdan haberdar olup bölgeye gelen Ömer Er, otomobili gördü. Ömer Er ve polis memuru kuzeni Halil İbrahim Er, otomobili çapraz ateşe aldı. Tabancalardan çıkan mermilerden biri Alınç'a isabet etti. Alınç'ın kontrolünden çıkan otomobil, zeytin ağacına çarptı. Ömer Er ve kuzenleri, olay yerine geldikleri aracı bırakarak, kaçtı.

İhbar üzerine bölgeye polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Mustafa Alınç'ın öldüğü tespit edildi. Polis tarafından yakalanıp gözaltına alınan Ömer Er, tutuklandı. Açığa alınan Halil İbrahim Er ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Serbest bırakılan Yunus Ordu hakkında soruşturma sürecinde takipsizlik kararı verildi. Ömer Er hakkında, 'haksız tahrik altında çocuğu kasten öldürmek' suçundan ömür boyu hapis cezası istemiyle, tutuksuz sanık Halil İbrahim Er hakkında 'haksız tahrik altında çocuğu kasten öldürmeye yardım etme' ve 'kamuya ait eşyayı suçta kullanma' suçlarından ömür boyu hapis cezası talebiyle Bursa 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

Üzerimize doğru bir kişi geldi elinde silah vardı

Davanın bugün görülen ikinci duruşmasına Ömer Er, tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS bağlantısındaki hattın meşgul olması nedeniyle katılamadı. Halil İbrahim Er ise Keles Asliye Ceza Mahkemesi salonundan, SEGBİS ile bağlandı. Taraf avukatları, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü avukatı ile ölen Mustafa Alınç'ın annesi Nurdan Eşgünoğlu'nun hazır bulunduğu duruşmada sanıklardan Halil İbrahim Er, "Olay günü zeytinlikte gördüğümüz aracın arkasında iki kişi konuşuyordu. Biri üzerimize doğru geldi. Elinde siyah saplı silah gördüm. Arabanın arka sol tarafta oturuyordum. Aşağı indim. Araba çalışır vaziyetteydi. İki tarafta da silah olduğunu görünce havaya birkaç el ateş ettim. Zeytin tarlası çamur olduğu için eğildim ve aracın sol arka tekerine doğru ateş ettim. Ömer'e de ateş etmemesi için uyarıp, polisin geldiğini söyledim" dedi.

"Beş el silah sesi duydum, canımı kurtarmak için arkama bakmadan kaçtım"

Olay anında Mustafa Alınç'ın yanında olan Bayram Ali Ünlü (18) ise tanık olarak verdiği ifadesinde, "Mustafa ile Geçit Mahallesi'nde karşılaştık, arabaya orada bindim. Mustafa, aracı Akhisar'da bir şahıstan geçici aldığını, annesine teslim edeceğini söylemişti. Olaydan bir gün önce polisler bizi kovaladı. Biz o gece eve gitmedik. Ertesi gün olay yerine gittiğimizde de bu olay meydana geldi. Olay günü Emek semtinin üstündeki açık alana, elimizi yüzümüzü yıkamak için çıkmıştık. Yanımızda kimse yoktu. Bu sırada bir araba geldi, bize 50 metre mesafede durdu. İçinden üç kişi indi. Arabadan inip, üzerimize doğru koşarak ateş ediyorlardı, üçünün de elinde tabanca vardı. Canımı kurtarmak için ana yola doğru kaçtım. Mustafa koşmadı. Arkama bakmadan kaçtım. Yola kadar indim, bir araba durdurup polis ve ambulans çağırmalarını söyledim. 'Mustafa'ya bir şey olmuştur' diye düşünerek ambulans çağırdım. Ateş eden şahısları daha önce hiç görmemiştim. Bende ya da Mustafa'da silah yoktu. Olay anında 5 el silah sesi duydum" diye konuştu.

"Korktuğum için polise gitmedim"

Sanık avukatının olayı neden polise bildirmediğini sorması üzerine Ünlü, "Korktuğum için polise gitmedim, evime gidip aileme anlattım. Polis, beni evimde yakaladı" dedi.
Acılı anne Nurdan Eşgünoğlu'nun sanıkların cezalandırılmasını istediği duruşmada, Ömer Er'in avukatı tahliye talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.

Süleyman Aydın
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.