GÜNDEM - 10 Mart 2016 Perşembe 09:19

Çocuklarını haczeden babalardan 'mağduriyet birliği'

A
A
A
Çocuklarını haczeden babalardan 'mağduriyet birliği'

Eşlerinden boşandıktan sonra çocuklarını ancak icra ile haczederek görebilen babalar, Babasız Bırakılan Çocuklar, Çocuksuz Babalar Derneği adıyla İzmir’de yeni bir oluşuma imza attı. İki oğlunu icra ile haczeden baba İbrahim Aksoy’un Down sendromlu oğlu Berkay, “Ben babayım, ziyaretçi değil” yazılı tişörtü ile “Babamı görmeyeli çok olmuştu. Bugün yanında olmak istiyorum” dedi.

Eşlerinden boşandıktan sonra çocuklarının velayeti eski eşlerine verilen babaların çoğu, mahkemelerin verdiği “görüş günü” kararını uygulayamıyor. Mahkemelerin verdiği süre zarfını gözeterek çocuklarını görmek isteyen babalar, eski eşlerinin çocuklarını göstermemesi nedeniyle mağdur olabiliyor. Evlatlarını ayda iki kez ya da haftada bir kez görmeye razı olan babalar, bunu başaramayınca çocuklarını icra yolu ile haczederek görebiliyor. İcra işlemleri sırasında pek çok bürokratik sorunla karşılaşan babalar, hem her “görüş gününde” maddi bir külfetin altına giriyor, hem de tüm bu çabaya rağmen yine de çocuklarını göremeyebiliyor. Uzun yıllar çocuklarını haczederek gören babalar, diğer mağdur babalara maddi ve manevi destek vermek amacıyla yeni bir dernek kurdu. Babasız Bırakılan Çocuklar, Çocuksuz Babalar Derneği hakkında açıklama yapan babalar, yanlarında sadece çocuklarının fotoğraflarını getirebilirken, 6 yıldır çocuklarını icra ile gören İbrahim Aksoy ise iki oğluyla birlikte geldi. Down sendromlu oğlunun üstünde “Ben babayım, ziyaretçi değil” yazılı tişört bulunan baba Aksoy, çocuklarının “Sadece babamızın yanında olmak istiyoruz” sözleri üzerine gözyaşı döktü.

“BİZ BABAYIZ”
Kendisinin de mağdur babalardan biri olduğunu söyleyen İbrahim Aksoy, “2009 yılındaki boşanma sürecinde birçok sorun yaşadım. Bu sorun sadece benim sorunum değil, toplumun sorunu. İki evladım var. Mahkeme daha başlamadan, çocukları görüşümü kısıtlayan bir karar alındı. Çocuklarımı ayda iki defa görme izni verildi. Bu mahkeme kararına uymaya çalıştım ancak bu sefer eski eşim mahkeme kararını uygulamaktan kaçındı. Çocuklarımızı ancak icra yoluyla haczederek görebileceğimizi gördük. İcra işlemlerine başladık ancak bu süreç, oldukça bürokratik ve maddi külfeti olan bir süreç. Tüm işlemleri yaptırsanız dahi çocukları göremeyebiliyorsunuz. Biz baba olmaya çalışırken, baba olmamızı engelleyen bambaşka bir dünya var. Biz babayız. Baba olmak, ayda iki defa çocuğu görmek midir? Bu hak mıdır, adalet midir? İki ayda bir zaten göremiyoruz. Görmeye çalıştığımız zaman önümüze engeller çıkıyor” dedi.

“DÜN HACZETTİM, BUGÜN TESLİM EDECEĞİM”
Aksoy, en büyük sorunlarının 6284 Sayılı Kanun olduğunu belirterek şunları söyledi:
“6284 Sayılı Kanuna istinaden ‘rahatsız oluyoruz’ dendiği zaman bittiniz. 6 ay yaklaşamıyorsunuz. Bu kanun anneler tarafından çocuklarımızı görmemizin engellenmesi için kullanılıyor. Eski eşimizi görmeyelim, yaklaşmayalım ama çocuklarımızın günahı nedir? Çocukların hakları neden ihlal ediliyor? Çocuklar artık ruhen de bozulmaya başlıyor. Çocuk babası onu terk etti diye düşünüyor. Bu da ayrı bir yıkım. Daha gelişim aşamasında üst üste darbe alıyor. 2010 yılından beri çocuklarımızı haczederek görebiliyorum. Dün sabah çocuklarımı haczederek aldım, bu akşam teslim edeceğim”

“ÇOCUK İÇİN YIKIM”
Çocukların haciz yolu ile babalarını görmelerinin onlar için de büyük yıkım oluşturduğunu ifade eden Aksoy, şunları söyledi: “Çocuklar haczedilirken orada olmuyorum ama bu hoş bir durum değil. Ben eski eşimin kapısına asla çıkmıyorum. Bu bir yıkım. Çocuğunuza, bir yabancıdan daha uzak oluyorsunuz. Siz benim çocuğumun yanına gidip sevebilirsiniz, onları ziyaret edebilirsiniz ama ben bunu yaptığım zaman suçlu konumunda oluyorum. Çocuklarımı haczetmem için işlemleri yapmam nedeniyle iş yerimden her ay iki defa izin almak durumundayım. İşyerinden izin alamayan baba çocuğundan mahrum kalıyor. İşlemlerin her aşamasında problem çıkabiliyor.”

“NİCE ARKADAŞIMIZ İNTİHAR ETTİ”
Sorunları kendi açılarından ziyade çocuklar açısından değerlendirdiklerini kaydeden Aksoy, sözlerine şöyle devam etti:
“Biz, ‘babayız, bizim de hakkımız var’ diyerek yola çıktık. Avrupa İnsanları ve Çocuk Hakları Sözleşmelerinde her şey zaten açık şekilde belirtiliyor. Anne ve babanın çocuk üzerindeki hakları eşittir. Çocuklarımızın hakları, Anayasa ve uluslar arası sözleşmelerle belirtilmiş. Biz kurduğumuz dernekle diğer babalara yardım etmek, onlara çözüm bulmak için kurduk. Nice arkadaşımız bu durum yüzünden psikolojisi bozularak intihar etti. İcra ile çocuğunu görebilecek olduğunu bilmeyen, hukuki süreci bilmeyen babalar var. Parası olmayan babalar var. Biz bu babalara maddi manevi destek olmak için çalışmaya başladık. Bireysel mücadele bir yere kadar ama güç birliği yaparak daha iyi sonuç alabileceğimizi gördük.”

“BABAMIN EN ÇOK KENDİSİNİ ÖZLÜYORUM”
Aksoy’un küçük oğlu Kaan Aksoy uzun aradan sonra gördüğü babası için “Babamız çok iyi. Bizi seviyor. Babamı bugünden önce en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. Bugün babamın sadece yanında kalmak istiyorum. Babamın en çok kendisini özlüyorum” derken, Aksoy’un büyük oğlu Down sendromlu Berkay Aksoy ise “Bugün babamla vakit geçirmek istiyorum. Babam bizi göremediği için üzülüyor. Babamı görmeyeli çok olmuştu. Bugün yanında olmak istiyorum” diye konuştu. Çocuklarının bu sözlerine dayanamayan baba Aksoy, onlara sarılarak gözyaşı döktü.

“EŞYALARI BİLE İKİNCİSİ YOKSA HACZEDEMİYORSUNUZ”
İnsanların, bir eşyayı bile ikincisi yoksa haczedemediğini söyleyen mağdur babalardan Mustafa Tokat da, şöyle konuştu: “Biz çocuklarımızı haczediyoruz. Ben eşimden ayrıldım ve baba-evlat bağını koruyabilmek için Trabzon’dan İzmir’e geldim. Temmuz ayından bu yana iki kızımı bir kez bile göremedim. Okuluna gitsem suç, sokağından geçsem suç, telefonla arasam suç. Çünkü 6284 Sayılı Kanun var. Hiçbir suçumuz olmamasına rağmen kadının beyanı ile rahatsız etmekle suçlanıyoruz. Biz babayız. Kurduğumuz derneğin kötü bir amacı yok. Cinsiyet ayrımcılığı gütmüyoruz. Tek amacımız insan ve çocuk haklarını gözetmek. Kimsenin hakkı yenmesin. Biz ziyaretçi değiliz. Biz de çocuklarımızı anneler kadar hak ediyoruz. Ben de babasız büyüdüm ve bunun acısını yaşadım. 9 aydır çocuklarımın fotoğraflarıyla uyuyorum. Biz babalar olarak ikinci sınıf insan muamelesi görüyoruz.” Mağdur babalar, dernek bünyesinde şimdiden yaklaşık 200 mağdur babanın bulunduğunu belirtti. 

CEREN ATMACA - SİNAN YENİÇERİ 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Gazeteci Celal Yalvaç düzenlenen panelle anıldı Malatya’nın sosyal ve kültürel mirasına önemli katkılarda bulunan gazeteci, araştırmacı ve yazar Celal Yalvaç, ölümünün birinci yılında Malatya Büyükşehir Belediyesi ve Malatya Kent Konseyi tarafından anıldı. "Kentin Hafızası Celal Yalvaç" temalı panel, Malatya Sanat Merkezi’nde düzenlendi. Panelde, Yalvaç’ın hayatı ve eserleri hakkında derinlemesine bir konuşma yapıldı. Panelin moderatörlüğünü, Malatya Kent Konseyi Tarih ve Kültür Mirası Çalışma Grubu Temsilcisi Orhan Tuğrulca üstlendi. Konuşmacılar arasında Bülent Korkmaz, "Bir Ekol Olarak Celal Yalvaç" başlıklı konuşmasında Yalvaç’ın bilimsel titizliği ve vatandaş bilimi yaklaşımını vurguladı. Nezir Kızılkaya ise "Mektupları ile Celal Yalvaç" konusunda yaptığı konuşmada, Yalvaç’ın mektuplaşmalarını incelediği ve bu yazışmalarla ilgili değerli bilgiler sundu. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, Yalvaç’ın Malatya’nın hafızası olarak büyük bir miras bıraktığını belirterek, onun adını yaşatacak projelere öncülük edeceklerini vurguladı. Orhan Tuğrulca, Celal Yalvaç’ın çok yönlü bir insan olduğunu ve sosyal bilimlere katkılarının önemini ifade etti. Ayrıca, Nezir Kızılkaya, Yalvaç’ın 1959 yılından itibaren mektuplaşmalarını arşivlediğini ve bunların tarihsel önem taşıdığını belirtti. Panelde, Celal Yalvaç’ın oğlu Gazeteci İsmet Yalvaç da, babasının karakterini ve yaşamını anlatarak, onun "vakıf insanı" olduğunu dile getirdi. Malatya Valiliği Halkla İlişkiler ve Basın Müdürü İbrahim Halil Kılıç, Yalvaç’ı Malatya’nın "hardiski" olarak tanımlayarak, onun şehrin hafızası gibi işlev gördüğünü söyledi. Malatya Kent Konseyi Başkanı Hasan Batar, Yalvaç’ın her kesimden insan tarafından sevildiğini ve anıldığını belirterek, onun Malatya’nın fotoğrafı olduğunu ifade etti. Panelin sonunda, Araştırmacı-Yazar Nezir Kızılkaya tarafından yazılan ve Celal Yalvaç’ın biyografisi ile çalışmalarını içeren "Malatya’ya Adanmış Bir Ömür; Celal Yalvaç" adlı kitap tanıtıldı. Bu kitap, Vega Yayınevi tarafından basıldı ve Celal Yalvaç’ın mirasını gelecek nesillere aktarmayı amaçlıyor.