POLİTİKA - 14 Aralık 2014 Pazar 21:03

CHP’li Vekil Güler: 'Cemaat ile ittifak yaptık'

A
A
A
CHP’li Vekil Güler: 'Cemaat ile ittifak yaptık'

CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, CHP’nin çatısının akmaya başladığını belirterek, partinin Mehmet Bekarloğlu tarafından yönetildiğini ileri sürdü. Güler, Her ne kadar parti yönetimimiz inkar etse de çok açık olarak 30 Mart mahalli idareler seçimlerinde cemaatle ittifak yaptık' dedi.

CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, CHP’nin çatısının akmaya başladığını belirterek, partinin Mehmet Bekarloğlu tarafından yönetildiğini ileri sürdü.

Güler, cemaatin yapılan operasyonlar karşısında kendilerini desteklemeye davet ettiğini, bu davete icabet etmediğini de söyledi.

CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, Kastamonu’da Eğitim-İş Kastamonu Şubesi tarafından Şerife Bacı Öğretmenevi’nde düzenlenen “Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Ulusunun Geleceği İçin Ne Yapmalı, Nasıl Yapmalı?” konulu konferansa katıldı. ‘Paralel yapı’ iddialarına yönelik yapılan operasyonlara değinen Güler, sabah saatlerinde bir operasyonun daha gerçekleştirildiğini ve çok sayıda gazetecinin gözaltına alındığını hatırlatarak, “Son birkaç gündür daha operasyon olmadan karşısında direniş gerçekleştirilen operasyonlar olmaya başladı Türkiye’de. Bu sabahta F tipi yapılanmaya operasyonlar düzenlendi. C tipi çevre, hepimizi basın özgürlüğünü savunmaya davet ediyor. Kendilerini desteklemeye davet ediyor. Ben, bu davete icabet etmiyorum. İcabet etmiyorum, çünkü hükümetle beraber bir suç işlediler. Cemaat, belli ki bu suçun operasyonel tarafını çok insafsız bir tavırla üstlenmiş, hükümette siyasal tarafını üstlenmiş, şimdi ortaklar birbirlerine düşmüşler ve birbirlerine karşı buna benzer operasyonlar falan yapıyorlar. Benim için bir tek şey söylemek mümkündür. Bu soruşturmalar, bu gözaltılar adil yapılsın, hukuk çerçevesinde yapılsın, hiç kimseye haksızlık yapılmasın. Ama bu operasyon, yalnızca hükümete yapılanların hesabını değil, asıl olarak bizim için Kuddusi Okkır isminde somutlanan Ergenekon, Balyoz, askere şantaj yalanlarının hesabını sormaya uzansın. Eğer 2001 yılında başlayan bu büyük kumpasın faillerine hesap sorulmazsa bizim için bu operasyonların hiçbir değeri olmayacaktır. Böylece hükümetin geçmişteki suçlarına bir yeni operasyon suçu daha eklenmiş olacaktır. Hükümet, önce bu büyük ağırlığın altında ezilmesin. Dolayısıyla basın özgürlüğü veya diğer gerekçelerle F tipi cemaat mensuplarının yanı başında onları savunacak değilim. Onlar için isteyebileceğim tek şey, hukuku uygun, adil soruşturma ve yargılama içerisinde Ergenekon ve Balyoz tutuklularına yaptıkları gibi insafsızlık, insanlık dışı muamelelere maruz bırakılmasınlar” dedi.

“BEKARLOĞLU, KADIN KONTENJANINDAN CHP’YE GELMİŞTİR”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekarloğlu’na yönelik sert eleştirilerde bulunan Güler, “Şu anda ulusalcılar gitsin diyen bir partinin milletvekili olarak görev yapıyorum. Bende bir ulusalcıyım. ‘Ulusalcılar gitsin, istifa etsin, biz daha iyi oluruz’ diyen ve partimize daha yeni transfer olmuş hem de kaptan köşküne oturmuş Mehmet Bekaroğlu’dur. Gelen kişi kaptan köşküne oturacak, hem bizim sözlerimize hazır olacak hem de bize söz söylemek kaçınılmaz olarak görev düşecek. Mehmet Bekaroğlu, ömrü boyunca CHP ile hiçbir ilişkisi olmamış bir kişi. Bir anda hiçbir evveliyatı olmaksızın partinin genel başkanı tarafından davet edilmiş, Parti Meclisi üyesi yapılmak istenmiş, partililer buna tepki göstereceği o kadar iyi bilinmiş ki, kadın kotasından seçimi gerçekleştirilmiş bir kişidir. Delegeden onay almadığı halde kadın kotasında partiye gelmiş. Aslında tüzüğe ve kurultaya karşı hile yapılmış. Oradan da partinin kaptan köşküne genel başkan yardımcısı olarak oturtulmuş bir kişiden bahsediyoruz. Şimdi bu kişi, ‘ulusalcılar giderse hiç fena olmaz’ diyor. Mehmet Bekaroğlu, ulusalcılar 1 milletvekili, 3 il başkanından falan oluşuyor sandı. Oysa ulusalcı dedikleri, CHP’nin 1 milyon üyesi, 10 milyonun üzerindeki seçmenidir. CHP’nin milletvekilleri ve seçmeni çekip giderse, Sayın Bekaroğlu CHP’de kendi başına ne yapacaktır. Hiçbir tutarlılığı olmaz bir söz. Söylendiği zamanda kınadım, hatırlatıldığı her zamanda bu sözü kendini bilmez bir söz olarak talihsiz bulduğumu söyledim” diye konuştu.

“PARTİ, MEHMET BEKAROĞLU TARAFINDAN YÖNETİLİYOR”

CHP’nin Mehmet Bekarloğlu tarafından yönetildiğini ileri süren Güler, “Mehmet Bekaroğlu’nun açıklamaları sözde kalmadı. Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda Türk vatandaşlığını çıkarmak için çalışan kesime karşı son derece önemli bir mücadele örneği gösteren Prof. Dr. Süheyl Batum, geçtiğimiz günlerde partiden ihraç edilmiştir. Bu son derece önemlidir. Neden, çünkü parti Mehmet Bekaroğlu tarafından yönlendirilmektedir. Bu gerçeği gösterdiği için ulusalcılar istifa etsin dedi. Baktı ulusalcılar istifa etmiyor, ulusalcıları ihraca başladı. Ben, bunu böyle yorumluyorum” şeklinde konuştu.

“30 MART’TA CEMAATLE İTTİFAK YAPTIK”

30 Mart mahalli idareler seçimlerinde CHP’nin inkar etmesine rağmen cemaatle ittifak yaptığına işaret eden Güler, şöyle konuştu:

“Türban başta olmak üzere Türkiye’de laik devletin tasfiyesine ses çıkarmadan kenara çekilerek izin vermek, şimdi de HDP ile dirsek teması içerisinde yürümek önemli bir problem. Yerel yönetimler özerklik şartının tüm çekincelerini kaldıracağız diyerek özerkliğe yakın durmak önemli bir problemdir. Elbette kaydedilen sözlerin yanı sıra gerçekleştirilen iltifatlar çok önemlidir. Sözleri, siyasal hesaplar nedeniyle hafifletebilirsiniz belki çok zor ama uygulamalar çok önemli. Her ne kadar parti yönetimimiz inkar etse de çok açık olarak 30 Mart mahalli idareler seçimlerinde bir ittifak yaptık. Cemaatle ittifak yaptık. İllerde ve ilçelerde cemaatin çeşitli unsurlarının CHP ile birlikte yürüdüğünü hepimiz gördük.”

Bu esnada Güler’in CHP ve cemaatine yönelik eleştirilerine bazı CHP’liler tepki gösterdi. CHP’li Mustafa Başesgioğlu, “CHP ile cemaatin ittifakını Kastamonu’da görmedik. Burada böyle bir şey olmadı. Ne zaman gelsek, aynı platformda CHP’nin kum torbası gibi burada deşiyoruz. CHP, yıkılmayan bir kaledir. Cumhuriyetin bekçisidir. CHP, olmazsa sizin üzerinizi betonla kapatırlar. Bu kadar soysuzluk, bu kadar hırsızlık, bu kadar AK Parti’nin yaptıkları dururken, bunlarla mücadele etmek yerine buraya gelip hava tahmin raporunu sunan sunucu gibi en sonunda CHP’ye olay dönüyor” şeklinde tepki gösterdi.

“CHP’NİN ÇATISI AKMAYA BAŞLAMIŞTIR”

Bunun üzerine CHP’lilere seslenen CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, Türkiye’nin sigortasının CHP olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

“Bu herkes için açıktır. Her kesim bu özelliği nedeniyle parti üzerine düşüncelerini söylüyor. Bu, bir realitedir. Başka çatı yoktur. Mesele CHP çatısının akmaya başlamasıdır. CHP’nin eksiklikleri olabilir. CHP’nin bir eksikliği ulusalcıların gönderilmesidir. İhraç yöntemlerinin uygulanmasıdır. Zekeriya Öz’e devletin savcısıdır, güzel hizmetler yapmıştır denilmesidir. Bunun gibi birçok örnek verebiliriz. Bu değerlendirmeleri aile değerlendirmesi gibi saymalısınız. Burada CHP’ye yüklenmek söz konusu değil. 2015’i kurtarmak için CHP’yi yükseltme sohbeti var. Niye alındınız ki” şeklinde cevap verdi.

“CHP, sıradan bir örgüt değildir” diyen Güler, şöyle devam etti:

“Yalnızca genel başkan söyler, aşağıdakiler yapar, il başkanı söyler, aşağıdakiler yapar, yok böyle bir şey. Burası devrimin örgütüdür. Devrimin örgütünde problem olduğunu düşünüyoruz. Bende düşünüyorum. Devrimin örgütünde yönetim problemi var. Devrimin örgütü, Ekmeleddin İhsanoğlu adaylığını parti içi demokrasiyi ortadan kaldıracak şekilde ortaya getirdiği zaman bunlar artık konuşulmak zorunda kalındı. 10 Ağustos’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılabilinirdi. Matematik hata çatı adayıydı. Çatı aday, matematik hata olarak yapıldı.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Düzce Üniversitesi’nden güçlü performans Yükseköğretim Kurulu tarafından, 67 farklı gösterge doğrultusunda hazırlanan ve Türkiye’deki 201 üniversiteye ait analizlere yer verilen "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025"te Düzce Üniversitesi, yine başarılı sonuçlara imza attı. "Eğitim ve Öğretim", "Araştırma-Geliştirme, Proje ve Yayın", "Uluslararasılaşma", "Sürdürülebilirlik" ile "Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk" olmak üzere 5 ana kategori altında toplam 67 göstergeye göre ülkemizdeki üniversiteler değerlendirildi. Düzce Üniversitesi toplam 9 kategori ile Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu’nda yer almayı başarırken, Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar kategorisinde 4. olarak sürdürülebilirlik alanında güçlü bir performans ortaya koydu. Bu sonuç, Düzce Üniversitesi’nin; çevreye duyarlı politikaları, enerji verimliliği uygulamaları, su tasarrufu ve sürdürülebilir kampüs yaklaşımıyla fark oluşturduğunu gözler önüne serdi. "Değişim Programları Kapsamında En Fazla Öğretim Elemanı Kabul Eden Üniversiteler" kategorisinde 6. olan Düzce Üniversitesi, "Uluslararası Kuruluşlara Üyeliği Bulunan Öğrenci Topluluğu Sayısı" kategorisinde ise 11. olarak uluslarasılaşma vizyonundaki başarısını ortaya koydu. "Üniversiteler Tarafından Yürütülen Sosyal Sorumluluk Projesi Sayısı" kategorisinde 13. sırada ile topluma katkı alanında adından söz ettiren Düzce Üniversitesi, Mezunların Yurt İçi İlk 6 Ayda İstihdama Katılma Oranı’nda (%) 14, Lisans Mezunlarının Yurt İçi İlk 6 Ayda İstihdama Katılma Oranı’nda (%) ise 16. olarak eğitim-öğretim alanındaki kalitesini istihdam verileriyle de kanıtlamış oldu. "Uluslararası Kurum ve Kuruluşlar Tarafından Desteklenen Ar-Ge Projeleri Sayısı" kategorisinde 17. sıra ile Ar-Ge ve inovasyon alanındaki küresel başarısıyla dikkat çeken Düzce Üniversitesi, "TR Dizin Tarafından Taranan Dergilerde Öğretim Üyesi Başına Düşen Yayın Sayısı"nda 18. olarak bilimsel yayınlardaki yükselişini sürdürdü. "Yatırım Bütçesinden Ar-Ge’ye Harcanan Bütçe Oranı" kategorisinde ise 19. sırada yer alan Düzce Üniversitesi, Ar-Ge projelerine verdiği önemi istatiksel rakamlarla da göstermiş oldu. Yükseköğretim ekosisteminin en kapsamlı analiz belgelerinden biri olan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025"te Düzce Üniversitesi; sürdürülebilirlikten öğrenci topluluklarına, sosyal sorumluluk projelerinden istihdama, yayın sayısından Ar-Ge’ye kadar birçok alanda üstün bir akademik performans sergileyerek, kuruluşunun 20. yılına girerken, kalite odaklı büyüme noktasında geleceğe yönelik güçlü mesaj verdi.
Sivas Sivas’taki 2 köy, 12 yıl sonra mahkeme kararıyla yeniden belde oldu Sivas’ta 12 yıl önce belde statüsünden düşen Kalın ve Şerefiye köyleri, yeniden belde oldu. Alınan karar, yerleşim yerlerinde sevinçle karşılandı. Sivas’ın Zara ve Yıldızeli ilçelerinde bulunan ve nüfusu diğer köylere oranla yüksek olan Şerefiye ve Kalın köyleri, alınan karar sonrası yeniden belde statüsüne kavuştu. Geçtiğimiz yıllarda belde olan ve 2013 yılında köy statüsüne dönüştürülen yerleşim yerlerinde yaşayan vatandaşlar, yeniden belde olmanın mutluluğunu yaşadı. 34 yıl sonra yeniden belde olma sevinci yaşadılar İl merkezine 76, Zara ilçesine ise 32 kilometre uzaklıkta bulunan Şerefiye, ilk olarak 31 Aralık 1991 tarihinde belediye statüsüne erişmiş, 2013 yılında alınan karar sonrası köy statüsüne düşürülmüştü. Bölgenin en büyük yerleşim yerlerinden birisi olan Şerefiye, 12 yıl sonra tekrar belde oldu. Şerefiye’nin yeniden belde olmasıyla ilgili konuşan muhtar Nuretdin Aslan, "Bu dava için 1 buçuk yıl uğraştık. Çok şükür mutlu sona ulaştık. Gerçekten bir hak kaybımız söz konusuydu. Bu hakkımızı geri aldık. Emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. İnşallah en kısa zamanda kayyum atanacak. Bölgemize ve Şerefiye’mize hayırlı ve uğurlu olsun" diye konuştu. Kalın, 12 yıl sonra yeniden belde oldu Sivas kent merkezine 30, Yıldızeli ilçesine ise 16 kilometre uzaklıkta bulunan Kalın köyü, 31 Aralık 1998’de belediye statüsü alarak beldeye dönüştü. Yıllar içerisinde göç vererek nüfusu 2 bin kişinin altına düşen Kalın, 2013’te köy statüsüne düştü. Köy sakinleri ve muhtarın girişimleri sonucu belde olmak isteyen Kalın, alınan karar doğrultusunda yeniden belde statüsüne erişti. Bir süre vekalet ile yönetilecek olan belde, yapılacak seçimin ardından Belediye Başkanı’nı belirleyecek. Hukuki yollardan köyün yeniden belde olması için girişimde bulunduğunu ifade eden Kalın muhtarı Kemal Kol, "Mahkeme süreci bir süre devam etti. Sonunda beldemizi geri kazandık. Beldemize hayırlı ve uğurlu olsun" dedi.