GÜNDEM - 11 Haziran 2020 Perşembe 20:26

CHP’nin 'Sultanahmet Camii müze olsun' teklifine tepkiler çığ gibi büyüyor

A
A
A
CHP’nin 'Sultanahmet Camii müze olsun' teklifine tepkiler çığ gibi büyüyor

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu’nun mecliste yaptığı konuşma sırasında Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesi tartışmalarına değinerek “Sultanahmet Camii’de müze olmalı” şeklindeki sözlerine tepkiler çığ gibi büyüyor.

 Milletvekili İbrahim Kaboğlu’nun Sultanahmet Camii ile ilgili sarfettiği sözler Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarda olduğu tek parti döneminde Sultanahmet Camii’nin askerler tarafından barınma yeri olarak kullandırıldığı hatta askerleri tuvalet ihtiyaçlarını dahi cami içerisinde giderdiği günleri akıllara getirdi.

Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili İbrahim Kaboğlu tarafından mecliste gündeme getirilen "Sultanahmet Camii müze haline getirilsin” teklifi her kesimden tepki çekmeye devam ediyor. Sosyal medya kullanıcıları, “‘CHP zihniyetinin camilere karşı yeniden hortladığını” belirtirken, Tarihçi-Yazar İsmail Yağcı, “Bu adamlar niyetlerini açık açık söyleyemiyorlar. Bunlar yeni değil. Sultanahmet Camii için İsmet İnönü’nün milli şefliği zamanında müze olması teklifi getirildi. Bu hastalığa CHP’nin ileri gelenleri o zaman da tutuldu. Hatta tek parti döneminde cami askerlerin barınak yeri olarak kullanıldı. Dışarı çıkması yasaklanan askerler tuvalet ihtiyaçlarını dahi cami içerisinde giderdiler” açıklamasına yer verdi.

CHP’nin 'Sultanahmet Camii müze olsun' teklifine tepkiler çığ gibi büyüyor

1609-1617 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından İstanbul'daki tarihî yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa'ya yaptırılan Sultan Ahmet Camii İslam medeniyetinin önemli eserleri arasında yer alıyor. Cami Osmanlı zamanında ibadet etmek isteyenlerin uğrak noktası olurken bugün de aynı şekilde önemini koruyarak başta İstanbul olmak üzere tüm İslam coğrafyasından milyonlarca ziyaretçisini ağırlamaya devam ediyor. Sultanahmet Camii, İsmet İnönü zamanında yani 1939 ile 1945 tarihleri arasında, Anadolu’dan toplanan Trakya sınırına gönderilecek olan erlerin sevkiyat durağı (geçici yığınağı ve barınağı) olarak kullanıldı. Burada kalan erlerin tuvalet ihtiyaçları için yer temin edilmeyince ihtiyaçlarını cami içerisinde giderdiği tarihçiler tarafından belirtildi.

Yıllar önce tek parti iktidarında yaşanan bu skandal gelişmelerin ardından bu kez milletvekili İbrahim Kaboğlu dün mecliste yaptığı konuşmada Sultanahmet Camii’nin müze olması yönünde açıklamalarda bulundu. Kaboğlu Meclis’te yaptığı konuşmada, "Benim görüşüme göre Topkapı Sarayı da müze olarak korunmalı, Ayasofya da müze olarak korunmalı hatta Sultanahmet de müze olmalı çünkü bunlar artık bizim kendimize özgü değil, insanlığın ortak mirasıdır " ifadelerini kullandı. Kaboğlu’nun bu sözlerine her kesimden tepki geldi. Sosyal medyada Kaboğlu’na tepki gösteren kullanıcılar, yıllar sonra ‘CHP zihniyetinin camilere karşı yeniden hortladığını’ belirtti. Öte yandan tek parti iktidarında yani 1950'den önce İstanbul’un Fatih İlçesi’nde 3 tane cami açıktı; Süleymaniye, Fatih, Bayezit Camii geri kalanlarının tamamı kapatılmış veya başka maksatlarla kullanılıyordu.

‘Sanata hizmet edelim. Diğer camilere gitsinler’ dediler

Kaboğlu’nun skandal sözlerine Tarihçi ve Yazar İsmail Yağcı da, tepki gösterdi. Yağcı açıklamasında, “CHP milletvekili bunu söylemiş olabilir. Bunlar yeni değil. İsmet İnönü’nün milli şefliği zamanında müze olması teklifi getirildi. Bu arkadaşın sanırım partisinin tarihinden bilgisi de yok. Bu hastalığa halk partisinin ileri gelenleri o zaman da tutuldu. Milli şeflerinin gözüne girmek istediler ama o da geri adım attı. Bu arada ‘Sultanahmet Camisini cami değil galeri yapalım’ dediler. ‘Sanata hizmet edelim. Diğer camilere gitsinler’ dediler. Bir ressam vardı; İbrahim Çallı diye. İlk defa anadan doğma kadın resmi yapan kişidir. Bu hususta meşhur oldu. Aslında herkes yapabilirdi. Ressamlar analara hürmeten böyle bir şey yapmadılar. İbrahim Çallı’nın resimlerini tam Sultanahmet Camisinde sergileyecekler, birisi İsmet İnönü’ye, ‘Aman paşam siz bilirsiniz; ama biz bir daha iktidar yüzü göremeyiz’ dedi. Yapamadıkları halde konuşuyoruz. Peki, siz bunlara neden cesaret ediyorsunuz. Herkes gelip görüyor zaten. Sultanahmet Camisine böyle şeyler yapmaya kalkışanların işi tepe taklak gidiyor. Bu camiyi ve tarihi eserleri CHP ilk defa böyle kullanmaya kalkmıyor. Bu sadece görünen bir teşebbüstür” açıklamasına yer verdi.

“İçeriye binlerce asker doldurup, içeride yatırdılar”

CHP döneminde birçok tarihi yapıya zarar verildiğini belirten Yağcı, “Türkiye coğrafyasında Osmanlı hamamları içerisinde en büyüğü Hürrem Sultan hamamıdır. Burası CHP döneminde gaz yağı ve kömür deposu yapıldı. Her tarafı ziftlendi. Sultanahmet Camii, I. Dünya savaşı ve Balkan Savaşlarında askerlerin barındırıldığı alan oldu. İçeriye binlerce asker doldurup, içeride yatırdılar. Asker genç çocuklardan ihtiyaçlarını caminin içerisine giderenler oldu. Helalara bırakmadılar. Bu eserlere harp olduğu için bakılmadı. Ama Büyükada’da ve Heybeli Adada harp zenginlerinin köşkleri yükseldi. Sadece İstanbul’da satılan cami ve mescid 1000’in üzerindedir. Kararname çıkardılar. İki cami arasında 500 metreden daha yakınsa bunlardan birisinin yıkılmasına karar verdiler. Veya satılacak. Satılanlar da oldu” ifadelerini kullandı.

“Yazıklar olsun. Bu olacak bir iş değil”

Şehzade Camisini yakmaya çalıştıklarını belirten Yağcı, “Şehzade Camisinin avlusunu CHP döneminde ayakkabıcılar çarşısı yaptılar. 100’e yakın dükkân vardı. Burada içki içiyorlardı. Cemaatte içeride namaz kılıyordu. CHP yanlış ata oynuyor. Sultanahmet Camii, cami olduğu müddetçe Avrupalı buraya ‘The Blue Mosque (Mavi Camii)’ diyorlar. Sen buna mavi camii galerisi mi diyeceksin. Yazıklar olsun. Bu olacak bir iş değil” açıklamasına yer verdi.

Sosyal medyada tepki çığ gibi büyüdü

Sosyal medya kullanıcılarının tepkileri ise şöyle oldu:

“Dedeleri Ayasofyayı müzeye çevirmiş Sultan Ahmet Camisini ahır yapmıştı. CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, Sultanahmet Camii'nin de müze olması gerektiğini söyledi Mecliste. Gelin şimdi bu kafaya ve zihniyete Ayasofya'yı anlat. "Yuh artık" dedirten küstahlık! CHP'den skandal Sultanahmet Camii açıklaması CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, Sultanahmet Camii'nin de müze olması gerektiğini söyledi.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Yumaklı: "LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun tamamı desteklenmeye hak kazandı" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "IPARD III Programı 6’ncı Başvuru Çağrı Dönemi kapsamındaki LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun tamamı desteklenmeye hak kazandı" dedi. Bakan Yumaklı, sosyal medya hesabından IPARD III Programı 6’ncı Başvuru Çağrı Dönemi kapsamındaki LEADER Yaklaşımı Tedbiri başvuruları ile ilgili açıklama yaptı. Yumaklı, LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun (YEG) tamamının desteklenmeye hak kazandığını duyurdu. Aynı zamanda Yumaklı, yaklaşık 2.2 milyar lira tutarındaki yerel kalkınma stratejisi bütçeli 156 YEG Derneği’nin yüzde 100 hibeyle destekleneceğini açıkladı. "LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun tamamı desteklenmeye hak kazandı" Bakan Yumaklı, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "IPARD III Programı 6’ncı Başvuru Çağrı Dönemi kapsamındaki LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun tamamı desteklenmeye hak kazandı. Yaklaşık 2.2 milyar lira tutarındaki yerel kalkınma stratejisi bütçeli 156 Yerel Eylem Grupları Derneği yüzde 100 hibeyle desteklenecek. Böylece kırsal kalkınmada yerel katılımı esas alan LEADER Yaklaşımı Tedbiri’nin uygulandığı günden bu yana 257 Yerel Eylem Grupları Derneğine toplam 2,8 milyar lira hibe desteği sağlanmış oldu. Çiftçilerden STK’lara, kadınlardan gençlere kadar, yerelde birçok aktörün bir araya gelerek oluşturduğu dernek statüsündeki Yerel Eylem Grupları aracılığıyla, bölgenin ihtiyaçlarını esas alan kalkınma stratejileri belirlenecek ve uygulanacak. IPARD II Döneminde olduğu gibi IPARD III Programı döneminde de kırsal alanlarda katılımcı ve sürdürülebilir kalkınmanın önünü açmaya, kırsalı yerinde kalkındırmaya devam edeceğiz. Hayırlı, uğurlu olsun."
İzmir İzmir’den Bükreş’e bilim köprüsü Yaşar Üniversitesi, AB’nin yükselen yıldızı Romanya’nın önde gelen iki üniversitesi ile iş birliği yapacak. Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Levent Kandiller, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu ve Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Türkan, Bükreş’te önemli görüşmeler gerçekleştirdi. Bu doğrultuda Bükreş Tarım ve Veterinerlik Üniversitesi’nin yanı sıra Bükreş Politeknik Üniversitesi ile ikili iş birliği protokolleri imzalandı. Ziyaret sırasında ev sahibi üniversitelerin araştırma enstitüleri ve laboratuvarları incelenirken, fakülte dekanlarından bilimsel çalışmalar hakkında bilgiler alındı. Görüşmeler sonucunda imzalanan mutabakata göre; iki ülke üniversiteleri arasında ortak bilimsel araştırmalar yürütülecek, öğretim üyesi ve bilim insanı değişimi yapılacak. Ayrıca ortak eğitim müfredatlarının geliştirilmesi, öğrenci değişim programlarının başlatılması, akademik yayın ve bilgi paylaşımı konularında da anlaşmaya varıldı. Etkin iş birliği İki üniversiteyle ayrı ayrı çok değerli iş birlikleri yaptıklarını açıklayan Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Levent Kandiller, "Akademisyen ve doktora öğrencisi potansiyeli bakımından iş birliği yapabileceğimiz çok nitelikli iki üniversiteyle bir araya geldik. Özellikle öğrenci ve öğretim elemanı değişimi, yaz okulları ve doktora programları kapsamında ortak çalışmalar yürütebileceğimiz görüldü. Ayrıca uluslararası proje fonlarına ortak başvurular yapabilecek, laboratuvar imkanlarından karşılıklı yararlanabileceğiz. Romanya tarafının üniversitemize ilgisi büyük. Bu süreçte bağlantı kurmamızda büyük destek sağlayan Romanya’nın İzmir Başkonsolosu’na teşekkür ediyorum. Diplomatik misyonun da parçası olduğu bu ziyarette, ülkenin araştırma fonlarına yön veren rektörler tarafından çok üst düzeyde ağırlandık’’ dedi. İklim ve sürdürülebilirlik Son yıllarda üniversitenin uluslararası listelerde üst sıralara yükselmesinin, küresel ölçekte güçlü bir referans olduğuna değinen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu ise şunları söyledi: "Uluslararası iş birliklerini çok önemsiyoruz; çünkü bu anlaşmalar hem yayınların kalitesini ve etkisini artırıyor hem de insan kaynağı yetiştirme noktasında güçlü bir iletişim ağı kurmamızı sağlıyor. İlk etapta öğrenci değişimleri başlayacak. Ardından Bükreş’teki iki üniversite heyeti bizi İzmir’de ziyaret edecek. Özellikle iklim değişikliği, sürdürülebilirlik, kuraklık ve döngüsel ekonomi konularında ortak araştırmalar yapmayı planlıyoruz." Vizyoner hamle Bu iş birliklerinin, Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi’nin uluslararasılaşması açısından kritik bir adım olduğunu vurgulayan Dekan Prof. Dr. İsmail Türkan ise şöyle konuştu: "Fakültemizin eğitim dilinin İngilizce olması ve öğrencilerin mezun olmadan iş dünyasıyla tanışmasını sağlayan YU-COOP (Yaşar Üniversitesi Ortak Eğitim Programı) ile fark oluşturuyoruz. Laboratuvar altyapımızın da güçlenmesiyle beraber derin bilimsel çalışmalar yapacağız. Bu birliktelik yapacağımız küresel anlaşmaların uluslararası fonlara erişim açısından bize avantaj sağlayacağını düşünüyoruz. Bu iş birlikleri aynı zamanda öğrencilerimizin vizyonunun gelişmesine de katkı sunacak. Öğrencilerin Bükreş’teki partner üniversitelerin sera, tarla ve bahçe gibi uygulama alanlarını yerinde görmeleri, mesleki ve akademik birikimlerini artıracak. Amacımız, hem eğitim öğretimde hem de araştırmada evrensel düzeyde çalışmalar yapmak."
Eskişehir Yapılan 10 yıllık çalışma sonucunda artık Eskişehir’de biberiye üretilebiliyor Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Duran Katar, "Eskişehir gibi illerin hiçbirisinde biberiye üretilmiyordu. Biz, 10 yıllık çalışmamızın sonucunda soğuk bölgelere de dayanabilen yeni genotipleri seleksiyonla geliştirdik. Artık Eskişehir’in farklı rakımlarına biberiye üretimi yapılabiliyor" dedi. ESOGÜ Ziraat Fakültesi tarafından yaklaşık 10 yıl önce Eskişehir’e 100 çeşit bitki getirilerek bir çalışma yapıldı. Çalışmalar sonucunda 97 bitki çeşidi kaybedilirken, kışı geçirebilen ve soğuğa dayanabilen 3 tür tespit edildi. Bu bitkiler çoğaltılarak üretilirken, normalde Eskişehir’de üretimi pek mümkün olmayan biberiye ile ilgili olumlu gelişmeler kaydedildi. Gelinen aşamada, farklı rakımlarda biberiye yetiştirilebildiği ve ilerleyen zamanlarda üretimin yaygınlaşacağı belirtildi. "Geliştirdiğimiz biberiye bitkileri artık Eskişehir’in farklı rakımlarında yetiştiriliyor" Yapılan çalışmayla ilgili detaylara değinen ESOGÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Duran Katar, "Biberiye bitkisi, antioksidan özelliği en yüksek olan bitki olarak biliniyor. Herbal çay, uçucu yağ, ilaç ve gıda endüstrisinde farklı amaçlarla, farklı şekillerde kullanılan çok önemli bir bitki. Türkiye’de şu anda doğadan toplanarak kültürü yapılıyor. Biberiye sıcak bölgelerin bitkisi olarak biliniyor ve Eskişehir gibi geçit kuşağı ya da Orta Anadolu gibi soğuk bölgelerde çok yetiştirilmiyordu. Ancak biz 10 yıl önce Eskişehir’de yaklaşık 100 bitki getirerek bir çalışmaya başladık. Bu 100 bitkiden seleksiyonla 97 bitkiyi genotip olarak Eskişehir şartlarına dayanamaması sebebiyle kış dönemlerinde kaybettik. Yapılan seleksiyon sonucunda kalan ve 10 yıllık Eskişehir kışını geçirebilen, soğuğuna dayanabilen 3 bitkiyi genetik olarak bu bölgeye dayanıklı olduğunu tespit ettikten sonra çoğalttık. Böylelikle Eskişehir şartlarında biberiye üretimine başlamış olduk. Geliştirdiğimiz biberiye bitkileri artık Eskişehir’in farklı rakımlarında yetiştiriliyor ve üretimi yapılabiliyor. Bu fakültemizin eseri" şeklinde konuştu. "Arıcılıkta bölgemiz için çok önemli katkılar sağlayacak bir bitki" Prof. Dr. Katar, arıcılık yapan vatandaşları ilgilendiren bilgiler de paylaşarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu dönemde bile üzerinde çiçek olan, yıl boyu 2 defa çiçeklenebilen, özellikle polen ve nektar akımı konusunda arıcılığa büyük hizmeti olan bir bitki. Arıcılıkta bölgemiz için, Eskişehir için gelecekte çok önemli katkılar sağlayacak bir bitkimiz. Arıcılık yapan arkadaşlarımıza seslenmek istiyorum: Taşıma şeklindeki arıcılıkla bu işin verimli bir şekilde sürdürülmesi çok zor. Bu arkadaşlarımızın başta biberiye olmak üzere diğer tıbbi aromatik bitkileri bulundurarak bal verimini ve kalitesini artırabileceklerini bilmelerini istiyorum."
Kütahya "Kütahya Veli Buluşmaları" programının beşincisi gerçekleştirildi Kütahya İl Millî Eğitim Müdürlüğü koordinesinde yürütülen "Kütahya Veli Buluşmaları" programının beşincisi, Beylerbeyi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Programa, Şehit Selim Cansız Anadolu İmam Hatip Lisesi ile bünyesinde bulunan İmam Hatip Ortaokulu velileri yoğun ilgi gösterdi. Programda velilere hitap eden İl Millî Eğitim Müdürü Mustafa Yılmaz, çocukların yalnızca akademik başarıyla değil; millî, manevi ve ahlaki değerlerle mücehhez bireyler olarak yetiştirilmesinin önemine dikkat çekti. Dijital çağın beraberinde getirdiği risklere değinen Yılmaz, ekranların ve sosyal medyanın oluşturduğu sahte rol modellere karşı aile, okul ve toplumun birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Çocukların birer emanet olduğunu ifade eden Yılmaz, onların bir fidan gibi özenle yetiştirilmesi gerektiğini belirterek, zor zamanların birlik ve beraberlik içinde aşılabileceğini dile getirdi. Çocukların "Türkiye Yüzyılı" vizyonunun temel taşı olduğunu söyleyen Yılmaz, bu neslin ülkenin değerlerine, gelenek ve göreneklerine, dinî ve millî hassasiyetlerine sahip çıkan bireyler olarak yetişeceğini ifade etti. Konuşmasında, "Daha çok çalışmalı, daha çok yorulmalı ve sesimiz daha gür çıkmalı" vurgusu yapan Yılmaz; kar tanelerinin birleşerek çığları, yağmur damlalarının selleri oluşturduğu gibi, birlik olunduğunda güçlü olunacağını söyledi. Çocukları sosyal medyanın olumsuz etkilerinden ve sahte kahramanlardan korumanın ancak bu anlayışla mümkün olacağını ifade eden Yılmaz, çocukları kaybetme gibi bir lükslerinin olmadığını belirtti. Program, velilerin sorularını doğrudan iletebildiği soru-cevap bölümüyle devam etti. Velilerin eğitim süreçlerine ilişkin görüş ve taleplerinin dinlendiği buluşmada, karşılıklı fikir alışverişinde bulunuldu. Samimi bir atmosferde gerçekleştirilen program, aile-okul iş birliğinin güçlendirilmesine katkı sağlarken, katılımcı veliler tarafından memnuniyetle karşılandı.