SAĞLIK - 06 Temmuz 2015 Pazartesi 15:41

Çocuklarda epilepsi belirtileri

A
A
A
Çocuklarda epilepsi belirtileri

Çocuk Nöroloji Kliniği Uzm.Dr. Hülya İnce, oturan bebeğin arka arkaya defalarca öne doğru katlanması veya başını öne düşürmesi, yatan bir bebeğin her iki koluyla arka arkaya kavrama hareketi yapması bebeklerde epilepsi nöbetinin en önemli belirtileri olduğunu söyledi.

Epilepsi hastalığı hakkında bilgi veren Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk Nöroloji Kliniği Uzm.Dr. Hülya İnce, “Epilepsi beyinden kaynaklanan ve tekrar eden nöbetlerle kendini gösteren bir hastalıktır. Sinir hücrelerinin normal işleyişini bozan ani ve aşırı bir elektrik deşarjı kişinin davranışlarında, bilincinde değişiklik meydana getirebilir. Nöbetler duyularda veya davranışlarda değişiklik oluşturur. Bir nöbet boş bakma, kasılma, kontrolsüz hareketler, bilinçte değişiklik, alışılmadık hisler gibi farklı şekillerde kendini gösterebilir” dedi.

Epilepsinin bir nöbet hastalığı olduğunu, psikiyatrik bir durum olmadığını ifade eden İnce, “Genel nüfusun yüzde 1'inin epilepsi olduğu tahmin edilmektedir. Bu tahmine göre, Türkiye'de yaklaşık 720 bin kişide epilepsi mevcuttur. Çocukluk ve ergenlik çağında nöbet geçirilmesi yaygın bir durumdur. Bu yaşta sık oluşmasının nedeni bazı çocukların nöbet eşiğinin düşük olmasıdır. Nöbet eşiği; beynin nöbet geçirdiği seviyedir ve genellikle beyin olgunlaştıkça nöbet eşiği de yükselir. Epilepsi 1'den fazla nöbet geçirilmesi sonucu oluşur. Oturan bebeğin arka arkaya defalarca öne doğru katlanması veya başını öne düşürmesi, yatan bir bebeğin her iki koluyla arka arkaya kavrama hareketi yapması bebeklerde epilepsi nöbetinin en önemli belirtileridir” diye konuştu.

Çocuk ve ergenlerde epilepsi nöbetinin nasıl belirtiler verdiğine de değinen İnce, “Bir anda dalgınlaşıp etrafında olup bitenleri fark edemez hale gelmesi, kısa bir süre yanıt vermemesi, ritmik bir şekilde başını sallaması, hızlı bir şekilde gözlerini kırpması, arka arkaya doğal gözükmeyen hareketler yapması, vücudunda, kol veya bacaklarında tekrarlayan sıçramalar olması, uykudan uyandığında huzursuz veya uykulu olması, nedensiz bir şeklide aniden düşmesi, ani bir karın ağrısının arkasından uykulu veya aklı karışmış gözükmesi, nedensiz bir şekilde ani korku, panik veya öfke yaşaması, sık sık bir şeylerinin tadının tuhaf geldiğinden, tuhaf koktuğundan, göründüğünden, bir şeylerin sesinin tuhaf geldiğinden veya dokunduğu şeylerin tuhaf bir his verdiğinden bahsetmesidir. Epilepsi nedenlerinin başladığı yaşa göre değişmektedir. Nöbetler, nedeni bilindiğinde semptomatik, nedeni bilinmediğinde idiyopatik olarak sınıflandırılır. Epilepsi hastalığında yüzde 25-40 hastada tespit edilebilen nedenleri genetik, doğumda yaşanan sorunlar, gelişimsel bozukluklar, beyin travmaları, enfeksiyon ve beyin tümörüdür” şeklinde konuştu.

Bir çocuğun ortada bilinen bir neden yokken nöbet geçirme riskinin yüzde 1-2 iken, anne babadan birinde epilepsi olması halinde bu oranın yaklaşık olarak yüzde 6’lara kadar çıktığının altını çizen İnce, şu bilgileri verdi: “Tekrarlayan nöbetler epilepsinin kötüleşmesine neden olmaktadır. Beynin bir bölgesinden başlayan nöbetlere kısmi yani parsiyel-fokal, tümünden kaynaklanan nöbetlere ise yaygın yani jeneralize nöbetler denir. Kısmi nöbetler basit parsiyel nöbetler ve kompleks parsiyel nöbetler olarak ikiye ayrılır. Yaygın nöbetler absans nöbet, tonik-klonik nöbet, atonik nöbet ve miyoklonik nöbet olarak dörde ayrılır. Epilepsi hastalığına tanı koymak için kapsamlı bir öykü ve fizik muayenenin yanı sıra kan tetkiklerine bakılmalıdır. Mümkünse nöbet anının video ile aile tarafından kaydedilmesi aydınlatıcı bilgi sağlayabilir. Elektroensefalografi ve görüntüleme yöntemleri tanı için gereklidir. Epilepsi olanların yarısından fazlasının nöbetleri tek bir ilaç ile kontrol altına alınır. Diğerlerinde ise nöbetler ancak birden fazla ilacın bir arada kullanılması ile kontrol altına alınır. Nöbetleri tüm bunlara rağmen engellenemeyen hastaların yüzde 10'unda ameliyat yapılabilir. Epilepsinin türüne bağlı olmakla birlikte çocukların büyük çoğunluğunda epilepsi sona erer ve bu çocuklar ilaç kullanmayı bırakırlar, bazıları ise ilaçlarını düzenli kullanarak uzun yıllar nöbetsiz kalabilirler ancak ilaçları kesilemez.” 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Bilim Kafe’de her yönüyle Mehmet Akif konuşuldu Düzce Üniversitesi, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın öncülüğünde başlatılan ve üniversitelerde üretilen akademik bilginin toplumun her kesimiyle buluşturmayı amaçlayan ‘Bilim Kafe’ buluşmalarına bir yenisini daha ekledi. Bilim İletişimi Ofisi ile Toplumsal Katkı Koordinatörlüğü tarafından 27 Aralık Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü’ne ithafen düzenlenen "Her Yönüyle Mehmet Akif" başlıklı bilim kafe Düzce Belediyesi Konuralp Antik Tiyatrosu Seyir Terası Çadırı’nda gerçekleştirildi. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç’in konuşmacı olarak yer aldığı bilim kafe etkinliğine; Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Duygu Ekinci, Toplumsal Katkı Koordinatörü Doç. Dr. Hande Bulut, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recai Özcan ve öğrenciler ile vatandaşlar katılım sağladı. Programın açılış konuşmasını yapan Toplumsal Katkı Koordinatörü Doç. Dr. Hande Bulut, Mehmet Akif Ersoy’un yalnızca bir şair değil; yaşadığı dönemi, toplumsal sorunları derin bir sorumluluk bilinciyle ele alan çok yönlü bir düşünce insanı olarak ele alınması gerektiğini vurgulayarak bu kapsamda düzenlenen bilim kafe etkinliğine katılımı için Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç’e teşekkürlerini sundu. "Her zaman zihnimde Mehmet Akif idealizmi vardı" Programa konuşmacı olarak katılım sağlayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, Mehmet Akif Ersoy’a duyduğu hayranlığın ilkokul yıllarında başladığını belirterek, zihninde her zaman bir "Mehmet Akif idealizmi"nin yer aldığını dile getirdi. Mehmet Akif’in 1873 yılında Osmanlı Devleti’nin siyasi, sosyal ve fikrî açıdan sarsıntılı bir döneminde dünyaya geldiğini belirten eden Prof. Dr. İlhan Genç, Balkanlar ve Türkistan kökenli bir aile yapısı içinde yetişmesinin, onun düşünce dünyasına çok yönlü bir bakış kazandırdığını ifade etti. Doğu ile batıyı birleştiren güçlü sentez Mehmet Akif’in eğitim hayatına da değinen Prof. Dr. Genç, Akif’in modern mektep eğitimi ile dinî ilimleri birlikte sürdürdüğünü, Baytar Mektebi’nde kazandığı sebep–sonuç temelli bilimsel bakış açısını hayatının her alanına yansıttığını aktardı. Akif’in yalnızca Doğu kaynaklarını değil; Batı edebiyatını da yakından takip ettiğini vurgulayan Prof. Dr. İlhan Genç, Victor Hugo, Tolstoy ve Emile Zola gibi isimleri okumasının, onun fikri derinliğini ve sentez gücünü artırdığını belirtti. "Mehmet Akif, neden–sonuç ilişkisini en güçlü kuran şairlerdendir" Konuşmasında Mehmet Akif’in şiir ve yazılarında sürekli olarak "neden geri kaldık?" sorusunun peşinden gittiğini ifade eden Prof. Dr. Genç, Akif’in olaylara duygusal olduğu kadar rasyonel ve analitik bir perspektiften yaklaştığını söyledi. Akif’in yalnızca bir şair değil aynı zamanda toplumsal sorunlara çözüm arayan bir fikir ve aksiyon insanı olduğunun altını çizen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad dergilerindeki faaliyetlerine de değindi. Bu yayınlar aracılığıyla memleketin meselelerini ele aldığını, maddi imkânları sınırlı olmasına rağmen idealizminden ve sorumluluk bilincinden asla ödün vermediğini ifade etti. Akademik bilgiyi toplumla buluşturarak toplumsal farkındalığın artırılmasına önemli katkılar sunan Bilim Kafe etkinliği, katılımcıların sorularının yanıtlanmasının ardından sona erdi.
Kırşehir Esnaf Odaları çağrı yaptı, küçük esnaf destekledi Kırşehir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği; yeni yıl öncesi şehir halkına çağrıda bulunarak hediye ve günlük alışverişlerde küçük esnafın tercih edilmesini istedi. Öztürk’ün çağrısı, kentteki esnaf tarafından da destek buldu. Birlik Başkanı Bahamettin Öztürk; yaptığı açıklamada Kırşehir’in küçük bir şehir olduğunu belirterek, internet satışları ve büyük mağazalara karşı yerel esnafın korunmasının önemine dikkat çekti. Öztürk; "Hediyeleşmelerin yoğun olduğu bu dönemlerde vatandaşlarımıza sesleniyorum. Alışverişlerinizi küçük esnaftan yapın. Bu hem esnafımıza hem de şehir ekonomimize katkı sağlayacaktır" dedi. Yapılan çağrının ardından küçük esnaf arasında da olumlu bir hava oluştu. Esnaflardan Bektaş Yıldırım, vatandaşlarda yerel esnafa yönelik bir duyarlılığın oluşmaya başladığını ifade ederek; "İnsanlar artık küçük esnafın ayakta kalması için destek olunması gerektiğinin farkına varıyor" şeklinde konuştu. Bir diğer esnaf İsa Yılmaz ise, halkın yerel esnafa karşı daha duyarlı olması gerektiğini vurgulayarak; "Büyük zincirler yerine mahalle esnafının tercih edilmesi hepimizin yararına" dedi. Kırşehir’de süs eşyaları satışı yapan esnaf Müberra Can da özel günlerde yerel esnafın tercih edilmesinin önemine dikkat çekti. Can; "Anneler Günü, yeni yıl, Sevgililer Günü gibi özel günlerde yerli esnafın tercih edilmesini çok önemsiyoruz" ifadelerini kullandı. Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Bahamettin Öztürk; küçük esnafın desteklenmesinin şehir ekonomisinin canlı kalması açısından büyük önem taşıdığını belirterek, vatandaşları alışverişlerinde yerel esnafı tercih etmeye davet etti.